30 Eylül 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

30 Eylül 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2. e BE) — 4 — VAKIT “30 Eylül Buğdav fiatı Cihan buğday piyasasının dü- | şüklüğü İstanbul Ticaret borsa- süs bir tesir göstermiş ve bir “aralık mağşuş mallar 5 kuruşa “kadar satılmıştır. Fakat memnu- > niyetle gördüğümüze göre buğ- day fiatları bir haftadır tekrar yükselmeğe başlamış ve dün » borsada yumuşak buğday asgari 8 kuruş on bir buçuk ve âzami İ 8 kuruş otuz paradan muamele görmüştür. Dün bir aralık eo | temiz mal 12 kuruşa kadar sa- tılmıştır. Ticaret borsası kâtibi umumisi Nizamettin B. dün kendisile gö- rüşen bir muharririmize borsada © beş buçuk kuruşa buğday satıl dığı hakkındaki bir gazetenin © meşriyatını tavzih ederek buğ- © day satışları hakkında şu beya- © matta bulunmuştur: — “Borsada beş buçuk kuru- şa buğday satıldığına dair bana atfen yazılan bayanatı okudum. Burada muharrir hata etmiş- tir. Söylenen şudur: Köylüye maliyet fiatı beş, beş buçuk ku- © ruşa geliyor fakat Istanbul bor- sasında piyasa asgari 7,5- âzami 8 kuruştur. Malümdur ki istihsal merkez- lerinde köylüye mal olan fiat ile istihlâk merkezi piyasasında © satılan fiat arasında çok fark vardır. Elbette fiatların sukutu iyi bir şey değildir fakat cihan buğday © fiatına istikamet veren Şikago borsasında fiatların düştüğü gö- rülüyor. Aldığımız gündelik te- Igraflarda bunların derecesini takip ediyoruz. Görüyoruz ki ci- ban fiatlarınım tahavvülüne mu- kabil bizim buğdaylarımızın fiatı nisbeten müstakirdir. Ve hatta son zamanda mahsfs bir tereffü © dahi vardır. Bu halin köylünün menfaatine olduğu şüphesizdir. ,, Türk-Iran dostluğu Tahran sefirımizin gazetelerine beyanatı Yeni Tahran sefirimiz Hüsrev B. iki dost memleket münase- batı hakkında Iran gazetelerine şu beyanatta bulunmuştur: — Sevgili şahınız büyük as- ker Rıza Hani Pehlevinin şab- sım hakkında ibraz buyurdukları iltifat ve teveccühlerini ırkdaş Türk milletine karşı muhabbeti kalbiyesinin bir nişanesi olarak | telâkki ile minnettarlıklarımı alenen ifade etmeyi bir vicdan borcu bilirim. . Bilvesile söylemek isterim ki © bugünkü Mustafa Kemal Tür- © kiyesinin ricali ve bütün Türk : kardeş ırktaşlarımızın İranı mü- terakki, mes'ut, müreffeh gör- © mek isterler. Bugünkü Türkiye dahi Mus- tafa Kemalin işaret ettiği me- deniyet ve yenilik yolunda koş- * maktadır. Türkiye Cümhuriyeti- © nin kimsenin toprağında gözü yoktur.» Hüsrev B, bundan sonra Ağrı- dağ hadisatından bahsetmiş ve hudut meselesi hakkında şunları b söylemiştir: İki hükümetin bubut asayişi noktai nararından ayni derecede mehfaattar ve alâkadar olduğu ve Türkiye hükümeti için dahili bir emniyet meselesi olarak pek ciddi telakki olunan bu meselenin dostluğumuzun icabatı ile münasip surette ballolunacağı — tabiidir. iran | 1930 Yepyeni bir mek- küşat resmini yapmak özere bulunduğumuz Pertevniyal | lise- sile yeni bir (faaliyet unsuru kazanmış oluyor,, diyerek söze başlamış, binanın vücuda gel mesinde büyük yardımları görü- len evkaf idaresine ve Pertev- niyal vakfı mütevellisi Osman Beye maarif idaresi namına te- şekkürü bir vazife (saydığın söylemiş sözü evkaf müdürü Niyazi Beye terketmiştir. Niyazi B., Muzaffer (Beyin sözlerine teşekkürle söze başla” mış, vâkıfın namının hayırla ya- dına bir o vesile teşkil edecek olan bu binanın Türk faarifi için (Ohayırlı o neticeler vermesi ve memlekette bu gibi irfan müesseselerinin (o artınası temennisile sözlerine (nihayet vermiştir. Muzaffer B. Vali Beyden kü- şat resminin yapılmasını rica etmiştir. Vali Muhittin B. : — Köürdelesini keserek kapu- edilen Pertevniyal (| Lisesinin kıymetli gençler yetiştirmesini temenni, bu binanın vücuda ge- külatı yakından bilen bir imam beye teşekkürübir vazife adde- derim. Sözlerile kapıya gerilen kurdeleyi kesmiştir. Bundan sonra davetlilere mek- tep binası gezdirilmiş, hazırlanan büfeden izaz edilmiştir. Asri bir tarzda inşa edilmiş olan mektep binası ilk mektep yapı- laeakken Aksaray civarında bir liseye olan ihtiyaç nazarı itibara alınmış ve binada bir lise açıl- | mıştır. Bu münasebetle Istanbul i belediyesinin bir noktaya dikka- tini celbetmek isteriz. Tramvay yolundan başlayarak mektebin önünden geçen ve mahalle içe- rilerine kadar devam eden yol tamamile kaldırmsızdır. Talebeyi sabah ve akşam kı- lecek olan bu yoldan geçmekten tırmak Tezımdır. Bu yeni lisenin müdürlüğüne kıymetli maarifçilerimizden Mah- mut Ekrem B. getirilmiştir. Mahmut B. başında bulunduğu irfan müesseselerinde daima ik- miş bir zattır. Yeni vazifesinde de muvnffakiyet dileriz. | Küçük haberler | Rus filosu — Bugün Bahrisefitten limanımıza dönecektir. Balıkçılık o mutahaasısı M. Veberman ile deniz müşaviri Mehmet Ali B. arasında bir ihtilâf çıkmıştır. Buna sebep mutahasosın memleke- tmizde tatbikine Oimkân sistem istemesidir Suriyeye — Şebrimizden mühim | miktarda kibeit gönderilmeğe başlanmış tır. olmıyan bir Pastırmalarımızın ıslahı — İçin Ticaret odast tüccara küherçele kul- Janılmasını bildirmiş tacirler Bona İtiraz etmişlerdir. Ecnebi mekteplerde — Hususi bir doktor bulundurulması Maarif vekâ- letinden teblig edilmiştir. Dokumacılar — Yeni gümrük tarifesinin tatbikine itiraz etmişlerdir. tep kazandık | (Üst taraf: 1 inci sayıfamızdadır) | sunu açmak şerefi bana tevdi | sıfatile vakıf mütevellisi Osman | MEN Nİ KI Müsavat istiyorum! Memlekette kadın bakkı diye gittikçe büyüyen, hemen herşeyi oOdoymaz hudut- ları içine alan İâstikten bir daire Bu daire, bak karşısında genişler, vazife önlinde daralır. Kadın daha çarpışmak ihtiyacmı duymadan, kafalarında mücadele davası şuurlu bir hale gelmeden en yüksek hak dereceleri önlerine serildi. Erkeklerin bu cömertliği bilir misiniz neye benzer? Hani bazı çocuklar vardır. Durmadan vizil- darlar, eski oyuncakları artık eğ- lenmelerine yetmez. Hırçınlıkla- rila ev halkını bizar ederler, misafirlerin meş'esini kaçırırlar. İşte o zaman ana, baba her eline geçeni verip süsturmâğa çalışırlar: Cep saati, tütün taba- kası, çakmak, anahtar külçesi, hatta ayna ve kedi yavrasu bile. işte son yıllardaki cömertliğimi- zin psikolojisi. Bunu niçin yaptık. Verişlerimizin mantıksızlığı bizim kadar acaba onları da rahatsız etmiyor mu? Halbuki kadına müsavatın ne acı bir şey olduğunu anlatmak ve onları bu sevdadan vazgeçir- mek pek kolaydı. Siyasi kocaman var. trilmesi için çekilen büyük müş- bakla gibi, idraki tarihi merhalelere muhtaç şeylerden evvel, bu mü- savatın onlar için zararlı netice- ler vereceğini gösteren yerlerden işe başlamalı idik. Meselâ en başta tramvaylardaki kadın yer- lerini kaldırmalı, “mademki er- keklerle (o müsavi (o olduğunuzu iddia ediyorsunuz, bu ayrılık mantığa sığmazi,, diyerek onları kendi hallerine bırakmalı idik. Ya aklımıza gelmedi, ya yeni bir cömertlik olsun diye unuttuk. Fakat bakınız ne oldu: Kadınlar, gelip ilk ön sıranın arkalarına oturuyorlar ve ancak gerilerde yer yoksa, kendilerine verilen tarafta yerleşiyorlar. He- le bir erkek onların yerine © tursun. Kıyametler kopar. Biletçi kontrol, vatman, polis, hatta ba“ zı *şayet kadin güzelse- züppe- Şın bir çamur deryasi hâline ge- | kurtarmaki çin buraya bir yol yap- ! | kundaklı hemcinslerine karşı bi- tidar ve ehliyetile temayüz et- | ler, oturan adamın etrafımı sarar kaldırırlar. Hatta sakatlar ve aliller bile bu hücumdan kurtu- lamazlar. Halbuki kendileri hasta, eli le nekadar bissiz ve şefkatsiz- dirler! Pencere kenarlarına oturt- | tukları çocuklarını, ihtiyar, ayak- ta titriyen bir nineye yer vermek için, dizlerine almaktan çekinir, başlarını başka taraflara çevirir- ler, Başka sahalar umurumda değil, fakat şu tramvaydaki ka- dın imtiyazı sinirime dokubuyor ve müsavat istiyorum. —————————————— — Büyükadadaki defter Polisin tehkikatı ne gösterdi? Büyükadada belediye dâire- sinden çalınan listeden dolayı avukat Ali Rıza, sucu Avni, mus allim Avni, Lokantacı Ahmet beylerle Lütfü efendinin şüphe altında olduklarmı polisin tah- kikat yapmakta olduğunu yar- mış ve bu bususta S5. C.F, Bü- yükada ocak reisi Sadi Rıza be- yin bir tavzihini de dünkü nus- hamızda (o neşretmiştik. Bugün memnuniyetle edindiğimiz malu- mata göre isimlerini yukarıya yazdığımız zevatın bu işle alâ- kaları olmadığı tahakkuk et- i miştir, E KIZIL Mescidin içinde büyük bir kalabalık vardı. Memberin üze- rinde orta boylu yakışıklı, fakat biraz çil bozuğu sakallı ve va- kur bir adam duruyordu. Bir elile kılıca benziyen bir şeye dayanmıştı. Söz söylemeğe ha- zırlanıyordu. Bu bizzat Hazreti Osmandı. Kesif cemaat ise yalınız Medinelilerden müteşek- kil değildi Bunlar Mısır, Basra ve Küfeden gelen kafilelerdi. ti. Sebe oğlu ile başlıca adam- ları Mısrn eski ve metrok mabedinde toplandıktan sonra bunların ber biri bulunduğu merkeze dönmüş, hepsi de faa- liyete başlamışlardı. Şevval ayı girdiği zaman bunların hepsi baxırlanmışlardı. Mısırdan hare- ket eden kafilenin başında Harp oğlu Gafiki bulunuyordu. Sebe oğlu kalabalığın içine ka- tılmıştı. Fakat Mısırdan hacca gitmek behanesile hareket eden takriben bin kişinin bütün reis- leri gece gündüz Sebe oğlundan ayrılmıyor ve onun talimatı da- iresinde hareket (o ediyorlardı. Onun Mısıra vardığı günden- beri ifsada muvaffak olduğu Kinane, Sevdan, Kuteyre bunla- rm içinde idi, Bu kafilenin Mısırdan hareketi bir şüphe uyandırmıştı. “Çünkü bu sırada herkes O hacca çr kıyordu. Sebe oğlu kafilesinin Mısırdan hareketi esnasında diğer bir ka- file Köfeden çıkıyordu. Bunların içinde Suhan oğlu zeyt,Hz. Ali devrinde büytik bir şöhret kaza- nan ve önün en maruf kuman- danlarından biri olan Eşter gibi adamlar bulunuyordu. Bunlar da Mısırdan çıkanlar gibi haç be- hanesile çıkmışlar ve Medine yolunu tutmuşlardı. Üçüncü kafile Basradan çık- mıştı, Beş sene evvel Sebe" oğ- unun Basrada mülâki olduğu Hakim bunların başında idi. Mısırdan, Basradan, Köfeden bareket eden bu adamların ve bu kafilelerin maksatları ayrı idi. Mısırlar, Hz. Ali taraftarı idiler. Basralılar, Talbayı isti- yorlardı, Küfeden çıkanlarsa Z0- beyri devletin başına getirmek fikrinde idiler. Bu üç kafilenin toplandığı bir nokta Hz. Osmanın hal'i veya katli idi. Bunların Osmandan şikâyetleri neydi, Bunu kafilenin başında bulunanlardan başka bir kimse bilmiyordu. Mısırda vuku bulan içtimadan biç kimsenin haberi yoktu. Belki bu kafileye iştirak edenlerin ekserisi kendi- lerini mühim bir davanın balli için Medineye davet edilmiş zannediyorlardı, Bu çok mühim bir nokta idi, Çünkü Medineden böyle bir da- vet vuku bulmamıştı. Ba davetin aslı ne olabilirdi?.. Bu davetin istinatgâbı bir fa- kım mektuplardı. Ve bu mektup- lar o zamanın eh nüfuzlu, en en ilerde olan reislerdi. E--) GÖMLEK Uydurma mektuplar ! muteber adamları namına uydu” rulmuştu. Hz Peygamberin zevcesi HZ Aişe o zamanın en nüfuzlu, €9 muhterem şahsiyetlerinden biri idi. Muslümanlar dünyanın dört köşesinden gelerek bütün dert” lerini ona dökerler ve ondan derman dilerlerdi. Çünkü, mü minlerin annesi oidi. Peygam berin en eski ve en kıymetli dostları, devlet riyasetini deruh” de eden en güzide arkadaşlari onun elini hürmetle öperler, © nun ilminden istifade “ederler, en müşkül meseleleri o©nuf dehasile aydınlatırlardı. Medinede, Hz. Ayşeden başka Şura ehli olmakla maruf, yani devlet reisliğine en tabii namzet sayılan Ali, Talha ve Zübeyr vardı. Bunların her biri çok ş$€ refli bir mazi sabibi idi. Bunla” rın üçüde islâmiyete ilk giren xevatlı, . bu mukaddes davâ uğrunda ber fedakârlığa katlan miş, Onun zaferi için canla başla çalışmış adamlardı. Sebe Oğlu ile arkadaşları bü” tün bu zevatın şöhret ve nüfuz” larını kendi sui kastları için is” tismar etmek istediler ve bu 26“ vatın ağzından mektuplar uydu- rarak bunları kendi taraftarlar na okuttular. Bu tezvirat Sebe Oğlunun hareketinden mühim bir safha teşkil eder. Basra ve Küfeden hareket eden “ bütün kafilelere Ayşeden, Ali” den, Talha ve Zübeyrden mek* tuplar okunmuş, bu zevatın hal- kı Osman aleyhinde harekete davet ettikleri gösterilmiştir. Fa” kat bu mektuplar yalnız fesatçı” larm muhitlerinde dolaşıyor » başkaları bundan haber alamr” yordu. Bu mektuplârn asli olsaydi onların umuma İlân edilmesi icap ederdi. Çünkü o zaman Osmaf aleybinde hareket edecek olam lar mahdut bir takım kafileler” " den ibaret kalmaz, belki bütü ümmet onun aleybinde hareket ederdi. Netekim o zaman bile (“ mektupların sahte olduğu anls şılmış ve bunların müfsitler 1 rafından tezvir edildiği meydani ; çikarılmıştı. Hz. Ayşe, Hz. ve Talha ile Zübeyrin ob kendilerine isnat olunan bütü” mektupların sahte olduğunu sö)” lemişler, bunları şiddetle teksif etmişlerdi. ; Bu tezviratm neden ve nasil yapıldığını bir azdan daha açık bir şekilde göreceğiz. Müfsitler bu şekilde başların! topladıkları kafilelerle hareki ettikten sonr Medine harici” de birleşmişler ve orada möj#” vere etmişlerdi. Müşavereye iştirak edenler, Sebe off, türlü türlü yerlerden getirdiği “ ie ikalabalığa Medine içindon *bir bulmak imkânmı aramak iatedi (Bü Çünkü Mısırdan, j ;

Bu sayıdan diğer sayfalar: