3 Mayıs 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 1

3 Mayıs 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

meki Ka i Vette AZI ürkiyesi Deyli Telgraf gazetesinde çıkan dikkate şayan bir makale Eski Türkiyede Türk, kendi memr- | İeketinde misafir gibi idi. Yeni Tür- kiyede memleketinin sahibidir . » Bir seypah, yalnız Türkçe ak Adriyatik sa- Çin hududuna ie gidebilir . Onun Türkiyeyi bugünkü Rududu gBirkaç sene evvel | İrablus ta dolaşarak Sennusilerin âhında bir müddet kaldık- tan sonra yazdığı (o yazılarla İliret kazanan İngiliz o seyyabı Rosita Forbes, o zaman''an bsi #eyahatle meşgul olarak bir tek makaleler yazmış ve İngil- > en atinmiş muühar- peleri rn "elrmiştir. Mis ©rbes, Fasta, Hicazda, Afrika Ve Asyanın daha bir çok yerle- de dolaşa colaşa nihayet #eçenlerde Balkanlara uğramış ve > ş Türkiyeye gelmiş v çiz etimiz üiçonda ç “ ; " is Forbesin e Tür iyesi ,, serlâvhasle t dığı yazı Deyli Telgraf gaze- ir © intişar etmiştir. a lis Forbesin o memleketimiz kında yazdığı yazının dikkate n noktalarını naklediyoruz. vi Forbes yazısının başında k in ge Türkiyeyi mukaye- derek diyor ki: Abdülhamit devrinde Türk- KR memleketlerinde misafir idi- » Başka her millet onları is çanak ederdi. Türkiyede sanayi E, Pâra yabancılar elinde idi. iler, Rumlar, Yahudiler ve Ryu Palılar Avrupanın hasta ada- daha çaba fazla mi gre > para koparmak için a irlardı. a Türkiyeye klar tüfekler işlemez, ma- *r Çalışmaz, ordu mamina pay edilen ayakkabıların to- Faki mukavvadan yapılırdı. bii Türkiye. çürük ve köh- torlak devletti. Bu vâsi impera- Yet bay jgenban # değil bir zaaf men- nebi ere karşı bu kuv- Hük mahrum etmiş idi. maa et sesini (oçıkaracak sbir İm İk Dehaları | Satlediyoruz! Müderris Şerif B.in rketimize verdiği cevap 3 Üncü samsamızda gemisi ona İstanbulun, | istikbaldedir. ld | Türk milleti için bir kuv- | itülâsyonlar, hükü- | İ | Avrupadan gönderilen | İ V Avrupaya itaat mecburiyetinde olduğunu ispat ederdi. Onun için yeni Türkiye, mer- kezini Avrupa toplarının erişe- miyeceği bir yerde vücuda getirdi. Yeni Türkiye, yarattı- gı ordu ile memleketi kurtardı ve bütün Avrupaya meydan okudu. Tarihte ilk defa olarak mütecanis bir Türk devleti tesi edildi. Yeni hükümet milli bir hükümettir. o Onun (merkezi Amerikavari yapılmıştır. Yeni hükümet'n gözü o mazide değil Yeni Türkiyen n yaptığı her ! iş asridir ve kendi sâyile, ken- e sermayesile yapılmıştır. Fa- Türki kendini ai duğundan, bütçesinin takriben yansını gayri müsmir şeylere hasretmek (o mecburiyetindedir. Onun için bütçenin yüzde kırkı orduya ve jandarmaya, sevkel- ceyşi mahiyeti haiz ve iktısadi | kıymeti pek mahdut, demiryol- lara sarfolunmaktadır. Türkiye, harpten evvel fındık, yün, meyva, tütün ve sair tabii mahsullerini ecnebi piyasalara sevkederdi. Bradfort, Türkiyenin yününü, Amerika, kuru yemiş- | lerini satın alırdı. Bugün ise Cenubi Afrika, Kaliforniya onun rakipleridir. Balkanların tütün | mabsulü ise günden güne art- maktadır. Bugünkü mali ve iktısadi buh- ranın sebepleri bunlardır. Fakat Türkiye, Rusya İtalya ile muahedeler yapmış, bir taraftan İrak, diğer taraftan Suriye ile anlaşmış olduğundan, ve Ayrca (Yunanistan ile | uyaşmuş olduğundan, ziraat, sa- nayi, nakliye, sulama işl»rini, kapitülâsyonları hiçbir veçhile diriltmeden, bunları inkişaf ettir- mek için, ecnebi sermayeye ih- tiyaç vardır. Son tahriri nüfusa göre, Tür- kiye on üç milyonluktur. Fakat Rusyada 30 milyon Türk vardır. Bir seyyah yalnız Türkçe ile Ad- riyatik denizinden Çin hududu- na kadar gidebilir. O halde Türkiye yalnız bugünkü hudu- du ile muhakeme olunamaz. Çünkü büyük bir kıtanın yarı- sından fazla bir sahada siyasi ve ırki bir nüfuzu haizdir. An- kara, Türkiyenin ati namına da- vasını temsil ediyor.» Mis Forbes daha sonra Anka- ranın imarından, orada inşa edi- len binalardan ve Ankaranın bir hars merkezi teşkil etmesin- den'.bahsettikten sonra Ana- ve dolu köylülerinin hayatını anla- tıyor , köylünün tabii veya sun'! irva tesisatından mahrum ve ipti- dai aletler kullandığı için olduğunu söylemektedir. Bakılamaz! Dr. Akil Mühfır “ okamıyacağını, mak istiyorlarsa meşhur Dr. Akil Muhtar B. Günde 100 hastaya bakan doktor Dizimiz, re Birkaç gündür doktorlar ara- sında devam etmekte olan mü- nakaşa omünasebetile İstanbul sıtma omüca- delesi birinci şube doktoru | Mitat Beyden aldığımız dik- kate çok şa- yan bir mek- tubu ( meşret- miştik, Mitat | B. bu mektu- bunda, bir dok- torun günde 100 hastaya hastaların iyi torlara değil, evlerinin yanın- dakilere müracaat etmeleri lâ- zım geldiğini söylüyordu. Dün bu mütalea hakkında maruf (o doktorlarımızda © Akil Muhtar beyin fikrini öğrenmek istedik.Mitat beyin mütaleasında isabek gören Akil. Muhtar B. şunları söyledi: — Emrazı dahiliyede bir gün- de 100 değil 30 hastaya bile bakmak bence doğru değildir ve bakılamaz. İ Ben hiç bir refikimin bundan | ziyadesine baktığını zannetmi- yorum. Kendi hesabıma ben buraya geldiğim zamanları da ima hastalarımı randevu üzerine kabul eder V€ vasati olarak her bir hastaya Yarım saat için randevu veririm. Fakat hastalığın nevine görs bu müddet bir, hatta iki saat de uzayabilir. Bunun için günde baktığım hastaların adedi def- terimde de görüldüğü veçhile | alelekser 10 dur ve azami ola | rak ancak sabah akşam baktı- | ğım günlerde bu miktar 15-16 ya | çıkar. Onun için yüz hastaya | bakılmaz diyenlerin hakkı var- dır ve bunun da hiç bir yerde vaki olduğunu zannetmiyorum. Bir hasta bir hekime müra- caat ettiği zaman hekim her şeyden evvel hastalığı anlamak ve hastasına iyilik etmek mec- buriyeti vicdaniyesi karşısında kendisini hisseder ve bunun için de hastaya iki saat bile hasret- mek mecburidir. Sonra bilmiyorum 100 hastaya | bakıldığından bahseden arka- | daşlar hangi etıbbayı kastedi- yor?.. Filhakika bizde bir bekim | kendisine bir hasta geldiği za- | man yanı sıra bazan iki, bazan | beş arkadaşı gelir. Onlar bakıl- mak için değil doktor kabinesini doldurmak < içindir. Acaba o arkadaşla: bunu mu gördüler?. | Genç arkadaşlarımızın müza- yakada bulunduklarını ve bunun iyi bir sare peak doğru ol- uğunu zel anlıyorum. Lâkin eri hekimlik, operâ- törler müstesna, hatta en ziyade muvaffak olanları bile zengin- | leştirecek bir meslek değildir. | Yalnız her bekimin bir derecei | refaha hakkı vardır. Yarın Gençlik ve Çocuk sayı- falarımı yeni ve mütekâmil bir şekilde bulacaksınız ekirge Akını 60 kilometrelik bir cephe halinde ilerliyen sürü | Merakiş çekirgel eri hududumuza girdi, Sudan çekirgeleri yoldadır Ekinlerde ve bağlarda yüzde on beş hasar vardır, ciddi tedbir alalım | yeğ m Cenup vilâyetlerimizin azılı düşmanı : çekirge Savur muhabirimiz yazıyor : Cenuptan külliyetli miktarda çekirge akınları geldiğini ve bu- nun için tafsilât vereceğimi tel- grafla o bildirmiştim. o Haşerat müstakimülcenah sınıfına men- sup olup vakit vakit yaptığı akınlarla memleketimiz mezrua- tını hasara uğratan ve zavallı çiftçilerimizin bir senelik mesa- ilerini birkaç gün, hatta birkaç saat zarfında mahveden; malüm olduğu üzere: küçük çekirge en- vamdan Merakeş çekirgesile bü- yük çekirge envaımdan Sudan çekirgesidir. Menşei Merakeş olduğu için bu namı alan Merakeş çekirge- sinin beynelmilel ıstlahı ilmisi Stanrontus Marocanus olup, bu çekirge sarıya yakın kırmızı renkte ve üç santimetre tulün- dedir. Sırtının üzerinde salip şek- lini alan esmer ve küçük leke- lerle diğerlerinden farkolunur. Milyonlarcası haziran nihayetle- rine doğru uçkun halinde akın- lar yaparak ağzım terkip eden kuvvetli taşirlerile mezruatı tah- Türkocağında konser Dün Türk münevverleri güzel bir gün geçirdiler Türk ocağında konser verenler Dün Türkocağında profesör Skarsellinin riyaset ettiği san'at- kârlar grupu tarafından bir musiki müsameresi verilmiştir. Müsamersde klâsik (o parçalar çalınmış ve taganni edilmiştir. | Bu konserde Basso Osman Ca- vit B. Verdinin Siman Boka negrasını muvaffakiyetle taganni etmiştir. Bundan sonra Bariton golidis Tenor Valnan ütücüyan ve Vantis Efendiler de muvaffak bir şekilde taganni ettiler. Soprano Madam Polyanski | Meziyet Hanımda bu güzel mü- M. Konstantin Panciri ve Kon- ! samerenin en kıymetli uzuvları- pı teşkil ediyorlardı. Profesör Skarsellinin piyanodaki omuvaf- fakiyeti bilbassa takdire lâyıktı. Konser samimi alkışlarla nihayet buldu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: