1 Temmuz 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

1 Temmuz 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 4 VAKIT 1 Temmuz 1530 YAKIT aaa m Papas mektepleri ne olacak? ürkiyde imparatorluk dev- E in akim bir takım ecnebi mektepleri var; bunların mühim bir kısmının vaziyeti yeni Türk idaresinin kabul ettiği prens'pleri ile telif edilmiş gibi- dir. Diğer taraftan Maarif ve- kâleti bu vaziyette (bulunan mektepler üzerinde daha ne yapmak lâzım ise bu cihetler ile iştigal etmektedir. Bu bapta hazırlanmakta olan bir nizam- 'name gelecek seneden itibaren tatbik edilmeğe başlanacaktır. Yalnız ecnebi mektepleri ara- sında birde Fransız papas mek- tepleri var ki bunların vaziyetle- rini sadece bir nizamname ile tanzim etmek m'mkün değildir. Çünkü bu mekteplerin esası bu günkü maarif pensiplerimize mugayir bir şekilde teşekkül etmiştir. Filhakika (Notrdam dö Siyon), “(Jandark), (Senbenuva) (gibi “isimler verilen bu Fransız pa- pas (o mekteplelrinin temelleri temamile dinidir. Bu mekteple- rin bu tarzı teşekkül ve idaresini Türkiye ( Cümburiyetinin lâyik maarif esasları ile telif etmek nasıl kabil olabilir? Türkiyenin imparatorluk dev- rinde memleketimizdeki papas mekteplerinin bir manası vardı. O vakit bu mektepler dala ziyade Türkiyedeki Rum ve Ermeni ekalliyetleri için yapı © devirde o Türkiyenin maarif siyaseti de dini esaslara müste- nit idi. Mekteplerin yanıbaşında , medreseler bulunmakta idi. - Fakat Türkiye Cümhuriyet ha- - ine geldikten sonra memleketi. mizin maarif siyaseti de esasın- — dan değişmiştir. Medreseler ilga > edildikten başka o mekteplerin programlarında tamamen Tâyik terbiye sistemi kabul edilmiştir. Buna rağmen bâlâ Istanbulda ve “diğer bazı mahallerde Fransız 'papas mekteplerinin devam etti- ğini görüyoruz. Biz memleketimizde mevcut olan diğer ecnebi mektepleri arasında Fransız mekteplerinin bulunmasını da memnuniyetle te- lâkki ederiz. Meselâ bir Ameri- Yarım €sr ettelki: VAKIT 1 Temmuz, 1880 ran aa nüsan e 90 m0 sem 4 VEN a süsmamasme se esssmnee Fransa ile Ingiltere bey- | ninde vaki Menş boğazında tehtelbahir bir tunel inşa- sının tesavvuru bu kerre mevkii israya konmak üzere imiş. Tunelin emeliyatı evveli- yesi için kuyular hafrolu- nup hatta iora olunan haf- riyat tunelin tesis olunaog- ğı tebakaya kadar varmıştır. Teşekkül eden kümpenya on sekiz aya“kader Manş denizi altında iki kilometre kadar yer hafrettireceğini zanneylemekte olduğundan zikrolunan tunelin üç, dört senede hitam bulaceğı der- kârdır. vuuuandaşka gene t kan irfan müessesesi yanında bir Fransız mektebi bulunmasını tabii buluruz. Türkiyede bir lâ- yik bir Alman kültürü yanında bir de lâyik Fransız kültürünün manasını anlarız. Fakat Fransa- da bile hüsnü kabul görmiyen Katolik terbiyesinin neşrini Türk- yede zararlı buluruz. Vakıa zahiri şekil itibarile bu mekteplerin hiç dirisi bini pro- | paganda yapmadıklarını idcia ediyorlar. Bu iddiaların filiyatta doğruluğu tahakkuk etmiş olsa bile papas teşkilâtları tarafından tesis ve idare edilen mekteplerin tamamile lâyik bir terbiye sistemi tatbik etmesine imkân tasavvur edilebilir mi? Zannediyoruz ki hükümet rsmi FEDA YİLERİ Everrösa BE Zeydun yaralı yatıyordu Son günlerde ne müthiş vartalar atlatmışlar, ne büyük tehlikeler geçirmişlerdi —73— S EEE D pa EE Cengiz evlâtları! nce zevkli bir costum var. Ruhunda çiçeğn güzelini seçen, usarenin tatisını bulan kelebek ve arı kibiliyetlerini toplamıştır Onun himmetile hem hissi coşturan, bem fikr aydınlatan Bir saat evvel şehrin kulesinde bekliyen muhafızlar, sizi görmüş ler ve sizin esrarkeşler taralın- dan takip edildiğinizi anlıyarak bize haber yele Biz, ye erle ka; mak için he- tm li bareket ettik. Tabii size tesadüf edece- gimizi hiç tahmin etmiyorduk. Sonrasını biliyorsunuz, esrarkeş- intikamımız fena alınmadı. Zeydun bir fikir ileri sürdü: — Bunların takibine hemen devam edelim. Çünkü biz cebele giden gizli yolları da biliyoruz. Bu yollardan kaleye girersek Şeyhül Cebeli kendi o uçurum- larına yuvarlarız. bir müzakereye girecek olursa bu hakikati Fransay pek kolay anlatabilir. Bizzat kendi memle- ketlerinde lâyik terb ye sistemi- nin en ateşli taraftarı olan Fransızlar medreseleri ilga etmiş olan Türkiyenin hakkını derhal teslim edecektir. e Binaenaleyh Türkiyedeki Fransız papas mek- Haydar cevap verdi: ki. Bia çok iyi olurdu. Efendi- nizde bu kazanın tamamlan masını ister. Fakat bu sıralarda daha mühim işlerimiz ve harp- lerimiz vardır. Sonra benim al- dığım emir prensesi kurtarmak- tı. Fazla değildi. Prenses kur tulmuş ve esrarkeşler bu uğurda yüzlerce kelle feda ötmişlerdir. teplerinin diğer ecnebi mektep- leri gibi lâyik bir idareye kak Bunden başka sizin bildiğiniz gibi yollarda gizli ol bedilmeleri lüzumunu (tasdik eyliyecektir. Güm ai SAĞ - Lr nin bir nokta tereddüdünü mu- şip, olabilir. Bu nokta da Türkiye» nin idareleri lâyik bir hale kal- bedilmeleri için bütçesinden bir miktar para sarfı icap etmesidir. Hakikaten bugünkü papas mek- teplerinin idare masrafları tama- men Fransız papas teşkilatları- nın bususi varidatları ile temin edilmektedir. Fransa hükümeti bu mekteplerin masrafları ile | hiç alâkadar değildir. Binaenaleyh Fransa hükümeti kendi hesabına bu mektepleri parasız bir propağanda vasıtası addetmektedir. Bu mekteplerin idaresi lâyik bir hale kalbedile- cek olursa Fransız papas teşki- lâtları tabii artık para vermek istemiyecektir. o Bunun yerine Fransa hükümetinin © sarfiyata yardım etmesi lâzım gelecektir. Fakat Fransa © hükümetinin Şarktaki mevcut menafiine göre bu bususta sarfedilecek para- nın pek cüz'i bir fedakârlık ol- ile bir gön bu mekteplerin ka- panması ihtimalini göz ününe getirecek olan Fransa hüküme- tinin bu fedakârlığı kabul ede- ceği şüphesizdir. Mehmet Asım İtalyada çıkan Popoli d* Italya gazetesi muharriri M. İntagliyata evelki gün şehrimize gelmiştir. M. Intagliyata yarın Ankaraya gidecektir. M. Rist gidiyor Birkaçgündenberi | İstanbulda bulunan maliye mütehassıs M. Rist Romanyadaki © vazifesine avdet etmek üzere bugün Kös- tenceye hareket edecektir. ıkımıştır. Cebel Şeyhi bu yol- in Stifade edilemiyecek bir hale getirmiştir. Onun için biz bu yuvaffakiyetle iktifa edelim. LAN ee öket ede'im. Çünkü , Cebel. fedayileri ..; j vuudam sonra bizi adım adım takip edecekler ve bizi birer birer ortadan kaldırmağa çalışa- caklardır. Artık şehre girelim. Siz çok yorgunsunuz. Mabfelere bininiz. oAtlarınız için endişe etmeyiniz. Çünkü her çareye tevessül - ederek onları O kurtar- mağa gayret edeceğiz. Ben mü- cadele sahnesini tetkik ettikten sonra size iltihak edeceğim. Bütün (yolcular (o mahfellere girmişlerdi: Hepsinin etrafında atlılar gi- diyorlardı. Kafile köprüden geç- miş ve şehrin kalesinde misafir edilmişti, Alev ve dumana burada ev- velâ arpa suyu verilmiş, sırtları ve bacskları yağla oje ve sonra kaba ot yataklar ayatırıl- mışlar, atlar burada kendilerine verilen yemi yemişlerdi. Melike, Mesrure, Zeydun de hafif bir yemekten sonra yatak- larına girmişler ve iki gün kal- kamamışlardı. Salâhattin İstirahatlerinin üçüncü günün- duğu da meydandadır. Bu itibar İde Haldun uyandığı zaman güneşin kafesle pencerelerden içeri aktı- ğını gördü. Ona yakım bir yerde ikinci bir yatak vardı ve Zeydun orada yatıyordu Zeydun başı ve kolları sarğılar içinde idi, Fakat Zeydun yaralı cİ “sına rağmen rahat uyuyordu. Haldup * kardeşine ilişmedi ve kendi ken- dine düşünmeğe başladı. Bu sön günlerde ne müthiş varta- lar atlatmış, ne büyük tehlikeler geçirmiş, ve o yer yüzünde bir cehennem gibi duran ölüm ka. lesinden ne korkunç şerait da- iresinde kurtulmuşlardı. Melikeyi katiller ininden ve Sinanın kanlı ellerinden kurtarmak bir mucize idi, Haldun,Beruta çıktıkları denberi görüp geçirdiklerini birer hatırlayor ve maceralarının dehşeti, karşısında, kendisi de titriyordu. oy İ:r de biliyorlar. Zannederim ki | bir filim seyrettim; Cenyiz ev- lâtları! Moskof kafisının mah- sulü bir eser, ehperiyalizmin düşmanı bir filim. Hayalile sık #k o Atilânın dünya hantası üzrindeki toz dumandan izlerini seyreden bir Onları Cebele çıkmaktan alı“ koymak için bir çok ihtarlar vuku bulmuştu. Bu ihtarı nazar dikkate almak adeta delilikti Melikenin Cebel şeyhinin eline düştüğünü tasavvura imkân yok: tu. Demek ki| gizli bir kudret onları Cebele çekmişti. Bunut ye için, bur güzel bir neticesi olarak onlar Melikey - orada bulmuşlar, onu Cebe Beyoğlunun küdk sinemala- larından o birindeyz. Sıralarda müşteriler pek #yrek. Oyun başladı, ilk sahne bir manzara değil bir ittihaftı. Ruslar bu fil- mi, istiklâli için An dökmüş ve dökecek mazlüm milletlere he- diye ediyorlardı. Bu birkaç satır eserin mev- zuunu anlatacak tadar beliğdir. Filmin güzellikleinden biri de bütün odekorlarin omakyajsız tabiattan ibaret luşudur. Nihayetsiz istef?r, nadir ker- van izleri, akbba ve kartal i sürüleri, sonra, Ölü aşamıyan- ların leşleri.:. Bu yalçın tabif ortasında bir moğol çadırı, iların hayatı, çetin avları, zo. Cesur yaşa- ı görülüyor İllede azgın zulmü kuduruyoi Yağma, soygun alabildiğine gider ve bu hak- sızlıklara karşı en küçük bir direlmeyi kurşaâ dizmeler, kor- kunç lekeler © kanlı”tüktbetler takip ediyor.! side Tabii bu Üliüm-#fkasından isyan yürüyf ve bakir karlı ral dipçik On perdi süren bu eserin bütün ruhu3on sahnelerde tüy- ler ürpertiç bir heybetle uğul- duyor, boyhları köpürmüş ay- ğırlar, üsinde Moğolların hü- şeyhine teslim eden bainden in: tikamlarını almışlar ve nihayel onu kurtarmağa muvaffak olmuş lardı. Amcalarının nasıhatini tuta rak Cebele çıkmakla ne iyi et mişlerdi. Kim bilir belki amca ları onlara Cebele gitmeği tav siye ederken kızının başına ge lecekleri (o hissederek (o mülher olmuştu. Fakat bütün macerala rı muvaffakiyetle idare eden bi şahsiyet te Mesrure idi. Bu ka dına tesadüf edilmeseydi, kir bilir ne olurdu? Belki hepsi d. mahvolurlar, yahut şeybin köle leri arasında yer alırlardı. Bilhassa Mesrurenin bu işlerd! rolü çok büyüktü. Bu kadı! kendi hayatını tehlikeye koya rak neler yapmamıştı. Bir kadı nın başka bir kadını kurtörmal uğrunda bu kadar fedakârlıl göstermesine imkân var mdı? Haldun kendine bu sual so 12. gör inlardliği “ Şüsükü İri zardığım bissetmişti. Fakat | gene düşünmiye devam etmişti Evet, bu kadın neden onlar bu kadâr hizmet etmişti! Sinandan nefret ettiği için mi Sinanın köylerini basarak on ve babasını öldürmesinden v onu esir etmesinden mi? Şüph siz bunun bu işte tesiri vardı Fakat artık hakikati saklama a doğru olamazdı. Bu kadın onu <umu, kılçve mızrak. şimşekle- seviyordu. Ve onu Berutta ilk rinin va| aydınlığı ve bu muh- ördüğü gündenberi sevmişti. teşem akin yarattığı hava zel- Haldun bunu ta başından sez- zelesi bibir gözlerimiz önün- mişti. Hele dağ başında aslan den geçt macerasından sonra bu derin Bilhasi müstevlilerin şapka- alâka kendini apaşikâr göster-'larin i silâh ve süngüleri- v ei ve e be kıranbu akım kasırgası me- ve dumana binere 1 - ihipti, ücumuna uğrıya leri ve Mesrure ile Haldun geri b Glee burçlar iniyor, kaldıkları zaman Mesrure Sinan- 'toplar ordu. i dan neden nefret ettiğini ve in | Ah A tüzgâr, ah bu istiklâl tikam fırsatını nasıl beklediğini JaşkınıMucizeli nefesi... Düşman anlatıyorken onun bakışlarındaki prdugflarını birbirine katan, mana hiç bir erkeğin anlıyamı- |tihanıfaradılış devrinin korkunç acağı bir mabiyette değildi. Ba |kıyantleri içinde bırakan bu rüz öyle olmakla beraber Mesrure #âr, Eğil midir ki zalimleri kı- neden Melike ile bu kadar alâ- kadar olmuştu? Acaba ondan hiç mi şüphe etmemişti? Haldun bu sualin cevabını hissetmiyordu. Belki Melike kal- binin hislerini Mesrureye ifşa etmişti. Belki ona bu iki kar- deşteni Zeydunu intihap ettiğini ve onu sevdiğini söylemişti. Bel- ki de ona biç birşey söyleme- diği halde Mesrure, Melikenin kalbini okumuş ve her şeyi an- lamıştı. Zeydun, ölüm köprüsü üzerinde hasmile döğüşüyorken Mesrure, Melikenin yanında du- ruyordu. Bir aralık Zeydunun ölümü muhakkak gibi idi. Belki bu bubranlı dakikalarda Melike içini dökmüş ve Haldunu değil, fakat Zeydunu sevdiğini ifşa et- mişti, *p Şçirdikten sonra hafifler, tahphanların alnındaki gaza &in kurutur ve başlar üstünde n kurtuluş bayrağını hey- Eti dalgalandırırl.. Seyyah TAKITIN TAKViMi i Salı mn emmuz 930 Sefer 145 doğuşu: 4,32— bat: 19,45 doğuşu : 9.06 — Pala: 23,29 Namaz vakitleri 4 Öğle ikindi Akşam Yat İşyesit L5itmedi' iz şeie 1845 zle 210

Bu sayıdan diğer sayfalar: