31 Mayıs 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1

31 Mayıs 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gündelik HAVA TEHLİKESİ Bütün ulusların gözleri hava- dadır. Şimdiye kadar yalnız kuş- ların dolaştığı bir alan sayılan hava artık insanların da bütün zekâlariyle, bütün yapıcı ve yıkı- cı kuvvetleriyle baştan başa hü- kümleri altında bulunmaktadır. Havada uzaklık, yakınlık kav- ramları kalmamıştır. Gittikçe yük- selen teknik dünyamızı saran ha- va tabakasını her gün biraz daha daraltmakta ve bütün uluslara is- tenildiği zaman onun her nokta- sında hazır bulunmak imkânını verimektedir. .Öyle görünüyor ki, 'yarının egemen ulusları bu imkâ mvu çabuk elde eden uluslar olacak- tır. Türk ulusu tarihinin hiç devrinde köle olarak yaşamağa dayanamamıştır. Ö, kendi içinden yakalanamayınca, dıştan gelen tehlikeleri her vakit utku ile kar- şılamış ve savuşturmuştur. Çünkü türk ulusunun kendini koruma uğrunda, öteki uluslardan daha çok, daha yüksek bir irde ve ener- jisi vardır. Hayat şekilleri değiş- tikçe korunma araçları da değiş- mekte olduğundan uyanık bir tlus bunlarr hiç bir vakit gözden kaçırmaz, ve sırasında gereken tedbirleri alarak gene zamanmın kuvvetlileri arasında bulunmak yolunda koşar... Biz. de ulusça böyle bir dönüm noktasına gel- dik... İkiden biri: Ya- dünyanın gidişine uyarak ilerlemek... ve ya- hut yarış alanından çekilerek ar- kada kalmak... Bunların anlanır bellidir. Biri şerefle egemenlikle erkinlikle yaşamak, öbürü de ya- vaş yavaş yokluğa götüren kulluk ve eksinlik yolunda sürünmek demektir. Türk ulusu için ikinci iktimali tasarlamak bile imkân- sızdır. Ulusça ve ferdce bizim tek bir seçimimiz, tek bir yolumuz wvardır. O da tarihin her devrinde ancak yükselerek, sayılarak yaşa- maktır. Büyüklerimiz — söylüyorlar: Türk ulusu için havadan tehlike yardır... Onu türk gücünü kanat- dandırarak savmak gerektir. Teh- like eyice anlaşıldıktan -sonra o- na karşı durmak artık her yurdda- şın en - büyük ödevi olur. Türk, gerek ulusça ve gerek ferdce bu ödevi gereği kadar ” yapacak du- rumdadır. Her gün yiyeceğimizi, içeceğimizi, ve ciğerlerimize ala- cağımız havayı düşünürken, bun- ların bir gün havadan gelen bir etke ile yinilemiyecek, içilemiye- cek, nefeslenemiyecek hale gele- ini de unutmıyacağız. Ve n gündelik hayatımızın güvenliğini sigorta etmenin yeni hayat şartlarından olduğunu bilip hava korunmasına pay ayıracağız. Tehlikeyi bilenler bu payı seve seve vereceklerdir. Dünyanın - sıyasal durumunu az çok sezen ve sezmese bile türk büyüklerinin tehlike var! sözünü duyan her türk artık tehlikeyi bi- lenler arasındadır. O bundan son- ra maddiğ ve tinel varlığından ne verebilirse verecek ve kendi- siyle beraber, türk ulusunun bu tehlike dışında da şerefle ve kuv- vetle yaşayıp yükselmesine yar- drm edecektir. Zeki Mesud ALSAN bir Fransız finans bakanı çekildi Gece yarısından bir saat sonra şu haberi aldık: Paris, 30 (A.A.) — Finans Ba- k_pıu B. Jermen Marten cekilmiş - Aydın Gelecek ihtimaller her şeyden evel bü- yük devletlerin i Kamutay dünkü toplantısında Tarım Enstitüsü; Devlet De- mir ve Hava yolları; İzmir ve İstanbullimanı büdeeleriyle öz - gen ertikler kazanç vergisi kanununu, tuzun üç kuruşa inme- sini; sıyasal bilgiler okulu yapılmasını kabul etti, İi Za K ge 100 PH * ' a e Genel yönetim kurulunda Parti Genel yönetim kuru - | | lu Parti kurultayının — yeni program ve tüzükle kendine yüklediği ödevleri önümüzde- ki dört yıl içinde nasıl başa « racağını plânlamak ve üyeler arasında iş bölümü yapmak | için 29/mayısta başladığı ko - | nuşmalara 30 mayısta da de - | vam ederek hararlara varmış- | ter. Yeni tüzüğün koyduğu yol- | dan Partinin hükümetle el ve | iş birliği yapması için kurul üyelerinin ödevleri de sap - | tanmışlır. J | Kamutay dün Hasan Saka'nın başkanlığında toplanmıştır. Tarım enstitülerinin 935 yılı “Bayındırlık Bakanı B. Ali Çetinkay büdcesi konuşulmağa başlanmış ve söz alan Rasih Kaplan (Antal- Bir yurddaşın yardımı B. Abdurrahman Nâci Demirağ Hava Kuru. muna 120.000 lira veriyor. Hava tehlikesi karşısında ha! kımızın gösterdiği büyük ilgi gün geçtikçe artmaktadır. Birçok - ör - nekler arasında kıymetli bir vatan oğlunun Başbakanımıza çektiği telgrafla İsmet İnönü'nün verdiği cevabı aşağıyya yazıyoruz: Başbakan İnönü Ankara Büyük Önderimizin dâhice reh- berlik ve kumandası altında kur- tardığınız sevgili yurdumuzu her türlü tehlikelerden koruyacak ha va kuvvetlerimize, bedelleri mec: musw 100 - 120 bin lira civarında 1 -3 uçak ilâve etmek - istiyorum, bedellerini istenildiği anda c—ri ——— . devletlerine amade bulunduraca « ğımt sonsuz saygılarımla arzede - rim. Abdurrahman Naci Demirağ Abdurrahman Naci Demirag İstanbul Vatan havasının masuniyeti için g niz yüksek ilgiyi ve geniş ölçüdü yardıma: koşmli işir fedakârlığınızı takdir ve tebcil ederim. Sizin gibi çalışkan ve fe - dakâr evlâdları ile vatan- havası elbette masum ve masun kalacak - tır. Telgrafinızı Türk Hava Kuru- muna verdim. Başbakan İsmet İnönü FRANSADA DURUM EaE Si EE ada a Radikaller hükümeti yalnız bı rakmamaç ya karar verdiler Paris, 30 (A. A.) — Radikal f sosyalist grupu - Şiğ nun — parlamen - toda yaptığı bir toplantıdan son - ra B. Heryo, par- ti yürütüm komi- tesinin bir top - lantısına başkan - İrk etmiştir. Bf! """WM B. Heryo, hükümetin istediği tükel yetkenin, spekülasyon ma - nevralarımna karşı lıoyı'ıılf gığı . sini güttüğünü söylemiştir. Kısa bir fikir danışıklığından sonra ko- mite, projeyi oya koymadan dığ'ılı mış ve böylece radikal sosyalist partisinin şefine güvenini göster - miştir. Yeni projenin ana çizgileri Paris, 30 (A.A.) — Parlamen- to finans komisyonu tarafından çoğunlukla onaylanan pmjcr!in, oya knnulmııındıfl önce, komis yon üyelerinden birkaçı, bu pro - jeyi paranın değerden düşürülme- mesi prensipinin bir berkite ola - rak gördüklerini bildirmişlerdir. (Sonü 5. inci sayıfada) ya), ekinci olan memleketimizde bu bilgi kurumunun büyük ödevi- ne işaret ettikten sonra çiftçileri - mizi toprak üzerinde çalıştırama- dığımızı, yalnız teorik bilgiler ver. diğimizi; tarım enstitüsünün, yur- dun bu bakımdan olan eksiklerini tamamlamak için ne gibi tedbirler alındığını sordu. Bu mesele üzerinde B. Rasih Kaplan'ın sorusiyle başka say - lavların sorularına cevab veren B Muhlis Erkmen dedi ki: “ — Rasih arkadaşımız zirai teşkilâtımızın, bilgiyi ve ilmi tat - bikat olarak köye ve köylüye ka dar götürülmesine temas ettiler. Bu münasebetle ziraat teşkilâtının çalışması hakkında benden iza - hat istediler. Arkadaşlarım; ziraat teşki : lâtı hakkında büdce müzakeresi | esnasmda bazı malümat vermiş - tim. Bu teşkilât tam değil, nakıs - tır. Bu kabahati hiç bir memur ar- kadaşrma yüklemeden'söyliyebili- rim ki teşkilâtımıza işlerini tam görebilmesi için eleman verilme - Belgi HAĞ vesaitle techiz. 'pdilme : miştir. - Nihayet — bulunduğumuz mıntakadan köye ve köylüye gide- bilmek için kâfi derecede teşkilât- landırılmamıştır. Onun için Zira- at Vekâletinin yapmış olduğu programda bunu ön sıraya almı - şızdır. ( Sonu 4 üncü sayrfada) m Iukas aul(lşlllilıul'l hakkında Ekonomi Bakanlığının Bildiriği Ekonomi Bakanlığından bildi- rilmiştir: “Memleketlerle aramızda mev- cut muvakkat ticaret anlaşmaları hükümlerine göre bir takım mad - delerimizin ihracı takasa tâbi tu - tulmuştur. Bazı ihracatçılarımızın bu hususa dikkat etmiyerek, mal- larını takas heyetlerine müracaat etmeden gönderdikleri ve bu yüz- den bazı ahvalde yenilmesi kabil olmıyan bir çok zorluklarla karşı- laştıkları görülmektedir. Bu zor - luklara meydan verilmemesi için ihracatçılarımızın, gönderecekle » ri malın takasa tâbi olup olmadı « ğını evvelemirde takas tetkik he - yetlerine, Türkofis şubelerine, ti - caret odalarına veya gümrüklere giderek öğrenmeleri ve takasa tâ- ( Sonü 4 üncü sayıfada) Yacın açılacak olan resim sergisinin hazıtlıkları. (Yazısı 2 inci sayılaraızda) Kronik. Bağınsızlar Amerikanizm kültürü- nü Avrupa'ya en eyi tanıtan fran- sız yazarlarından biri der kir “Amerikalının kafasında bir Fikir, onu hemen gerçeleştirmek sıtma- ü 'e doğar. Amerikalı ünü yapmadıkça rahat İsmet İnönü'ne Atina'nın yeni su barajını gezdiren Venizelos de- mişti ki: “Bu su meselesini tam yüz sene konuştuk!,, Eğer bir şehir için su bir ihti- yacsa, eğer ilim ve teknik denen bir şey varsa, Atina'nin suyu: bir asır konuşulmamak lâzem gelir. Amerikalılar -kendilerini, daha ilk adımda, eski Avrupa'nın işta bu yüz sene konuşma hastalığın- dan kurtarmışlardır. Yapmadık- tan sonra düşünmek, hele, ayağı- nın altındaki toprağı ve gözünün karşısındaki halkı bırakıp, engin- ler üstünde hayal koşturmak neye yarar? En ileri ve büyük Amerika, en geri ve küçük bir Avrupa vatanı- nın onda birinden daha az zaman- da yapılmıştır. Amerikanizm'in başlıca kuo. vetlerinden biri, bağınscız- Dek idi. Hepsi Avrupa'nın birer köşesinden kopup gelen göçmen- ler, ham ve boş topraklar üstünde, kendilerini yapyalmız buldular. Bütün sartlar başka idi: Bütün metodlar da başka olacaktı. Gel- dikleri memleketler medeniyeti- ni, yeni hayat ve iş gerekleri için- de arıtmak, süzmek, yalnız işe ya- rar taraflarını alıp, vakti çok o« lanları eğlendirmekten başka bir şeye yaramaz taraflarını unutmak lâzımdı. İlk Amerikan piyoniyesinin sol elinde kitab, sağ elinde kazma görünür. Okur ve yapardı. Bizim Türkiye'miz böyle bir piyoniyeler memleketidir. Bura- da herkes mad d e ye dohun- masını bilmelidir. Burada top « tak ve' halk, ve yapılacak iş başkadır. Biz Avrupa medeniyetl içindeyiz: Fakat bu medeniyetin kavradığı memleketlerden hiç bi- rinin şartları içinde değiliz. Tanzimat'tanberi bütün iler. leme heveslerinin yüzüstü kalma- sına sebeb, kalıp - teoriler içinde Bir memleket dökülebileceğine inanmak, ve ölü benzetcilik için - de yaratıcılıktan ve gerçecilikten uzaklaşmak olmuştur. Acemi bahçıvanın - aşıladığı: eski ağaç, her vakit kendi ydııg, filizlerini sürerek, aşı bBağlarını çürüttü, attı. Her gün beş kelime Ulus baştanbaşa kılavuz kelimeleri ile çıkıyor. Türkle yede çıkan gazete ve d".ukılî re her gün verilen $ er melik listeleri de yazıyorus, Bu listeyi basan gazete ar tık bu kelimelerin osmanle» calarınt kullanmıyacaktır, ON ALTINCI LİSTE 1. — Hakikat (T. Kö) — 1 -Gon gek, gerçeklik —« Verite 2- (Terim) Gerçe, gerçelik —« Röalit6 Örnekler: 1- Hakikat bu dur. 2-Bir devlet adamı hayal değil, gerçeler (gerçeklik ler) üstünde yürür. (Sayıfayı çeviriniz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: