23 Ocak 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

23 Ocak 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2> SS7 YANUN 19258 ÇARŞAMBA Teknikte yenilikler ir yapı biçimiz Geçe ada bazı yeni malzeme 3 ıştım. Şimdi evlerin - kurulu- Şunda da bazı yenilikler var. Nitekim bir A i yazıyor: 1dorf'ta bir ev yapık miş. Bu evin ne içinde ne dışında var, kiriş, taş, tuğla, demirli beton fi- lan yok. Bu evi yapan mühendis dört demir tekerlek yapmış. Bu te lerin kut- ru 8 metre ve dayanıklı. Bü tekerlekle- ri biribirinden 3 metre uzaklıkta ol- Mak üzere sıraya dizmiş Ve bitibirine dzmirlerle bağlamış. Bu suretle: 8 met- re kutrunda 12 metre uzunluğunda tilindir meydana gelmiş olur. Evin bü- tün ağırlığını bu de kiyor ve rleklerin gömüldüğü temel de çok yük altında kalmamış o* lüyor, Evin kurulmasına da beş, on gün yetiyor. 2vin dışı eternit, k kaplı. iç bölmeleri dt heraklit ve kontr En kalın duvar 10 san Bu yapılış tarzını hatlık, kolaylık ve üc dan cabuk yapılacağını & ra- bakımın- kinesi bulunmadığına tize bu evin bir resmini göstermek it- terdim. Bir de ev yapısında, herkesi dü- şündüren bir derd vardır. Evi sıcak tutmak: Soğuk ve sıcaklığı geçirmemek, yü ni sıcaklık ziyanmın önüne geçmek rları kalın yapmak, pençere- için duvat lere aralarında hava boşluğu bırakıları güç geçiren gift cam takmak, ııukı_ığı malzeme kullanmak gibi çarelere baş vurulduğunu biliyoruz. Bu işte en çok muvaffak olan ce- nub kutbu araştırıcısı Byrd'tir. Bu a» damın cenub kutbunda bir kışı, içinde geçirdiği portatif kulübesinin duvarla- yr 8$ santım kalınlığındadır. Bu duva- rın iç ve dış yüzleri kotrplak kaplı ve araları mukavva ile sarılmış ot — dolü- dur. İç tarafı alüminyom plâkalarla kaplanmıştır. — Alüminyom — plakadan maksad kulübe içinde yakılan sobadan ve petrol lambasından ışık halinde hş- kıran sicaklık — şualarını tersliyerek (yani aksettirerek) bunların ziyan ol. masınım önüne geçmektir. Breakirk dışarıda sıfırın altında 70 santigrad olduğu halde hem ısınmak, bem ışık elde etmek, hem de yemek pişirmek için bu kulübede günde yal. nız beş litre petrol yakmak kâfi gel - miştir. »'.» 2 — Avcılıkta kullanılan gaz fişek- leri: Amerikada yeni bir çeşid av fişeği yapılmış, bu fişeğin içinde barut ve tapa var, fakat kurşun yok. Onun ye- rine sağlamca bir zar İçine gıkıştırıl- mış zehirli bir gaz var. Avcı uzakta gördüğü bir av hayvanına bu gaz kur- Şununu ateş ediyor. Bu gaz kurgşunuü ya gidip av hayvanma, yahut da — ©& et acemi bir aveı İse — hayvanm yakı- nında bir yere Çarpımça patlıyor. ve içinden sıkıştırılmış olan gaz ıfrıh ya- yılıyor. Bu gazden bir kere bile o;;ı koklıyan hayvan sersem olup yere Ö- ir vakit sonra genc aklı Şüyor.. Vakıa bir va SN ANNIE VIVANTI Yeşil — mavi girdab, onlarla © toprak arasında, onlarla ge$ mişin dramı arasında köpüre kö- püre genişliyordu. ğ Vatana dönüyorlardı. Bir Z- man, onlar için hayat olmuş olan, saadet olmuş olan, talisizlik Ob muş olan her şey'i arkalarında, © altınlı göz kamaşmasında rakarak yalınız dönüyorlardı. O kadar sevmiş oldukları iki sarışın yaradılış ebediyen gaip unları yayı- pek işine Bu yeni çıkan gaz ku lırsa avcılarımızın her haldı yarar. Çünkü insan, öldürmeden, yara- Jamadan elde etmek istediği bir hay- vanı bu sayede pek güzel yakalıyabilir. Fakat bu işte biraz tehlike var sa- un. Öyle ya bu gaz kurşun avcmin nır çarpar ve patlarsa yağınında bir yere her halde pek eyi bir şey olmaz. 3 — Demir kaynağı: İki demir saçı biribirine eklemek saçların bu saçların kenarlarını için bu a delmek ve bu üstüste getirip makkaplı a d:lı.kl:rğtn pergin dediğimiz çivileri geçirip alttan ve üstten çckiçlerlf dö- verek başlarını yuvarlatmak yani ptr- çinlemek Jazımdır. Son zamanlara kü- dar gemi tekneleri, buhar kazanları, demir köprüler filan hep böyle yap- hedı. Halbuki oksijen ve eri icad edilince kolayca elektrik kay- nak prensiplı demirler birlerine le gel pek sağlam olarak ekleniyor. Büyük bir para ve ağırlık perçin çivileti ortadan kalkmış oluyor. Size yepyeni bir misal söyliyeyim: Bu sene Birleşik Amerika cümhur- uklarının Poughkeepsit - Soconi adlı bir vapuru suya indirilmiştir. Bu va uzunluğu 79 metre, genişliği 1Z su içindeki derinliği 4.25 met- tutan tir. purun metre, redir. Bu gemi baştan ışı'gı_hynık u..:. lile meydana gelmiştir. Bir hesaba gö- re perçinlemek Suretile yapılmış eh saydı 250.000 parça çelik perçin çivisi kullanmak Jazım gelirdi. > 250.000 orta büyüklükteki perçin çivisi aşağı yukarı 100.000 - kiloggram edebilir. Düşününüz bu işte hem 100 ton çelik tasarruf edilmiş oluyor. hem de gemi aynı sağlamlıkta olduğu hah de daha hafif ohuyor. 4 — Bakelit Cellolcide'in ne olduğunu bilirsi- niz. Kâğıda benziyen, rşık geçiren, cam gibi fakat yumuşak olan bu cisim cel- lolos ile küherçileden yapılır. Birçok şeylerde kullanılır. Söz gelimi: Filim, tarak, gözlük çerçevesi, ©- ıklar, tuvalet eşyası filan gibi bir Celloloid'in kulla- çoktur. Fakat bunun büyük bir kusuru vardır: Kolay tüt şur ve hızla yanar. Bu çok faydalı enin bu biricik kusurunu ortadan madde Ku ! z kaldırmak için celloloidin yerine geçen anun adı ba- başka bir şey yapılıyor. B k:îiı'xiı. Bakelit, formaidehyd'in fı— nol ile bir araya getirilip ısrtılmasile elen bir hamurdur. Bu ba- çok sert olur ve de kullanılır. daha başka Meselâ: pıah- yunca sürü eşya yapılır. nıldığı yerler pek meydana gi mur kuruduğu zaman yukarıda saydığım yerler Cetloloidin yanında birçok faydalı tarafları var. arcaklık ve elektrik geçirmiyor. i üllerde erimiyor, — sıkıştırıldığı vakit kolay kolay kırılmıyor, buna suni keh- ribar da diyorlar. N Bakelit elektrik âletlerinde, radyo- culukta, tarak, bıçak sapı, tabak gibi bet kalıba giriyor. Bildiğiniz Tadyo sandıklarının telefon kutularınm çoğu bakelit'tir. Sert karton de! kavvalar da var, Bun İüne batırılıp sıkılmış ilen bir cins mu- bakelit mahlü- Italyanca astından türkçeye çeviren: NÜSHET HAŞİM SINANOĞLU lardı. Düşüncelerinde, ha- solgun solgun dal- Bu hayaller, on- yrılmış, ebedi- lardı: biri, tan- ez iradesile... olmuş zin hayaller, galanıyorlardı. Jardan ebediyen a yen çekilip almm;_şı rınımn mücadele edilmi e ö!ı)ürü mihrabın önünde ıakdıs. e ilmiş İ insan ira- lmiş inanı parçalıyan inSe * . glcsi iîe, Biri, Kahirenin kugu_lî _bı_r mezarlığında, ölümün ığlvılıgı_'ı- çinde uzanmıştı.. Öbürü, trajik ve ümidsiz, k' ULUS kavvalardır. Bunlar da tıpkı bakelit gi- bi kullanılıyor ve pek çok işe yarıyor- lar, 5$ — Buz sanayü: Buz y & pek yeni dir, fakat şimdiye kadar bu iş bugünkü kadar kolay, yemek pişirmek, gramo- fon çalmak gibi sade ve herkesin bece- rebileceği bir iş olmamıştı. Son zaman- lara kadar yazın sıcak günlerinde bu- zu dükkândan alıyor, fabrikasından ge- tirtiyorduk. Sonra bu pek te temiz bir iş olmuyordu. Öyle ya, buz eriyor, zi- yan oluyor, ortalığı ıslatıyor, sular sı- zıyordu. Buz erimesin diye onu talaş- lara, çuvallara sarıyorduk ve gene ço- ğu ziyan oluyordu. Şimdi de öyle mi ya. Bir küçük so- Buk hava dolabı alıyorsunuz. İçine ye- meklerinizi, içeceklerini koyuyorsu- nuz. Dolabın elektrik düğmesini çevir- dikten kısa bir zaman sonra dolabın kapağını açınca içindekilerin tamami- le soğumuş, hattâ büz. haline geçmiş olduğunu görüyorsunuz. Bu yüzden e- vinizde her vakit soğuk su, içki, mey- va bulunuyor, yemekleriniz. bozulmu- yoru Acaba bu mucizenin aslını hiç me- rak edip a ? içeride ne - luyor da 8: ın altına düşüve- riyor. Bunu size kısaca anlatıvereyim: Bir mayi gaz haline geçerken çeve resindeki sıcaklığı da alır götürür. İn- san ıslak elini rüzgüra tutunca bunu anlar. Sonra bir akıcı madde ne kadar hızla gaz olursa © kadar çok toğur. Buz dolablarının soğumasının — te- meli budur. Dolabın uygun bir yerin. de iki kapalı kap ile bunun ortasında bir tulumba vardır. Bu tulumba işte o kullandığınız elektrikle işler. Kabın birisinde akıcı halde amonyak - vardır. , Amonyak birkaç atmosfer ile sıkıştırı lırsa akıcı haline geçer. Tulumbanın işi bu amonyağı emerek hızla gaz hali- ne geçirmek ve bu suretle kab ve boru- ları soğutmaktır. Gaz haline geçen a- monyak tulumba yolu ile öbür kaba ge- lince orada tekrar akter haline geçer, Buna tekâsüf etme deniyor. Birinci kabdaki amonyak bu suretle ikinci ka- ba aktarma edilinciye kadar bu iş yü- rtür. Birinci kab tamamile boşalınca tu- dumba bu sefer otomatik olarak ters iş- ler; yani ikinci kabdaki amonyak birin- çi kaba geçmeğe başlar, Tıpkı önceden olduğu gibi bu biçimde bir ileri, bir geri olmak üzere amonyak yer değişti- rir ve bu işler olurken etrafı soğutur. Soğuk hava dolablarında amonyak yerine gaz sülfüreux yahut da mayi ha- va kullanılır. Bu dolabların iç yüzü bundan iba- rettir. 6 — Yukarıda mayi hava demiştim. Bu da meraklı bir özdür, Bir iki keli- me ile anlatıvereyim: Hava kapalr bir kab içinde zorla ve büyük bir gücle &ı kıştırılınca akıcı hale geçer. Yahut sie fırın altında 190 dereceden daha aşağı- da soğutulur. O zaman da hava akıcı olur. Yalnız hava boyuna bu soğukluk. ta tutulamıyacağı için çok sağlam çe- lik kablar içinde saklanır, Kab açıldı- ı vakit pek hızlı olarak gaz haline ge- çer ve büyük bir soğukluk yapar. Hava yalnız soğutma tekniğinde değil, akıcılıktan bava haline geçerken çok şiştiğinden patlayıcı maddeler gibi madencilikte de kullanılır, Bu yazıyı Mühendis Bay Fahri Fu- ad Ankara radyosu için hazırlamış ve orada okumuştur. bel doğru yollara dü, « Mısırm yakıcı toprağı, uf- kun arkasına çekildi; girdaba yu- warlandı.. gözden kayboldu. Ve iki adam, almlarını şima- le doğru döndürdüler. Yatışdırılmamış, eğilmez, ruh- ları granitten ve pırlantadan iki adam, arzularının hedefine doğ- ru gidiyorlardı: Unutmaya gidi- yorlardı. Gemi yoluna devam etti, Mavi Akdenizden fırtınalı bo- ğaza geçdi; şimalin sakin sis- leri arasında, Atlantik'in taze kış- larında ilerledi. Ve Britanya'nın beyaz kaya- lıklarma doğru uzaklaşdı... Memlieket VD '1,_ K OSLAS Samsun ihracatcılarının üç mühim ihtiyaçları Samsun, (özel bildiricimizden) — Kendilerile görüştüğüm — ihracatçıları- mızın üç mühim ihtiyaçları olduğunu anladım. Liman emniyeti.. Vapurların cuma seferleri.. İskelelerin endişeli du- rumları... ve Cenubtan gimale doğru geniş bir deniz kavsinin kıyısına yerleşen Sam- yataklarını günden güne doldurduğu için mavunaların iskelelere yanaşmaat gittikçe güçleşmektedir. Günün birinde hiç bir işe yarı yacak bir duruma girmemesi için şi diden bu iskelelerin denize doğru uz! tılması pek yerinde bir İş olacaktır.. V8 Belediye ile gümrük idaresinin am Bamsun - iskelesi sun'un ne yazık &f bir İlmanı olmama- , ihracat mallarımızın deniz yolla - rile nakliye emniyetini bozmaktadır. Bazan küçük bir fırtmanın şahlandır. dığı dalgalar, gemilerin demirlemesine bile mani olduğu için mallarını iskele . derde ve depolarda bekletmeğe mecbur kalan ihracatçılarımız çok vakitler sa- rara girmektedirler, Gerçi Samsun'da esaslı bir lman kurumunun en az 15 — 20 milyon liraya bağlı olduğu söy- leniyorsa da Samsan — Sıvas, Samsun — Çarşamba demiryollarile geniş bir hinterlandı kendine çeken bu mühim merkezde hiç olmazsa bir dalgakıran yapılması bu emniyeti yerine getire- cek ve Samsun'u daha parlak bir inki- şafa eriştirecektir. ... Denizyolları işletme idaresi, her cuma günü Trabzon ve İstanbul pos- talarını yapan İiki vapurunu burada karşılaştırmaktadır.. Halbuki cuma gün- leri dairelerin kapalı olması yüzünden baytar, sihhiye, orman idarelerile alâ- kadar olan ihracat mallarımızın o gün yüklenmesi mümkün olamamakta, im- kân bulunsa bile çalışma saati dışında iş gördürüldüğü için memurlara Ücret verilmektedir. Bu netice hem idareyi, hem de tâcirleri zarara soktuğu cihetle sefer telakileri, Samsun'dan daha az e- hemmiyeti olan civar iskelelerden bi « rinde yaptırılmak guretile Samsun'a cuma günleri vapur uğratılması gerek- lidir. «.t Samsun'un şimendifer İskelesi, Ga- zi İskelesi, merkez iskelesi, un iskele- si, yolcu iskelesi, gümrük iskelesi, taş iskelesi, gaz iekelesi diye anılan sekiz iskelesi vardır. Samsun civarından Karadenize dö- külen Yeşil, Kızıl ve Merd ırmakları- nn türüklediği kumlar, bu iskelelerin LI Dağların tepeleri arkasında, uzak sahranım üzerinde, akşam güneşi hâlâ parıltılar saçıyordu; fakat Tarablus çölü, şimdiden akşam alacasına mahsus mavi ren- gi içinde dumanlanıyordu. Zomor kanalı üstünden, ka- ranlık suları yararak, bir sal geç- di ve El Abid köyüne yanaşdı. Uzun kara tüllere bürünmüş bir kadının titriyen ellerinin itti- ği parmaklık kapı açıldığı zaman, moresk büyük villanın bahçesin- de güller, ilk yıldızların altında uyumuş bulunuyorlardı, Bahçe yolunun ağaçları altın- dan, o, bir gölge gibi gecti. laşması ve birlikte çalışması yüründem geçen yı baş müdürlük binasile vize salonu arasında bir düzeltme yapılmığ, küçük bir de meydanlık açılmıştı. Zex mini parke ile döşetilen ve bir köşetie ne de zarif bir bahçecik yerleştirilen bu meydanlık, gebre giren yolculara ne kadar güzel görünüyorsa, vize salos lağımlar da o nisbette çirkin ve mütcaffin bişi nunun yanımdan denize akan manzara veriyor.. Her yolcunun mutlaş ka burnunu tıkıyarak geçtili bu süslü antrenin, güzelliğini bozan bu lâğımlar rın kapatılması ne kadar eyi ul.ıukııı—' Fuad KAYNAR. Marmariste süngercilik ilerliyor Marmaris, 22 (A.A.) — Marmaris vt Bozburunda süngercilik gün - geçtikçe ilerlemektedir. Süngercilik Marmaris'in —— en eyi gelir kaynaklarından biri olmuş « tur. Bu yıl kış çalışmaları da hesaba aa tılarak yalnız süngerden Marmaris ve Bozburuna altmış bin lira girmiştin. Tücear elinde daha mühim mikdarda stok sünger vardır, Marmariste 24 kanı gava ve yedi makine vardır. Turfandacılık ve marinciye de çoll ileri gidecek bir yol tutmuştur. Narinclk ye ve turfanda için belediye tarafındamt su getirtilmiştir. Halka parasız verilmeki üzere bir narinciye fidanlığı vücude ge $ tirilmektedir. Marmaris bayımdırlanıyor Marmaris, 22 (A.A.) — Kasabaya y ni bir içecek su getirilmektedir. Bu su « yun başında güzel bir filitre yapılmıştarş Buradan vapurlara su verilecektir. Mam, mais'te gözle görülecek bir refah var 4 dır, Kolları şıyordu. Basamaklara varınca, durdu;, düşecek gibi oldu.. hemen hemej bayılmış gibi takati kesildi. ında bir çocuk tas Mırıltılar, beyaz burnuslu gölk gelerin telaşlı koşuşmaları, onu tutmak ve kaldırmak için mış kollar. «« Karanlık eller, kıymetli yüş — kü kollarından alddar... Karanl: yüzler, heyecanlı gülümsemelerş le etrafını aldılar. Ve mermer merdivenlerin baş şından, bir tatlı ve ağır ses onu selamladı: — Yuvana hoşgeldin, ey - bes yaz ziyaretçi!. Bahçene hoşgek din, ey yorgun çiçek! eom D

Bu sayıdan diğer sayfalar: