13 Mart 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

13 Mart 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i sbDulmacac Dünkü bulmacamızı hallede- medinizse bugünkü halledilmiş şekle bakarak yeni bulmacamı- mn sırrını meydana çıkarabilirsi- niz. Bunun için tarife- Kont dü Barri nin güzel metresi. yi tatbik ederek üç beş dakika i meşgul olmanız kâfidir: eee DÜŞKÜNLER :1 Baba Yazan : Sadrı Etem —— ———-—————-— Anj yani melek lâkabını alan güzel kadın kontun evine gelen misafirler arasında müşteriler buluyor ve pezevenginin dalave- ( Baştarafı dünkü sayımızda | liği *— Ulan Mehmet bir havlu getir pamuk getir ustura sura- tımı kesti... Şinaver bir şey anlamamış bu satılık köşklerden birine pey veririm dedim, Şöyle düşünüyordum. Bu köşkleri sa- tanlar zarurette oldukları için mallarını (Oelden çıkarıyorlar. Erenköyde bir köşk sahibi ol- mak yazdan yaza para kırmak demektir. Ben buna derhal pey verdim. O Ferağ (muamelesini yaparken köşkü karşılık göste- terir evin parasını öderim bir kısmında kendim otururum; bir kısmını da kiraya veririm buna pederde kızmaz, valde de me- zarında rahatsız olmaz. Onlar da zamanlarmda kira alırlardı. ie senelik kira evi baştan satın Ne Böyle düşünerek derhal mü- zayedeye iştirak ettim, sakın caymiyayım diye saniye fevt etmedim. Müzayede 4800 liradan başladı, arttirdım 5000 lirada köşk üstümde kaldı. Üç yüz lira pey akçası ver- miştim. Paranın üstünü bulmak İçin, peder merhumun yetiştir- melerinden bir sarraf vardı, hemen ona baş vurdum. Dedim ki; «— Erenköyünde bir köşk satın alıyorum, mükemmel enfes bir yerde iki yaz köşkün kira bölüğünü kiraya verdim mi artık yokluktan kurtulurum. Bütün İstan- bul Haydarpaşa ile Pendik arasına taşınıyor vapurlarda tirenlerinde yollarda iğne atsan düşecek yer yok, ber yer tıklım, tıklım adam dolu, bir odada on beş kişi adeta kucak kucağa otu- rüyorlar, yatıyorlar, kalkıyorlar bizim köşk denizde yakın plâj burnunun dibinde. Değme key- fine gelecek sene bir de sandal uydururum geçeriz seninle meh- tapta karşı karşıya. Kekâmı kekâ... İşte ben sana bu köşkü rehin vereceğim sende bana derbal beşbin lira bulacaksın. Sarraf: — Peki beyefendi, dedi bir kerede beraber gidip şu köşkü görelim.. “ — Hay, hay dedim, bera- berce çıktı yola. Ve uzun lafın kısası menzili maksuda erdik. Ne görsek beğenirsiniz efendim. Az daha yüreğime iniyordu. Şarkadak (düşüp | bayılmışım. Nasıl bayılmıyayıyım efendim. Evvelâ köş Cadde bostan iske- lesine yakın diye sağlık verdik- leri halde az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik tam birer paket cigara içtik belki bura- dan kolây gider dedik sağa saptık. .Şuradan daha yakm olsa gerek dedik sola saptık. Kestirme olsun dedik hendek- lere girdik. Bataklara saklandık. Çukurdan atladık tellere takıl- dık kanter içinde kaldık gözü kör olasıca yer bir türlü mey- dana çıkmadı. Tam üç çeyrek taban teptik nihayet elâ göz- lâm çıktı karşımıza köşk diye ortada dört harap kâgir duvar vardı. Ne çatıda kiremit ne pencerede cam çerçeve, nede kapı yerinde kapı vardı. Kor- kocaman bir arsa kuş uçup kervan geçmez bir yer. Sarraf beni ayılttıktan sonra: “ — Beyefendi dedi, sen şü pey akçâsına kıyda, şu berbat işim içinden kurtul. Demem, size para vermem demek değil başa.. Ben peder merhumun nan nimetile perverde oldum.. Yani demek isterim ki, benden alacağınız beş bin lira ile burası adam olmaz, halâ yola gelmez. Birde östelik bana faiz vere- ceksiniz, ne hacet beyim al paraları saray burunundan ba- lıklara at.. “ Doğru söze ne denir.. Peki çorbacı dedim.. Ve pey akçasma kıydım, kıydım ama bizdeki pa- ralar da suyunu çekti... Şimdi kaldık mı efendim adam akılı o dımadızlak.. İpi o pillah sivri küllâh.. Başladık, öteden al beş lira ödünç, beriden al on lira borç.. Gelsin depo bakkalından veresiye şeker kahve, pirinç battık mı efendim “ — Yuf enayi! düşünecek ne > Börç bini geçince kebap lar boynumuza.. Kapıdan İcra memüru ayrılmaz oldu bu hale karşı düşünmekten başka çare yar vE İSEM bir çıkar yolu yok.. Bizim hanıma dedim ki : Ayol sen ut filân bilirsin piyano çalarsın çalğı ustalığı yap. Bende bir iş tu tayım. i Hanım şöyle böyle İşe baş- in Ben bir şeyler bulamadım. Kahveye devama başladım. Sabahlayın (evden kahveye gece vazifeden döner gibi kah- veden eve gidip gelmiye başlar dık. Artık mahalle habvesinde çoluk çocukla ufaktan, ufaktan oyun oynuyorduk. Tavla, iskambil poker, bakara gibi © oyun- lardan allah eksik etmesin gün- de bir iki liracık odoğrultuyor- dum. Hani şaka maka halimiz- de biraz düzelir gibi oldu idi. eh evde de bir ben birde refika cariyeleri kalmıştık. Birim kız bizi beğenmiyor sık sık halalarma gece yatısına gidi- yordu. Yavrucağımın hakkı da vardıya.. Biz onu ne nazü nimetler içinde yetiştirmiştik. Şimdi bir şey yapamıyorduk; onun için yavrucuk halasını bize tercih ediyor. Oğlan da ara sıra oğriyor. Bir ayvaz bir köroğlu birde ii baldızım şöyle böyle yaşıyorduk. Bir gün bizim hanım da bir haller belirmeğe başladı, meğer efendim aş yeriyormuş| Baş (8), nihayet (81 2 — Taru (41 mahkeme karl (4) 3 — Yor (4), İrani (4) 4 — Göz rengi (8), yanım (3), bilyük (8) 5 — Nota (2), felâh (5), kırmisı cinsten reok (2) kararı e 6 — Ahp satma (7) 7? — Now (2, bir cins aslata (9), nota (2) 3 — Oda 73), maden ip (8), kar (3) 9 — Necat bulan (4), siyah (4) 10— Odak (4), sıçan (4) 11— Deniz kilometresi (3), orta (3) Tertip eden: Sadri a a diyince cinlerim, perilerim başı- ma vurdu. Aygır: “ — Demek banım orta katı kiraya verdi gel. O Bakayım imanım.. oGel. Alında bir parıltı var.. Üstüne toz konmuş. mübarek koç. Şinaver Bey: “ — Haşa efendim, haşa, if- tira buyurinayın... Ailemiz yedi göbekten namusludur.. Fakat korkum şu biz mahalle kahve- sinde mektep çocuklarının elin- den beş on para alacağız kar- nımızı doyuracağız, oğlana dans parası, kıza manükür ve makiyaj parası vereceğiz, 8onra bundan artan ile de hanıma lobsa ma- sarifi yapacağız. Var mı efen- dim buna imkân? Yola çıkar- — Yolcuyu ... masaydın. « — Bir kerre olmuş efendim. “— Çocuk sana benziyor mu idi... « — Bilmem efendim... Daha çocuk doğmadan bu afetin önüne geçelim diye karı koca baş ba- şa verdik, düşün baba düşün... Nibayet ilâçla çocuğu düşürmi- ye karar verdik. Hanım ilâcı içti, Rahmetli bir günde fırladı gitti... Bizi de karısının katili diye yakaladılar... Buraya tık- tılar. «— Ulan be... Sende mi ka- tilsin... Vay canma onun da namusu kalmadı artık.. Gözüm görmesin haydi defol... Karsım- dan... Git zıbar.. Yoksa elim- relerini kolaylaştirıyordu Bu mektuplardan biri. “Pi- danya dö Merober, tarafından için size bir çok defalar teklifatta teklifatta bulundum. Fakat bu hareketi ihtiyar etmiye sizl sevkedecek esbabı ve bundan göreceğiniz menafii uzun uzun tasrih etme- dim. Burasını açıkça anlatayım. Evvelâ kalbimin yegâne hakimesi ra arzunuzca emredeksiniz. Ge- rek sarayda gerek şehirde tanı- dığım kimselerin haddü hesabı olmadığından evimde yani kendi evinizde, markiler, dükler ve hatta prensler göreceksiniz; bun- lar size arzı hürmeti bir vecibe leriniz olacak, ve en yüksek sınıfa mensup kadınlar gibi söslene- ceksiniz. Evde yegâne hakim olacak, herkesi siz kabul edecek, sizi ziyarete gelenlerin takdir ve takdisine omazhâr olacaksınız. Bir defa benimle bulununuz; ovakit evi idare İçin nasıl hare- ket edeceğinizi size anlatırım. Banu pek kolay belliyeceğinize eminim. Sizdeki mezaya ve sir- deki zerafetle her kim izi görürse onu meftun edeceğiniz şüphesizdir. Düşününüz ve ricamı kabul ediniz. Yarın cevabınızı almak için markiz dü «Kesne»nin evine uğrıyacağım. Kabul ceva” bınıza İntizar eylediğimi beyan vesilesile size olan lâyezal mer- butiyetimi de tekrar (ederim güzel matmazel, Günel dostumuz Kont dü Bart Matmazel «Lânson» elde ede- vee olduğu halde bu teklifi kabuletti. Kont dü “Barri», «A- delayit» isminde bir metresle o- turuyordu. Ondan bir çocuğu bile vardı. Kont bu metresi başka bir eve çıkardı, ve kadının itirazla- rma rağmen yeni metresini evi- ne yerleştirdi. Evvelâ bu cazip ve güzel mahlüku kendinetah- sis ederek ona karşıolan iştiya- bir sebep kalmadığına karar ve- rerek evini kumaroynatmak ve- silesile her kese açtı; ve kumar- oynamağa gelen sarây adamla- den bir kaza çıkacak.. Şinaver yorgun argın belini tuta tuta merdivenden yukarıya doğru çıktı. Kovuşta mangal üstünde mısır patlar gibi sesler çıtırdadı: Paşazadeye vuu yuuu... Vuyu yüuuu vuu. Sadri Etem Yanın : Düşkünler serisinin ikinci yassı (Ana) rma yeni elde ettiği takdim eyledi. Herkes dü “Bari, nin Nd bir av ele geçirmiş olduğum” tasdik ediyordu. Görenlerin ki” fesi bu güzel lokmadan nevale" lenmek istiyorlardı; fakat o kadar çok idi ki srasıni bek" lemek icap ediyordu. (Bitmedi) | R? Mart930 Borsalar İrtihal Anadolu ajansı baş ie ve mesleğine vakfı vücut li bir tabibi idi. Ailesine “| beyan ederiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: