28 Ocak 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

28 Ocak 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

pr 5 TY —— 6— VAKIT 28 Kânınsani 1930 —————— ik k Zampara Kıral Rezaletin eni, sonu yoktu Kıral artık hayayı bütün bütüne kaldırmış gözdesini paravan arkasında öpüp sıkıştıracak kadar azgınlık göstermeğe başlamıştı Artık kıralın ne gibi bir re- zalete daldığını ihata eylemiş olması mubtemeldi. Postada giz- Hi mektupları okuyor ve “Pua- son,, kadm bakkında ne müta- lealar yürütüldüğünü öğreniyor. İki gün sonra Markizin gön- derilmesi ihtimali kuvvetlendi. Madam dö Mayyi ile son geçen hadiseler adeta tekerrür ediyor- du. Son “Şuazi,, davetinde Mar- kiz hastalığını ileri sürerek ya- tağa yattı.Salona inmedi, Kıral cerrahı “La Martinyer,, e Mar- kizin yalan söyleyip söylemediği- ni tahkik etmesi emrini verdi. Cerrah Markizin hakikaten has- ta olduğunu bildirdi. Kıral sor- du: « Ateşi var Si »« Hayır etmeap!» « m e Zaten o sıralarda kıralın M. dö Lüksenburgun kızı prenses dö “ Robek ,, e aşık olduğu zan- nediliyordu. « Şuazi » ye gitme- den mukaddem kıralıçaya müra- caat ederek bir çocuk gibi yüzü kızara kızara, prensesin saray kadını nasbedilmesini rica etmiş- ti. Hatta rivayet edildiğine göre “Müet,, e olan bir seferde kı- ral “ tel ,, tarafına e; Mae all tesadüfederek, onumla bir çeyrek saat kadar ortadan bolmuştu. Şurası muhakkak idiki mar- kiz günden güne değişiyor ve iskelet gibi zayıflıyordu. Sarar- mış yüzü kuruyor, göğsü eski letafetini muhafaza etmiyordu. 1749 a; “ Arjenson,, hatıratında “İlükümdarın itiyat eseri olarak (omarkize mad- di mülâtafaları çoğatlmış oldu- Zunu,, işaret ediyordu. “Darjan- son,, un kaydınca birçok kurti- zanlar kıralm markizi bir para- van arkasında hayasızca okşa- görmüşlerdi. Markizin ahvali sıhhiyesini ta- nıyanlar için bu hal bir esrar idi. O her yerde kıralı takip yel koşuyor, içiyor, yiyor, bu hareket delisi adamın her arzusuna oramoluyordu. Balet- lerde dans ediyor, oynuyor, ope- ralarda şarkı söylüyordu. “Bu vücutta mutlaka menbaı meçhul bir takım kuvvetler vardı da onlar yorgunluğuna ve göğsünün harap olmasına rağmen kendini ayakta tutuyor. Vaktile olsaydı sibir ve efsun sayesinde buna muvaffak olduğu iddia edilirdi.,, “ Darjansondan: ,, Kıralın bir takım geçici sev- gileri oluyordu; fakat bunlar nibayet on beş günden fazla sürmüyordu. Meselâ bır çiftlik nazırının karısı ile münasebette “bulunmuş çiftlik -nazırına oldukça mühim miktarda para vertiiğti, Sonra Madam “Trüşon,,la eğlen- di. Rivayete göre Madam dö “Pompadur,, mevkiini muhâfaza için bu kadını bizzat kıralın bücrei zifafına ithal etti. ( Bitmedi ) ——am——e e eee — Milli oyunlar ve oyun havaları Konservatuvarın 4üncü seyaha- tinden çıkan neticeler Trabzonlular kemençeyi nereden buldular? Dördüncü Konservatuvar 8e- |ahalisinin rint meşreplerine hakkile yahati türkülerden başka (saz) ve (oyun ) ların tetkikine de © tayine, hemde muhtelif maballi - hususiyetler & arasındaki — farkları bulmıya yarar. Meselâ, Erzurumda davul - zurna, tercih edilen sazlardırlar. İkiside orta Asyadan gelmedirler. Davulu, Hammerin dediği gibi, medeni çalgı telleri ile birlikte Türkler Anadoluya getirmişlerdi. Zurna da Aksayı Şark musiki evsafını veren oOAsyai o calgılardandır. Çinde, Hintte emsali doludur. Zurna, musikilerinin binbir tezyinatım ve vadilere cevap veren uzayıcı nağmelerini tevlit etmiş; davul ise, ayni mu- sikilerin ritm zenginliklerine yol z açınıştır.. Trabzon oyun musiki- İeri ise, (davul-zurna) dan mahrumiyet dolayısile, ritm ve ziynetli nağmelerden mahrumdur- lar ; buna mukabil, onların husu- siyeti, Erzurum oyun bavaların- uygun geldiği için sevilen) - ke- sik, tiz sesler çıkarmıya mah- küm - kemençelerdir. İşte, bu gibi - tabii ve aleti - sebepler dolayısile Trabzon ile Erzurum oyun musikileri birbirine benze- miyorlar. Bayburt oyunları ise (coğrafi vaziyet dolayısile ) ikisi ortası vasıflar taşıyorlar. Şark vilâyetlerinin en dikkate şayan oyunları el ele tutuşup daire veya kavis halinde yapılan cem'i oyunlardır. Bu nevi oyun- lar dünyanın dört bir tarafında vardır: cemiyet hislerini ifade heyecanları altında ber cemiyet içinde kendi kendilerine çıktık- ları kabul olunabileceği gibi, kadim Yunan (hora, horos) İa- rının Büyük İskender ve Roma kültür / istilâlarmın (o bakıyeleri oldukları da mantıki görülür, Nitekim, Orta Asya Türkleri nezdinde ( Öhor) denilen oyun- lara rastgelindiği gibi, kadim İranda (destbert) nam elele halka oyunları meşhurdur... Erzurumun (Bar) nam el ele oyunları kat'i surette Asyadan gelmedirler. Çünkü, hem Ak- eBulmacâa.c Dünkü bulmacamızı hallede- medinizse bugünkü halledilmiş şekle bakarak yeni bulmacamı- zın sırrmı meydana çıkarabilirsi- niz. Bunun için aşağıdaki tarife- yi tatbik ederek üç beş dakika meşgul olmanız kâfidir: 123456 78 91011 1 2 3 4 5 6 7 $ 9 10) u Bugünkü bulmacamız Soldan sağa Ye yukardan aşağı: 1 — Düz yer (9) 2 - İşlenmiş odun (5), eşkiya (8 3 —At çifeliği (4), alıp verme (8) 4 — Yuvarlak (5), #stiiham (2) $ — Yem (9), oca iğri (5), nota (9) 6 — Memleketin seven (11) 7 Mağdur bir şehzade (3) valide (3) 8 — Tokar (5), lamba gölgesi 12) 9 — Sert (4), ara bulucu (6) 10 — Rabıt edatı (2)'ilim (3), bin kilo($) 1) — Asker yemeği (8) Cemiyetlerde: a mam Musikışinaslar toplamyor Gözel san'atlar birliği musiki şubesinden; 29 kânunusanl carşamba günü saat 14 de senelik kongra yapı Iucaktır. Mukayyet azanın teşrif- leri, 440004000059000891000000000098 ; 23 NİSAN Pay HAFTASI ,,nın $ ilk günüdür, : 000000000400250000904000000008 zuma ile oynanırlar, hemde Orta Asyada Şaman davuluna bar derler (asıl Şaman oyunla- rının, kutsi mahiyetteki bu bar davulları ile oynanmaları meş- burdur ) ; Erzurumda (davul oy» matan ) ihtiyar bir san'atkârda seyrettik ; aynca, €n eski müel- lifler, barlardaki esas « oturup kalkma » figürünün Oğuz Türk- lerine aidiyetini kabul ediyorlar, Ruslara da Türklerden geçti. Trabzon (Horon) larına gelince; bunlarla (Ogarbin Okurunuvusta halka oyunları arasında münase- bet bulunduğu muhakkaktır. Trabzonun Milâdi 13 üncü asırda Cinevizin en büyük Karadeniz ticaret merkezi olduğu, ve içinde Avrupalı mahalle ve şatoları bulünduğu (Omalömdur. İşte (Horon ) larla o(Lira) denilen kemençeleri onların Anadoluya getirdikleri anlaşılıyor; çünkü, kurunuvusta (Fransız © (Lâtin) oyunlarının başlıcaları O(harol, horol) denilen halka oyunları olduğu gibi, bu oyunlarm (tahtadan armudi ve (Lira) denilen kemen- çelerine de 13 üncü asra kadarki sayı Şark aletleri olan davul - ! eski Fransız klise kabartmaların- $| merbut olduğu meydana çıktı. ilyarde rlef Nasıl zengin oldular? 4 ii Krup.lar : 24 Beynelmilel silâh fabrikası 1911 senesinde Krup müessesesi 53600 top yapmış, bunun 26300zünü Almanyaya VW? 27,300 zünü diğer devletlere satmıştı Fakat bu hadiselerin paris" mento ve matbuatta ifşa edi” mesi beynelmilel mukavel kıymetine halel getirdi. “Krup« firmasının hudutsuz inhisarına d aslâ halel gelmedi, * Bir sene sonra harp ilân edi diği zaman her şey unutulmuştı “Krup,, evvelki gibi milli fabrikatörü — addediliyordu. B sefer hakikaten o vaziyeti ikti sap etti. Bütün fabrikalar hatta diğer imalâta hasredi olanlar bile harp ihti göre ihzar edildi. Amele mil harp iptidasında 79 bin kiş iken alettedriç 158,000 ne kada çıkarıldı. 1887 den Krupun vefatına ka- dar “Esen,, de 24576 top imal edilmiş bu miktarın 10666 sı memlekette kalmış bakiyesi yani 13910 nu memaliki ecnebiyeye sevkedilmişti. 1911 sonunda ve- rilen top miktarı 53600 zü bu- huyor bunun 26300ü İmperatorluk hükümetlerine ve 27300 yani nısfından fazlasi ecnebi memle- ketlere veriliyordu. Krup silâh fabrikasinin bey- nelmilel mahiyeti ,böylece gerek Frederik Alfret Krup ve gerek Krup Fon Bohlen Halbah 74 manlarında baki kalıyordu. “E- sen,,den top tedarik etmiş olan hükümetlerin miktari elli ikiyi bulur; bunlardan çoğu büyük harpte Almanyaya karşı Krup topları kullanmışlardır. Harpten az mukaddem esliha sanayii meselesi ilk defa olarak açıktan açığa mevzuubahsoldu. Harbm iptidasından itibared “Krop, un teknik terakki! 42 santimlik topu ibda : cihanı hayrete (düşürüyordu. İkinci harika olarak Parisi 100 kilometreden bombardöman den “ Koca Berta, vücude tirildi. Krup fabrikalarının h dikleri. faaliyet vi mübi, kâr temin etti. 1913-14 te milyon bhasılâtı safiye 1914-15 te 8 milyon i safiye oldu. ği Bunu muteskip senelerin bi lânçosu fazla safi varidat gös” termiyorsa da her halde daha noksan basılatla karşılaşılmadı ği mühakkaktı. Harbin sonundâ' aksülamel © derecede büyük ve şedit oldu. ( Bitmedi p Yeni neşriyaf Aşk güneşi Genç neslin güzide ve kı metli edibi Etem İzzet B Aşk güneşi isimli büyük ro kitap halinde intişar etmiştir. Etem İzzet Bey, bundan e 4 intişar (sahasına konulan haklı bir rağbet gören Yı: kıtap ve İztırap çocuğu mühimmatı elde ettikleri sabit oldu. “ Krup ,, un müdürü umumisi “ Hügenberg ,, bunun saçma ol- duğunu, rakipler ile olan müna- sebatın müdüriyeti alâkadar et- mediğini beyan etti isede müc- rimler cezalandırıldı. Ayni za- manda “Krup, un “Polivo,, Rus imalât fabrikası ile bazı kontratolar akdeylediği ve bu fabrikanın da büyük Fransız. “ Krözo-Snayder,, fabrikalarına da ve bazı Lâtince kitaplarda güftelerin — çünkü bütün oyun havaları şarkı halindede söyle- nebilirler — aksanları altında Türkleşmişlerbir. Trabzon kemen- çelerinin iki telde gs corde) çalmak âdetleri ile, horon hava- y larının bir temanın mütemadiyen eserlerile edebiyat ve san'i tekerrüründen ibaret olmasında | küdretinin dereçesini gene da Avrupai kususiyetler farkedi- | ti. Bu itibari Aşk güneşi liyor. Her sahil ve ticaret mer- | romanının intişarı edebiyat kezinin halkiyatı bu gibi tarihi | leri için alâka ile karşıl mukadderata tabi (Okalmıştır; | bir hadisedir. Tavsiye ederiz - sahil memleketler bu gibi husu- (77777 imi siyetlere her yerde alışıktırlar. bliğini temin eden lerle İlâve edelim ki Trabzonlular 93 | mühimi. oyun. havaları, Eg harbinden evvel bugünkü Gürcü aksanları! metodi elbiselerini hiç bilmez ve sev- üstünde yaptığı tesirler oldun. mezlerdi. Yeniçeri kibası giyinir- izabetmiştir. Gerek barların lerdi. | Gürcüler halka oyunların | g<reK boronlanm tarihi, bilmezler; eski Bizansta ise yaylı | “© bedii kıymetleri pek saz ik 0 Ke a vilâyetlerimiz Rum ve nilerinin kadim garp dansi Milli ayrı oyunları yok- çıkmış olması ise, beste tar: Âşıka (Aşok), saza (saz), mızın dikkatlerinin kendi bara (bor) deyip bıkmadan ve musikilerimize tere bep Türkçe olarak çalıp, söyler | ottirmekt ve oynarlar. (0) Bisse Trabeoa eyi 2 Run Hugo Rieman, oyunların mik besle el dağ adi G vi

Bu sayıdan diğer sayfalar: