2 Mart 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

2 Mart 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünkü futbol maçı Çankaya Altınorduyu 4-1 yendi Dün Ankara Gücü alanında Altın « ordu - Çankaya birinci ve ikinci takım- Jarı liğ maçlarına devam ettiler, Saat on dörtte ikinci takımlar hakem Hüse- yinin idaresinde oyuna başladılar. Çan. kaya önümüzdeki maçlarda birinci ta - kımda oynaması muhtemel olan İsken- der, Remzi ve Şehabı oynatarak kuvvet- di bir şekilde alana çıkmıştı. Nisbeten acemi oyunculardan mürekkeb Altın « orduyu bu takım 3-0 yendi. Birinci takımlar oyunu 15.30 da başladı. Hakem Muhatız Gücünden Se- dad idi. Çankayada Orhan yoktu. Altın ordu en kuvvetli kadrosu ile alanda yer almıştı. Oyunun ilk 24 dakikası göolsüz geç- ti, Çankaya bir türlü vaziyete hakim o- lamadı. Yalnız iki taraf müdafaası ça. lışıyordu. Akıncılara birçok — fırsatlar geçtiği halde istifade edemiyorlardı. 24 üncü dakikada kalecinin elinde olan topu İbrahim yere düşürmeğe muvaffak oldu. Top Cevdetin ayağına geçti ve gol oldu. Bu sayıdan sonra Çankaya durgunlaştı. Buna mukabil altınordulu- lar daha süratli ve atılgan oynamağa başladılar, Fakat devre sonuna kadar vaziyet değişmedi. İkinci devrede, 17 inci dakikada, al- tınordulular çok - ileri çıkan Çankaya müdafaasını atlatarak bir gol yaptılar. Oyun hızlandı. Maçın beraberlikle ne- ticeleneceğini zannettik. Pakat beraber- Tik sayısından beş altı dakika sonra küçük Ömer günün en mükemmel go « dünü Altınordu ağlarına taktı. Bunu 34 ve 42 inci dakikada atılan iki gol takib etti ve Çankaya umulduğu ve beklendi- ği gibi 4-1 kazandı. İstanbul Maçlarının beklenilmi - yen sonucları Ş Fenerbahçe Galatasa - raya, Beşiktaş İstanbul Spor'a yenildi İstanbul, — Bugün Fenerbahçe sta- dında büyük bir kalabalık katında Ga- Tatasaray ve Fenerbahçe takımları kar - galaştılar, Gençler maçını 1-2; B. takım- ları maçını da 4-3 Fenerbahçe kazan - dıktan sonra sıra asıl büyük maça gel - di. Bütün İstanbul gazeteleri bu yılın en kuvvetli takımı olan Fenerbahçenin bu müsabakayı karzanacağını iddia edi - yorlardı. Buna rağmen Fener takımı se- kiz on yıldanberi görülmemiş derece - de fena bir oyun oynayarak maçı 4-0 baybetti. Bu suretle İstanbul şampiyonasında Fenet ve Galatasaray — takımları 31 er puvanla başa geçmiş oluyorlar, Asıl İe- tanbul şampiyonu gelecek cuma yapı - lacak ikinci Galatasaray - Fenerbahçe Oyununun neticesine bağlıdır. Diğer taraftan Fenerin yenilmesi ü- zerinc birinciliğe namzed olması gere - ken Beşiktaş takımı da kötü bir oyun « dan sonra 1-0 İstanbulspora yenilerek şampiyonluktan kat'? surette uzaklaş - mıştır, KISA DUYUKLAR Kalp hastalığı olanlara kayak sporu yaramıyor Budapeşte civarında kayak sporu ya- parken birdenbire ölenlerin ölümüne ekseriya kalb sektesinin sebeb olduğu- nu gören Budapeşte belediyesi kayak #sporu yapmak istiyenleri doktor mua - yenesine tâbi tutmağı kararlaştırmıştır. Avrupanın büyük kalb mütchassısların- dan alan profesör Hazenfeld bu kara - rın çok yerinde olduğunu söyledikten sonra kalbe en çok zararlı olan spor » İarın sıra ile kayak, bisiklet, vaterpolo, küzek çokmek, yüzmek, mukavemet ko- süları, güreş, atletizm ve eskrim oldu - Bunu ilâve etmistir. çi Eyfel kulesi artık alâka uyandırmıyor Eyfel kulesi artık Paris balkı üze- zinde merak uyandırmamaktadır. 1933 de kuleye 322.969 kişi çıkmış, buna kar- gı 1934 de yalnız 363.720 kişi çıkmıştır. Arada yüzde 10 bir eksiliş vardır. Hamburgda çıkmakta olan 22 şubat 1935 tarihli Virtşaftsdinst ökonomik durumunu araştırarak diyor ki: Hemen hemen on üç yıl, hiç durma- dan savaş ile uğraşarak, bitkin bir Bike haline girmiş olan Lozan andlaşması Türkiyesini derleyip toparlıyarak ken di gücleri Üzerine kuran Kamdl Ata. türk'ün, havsalaların alamıyacağı te- merküz hareketi meyvalarını vermeğe başladı. Azlıklar mescelsinin esaslı bir surette halledilmiş olması dolayısile ire- dantizm sıyasası kökünden kazılıp atıl- mış, ve bunun sonucunda da kayıd ve şartarz olarak yeni bir yurd çevresi içi- ne girmiş olan Türkiyenin dış sıyasası yabancı sermayeye karşı istiklalini bü- yük bir taassubla korumuş olması yü- zünden, yıldan yıla dahâ siyade sağ- Jamlaşmıştır. Eskiden dış Sıyasa üze- rinde mücssir olan Avrupanın büyük devletlerinden hiç biri, Ankara Üzerin- de tesir yaptım diye bugün artrk övü. necek mevkide değildir. Balkan dev- letleriyle bağlanmak, zorluktan - ileri gelmiş bir durum değil, seve seve ku- rulmuş bir destektir. Bu birliğin sıya- sal ve ökonomik görüşmelerine Türki- ye hükümet merkezinin sık sık sahne olması da, yeni bir hesaba göre 16,7 mil yon nüfusiyle Balkan devletleri arasın- da nüfus çokluğu bakımından (Roman- ya 19 milyon) ikinciliği alan Tünkiye. nin ne kadar ağir basmakta olduğunu göstermektedir. Balkan devletlerindeki türk azlıkla- rı meselesi büsbütün düzeltilmemiş ol- masına rağmen misak içine girmiş olan devletlerle güdülen bu iyi münasebet- ler bilhassa kayda değer bir keyfiyet- tir, 1939 yılına kadar geçen on yıl için de Türkiye 628,000 muhacirini yerlep tirmiş, 1933-34 de 15,000 ve temmuzdan sönteşrin 1934 e kadar yalnız beş ay İçinde 12,000 muhacıra yer ve yurd ver- miştir. Muhacir değiştirme işi Yuna- nistanla büsbütün bitirilmiş olduğun » dan şimdi artık yalnız Bulgaristan, Ro- manya ve Yugoslavyadan muhacir gel- mektedir. Bu Ülkelerdeki türk azlık- ları İse tahmini olarak sıra ile 1 milyon, 800 bin ve 400 bin kişidir. Misaka girmiş olan devletler arasın- daki sıyasal münasebetleri gittikçe tı- kı bir biçime girmektedir. - Nitekim bunun bir tezallürü olmak üzere şimdi de ökonomik birlik imkân ve faydala- rTının araştırılmasına başlanmıştır. Ay- nt İstihsal çığırları üzerinde ökonomik çalışmaların mühim faydalar veremiye. ceği düşüncesi yerini yavrş yavaş da- ha faydalı olan büyük ökonomi alan. larına bırakmaktadır. — Her ne kadar bu uğurdaki uğraşmalar henüz daha '_Yabâncı_gağetğlerde okujuklîıîııız Türkiye ökonomisi başlangıçta bulunuyorsa da, tütün ba- tışının birlikte idare edilmesi etrafın- daki türk — elen görüşmeleri bu işin temelli bir plâna dayandığını göster - mektedir. Eğer tütün işinde böyle bir elbirliğiyle çalışma meydana gelecek o- lursa, ki öteki müstahelilerin de bu bir- Teğmeye katılmalarına hiç bir mani yok- tur, bunun arkasından kuru üzüm, şa- rab ilâh... gibi maddeler Üzerinde de birlikte çalışmalar gelebilir. Aynı 1a- manda, yeniden canlanmış olan siraat ve ormancılık maddeleri Üzerinde de doğrudan doğruya mübadele imkânları vardır. Son yıllar içinde Türkiye, ken- di ülkesine buğday ve şeker sokan bir Ülke durumundan çıkarak, bu madde- leri başka Ülkelere, meselâ bunlara ih- tiyae: olan Yunanlstana — gönderebile . cek bir güce yükselmiştir. Bundan baş- ka, gelecek yıllar içinde bakır, krom ve antimuan madenleri artıklarının da Ö- ,teki Balkan Ülkelerinin yeni sanayi kurumlarında harcanma ihtimalleri var- dır. Buna karşı, Türkiye de Yugoslav- yadan demir madeni alabilir. Türbiye devletçi bir ökonomi sya- sası gütmektedir. Yani bugün mevcud olan küçük kurumlara dokunmadan ye- ni ve büyük ökonomi alanlarındaki iş- leri devlete çevirtmektedir. Türkiye ökonomi sıyasasındaki devletçiliği ile güttüğü gaye sermayeyi devlet ökono- mi kurumlarında toplamak, ödünçleri- ni ülkesinin çinden almak, sermayesi yabancılardan çok olan yabancı kurum- Jarını tasfiye etmektir. Dostluğun gü- zel bir tezahürü olmak üzere Sovyetler Birliğinin yirmi yılda mal ve eşya ile ödenmek Üzere verdiği 8& milyon dolar. lrk ödünç ile Kayseride büyük bir do- kuma fabrikasının yapılması da Sov- yetlerin komşusu Türkiye ile el ele ve- terek birlikte çalışmaya ne kadar ehem- miyet verdiğine iyi bir delildir. Bugün. lerde Ankarada İran ve 'İrak ile de ökonomik görüşmeler yapılıyor. Bu da Önasyadaki ökonomik - birliğinin ayrı bir tezahürü diye telakki edilebilir. Yukarda bahsettiğimiz yabancı şir- ketlerin tasfiyesi işinde güdülmekte ©- lan gayeye sonkünunda biraz daha yak- Taşılmın oldu. Türkiyenin Trakyadaki demiryo'larını elinde bulunduran şark demiryolları fransız şirketinin tasfiye edilerek Devlet Demiryollarına katıl- masına karar verildi. Bu demiryolu - Dun satın alnması etrafında bugünler- de görüşmelere başlanacaktır. Şark de- miryolları şirketinin tasfiyesine karar werilmesinin üzerinden çok geçmeden bir ingiliz şirketinin elinde olan 610 ki lometrelik Aydın demiryolunun da hü- kümet tarafından satın alınması için müracsat edilmiştir. Kuruldukları gün denberi sermayelerinin mükemmel bir kazanç kaynağı temin etmiş olmalarına ve bu satış dolayısiyle de bunları feda etmek mecburiyetinde kalmalarına rağ. men her iki meselede de bir anlaşma olacağı ve bu işlerin muvaffakiyetle sonuna ereceği kuvvetle memuldür. İmtiyazir girketlerden geriye kalan Tstanbul ve İzmir rıhtan şirketleri ile türk hükümeti arasında geçen yılın ilk künununda bir satış mukavelesi yapıl. mıştır. İstanbuldaki telefon şirketi ile de görüşmelere başlanmış ve en geç ©- larak önümüzdeki yaz Türkiye idaresi- me geçeceği gibi, bugünlerde İstanbul elektrik, tramvay ve gez girketleri de sıkı bir kontroldan geçirilmektedir . * İngilterede bir * a.. . biber hikâyesi İngilterede çok biber — sarfolunur. Hattâ vaktile ingilizler, biber yetişti- ven toprakları elde etmek için holanda- Islarla muharebe bile etmişlerdi. İeta- tiatiklere göre, dünya yüzünde yeti- gen beyaz biberin yarrmını İngiltere sar- fetmektedir. lagiltereye gelen biberlerin en bü - yük mikdarı ingilir >Malezyasından gönderildiğine göre flatların müstakar olmalart lazım gibi görünürse de iş baş- ka türlü olmuştur. Geçen yıl ingiliz piyasasında para çok bollaşmış, herkeş parasını kârlı bir işe yatırmak çarele. rini araştırmağa başlamıştır. Bu arada biber piyasası birkaç büyük spekülatö- rün dikkatini çekmiştir. Spekülasyonun iki şekli vardır: Bi- rincisi harcıâlem malların — etoklarına sabib tüccarlar tarafından malın he- men veya Üç yahud altı ay sonra tes- limi şartiyle satış yapmak suretile ya- pılir, Bu ise halibarırda olduğu kadar istikbalde de muayyen bir müddet için piyasanın ihtiyacını temin etmek ve fi- at temevvüçlerine mani olmaktır. Spe- külasyonun dürüst şekli, bu birinci şe- kildir . İkinci şekil ise, iş âleminin “korsan- Jatı,, diye anılmağa değer adamlar tara- fından yapılır. Bunlar para kazanmak için vaziyete “göre piyasayı malla dol- dururlar veya malsiz birakırlar. Bu türlü spekülasyon hiç bir zaman tavsi- ye edilmez. Tüccarlar da bunu, piya- sayı bozduğu, tehlikeler ve kararsızlık- lar doğurduğu cihetle sevmezler. Biber işinde ise bu ikinci çıkil tat- bik edilmiştir. Bundan üç ay kadar önce, zahirde mali vesaiti kuvvetli gö- rünen bir #pekülatörler sindikası, Cemt İa end Şekspir firması — büyük biber partileri satın almağa başlamıştır. Fakat 1 şubatta, biber fiatın: yükselterek spe- külasyon yapan sindikanın, taahhüdle- rini ifa etmek için büyük güçlüklerle karşılaştığı mali mahfillerde söylenme- ge başlanmıştır. Bu taahhüdler, sindi- kanın kendisine arzedilen — biltün bi- berleri, mikdarları ne olursa olsun, wa- tınalmasını ilan etmesinden ileri gel- miştir. Fakat sindika hesabını yanlış tutmuş, ingiliz Malezyası ve Felemenk Hindistanından gönderilebilecek biber- Jerin mikdarının bu kadar fazla olaca- ğgını hesaba — katmamıştır. Ml.hıli'h karabiber sınaf bir ameliyeden sonra beyaz biber haline sokulmaktadır. Bahsettiğimiz sindikanın çevirdiği manevralar yüzünden, son on iki ay içinde biberin beher Hbresinin fiztı &. 3-4 peniden 1 şilin 4 peniye kadar yi selmiştir. (yani fiat üç misline çık- mıştır. ) Fiat böylece yükselince de, doğu ta- ra Cariyle başka ülkelerde ne kadar bis ber stoku varsa piyasaya çıkarılmıştır. Bımun üzerine sindikanın ya piyasaya çıkan bütün biberleri günün fiatı üze- rinden toplamazı, yahut da yaptığı spe- külasyormun muvaffak olamadığını iti- vaf etmesi gerekmiştir. Son vaziyette ise Hatlar tabil hemen düşecek ve sin- dika da elindeki stokları büyük zarar. Tarla satmak mecburiyetinde kalacaktı. Sindika, biber mikdarının azalaca ğını umarak ikinci şıkı tercih etmiş piyasadaki biberleri yüksek fiatlarla lt mağa devam etmiştir. Bunun üzerint o kadar çok mübayaa yapmak mecburit yetinde kalmıştır ki, son kânunun döf“ düncü haftası içinde sindika hesabınl Londraya teslim edilen veya teslim ©& dilmek Üzere olan biberlerin mikdafi 20.000 ' ton gibi mühim bir yekünu bul* muştur. — Mütehassısların söyledikleri" ne göre bu mikdar iki yıllık dünya sar” fiyatına, yahut İngilterenin dört yıllık sarfiyatına tekabül edecek kadar büyük tür. 1 Şubat tarihinde bu mübayaali yüzünden piyasada dönen paralar 20Ü bin isterlin arasında idi. Sindikanın t Bu mmoratoryom 7 şubatta bitiyordu. $ dakikada 24 saat daha temdid edildi. Fakat müdder bitince, barıkalarla «im * sarlar ve tüccarlar arasında yapılan kos nuşmalar neticesinde bankaların - haklk olarak - spekülâtörlere yardım etmeğ! reddettikleri, yalnız biber işinde normal bir tarzda çalışan tüccarlara yardım decekleri öğrenildi. 3 7 gubat tarihinde birçok simsarlaf namına hareket eden Simmons ond sim* mons firmasının, Cems end Şekapir si6- — ketinin mecburi tasfiyeye tutulması İ* gin bir talebde bulunduğu tebliğ edil < — di. 9 şubat tarihinde,de, iyi niyetlerle hareket eden ve spekülâsyoncu sen katın ajanı sıfatile, sermayesi 30.000 terlin olduğu halde sendikatın teahhid- lerini ifa edememesi yüzünden 1.000.010 isterlin borca giren J. F. Adair ve se- riki firmasının da tasfiyeye tâbi tutula- cağı öğrenildi. 11 Şubatta Rolls ve mâh- dumu firması da ayni âkibete uğradı. Bu iki firma hüsnü niyetle hareket et- tikleri halde iflâsa sürüklenmişler Fakat spekülâsyonlar namına kendile * rine mübayaa emrini veren Cemx end Şekspir firmasının, kendi mali kudre * tinden çok daha geniş ölçüde bir işt Bgiştirdiği anlamları icab ederdi. Bu şirketlerin kabahatsiz aksiyoner - — leri ile, iyi niyetle hareket eden simsar ve müşterilerin zararları belki de önce sanıldığından daha az olarak ve bu yüz- den çıkacak zararlar başka branşlara si- rayet etmez. Fakat muhakkak olan bir — gey varsa o da bu rezalet yüzünden bundan sonrası için gereken tedbirler alınarak böyle yolsuzlukların önüne ge- gilecektir. Eğer Citynin mesul idareci- leri buna varmak için gereken tedbirle- — ri alamazlarsa hükümet muhakkak su - — rette bizzat tedbir alacak ve ilk madee- si piyasasını bir #pekülasyon alanı ol « maktan çıkaracaktır. Fakat bu işin bir de başka cephesi vardır. Zavallı Cems end Şekspir fir - * masının mali itibarı hakkında * ve tilccarları temin etmek için ki rin isimlerinin öne sürüldüğü şim kat'iyetle belli değildir. Fakat felâk tli olan bir şey varsa o da bu firmanın kredi bulmak için çok yüksek mevki sahibi bazı şahsiyetlerin adlarını ileri sürdüğünün anlaşılmış olmasıdır. Sir Hugo Kunlif Oven'in müdürü bulunduğu Din Fincns Kampini'nin, Cemas end Şekspir firmasında büyük bir iştirak hissesi olduğunu yazmıştık, F n« dan başka Din Finens şubat başlangı - cında Cemş end Şekspir'e bağlı ikinci derecede bir şirketin işlerinde üzerine doğrudan doğruya mesüliyet almağa hazırlanıyordu. Din Finens ise, B. Rejinald Mak Kernna'nın müdürü oldu- gu Tobako Seküriti kampini'nin şirket- derinden bizidir. Bundan da anlaşıla - gağı üzere Sir Kunlif oven ve B. Mak Kenna, Cems end Şekspir firmasının büyük aksiyonerlerindendir. Fakat bu sıfatla spekülâsyon sendikasının yaptık. larından haberdar olup olmadıklarını bilmiyoruz. Fakat herhalde bu zatların adlarının, firmanın kredisini yükselt - meğe yaradığı mubakkaktır. Ancak bu zevat aksiyoner sıfatile sahib oldukları şahsi menfaatleri, yüksek memuriyetle- rinin kendilerine yüklediği mesuliyet- Ni mecburiyetlerden ayırmış olsa gerel- tir. Yakında bu zevatım bu İşte hiç rol oynamadıklarını öğreneceğimizi uma - | TIZ, The Economist, Londra. (Kısaltılarak alınmıştır.)

Bu sayıdan diğer sayfalar: