13 Şubat 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

13 Şubat 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ULUS 13 ŞUBAT 1936 PERŞEMBE İstanbul mektubu GENE EKMEK MESELESİ Eğer İstanbul / belediyesinde ek- mek işleriyle uğraşan teşkilatın (1) İstanbul şehri ekonomik - istatistikler uzun yazıyı, niçi 've kime cevab ol hiyabilseydim, ve eğer karışmış olmasaydım; bu yazıyı bel- ki de yazmazdım. “Tavzih mi, tekzib mi, polemik mi? Bültenden aldığım şu satırları o- kuyunuz: “Ekmek mevzüu iktisadi — faaliyeti Gâha ziyade toprağa dayanan bütün memleketlerde bir taraftan çiftçiyi bir taraftan da müstheliki alâkadar ettiğin. den” iğday fiatında sürekli bir dü Şüklük köylünün altm kabiliyetini azal- tacağı gibi, şehirlinin istihlâk takatine yuymıyan bir yükseklik de şehir müs- tehlikini sıkabitir..” E “İki taraf içim hayırr bir muvaze- hususi ellerin bu sahada hak kazançlarına meydan ve- — rilmemesi, istihsalden istihlake giden yolün mümkün olduğu kadar - kısaltıl. 'Belediye ekmeğe azami fiat koy- mak süretiyle fiat takarrürünü serbest O piyasaya birakmadığı gibi, ekmeğin : Filhakika bazıları tarafından bu — hesabta buğdayın aslı madde olarak e- de alınması ileri sürülmüş ise de her ü maddenin ayrı ayrı birer piyasaya ta- — bi oldukları ve hesaba esas tutulacak ynsurlar arasında —un olarak mamul — madde mevcütken iptidai maddeye, ya- — mi buğdaya gidilmesi muvafık olmuya “Geçen aylar içinde buğday ve un — füatlarında kendini gösteren yükseliş dolayısiyle ekmek fiatları da artmağa “başladı.. Bu yükseliş üzerine Ziraat — Bankası Tarım Bakanlığından aldığı emre uayrak serbest piyasada muhafa- /" aaettiği vaziyeti değiştirdi... Piyasaya “ki kuruş noksaniyle ve geniş bir mik- “ yas üzerinden 'buğday arzetmeğe baş, “kadı.. Buğday flatının düşmesi tabia. — güyle un fiatma da dokundu.” — Ü ”Ekmek fiatim serbest sekabete bi — gzakmıyan belediyemiz un fiatındaki dü- — güklükten istifade ederek ekmeğin Tosunu 14 kuruştan 1225 ye indirmeğe “amuvaffak oldu..” “Zirsat Bankasının yukarda işaret ettiğimiz müdahalesi birincikânan ayır ni ikinci gününden itibaren tesirini göstermeğe başladı.” D Bir de şu polemik'e bakınız: k — “Ekmek fiatındaki değişiklikler ef- kürmmümiyede bu mevzu etrafında da- — âma ileri sürülen, daima cevabları ve- — rilen bazı suallerin tekrar canlanması- — irleriyle uğraşan teşkiletme kurşı ten- kidlerini esirgemediler: "Ekmek flatını tayin edecken ipti- “dalmadüe ölarak unu almaktayız. Buğ. Ü düyr alamayaz. Çünkü gerek buğdayın, Herek umün kendisine mahsus ayrı ayrı / Piyasasi vardır. Buğday esasına gidil. diği zaman un üzerine behemehal aza- “narki koymak icab eder., kitabın tabı. masrafını hesab ederken kâğıdın - istihsal unsurlarını azarı dikkate alamayız. Pakat doğru Ü Gün doğruya piyasadaki kâğıd fintları. — Mi tahkik'eder ve bunu hesabımıza e- san tatarız..” O Neanledız? Niçin İstanbul'da ağustosta nunda 12,5 kuruş olan ekmek, ““ Citeşrinde 13,5 a 14,5 a çıkmış?. için fırınlar ekmek çıkarmamış- dar, miçin halk ekmmeksiz kalmış?.. K İstanbul belediyesinin, türk köylü- F V) Bu uzun ismi bu teşkilat kendi vermiştir. Ben de olduğu sünün satınalma kabiliyetinden, e- tanbul şehirlisinin ödeme imkânları. 'na kadar bir buğday, Ekmek işinde haksız ve yersiz ka- zançlara meydan vermemek için is- tihsalden, istihlake giden yolu müm- kün olduğu kadar kı par, dak bir fi enişleti nı, kitab ve tab'ı ma- hiyetleriyle telif eden dahiyane bir formül de bulmuş olabilir. Eğer be- lediyelerden beklenen şeyler; şehir hizmetlerinin aksamadan ve şehirli- 'min normal yaşayışnı bozmadan ge Yülmesi —değil de; tatbik kabiliyeti olmıyan, diri ölü ekonomik naza- riyelerin mesuliyetsizce “münakaşası olsaydı; kim bilir belki, İstanbul be- lediyesinde ekmek işleriyle uğraşan teşkilatın karşısına geçip, kendisinde biribirini tutmıyan, biri ötekini çürü- ten delillerinin izahını istemek — fay- dalı olurdu. Belediye ekmek fiatını tayin eder- ayrı piyasaları varmış! Çünkü, kitab tabında kâğıdım ma- miş bir hükümle - kıymetsizlendirme- üe çalışmalı? Niçin belediyenin; belediyenin ck- 'Un buğdaydan çıkma bir madde olduğuna göre hiç şüphesiz buğday pi- yasasını takib eder. Fakat bu takib key- fiyeti günü gününe olmaz tesirini bir- 'az bataetle gösterir. Buğdayda devam- İr çıkış ve yahut iniş olduğu zaman un #iatında da bir çıkış ve iniş - görülür. Bu gibi hâdiselerde muhakemelerimi ekseriya bir taraflı oluyr ve buğdayı bir tenezzül olduğu gün derhal unda da aynı tenezzülü istiyoruz. — Halbuki bir de hüdisenin aksi şekilde tecellisi vardır. Demesi doğru, âlimane, hakiki va. ziyeti bilen bir anlatışdır da; bir g: zetecinin; “İstanbulda ucuz alınmış, şehrin üç aylık ihtiyacına yeter buğday stoku olmasıa rağmen fiat. larm gittikçe artması ve bu artma karşısında / belediyenin — çaresizli; tedbirlerin fepalığından ve eksi dendir. Büyük şehirlerde zaman za- man halkın ekmeksiz. ve aç kalma tehlikesini bir dah> tekrar etmemek üzere ortadan kaldırmak işini mutlaka belediyeleştirmek — bu- nun için de ise mutlaka buğdaydan başlamak lâzımdır.., Demesi yanlış, cahilâne, hakiki va- ziyeti bilmiyen bir anlatıştır?.. Geçenlerde başka bir yazıda da başıma gelmişti. Bir kitabta bir ra- kam yanlışı bir de usulsüzlük - bul- muştum. Gazeteye - belki düzeltilmesine yardımı olur diye - bunu yazdım. Haydi bir tekzib! — Yanlış varid değildi — O halde? — Mevzuubahs rakam matbaada Ne diyebilirdim? — Şaşırdım kaldım. lir yanlışın büroda veya — matbaada yapılmış elması onun yanlış olmak mahiyetini değiştirir mi? Fakat nihayet bu usul ve rakam içinin bana anlatıldığı zaman benim inandığım, başkalarına anlatılsa on- ların da hak verecekleri bir sürü ma- şehrin üç aylık ve ucuza malolmuş buğday isto- kuna rağmen, İstanbulda ekmek işini ir türlü yoluna koyamayışının, şeh- ücreti Dün, belediye meclisi, reis veki B. Fevzi Kütükçüoğlunun - başkanl ında saat 17 de toplandı. Kâtip, B. Mecdi Sayman idi. Önce, geçen eelsehin zaptı okun. du ve kabul edildikten sonı cak ilân ve reklâmlardan alınac et hakkında kanunlar ve tarife en- cümeninin - hazırladığı iki - mazbata görüşüldü. Encümen, belediye encü- meninin hazırladığı tarifeleri, tirmeksizin ve bir şey katmaksızın meclisin tasdikine sunuyordu. Mecli: de her iki tarifeyi olduğu gibi kabul etti. Yeni tarifeye göre, otobüslere a- sılacak levhalar, otobüs idaresinin ve- receği şekil ve vasıflarda olacak ve sahipleri tarafından — yaptırılacaktıa Ücretleri belediyeye peşin olarak ve. rilecektir. Her bir arabanın boydan boya her iki tarafına asılacal reklâmlardan: yıllık, 150; altı aylık, altı aylı Duraklardaki sütunların caddeye , 30 lira ücret alınacaktır. tarafları reklâm ve yenlere ayrılacaktır. aydan başlayarak 3, 6 aylık yıllık ücretler tesbit edilmiştir. Her mıntaka için de bu ücretler değişmek- tedir. Kalabalık yerlerde ve işlek cad. İstasyon, bakanlıklar, emniyet desi, Samanpazarı, Sergievi: 1 aylık 25, 3 aylık 7, 6 aylık 12, 12 aylık 20 diradır. Yenişehir, Kavaklıdere, Hamamö- mü: 1 aylık 2, 3 aylık 5, 6 aylık 8, 12 aylık 12 liradır. Çankaya, Keçiören, Dikmen, Etli 1 aylık 1, 3 aylık 2.5, Gaylık 4, 12 a) dik 6 liradır. Tarifelerin — kabulünden sonra, tetkikler yapılmak üzere tarife ve yunlar encümenine havalı duları dinlemesine ve konuşma: mayışmın; tedbirlerinin iğinden, sakatlığından başka 'ne mazeretleri vardır? Hayır! eğer İstanbul - belediyesi- ekmek işleriyle uğraşan teşkila. ti hakikaten iş değilde, münakar yapmak ve fena iyi yaptığı şeylerin doğruluğuna, zaruriliğine, efkârı- mumiyeyi, bilhassa gazetecileri inan- dırmak istiyorsa, bunan bir tek ve en doğru çaresi, masrafını şehir büdce- resmi bir bültende res- tebliğ kılığında polemik yapmak değildir. İmzalı neşriyat bilhassa böy- le ilmi münakaşalarda müspet neti- celer için en sağlam garantilerdir. Aksi takdirde resmi daire yalnız tek- zib veya tavzih neşreder. Polemik yapmaz. sinin ödedi; tanbul tecrübesinden istifade “Ulus” ta İstanbul mektubu - olarak ederek değil, İstanbuldan hirlerde ekmek meselesini halle ça- lışan belediyelere bir usul yardımı yapmış olmak için neşretmiştik. Bun- dan sonra aymı şeyi; İstanbul beles yesinde ekmek işleriyle uğraşan tep kilatın, birkaç parçasını bu mektuba aldığım yazısından istifade ederek daha emniyetle yapabileceğiz. Neşet Halil ATAY Otobüslere asılacak ilânların tesbit edildi belediye zabitası talimatnamesi için, bu encümenden gelen tezkere okun. du. Encümen, işin ehemiyeti dolayı- siyle kanunlar ve tarife encümenine mütehassıs birkaç arkadaşın daha i- düvesi sure bir muhtelit encümen ini teklif ediyordu. Umumi he- yet bu teklifi kabul etti. En son, belediye - reizliğinin - bir tezkeresi okundu: Reislik, Ziraat ens- titüleri civarında bulunan ve beledi- yeye Baba harmanı adıne fidanlık yapılmak üzere, 20 yıl müddetle Ziraat bakanlığı em. rine verilmesine lüzum gösteriyordu. şehrin bah; düşünülerek plânında bir fidanlık gösterilmediğin- den ve halen mevcud fidanlığın ehe- bir kısmı da plânda inşaat sa. k tesbit edilmiş bulundu #zundan böyle bir fidanlığın kurulme “Ulu: (Başı 1. inci sayfada) “kuvvet ve kudret sahibi, büyük, yüksek, efendi, hâkim” anlamlı riyle “erkek” demek olur. (3) Am: Ayrıca obje gösteren elemandır. dan doğruya erkeği temsil ve ifa- de eden “ad” elemanının yanın- olarak bulunan, isimlendiren süflikstir. (Ağ 4 ad 4 am 4 eğ — Ağa dameğ) sözünde, ana kök kendi- sinden sonra gelen elemanla kay- maştıktan sonra, baştaki vokal ile sondaki okunmaz (3) düşmüş, ke- lime son morfolojik ve fonetik şeklini almıştır: DAME DAME: kuvvet ve kudretin sa- ibi, hâkim, efendi olan bir süje- in yanında bulunan, onunla bir ve bitişik olan ikinci bir süje DOMİNA Kelimenin lâtince aslı denilen (Domina) sözünü de analiz ede- Him: Etimolojik şekli şudur (D (2) (3) (9) (5) (oğ 4 od -h om - in * ağ) (1) Oğ: “Kuvvet, kudret, efen- dilik, büyüklük” anlamlarına ana köktür. (2) Od: Sahiplik anlamiyle a- na kökü ve mefhumunu temsil e- den elemandır. kim olan anlamına- dır (3) (3) Om: Ayrıca bu “erkek” si jeni nyakınında buluna: jeyi gösterir; o süjenin birincinin işiğinde olduğu da burada: (4) İn: ekiyle açıkça gösteril- mektedir. (5) Ağ: Kelimeyi tamamlıyan, tayin ve ifade eden, isimlendiren son ektir Şu halde “Domina” sözü de tıpkı (dame) gibi - erkeğin yakı- nında bulunan süje anlamına ge- “erkek” () Ana kökün okunmaz (ğ) si, aynı kategoriden olan okunur (8) ye çevrilirse, bu kelime (got) olur. ki Cermen ve Anglo - Sakson leh- çelerinde (Allah) demektir. Bu d büyük kudret ve kuvvetin, sahip- Tiğin, bâkimliğin mümessili de- mekten başka bir şey olamaz. İÇ HABERLER Şehir meclisi dün toplandı Türk - Yunan takas bonoları 10 Sönteşrin 1934 tarihli türk - yunan takas anlaşmasının hüküm- lerine göre çıkarılmış olup 1.10.935 tarihinde tedavülde bulunan bono- Jarın 31 - 3- 936 tarihine kadar kul- Janılacağı ve bu tarihten sonra hü- kümleri kalmıyacağı ve gene mez- kür anlaşmanın meriyeti zarfında başlamış hasüst takas / muamelcle- Finin 31 - 3 - 936 tarihine kadar tas- fiye edileceği, 26 - mer'i türk - yunan masının 10 uncu maddesiyle tesbit edilmiş olduğundan bu mühlet hiç bir suretle uzatılmıyacaktır. rüri ve muvafık görülmekte düğü ve Baba harmanı adıyla anı- lan araziden bir kısmı da plânda ye- v k gösterildiğinden bu yeşil sahanın fidanlık - olarak ayrıl- ması şehrin ağaçlanması bakımındar faydalı görüldüğü yazilmakta saha Tezkere kanunlar encümenine gön: derildi ve cumartesi saat 12 de topla- nılmak üzere celseye son verildi. »un Dil Yazıları lir ki (kadın) ı mân: dan başka bir şey değile Not: I. — Porvansal Tehçesin- (domna) şekli de lâtince (domi- na) nn aynıdır. Etimoloji killerini altalta yazalım yet açıkça göri (3) (2) (3) (0 ) H od om AT cdam Domina. Do: elimenin halyancası “denilen “donna” kelimseinin etimolojik birbiri ardınca gelen iki den değişme de - tutularak - (2) (oğ - od 4 oğ 4 in — ağ) () () (4) (5) (1) Oğ: Ana köktür. “Kuvvet, kudret, efendilik” anlamlarına- dır. (2) Od: Ana kökü ve anlamı- ni temsil eden “sahip” mânasına prensipal bir elemandır. (3) Oğ: Yukarıki iki kök ile anlatılan “sahib, efendi' rını haiz / süjenin, yanında bulunan başka delâlet eder. Bu süjenin, yukarı- daki sahip ve hâkimin pek yakı- nında olduğunu gösteren de: (4) On: ekidir. (8) Ağ: Kelimeyi tamamlıyan ve isimlendiren son ektir. Kelimede ana kök, kendisini takib eden elemanla kaynaşmış, baştaki vokal ile sondaki okun- maz (&) düşmüş, (3) ve (4) nu- maralı elemanlar da - birbiriyle kaynaşarak (3) numaradaki (3) 'na çevrilmiş, morfolojik ve fonetik- şeklini mıştır. DONNA. Görülüyor ki (Donna) kelimesi de, gerek kuruluş ve gerek anlam ibariyle “dame” ve “domina” sözlerniden başka deği Not: 2. — İspanyolca denilen (duena) de (donna) nın ay- nıdır. Etimoloj lerinin alt- alta gösterilmesi bunu ispata kâ- fidir: (0 (2) (3) () (5) oğ tod-toğtontağ oğ todtuğten * Donna: Ducüa: Buradaki elemanların fonetik ve semantik bakımından bir ol- dukları bir bakışta görülüyor (4). 1. N. DİLMEN 141 “Hanım, bayan, mer'e,, keli- melerinin analizlerini de yarın yazacağız

Bu sayıdan diğer sayfalar: