18 Aralık 1934 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1

18 Aralık 1934 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ON BEŞİNCİ YIL. No: 4814 Gündelik TAKTİK Zaman gazetesine, bütün tak- tik'lerinin çoktan eskimiş olduğu- nu söylemek isteriz. Bir başyazıda 8,000,000 türk kadınmı, kunıııln top sesinden ürken korkaklar gi bi göstermek basit bir şaka diye geçiştirilemez: Biz Velid Hocayı Tevhidi Efkâr'ındanberi tır.udıiı: mız gibi, bizim dü.ı'uıemııdılı! türk kadınının, onun kafasındaki ümmehatı müslimin'den ne kadar ayrı olduğunu da biliriz. Zaman tesi türk devriminin büyük hııın'ı;?nde. artık, eski dili ile konuşamazsa da, ne hıncından, ne de sinsiliğinden vaz geçebilir. Onun bu sırada - başvurabileceği taktik, dört yanını kollayarak, işi alaya almak'tır. Zaman'ın, güneş. liği enseye çevrilmiş kasketi al. lı:dın. Tevzili Efkâr sarığı şim- dilik ancak bu kadar gösterilebi. lir. İkinci Kurultayın ilk günlerin. den, kapandığı tarihe kadar, Tev. hidi Efkâr'a karşı bizim suçumuz, işte bu oyuna gelmiyerek tuzak bozmak olmuştur. Bugün de baş. ka türlü olamaz. ki son örneğini dünkü yazısının şu parçasında görüyoruz: “Falih Rıfkı'nın başlıca marifeti, kendi. ni gayet kuovetli gördüğü ve has- mını gayet âciz addettiği zaman- lar hücum etmektir. Yalnız bu ya- zının Ulus'ta intişarı bizi müteer- sir etti. Çünkü Ulus, memleketin tarihine harışmış, kıymetli. bir isimdir. Bu isim altında çıkan cid- di ve ağır başlı bir gazetede böy- le galiz yazılar yazılmasına mü- saade edilmemelidir.,, 'Türkiye'de ne gayet kuvvetli, ne de gayet âciz kimseler vardır: Türkiye'de bir tek çeşid yurddaş vardır. Eğer bu gazete bir gayet âciz'lik duygusu içinde ise, onun da yanlış olmadığını söylemeliyiz. Ancak Zaman'ın bu gayet âcizlik'i başlıca güvenci olan Kaytak med. resenin temeline kadar yıkılıp aya- ğınım altından kaymış olmasından ileri geliyor. Ulus gazetesi, onu kurmuş ola- nn büyük - ül ünün sancakla. rından biridir. Bıiıim arka'mız da bu ülküye sarsılmaz inancımız. dır. Ulus ııncıimı:ı altında dö- Büşen eski yeni yüzlerce yazıcı. nın, kendilerinde, ayrı ayrı, birer dev gücü duymaları yalnız - bun- dandır. < Sonra biz Ebüzziyazade ile ne Hakimiyeti Milliye'den, ne Ulus'. tan, ne de Ankara'dan tanışırız. Falih Rıfkı Akşam gaeztesinde Tevhidi Efkâr'ın kaytaklığı ile savasıp dururken, yanılmıyorsak, İstanbul, Vahidettin - Damad Fe- rid - Ali Kemal rejimi altında idi. Unutmuşluktan gelmek de bir tak. tiktir. Zaman'ın dünkü '.lz:ı:iu:ld. kl_- Panma, kapatılma söz le geçi- yor. Bunımp.ılı yukardakiler ka- dar sinsi, ayrı bir taktik olduğu- Nu pek eyi anlıyanlardanız. Kanığımız odur ki geri, gülünc, Yavan düşüncelere karşı en doğ- ru savaş, onları açığa çekmek, s0- kakta sürüne sürüne yıpranıp git- Melerine engel olmamaktır. Kal- dı ki bu ülkede kimse gazete ka- Patamaz: Türkiye'de kanun var- dır. Bütün yasaklar, buyruklar, hepsi, kmrultay yasalarına bağlan- Mıstır. Zaman da bütün gazeteler Bibi, Kurultay yasalarına uyup Uymarlısma göre, çıkar, ya çık- Maz, Ne çıkıp söylenmesinden lanırız; ne de kapanıp susma- Amdan kaygılanırız. Kendisine, Ankara radyosunda dünkü söylev Sü Bakanımız Bay Zekâi Apaydın ulusal artırma işi mizi anlattı Ne kadar kazanırsak kazanalım, onun hiç olmazsa, onda birini artırmadan başka güvenle tutulacak yolumuz yoktur. —Bayanlar, Bay lar! Ulusal öko - nomi ve biriktir . me kurumunun bu yıl için anıkladığı konleranslarda altı gündür bir çok öz. lü etüdler ve gö yın dinleyicilerime söylemeliyim — ki : sözlerim yalnız bir iki noktayı incele- mekten ileri gitmi . yecektir. Şöyle başlaya. yımı Paramızın korunması niçin ulusal bir yükümdür, bir borcdur. Bu öz söz gö - türmez, herkesçe anlaşılmış, olgun bir kongu (mevzu) dur, Yalnız bunda bir mokta var ki aydınlatılması asığ (fayda. h) olur. Şöyle açayım: Yıllardanberi süren ökonamik dur . günlük ve onun doğurduğu — sarsıntı epeyce gevşemekle beraber acunun he « men çok yerinde bugün de kendini az çok göstermektedir. Yeni bir silkinme ile ileriye doğru adım atış bir takım yerlerde sezilmekle beraber daha da ez. gin duranlar az değildir. Bu ayrılıkta her yerin ökonomik ve soysal kuruluşunua değişikliği büyük rol oynuyor. Nasılki bu sıkıntı ilk başlar - ken de bir takım yerlerde daha önce, bir takımlarında ise daha geç kondini gös. termişti. Genel savaşın ve savaş sonu evrensel ökonomik tutumunun doğurduğu dü. zonsizlik her yerde oranın kuruluşuna göre başka başka oldu. Bunun hızı da yer yer değişiktir. Sü Bakanımız Bay Zekâi Apaydın Tutalım İngilterede her yandan ön- ce duyuldu, ve gene her yandan daha erken düzelmeye yüztuttu. Fransada ise daha geç sezildi ise de bugün de sür- mektedir. Bu sarsıntı önünde ulusların tutumu da değişiktir. Her yer bu acun saran yaranın sargısını kendi kuruluşuna, yordamıma, yatkınlığına göre seçti. Fran- sızlar daha çok biriktirmeyi seven öko. nom bir ulustur. İngilizlere gelince on. lar biriktirmeyi değil işi severler. Çok iş yapmalılar, çok kazanmalılar, çok da harcamalılar. Buna göre İngiliz tutu - mu için para gittikçe İnmeğe yüz tut- muş - olmalıdır. Böyle para kasılarda durmaz, korkar, kaçar, işe bağlanır, böy. lelikle iş çoğalır, artar. İngilizlerin de a. radığı budur, Bu tutumun betini, ben. zini bugünkü düşük İngiliz lirasında gö- rüyoruz. Fransızlara gelince onlar - biriktirir. Acunun kullandığı milyonları dişlerin - den artırmış biriktiriciler onlardır. İki (Sonu 2 inci sayıfada) ULUSLAR DERNEĞİNDE İtalyanlar Habeşlere karşılık verdi Roma, 17 (A-A) — İtalyan bükü - meti, uluslar derneği gencl kâtibliğine italyan — habeş hadisesi hakkında bir nota vermiştir. Bu notada saldırışın ha. beşliler tarafından yapılmış olduğunun isbatına çalışılmakta ve bilhassa Valval- ın italyan Somali'sine aid olduğu ve u- zun yıllardanberi italyan kıtalarınca iş- :' edilmekte bulunduğu bildirilmekte . . Habeş komiseri, italyan kumandanına karşı bu yetin Habeşistana aid olduğunu ileri sürmüş ve bu mmtakada ilerleme. ye hakkı olduğunu iddia eylemiştir. An. cak italyan kumandanı bin kadar kişi- den mürekkeb olan muhafız haboş kıta: sınm geçmesine müsaade etmemiştir. Italyan notasında sınır tahdidi kamisyo. nunun bu mıntakayı terketmiş olduğu, yalnız muhafız habeş kıtalarının Valval. da kalarak yerli kıtalar askerlerini kaç. maya kışkırttıklarını bildirmişlerdir. Bu nota, habeşilerin, S ilkkânun ta. rihinde hiç bir tahrik olmadığı halde italyan garnizonuna saldırmış oldukları, (Sonu 6. mer sayıfada) ——— —— türk devriminin yüksek özlüğünü kavramağa çalışmaktan, rejim yasalarını okuyup bellcnfehın başka bir öğüd de veremeyiz. Falih Rıfkı ATAY Bay Ruzvelt fevkal- ade salâhiyet mi istiyecek? Birleşik Amerika hükümetleri Cümhur- reisi Bay Ruzveld Nevyork, 17 (A.A.) — Reisi- cümhur Bay Ruzveldin kongreden öteki uluşlar arasında bir savaş çıkarsa Amerika'nınm alacağı duru- mu belirtmek ve Amerika'nın yön süzlüğüne ne suretle koruyacağını tesbit etmek için Reisicümhura fevkalâde salâhiyetler verilmesi- ni istemeyi düşündüğü söylenmek- tedir 18, İLKKÂNUN 1934 SALI Bükreş, 17 (A. A.) — En mühim Romen gazeteleri Türkiye hükümetinin ruhanile- rin kılıkları hakkında aldığı son kararın doğruluğu üzerinde sürekli neşriyat yap- makta ve kararı alkışlamaktadırlar. Her yerde 5 kuruş naltıncı günü Kurultay toplantısı Dün Kurultay Kültür Bakanı Bay Abidin Özmen'le Maliye Bakanı Fuad Ağgralıyı dinledi ve ileri sürülen yasayı onadı. Kurultay dün Bursa Saylavı Bay Esad'ın başkanlığında topla- narak değiştirilmesi istenen asker- Tik mükellefiyeti kanununun ikin- ci maddesinin değişimine yer ol- madığı hakkındaki mazbata ile mübadil, gayri mübadil, göçmen » muhacır - ve sair kanunlara gö- re tefviz veya adiyen tahsis olu- nan gayri menkul emvalin tapuya bağlanmasına dair kanun üzerin- de görüşülmüş, mazbata ile kanun onanmıştır. Meslek dışından alınacak mu- allimlere verilecek maaş hakkın- daki kanunun görüşülmesinde bir sorguya karşılık olarak Kültür Ba- kanı, bugünkü kanunla verilmek- te olan maaşın bu iş için yetmedi- ğini ve askerlik yapmakta olan muallimlerin yerlerini boş bırak- mamak için hariçten muvakkat muallim alınmasında zaruret bu- lunduğunu söylemiştir. Bay Abidin Özmen, kanun hük- münün 934-935 senelerine mün- hasır birakılmasının — sebebleri hakkındaki sorguya da: Kanu- nun hazırlanmasında yalnız bu yılm ihtiyacı göz önüne alındığı- nı, gelecek yıl için de böyle bir durum olursa onu da karşılamak mükâadiyle 1935 genel denkleş- me kanununa bugün Kurultayın onayına sunulan kanunun meri- yetine dair bir madde konulması hususunda Maliye Bakanı ile an- Taşmış oldukları - karşılığını ver- miştir. Maliye Bakanı söz alarak Kül- tür Bakanının şimdiye kadar bu gibi dışardan alınacak muallimle- re verilecek maaşların yetginsiz. liğini ileri sürerek bunun artırıl- masının mümkün olup olmadığı- nı sorduğunu ve görülen zaruret karşısında bu muvakkat muallim- lere verilecek maaş miktarının üç- te iki nisbetine çıkarıldığım ve bünun muvakkat mahiyeti dolayı- siyle daimi bir kanun olarak tek- lifinde zaruret görülmediğini bil- dirmiştir. Bütçe encümeni mazbata mu- harriri Bay Mükerrem Ünsal Kül. tür Bakanı Bay Özmen'in ileri sür- düğü askerlik yükümlerinin mu- vakkat olduğunu ve bundan sonra kanunla tesbit edildiği gibi asker- lik hizmetlerini görmemiş olanla- rım devlet hizmetine alınmıyaca- ğını ve artık dışardan muvakkat muallim alınmasına — ihtiyac kal. mıyacağımı bildirmiştir. (Sonu 2 inci sayıfada) . Saylav seçimi Birçok vilayetler eskisin- den fazla saylav çıka- racaklardır. İçeri İşleri Bakanlığına bugün de gelen tel yazılarına nazaran Aydım, Balıkesir, Bayazıd, Bile- cik, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çoruh, Çorum, Diyarbekir, Gire- sun, Gümüşhane, İçel, Isparta, Kas tamonu, G. Anteb, Kırklareli, Ko- caeli, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Mardin, Niğde, Ordu, Seyhan, Samsun, Tokat, Trabzon, Urfa, Burdur vilayetlerinden de esas defterleri teftiş heyetlerine 16-12-934 günü verilmiştir. Bunlardan Burdur - vilayeti ge- çen intihabtakinden bir fazlasiy- le 3, Trabzon 2 fazlasiyle 9, To- kat 2 fazlasiyle 7, Samsun 2 faz- lasiyle 8, Seyhan 1 fazlasiyle 8, Manisa 2 fazlasiyle 11, Malatya 3 fazlasiyle 9, Kastamonu 2 fazla- siyle 9, Gümüşhane 2 fazlasiyle 5, Çankırı 1 fazlasiyle 5, Bursa 2 fazlasiyle 11 ve Aydın 1 fazlasiy- le 6, İzmir 2 fazlasiyle 13 saylav seçeceklerdir. Esas defterlerini tel tiş heyetlerine veren vilayetlerin adedi bugün 45 e baliğ olmuştur. Seçim çalışması diğer vilayet- lerde de hararetle devam etmek- tedir. Türk inkılabı dersleri Cümhuriyet Halk Fırkası Genel Kâtibi Bay R. Peker'in Ankara Hukuk Fakültesinde evelki gün verdiği türk inkılabı dersinin dünkü sayımıza koyamadığımız parçasını bugün okurlarımıza sunuyoru3: Bu vaziyette iki cebhe karşı karşıya. dır; Birincisi büyük ticaret ve sanayi er- babının kurduğu cebhe, öteki de işçi s- nıfının cebhesi. İşçi hayatına lazım olan şeyleri almak noktasından müstehlikti. Kurumlanan işçiye karşı patron, onu sı. kıştırmak için “lock.out,, u bulmuştu. Bu hareket bir anda yüzlerce ve binlerce işçiye yol verdirmekti. Bun. dan maksad diğer işçiler üzerinde terör tesiri yapmak ve işçileri az para ile çalışmağa mecbur etmekti. Buna karşı da işçiler grev silahını kullandılar. Bu silah, patronların “lock.out,, tedbirine karşı toptan işi terkederek onu işsiz bı- rakmak tarzında bir mücadele sistemiy- di. Fakat patron işini kısa bir zaman bırakabilirdi. İşçinin ise grevi te- sirli bir silah gibi kullanabilmesi için gündeliksiz, vasıtasız bir halde yaşama. sına çare bulmak icab ediyordu; grev halinde işçi gündeliğini bulmak imkâ. mana sahib değildi. Grevin muvaffaki - yetle tatbik edilmesi için de sindikalist bir fikirle kurumlandırılmış olması lazım geliyordu. Zaten sindikalizm, ilk tat- bik sahasına girerken, buna bir taarruz sı şekli verilmemişti. Sindikalizm, sınıfını tek faydada birleştiren bir umumi tesirden doğmuştu ki bu tek fay- dada birleşmek duygusu, işçiler arasın . daki müşterek faydaları almak için be. vaberce hareketin zaruri olduğunu mey- dana koyuyordu. İlk sindikalist fikirler Fransa ve İtalyada doğuyor ve derhal yer yüzünün büyük sanayi memle. ketlerine yayılıyordu. Artık iki ceb- he yavaş yavaş artan bir hava içinde mütemadiyen çarpışmağa başlıyorlardı. İşçi snıfı, 19 uncu yüzyılın sonundan önce kendini korumaktan ibaret olan vasıtalarını görmüyor ve bir çok toplan. tılar ve sosyalist edebiyatının genişle - mesi netiycesi, patron sınıfına açıktan taarruz ederek taarruzunu da genişleti- yordu. (Sonu- $ inci sayıfada) ddlanlanıüğanacıı 8 S

Bu sayıdan diğer sayfalar: