Başkumandan Sakarya harbinde mu harebeyi idare ederken Büyük Şef Trakya manevralarında rnu'na çıkmıştır, “Diü Arıbu el Düşman ur gönderiniz! fırkanızdan bir tab Fakat Mustafa Kemal, düşmanın Kabaktepe civarında ehemiyetlıı' ku- vetlerle karaya çıkmağa teşebbu__s et- tiğini tahmin ediyor, ve ONa bıîyle bir taburla karşı konulamıyacağını biliyordu. İnisyatifini ele almak, icap edeni yapmak lâzımdı. Mıfstafa Kemal de birinci piyade alayı ile ce- bel bataryasını hazırlattıktan sonra elli altıncı alay kumandamlnı. baş- hekimini ve bir emir zabitini yıanı; na alıp Bigalı deresi hoyunğa a ay Kocaçimen tepesi istikametine yıeırı Yütüyor. Bu tepe, yarım adanırıığe i Yüksek tepesidir, Ve Musfafi D mal — yol bulmak için gönderdiğ tabur kumandanı ile batarya .l_ıu ç mandanının geri gclm:n.ıelentı:zî- rine — alayın önüne geçip bu tep'! | ye doğru yürümektedir, Sarlpny:s' Maçlardan inip çıkarak yoTu a Atatürk gençlik kerin bir müddet mola Vetme!in'i emreden Mustafa Kemal, yanına _bır kaç arkadaşını alarak, vaziyeti biz- zat tetkik etmek üzere Conkbayırı'- na gidiyor. O esnada, sahili tarassuda me - mur müfreze erlerinin kendisine doğru koşup kaçmakta olduklarır_u gören Mustafa Kemal bunları önli- yerek soruyor: — Niçin kaçıyorsunuz? — Düşman... — Nerede? — İşte! Hakikaten, düşmanın bir avcı hat- ubundaki 261 rakım- eye yaklaşmış ve şerğeat;e i- :;rtlîpm:ktğıve ona kendi istirahatta- ki askerlerinden daha yakın bulun- maktadır. Ne yapsın? Mustafa Ke- mal, ani, kararını veriyor: — Süngü tak, yere yat! Asker süngü takıp yere yatıyor. tı, bayırın cen arasında - Düşman da yeze yatıyor. Denilebilir ki Çanakkale zaferi o anda kazanılmıştır. 6 -7 ağustos 1915 günlerindeyiz. Yüz bin kişilik Kiçner ordusu, os- manlı ordusunu Anafartalar'dan çe- yirmek üzere karaya çıkmıştır. Cep- hede kazandığı yeni rutbenin sahi- bi ve Anafartalar grubu kumandanı Miralay Mustafa Kemal 8 - 9 ağüs- tos günleri Suvla limanı istikame - tinde, Conkbayırı'nda ve Kocatepe'- de yaptığı taarruzlarla mütearrız orduyu mağlup ederek Çanakkale"- yi ve İstanbul'u bir daha kurtarıyor. Conkbayırı muharebesinde bir mermi parçası Mustafa Kemal'in tam kalbi hizasında, çarparak saati- ni parçalamış ve bu saat büyük ada- mı kurtarmıştır. Artık düşmanın Çanakkale'den bir bekliyeceği olamazdı; çekildi. İstanbul, düşman kumandanları, Ça- nakkale hareketlerini hazırlamış o- lan İngiltere bahriye nazırı Vins - tön Çörçil büyük türk kumandanı - nın hayranı idiler. Diğer cephelerde Mustafa Kemal'in yeri, artık, muhtelif cephelerin en teh- likelileri idi: Onu Kafkas cephesi- ne gönderdiler. Diyarbekir'de ge - neral oldu. Ve bu cephede bir rus or- dusunu mağlup ederek Bitlis ve Muş'u geri aldı. Mustafa Kemal Pa- şa, Anafartalar zaferinden günü gü- nüne bir sene sonra (7 - 8 ağustos 1916 da) bu zaferi de kazanmıştı. İkinci ordu kumandanlığı vekâleti- ne tayin olunan genç general, 1917 de, Hicaz kuvei seferiyesi kuman- danlığına naklolundu. Şam'a gelen Mustafa Kemal Pa- şa, orada vaziyeti tetkik ettikten sonra dördüncü ordu kumandanı i- le baş kumandan vekiline Hicaz'ın tahliyesiyle Suriye cephesinin tak viyesini tavsiye etti. Bu suretle ye- ni vazifesinin hükmü kalmamış ol - duğundan ikinci ordu kumandanlı - ğına asaleten tayin edilerek tekrar Kafkas cephesine döndü,. O günlerde Irak'ın istirdadı mak- sadiyle yıldırım orduları grupu teş- kil olunarak meşhur alman general- lerinden Falkenhayn'a — verilmiş, Mustafa Kemal paşa, bu grupa da - hil yedinci ordu kumandanlığına ta- yin edilmişti. Almanların, yıldırım ordusu vesilesiyle dahili işlerimize karışmalarını doğru bulmıyan ve I- rak seferini de yeni bir kanal sefe- ri mahiyetinde gören Mustafa Ke - mal sadırazama, harbiye nazırma ve diğer makamlara bir çok lây'ihalar verdiği halde kimseye söz dinlete- mediğini görünce protesto maka- mında istifa etti, ve yine ikinci ordu kumandanlığmına getirildi ise de bu- nu da kabul etmiyerek İstanbul'a geldi. n O günlerde veliahd Almanya ya gidiyordu. Mustafa Kemal Paşa da onunla beraber Berlin'e ve oradan muhtelif alman cephelerine gide- rek vaziyeti yakından tetkika imkân buldu. Mustafa Kemal'e göre Cihan harbında merkezi Avrupa devletle - rinin muzaffer olmalarımna imkân yoktu. Müustafa Kemal memlekete dön - dükten sonra, İrak seferinden vaz geçilerek Suriye'ye nakledilmiş o- Atatürk Trakya manevralarında harekâtı takip ediyor ne halde gördüğünü Nutk'un birin- ci sayfasında okuyabilirsiniz. Ya İstiklâl, ya ölüm Bu vaziyette, memleketi kur - tarmak için üç yol tasavvur ediliyordu: — İngiliz himayesini istemek. — Amerika mandasını — istemek, — Mahalli hâlâs çarelerine baş vurarak osmanlı devletinden ayrıl- mamak, yahut osmanlı devletindea ayrılarak kendilerini kurtarmak. Mustafa Kemal Paşa'nın kararı büsbütün başkadır: “Bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da Hakimi- yeti Milliyeye müstenit, bilâ kaydü şart müstakil yeni bir Türk devleti tesis etmek!” “Esas, Türk milletinin haysi- yetli ve şerefli bir millet ola- rak yaş dır. Bu esas an- lan yıldırım arduları grupu J danlığından Falkenhayn çekilmiş, yerine fon Sanders gelmişti. Beşin- ci Sultan Mehmet ölmüş, Vahdettin padişah olmuştu. Vahdettin'in isra- rı üzerine yedinci ordu kumandan- lığını kabul eden Mustafa Kemal Paşa cepheye ancak varmıştı ki os- manlı ordusu kendine kat kat faik kuvetlerin taarruzuna uğradı. Bu felâketten yalnız Mustafa Kemal kumandasındaki yedinci ordu, ku- mandanının harikulâde mahareti ve şecaati sayesinde kurtularak Ha - lep'e geldi ve Halep cenubunda in- giliz suvari fırkasını ve onu takvi- ye eden kuvetleri mağlup etmeğe de muvaffak oldu. 31 birinci teşrin 1918 de, Musta- fa Kemal Paşa, yıldırım orduları grup kumandanı olarak Adana'da- dır. Fakat, bir gün evel, Mondros mütarekesi imzalanmıştır. Mustafa Kemal'in cephede görülecek bir işi kalmamıştır. Paşa, İstanbul'a geldi. Mütarekede N e yapacağız? soruyor : — Elimiz kolumuz bağlı, duracak mıyız? Hakiki vatanperverlerin ümitleri yalnız ondadır. Ve onun ümidi de yalnız Anadolu'dadır. Kendisi A- nadölu'ya geçmek istiyor. Tertiple- rini alıyor. Babıâli de onu İstanbul'- dan uzaklaştırmak istiyor. Mustafa Kemal Paşa, yunanlıla- rın İzmir'i işgal ettikleri 15 mayıs 1919 günü, İstanbul'dan Samsun'a hareket ediyor. İşte iki hareket: Türkiye'yi boğmağa savaşanlarla o- nu kurtarmıya azmetmiş olanın aynı günde işe başlamaları... 19 mayıs 1919 da Samsun'a çıkan Mustafa Kemal Paşa'nın memleketi cak istiklâli tamme malikiyet- le temin olunabilir. Ne kadar zengin ve müreffeh olursa ol- sun istiklâlinden mahrum bir millet, beşeriyeti mütemeddi- ne muvacehesinde uşak olmak mevkiünden yüksek bir mua- meleye kesbi mez..” “Binaenaleyh, ya istiklâl, ya ölüm!” “İşte hâlası hakiki istiyenle- rin parolası bu olacaktı.” “Bir an için bu kararın tat- bikatında ademi muvaffaki- yete duçar olunacağını farze- delim! Ne olacaktı? Esaret!” “Peki efendim. Diğer karar- lara mutavaat halinde netice bunun ayrı değil mi idi?” Atatürk istiklâl mücadelesine başlıyor Bu esasa dayanarak o hedefe varmak istiyen Mustafa Ke- mal Paşa, milli teşkilât kurmak ka- rariyle 10 temmuzda Erzurum ve Sivas kongrelerinin akdi için bü - tün Anadolu'ya bir tamim yaptı: 1 — Vatanın tamamiyeti, mille - tin istiklâli tehlikededir. % — Merkezi hükümet üstüne al- dığı mesuliyet içabını ifa edeme - mektedir. Bu hal milletimizin hiçe sayılması neticesine varıyor. 3—Milletin istiklâlini gene mil- letin azmi ve kararı kurtaracaktır. liyakat ede- Atatürk hava kuvetlerimize bakıxor 4 — Vaziyete çare bulmak, mille- tin hak istiyen sesini cihana işittir- mek için her türlü tesir ve muraka- beden âzade bir milli heyetin vücu- du elzemdir. 5 — Anadolu'nun her suretle e- min yeri olan Sivas'ta milli bir kong- renin toplanması tekarrur etmiştir. 6 — Bunun için tekmil vilâyetle- rin her liyasından milletin itimadı- na har üç murahh ümkü! olan süratle yetişmek üzere hemen yola çıkarılması icap eder. 7 — Her ihtimale karşı keyfiye - tin milli bir sır halinde tutulması ve murahhasların lüzum görülen mahallerden seyahatlerinin müte - nekkiren icrası lâzımdır. 8 — Şark vilâyetleri namma 10 temmuzda Erzurum'da bir kongre toplanacaktır. Bu tarihe kadar di- ğer vilâyetler murahhasları da Si - vas'a vasıl olabilirlerse Erzurum kongresinin âzası da Sivas umumi içtimamna dahil olmak üzere hare - ket eder. Mustafa Kemal Paşa'nın bu dave- tine bütün memleket icabet ediyor, bu suretle artık İstanbul Anadolu'- ya tâbi oluyor ve millet Mustafa Kemal'in etrafında toplanıyordu, Bu tamimi Amasya'dan gönderen Mustafa Kemal Erzurum'a hareket etti, ve her yerde halkın büyük say- gi ve bağlılık eserlerini görerek 3 temmuz 1919 da Erzurum'a geldi. Mustafa Kemal'in böylece üzeri- ne almakta olduğu vatan vazifesini üçüncü ordu müfettişi olarak yap - ması imkânsızdı. Esasen İstanbul da telâşa düşmüş “gel” diyor, padi- şah ise “tebdili hava al, Anadolu'da bir yerde otur, bir işe karışma” di- ye söze başladıktan sonra, harbiye nezareti de padişah da “Gelmeli- sin!” emrini vermek istiyorlardı. Mustafa Kemal ise "Gelmem!” cevabında israr ediyordu. Nihayet 8/9 temmuz gecesi sarayla açılan bir telgraf başı muhaberesinden son- ra İstanbul onun resmi memuriyeti- ne hitam verdi ve kendisi de aynı gece saat 22,30 da harbiye nezareti- ne ve 23 de padişaha memuriyetin - den ve askerlikten istifa ettiğini bildirerek milletin başına geçti. Erzurum kongresi reisi E rzurum kongresi 23 temmnuz- da toplandı ve Mustafa Ke- mal'i reisliğe seçti. On dört gün de- vam eden kongrenin verdiği karar- lar, reisinin fikirlerini şöyle tel- his ediyordu: 1 — Milli hudut dahilinde vatan bir küldür. Onun muhtelif kısımla- rı biribirinden ayrılamaz. 2 — Her türlü ecnebi işgali ve mü- dahalesine karşı ve osmanlı hüküme- tinin inhilâli halinde millet mütte- hiden müdafaa ve mukavemet ede- cektir.