Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
LERLARL A G SO LA L L L A — 10-4.1938 MA - : bi """""""""""'""'""'""""""""'""”"""""'""'""'"'k HAYAT ve SIHAT “drzanana Pazı ile Pancar turşusu mevsimine daha haylice zaman varsa da, Ulus'un şe - ker şirketinin son raporundan ala- Tak geçen gün yazdığı pancar zira- ati hakkında fıkralar pancara iki defa tatlı bir aktüalite verdi. Yurdu- Muzun pancar ekiminin kısa bir za - mMan içinde gösterdiği muvaffakiye- ti, pancar şekerinin ilk vatanı olan yadan getirilen mütehassısla- rın, şimdiye kadar misli görülme- Miş bir hâdise diye kayd leri bi- ze şeker kadar tatlı gelen ve koltuk- larımızı kabartan bir takdirdir... Pazı ile pancar arasında ne görü- pancar olmakla beraber, tarihinin başlangı- cı, Avrupada ve Amerikada pancar şekerinden zengin olan milyarderle- rin tarihi gibi, pek mütevazi olmuş- tur: Pancar insanlara gıda olmaz- dan önce hayvanlara yem olarak ta- nınmıştı. Bununla beraber hayvanların pan- carı pek lezzetle yediklerini göre- rek onları kıskanan insanlar, pan- carın tadına bakmak istedikleri va - kit lezzetinden memnun kalırlardı. Bir nebatat âlimi, pancardan şeker çıkarılması öğrenilmezden önce, o - nun suyunu gül renkli bir şuruba y h n istikbalini ön- nl:'lıto, nedel leri bal d hiç bir münasebet yoksa daâa, pancar- ek p ceden haber vermişti, Fakat aynı za- . dan bahis açılınca pazıyı kabil değildir. Çünkü ikisi de aynı familyadan iki kardeş gibidir. İkisi - nin de ataları olan nebat bizim Ege pa ın yemeğini en ince et yemolı:lerıne benzeterek ömründe hiç et lokması yemediğini göstermişti. Wyıh Margraf adında kim- denizi kıyılarında kendi kendine bi- İnsan oğlu aklı ve tekniğiyle bu yabani ottan biri kuvvetini yaprak- larma, öteki köküne veren iki türlü nebat çıkarmıştır. İki kardeş arasın- da büyük bir fark pazının yaprak. larında ve beyaz kökünde bir dir- hem bile şeker bulunmadığı halde Pancarın sade şeker verecek kadar (yüzde 12 derecesinde) tatlı olması- dır. Bu fark bize bir taraftan insan oğlunun kudretini anlattığı gibi, bir taraftan da aynı familya içinde kar- deşlerin bir tutulamıyacağını göste - rir. Ancak pancarın bol şekerli olma- uı.ı_ıduı dolayı endüstri âleminde bü- Yük bir inkılâba yol açtığına, hattâ, bazılarının dediklerine görer dünya- da esirliğin kalkmasına pancar se- beb olduğuna bakarak, bu kadar ki- bar kardeşin yanında pazı kardeşi de pek hakir görmeğe hakkımız yoktur, Onun da tarihte önemli yeri vardır. Bir kere, insanlar pancarı turşu Yahud şeker olarak yemezden önce Pazıyı salata olarak yemeğe başla - ya âli pancardan şeker çıkar - mak yolunu gösterdikten sonra, ilk zamanlarda bu usulün tutmadığımı, sonra Napolyon muharebeleri za- manında Avrupaya şeker kamışın- dan şeker gelemediği için pancar şekerinin her türlü şzkere üstün gel- diğini, daha sonraki şöhretlerini bi- lirsiniz, Pancarın pancar olarak hekimlik- te yeri pek küçüktür. Fakat pan- cardan çıkan şeker bugün insanla- rın pek mühim bir gıdası ve birçok hastaların devasıdır. Şekerin şimdi - ki hayatımızda ehemiyetine bakiı- lınca, insanların şeker icad edilince- ye kadar nasıl yaşayabilmiş olduk - larıma şaşılır. Pancarı suda haşlatarak, yağda pişirterek, yahud tavada kızarttıra- rak yemeği sevenler varsa da, doğ - rusu onun lezzetle yenilecek yemeği ancak turşusudur. Onun erguvani yahud kehribar gibi rengi de insana başkaca bir keyif verir. Fakat haz - mı haylıca güç olduğundan mideleri sağlam olmıyanlara hiç tavsiye edi - lemez. Hele şeker hastalığında, hem tat- mışlardır. Eski damlarının sofralarında pazı salatası eksik ol- Mazdı. Pazının hemen hemen sade Süya yakın terkibine göre eski za- Manın çok iştahlı adamlarımı besli - Yemediği şüphesizdir, anlaşılan iş- açmak ve bol yağlı et yemekleri hlığından hem ekşiliğinden dolayı, en büyük düşmanlarından biri olur. Transit yolunda memurların yerecekleri paralar Trabzon — İran transit yolu üze- &rasında midelerini serinletmek için Pazı yerlerdi. Pazı bir taraftan salata, bir taraf- tan da çorba yahud yağla pişirilere rinde devlet demiryolları idaresince temin edilmekte olan yolcu ve eşya nakliyatının muayyen tarifeli vasrta - larla lmakta olan nakliyat gibi Astı halinde yenilirken en meşh Üyük hatib Çiçeron'un on gün sü - Ten karın ağrısını birden bire geçiri- Vermesi ona büyük şöhret vermişti. iyük hatib o büyük karın ağrısına Ve onu iyi eden pazıya, meşhur mek- tublarından birini de tahsis ettiği için pazı edebiyat tarihinde hiç u- nutulmryacak bir şöhret kazanmıştı. O kadar büyük bir adamı iyi ettik- ten sonra, pazının, içerden ve dışar- dan türlü türlü derdlere deva olaca- ğı şüphesizdi.. Uzun asırlarca anne- 'f:ı çocuklarının karnı ağrıyınca on- © pazının :lnyunu içirirler li Ka- x yaralara pazı » dan lapâ,, konulur, ı;:ıı;'ı:ıu;;:ııe. re pazımın Halktilır. anda” ni betine tutulan », , llıl'mıb na pazı yapraklar. ,0 y j urdu.mıın- İkinci kardeş Pa yın .m diki medeniyet ve ticaret âk, ; İni tuğu yer pek yüksek ve pe.. kibar muntazam ve düzgün bir şekilde ve yalnız demiryoları idaresine aid nakil vasıtalarile temin edilememekte oldu- ğu anlaşılmıştır. Bu yol üzerinde vazife ile seyahat edecek olan zabitlerle memurlara mu- ayyen tarifeli vasıtalarla seyahat e- denler gibi tarife üzerinden değ_il, da- imi memuriyetle gönderildikleri tak - dirde kilometre hesabile ve muvakkat memuriyetle gönderildikleri takdirde yaptıkları nakliye masrafları nisbe- tinde yol masrafları verilmesi karar- laşmıştır. Bulgaristandaki türk mek- teblerinde harflerimiz Haber aldığımıza göre bulgar hü- kümeti, Bulgaristandaki türk okulla - rındaki derslerde türk harflerinin kul- M ge h YEŞİL DEFTER Yazan: Markörit Randü Cimmi : — Elimizde hakkımızı isbat edecek hiç bir vesikamız yoktur, dedi. Fakat tentilmence hal edilecek bir hesabı- TMiZ vardır, — Size inanmak istiyorum, B. Re- Zayr; bununla beraber, centilmenler &rasında bir borç için sened verilir sa- Türim, Cimmi, her iki tarafın da blöf yap- Makta olduğunu farketti. Kendisini h_“lmamış gibi davranarak Domani'- din kardeşini tehdid etmek İâzımdı. .— Kont, ben bir husust dedektif'im Araderiniz, maalesef, her zaman dü- Tüst davranmamıştı. Giudecca, kızmış gibi bir jest yapa- Tak bağırdı: — Sir! 1 ı— Elimde delil var. Beni çok nazik :t erle uğraşmaya mecbur etti. İntihar Ş tiği sırada ben bir genç kızın kaçı- 'l“’fiSl hâdisesiyle meşguldüm. beüludecca çok dikkatli görünmekle Taber; — İnanılmıyacak şey, dedi. Hk— Bununla beraber söylediğim, ha- atin tâ kendisidir. Hâdiseyi gazete- 45 bahsediyorum. Nerede bü biliyorum, Kont az kalsın; — Hayır, bilmiyorsunuz, diyecek Ve bu suretle fena bir faka basmış ölacak: tı. Fakat kendini topladı: — Şu halde kızı serbest bıraktırmak vazifenizdir. — Fakat polise haber vermek de va- zifemdir. — Kardeşimin böyle şeylerle alâka- sı yoktur. —Yirmi bin sterlinimi aldığım tak- dirde alâkası olmayacaktır.. Giudecca mükemmel bir aktördü. Yerinden sıçradı: — Bu tam manasiyle bir şantaj. — Belki, fakat bu parayı ödeyecek- siniz. Cimmi, kontun, aldatılmış görün- meyi tercih ederek parayı vereceğini umuyordu. Fakat öteki rolünü sonuna kadar oynamaya karar vermişti. — Dinleyin, baylar, dedi. Kardeşi- min hatırasına leke sıçratmaya çalış- makla elinize bir şey geçmiyecektir. Belki hayatında teessüf edilecek hal- ler bulunmuş olabilir, fakat evrakı a- lunduğunu l *rde okuyabilirsiniz. Mis Neylor'dan rasında onüu itham edecek hiç bir şey S$.P Mektebliler arasında Bölge kupası maçlarınd erkek lisesini gazi lisesi sanat mektebini yendiler h d 0.R a İnşaat usta mektebi Dün Ankara gücü sa orta mektep ve liseler arasındaki bölge ku- pası maçlarına devam edildi. İlk maç inşaat usta mektebi - Erkek lisesi ara- sında idi. Oyunu 3-2 İnşaat usta mek- tebi takımı kazandı. İkinci karşılaşmayı Gazi lisesiyle Sanat mektebi takımları yaptılar, Bu maçta Gazi lisesi takımı rakibini 0-2 yendi. Erkek lisesi - İnşaat usta mektebi Maça saat 14 de hakem Âli Rızanın idaresinde başlandı. Birinci devre da- ha çok Erkek lisesinin üstünlüğü al- tında geçti, Sahanın çamur olması iki takımın hakikt oyununu göstermeğe mani oluyordu. Devrenin ortalarına doğru inşaat us- ta mektebi açığı ilk golü attı. Beş da- kika sonra liseliler buna mukabele et- tiler. 30 uncu dakikada inşaatlılar i- kinci göllerini de atınca oyun heye- canlı bir şekil aldı. Ne olursa olsun mağlübiyetten kurtulmak istiyen lise- liler üstün bir gayretle beraberlik sa- yısını soliçlerinin ayağiyle kazandı- lar, İkinci devrede lisenin birinci dev- redeki üstünlüğü zail oldu. Oyun mü- tevazin bir şekil aldı. 30 uncu dakika- ya kadar neticesiz geçen . akınlardan birinde inşaatlılar üçüncü galibiyet gollerini de yaptılar. Oyun liselilerin mağlübiyetiyle neticelendi. Sanat mektebi - Gazi lisesi İkinci maça saat 16.15 de başlanıldı. Atletizm Teşvik müsabakaları ” Bugünkü Spor harekefleri BİSİKLET MÜSABAKALARI Şehir stadyomu. Saat 9.30 da BÖLGE KUPASI Mülkiye mektebi - Gazi Terbiye Enstitüsü Ankara Gücü sahası. S:ıt 14 de MİLLİ KÜME Harbiye I. Y. - Muhafız Gücü Muhafız Gücü sahası. Saat 15 de İstanbulda : Beşiktaş - Güneş ESKRİM MÜSABAKALARI Orduevinde, Saat 16 da * LA dün yapılamadı Dünkü sayrmızda mevsimin ilk at- letizm teşvik müsabakalarına dün baş- lanılacağını ve bugün de devam edile - rek neticelerin alımacağını haber ver - miştik. Evelki gece yağan yağmurlar, müsabakaları güçleştirecek bir derece- de bulunduğundan atletizm ajanlığı yarışları tehire karar vermiştir. Günün erken saatinde keyfiyetten haberdar e- dilen kulübler, atletlerini sahaya gön- dermemişlerdir. Öğrendiğimize göre, müsabakalar, ilân edilen saatlerde gelecek cumartesi ve pazar günleri yapılacaktır. Kazanan- ların madalyaları da Fist Vienna maçı nın haftyımında verilecektir. yeti iki tarafa da gol fırsatı vermedi. Haftayim 0-0 bitti. İkinci devreye Ga- zi liseliler iyi başladılar ve gittikçe tazyiklerini artırarak iki gol çıkardı- lar. Sanat mektebi forvetlerinin zaman zaman gol yapacak vaziyete gelmeleri- ne rağmen şüt çekememeleri neticeyi değiştirmedi,, Maç Gazi lisesi takımı- Birinci devrede sahanın malüm vazi- nın galibiyetiyle bitti. Bölge eskrim Eskrim müsabakalarına iştirâk edenler Bölgemizin 1938 eskrim birincilik müsabakalarına dün Ordu evinde baş- landı. Müsabakalara Harbiye, İdman yurdu, Muhafız gücü, Ankara gücü, (Gençler birliği ve Halkevinden 29 sporcu iştirak etti. Ordu evinin geniş salonu dün bu müsabakaları görmeğe gelenlerle dolu idi, Müsabakalar baştan sona kadar in- tizamla yapıldı. Yalnız organizasyo- nun tek kusurlu tarafı, müeabıkıluı' tam 14 de başlanılacağı ilân edildiği halde gelenleri 15 e kadar bekletmek olmuştur. Müsabakalar epe, flore ve kılıç üze- rinde yapıldı. Hakemler: Federasyon bulamadım. Bu kız kaçırma işine ge- | lince.., Ben Londradan ayrılınca ğet halde genç kız ailesinin yanına dön- müş olacaktır ve ortadan kayboluşu makül bir sebeble izah edilecektir. Bonsuvar, baylar, Cimmi, omuz silkerek kapıya yürü- dü, Mağlub olmuştu. Haysıop koridorda: sle — Hapı yuttuk! diyordu. Telmihini gördün mü? Memleketime döndüğüm zaman Mis Neylor serbest bırakılacak- fix, Betti'yi kalkan gibi kullanıyor. Ti adam asansöre girdiler. — Köndisini Giudecça adı altında fazla emniyette hissediyor, Fakat po- lis Domani ile hesabl ktır, Birinci kata inin, Beyley'in yanına gidin ve Gullic'e Granadayı sarmasını telefon- la bildirin. Asansör birinci katta durduğu sıra- da Hayslop: — Herif, ama aktör, diyordu. “Bu tam manasiyle bir şantaj” derken kıli bile kıpırdamıyordu. Neyse birazdan gene görüşürüz. immi zemin kat düğmesine bastı. Fakat asansör daha zemin kata gelme- den durdu, sonra ikinci kata çıktı. Kapı açıldı ve Cimmi dışarı çıktı. çludecm ile Sir Viktor Ballarat el- lerinde tabancalarla geliyorlardı. î"i sıçramasına vakti kalmadan Ballarat kapıyı kapamı A söze başladı: OA S M hh eez — Asansördeki bir mikrofon terti- batr sayesinde hakikt hüviyetimi bil- müsabakaları asbaşkanı Ekrem Eavaş, Kurmay yüz- başı Muhittin, yüzbaşı Nami, BB. Rıd- van Safa Bora, Tayfur ve Sedaddı. Müsabakalara bugün saat 16 dan iti- baren gene orduevi salonlarında de- vam edilecek ve kati neticeler alrnarak bölge eskrim birincileri tesbit oluna- caktır. Bilindiği üzere, İstanbulda da aynı şekilde müsabakalar yapılmaktadır. Her iki bölge birincileri taayyün et- tikten sonra iki bölge arasında bir te- mas yapılacak ve Türkiye eskrim mil- li takımı namzedleri bu suretle seçil- miş olacaktır. aa diğinizi öğrendim. Asansörü istediğim gıbı_ıdare etmeye mahsus bir tertibat da sizinle tekrar teşerrüf etmeme im- kân verdi. Müzakeremize tekrar de- vam edelim, : Tabancaların tehdidi altında Cimmi itaat etmeye mecbur kaldı. Çıkmaz Cimmi elinden geldiği kadar neşeli görünmeye çalışarak: n — Söyleyin bakalım, ne teklif edi- yorsunuz, z — Siz, benim keyfimi kaçıracak ka- dar fazla şeyler biliyorsunuz. İşlerimi alt üst etmeye kalkıştınız. Halbuki si- ze hiç bir fenalığım dokunmamıştı. Si- zin yüzünüzd h bur olu- iî“nın. Sizden öyı; nefret ediyorum 4 Silâhsızdı. Ballarat elinde tabanca- siyle kapıda bekliyordu ve Giud önüne Ş Cimmi, Ballarat'ın dikkatli bakışla- TI altında pencereden kaprya doğru gidip geliyordu. Zaman kazanmak lâ- zımdı, — Canımız ne isterse yapabileceği- nizi mi sanryorsunuz? Fakat arkadaş- larrmı unutüyorsunuz. — Sizinle mücadeleye giriştiğim andan itibaren benim zekâmı hep hi- çe saydınız. Hayslopunuz Beyley'in odasına varamamıştır. Adamlarım onu bekliyvîrlırdı. Şimdi bağlanmıştır ve DŞT R IŞ PTÜLAYI Milli küme takımlarının puvan vaziyetleri Mas, Ca Res, Maz At Ve Pna, Güneş ı / v V— H a Üçok —10 OU A dW .20 Büşlklap 7 < &A A dW 18 M. gücü 10 2 2 € 1906 16 Harbiye 6 3 1 2 8 5 13 G.saray 6 3 o 8 $ * » Alsancak 7 1 0 6 9 26 8 F.bahçe 7 1 2 412 : 4 8 KA GAŞ D AŞT AŞT IŞT SŞ Fenerbahçe Milli Küme maçlarına devam elfmiyor Fenerbahçe takımının hariçten ge- len milli küme kulübleriyle pazara rast- lryan maçlarının kendi sahasında ya- Gönül işleri di Bu baş göre müş olduğumu hatırlıyorum. Ruh ıstırablarını sayıp dökerek derdleri- ne deva arayan insanları muhakkak ki teselli eden böyle bir sütunu — lâübalileşmemek şartile — her ga- zete açabilir, hattâ ona yalnız gönül işleri * ni değil, okurlarının zihninde düğümlenip kalan türlü suallerin cevablarımı bulmağa uğraşan bir ne- vi derd ortağı sütunu mahiyetini de verebilirdi. Bir gazetenin “gönül işleri” sütu- nunda bir kadın — bu sütunla alâ- kalrlardan yüz doksan dokuz üç çeyreği kadındır, tabii... — şöyle ya- zıyor: “İşimle ve gücümle meşgul- düm. Önüme çıktı ve sonra bıktı. Yalvarmağa gururum mani oluyor. Ne yşpayım?” Evet, ne yapsın ? Gazete cevab veriyor: “Yalvar mayın, yakarmayın, erkek ağlayan gözlerden kaçar. Sabredin. unutur- sunuz,.,, Nasihat vermek ne kolay şey ! Bir başkası: “Acılarımla başbaşa kalmağa mı razı olayım, yoksa ço- cuklarımı babalarmı tazyika mı ic- bar edeyim?,, Bu korkunç sualin cevabını nasıl vermeli ? Çocuklarınızla meşgul olun, vefasızı onlarım sevgisinde unutun!.. Evet, Evet... Çok doğru!.. Bir üçüncüsü: “Onu k lüzu- muna kendimi ikna etmek istiyo- rum. Fakat hoşuma gitmiyor. Fakat onu reddedersem kolayca evlenemi- Bu gönül işi değil, hesab işidir. Bu kadar hesablı bir genç kız, davâsını kendi başma da halledebilirdi. Ğ DE ördüncü bir kadı - pılmaması üzerine Taksim stadyomuna gitmiyerek hükmen mağlübiyeti kabul ettiği malümdur, Bu kulübün herhan- gi bir sebeble iştirâk etmediği iki ma- çın haricinde diğer müsabakalarını ya- pacağı söylenmekte idi. Fenerbahçe tahminler hilâfına olarak bu hafta ya- pacağı iki karşılaşma için İzmire git- memiştir. Edindiğimiz malümata göre, fener- bahçeliler pazartesi günü İstanbul bölgesi başkanlığına müracaat ederek İzmire kadar yapacakları seyahat kar- şılığı olarak tesbit edilen pamiyı iste- mişlerdir. Aynı gün her kulübe olduğu gibi 650 lira derhal bölge adresine gön- derilmiştir. Fenerbahçe idarecileri, kendilerine malümat verildiği halde, çarşamba gü- nü akşamına kadar bölge merkezine uğrıyarak paralarını almıyorlar. Bölge muamma da budur: “Tam on iki yıl onunla hayat ortaklığı ettim. Bir başkası onu benden aldı. Bana nasi- hat ediniz.,, — Zavallı kadın ! sene bu! O sizden bıkmış, siz de on- niçin istifade etmemeli!,, diyecek- ler de bulunur. Gazete: “Bekleyin, gene size dö- necektir,, tesellisini veriyor. Fakat şöyle hallere çare arayan - lar da vardır: “Bir tarafta alelâde bir hayat, ve ciddi ve emin bir şef- kat, ve diğer tarafta çok güzel ve çok zengin bir adam...,, — Sevgi mi, para mı? Bütün bu sual ve cevablarım arka- sında gözlüklerini takarak masası 4 li geçip d d bir Başkanı kurum merkezine mü te- derek ne yapacağını soruyor. Verilen emir üzerine başkan kulüb merkezine yıldırrm telgrafla paralarını almalarını tebliğ ediyor. Perşembe sabahı bölgeye müracaat eden Fenerbahçe idarecileri tali İ yazan irin hayalini görebilirsiniz. Ancak, mademki gazetenin bu sütunu okunmaktadır, şu halde gö- nül işlerile alâkalılar çoktur. Ve bu ne rağmen henüz yaşayışımızda, düşünüşümüzde ve harekete geçişi - izde kalbimizin ilhamlarına az me ibince 750 lira verilmediği için parayı almıyacaklarını söylüyorlar, İz- mire giden Beşiktaş ve Güneş ve An- karaya gelen Galatasaray ve Beşiktaş takımlarına hareketlerinden evvel 650 lira verildiği ve 150 liranın deplasman yapılan şehirden dönüşte ödendiği an- latıldığı halde gene parayı almıyorlar, Diğer taraftan kurum merkezine, parayı vaktinde alamadıkları için İz- mire gidemiyeceklerini bildiriyorlar. Bu vaziyet karşısında Fenerbahçe- nin millt kümme maçları fikstüründen çı- rakılacaktır. Size gelince, siz ölüme mahkümsunuz. Pencerenin yanında duran Cimmi pencerenin istorunu harekete getir- di, perde yukarı kalktı. Cimmi: — Siz de benim zekâma fazla ehe- miyet vermiyorsunuz. Fakat şunu öğ- ni ki b.m ai te ht eden çok mevki verdiğimizi isbat etmek - tedir. Bunun böyle olması da çok iyidir. — N. Baydar karılacağı anlaşılmaktadır. Federasyo- nun evvelce verdiği bir karar mucibin ce yabancı takımlarla yapılacak temas- larda bu kulübten oyuncu da alınma- ması lâzım gelmektedir. Ayrıca milli küme talimatnamesi hükümlerine göre, nakdi tazminat da ödemesi icab etmek- tedir, — Siz de bu hususda benden aşağı kalmryorsunuz. — Şu halde size bir anlaşma teklif etmeye mecbur kalryorum. Ballarat: — Nasıl polise haber vermesi için onu serbest bırakmak mı istiy Parayı alıp kaçmamız için vakit ka- lâzım . yalnız Hayslop değildir. Şu anda ka- rım bu pencereyi dikkatle tarassud etmektedir. Onu uzaklaştırabileceği- nizi sanmayın, O da himaye altında- dır. Ballarat: — Hakikaten Masters yanlarında bir de kadın olduğ; işti Giudecca bu sözlere aldırış etmedi: — Şu anda polisin burayı istilâ et- mesinin nahoş bir şey olacağını kabul ediyorum, gerçi bizi itham için elde ciddt bir delil yoksa da... şu halde, müzakereye girişelim, Rezayir. Pen- cere önünde d g YS Tnbri ikti dan olduğu için oturmanızı B A İNT Giudecca kızdı : — Neden bana söylemediniz. Ara- âîıîd. kararlaştırdığınız işaret ney- — Karım, beni buradan görmekte- dir. Eğer perdeyi kaparsanız, yahud p den uzaklaş beş da- kika bekliyecektir. Bu müddet zar- fında yanına gitmediğim takdirde, po- lisi benim bu odada katledildiğimden haberdar edecektir. Bir süküt, Giudecca dudaklarını 1- sırdı, Ballarat fena halde bozulmuştu. — Anlıyorsunuz ya, ben pencere önünden ayrıldığım takdirde, Grana- dadan beş dakika zarfında çıkmama üsadı iz lâzımdır. Aksi tak- dirde hapishaneyi boylarsınız. — Siz mahir bir adamsınız, Reza- ancak sonra serbest bı- yir, teklif edemiyorum, kusura bakmayın, Ne kadar istiyorsunuz? — Neylordan aldığımız yirmi bin sterlini, e G, çdk para. Fakat bu patayı â- lınca işlerimize karışmamayı taahhüd ediyormusunuz? — Hiç bir zaman, Bu, çektiğim zahmetlere mukabil hakkım olan bir ücretten ibarettir. Bunu, pencere Ö- nünden ayrılmamakla size yaptığım hizmet mukabilinde istiyorum. G Bunu yaparsanız sizi öldürürüm. Bari yakalanırsam, sizi de daha evvel ıîıklamış olayım. Bettinin henüz e- limde olduğunu da unutmayın. Bana karşı bir ihbarda bulunmamayı taah- hüd ederseniz, genç kızı bu akşam serbest bırakmayı vadederim. Aksi halde... (Sonu var) £ k DERR... Bu vaziyet karşısmda: “On iki dan bıkmamış mıydınız? - Fırsattan — | j K - | | ğ | dd Di öe VZ Gçlee GA