29 Eylül 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

29 Eylül 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 4 — VAKIT 29 Eylül NİN SEYAHAT Elde istıdat olunca arım temeller, başarılama- mış işler karşısında elem duyarız. Fakat o işlerden ken- dimizi mes'ul tutacak mevkide isek, duyduğumuz elem iki başlı olur. Memlekette yerleşmesini istediğim, teessürünü özlediğim idare ahlâkından biride işte bu- dur. Çünkü biz çok defa eski muzur bir mirasa uyarak, maiy- yetimizin (hatalarım © Örtmeyi, mahmilerimizin âcizliğini sakla- mayı mertlik sayarız. Düşünmeyiz ki bir liyakat size destek olurken, kendi vicdanı- mız da şüphe verecek mevkilere düşüyoruz. Halbuki vatan hiç kimsenin çiftliği değildir. Onun üstündeki nimetleri kendi zevki- miz, kendi keyfimize göre şuna buna © paylaştırmak o toprağın sahibi olan millete karşı en af- fedilmez, en küstah bir hare- kettir. İş için ehlini aramak... yükselmek için bundan başka yol bulunabileceğini ummuyorum Beni böyle düsündüren gör- düğüm bir manzaradır. Bizim Beşiktaşta “Akaretler, diye meş- bur bir semt var. On sekiz se- nedir her gün önünden geçtiğim bu mahalle bende hiç merak uyandırmazdı. Hiç değişmiyen ayni taş yığını karşısında zihnin yeni bir hamle alması zaten bek- lenemez, Bu binaların altlarında dükkanlar vardır. Son senelere kadar hemen hepsi kapalı idi. Hemen her birin demir kepenk- leri üstünde haciz kâğıtlarının solmuşu, sararmışı, yırtılmışı, da- ha tutkalı kurumamışı sıralanır- dı. Evlerin cepheleri gittikçe kararıyor, semt mamur ve mun- teazam çizgilerini yavaş yavaş ma ” Geçen sene dükkânların oda- ya kalbi başlamıştı. Akaretler etrafında hiç ummadığımız bu kımıldamayı adeta yadırgadık. Fakat tamirin arkası kesilmedi. Elektirik ve terkostan sonrs ha- vagazı da getirildi. Sarı, yapış- kan kâgıtlar görünmez oldu ve nihayet büyük işlere başlandı. Her evi iskeleler sardı. Soba akıntıları, duman bulutları, ba- kımsızlıkla kararan evler boyan- mıya başladı. Şimdi pırıl pırıl bir inci dizisi oldular, Hem s0- kak şenlendi, hem semt mamur- laştı, Aakaretler tanınmaz bir bale geldi. Evet tanınmaz bir bale geldi. Çünkü eski Akaretlerle şimdi- kiler arasındaki fark, bir kömür amelesinin hamama girmeden evvelkiyle çıktıktan sonraki hali arasndaki fark kadar büyüktür. Borç içinde boğulan, sarı yaf- talarla batakçılılığı dünyaya ilân edilen, aylıkları mahcuz şu ta- libsiz Akaretlere acaba ne oldu? Saçaklarına hangi devlet kuşu kondu? Onda ne acı, ne daya- nılmaz bir devlet düşkünü hali vardı. Saplandığı bataktan zaval- iyı kim kurtardı? Sorup öğrendim: Son müte- velli kaymakamı Mürteza B. de- diler. Ne garip değil mi, bir mü- tevelli geliyor batırıyor, bir baş- kası kurtarıyor. Bir mülkü bat- tıktan sonra çıkaranlar, batma- dan evel niçin aranıp bulunmı- yor, yahut niçin batırıcak kıy- metsiz mahlüklara bukadar kıy- metli şeyler teslim ediliyor?.. 1930 m——— Onların ahı kimlerin boy- nundadır Seyyak Mısırda İntihap kanunu tadil edilecek Mısırda yeni ve mühim bha- diseler vuku bulmak üzeredir. Alınan haberlere göre Mısırda | kanunu esasiyi ve intihap kanu- nunu tadile müncer olacak ha- diseler vukuu pek yakındır. Malâm olduğu üzere bundan birkaç ay evvel milli (OVeft fırkası reisi Nabas paşa, kanunn esasiyi siyanet için bir lâyiba hazırlamış, Mısır kıralı bu Jâyi- hayı kabul etmediğinden Nahas paşa istifa etmiştir. Bunu müte- akip Mısırda bir sürü iğtişaşlar başlamış, Zakazik, Bilbes, Man- sura, Tanta ve İskenderiyede vuku bulan şiddetli nümayişler- den sonra Mısır hükümeti ordu kuvvetile vaziyete hâkim olmuş, kısa bir zaman zarfında Mısırın her tarafında emniyet ve asayişi temin etmişti. Nahas paşanın ye- rine gelen Sıtkı paşa, asayişi te- min için örfi idare ilânına lüzum görmediği gıbi fevkalâde tedbir- ler almağada ihtiyaç hissetme- miştir. Sıtkı paşa hükümeti ilk hamle- de karşılaştığı nüiayişleri bertaraf ettikten sonra Mısırm iktisadi vaziyetile meşgul olmağa baş- ladı. Nahas Paşa (O hükümeti, pamuk fiatının düşmemesini te- min için Oo Çiftçilerin elinden mühim miktarda pamuk satın almıştır. Sıtkı Pş. buna mani oldu ve hükümetin depolarında toplanan pamukları satmağa başladı. Bun- dan başka şiddetli bir tasarruf siyaseti tatbik ederek hükümet masraflarından 8 milyon Mısr lirası indirdi, Fakat bu tasarruf yapılıyor- ken, milli ehemmiyeti haiz pro- jelere dokunulmadı. Diğer ta- raftan çiftçilerin kolayca para bulmaları için gayet mühim bir teşebbüse girişildi. Bu teşebbüs bir ziraat bankasının tesisidir. Ziraat bankasının sermayesinden yüzde $İ i hükümet tarafından verilecek, yüzde 49 u Mısır ban- kaları tarafından tesviye edile- cektir, İktisadi darlıktan dolayı çiftçi- lerin arazi icarlarını veremedik- leri o anlaşıldığından © bunların icardan ancak beşte dördünü tediye etmeleri temin edildi. Sıtkı Pş. o hükümetinin bu tedbirleri Mısırlılar, çök müs. tefit etmiştir. Hali hazırda Sıtkı paşa intihap kanununun tadilile me-gul ol maktadır. Bu tadilâtın ne mahi- hette olduğu henüz belli değil- dir. Şimdiye kadar © tereşşüh eden bütün malümat, intihap kanununda yapılacak tadilât ne- ticesinde Mısırda bir tek fırkanın vaziyete hâkim olmsısna imkân kalmıyacak, muhalefetin temsil edilmesi temin edilecektir. İntihap kanununun bu suretle tadilinin ne zaman hitam bula- cağı belli değildir. Fakat intihap kanununun tadili, kanunu esasinin tadilini de iktiza edecektir. Mısır kıralı bu salâhiyetleri haiz oldu- ğundan Sıtkı paşa bükümetinin Kıral tarafından tasvip edilecek tadilâtı yapması mümkündür. Halihazırdaki Okanuna göre Mısırda bir dereceli intihap yapılmaktadır, Bu intihap tarzı birkaç defa tecrübe edilmiş ve her defasında Veft fırkası kahir 2) isis) Kadıköyünde bir hadise endi anlattığına e sabık K kültürcü vE Tiki faka | sağ sol işaretçisi Sadri Etem, geçen sabah gazete okumak ü- zere Kadıköy kahvelerinden bi- risine gitmiş. Kahve tenha imiş, kahveci meydanda yokmuş. O esnada kahveden geçse imişiniz, iki ki- şiyi görebilecekmişsiniz. Bir Sad- Medine mahşer gibi idi | | Esma çadırdan çıkarak babâ- sını aradı. Yezit, bir ağacın di- binde başka bir adamla kunu- şuyordu. Yezit, kızmı görerek ri, birde gayet ihtiyar bir adam | Ona doğru gelmiş: yani bir sol, bir de sağl — Annen ayıldimi? Gazete okumağa gelen arka- Demişti, daşımız, mahmur gözlerile etraf- — Evet ayıldı. Bir şey rica edi- ta bir hayli gazete araştırmış. |Y9” — Bu gece Hz. Ali ile bir kaç dakika görüşmek... — Fakat Hz. Ali Medinededir. Onu geceleyin, nasıl çağırabiliriz? Bir de ne görsün? Bütün gaze- teler ihtiyarın önünde değil mi? Muharrir, kalkmış, ihtiyarın ya- »ına gitmiş: — Efendim, -demiş, gazetele- rin bir, ikisini de ben okuyayım, müsaade ediniz de, çelışırız. — Fakat Annem ısrar ediyor. : z — Sen ona bakma yavrucum. Bu teklif karşında ihtiyar | Onu sabaha kadar beklet... köplürmüş. — Fakat annem sabaha kadar — Haydi, haydi, demiş, mek- hayatta kalacağına emin değil... tebe git, senin burada ne işin | Onun bu son arzusunu yerine ge- var, gazete okumak nene? mek Me Gölün yürü Mesele büyümüş; arkadaşımız | syn? #zbona imkln görüyür re polis çağırmağa bile mecbur ol- — Aliye, ölüm döşeğinde yatan muş. bir kadının ona iki söz söyliyece- Biz bu hadiseden müteessir | ği haber verilirse her halde gelece- değil, memnunuz. Çünkü Hilali |ğine eminim. Beyin bütün aksi iddia ve pro- ti — Doğrudur. yaba ele ir pagandasına rağmen Sadri, bir | 978 Medine mahşer gibi. Hz. Ali p son derece meşgul. Onu bulmak ve meklepli kadar genç görünmek- buraya getirmek çok müşküldür. tedir ve gençtir. Sabahı bekliyelim evlâdım. Yalnız, Sadrinin gazete oku- — Fakat Medineye bir adam masına kızan ve bunu mevsimsiz |göndersek te annemin arzusunu bulan ihtiyar, onun sütun sütun /Yerine getirsek ne olur?... yazılar yazıp kendisine okuttu- Yezit buna muvafakat etti ve a- ğunu .0 ande öğreniverseydi, kim damlarından birini çağırdı. Onun DM -e-Kadar <ahirtenir, nasır JpgeagyMedineve hareket etmeini, şekürde yatak bit Kağit oha “bir küplere binerdi?' “iz! He Toplu Iğne |kaç söz söylemek istediğini haber vermesini ve onu alıp gelmesini a tembih etti. Resimden f. -Bi Bu adam bir ata binerek hemen : . api hareket etti. Leylâ da annesinin Muhalif gazetelerden biri bir resim çadırma girdi. Fakat annesi gene bulmuş: Bu resimde dört beş kişi kar- bir LE be KR Kani çal m basit ve hatta in. Kat Medine tarafından gelen olma- sanlarm yüzleri bile belli olmıyan soluk nl ir ar in hg gerin in arm m . Bir taraftan bir ses duyulmuyordu. Neden mi dediniz? İzah li “|Leylâ biraz yüksekçe bir yere çıktı. Muhalif gazete resmin kenarında bir Uzaktan in kn a kâğıt görmüş.. Bu kâğıdı liste zannet- Sako Ee alıy doğ e LL ela çeri alli Yezit, çadırın dışında © uyuyordu. başında oturanlar bu listedeki namzet. o hissiz Tml ai ai lerin isimlerini biliyorlarmış. Ve tabii|t& ailenin ee ör ir yerine de Serbest Fırkanın namzetleri. ie olaşmıyormuş gibi rahat ra- ni yazıoyrlarmış! İşte bu resim bünün çk a için Halk Fırkasını intihabatta hezime|bu adamdan istikrah etti. Zaten tini gösteriyormuş! nl işaret ve ii > adamım hakiki babası olmadığını e Sk anlıyordu. Fakat bir kere bu adama aktile bir adam varmış, yanında birisi bulut dese: “— Sen bana hakaret ediyorsun, diye, köpürür, küplere biner: “—Havada bulut olur, bulut birikir tutmuş, onun hayatta olduğunu an- lamıştı. Leylâ, çadırdan çıkarak Kuba camii kayyiminin karısını a- yağmur olur, Yağmurdan seller olur. ramak ve ondan yardım dilemek seller birikir göller olur; göllerde ör-) istedi. aBbasını uyandırmak aklın- dek olur. Sen benimle “Ördek Hasan,'dan bile geçmedi. Fakat Esma, bu diye alay ediyorsun dermiş, sırada kımıldamış, gözlerini açmış: — Evlâdım, bir haber yok mu? demiş Leylâ: — Hayır anneciğim! demişti Esma, kızına yaklaşması için i- şaret etti, Leylâ yaklaştı: — Kızım, Aliye bir adam daha a idik SE gönder. Ona Üneysin karısı Esma- pes son saatlarmı yaşıyor, size çok mü- bir ekseriyet kazanmıştır. Hatta İhim iki söz söyliyecek, deyiniz. intihabatın iki dereceli olduğu Leylâ hemen sordu: sıralarda da ayni netice alınmış- — Anneciğim, bu Üneys benim tı. Sıtkı paşa tarafından düşü- /asıl babam mı? : ; nülen tadilatın ne netice vere- Fakat Esma bir cevap vermedi ceğine hükmetmek için bunların |”? atığın Yüklü. a Leylâ, hemen çadırdan çıktı. mahiyetini anlamak lâzımdır. Ya- Babâsmt üyandırdı. A dne'dik. kında bunlarıda öğreneceğiz. kat etmesini söyledi. Sonra camiin Ö.R. kayyimina koştu. Ona karısını sor- “Ördek Hasan,, buluttan nem kapar- mış! Muhalefet kapkara bir resimden koskocaman fetva çıkarıyor... İşte mu- halefetin mantığı! Yarın erkenden ya biz, Medineye e ri bularak GE gider, yahut onu bi etirmeğe|lara girmişti. in di er, yahu u buraya gi eğe İçüünei" #leük ike ie Leylâ, baba dediğilceleyi arkadaşına baktı ve evvelâ “ du. Kayyim, bağırdı. Bir 1âhÜgf ra sevimli bir ihtiyar kadı yi dü. Leylâ, ona annenin e” edeceğini, kendisinin Me€ ğ dar ineceğini söyledi. İhEİŞSRİ onunla birlikte çadıra döndü. lâ, başrma bir erkek kefiyei i di. Yüzünü örttü. Sırtma ei aldı ve bir atın sırtına “ares lunu bilmediği ve biç f Medine yolunu tuttu. At birikintilerine dalarak, KAP” aşarak koşuyordu. Bir ği Leylâ Medinenin surunt p mek ki babasının demin ç di. Ortalıkta bir fav rui vardı. Leylâ, ilk rasgeldiği hurms © sının önünde durdu. ( — Hemşerim, dedi, nerede? Hurma satıcısı ayağa — Oğlum, şu yoldan gik sonundaki konağa gir. j | ünde | Leylâ, kendine gösteri! devam etti. Kapının önü Ve atından indi. Fakat içerden, nal | evvel duymuşlar, kapı | açılmış, uzun boylu bir geni çıkarak: | — Kimi arıyorsunuz? i — Hazreti (Ali) ko mı? — Hayır, dışardadırlar: mi istediniz? — Kendilerini mutlaka ve bir kaç söz söylemek i Gel a ve YE NİŞ beri dönmediler. Kendi! rede kaldıklarmı bilmi; mal ki mescittedirler, Biz merak ettik. Kendisini ar diyorum. İsterseniz siz de P niz. r — Gelirim. N Mescit uzak değildi. İki yan yana gidiyor, Leylâ iyordu. Hazreti (Ali) ler dan çıkan genç, bu' bek si misafirin kim olduğunu istiyordu. Onun için onun görmek lâzımdı. Bunu A ışıkları temin edecekti. Geriş den gidiyor, Leylâ onu taki? ei du. Nihayet ikisi de m: lar. Mescit kalabalıkla kayfagf? Oturacak yer bulamayanlar Ey duruyorlardı. Her halde 4 bir mes'ele vardı. Yoksa içti lur, belki de fırsat kaçard”" — Hazreti Ali içerde mi — Her halde içerdedir. — Acaba bu içtima mi? — Zannetmiyorum. Leylâ fırsattan istifade Si. arkadaşmın yüzüne dikkat “ yakışıklı ve temiz giyim ti. Fakat arkadaşı onun ünü rememişti. Çünkü Leylâ y9. he” !palı tutmakta ve erkek si i iket etmekte devam ediyo! gi Leylânın arkadaşı esma girmek için uğraşıyordu. takip ron kalaba den seri hareket ”; İkisi son devece güçlükle bİf varabildiler ve oradan c89* gezen hadisatı temaşaya ar, Leylâ, yanında duran 4 dnödü. Kulağına eğildi: . dit Hazreti Ali burada sordu. sar” A — Evet burada.

Bu sayıdan diğer sayfalar: