19 Ağustos 1942 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| — Hukük Cemiyeti hizmetine © Atatürk'ün emrinde hizmetinde de bulunmuştur. Bi RUrültayında Üniversilemiz, terimler üzerinde nasıl çalışıyor ! Sayın Genel Sekreterimiz, llk gü- nü burada okudukları raporda, ilk ve orta öğretim — terimlerinin nasıl hazırlandığını anlattıktan sonra Üni- versite ve yüksek okulların bu terim- lerin daha ilerisinde olan yüksşek öğ- yetim terimleri üzerinde çalışmakta olduklarını söylediler. Bu sebepledir ki üniversitenin — terim çalışmalarını anlatmak üzere söz istedim. Peşinden arzedeyim ki Dil Kurul munun baştanberi terim İşleriyle uğ- raşan eski bir üyesiyim. Ankara'da PDi Kurumu, Hik kurulduğu günler- de bizi büyük bir toplantıya çağır- dı. Bütün ilgili aydınlar ve bilginle- zin bulunduğu bu toplantıda cemi- yet ilimleri terimlerini hazırlama he- yetinin başına ben seçildim. 1934 te İstanbul'a giderken Genel —Merkez Kurulu ve Genel Sekreter bü caliş- malara orada da devam etmemi is- tedi. Genel Merkeze sunulan ilk hu- kuk terimleri üniversitede bu suret- dedir ki hazırlandı. Bunları — üniver- © Cemil Bisel çalışmaları anlatıyor Dördüncü Dil Kurultayrnda Üniversite Rektörü Cemil Bisel'in yaptığı konuşmayı aynen koyuyoruz e cek değilim. Üniversite terimleri için- de daha temas edilmemiş binlercesi vardır. #itemizin bu işte nasıl bir galıştığını belirtmek — için arzediyo- rum. Sayın Genel Sekreterimiz, — gene #lik günü okudukları raporda, ilk ve Orta öğretim fen terimlerinin — 1339 şılında kesinleştiğini — belirttiler. Bu #ıralarda değerli Veklilmiz, — İstan- bul'da bütün Üniversite — hocalariyie âlk tanıştıkları günde — terim işinin ele alınmasını önemle — söylediler Çünkü bu terimlerde orta — öğretimi bitinen — çocuklarımız üniversiteye gelmeğe baslıyorlardı. Söylediklerini yazı ile de teyidettiler. Zaten Faktli- telerde, terim 1 çalışı- Tetlerinin kı.bul ettiği terimlere sim- dilik gitmek mecburiyeti kabul edil- miştir. Bu ikinci esaştir. Bunları nasıl söyliyeceğiz, — nasıl yazacağız? Bu da aşılmaz güçlükler döoğurdu. Nihayet şurada Httifak et- tik: dile girmiş olan terimlerde Böy- lemiye ve yazmıya ana dil kuralları hâklmdir. Böyle olmıyan, yanl yeni. den alınacak olan terimlerde dünya- nın kabul ettiği söyleyiş ve yazış sekli hâkimdir. Bu da üçüncü esa- tır. Bu mvhrk fakültelerin terim yorlardı. Calışmalarına bu münase- betle hiz. verildi. Terim işleriyle uğraşan — her ko- misyon biribirini Heilendiren — mese- leler üzerinde müşterek kararlar le- tiyorlardı. Edebiyat — Fakültemiz dil “bakımından bu meselelere cevap ve. iDecek — olr çalışmaya memuür — edilâl. Fakülte bu işe kendi — üyelerinden “Profesör Ragıp Özdem'i ayırdı. Salâ- hiyetli profesörümü- evvelâ munhtı- Yalarla, sönm. bunları hülâsa eden bir raporla bize gidilecek yolu ve tu- tuülacak kuralları gösterdi. Bu mü- nasebötle Üniversitede her Takülte- nin salâhiyetli genlş ; hiz . vendi. Ve yavaş yıvu koordinasyon kabul ettikleri terimleri — merkeze 'gönder- meğe başladı; Üniversite Terim He- yet! Tıp Fakültemizin gönderdiği 'ik Anatomi, Fizyoloji, Şimi, Biyoloji te- rimlerini çıkardı. Tlk dâyorum, çünkü yalnız bunlar- dan birisinin on binlerce terimi var- dır. Fakat esas olan ilk terimleri gö- rüştük Ve çıkarndık. Fen Fakültesinin; Kimya, — Pizik, Jeoloji, Zooloji, Botanik, — Astronoml ilk terimlerini görüştük ve çıkardık. Bunları çıkarırken fik ve orta öğre- tim içn kabul edilen terimlerin ba- belki yapıldı. bir terim koordinasyon heyeti *tesek- Kül ettL Bu heyetin calısmalarından birkacında Genel Sekreterimiz bulun- dular ve bizi aydınlattılar. Gene bu heyetin çalışmalarında değerli — Ve- Kilimiz bulundular ve güçleşen ca- Hşmaları hızlanıdlırdılar, Nihayet gerekli müşterek esaslar tzun süren calışmalardan sonra tes- bit edildi. Bunların hemıvıl arzetmek Butlar her kısımda bir mi, bes mi, iste- vasıdır. İlmi hürriyet olmıyan müesseseden ilim beklenemez. Büyük Millet Meclisinin çıkardığı her kanun bütün memleket için, her yer icin mütâdır. Fakat biz kürsüle- rimizde bu kanunu Teşkilâtı — Esasi- yeye uygunluk bakımından, eski ka- nunlara uygunluk bakımından, Par- tinin kabul ettiği Devletçilik — pren- sibine uygunluk bakımından elbette Temyiz ı Devlet Şürasının son ve genliş bir kararı hepimiz için mutâdır. Fakat bunlar, bir bakımdan, ilmil tetkike — tâbi tutul- maktadır. İlim ancak bununla yapı- dJabilir, ilim ancak bü yolla Heri gi- debilir, ilim hürriyeti olmıyan — bir müessesede ilim — yapılamaz ve ilim Herliyemez, bir Bununla beraber her hürriyet gi- bi ilim hürriyeti de ölçülüdür. Milli menfaatler, milli duygular, milli he- yecanlar ilim hürriyetini ölçüler, Iş- te Üniversite kürsülerinde her profe- sörümüz ilimden — ve bu kaynaklar- dan ilham alarak dile hevesle çalı- sıyoruz, Şunü da arzedeyim ki Ünivetsite- de de biz, Dil Kurumunun çalışmala- rından en yakın bir surette İstifade ettik, dalima şükranla karşılamaktu- yız ve bünün içindir ki onun — çalış- malarına en geniş bir surette katıl- mak üzere buraya geldik. Zaten bizi de, Dil Kurumunu da, memleketin bütün aydınlarını da ga. ran değişmez bir gidiş vardır: Türk dilini mukadder genişliğine, güzelli- gine, — özelliğine ulaştınmak, —Bu a- maç huzurunuza sunulacak olan tü- züğümüzün ana hükmüdür. Bizim de kabul ettiğimiz amaç budur. Milletin de kabül ettiği amaç elbette budur. Dü bu amaca doğru gidiyor. Bir a- sırdır her gün daha özleşiyor, daaa sadeleşiyor, dahâ — güzelleşiyor. 21 yıl önce Metristepe'den bütün yürek- leresu serpen bir haber yayıldı. He- pimizin bildiğiniz bu haber bu mem- leketin ve bu Kurymun büyük kur- tarıcısına zafer müjdesi — ulaştırı- yordu. Hepinizin aşağı yuükacı hâfı- zanızda yer tutan bu habeni — veren kısa telgrafin son cümlesi — şudur: “Düşman, binderce — Mmaktülleriyle si- on mu, bunu rakamla miyorum. Cünkü değiştirmeği gerek- M gördüğümüz terimler üzerinde tek- rar çalışmayı ve bir kere daha gö- rüşmeyi prensip olarak kabul ettik. Nihal görüşmelerd ensonna kesin 0- larak kabul edeceğimiz terimleri Ve- kâlete sunacakımız tabildir. Ündversite, kendi terimderini JAm Simt çıkarın, yerine çe Hle memlekete bildinen Garp Cep- hesi Kumandanı bügün milletin ba- gında, hepimize tetim — işinde de, dil işinde de en çıkarlı, en doğru yolu Kahramanlık propağandası Bugünkü harbi idar edmls. lıendı ıml Bu Demir ve Çelik devrinde.. (Başı 1. inci sayfada) Kömür havzamızın cihazlandırılması, metalürji grupunun biribirini tutan, bi- ribirini letlerini k göklere çıkarıyorlar, Sinema, edebi - bu ptropagandanın emrindedir. manlık hikâyeleri yaratmakta biri tırmak ve şahlandırmaktır. dinin arslan gibi bir oğlu varmış. kızmış. Doğru şubeye koşmuş. Ve: — Benim oğlumu neden askere yorsunuz! diye şube reisine çıkışmış. cak ne kocaniz, ne de başka oğlunu: var, size baksın!” diye almadık de mişler. Kadın daha çok çileden çıkmış: olan ben miyim? Ben ha!... demiş. kavuşmuş!... letseverliğinin propagandasıdır. h torpil hikâyesinde olduğu gibi... hayran kalanlarımız büyük vazifemiz olmalıdır. böl kahraman yetiştirmemiştir. raman yaşamamıştır. “Türk gibi kuv- vetli” yi takibeden vasıf “Türk gibi leri bunun şahididir. kahramanlarımızı tanıı için ne hikâyeye, ne de masala — ihtiyacımız vardır. Bu millet her çağda kuman - dan, nefer, ana, evlât olarak her (çe- cadele dadır. Bu kahramanlarımızı daha ebedi bir ha- yata kavuştunmak ve büyük halk yı- Bınlarına tanıtmak için esaslı bir ça- lışmıya hemen başlamalıyız. Halk di- liyle yazılmış temiz baskılı, çok ucuz ve küçük kitaplar. Cicibici yüz bin - lerce kitap! Bu işi *meselâ, Tır'h Kurumumuz ne gü- zel Bir yandan ilim araştır- malarına devıın ederken, bir yandan da düne ve bugüne ait olan kahra - yat, resim, fotoğraf, radyo ve gazete Milletler, akla durgunluk verecek kahra- letinin manevi 'kuvvetini sağlamlaş - Bi ; ini, Ve onun içindir ki Bir japon fıkrası okudum. Bir Japon ka- e gea PON Ka | iecine 'dayanarak Türkiye hariciyesinin bu gibi mevzuları bütün cepheleriyle un- Askere almamışlar, Kahraman anne “Size baka - — Ohnun vatan hizmeti görmesine engel Ve şubeden çıkar çıkmaz harakiri yap- mış! Oğlu da asker olmak — şerefine Belki Japonya'da böyle milletsever ana- lar vardır! Belki de bu, propaganda: nın bir masalıdır! Gerçek de olsa ma- sal da olsa fıkranın gayesi japon mil- Can- Bugün, ecnebi kaynaklatın bu kahraman- lik hikâyelerine ve masallarına eğer varsa, — onlara Türkün yüzyıllar boyunca yarattığı büyük kahramanlıkları anlatmak, bü- yük kahramanları tanıtmak, onların saşkın hayranlık ve hayret hüzmele - rini kendi öz benliğimize çekmek en Hiç bir millet bizim kadar fert olarak liç bir millet, cemiyet halinde ve bütün tarih boyunca bizim kadar daima kah- kahraman!” dır. Büu'm dünya tarih- Bizim knhrınmlrklırımm yışıunık ve şit kahraman yetiştirmiştir. Millt mü- kahramanları henüz aramiz - düstrisinin ilk ciddi h kl: rak telâkki edilmelidir. Türkiye'ye hiç de uzak olmıyan böl- birleriyli halindedirler. —Bu duleka biz.de gaaclaremı < uğurda yalan ve masal bile mubahtır. | ©t İktısat Vekâletimizden ziyade Türk Çünkü, yaye mükaddestir. Kendi mil. | diPlomasisine çeviriyoruz.. — “Edebiyat” bınbm için işliyen . bacğo ola - gelerde bu gibi tesis hazırlıklarının ya - . Recep Onu Cumhuriyetin onuncu yildö - şında daha yakından tanımıştım. İda- reciliğini, disipline — verdiği — değeri, devrim hakkındaki duy-uş ve düşünüş- lerini sezebilmek için yanında bir iki kısa saat bulunmak da kâfi geliyordu. O büyük yıldönümünü kutlama işin- -| de benim gibi bir damlacık hizmet ve ile “hissi aı ile politikanın yürümedi “|başlarına hitabediyoruz. İkinci cihan savaşından, harp sanayii- ö mizi tam mânasiyle kurmuş ve milli mü- “İni de tamamlamış olarak — çıkmalıyız.. Mazide “plân” deyince çoğumuzun ak - iktisadi coğrafya kitapları gelirdi.. nasını çıkarıyoruz. —“Verim” — anlamına gereği gibi rağbet gösteremiyoruz. Bü- yük ve derin ıstıraplara rağmen, istiklâl harbinden büyük ve çok kıymetli ders - ler ladık. Bu harpten de, büyük mahru- miyetlere rağimen, daha geniş tecrübe - çecğiz.. Hüseyin Sami COŞAR Hariciye Vekilliği Hususi Kalem Müdürlüğü Hariciye Vekâleti Hususi Kalem Müdürlüğüne Umumi Kâtiplik Hu - susi Kalem Müdürü Şadi Kavur ta- yin edilmiştir. Şadi Kavur, Umumi Kâtiplik Hu- susi Kalem Müdürlüğünü muvaffa- kaiyetle ifa etmiş, Hariciyenin gü - zide memurlarındandır. Tapu ve Kadastro U. Müdürlüğünde yeni fâyinler Açık bulunan Tapu ve Kadastro Umum Müdürlüğü Teftiş Heyeti Reisli- ğine Hatay Tapu sicil müdürü Sıtkı Nec- mettin Yurdal'ın ve merkez kadastro mü- dürlüğüne Ankara kadastro müdürü Sey- feıun Künman'ın 70 er lir: yıtbnkır Grupu tapu sicil müdürü Rah- mi Ergen'in, Diyarbakır tapu sicil mü - dürlüğüne lsud'—.i kadastro müdürlüğü tapu Üzası riyle millt vicdanımıza ebedi ürer tapu. sicil lvyarık böylece bizzat kendisini ta - ntyacakter. *O kitaplar, günün en iyi nırhıyemı olınkuı. uzün olur. Bi En başta şu değişmez esas vatdır: bütün Ünlversite terimlerinin tesbi- Tinde ana dil, öz di esas kaynaktır. Bütün terimler bu dilden alınarak yapılacaktır. Bunun —her yende, her yakit mümkün olduğunu iddla ede- sartı olan serbestlikle HRareket at- Mmektedir. Bunu elbette hepiniz tas- vibedersiniz. Cünkü büyük ilim nü- esseselerinin kürsülerine hâkim olan hava, dünyanın her yerinle — olduğu &ibi, memleketimizde de hürriyet ha. DH Hfade * Bir tek yabancı kelimeyi eksik kul- lanmak. Bu artık her birimiz için millt bir borçtur. İstanbul Üniversi- tesi bi inanda calışıyor ve bu inanla çalışmalarına devam edecektir. Dahiliye Vekilimiz işe başladı (Başı 1. inci sayfada) eümesini bulacaklardır; B. Recep Peker 1888 de İstanbul'da — doğmuş ve 1895 - 1907 yılları arasında tahsilini de İstanbul'da yapmıştır. Üç yıl da Harp Akademisinde okuyup mezun ol- — güktan sonra orduya iltihak ve Yemen muhınbde(me ısnrd( etmiş, dıhı sm'ı- gatp BİBLİYOGRAFYA Tarih vesikaları —( Yedinci sayı ) — Maarif Vekâletinin iki ayda bit neş- rettiği “Tarih vesikaları” adlı mecmua- nın haziran 1942 nüshası gene bımck değerli tarihi yazılar, resimler ve vesi - kalarla çıkmiştır. Mecmuanın 1941 malf yılında C*l'l Ankara - İstanbul güreşçileri (Başı 1 inci sayfada) Rezek Demır. Kâzım lul.odıı Narin, Musafı Çak - Mmiıı Samsunlu Ahmet, Çoban Mehmet. Buna mukabil Ankara takımının ra Balkan ymumi harpte Kafkas cephesinde tümen, B kolordu ve ordu karargâhlarında kur - “ gmay olarak vazife görmüştür. 4 şubat 1920 de Harp Akademisindeki harp ta- A muallim muavinliğinden — Ankara'ya | |. Müdafaai girmiş — ve Kurtu - lerek Anadolü — ve Rümeli ımıluuyınbifah d çıkan yedinci — sayı ılund cildin birinci sayısı olmuştur. Bu sebep- le Maarif Vekili B. Hasan - Âli Yücel “ikinci cilde başlarken” başlığiyle yaz « dıği iki sayfalık mukaddimede iyi işler. yalnız teşebbüsün değil ona devamın WMMMMWM Vıkıthbkwlhkuıuucm aynı zamanda G B. Recep Peker 23 nisan 1920 de v_'l'irkiye Büyük Millet Meclisinin açıl - — gmasında Mecliş Umumi Kütipliğine ta - ' yin edilmiş, 11 ağustos 1923 te Kütahya “Mebusluğuna seçilmiştir. Bundan son - “tü, 13 eylül 1923 te Cumhuriyet Halk 'Partisi Umumi Kâtipliğine getirilmiştir. pıını.ye Vekilimiz — bu esnada — Ulus — beraber istifa etmiştir. C. H. P. Meclis Srup Reis tikten sonra 9 mart 1931 de üçüncü defa illiye” b b liği — vazilesini de görüyordu. B. Recep Peker 21 mayis — 1924 te ' Pahiliye Vekâletine; 3 birincikânun 1924 & aynı zamanda Mübadele, İmar ve İs- Vekâletine tayin edilmiş, 22 bımıı:ı 1924 te İcra Vekilleri H t alınan neticeleri kayıt ve iki sayının Lozan'a ait vesikalarla başlayı - şının mânasıni izah ettikten sonra söz- lerini şu cümle ile bitirmiştir. “Tarihi- ni şuurunda taşıyan milletler; istikbale, batmıyan bir güneşin ışığında yürürler.” Tarih Vesikaları dergisinin yedinci sayısının ilk sayfalarındaki Lozan'a ait vesikaları Talim ve Terbiye — âzasından B. Faik Reşit Unat hazırlamıştır. İlk ve- sika Millt Şefimizin Lozan “antlaşmasını imzadan sonra lmııbnldın geçerlerken kün Lozan'a çektiği bir telgrafla İnönü- nün buna :vvıplın ve loıu Heyetine Bundan — sonra 4 kabinede (22 birincikânun 1924) eki Dahiliye Vekiâlerine — getirilmiş, ikinikânun 1925 te Dahiliye Vekâ - etinderi istifa ederek ayni tarihte tekrat 'umhuriyet Halk Partisi Umumi Kâtip- fi vazifesini deruhte etmiştir. B, Recep Peker bundan — sonra da 4 1925 te Milli Müdafaa Vekâletine tirilmiş, 24 birincikânun 1927 de Mec- ih ve Hükümetin yenilenmesinde bu sifeden aytılmış ve 3 nisan 1928 de Vekilliğine ilmiştir. Pahiliye Vekitimiz 11 birinciteşrin 1928 de Nafıia Vekâlerine tayin edilmiş, eylül 1930 da bu varifeden istifa et - 1936 da Parti Genel Sekreterli- n ayrılmıştır. Bu defa, 17 ağustos her iki defi müşavir, memur ve gazeteci olarak iştirak eden - lerin isimleri ve nihayet imza merasi mine ait bir makalenin bazı parçaları vardır. Bu yazı kısmından başka anlaş- numammnsonll#llmnlhhoyı bir resmiyle itimatname metninin klişe- dnbnçnkfowadluıthuınn topladığı vesikaların neşrine bir sayıy- h Tarih Vesikaları dergisinde başlan - mıştır. Bunlara bu sayıda da devam olun- muştur. Bü vesikaların gerisi — gelecek ti dilecekti 'Or, 42 de tekrar Dohiliye Vekâletine ge- balunuy “Üçüncü sayıda başlıyan ve “1877 « da i şekilde çıkması muhte- meldir : 56 kiloda: Namık Özer, İsmail Sezgin. 61 kiloda: Mustafa Beton, Abdul- lah Elâgöz, Cemal Öztürk. 66 kiloda: Doğan Erdinç, Doğu, Nurettin Özşen, 72 kiloda: Ali Özdemir, Atik. 79 kiloda: Kiper. 8T kiloda: İsmail Yılmaz, Çetinakar, Ağırda: Şükrü Balkan, İsmail. Her iki takımda Türkiye'nin en ide güreşçileri yer — almışlardır. stanbul daki Yaşar Celâl Mahmut Aktaş, Aziz Vahit Yeni Edirne Valisi vazifesine başladı Bine tayin edilen Daniş Yurdakul şehri- mize gelmiş ve Karaağaç garında mera - simle karşılanmıştır. Yeni vali vazifesine başlamıştır. Burdur'u güzelleştirme cemiyetine bir bağış Burdur, 18 aa. — Fevkalüde bir top- lantı yapan Burdur. Dokumacılık Koo - peratifi ortakları bu toplantı sonunda kazanclarından mühim bit kısmımnı “Burdur'u — Güzellleştirme,, — Cemiyetine Bu suretle geliri yüz bin llrayı geçmiş bulunmak- tadır. Edirmme, (Hususi) — Edime valili - anıt gibi dikebilir... zumum grapü tapu sicil müdürlüğüne İs- Her Türk bu d da kı- | tanbul kadı vılcımhırm y:ındığmı duyarak okuyı— 60 ıı' luı maaşla, Hatay tapu sicil mü- ; dününü, bugününü daha iyi an- | dü le müdürlüğü — birinci mümeyyizi Ziya Özsoy'un 40 lira maaş- la tayinleri kararlaştırılmıştır. per akta haklıyız... Tekirdağı'nda yapılacak Sabaheddin SÖNMEZ spor müsabakaları 'Tekirdağ, 18 aa. — 23 ağüstosta mün maddi realite- ödev larda bile onun zekâsı ve enerjisi yılların ve olaylı Peker... mıyacağı birer h'i'ı_ırı olmuştur. surlariyle incelemiş, binbir mihetik taşı- na vurmuş tecrübeli, olgun ve değerli dafaamızın emrettiği nakliyat şebekesi- Hna “vulgarisation” maksadiyle yazılmış Nite- kim, “çalışmak” deyince durmadan, plân- sız, sistemsiz, didinmek, çırpınmak mâ- lerle mücehhez olarak sülh devresine ge- Hakimiyeti Milliye (Ulus) un bir ralatrım: odasında sı: ış, oturuyoruz. Res- sam Saip bir köşede onun resmini yapmakta ve o, bizimle — inkilâbımız hakkında konuşmaktadiır. — Bizde bir “ihtilâl”, bir de “in- kılâp" diye iki kelime var, diyor, bu- na karşılık fransızlarca yalnız revo - kation kelimesi ' kullanılıyor. Sonra, her ne kadar ihtilâl ve im- kılâp tek kelimenin karşılığı iseler de bizde kullanıla anıla — aralarında ufak bir mâna ayrımı belirmiştir...” Bugün revolution'u devrim — keli- mesiyle karşılıyoruz. Fakat o gıınkıu de o, ihtilâl ve inkılâp k alırken bunları anlatan kelimeleni de incelemek zaruretini duyuyordu. Çün- kü üniversitenin aydın gençlerine “in- kilâp” dersleri vı;m&te idi. Birgün Keçiören'de di zetecilere gene onun: — Ne sormak istiyorsanız sorun! dediğini hatırlarım. Arkadaşlar bir - çok sualler sormuşlardı. Onun tatlı bir belâgatle yerli ve yabancı ideolojilerden nasıl bahsetti- ğini yıllardan sonra unutmamışımdır. Bür Fıkramı buraya kadar ok Tz hepsi olgun bir devrimciden bahsetti- ğimi anlamışlardır. Evet, Dahiliye Vekilliğine gelme si dolayısiyle sayın Recep Peker'den bahsetmek istiyorum; Recep Peker'e dair ufak tefek bir iki hatıramdan. Onun Dahiliye Vekâletine hepimizi sevindirmiştir. Biz “Ulus" çular ise eski bir başyazarımızı tekrar Vekiller Heyetinde görmekle bir kat daha sevinmekte haklıyız. uX Yedek subay okulunda... Dün öğleden sonra, sayın komuta- nt Kurmay Albay Ali Rıza Gürcan'ın nazik delâleti ile Yedek Subay Oku- kunu gezdim. Bugünlerde törenle alay sancağını almıya hazırlanan ve onun heyecanını yaşıyan okul, otuz bu ka - STALİNGRAT Staligrad, 450.000 nüfusu ile Sovyetler Birliğinin yalnız doku - zuncu şehri değil, aynı zamanda, doğü cenubunun en önemli sanayi ve ticaret merkezidir. Şehir, Volga'nın batı dirseği ü- zerindedir. Çarlar devrinde ancak 80000 nüfusu vardı. Eski adı indir ve Zariza ırmağına iza- fe edilerek bu isim konmuştur. m" ""'_ a. d F SMDENNU N Nühııu birdenbire çoğaldı. Bıın * artınca, mü - Hetirgik Codateidlür;. ıeri olan bir askeri merkez huı— hâ ne getirildi, Stalingrad Şşehrinde 1928 de Kaymakamlar arasında 150000 SRrDa VOĞ GEPDME veğ nakil ve tayinler nelik iki endüstri pummm . Cihanbeyli kaymakamı Şüksü Yarım- | ki bu memlekette çok en oğlu'nun Karapınar kaymakamlı Ka- m"îm yücüde M= i 'nin Ci u şehrin coğrafi durumu a. rapınar kaymakamı Hilmi eee a kolaylaştırmığlır. StalişEi bekkin, ERZ Camak Dincü nin yanında, nehri, in Çankaya kayma- | o 70 kilometre kadar =aın' 1926 da, Sovyet hükümeti ııckylı ıgmuyı başlanan — Volga « kanalı, Don nın keselerinden at almış| ya süvari olarak iltihak arzu- sunu göstermişlerdir. Bu hare- ketleri makamı aidesi tarafın- dan takdir editmiş ve cepheye © suretle sevkedilmişlerdir. Dün bu süvariler şehrimizde bir te- zahürat yapmışlar ve İstiklâl Marşı söyliyerek herkesi ağ - Tatmışlaı Yurt dışında Rusya ve aksayı şark cum- hunyet.leriylo Japonya hükü - meti larasında teati edilen no - talar bir konferans akdi zemi- da konferans akdine maalmem- nuniye âmade olduğunu der - meyan etmiştir. ğ iki nehri biribirine bağlar, Buraya bir demiryolu bağlıdır. Sralingrad bu bölgedeki bülün demiryolları- nın kavuşak noktasıdır. Doğru bir denuı'yolu hattı. bu şehri Mosko - va'ya bıglımıktg ve Tichoretz'e kadar Bu hat, Ros- tof'u Kafkasya'ya bağlıyan hatta kavuşmaktadır. — Stalingrad'dan batıya doğru uzanan Moskova - Rostof haftına çapraz giden di miryolu da, hususi önemi haizdir. BSanayi için gereken bütün ham - mzddeler. Stalingrad'a bu de » evabımı peşin vereyim: Hiç kimseye... Autürk ne de- rin .ıüylemm.u' “Biz bi kuüvvetli güreşçilerine mukabil Anka ra'nın hafif ve orta güreşçileri cok şanslı görülmektedir. Bilhassa, İs - mail Sezgin: Mustafa Beton, Yaşar Doğu, Celâl Atik, Aziz Kiper, İs - mail Yılmaz'ın kazanma şansları kuvvetlidir. Diğer si lerd kuv- iz” ve Biz kime benziyeceğiz ? devam odoceğ Dünya medeniyetine temel di- ye şark veya garbi almış ve onu be olanlarla, böyle bir temel kabul etmekle bu dâvanın alâkası yoktur. Bütün bir oruçı. ği olan vet ve teknik muvazenesi müsavi - dir. Geçen seneki müsabakalara An- kara takımı noksan kadro ile cık - tığı için İstanbul takımı kazanmış - tu. Bu defaki takım hem iyi seçil - miş ve hem de uzun zamandanbeti antrenman yapmakta olduğu — için cok kuvvetlidir. Bu bakımdan ser - best güresi 2-3 Ankara Greko - Ro- meni de 3-4 taraflardan bırlsm!n ka- ihtimal i Her iki takıma da muvaffakıyet dileriz, 78 harbi ve bumunla ilgili meseleler hak- , | kında bazı vesikalar” adını taşıyan Be- kir Sıtkı Baykal'ın tanzim ettiği vesika- lara derginin yedinci sayısında — devam oluıımnıvıknüzbhmemiıdr 'Tarih Vesikal: a reyanı, eski Yunanın ilim ve îeı- sefesini, fikir ve sanatını diriltlme çırpınışıdır. Arkaya bakışın en tl- pik bir örneği olan Ü hiç bir zaman eski Yunan ukm- mir gıder. Rnıyıını iç 'ya yol!la- Halkın nazarı dikkafine Belediye Reisliğinden: zur ve nuı-ımu bilhassa karşılıklı vecibelere uymakla mümkün olabi- lir. Bu ınıddg ııuıknmıırlm riayet nan bütün Lıcıret eşyaları Stalin- grad'da boşalır. Bundan başka Sta- lingrad, Volga bölgesinin en bü - yük kereste pazarıdır. Şimdiy» ka- dar, cenup Sovyetler Birliğinin çok yerine, kereste bu ş rica olunur. M 4 — Halkın sükün ve re- hatını kaçıracak işler yapmak ya- saktır. Gece yarısından sabahleyin istirahat zamanı sayılan saâte ka - li Stalingrad'da, başlrca çelik, ba- 1 de ya- yirmi beşi bu- çiliği uZ. kasvetli kilise damlarından, ferah ve açık gök yüzüne açılmış — bir ışıklı penceredir. Zaman zaman dâvalaştırılan mesele; şarka mı, garba mı? Kılavuz, rehber — diye kimi tanımalı? Kime benzemiye cılıı:nsh'! Kimin peşinden gitme- liyiz? İki meseleyi birbirine karıştır- mamak şartiyle bu ve buna ben- zer suallerin cevapları gayet a- çıktır: sanat ve fikir yolunda si- nır aşırı da olsa bütün kı etmek istiyenlene en kıymetli va- | Kır, pamuklu, zeytinyağı ve x- sıtayı h yevi ddeler yapılır. Burada en mızda, ve fikirle- | öÖnemli endüsıriyi Cercinski trak- rimizde istediğimiz yüksekliği ve lör fabrikaları zukü odıt. Bura- bol da, aynı içinde yetişmiş olanlardan bekle- | pılır. Haroten önce, —Rusya'daki mek, tabii yoldur. Bu sebeple ter- trak-örleri.. yüzde cüme i rada yapıl: Stalingrad'daki bu büyük ima- | fabrik yirmi bin işçi çalısır. nıyoruz.” Stalingrad'da bulunan çelik fab- Gemeık.urkl 'Türk sanatkârı ne rikasında çalışan işçi sayısı da 'e, we, ne :adl'yo, ne Goeaıeye yabancı mamalıdır. Bu bir taklitçilik dıti-l y en tabil Fakat madalyanın arka yüzün- de tukliwıl!ğe kaçamayız ve mil- H dâvalar bahsinde Mc bir örne- ğe ihtiyacımız yı Biz bu topmkıardn yalnız bir Türk gibi yaşar, yalnız bir Türk gibi düşünürüz. Idennerlmh ken- 17.000 dir, On beş martin fururu, iki elektrik fabrikası, ve 11 had- dehane vardır. Burada: ham çe - lik, demir, zırhlı demir levhaiar, top, uçaksavar topu ile, tank, traktör ve otomobil yedek mai - zemesi yapılır. Bütün Rusya'da mılııı tank - ve bina bü- ğırıp çağırmak, her ne suretle olür- sa olsun gürülttü etmek yasaktır. Aynı saatler içinde piyano, gramo- fon, radyo gibi musiki aletleriyle sızıltıyı mücip hallerde — bulunula- maz, Madde 91 — Dar olan yaya kal- dırımda konuşmak için veya başka bir sebeple durarak ve yahüut iki ki- şiden fazla yan yana kol koal yürü- yerek başkalarının yürüyüp geçme- lerine engel olmak yasaktır. 2736 doğru uzanan Stalingrad - Mosko- va demiryolu üzerindeki tren'er, Moskova'ya kırk Bsaatte varır. Kafkasya'dan gönderilebilecek ti- Caret eşyası ve bilhassa petro!, bu bıriı:îk münakale yolundın giler. S ların yüzde yüzde yedisi lıılhurıa'ılı yapıhır. başka, Stalingrad'da bir ııçık benzin fabrikası, bir. çok petrol sahrınç di gar rehberimizdirler. Onları okuma- nın ve tanımanın, sanâtın milliliği Mf. V. Kütüphaneler Mııüîlrü Aziz. Ber- ker More ihtilâlinden bahseden Penah Ef. mecmuasından bazı vesikalar neşrine tAvasiyle de alâkası yoktur. Maarif Vekilliği, t kayıtkıdır. Boş hayallerle uğraşmak, ve, üstüne bastığımız toprağın sesini dünya klâsiklerini kazandırmıya karar verdiği zaman, İnönü ne doğru söylemişti: r 'a kulak vermek, çalışma ve yorul- lını istiyen realiteden kaçmak o- lur. Kemal Zeki GENCOSMAN fıbnkılırı vardır. Bu petrol sah- rınçlarında Kafkasya'dan gelen ve Volga'dan yollanan petroller de- po edilir. Voronej ve Rostof'tan — geçen Kafkas - Moskoya demiryolunun hük i içinde bay- van ve hububat ziraati de çok art- mış bir haldedir. Yetiştirdiği mah- Bul, yalnız kendisine değil. aym zamanda o bölgedeki diğer yer - lere de yetmektedir. Hazer deri- zinden nakledilen bütün balık - lar da, Stalingrad şehrine çıka - Tılır ve Rusya'nın içerilerine ka » dar yol Hülâsa, ingrad'mm kesilmesiyle, bir demiryolu kav- gşak noktası olan Stalingrad'ın ö- nemi daha çok arımıştır. Şimale bütün Rusya'ya erzak ve mühim - mat temininde önemi büyüktür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: