19 Ocak 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

19 Ocak 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A e 6 — VAKIT 19 Kânunsani 1930 PT A YAŞ EA EZ YAY Zampara Kıral 31 “ Orospu anne,, nin. maceraları Madam ek işi o düretüyü götür- müştü ki tayin olunan kimselerin kâfesini bizzat kendisi tensip ediyordu *“ Darjanson ,, hatıratında ya- uayor ki: “Gerek veliaht ve gerek: hemşireleri bu hanımı: “ Orospu anne ,, diye çağırmak- tadırlar. Bu hareket iyi terbiye görmüş çocuklara yakışmaz. Gözde bu taarruzları as'a al- dırmıyordu; © kırala hakimdi. İhtirasının hüdudu yoktu. On dördüncü “Lui,, nin metresle- rinin elde etmiş "aldıkları imti- yazata kendi de malik olmak istiyordu. Madam dö “Mentö- non ,, un hayatı Üzerinde örnek alıyordu. Şurasını da söylemeli ki kıral münasebetlerinin o mebadisinde ona ber türlü iltifatı ibzal etti, Dük ve düşesdö “Lün, in evine götürdü, “Puason ,, hanım kıralın sağına düşes soluna otur- duğu halde yemek yediler. Son- ra kıral, gözdesi, M. dö “Lubiz ve M. dö “ Lüksanbur , komet oyunu oynadılar. “ Müet, te kıral ve gözde günlerce kapa- nıyorlardı. “Triyanon ,, da kıral Aapartömanının markizinkine bitişik olmasından dolayı seviniyordu; “Şuazi, de dük “Dajan,, ın hazreti adem hakkındaki bir şarkısım tanzir eden kıral şar- kıya şu parçayı ilâve etmişti. Yanmda bir kadın verd O'da kendininki ii b Ben kendi karımı görmem Başkasıdır bana heridem «Versay» da, gözdenin talebi üzerine dük ve düşes dö “Pan- beri özlüyorlardı. Madam dö “ Pompadur ,, bu yükseliş kar- şısnda mestolmuştu. Hükümet işlerine karışmağa başladı. Sa- ray erkânnı tahkir amiz. bir usule tabi tuttu. Mucip olduğu şikâyetlerini bir kısmını “ Drjanson , un şu s2- tırlarında görürüz: « Her tarafta, markizin burjuva ağzı ile ser- dettiği omanasız omutuklardan bahsediliyor. O, sanki baş veki- limiş gibi bir vaziyet takınıyor. Adeta kendini kardinal «Flör» zannediyordu. İzin alan bir sefire o şu sözleri söyled: o“ Devam ediniz, sizden pek memnunum. © Çoktanberi dostlarınızdan oldu- .ğumu bilirsiniz, , Karar verir, emir gönderir, RE nazırlarını kendi nazırları gibi addeder. Hele polis müdürü M. “Ber- ye,, nin tarzı istihdamı o gayet çırkindi. Pariste ne dedikodu olursa koşup bu hanıma haber veriyor. Halbuki her bir. kadın ve bahusus (Oşimdk: gözde kinci olur ibtiraslarına galebe çalamaz ve namuskârlıkta pek yayadır.,, Markiz her şeye tesahüp edi- “yordu. Kont “Darjanson,, nun açıktan söylediğine — göre erbabi bir hizmet veril her tarafa “ Efendiler birkaç salı kı- ral sizi kabul edemiyecek, çün- kü “Kresi, ye gidiyoruz. Orada bizi ziyaret edeceğini zannet- mem.,, “Biz, diyerek kendini kıraliçenin yerinde gösteriyordu; onun bu nutukları bir çok istihzayı mucip oluyordu. Fakat bu istih- zalara asla aldırış etmiyordu. Onun her aklına gelen, bir emri vakidi. Hem de neler hatırla- mazdı | Madam dö « Pompadur » un “Kolen,, isminde bir metr do - teli vardı. Bu herife büyük bir nişan verdirmek aklına geldi. Diğme prenses böyle bir iddia- ya düşmezdi. Fakat sonradan görme bir kadın için bundan tabii birşey tasavvur edilebilir mi? Bu fikri tasavvur ettikten sonra kıralın yanındaki kredisini sarfe- derek icra ettirmeğe de muvaf- fak oldu. “Kolen,, “ Sen Lui ,, Markiz dö « Pompadur » un «Aleksandrin» isminde bir kızı vardı; bu kıza karşı büyük bir mubabbet beslerdi. Bu muhabbe- tinin barsı iştihardan gelmesi ihtimalide vardır. Bu kız prens gibi büyütülüyordu. Çağırıldığı zamani bürmetkâr tabirler kulla- sılırdı, Sarayın en ileri gelenleri bu kızi almağa hazır idiler. Fa- kat madamin belki de pek şuur- lu olan bir arzusu vardı. Kıralın madam dö «Ventimeriye» den bir çocuğu olmuştu. Bu çocuk siması, etvan ile tıpkı kıralı andırıyordu. Kendisine kont dö “Lük, sfatı verilmişti. (Bitmedi) İki doktor Hastayı nasıl tedavi ediyorlarmış? Sıhhiye müdürü ne diyor? Zonğuldaktan bir arkadaşı mıza gelen bir mektuba göre Devrekli müfettiş zade Mehmet B. namında bir zatın oğlunu tedavi ettirmek üzere İstanbula getirdiğini, fakat iki doktorun birer bahane ile kendisinden 800 lira aldığını, 1200 lira has- tane ve yol parası sarfettiği halde gene çocuğunun sakat kaldığı, halbuki bu çocuğu Cer- rahpaşa operatörü Burhanettin, Gülhane operatörü Murat Beyle- rin 100 lira mukabilinde tedavi ettiklerini yâzmaktadır. Gene bu iki doktorun Meh- met B. in dayısı Hüseyin Beyin dudağındaki kanseri 500 lira mukabilinde (kestirttiğini, Oba yüzden adamcağızın emi bir adamı Börhanettin ZN ekl | 200 liraya tedavi ğettii - bildi: rilmektedir. Bir gün ziyaretine gelen birkaç sefire şu sözleri söyledi : Meseleyi : sıhhiye. müdürü AK zili Şirketi Hayriye- den şikâyetler —p Müdürün izahatı halkı faf- | min eimedi mi? okudum ve af buyursunlar gül düm. Müdir Beyefendi (halka daima daha hadim ) olmağa çalıştıklarını söyliyorlar. Hüsnü niyetlerine ominnetlarız o fakat hakikat maalesef bundan çok uzaktır. Şirket (9,15) te son vapurunu kaldırır ve bu saatte şehrin iki parçasını birbirinden ayırır. İstanbulun Anadolu yakası hal- kımı her türlü ruhi ve medeni ihtiyaçlarından mahrum kalmağa mahküm eder. Bu yetmiyor gibi bir de sıhhat ve hayatile oyna- mak hakkını kendinde görünce isyan etmemek mümkün olmiyor. Geçen perşembe akşamı hafta- da ancak bir defa olan | va- puruna geldim, Üsküdardan Beykoza kadar gidecek olan bu vapur bir tek idi ve küçük vapurlardandı. “ Haddi istiabisi 325 dir., diye tahdit edilen bu vapurda belki 1000 kişi vard. Halk merdiven aralarında, vapurlara girilip çıkılan yerlerde kalmışlar, o soğukta bu suretle ayakta seyahate mecbur edilmişlerdir. Beni zatütreeye ve ya her hangi bir hastalığa maruz bırakarak sıhhat ve hayatımla oynamak hakkını şirkete kim vermiştir? 300 kişilik vapura bin kişi dol- durup bu kadar kişinin hayatını tehlikeye sokmak kimin- haddi ve hakkıdır? Halka hizmeti, şirket böyle mi anlıyor ? O akşam ben me- mura bileti vermedim ve; — Merkeze gideriz, bize ver- diğiniz bu ıstırabın zaptını tu- tarız öyle veririm, dedim. Memur : — Bize değil, kumpanyaya anlatınız | Cevabını verdi. Ben bileti vermedim saklıyo- rum. Müdür Beyfendi emreder- lerse takdim ile şeref kazanırım. Yelmz bir istirhamım var: Mü- dür Beyfendi biraz yükarıki su- allerime cevap inayet buyurmak tenezzülünde bulunurlar mı ? Dr. Can Fransız meclisinde Paris, 17 (A.A) — Meb'usan meclisi istizah takrirlerinin mü- zakere edileceği tarihleri tayin meselesile meşgul dır. Meclis mahküm veya Meli pus bulunan meb'usların serbest bırakılması hakkında komünist- ler tarafından tevdi edilen tak- riri 256 muhalif reye karşı 309 rey ile reddetmiştir. ni itimat meselesini ileri Paris, 17 (A. A.) — Meb'u- san meclisindeki radikal sosya- list gurubu fırka ve gurup re- isliklerini ayni zamanda deruhte edemiyeceğini (bildirmiş olan M. Daladiye nin yerine M, Che- utempa'nı reisliğe intihap etmiş- tir, ———— Rıza Beyden sorduk. Ali Rıza B. | dedi ki: —Meseleden haberdar değilim. Lâkin her doktorun teşhiste ve tedavide muvaffak olması şart # “ Krup.lar: 17 Otuz milyonluk bir istikraz Krup nihayet bankerlere müracaata mecbur oldu ve fabrikalarını haczederek parayı tedarik etti vaddı iptidaiye ve mevaddi ma- mulesinin münasebatının muhafa- zasında muttarıt bir tarik takip etmiyor. Fakat mütehakkim seci- yesi diğerlerinden müstakil ya- şamak ve me fabrikatör me de bankerlere raptolunmamak kay- dı, her ihtiyacını tatmine onu sevkediyor ve bu suretle reka- bete imkân bırakıyordu. Böyle ahm muamelâtında fiatlar pek yüksek olmaz. Maden mütahasısları Krup firma- sinin Ştayn madenlerini 25 mil- yon talere Öpel madenlerini 15 milyon talere, Hanovr kuyusunu bir milyon talere satın aldığını görünce baş sallıyorlar. Fakat Alfred Krup birdefa oyolu tutmuştu, o Tevsi fikrinden bir türlü vaz geçemiyor; hiç bir hesap onu yolundan çevirmiyor. « Lahu » ve « Sig » mıntaka- larında maden satın almakla kalmıyor. Bilbao İspanyol hav- zaları için bir mukavele akde- diyordu. Dört vapur denize indiriliyor; bunlar “Krup,, un mühtaç ol- duğu madeni getireceklerdir. Maden yeni ocaklarda, “Krup,.- un büyük masraflarla diğerle- rinden evvel tatbika muvaffak olduğu “ Simens Marten,, usu- lile çeliğe değiştirilecektir. He- men tatbik sahasına konacak olan bu büyük projeler mühim sermayelere lüzum gösteriyor. Bizzat Krup, emvali gayri menkulesini: asgari 88 milyon mark O kıymetinde bulunuyor, Dört sene evvel yalniz 50 milyon marklık emvali vardı. Fabrika pek çok çalışsa bile bu kadar yeni ilavelerin tamimi için lâzım gelen para nereden bulunacak? Zaten krup hâlâ bankalarla mü- nasebata girişmişti ve hiç bir istikraz akdetmiyordu. Krupun kanaatince hükümet onu bu müşkül mevkiden tahlise mec- burdu. Filbakika Berlin bükümetine toplarıbrı borca vermeyi taahhüt edinmişti. Maamafih bu taahü- düne rağmen Prusya hükümetine müracaat ederek beş ilâ on mil- yon taler ikraz edilmesini talep | ediyor. Krupun en büyük hamisi olan imperator bu parayı vermeğe tarafdardı. Fakat maliye nazırının ve parlömentonun itirazları neti- cesinde “Krup,, dört milyon talerle ei mecbur kaldı. “ Krup , un. giriştiği o mühim taahütler karşısında bu para devede kulak mesabesindedir. Teşebbüsatınm icrasında, me- | ————— -—— —— mize havale edip tetkik ettiririz. Neticeyi de vekâlete bildiririz. Eğer doktorların hatası tahak- kuk ederse, bittabi o doktorlar değildir. Doktorlar bazan alda- | hakkında bazı cezalar verilir. nabilir, Bu bahsedilen meselede takdirde meseleyi müfettişleri - Fakat bunun için bize mevsuk ve delâilile müracaat etmek lâ- | | zndır, Sİ ğin) gi LR “Esen,,de yeni bir propagan- daya girişiliyor. Neticede Prus- ya saray bankeri “ Blayşroder,, ticareti bahriyenin resmi neza- | reti altında bir “konsorsyom,, teşkil ediyor. Bu konsorsyom “Krup,,a 30 milyon marklık bir kredi açacaktır. “Krup,, hâlâ bankerlere karşı büyük bir em- niyetsizlik beslemektedir. Fakat bu defa boyun eğmeğe ve on senelik bir müblet için bütün fabrikaları ile madenlerini hac- zettirmiye mecbur kalıyor. ( Bitmedi ) Adanada Allı hanımlar morlu hanımlar! Adanada çıkan “Türk Sözü, refikimiz menfi tesirlerini gittik- çe arttıran tulüât kumpanyala- rından bahis ve şikâyer etmek- tedir. Refikimizde okunduğuna göre bu kumpanyalar kadın bi kârları! allı kânım, mörlüHgE nım ismlerile takdim ediyorlar. sözde temsiller arasında nahoş hadiseler oluyor, seyirciler sah- neye iskemle bile atıyorlarmış! İ VUKUAT | Bir genç kız Sol mumesi üstüne tabanca. sıktı Üsküdarda Doluyolu köyünde İbrabim kızı 18 yaşında Malike, İsmail isimli bir gençle sevişi- yormuş.. Fakat son günlerde sevgilisinden o yüz' görmemiye başlıyan genç kız, nihayet bu hale dayanamamış, sol memesi üstüne sıktığı tabanca ile inti- har etmek ire. Malike Haliç Feneri önünde bir inti- har vak'ası olmuştur. Hasan Ef. isminde birinin manevi kızı Kıy- met H. Haliç vapurundan kendi- ni denize atmış, imdadına yeti - şilerek kurtarılmıştır. 18 yaşında olduğu anlaşılan bu kızcağız şu sözleri söylemiştiri —Manevi babam Hasan Ef.nin oğlunu sevdim, oda bana evlenme | vadedip beni kandırdı, şimdi ben bir kadın oldum, artık beni almak istemiyor, ben de ölümü tercib ettim. Kiymet hanım hastaneye yatırılmış, tahkika'a başlanmıştır. Şüpheli bir ölüm Kumkapıda Ahmet beyin ke“ nağında şüpheli bir ölüm hadi” sesi olmuştur. Adapazarından bu eve misafir gelen Şerifei” minde 8 aylık hamilebirkadınv€” fat etmiş, kendisini muayene ede belediye doktoru cesedin morg# nakline lüzum göstermiştir. si

Bu sayıdan diğer sayfalar: