8 Ekim 1935 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3

8 Ekim 1935 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ İ * tülâsyonlar kadar ağır geli İk - Teşrin 8 b Genel Nufus Sayımı Bu Yıl Ul usal Bir Yoklama Yapacağız Eskiden karıştırdığım yıl- | hk'arada, başka — u'usların türlü türlü hal eri, okurları | doğanları, giden'eri, gelenle ti, hayvanları. hattâ tavuk | ları hakkında açık, düzgün |- Takamlar yazılı olduğu hal- ; de bizim adımız. bile geç: Medi. Çocukluğumda bunun se bebini bilmez, içerlerdim. (Bu kadar deyimsiz, bu ka- dar kötü müyüz ki bizim adımızı bile — anmıyorlar?) diye yanardım Sanrrlarayöğrendim Vü MA | #im sözümüzün geçmemesi tadece bizim istatistikleri Mizin yapılmış olmamasından ileri geliyormuş (Bu iatatistik nedir ki her Ulut yapıyor, yapabiliyor da biz yapmıyoruz, yapamiyo - tuz?) Diye merak ettim. Li Beyi bitirince istat stiğin ne Olduğunu öğrenmeğe, anla - Mağa koyuldum, Türkçe ve Fransızca ne bu'dursa oku düm, — Üniversite — iştatistik ders'erini can ku'ağı i'e din ledim Anladım ki bu yap Madığımız şey, yapı'amıya tak bir iş olmaktan çok Uzaktır İnsan tonmadığını — nasıl tever? Biz kendimizi tanıt- Miyorduk. Başka Türkleri sevmemesinde - bir Çok sebeper vardı. Kendi- Mizi tanıtmamız da bu se- beplerden biri idi İş bunu H'a da kalmıyordu — İstatis. ;Hiklerimiz olmadığı için bizi $ok geri, bilimsiz. bir ulus Sanıyorlardı. İstattstiklerimiz ban kapi wWordu. Bu yüzden kendi ken timizi de tanımıyorduk, bil- “miyorduk Koyu bir. bilim tizlik içinde yüzüyorduk * Üniversiteyi bitrince bu Yokluğumuzu gidermek için Uğraşmağa karar verm'ştim On iki yı! önce İstatistik direktörlüğüne geçince he- Men İşe koyuldum. İstatistik iZerine yeni ne çıkmış, ne Sıkıyor araştırdım. Yıpranır Casına çalıştık. Birlikte ça lıştığım dört arkadaşım ge- €e'eri yemek vakti gelince Adeta sıkılarak izin alıp gi diyorlardı. Geç - vakitlere adar süren bu ça'ışmalar dan bir kaç sonüç elde: et- tik. ——— ——— ——— ——— H Bürükse'de arasıulusal bir tecim — istatistik bülteni çı- karıyordu Eskileri gibi bu nda da Türkiyenin adı bile yoktu. Topladığımız istatis tiklerden bir kaçını gönder- dim. Bunların nasıl top'an- dığını bir mektupla anlattım. | Verdiğimiz rakamlar bülte ne girdi. Bültenden bir de teşekkür geldi Meğer, bir şey bildirme diğimiz için bizim sözümüzü etmiyorlarmış. ayrıca .. İstatistik direktörlüğünde amacıma ulaşmaklan uzak ta idim. İstatiştiğin temeli nüfus istatistiği idi. Bu te. mel atı mamıştı. Yaptığımız istatistik'erin başlı başına büyük bir değeri yoktu. Ülkemize bu kadar mal gir miş şu kadar mal çıkarmı gz, İlmanlarımıza bu kadar gemi gelmiş, gitmiş .. Bütün bun'ar, biz kaç ki tiyiz, kaçımız çocuk kaçımız ergen, kaçımız — evli, mız eker..? Bunlar bilin medikçe pek işe yaramazdı. Bu derlediğimiz bilgi'erden | bir şey çıkarmanın imkânı yoktu, Çok üzüüyordum. 12 Ağustos 1340 da bir betke yazdım- (1) Bu yazımda çok ileri gitmiştim. Devlet işyar- larına yaraşmıyacak bir öz- gürlüle o zamanki teşkilâlı.- mızı tenkit ediyordum. Genel harpten sonra he- men bntün dev'etler yeniden birer nülus sayımı yaptılar. Biır taburda bile yoklama yapılır bizde de böyle bir u usal yoklamaya şiddetle ih tiyaç var ... diyordu. Daha önce Bakanlığa bir rapor vermiştim, bu rapo rumda: (Tahriri nüfusun — 1331 1925) senesinde icrası için 1340 senesinden, tahriri nü fus memurlarinı her 60 SÜ haneye bir. memur isabet etmek üzere tayini ve her on tahririri nüfus memuru nun bir müfettişle müraka- besi, icra ettiri ecek tahriri nüfustan ne mali, ne askeri, adli hiç bir maksat takip (I| Ticaret vekâleti mec muası sene 1340, No. | sa- hife 35. AŞAKLARIN TUZAĞI İN ——HM——— A KÖY VEFOLKLOR ROMANI Türkdilinin Tefrikası : 9 YAZAN: Osman Balkır —— mektubu | | korkuyordum; sıkı'ıyordum kaçi- | edilmediğinin vaktile efkârı umumiyeye iblâğı ve keza- lik tahriri nüfustan bir kaç ay mukaddem Tür- kiyede mevcut bilumum ha nelere numara vazı .. kteziyatı umur meyanında bulunmaktadır. (2) — diyor- mu- dum Raporumdan bir ses çık mamıştı. Sabırsızlanıyordum İşi açığa vurmuştum. Sıkıl mıya başlamıştım. Fu ka dar ileri gitmek bir devlet işyarına yaraşmazdı. Böyle bir. yazı çıkardığım için direktörlükten çekilmeye çağırılacağımdan o — kadar korkmıyordum; (bü yaraşır mı) diye — soracaklarından Korktuğum başıma gel medi. Tehlikeyi atlattim O günlirden ne kadar uzaktayız. 1927 de birinci nü'us sayımını yapmış bu'u nuyoruz. İstatistik genel di rektörlüğü o zaman tasar- | ladığından daha tükel bir şekilde kuruldu. Kıvanç du yulacak bir tükellikle işliyor Bu günedek 6G0 kadar İzer çıkardı. İleri ulusların çoğu, her beş yılda bir nüfus sayımı yaparlar sonu Ü ve 5 ile bi- ten yıllar sayım yılı olmuş | tur. Öbür uluslar gibi biz de bu yıl nüfus sayımı yapaca- ğiz. Vu ikinci sayımımız, |birincisinden daha tükel olacak Ancak bu iş çok çok kapsal bir iştir. Her birimizin Özerimize düşen yükümü son derece özenle yapmamıza bağlıdır. Doğru | sonuç'lar alabilmek için bu işte hepimiz gücümüz yetli- ği kadar çalışmalı ve u[-! raşmalıyız. Gerçekliğe göz yumacak geniş, ——— Hoş - gönlümün isteciği kız- da benden iste- mez ya. O da benimle ev Emine teyze tmekti bu? Kaya, Emine teyzenin şaş Sinlığını gidermek - için İşi Açıklamak zorluğunu duydu Kisık bir sesle: Emine teyze!. Dedi. Sen ikide birde beni evlen- İrmekten dem vuruyorsun, *Yi amma .. Ben öyle her 'a ev'enemem, Ben yal hiz gönlümün İstediğini bek .'diü kızı isterim ve onun ı' evlenirim. Gönlümün | ttediği kız o'mazsa dünya Serinden kopsa başka biri Te gönül vermem, veremem. şaşırdı. Ne başkasını lenemezse ya kendini öldü yahut dünyanın da kadar melekler gibi kız oğlan kız kalır Emine teyze Kayanın ne demek istediğini ve kimden hangi kızdan bahsettiğini pek iyi anlamıştı. Fakat anlamamazlıktan — gelerek sordu: rür, sonu- — Kim bu gönlünün e- tediği kız, Kaya?. Dudu elinde bardakla gel- mişti. Kaya Dudunun ya- göz yummak istiyecek ka- dar kuşbeyinli kimseler pek kalmamığtır. sanırim. Ger. çeklik yürür, etkilerini ya- par biz göz yumsak da yu mmasak da yapar. Ak'ı ba şında bir. insan, gerçekliği görmeği:, an'amaya, kavra maya çalışır, — hareketleri gerçekliklere — uydurmanın yollarını arar Bu yeni sayımdan çok değimli şeyler öğreneceğiz Nüfusumuzun arttığına şüp he yok. Ancak nerelerde ne kadar arttı? En çok han gi yer'erimizde arttı? Niçin başka yerlerimizde bu kadar artmadı” Çok artan yerde (Z|) İktısat Vekâleti mec muası sene 1340 No 3 sa: hife 194, nında bundan bahsetmek is temiyordu Emine teyze so rusunu yen ledi: — Söy'lesene Kaya' kim bu sevdiğin?.. Kaya yine sustu ve cevap vermedi. Buna Dudu heycandan ve utançtan kıp kırmızı ke silerek titrek, yalvarışlı ve kıtık bir sesle cevap — ver- di: Ben!! Kaya, Dudunun bu itira. fından cesaretlenerek anlattı: Öyle Öyle . İki yıldan- beri birbirimizi seviyoruz biz kar'ı bir kış gecesi birtiri mize söz verdik. Ya birbi rimizin olacağız, yahut ölü- me kadar evlenmeden du racağız Emine teyzenin öteden- beri Kayaya karşı bir — tut- ne var ki ötede yok? Ol mıyan ya ratamaz mıyız? Nasıl yara tabil,riz” İşte bir m ki oncak yeni yapacağı yerlerde bunu sürü sor” mız sayımla halledebileceğiz | Daha pek çok - sürülerle, yığınlarla serumlar var ki bu sayımın gereği gibi ya- pıilmasına bakıyor. (Doğru söy'iyeni köyden kovarlar) — derler, Doksan dokuz köyden ko vulsa kendini bilen, kendini bilen, kendini sayad bir in san yine doğru söy'emekten çekinmemelidir. Bu sayım işinde doğru söyliyen - için yok. Sayımı yapanlar öğrendik lerini giz'i tutmaya borçlu- dur'ar. Boş boğazlık eden olursa ağır cezası vardır. Nüfus sayımı hiç kimsenin gizli tutmak istediği ve is Üyeceği halleri öğrenemez. Böyle bir iş düşünülmez; zaten böyle bir — işle başa çıkılmaz Sayım yalnız ge- nel durumları ortaya çıkar- mak içindir Sayımın ne süel ne fina nsa' ne özel hiç bir noktası yoklur Doğru söyliyenlerin — bu yüzden en ufak bir zarara uğramasına imkân yoktur Doğru söylemiyenler doğruyu gizliyenler — hallerini — eğri bildirenler olurer — devlete, ilme çok büyük kötü'ük et- miş o'urlar. Bunun böyle olduğunu küçük büyük her kese an- latmak aydınlar için büyük bir borçtur. İstatiştik kurumumuz en ileri ulusların kurumlarile omuz ölçüşecek bir tükerli ktedir. Bu tükel kurumum- uza deşen bu büyük işin gereyi gibi görülebilmesi için herbirimiz bu ulusal borcumuzu yerine getirme ğe can'a ve başla çalışma dokuz zarar hyız, Süheyp Derbil Ankara Hakuk - Fa kültesi Profesörü Talatlalik — Umum — müdürlü- ğü tarafından gönderilmişir BUGECE Şifa Eczahanesi Nöbetçidir KESSALMMEEA GETEE) kun'uğu vardı. Kaya pulat gıbi vücudu, pehlivan pa- zusu kadar kuvvetli pazusu, güneşten yanarak pul pul olmuş çuku'atlaşmış yüzü, yeni bir kül tabakasının al- kor gibi aşıl ayıl yanan, parlayan göz- leri hele büyüklerine sayg, küçüklerine — sevgi ve sevgenliğile, hareket ve sözlerindeki terbiye ve in- celiği ile onun gözünde de ğerli bir varlık olmuş, on- un kalbinde bir sempati yaratmış idi. Kendisine gü- vey olabilecek biricik genç idi Kayanın — cesaretlenerek söyliyemediğini, Dudunun bir| volkan Fışkırışını veya bir fırtınanın gürleyişini andıran, sesile “Ben, diye haykırışı tında yanan bir ve onrrn 9 —— —— ——— ——— —— -— —— BALIKESİR ASKERİ SATINALMA KOMiSYONU iLÂNLARI.. 2 1. Teşrin 935 salı günü saat 15 te kapalı zarf usu lile eksiltmiye konulan 400) ton buğday ununa verilen fi- at lâyıkıhat görülmediğinden kanunun 40 ıncı maddesine i tevfikan 11. | Teşrin 935 cuma günü sast 15 le çazarl- Vakla alınacaktır. Alınacak buğday ununun tahmin bedeli 42,000 liradır. Pazarlık günü tekarrür edecek fiat üzerin- den kati teminat alınacaktır. Şartnamesini görmek — isti yenlerin de o gün ve saatte komlsyona müracatları. (Çiss ) İlân wlı(iraya verilecek — Otlakiye Ümüteli köyü ihtiyar heyetinden Ümüteli köyünde her sene kiraya verilmekte ve koyun otlakiye çayırı bu sene 6 Teşrinisani 935 - tarihinden 6 teşrinisani 936 tarihine kadar bir vene müddetle — kiraya verilecektir. Çayır köyün iki tarafında iki - parçadır. tah- minen 600 dönümdür. Çayırın mikdarı ve hududu müşte” riye gösterilecektir ve ihale olunduğunda ayrıca mukave- e& yapılacaktır. Talip olanların 10 Teşrnlevel 935 tari- hine kadar muhtar ve ihtiyar heyetine müracaatları ilân olunur. 3 —1 -— 167 'Genel Nüfus sayımın- da Neler Yapılmalıdır?. HALKIMIZA BİRKOLAYLIK Sayım günü yaklaşmaktadır. Nüfus sayımı için her ta: rafında hazırlıklar devam ediyor Sayım günü olan 27 ilkteşrinde halka sorulacaktır. Biz, kolaylık olmak üzere soruları okurlarımıza veriyo- ruz. Sayım günü sayım işyarları tarafından sorulacak soru: l Vilâyet ismi Kaza ismi Nahiye ismi Köy ismi 2 — Bina numarası 3 — Adı ve soyadı 4 — Oturduğu binanın cinsi 5 — Hangi devletin tebaasıdır. 6 — Hangi dindedir. 7 — Ana lisanı nedir.E( Ana lisanın maksat aile için- de konuşulan lisandır.) bazı sorular 8 — Ana lisanından başka hangi lisanı konuşmasını bi- lir 9 — Nerede doğmuştur. (Ecnebi nlar için memleket ismi Türkiyede doğanlar için ve kaza ismi yazı'acaktır.) 10 — Kadın mı Erkek mi, 1L — Görünür ve vücut sakatlığı varmıdır ve nedir. I2 — Kaç yaşındadır. (Bir yaşında küçük çocuk ise kaç aylıktır.) 13 — Bekâr mi, evli mi, dul mu, boşanmış mdır? 14 — Yeni harflerle okumak bilir mi? 15 — Yeni harflerle yazmak bilir mi? 16 — Muayyen bir mesleği, vazifesi veya sanatı varmıd ır, varsa nedir. 17 — Muayyen bir wesleği. vazifesi, sanatı veya meş galesi yoksa ne ile geçinmektedir? memleketlerde doğa- vilâyet kadar kuvvetli ve anlamlı bir kelime bulunamaz. Ben.. Bunda hakikiğ bir sevginin kudreti nekadar — küvvetle beleriyordu. Ben... Emine teyze İaya ile Duduyu yalınız bırakıp ka Iktı. Buğday saplarından iki elyans yaparak geldi ve: Kalkın!. Dedi. Kalktı'ar Emine teyze Duduyu sa- Bunda sevgisine kendisine ve başkalarına karşı olan güvenin ne derece sağlam | olduğunu derin bir anlam i'e deyimleştiriyordu. Bu çılgın gürleyiş Emine teyzeyi ne şaşırttı, ne afal laştırdı. Ya'ınız hoşnutluğu- vu dudaklarında açılan ince ve an'amlı bir gülümseme ile ifade ettirdi. Eğilerek Kayanın gözle rinden öptü. Kaya artık bahtiyarlığı nin en söon konaağına irişmiş Dudunun sağ elini avucu içinde sıkıyor, okşiyor; ok şıyor, saklıyordu. ğina, Kayayı soluna - aldı Buğday saplarından yaptığı elyanslardan birini Dudunun ötekini Kayanın parmağına tutup: — Tanrı — bahtiyarlığınızı artırsın. Dedi ve el ele tu- tuşturdu. Kendisi eşmenin — başına gidip yan geldi. Kaya ile Dudu kutsal ahlat ağacının a'tında yalnız kaldılar. Kaya sağa so'a bakıp kendilerinden başka kimse olmadığını gördü. Gerçe ta. rlalar köylülerle dolu idi. ( Bitmedi. )

Bu sayıdan diğer sayfalar: