1 Ocak 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

1 Ocak 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Musıkı devrim: Musiki terbiyemize haiktan ve çocuklardan başlama!ıyız. » Amerika'da musiki muallimliği ya - e musiki tahsilini Amerikada mu walfakiyetle tamamlamış olan Bayan güheylâ Salme'nin Ankara'ya geldiğini baber alınca konuşmayı istedik. Bir ya gıcımızın hıııxlıyıp sorduğu bazı sual- lere verdiği cevabları yeni musiki dev. rimimiz ve halline çalıştığımız musiki terbiyesi meselesi etrafında tam bir 8â- lâhiyet ve bilgi ile söylenmiş değerli sözler görerek pazetemize koymayı ye- rinde bir hare'c2t bulduk. Bayan Süheyla, yüksek tahsile Tüt- kiye'de hazırlanmış ve Amerika'da dil öğrenmek için vakit geçirmeye katlana- mıyarak çocukluğundan beri merak ve istidadı olduğu musiki şubesine kay- dolmayı muvafık görmüştür. Tahsil sı. ralarında gösterdiği büyük muvaffaki- yetler, kendi üzerine hocalarının dik - kat ve takdirlerini toplamış; musikiyi tamamile takih etmesi kendisine tavsi- ye edilmiştir. Konservatuvarı bitirdik- ten gsonra; sanata yardımcı —olduğunu bildiği bediiyat, edebiyat, sanatlar ta - rihi, mantık, felsefe gibi dersler almış: musiki pedagojisi ile derinden uğraş. miş ve sevdiği müsiki âleti piyanosu- nu bütün bu çalışmalar arasında elden biratmamıtşır. Değerli musikici, “musiki devrimi- müz,, hakkında fikirlerini sorunca şöy- le izah etti — “Türk musikisi işlenmemiş bir duruyor. Onu keşft- koymak ve modern vası- ek, tasfiye etmek gerektir temsil eden musikiyi garp fade etmek. dile getirmek milli ruh ve modern teknik.. maden halindi mek, meyd gerek Muhtelif memleketlerin musiki ta. rihleri tetkik olunduğu zaman; genci, uluslararası bir teknikle kendilerinin ile belirtilebilecek, musikiye eril tek karakterlerini meydaan çıkar mak için uğraştıkları, bu ülkü ile işe başladıkları görülür. Musiki, uluslar - arası bir dildir. O dille söylenecek şey her ulusun kendi benliğinden, kendi özünden gelen duygular, kımıldanma- lar, çırpınmalardır.. İşe halk türküleri- ni toplamak, tanımak ve işlemekle baş. lamak gerektir; en yakın bir geçmişi olan rus musikisinde bile her şeyin Üs- tünde ilk ele alınan bu olmuştur.. Güzel sanatlar, bir takım — ilerleme hamlelerinden bir taktm medeniyet ge lişmelerinden sonra gelir. Kültürün anahtarı, yayma ve yerleşme vasıtası, hattâ kendisi onlardır. Biz artık bütün hamleleri yaptık. Birçok büyük işlerde Avrupa milletleriyle yanyanayız, onlar dan ileri olduğumuz bazı sahalar bile var, Güzcl sanatlara hazırız. Medeni- yetin rolü ve iycabr budur. Büyük nik let olduğumuzu bw alanda da gö *e: - mek zamanıdır. Atatürkün büyük ku- rultaydaki işareti tam samanında ve . rilmistir. Harekete geciyoruz. musiki — Müuzikimizin doğması »« Bi yolunda şimdiye kadar yapılım .. şebbüsler hakkında fikirleriniz? “ — Bu teşebbüslerin en değerlisi Musiki Muallim Mektebinin vaktiyle açılmış olmasıdır. İstanbul belediyesi- nin konservatuvar açması da ;ıb fayda h ve isabetli bir hareket olmuştur. Ulu- Bal istidadlara yrud içinde ilk mihenk taşr olan, onları-ilk bünyelerine göre besleyip yetiştirmeye çabalıyan ve rad- yolarda gücünün yettiği kadar iyi rol. der alan, kütlelere musiki zevkini aşı « Jamakta arasıra kuvvetle âmil olan bu müesseseler musiki yaşayışımızda ivyi vazifeler göregelmişlerdir. Her yerin- de teşebbüs bu yeni ve lürumlu mesele nin halline doğru atılmış bir hayirli adımdır. Fakat işe en sonundan en gü- cünden başlamamak; fazla kitab bas - maktan evel kitab okuyacağı yetiştir - mek ve hazırlamak Hizım olduğu gibi, bir takım büyük ve iddialı musiki ha. reketlerine geçmeden önce memleket - te modern musiki zevkini uyandırmak birinci şarttır. — Nasıl bir musikimiz olmalıdır ve bunu yapmak, buna kavuşmak için han- gi yollardan gitmeliyiz? —*“ Bu suali, beynelmilel ayarda bir musikiyi hangi yollardan giderek yaratacağız şeklinde sormalıydınız.. İlk iş, esaslı bir musiki terbiyesi vermektir. Yeni nesle, gelecek nesle ve halka verilecek bu musiki terbiyesi için bir takım acele ve randımanlı ça- relere baş vurmak zamanıdır. Halkın alaturka denilem cski dejenere musiki- ye daha alışkın görünmesi, garp musi- İmemesinden ve mutlak olan musiki ihtiyacını önünde olan bir baş. kası, bir kötüsü, bir derme çatması ile tatmin etmeye mecbur olmuş bulunma sından ileri geliyor. Yoksa bu bir mu- kayesenin neticesinde ruhun, kdetin, karakterin verdiği bir hükme dayanmığ değildir.. Halka lâzrm olan, doğru olan, gıkar yol olan müusiki terbiyesini ver - mek için en hırlr vasttalar, radyolar ve musiki kulüpleridir. Büyük veya ar sa- matkârlardan bir arada, az zamanda, bi tün halkr faydalarndırmak için bunlar Amerikada başvurulan en güzel çare- lerdir Oralardaki musiki kulüpleri ye- tine memleketin her yanında kurulmuş ve kurulmakta olan halkevlerinin güzel ranat şubeleri geçebilir. Oralardaki bu kulüplerin biri dinleyici, ötekisi dinle. tici olmak Üzere iki türlü üyeleri var- dır. Dinleyiciler, seçkin musiki sanat- kârları veya bilginleridir. Bir - saatlik programı halkın umum! seviyesi göze tilerek seçilecek hafif klasik parçaların mevzularının iyzahı ve çalınması — dol- durur. Halkım zevkini olgunlaştıkça, kulakları ve rubu alıştıkça programlar genişletilebilir, kolaylaştırılabilir. Halk, radyo ve halkevi güzel sanat lar şubesindeki musiki santleri sayesin “on Ramanıt € — -— Tefrika: 46 Benim Günahım (MEA CULPA) Yazan: ANNİE VIVANTI Italyanca aslından türkçeye çeviren: NÜSHET HAŞİM SİNANOĞLU Perişan, gözleri gözlerinde söy- lüyordu; sıcak nefesi ona sürü - nüyordu: — Hürriyetin koparılıp alındı ğı anda yüreğimden ümidi söküp koparan mektubunuza rağmen.. . Ben yavrunuzun benim olduğunu daima sanmıştım. Astrid!, bilmi- yorum.. hılmıyomm, hâlâ bugün de buna inanmıyor mıyım?.. — Hayır! — Amd'ııı sesi he- men hemen bir bağırma idi. — ha yır, öyle değil. Siz rüya görüyor- sunuz. Öbürü geriledi. Toprak ren * ginde yüzünün ifadesi genc kadı- nt sarstı; merhamete getirdi. — Unutmalısmız, Saad Nasir, unutmalısınız.. Beni de onu da... Fakat bizi kinsiz, acısız unutma - Tısınız. Va cacinde nölavsela — allerini birleştirerek, yalvardı: — Yavruma dua ediniz.. Gene de dua ediniz! v Döndü; titriyen eli ile, giriş kapısının önüne indirilmiş tente- yi açtı: — Dırıuıgl Hemen de derhal, koridorun karanlık fonu üstünde, ışıklı, eter gibi, açık renk gözlü, çocuk sima- Sı, sarışm saçlarının ışığı içinde serafigue bir görünüş halinde pey da oldu. Annesine doğru ı"ln:nk o ka: rakteristik uçuş tavrı ile ona sa - rıldı, ve bılnımm mıvi hayretini ÜĞ kuasikleri dinlemeye alıştırıldıktan sonradır ki: orkestra ve opera işini hal etmeye sıra gelmiş olacaktır. Genel küt knin zevkini böylelikle büyük eserler için hazırlarken bazı şehirlerimizdeki musiki zevki uyanmış ve gelişmiş in. sanlara da elimizdeki orkestralarla mu siki gıdasını sunabiliriz. Bu kısım için bile birdenbire dünyanın en muglak şah eserletine geçmek doğru değildir. Çalanın marifetini göstermesi değil, dinliyenin hoşlanması, pürüzsüz bir zevk duyması, bir deneme karşısında vaktı gasbedilen seyirei halinde kalma. masf gerektir. Mektebte okuyanlara, en küçük yaş- '*tan başlıyarak musiki zevkini aşılamak, hayat terbiyesi ile birlikte musiki ter. biyesinin tomellerini de atmak lüzım - dır. Hiç mübalagasız söyliyebilirim, ki : Amerika'da harfleri öğrenmeden notala rı Ööğrenen çocuklar pek çoktur. Güzel sanatlar, eski din ve maneviyat yerine geçmektedir. Hayat, gittikçe makineleş mektedir; ferd, bir makinemin çarhları- na dönüyor; ona benliğini verecek onun rubunu ayakta tutarak, maddi dü- şüncelerle ruhi haletler arasında muva- zeneyi yapacak tek çare, tek unsur, ar- tık, güzel sanatlar olmuştur. Bunun böy le olduğu kabul edildikten sonra; artık, güzel sanatlar, bir takım fErtri istidadlar için öğrenilmesi, ilerletilmesi şöyle böy de lüzumlu, faydasız, fantezi şeylerden olmaktan çıkmıştır. Musikişinas olacak birine hesab ve mantık nasıl birer par- ça ve mutlaka lâzımsa mühendis olaca- ga da musiki zevki ve terbiyesi o ka - dar lâzım ve zaruridir. Ve öğretilme. si zevki üzerinde işlenilmesi doğumla birlikte başlanmak mümkün olan biri. cik güzel sanat da musikidir. Ruhları hayat sertlikleri ve savaşları içinde ka- tılaşan, nasırlanan en mesud insanların arada bir bedoahtlığa bönzer tocssürleri, sanat zevkinden mahrum olduklarına yanarken ve sızlanırken göze çarpar. Müusiki, ilk mecburf dersler sırası- na girmelidir. Amerika'da 7 - 8 yaşların daki çocuklara es«ki masallar, basit no talarla bestelenerek, süslü ve sevimli resimlerle basılarak dağıtılmakta, öğre- tilmektedir. Masalın cazibesine kapılan gocuk zeklsı ve muhayyelesi, onu takib etmek ve tam kavramak için üç beş no- ta şeklini öğrenmekten, ezberlemekten çekinmez. Aynı zamanda büyük musi - kişinasların hayatları külçük havsalala. rmn kabul edeceği bir tarzda ve bu ha- yatların mizahi hikâyelerile süslenerek konforunscıklar halinde öğretilir. Biraz daha büyükler için musiki tarihi ve ar- moni, mecburi dersler arasına konul . muştur; alınan numaralar terfle tesir eder. Nevyork merkez olmak üzere or- kestra şefi ,Volter Damraş,, ı idare- sindeki musiki heyeti, musikinin tari- hi, edebiyatı, formu, motifi hakkında haftalık konferanslarını çocukları 3 sı- nıfa ayırarak radyo ile dinletir. Musi- ki terbiyesi, her hangi bir muallimin eline bırakılmıyor; ona konleranslarla, radyoda çalınan parçalarla, vazife ya . par gibi gidilmesi mecburf olan kon - serlerle &ık sık salâhiyetli makamlar ta rafmdan müdahaleler ve kontroller vukubulur. Musiki zevkini ilerletmek için çocuklar arasında musiki hafızası ni tayin edemediği bir endişe ile eğildi ve küçüğünü kolları ile sar- dı: — Darling! Fakat onun gözleri arabm yü- züne dikilmişti. Öbürü, belirsiz bir jestle, he - men hermen korkak, ellerini uzat- tı; çocuk, ihtiyarsız cezbedilmi gibi, anne kollarının halkasını raktı, kısa adımlarla ona doğru yürüdü. Onun uzattığı o karanlık ellere, küçücük beyaz ellerini em- niyetle koydu. Saad kımıldamadı; onu ürküt- mekten korkarak, büyüyü bozmak tan korkarak konuşmadı da. Ona doğru eğilmiş, bakryordu: yasemin derisini, nazik yüzünü, altınlı saçlarını, saçaklı kirpikle- Tinin arasında çok açık gök renği gözlerini tedkik ediyordu. Böyle uzun uzun bakıştılar, Astrid, varlığının derinliğin - de bir karanlık rahatsızlık dııydu- arab, o miknatisli bakışı ile çocu- ğun ruhunu kendine çekiyor gibi idi. Ona öyle gelmişti. Mırıldandı: ÜLKÜ HALKEVLERİ MECMUASI İkinci kânun sayısı çıktı. Bu sa- | yıda: | “Türk kadınlarının sıyasa ala- nına girişi,, Başlıklı İsmet İnönü mün baş yazışı vardır. R. Peker'in Kubilay Abidesinde- | ki söylevi ile bidenin resmi, F. R. Atay'ın bir yazısı da bu sayıda ayrı | yer almıştır. Ülküde ayrıca çu yazılar da var- dır: Eti imparatorluğu (M. Saffet) Somer ölçüsü —— (H. P. Turgol) Göte'nin romanı (Kadri) Ne zaman (şiir) — (Behcet Kemsl) (Behcet Kemal) I Gönüllü sanat Felsefe ve ulusal tefekkür (W. Ziya) | Yeni şehirler doğarken (Semih) Ökonamik devridaim (S. Aydoslu) | Musikinin tarihi ve edebiyatı ı (Aziz Çorlu) | :îu, p:u:ilıııı (Zeki Mesud Alsan) nkarada (E. B. W) Dördüncü sryasal kurultay (Kemal Turan Ünal) Asya adının kaynağı (Avni Candar) Köy çocuğu (Hıfzırrabıman Raşid) Hırsız (hikâye) (Zahir Ferld) | Fransa'da bir köy tetkiki (Rıdvan, A. İhsan) İ 80 büyük sayıfalık Ülkü her va. | kitki gibi 25 Inıııııııu Çocuk Esirgeme Kurumunun dileği Çocuk esirgeme kurumunun bir me- muru elindeki vesikasile Yenişehirde- ki bütün evlere uğrıyacaktır. Çamaşır verecekler hazır etsinler, Makbauz mu- kabilinde bu momura çamaşırları - ver- sinler. —— ——— --- -— müsabakaları yapılır: iki ay içinde mütcaddid defalar çalınmış plâklardan birçoklarımı son çalımışta — tanıyanlara mükâfatlar verilir; tatil zamanlarında musiki kampları kurulur. Çocuklara ya zılan mahdud operaların elde mevcud olanları yılda birkaç defa küçük dinle- yicllere takdim edilir. Bir yandan halk radyolar ve musiki kulüpleriyle, öbür yandan küçükler bu tahsil tarziyle ye - tiştirilip de bir musiki seviyesi peydah- landıktan sonra; musiki eserleri yarat. maya ve yapmıya sıra gelmiş olur. Ça- het ve besteleyici, biribirinden ayrı va- sıflarda varlıklardır. Sanatkâra, yaratı- cı olmak şöyle dursun yaratılmışları ça Tarken bile derin bir bilgi, küöltür ve zevk lüzımdır. Bunlar, tablatın vergile- bulundağu ve hitab ettiği muhiti tam kavramanın, her cephede - sezişten bili- şe geçmenin vergileridir...,, — Bırakmız onül, birakını: onu .. Öbürü hemen parmaklarını açtı; sımsıkı elinde yuvarlanmış olan elceğizleri serbest bıraktı. Sonra doğruldu. Ve sanki bir an- da daha toprak rengi olmuş, da - ha zayıflamış bir yüzle Astrid'e dönerek yalnız bir kelime mırıl - dandı; — Öyle iken,... Astrid, sarararak, hızlı adım- larla ilerledi, ve çocuğu kolları arasında kaldırarak, sımsıkr bağ- rımna hastı. Saad o saf insan güzelliği gru- punu hayran seyretti, yalnız yü - reği titredi; bir sonsuz hüzün içi- ni kapladı. Ah, her ikisini de ka - ptp götürebilseydi!. O iki ışık ya- radılışını kendinin, neşesiz trajik hayatma götürebilseydi!.. Bakı;ı bir defa daha küçük me- lek yüzü dolaştı; ve dudaklarına gene o kelime geldi; — Öyle iken..... Güneş, göğü tutuşturarak Sah- ;ny'ıl doğru düşüyordu, Bir gül ri değildir. Çalışmanın, zamanın, içinde | Koru — Müftu vekili Yılmaztürk — Kâtib Aymutlu — Vaiz Sadullah —— Orçan — Vaiz Ahmed Uyar — Vaiz Rifat Beyam — Vaiz Salih Aktaş — Vaiz Süleyman Top — Vaiz İsmail Uslu — Vaiz Hilmi. N Özdemir — T.lnM Abdullah. Sümer Bank Müdürü Bay İlhami Na« fiz 26 parça yeni eşya, İnönü okulu nar muna 34 parça eşya, Cümhuriyet okulu sınıf 1 namına 10 parça eşya, sınıf 2 na. mına 14 parça, sınıf S namına 8 parça eşya, Yeni hayat okulu namına 50 pare ça eşya, Çocuk Esirgeme Kurumu Genel men kezine bağışlamışlardır. Genel merkez bu hayır seven Bay İlhami Nafiz ve okul gocuklarına lvk#kllılednl sunar. Fakir çocukları giydirelim Yılbaşından ötürü dış memleketles rin hepsinde fakir çocukları sevindire mek için oyuncak armağan ediliyor. Çocuk esirgeme kurumu giydirilmesi, doyurulması hepimize Borc olan fakir —— türk yavruları için yardım, üşüyenleri giydirmek için eski çamaşırlarınızı ise tiyor, Vakit geçirmeyiniz. Eski çama« şarlarınız birçok yavruları ve yavrulu anneleri soğuğun amansız tesirinden, ölümden kurtaracaktır. Çocuk bakımı hakkında dersler Çocuk ecirgeme kurumu salonunda her 15 günde bir çocuk bakımı hakkıns da dersler - verilmektedir. Kurumdan süd alan annelerin deyvamı şarttır. Ders lerin sonunda eksiksiz devam edenlera mükâüfat verilecektir. İkinci dera 30 bi« rincikâmun 034 pazar günü saat 15 tedlı Kadir gecesı ve bavram Divanet İşleri Reisliğinden: — 1935 senesi ikincikânun ikinci çarşamba günü ramazanın altısı olmakla aksamı (Perşembe gecesi) Leyle'i Kadir ve 6 İkinci kânun 1935 pazar günü de Bay- ram olduğu ilan olunur. relerden ibadete çağıran sesler — yükseldi. Mısır'ın bütün toprak- larından, göklere doğru o mukad- des yalvarış yükseliyordu : — Tanrı büyüktür; ondan bıı! ka Tanrı yoktur. « Fellâhlar, kum tepeleri arasın- — j da dize geliyorlardı. Dahalyeh' « nin üzerinde gemiciler, alınları yerde secdeye vardılar. Astrid, önünde Saad'ın dinel - diğini ve garba döndüğünü gördü, Batımın bütün ıııgı © salgun yüze de parıldadı. Müezzinlerin çıiıqı bitinci ye kadar, o, böyle elleri yanrı sarkmış, hareketsiz ve statü gti — Astrid, şayed bir gün saa « detin yvhhr:ı—- "Şayed bir gün neş en, rüzgârın dağıttığı kum şato- larr gibi yıkılır yok olursa.. Şayed, ey Astrid, mahzun, yalnız Şıb olmuş kalırsan.. Beni hatırla! j :

Bu sayıdan diğer sayfalar: