26 Aralık 1934 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

26 Aralık 1934 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

zAYIF Y 4 Yabancı postası Malta ve İngiliz - İtalyan andlaşması Bit zamanlar, 320 ayân üyesi ve 30n saylav Musoliniden, — Malta meseleri a hat vermesini iste- . O gündenberi, gün geçtikçe mübim ıı!r rol oynamakta olan küçük ada acun üncesinin belli başlı bir unsuru helini almaktadır. Bu noktadı İngilterenin yaşayış faydaları ile İtalyanın gelecek için beslediği ha- yaller pek çetin bir biçimde çarpışmak- tâ ve ergeç kati bir düreltmeye lürüm göstermektedir. Herkesin bildiği gibi, Malta adası İngilterenin Akdenizdeki donanma. n Üssülharekesidir. İngiltere bu adadan Sicilyayı Trahlastan ayıran kanala hâ- kim bukunmakta ve Akdenizin batısı ile doğusu arasındaki gemi yollarını neze- reti altında bulundurmaktadır. Böyle - likle de İngiltere, Ttalyanın burnu dibi- ne sokulmuş bir vaziyette Tİtalya ile müstemlekeleri arasındaki baç trolu altına almaktadır. İngilizlerin Malta adasını işgal et - meleri, askerleri fransız generalı Vo- bua'ya karşı çarpışan muvakkat Maita hükümetinin daveti üzerine husule gel- miş bir neticedir. Bu hakikat da göt- teriyor ki, adanın işgal edilmesi bir feth süretinde değil, açıkça bir anlaşma ne- ticesidir. Nitekim, Malta halkı da hak- Tarını bu temel üzerine kurarak vaziyet- lerini anlatmaktadırlar. Bu anlaşmanın öz temeli ise Tngilterenin, adanın «rya- sal hürriyet ve imtiyazlarırı tanrmasın- da ve halka da kendilerini istedikleri gibi idare etmek haklarını teslim et miş bulunmasındadır. 23 şubat 1790 yılında idi ki Sicilya- da Luici Savoir, Baron Furniye ve Lu- ici Agius bir mektub yazarak yardım İistemislerdi. Bu mektubta şunlar ya - zılı idi: — Bu himayeyi daha bariz bir biçi- me sokmak için de Sicilyada Sa Ma- jeste'nin bayrağı yanında, düşmanlık ortadan kalkıncaya kadar, Malta ulusu- nun bütün kalelerine ve müdafaa yapı- Tarına Britanya hükümdarının da bay- rağı asılmasına karar verdik.,, Çok geçmeden savaş masraflarını ka- patmak için ingilizlerin para toplama - #a kalkmaları karşısında, maltalılar, al- dan'c'-rınm acısını tattılar ve Maltayı İşgal etmiş olan askerlerin geri çekil- mesi için İngiliz kıralıma istidalar yağ- dırmağla başladılar. Fakat işgal askeri yerlerinden bile kımıldamadılar. Üzerinden çok geçmemişti ki 10 un- cu maddesi Maltayı geri veren Amiyen barış andlaşmasr yapıldı. Bu andlaş - ma da geçmişteki şartlar altında, Mal- tanın kendisini idare etmesine muvafa- kat ediliyordu. Ancak İngiltere bu şartlara uymayı aklından bile geçirmiyordu. Buna karsı 15 temmüz 1802 de yapılan plebisitte İngiltere, hâkimiyetinin olduğu gibi korunmasını elde etmeğe muvaffak ol - du, ve Maltaya müstakil bir hükümet kurması için söz verildi. Ru defa da İngiltere sözünü tutma- ——— ——— da gene Falih Rıfkı Atay sezmiş, tak - dir etmiş ve onun içindir ki Ulus'da bu eserleri çıkararak bir tercümeler kl- tabhanesi vücuda getirmiştir. Bu eser - lerin dördüncücünü teşkil eden İnsan- lığın Hali'nin de ehemmiyet ve kıryme- ti tıpkı diğerleri gibidir. Bernard Şov, Pol Moran, Pitar gibi maruf şahsiyet- letin eserlerinden sonra geçen senenin mühim bir mükâfatını da kazanarak kıy- metini Tesmen tanıtmış olan Andre Marlo'nun kitabının neşredilmesi bu kitabhane küliyatını seçenlerin isabeti- ni göstermektedir. Burada kitabın mevzuunu ve müel- Kfini tanıtacak değiliz. Çünkü bu ya- zıyı yazmaktan gayemiz evvelâ bu gibi terelimelere memleketin ihtiyac: oldu- ğunu ve Ulus'un Üzerine düşen vazife- yi yapmakla ülkenin tarihinde bu nok- tadan da bir İz bıraktığını söylemek ve İnsanlığın Hali ile bu hareketin mu- waffak'yetle bir adım daha ileri gitti. Bini anlatmaktır. Bize eski Dergâh mecmussında Tais'i, Yeni Mecmua'da Kızıllı Adam'ı Ulus'da Cihan Şampi - yonları'nı zevkle okutan Nasuhi Bay - dar (eski Nasuhi Esad) bu sefer de İn- sanlığın Hali gibl bir eseri okutmak zevkini tattırdığından kendisine teşek- üt erler ve bu güibi bir çok eserlerin Ü- :uhdı imzasını görmeyi bekleriz. H. N, O. mış ve maltalılar da 10 haziran 1811 'de yeniden kırala protestolar göndermiş - lerdi. Plebisitte verilen sözlere uygun olmak Üzere, maltalıların hakları çiğ - nenecek olan bütün meselelerde doğ rudan döğruya kırala muhtıra ve pro - testolar göndermek vâlahiyeti olan ser- best olarak seçilecek ulus vekillerin den toplanmış bir meesilin kurulması na müsaade edilmesi isteniyordu. Müstakil mahkemeler, matbuat hür- riyeti (katolik kilisesini tahkir etmek bu hürriyetin dışındadır), Maltanın u- lusal hususiyetlerini göz önünde tutan yeni bir adliye yasası, katolik kilisesi müstesna olmak üözere ingiliz ana yasa- sına benzer, serbest bir ana yasa iste- niyordu. İngilir tacr maltalıları memnun et- mediğinden yeni bir muhtıra ile, an cak kırala değil, parlamentoya müra- gaat edildi. Bütün acunun parlamen - tolarında olduğu gibi burada da bir de- falık olmamak üzere bir tahkikat encü- meni kuruldu. İşte bu tarihtenberi haklarını ara - yan maltalılarla bu hakları tanımak is- temiyen İngiltere hükümeti arasında mücadele sürüp gitmektedir. Eğer Maltanın içindeki anlaşama - mazlıkları burada saymağa kalkacak o- lursak çok uzun sürecektir. Ancak ba- zan bu anlaşamamazlıkların çok ciddi biçimlere girdiğini söylemek yeter. Bü- tün maltalrların etbirliği ile nesillerden- beri yaptıkları ardı arkasr kesilmez mücadeleler sonucunda actn savaşı baş- lamazdan az evelki günlerde âdeta mal- talıların hemen hemen, her cihetten memnun edilmek üzere oldukları tesiri uyanmıştı. Maltalılar yavaş yavaş ticaret işle - rinde de kendilerini toplamağa ve do- layısile refaha kavuşmağa başladılar. Bu da Maltayı işgal eden ingiliz aske- rf kuvvetlerinin bolluğundan ve dolayı- sile buraya dökülen paralardan ileri ge- liyordu. Ne Maltada ve ne de İtalyada bir an için bile artık bir "Malta meselesi,, dü- şünülmüyordu. İtalyanlık her şeyden önce bir kültür ve coğrafya işi idi. Bu- nun tzerinde de hiç münakaşa edildiği yoktu. Arada bir, pek tabil olarak İngilte- re ile Malta hükümeti arasında bazı an- JTaşamamazlıklar oluyordu. Ancak bu gibi anlaşamamazlıklar genel düşünce- yi alakadar edecek ölçüde meseleler de- ğeldi. Hattâ bunlar bile, 1919 da halk ve işgal gücleri arasındaki kanlı çarpışma- lardan sonra “Self Gövernement,, in onanmış olması Üzerine, tamamen orta- dan kalkmış gibi idi, BSelf Gövernement'in. kurumu kısa bir nefes almadan başka bir şey olma- dı. Çünkü hemen bunun arkazından in- giliz hükümeti Maltaya saldırdı. Bu vaziyet karşısında İngilterenin bu ka- dar kökel bir biçimde başka bir çığır tutmasının sebeblerini kimse anlaya - mamıştı. Hiç şüphe yok ki, eğer bugün bir blok halinde olan Malta halkının sıyasal olarak darmadağın edilmesi In- gilterenin aklına gelmemiş olsaydı, apa- çık bir biçimde haklara galdırış etime - den andlarını geri alamazdı. İşte bun - dan dolayı da “işçi fırkast,, kuruldu. Doğruan doğruya ingilizlerin kur - dukları İşçi fırkası her yeni fırka gibi kısa bir zaman içinde büyük ölçüde kendi taraflarını tutan kimseler buldu- lar ve dahice idare edilmiş olan seçim mücadelesinde çokluğu ellerine aldılar. Hükümet başkanlığına anası maltalı Lord Strikland adında bir İrlandalı ge- tirildi. Lord Sırikland işleri eline alır al- maz hemen halk ulusculuğunu ortadan kaldırmağa ve bilhassa katolik kilisesi- ne karşı yürümeğe koyuldu. Ancak, Maltada en güclü kurum ve varlık katolik kilisesi idi. Maltalrlar, bütün cenub ulusları gibi sonsuz ölçü- de dincidirler. Maltanın kilise şöval- yeti yüzyıllarca müddet süren hakimi- yeti içinde nesi var nesi yoksa hepsini bu kurumun — kökleşmekine vermişti. Bundan dolayı buranın papas kurumu balk üzerinde en kuvvetli tesir ve nü- fuz kullanabitlmektedir. Lord Strikland'ın italyan diline ve Roma kilisesine karşı açtığı mücadeic, kısa bir zaman içinde — ancak bir kaç başkainle, doğrud'sn dağruya faydalan makta olan beş on tane kişiden baska buk dağılması sonucunu verdi. Din ve Maltanın hürriyeti etrafında- ki eski mücadelenin yeniden başlaması ar için italyanların büyük ölçüde ma - nevi müzaheretlerini gören Malta ulus- cuları bu haleti ruhiye anını istismar etmeğe başladılar. Yeni seçim yapıl - müsi isteniyordu. Ancak, Lord Strik- Tand bu isteği yerine getirmedi. Dik tatörlük salahiyetile silahlanmış olan lord, mücadelesini artık açıktan açığa Watikan'a çevirerek, ameli bakımdan birleşik italyan ve Vatikan faydaları- nt gütmekte olan uluscu fırkaya yük- lendi. Bir yandan Vatikan'ın Roma'ya â let olmuş bir oyuncak vaziyetinde bu - lunduğu suçu ileri sürülürken öteki yan- dan da Maltada italyanlığın varlığı ol- madığı isbat edilmeğe çalışılıyordu. Strikland'ın düşüncelerini onayan - lar, Maltanın hiç bir suretle İtalya ile bir alakası olmadığını, kendisinin ayrı- ca coğrafi, soysal vir bütün ve Fenike uluşundan artık kalan bir parça oldu - ğunu ve bunun sonucunda da Malta di- linin Fenike lehcesi ile konuştuğunu iddia etmektedirler, Yeni bir okul ya- sası yapıldı. Buna göre bütün orta okullarda Malta lehcesi ile okutulmak mecburiyeti konuldu. Yüksek okullar- da da ingilizce okutulmaktadır. Ttalya Maltayı #talyanlıktan sryırmayı İngilterenin manevf bir meydan oku - ması diye onamaktadır. Geçenlerde Malta ulusal firkası baş- kanı etrafında 30,000 — kişi toplanarak İtalya kültürüne bağlı kalmak için and içti. Musolini'den, dışarıişler bakanı sı- fatile, Maltadaki Italyan menfaatlerinin korunması için hükümetin aldığı ted. birleri gayet ustaca bir manevra ile so- ran faşist saylavlarımın bu sorguları, Musolini'nin kendi inlsyativini kullan- masına vakıt bırakmadan mesele kendi kendine parlamış oldu. İngilizlerin önceleri almış oldukları tedbirler, artık eskisi gibi, zincir gibi sıraya dizilmiş olan donanma sığımak noktası halinden çıkmış ve bugün bir derd balini almış bulunan a Maltanın de- Hişmiş olan askeri vaziyeti İle İrah e- dilebilir. Düşünülmelidir ki, Malta ar- tık İtalyadan 80 mil ve Trablus kıyıla- rından da o kadar uzakta bulunmamak- tadır. Her iki deniz kryısında da ital- yanlar büyük ölçüde deniz tayyare s- Eınakları yapmışlardır. Hiç nefes al- mağa vakıt bırakmadan her iki kıyıdan Maltaya ve La Valetta limanma yapı- lacak olan bir galdırış, limanda sığına- bileceğini ganan donanmayı en kısa bir zamanda yok edebilir. Böyle bir işi zorluk çekmeden başarabilecek gücde olmak lizere bugün İtalyanın hem ce- nub kıyılarında ve hem de Afrika şi- malindeki yerlerinde ağır bombardıman filoları vardır. Maltanın askeri bakımdan vaziyet! eyice anlaşılabilmesi için son günlerde bir hava manevrası yapılmıştı. Bu ma- nevrada Akdenizde en güclü deniz ka- leti diye tanınmış olan La Speziya de- nemi tavşanı diye seçilmişti. LaSpe- zla'nın gerek karadan gerekse deniz - den çok güclü korunma vasıtaları ol - masına rağmen alman sonuc tüyleri Ür- pertecek ölçüde idi. Koruma kuman - danlığı saldırış saatini bildiği halde en güclü bir deniz kalesinin bile sayı- sı çok bombardırman tayyarelerile yapr- lacak olan bir saldırışa karşı koyamı yacağı alana çıktı. Limanda bulunan ge- miler ancak limandan kaçmak suretile kendilerini kurtarabildiler. Bu deneme- de gösterdi ki, donanma sığınakları güvenilecek yerler biçiminden artık çıkmışlardır. Tabiatile İngiltere de bu sücl değiştirmeler karşısında Maltayı karışık bir hava ve deniz donanması sı- Rınağı biçimine sokarak kurtarabilecek ne varsa kurtarmağa çalışmaktadır. Bütün acunun gözlerini Üüzerlerine diktikleri, tabanca toplariyle donanmış olan bir sürü dev gibi büyük bomba tayyareleri Maltada kaybolan emniyeti yeniden yerine getirmek işini üzerleri. ne almıslardır. Vaziyetin çok gergin bir biçime gir- miş olmasına rağmen, İngiltere ingiliz- leştirme isini sürüp durmaktadır. Böy- lelikle de Malta adası eski çevresinden dışarı çıkarak, bugün Akdenizdeki ha- kimiyet müccadelesinin mevzuu baliai almış bulunmaktadır. ğ 13 ilkkânun 1934 tarihli Fölkiser Beobahterc'der Baltık blokunun Noye Fraye Prese yukardaki başlık- la yazdığı bir başyazıda diyor ki: Avrupanın doğu şimalinde gürültü ve patırdı çıkarmadan tam bir sükünet içinde yeni bir Avrupa bloku gerçek - leşti. 2 ilkkânunda Reval'da doğan Baltık üçler birliği, uzun bir sıyasal in- kişafın verdiği neticeyi ifade etmekte - dir. Bu ,neticenin elde edilebilmesi ve güdülmüş olan gayeye tamamen erişil - miş olması, zamanımızın uluş Üstü ku- rumlar çevresi içinde mana ve mahiyeti çok geniş bir hakikate delalet etmekte- dir. Estonya, Letonya, Litvanya'nın bir araya gelmiş olması daha şimdiden doğu Avrupa dış sryasasının her yanın- da kendini hissettirecek bir mahiyet al- mişter. Dördüncü Baltık uluşu olan Finlandiya vaziyet almağa hazırlanı - yor; belki de bugüne kadar güddüğü diş &ıyasasının yeniden tedkik edilme- Sİ zaruretini duyüyor. Kısacası, bu yeni sağlamlaştırma bü- tün doğu Avrupasını kımıldatmıştır. Sahil boyu uluşlarının böyle birbirleri- ne bağlanmaları çok şümullü bir şey. dir. Reval'da verilen kararlar arasın - da, uluslar birliğinin gelecek ilkbahar- daki toplantısında müşterek bir mümes- sil tarafından temsil edilmek, bir Bal- tik Bankası kurmak, ve bunlardan da- ha mühim olmak üÜzere rus — fransız doğu projesini hep birlikte onamak vardır. Baltık uluşlarının sıkı bir biçimde elbirliği İle çalışmaları etrafmdaki gö rüşmeler, Litvanya dışarıişler bakanı Lazoraitis'in tahriki Üzerine 1934 nisa. nındanberi son safhaya girmişti. İstik- lal korummasının, sahilboyu devletleri. nin sıkı bir anlaşmasına bağlı olduğu - nu Litvanya, Letonya ve Estonya'nın mesul uluş adamları istiklallerini ka - zandıkları gündenberi takdir etmekte idiler. Ancak birbirlerine aykırı gelen bir çok menfaatler Baltık birliğinin gerçekleşmesini uzun zamanlar geriye attı. Bütün bu engellere rağmen 1925 de bu Üç devlet tesanlldlerini İlan etti. ler. Sovyetler Birliği İle ilk andlaş - mayı yapan Litvanya, bundan sonra Motskava'nın batı sıyasasındanberi Söteki iki nhıy'îf:;uh:ışunun da Sovyet Rusyaya yaklaşması için ara bulmak işini Üzerine almıştı. Kellog andlaşmaı- sınr tamamlamak Üzere 1928 de Sov- yet Rusya ile doğudaki komşuları ara « sında, sonraları ikinci bir tecavüz et - memek andlaşmasile ve ayrıca müteca - vizin tarifi ile takviye edilmiş olan hu- sust bir anlaşma yapıldı. Herkesçe bi - Hndiği gibi, muhteviyatının esasını statükonun garantisi ve karşılıklı yar - dımlarda bülunulması taahhüdü teşkil eden Fransanım çok çekiştirilmiş doğu andlaşması isteği Baltık uluşlarınm sı- yasası Üzerinde de çok müessir olmuş- tur. Rusya köprülük işini gören bu gru- pun doğu andlaşmasına girmesi çok mü- bim bit mesele olduğu gibi son zaman- Tarda bu üç uluş, büyük uluşların bütün dikkat ve faaliyetlerini — üzerlerinde toplayan mevzular oldular. Miralay Bek Estonya ve Letonya'da seyahate gıktı; Baltık dışarıişler bakanı Mosko- vayı ziyaret ettiği gibi bir çok fransız parlamento üyeleri de ziyaretlere gel - diler. Lehistanla eskidenberi iyi müna- sebetlerde bulunan Estonya bu yılın 26 İLKKANUN 1934 ÇARŞAMBA — gerçekleşmesi temmuzunda,; doğu andlaşmasına girme* yi Almanya ve Lehistânın da bu and“ laşmaya katılmasına bağladığımı ilan eti Ü. İngiltere ile iyi geçinen Letonya da bitaraf bir tavır takındı. Ancak bu vaziyette birdenbire bir değişiklik ol- du- Bir araya geldikleri saman, ne Je otsa saygıdeğer bir blok teşkil eden ÜŞ sahilboyu ulusu, tuttuklatı yerleri ağıf* laştırmak için birbirlerine bağlandılafı Bu türlü hareket etmekle, küçük an« laşma ve Balkan birliği gibi sryasal ku- Tumların güdmekte oldukları sryasayt — Baltık birliğinin de güdmek istediği anlaşılmaktadır. Baltıktaki bu inkişata fransız -— rus centilmen - anlaşması yeni bir unsurt kattı. Bu anlaşmaya göre, andlaşma- da bulunan her #ki taraf da doğu and- laşma meselesi katileşmedikçe iki ta- raflı başka bir andlaşmaya giremiye 4 ceklerdir. Laval ve Litvinof arasında bir protokol ile tesbit edilmiş olan cem tilmen - anlaşması üçüncü bir devlet olarak girmek İstiyenlerin hepsine kapt yı açık bırakmakta ve hattâ çağırmak - tadır. - Bü süretle de, bu protokol do — u andlaşmasının hazırlarıması için bir ! âlet olmaktan ziyade, onun bir yedes — | ği vaziyetine geçmektedir. Çekaslovak- ya daha şimdiden buna girdiği gibi, — Letvonya da andlaşmaya katılmak dü- şüncesi taşımağa başlamıştır. | Fransiz - Sovyet anlaşması Paris'ten 19 tartihli Deyli Meyl ga- zetesine yazılıyor: Fıransa dış işler bakanlığı, Londra gazetelerinde bir Fransız- Sovyet süel anlaşması hakkında çıkan yazıları yas lana çıkaran bir bildirim yaymıştır. Böyle bir antlaşmanın Japonlara k- arşı olacağı anlamının çıkması böyle bir davranışa sebep olduğu sanılmak* tadır. Fransa bugünlerde pek ihtiyatlı bir dış politikası gütmektedir; bu sebeple uzak doğuda kendi aleyhine her hangi bir durum ortaya erkarmasından” Wüş. kulanması yüzünden bu tekzibi yapa mıiştir. Buna hiç de Tüzum olmadığı ise apaçıktır. Bu şayıalar, Fransız Dış işleri bakanI Bay Laval'le sovyet Rusya dış işleri bakant Bay Litvinof'un ayın beşinde gece yarısı Cenevre'de doğu antlaşmd. sı için imzaladıkları bir anlaşmadai çıkmıştır. Bu şayialar, fransız dış işleri bakan! mile avrupa için yapılmış olup onuf — dışında her hangi bir Ülke ile alâkasi — olmadığı, içinde silel bir madde de bur Tunmadığı söyleniyor. 4 Fransa ile Rusya arasında geniş mik* ysta bir ticari anlaşma olmuştur. Bu an' laşmanın kavramına birçok savaş malze” Jmczinin alışverişi de dahildir. B Ölüm Y Adliye Bakanlığı Coza İşleri Müdür — Muavini Bay Bekir'in annosi Bayan İa1* yet evelki gün ölmüştür. Cenazesi düf akraba ve tamıdıkları tarafından kaldi” sılarak Cebeci'de gömü lmüştü: M /o&t Yugoslavya'nın, ağır Başbakanlık ve Dışarı İşlr Bakanlığı işlerini üzer rine almış olan eski Dışarı İşler Bakanı Bay Yevtiç güdeceği sıyasayı g: dere anlatınış ve bu sözlecini de geçenlerde ajans teli olazak Ulus'a koymuştuk. !enı; 'in, bu sözleri söylerken alınmış ve Belgrad'dan doğruca bize Köl miüş e'en bir fotoğrafını bit belze olarak koyuyoruz. ü nderik — b

Bu sayıdan diğer sayfalar: