9 Mart 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

9 Mart 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(Okadın ia pansiyonda yatar kal- Balta ile yontulmuş- H gibi bir suratı, dev gibi vardı. Kadın e Bakışı, yürüyüşü, > Ve boğuk sesi bana dehşet ve- virdi. Ben tavan arasında wi tta oda a ia benimkinin. in id ek çıkıp girerken onu görme- Yeyim diy, kapıyı daima kapalı Ara sıra ya merdiven- da avluda kaya arsız, yılışık | yılışı Serti, Hele en... Ya: ony birkaç kere kafası dumanlı de gördüm. Bava: Mektepli Bey, nasıl iyisin Yal der, sonra kaba kaba, bir Wabacı gibi gülerdi. Evi çoktan giştirecektim ya, gözü kör pek semiti, pek cadde Üzeri ibi. Üstelik ucuzluğu da Yardı. ta bi yün pH 1 Bir sabah hiç beklemediğim | saatte kapım açıldı. Eşikte mu gördüm. a yeri Bey! nasıl iyi- bari Niye? X ha i? hi Bi; ricam var a Li gi Yamrı Yumru suratına, müstek- “>. Sesine yalvarmak hiçte ıyordu. n, me, iski ; — “Hü... Evet evel Wz vermemeli, — Memlekete bir mektup Ya... Hele bak... Hay baş Belin, hay... Uzandığım yerden Sğruldum. Kalktım, masa başına | tim SAN e. tarafa geç, otur ve N kime yazılacak bu mektup? Bolese. > Ne yazacağız bakalım. b > Ha... durun. Deyin ki Anam Bolesim, ciğerimin kö- Mi Boles... Bo'eacim... Beni h m MU? senin mini mini vay vay... Mini mini kum- Üy gelin. Bir yetmiş beş boy beş kilo ağırlığında Yum- aklar... Tencere dibi gibi surat. ne bu? Kumrucuk. >> Bu Boles kim? — DE > Ne diyorsun, nişanlın mı? ha Ne var? Benim de nişan- dağı, amaz mı? Ben de br kız a, miyim? Bir kız ya... Nişan- olan bir kız... Ne dersiniz? Dayan diyeceğim tabii tabii... hım edelim. Ha ne vakıt ni- ınız ? © Altı ây evvel, - öhhhöl.. Fakat şaka ani © kadar ateşi, o ka- i pa sever görünüyordu €r Terez Terez olmamış ol- Şu mahut Boles'le yerimi i bayağı bayağı b ederek gitti. O | sonra on beş artık İm lar Moskovada darülfünuna gider- | sonra yağmurlu, berbat bir ak- (8. x İ sok; Bözüdllei sana ne. Yazan : Maksim Gerki Terieme eden: Ömer Fehmi şam üstü tekrar düştü. — Ne var? — Bir mektup yazdıracaktım da... — Bolese mi? — Yok yok Bolesten. — Ne dedin. hş söy! ili Aşağdaki kızlardan birisi.. (Şey hanı. Onunda nışanlısı varda. Sizlere ömür kızcağızı avutalım diye.. Hani anlarsınız ya.. Terez derler ona- da benim gibi. Dik dik yüzüne baktın., elleri titriyordu. o Tühaf bu kadına böyle. ye ben mi.... hiç.. yan | — Bana baksana sen... Ben | dalgayı çakıyorum. Bunlar hep mârtaval. Ne Bolesin, ne Cole- amâ.., Haydı çek arabanı. Başka apıya... Ürktü, Kendisini (kaybeder gibi oldu. Bir şey söylemek istiyordu. Söylemedi. Şöyle bir davrandı. Elile müphem bir işa- ret yaptı ve çıktı gitti, Kapısını hızla kapattığını duydum. Yap- tığıma pişman da olmamış de- gildim hani. Elin garibini ne vardı kıracak? Odasına gittim. Dirseklerini masaya dayamış, başını avuçlarının içine almıştı. Bana bakar mısın? f Yerinden fırladı. Gözleri garip garip parıldıyordu. Ellerini omu- zuma dayadı. — Ne var, ne oldu? Ya işte Kâğıt üzerinde kalemi cızırdatmak pek mi güç şey. Bales yok.. Terez de yok. Yalnız ben varım? Bu- nun sana zararı var mi? — Hayır, yok. Peki ama Te rez de mi yok! Ona dikkatli dikkatli baktım. İkimizden hangimiz de'i idik? | — Eğer Bolese mektup yaz- mak pek güçse işte evvelki yazdığınız. Alın onu. Al diyorum. O idi yazdığım mektup. Gön- dermemişti. — Terez bu nasıl şey. Niçin göndermedin mektubu? — Hangi mektubu? — Bolesin Mektubunu. — Sana Boles yok demedim mi ? Kime göndereyim ? Bu kadın benimle eğleniyor mu idi? Bolesin mevcut olma- masi ne fena idi. Evet evet böyle söylüyordu. Bolesin niçin mevcut olmadığını anlamıyor- muş gibi kollarını açarak böyle ei) ei ge tanecik olsa. Ben de başka kadınlar gibi değil miyim? Ben de bir kadın değil miyim ? ap bir nişanlım olmamalı ime *se mektup yazdıriyo- Kendim dinliyorum , Bolesten Tereze mektup yazdırıyorum. Başkalarına okutturuyorum, Gene kendim dinliyorum. Benimki de böyle işte. Gönül avutmak. O günden sonra ben işi artık arzuhalciliğe döktüm. Haftada iki defa muntazaman Terezden Bolese ove Bolesten Tereze mektup yazdım. Ne dersiniz, bunları dinlerken hüngür hün- gör ağlıyordu. sin aslı var. Senin lr başka | 8 Mart©30 Borsalar Kamb ya l ingiliz İrem Ke. (103 TA. mukabili Polar vadıs Hani ire Belpu Drahin İs Frank Leva Piaein Kuron Siling Pezeta | Mark Zon İ Pengii 2 Lev Kuruş rk hirası Dimsr Çetvöne Kurus 4 iy Sukur | (lmginey | (Amerika bO Frank (Eranız 20 Liret “İtalya O Frark Belçiks) Drahmi (Yunan) 20 Frasik (isviçre) l w Leve Bulgar! j 1 Florin (Felemenk' W Kurna (Çekoş'ak r$ilaz (Avusturya I Pazete İspanya” t Rayşmari (Almanya IZWü Lehistan 1Penpü Macaristan £ Vey (Romanya) 20 Dinar Yaerslovyaj i 1 Çerameç Sevvet İsteriin ! Dolar Arın Mectdiye Banknot Hora harlei v4 Tahwihige | İstikraz dahli “ade Düyutu muvahade İkramiyeli demiryolu İstanbul tramvay şirkeri! Mibime Dek ve Antrepo! İstanbu) #noetin su Şr, | | İl misss sensetiri| İş bankası smağiı bankısı Ticarel ve zahire boruna! edeylerreemiliği Külahya hukuk hakimliğinden : Kütah- yanın Saray mahallesinden dülger zade müteveia Hüsnü Efendi kerimeleri Açiye ve Kadriye H. vekili Süleyman Efendi ile Pirler mahallesinden Zevcesi Makbule IL ve Avf ve Refik Efendilerin müte- haddis izalei şilyu davasının cereyan eden muhakemesinde daveti kanuniyeye rağmen müddel, #leyhlerin ademi icabet- lerine mebni gıyap kararı verilerek ikas | metgihları meçhul bulunduğundan ilânen tebligat icrasını karar verilmiş olduğun. dan yevmi muhakeme Olan 93 mart 990 pazar günü “saat onda Kiltahya sulh hukuk mahkemeainde bizzat veya bilvekdle — isparı vüent “eylemeleri" ilin Olunur Muhterem doktorlara Avrupa müstahzaratına mua- dil HASAN KUVVET ŞU- RUBUNU tertip ve istihzarın- daki muvaffakiyet ve mükem- meliyetine binaen iyot ile gliserofosfatlara ihtiyacı olan hastalarınıza (bu kıymettar şurubu tavsiyenizle vatani va- zifenizi ifa ve hastalarınıza şifa temin edersiniz efendim. “ğ ileri Meşhur “ mama ,, lar umum» hanelerine lâzım olan yeni ma- tahları bu muhitte araştırırlardı. Filhakika şehrin ve sarayın en gelen o arabulucularından Gurdan isminde bir kadın adam- ları vasıtasile “Labıl,,in mağa- zasına yeni bir parça düştüğünü öğrendi. Gidip genç “ Manon Lanson ,, u gördü, eine kartını ve bir iki irank sıkıştırdı ve gelip kendisini ziyaret ederse çok kazanacağını söyledi. Ertesi İ pazar günü mulâkat vukua geldi. “ Gurdan ,, kadın, bu mülâka- tı şu suretle anlatmıştır: “Onu dairesine götürdüm, za- rif budvar'arımı gösterdim, her taraftan zevk ve aşk saçılıyordu. Duvardaki nakışlara dikkat et- mesini söyledim. Bunlar çıplak ve şehvet uyandırıcı, en soğuk kanlı mahlükun damarlarını kız- dırıcı resimlerdi. e Barr bu resimlere iştiyak ile yordu. İçi alevlenmişti. Önü bu manzaradan uzaklaştırdım, yal- nız işime gelip ge'miyeceğini anlamak için bunları göstermiş- tim. Sonra büyük bir elbise oda- | sına götürdüm. Güzel dantelalar acem kumaşları, taftalar, ipek çoraplar, eldivenler, elmaslar gösterdikten sonra sordum: “Nasıl yavrum! bana rapto- lunmak ister misiniz? Bunların ke- hayat © süreceksiniz, her gün tiyatroya ve gezmiye gideceksiniz. Şehrin ve sarayın en yüksek ricali ile yemek yiye- ceksiniz! Gece de zevkedeceksiniz. Ah! ruhum ne zevkler edeceği- nizi bilseniz! Bunlar o kadar tatlı şeylerdir ki, herkes başka isim bulamamış, cennet zevkleri ismini vermiştir. Burada prensler, hâkimler, yüksek rahipler göre“ ceksiniz. Onların mpi evimde yorgunluk çıkarmak ve sizin gibi bir güzelle keyfetmek için sabahtan akşama İt gibi r. Mi söyledikten sonra eline altı frank sikıştırdım ve kendisine ihtiyaç görür görmez bir kadın göndereceğimi haber verdim. Sevinçle böynuma $a- rıldı, aş çıkıp se ön sonra iskoposu p .Sensiye eri ilk dersi verebilece- bir güzel ve bakire kız istedi. turdan bu bapte diyor ki: s. 2 Z 7 — VAKIT. 9 Mar nan l Zampara Kıral İl Mama, “Lanson,,u nasıl kandırdı “Kızım! geceleri tatlı tatlı zevkler edeceksin! Bu zevkler o kadar tatlıdır ki insanlar bun.ar için cennet zevki demişlerdir !, ... 130 — “ Matmazel Lanson , u bu işe ehil buldum. Monsenyöre ara- dığı goncayı bulduğunu mek- tupla bildirdim. Monsenyör gün tayin etti. « Bakire » mi erken- den çağırttım; ona oyniyacağı rolü öğrettim daha doğrusu mazisi ile alâkadar olmadığımı, fakat her halde bir şey bilmez gibi durması icap edeceğini an- lati m, Sozukluğu belli olmasın diye vücudünü sıkıştırıcı bir mayi ile ilavman yaptırdım, Bu «koklanılma- mış çiçek» için yüz Lui aldım ve kendisini rahibin kolları arasına verdim. Rahip ondan o derece | memnun olduki, onu kapatmak istedi. Fakat birdenbire piskopos ol- duğu mıntakaya dönmiye mec- bur oldu. Zaten bu, benim de işime gelmezdi. Bu “bakireyi, el- den çıkarmadan evvel bir ka, defa daha bakire rolü oynatmı ya mecburdum. Kızı dendime iyiden bendetmek için kendisine gömlekler ve bir entari verdim, ve dedikodu olmaması için bun- ları piyankoda kazandığını arka- arına lemesi ta' inde baldan. İmei en hiç te ihtiyacı yoktu; çünkü kız benim kadar açık göz bir şey- di.» Bu “faydalı, mülakatın ertesi günü güzel modistre geçici aşı- kına şu mektubu yazıyordu: Rahip Efendi; Dün size ismimi ve adresimi söylemeyişim madam “Gur- dan,, m bunu menetmiş olmasın- dandır. Sisin kim olduğunuzu da bana söylemek İstememişti. Fa- İ kat cebinizden düşen bir mek- tupta adresinizi öğrendim. Bu mektubu size iade vesilesile size hürmetlerimi takdim eder ve lütüflerinizden mahrum bı akmamanızı rica eylerim. : Beni kapatma alacağını ve iyilik yapacağını söyledin. Sözü- ne itimat ediyorum. Dün akşam canımı öyle bir acıttınki... bu gün adeta hastayım, fakat per- İ şembe günü Madam «Gurdan» l g UL , lukanta gazind ve tivit File Dans salonu Salonumuzda 13 Mart 1930 Perşembe günü akşamı fevkalade olmak üzre bir balo tertip edilmiş olup gece sabaha kadar devam ve muhtelif eğlence Ve varyete numaraları gösterilerek güzel vakıt geçirileceği ve şimdiye kadar tertip edilen balo- larım fevkinde olacağı şüphesizdir. Elbise: Kostüm suvaredir. Damla gelmek mecburidir! Muhterem müşterilerimizden beş yaşından aşağı çocuk da seni görmeme mani olmıya- cak zannındayım. Bana güzel bir saat vereceğini vadetmiştin. Perşembeye getirirsin değil mi? Allaha ısmarladık güzel rahibim sizi cazibeniz miktarında seviyo- rum ki bu da az demek değildir. Sentnnire sokağında modacı labil nezdinde Bi getirmemelerini rica ederim. BELDEDE a

Bu sayıdan diğer sayfalar: