21 Ekim 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

21 Ekim 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 4 — VAKIT 21 Teşrineve! 1930 Fransız nazırı M. Flandın ve müsteşarı bugün geliyor Fransa ticaret ve sanayi na- »ırı M. Flandin ve müsteşar M. larmeyl bugün saat üçte Kös- *nceden şehirimize gelecektir. M. Flandin rıhtımda Fransa »firi Kont dö Şambron, sefaret rkânı, hükümetimiz namına vali :, we bir polis müfrezesi tara- ndan karşılanacaktır. Balkan memleketlerindeki Fran- sa ataşe kommersiyallerini teftiş stmek maksadile seyabata baş- amış olan M. Fiandin Yugoslav- ya, Bulgaristan ve Römanyadan | © sonra memleketimize gelmekte- dir. Istanbulda bir gün kalacak ve yarın Fransa sefirile birlikte Ankaraya gidecektir. Fransa se- firi M. Flandenin seyahatinin kuponlar meselesile alâkadar ol duğu hakkındaki şayiaların aslı olmadığını söylemiştir. M. Flandine refikası refakat etmektedir Nobei mükâfatını kim alacak? Teşrinevvelde verilecek olan Nobel edebiyat mükâfatı için bu sene namzetlerinin kim ola- cağı henüz belli değildir. Bu mükâfatı geçen sene Ber- gson almıştı. Onun için bu sene de bir Fransıza verileceği tahmin olunmuyor. İsmi en ziyade geçen Ameri- kalı muharrır “Teodor Dreise,, dir. Fakat bir çok kimseler Yu- nan şairi Kosti Palamas, Dani- markalı Yohanes Yunsen ve İz- landalı Gunnarsondan da bah- sediyorlar. Bakalım Nobel mü- kâfatını kim alacak. G. 38. Alman tayyeresi bugün gidecek Makinesindeki bir sakatlıktan dolayı Atinaya hareketini tehir etmiş olan G. 38 Yunkers tay- yaresinin tamiratı (bitmiş, Al manyadan getirilen yedek parça yerine takılmıştır. Tayyarede yeni bir sakatlık çıkmazsa bu sabah Atinaya hareket edecektir. 20 Teşrinlevel 930 Borsalar Adedi — Kamb ye Hingiliz Hrası Kr. (1030 Liret Pelga Drabm Frank Leva Florie Koro Silag Pezeta Mark Ziow - Pengö Mm Leş Kur; 1 Türk Hrası Dimer Çervoneç Kuraş Nukut #lsterlin — Cİogitia) 1Dolar (Amerika) 20 Frank (Fransız 20 Liret Tİralya OFrank Pelçika) İzo Dratımi TYunas| eo Frank (İsviçre) KO Leva Bulgar 1 Florin fFelemenk) 4 © 0 Kuron İÇekoslovaki £ 1Şihnz Avostarya) 1Pezeta (İspanya) 1 Rayşmarı (Almanya) Şiz Lehistan 1 Penpö Macaristan o Ler (Romanya) İbo Dinar Yügoslovyaj 1Çevoneç Sevyet Akm Mecidiye Asokno | sea | : | Mors barlei ! kımı gi Çamur silâh değildir! Ş“ zamanlarda gazeteleri- mizde fena bir âdet görül- miye başladı. Her eline kalemi alan aklina geleni yazıyor, ni yazıyor, gördüklerini yazıyor. Ve buun hürriyet - gibi mukad- des haklar saymaktan çekinmi- yor. Dün Recep beyin Vakitteki sözlerini okuduktan sonra itiraf edeyım ki meslek namına yü- İ züm kızardı. Hele satış uğrun- da şabıslarını şabsiyetleaini na- musunu pazara çıkarıyorlar, di- | yen salırlarda bakikaten keskin bir görüş satırı kuvveti vardı. Recep Bey, kendisini efkârı umumiyeye erzetmiş bir adan» dır. Gazeteler, bu gibi şahsiyet- lerle uğraşabilir. Onları sert, acı (o tenkitlerle çekinmeleri için biç bir sebep yoktur. Fakat açık olmak, bula- | i nik imalara, yapışkan, kirli ip- hamlara sapmamak şartile. Na- musa kiymet verenler başka tür- lü hareket edemezler. Hürriyeti, insanlığın en kıy- metli hazinesi bildiğim için bu türlü kirli yazılardan nefret edi- yorum, Hürriyet hiçbir zaman kirli bir bayrakla temsil edile- mez. Recep B. yin günahı varsa, bunlar gösterilmeli âdi bir: arteziyene - “altın kuyusu, bir çiftçi evine “kuleli şato,, de- nilmemelidir. Kendi hayatımızda hangimiz bugün bu zatın uğradığı hücir | ma tahammül edebiliriz? Kendi namuslarmdan başka hükümetin şerefini de taşıyanlardan nasıl | en mülevazı bir vatandaş kak: çamur mudur ?. “Namus kanı ile kızarmıs kalemlerin haydut br çaklarından ne farkı var ? Bu yazılanlar, kullamlan tabi- yelere, hücumların karanlık he- | defierine, bir de bütün kuvveti ellerinde tutanların mukabelele- rine bakıyor ve şaşıyorum. İlk günlerde bu yazılardan kendi hürriyetim için endişelenmiştim. Geçirilen bu imtihan devresin- den sonra onlardaki ağır başlı- ! lığa - imreniyor ve memlekette hakiki bürriyetin bu ellerle yer- leşebileceğine inanıyorum. Gazetecilik namına işlenen gü- nabhlar, sade bunlardan ibaret te değildir. Karşı tarafın her tara- fını bozuk göstermek ( gayreti ile yapılan haksızlıkların yanı | başında daha başka kusurları- mızda var. Bir aile facıasını, bir ırz felâketini bütün tafsilâtı | ile yazanlar görülüyor. Buna ne hakkımız var? Felâ- kete uğrıyan tahlisizi, adı ile sanı ile hatta bütün aile şece- resi ile, adresi ile sütunlara ge- çirmekte mana nedir? Gazeteci- lik bumudur? İster gafletine, ister zora kurban olmuş olsun, bir zavallıyı bir kerre de teşhir insafsızlığına niçin ve nasıl hak- lanıyoruz? Gazeteci görür, işidir, fakat bunların ancak lâzım ola- nını, bilinmesinden fayda umu- lanını yazar. oOHeyecan, esrar sipekülâsyonu, belki muvakkat | bir kazanç doğrurur; Fakat bu, altin yumurtlıyan tavuğun tamala kesilmesine benziyen bir bareket gibidir. Seyyah hırpalamaktan | kıskanabiliriz ? Muhalefet | bu mudur ve muhaliflerin silâhı | Voyvo pgyozlurda veyahut Galata- nın Voyvoda caddes'nde pılmış bavraklarla dolaşan bir yahudi meczubuna tesadüf eder- siniz. Bu adam, ekseriya koşar vaziyette görülür. Çünkü mahalle kopiileri arkasından: — Voyvol diye bağırırlar ve oda fitili alip onları kovalar. «Voyvo» kelimesi bir zaman- lar, memleketin en uzak köşesine kadar yayılmıştı. Ne dersiniz bu kelimeye." Ni- bayet, günün birinde Darülfünu- na girmek, ilmi istilah olmak da mukaddermiş! * İnen ve çkan fiatlar Kebve fiatları fırlıyor, Darül- bedayi ücretleri iniyormuş. Eh; artık, birinden mahrum kalacak (o keyferababı O ötekine alışır. » Bir meczup elâll Nuri Beyin Malkarada halkı tehdit ettiğine dair Istanbul gazetelerinden birisine telgraf çekeri adamın meczup olduğu anlaşılıyor. bu telgraf, Pazarola Hasan Be- yin rica ve iltimasile o gazeteye | dercolunmuştur. Toplu Tğne Beşiktaşta Bir Belediye teşkil v . edilecek Ca Beşiktaşta bir belediye teşkili ne dair -halkın-reyine.. müracaat edildiği malâmdur. Henüz kâfi rey toplahmadığı anlaşıldığından rey verme müddeti ayın 27 sine kadar uzatılmıştır. Mahaza veri- len reylere göre halkın Beşik- taşta bir belediye teşkiline ta- raftar oldukları anlaşılmaktadır kpa Sinyal Tevziat mmm Etabli rumlara nasıl yapılacak? Istanbuldaki - etsbli Orumlara ! Anadoluda mukabil verilecek olan yüz elli bin İngiliz lirsamın tevrii için yapılan hazırlıklara devam edil- mektedir. Etabli rum'ar bir aydanberi komisyon tarafından tevzi edil- mekte olan beyannameleri alarak doldurmakta ve Anadoluda mal bıraktıklarını müsbit evrak ve tapu senetlerile birlikte komis- İ yona tevdi etmektedir. Bir ay sonra beyansi.c tezine nihâyet verilecek ve evrakın tetkikine başlanacaktır. Tevziat başlanmadan evvel bu emlâke kıymet taktir edilecek ve mecmuu kıymet yüz elli bin Ingiliz lirasını geçerse bir nisbet tayin ulunacak, alakadarların is- tibkakı bu nisbet üzerinden tes- bit edilecektir. Taktiri kıymet vergi esası Üze- rine yapılacaktır. Bütün bu işler altı ayda biti- rilecek tevziata ancak o zaman başlanabilecektir. Piyasada Şeker düşüyor Şeker piyasasında rekabet sftmış ve fadar yine düşmüştür. Bu vüzden Sovi- | vet mat «oz şekerin tonu 7 -İngilize | inmiştir. elinde ve sırtında kâğittan ya- | YAZAN: Ömer Rıza (53 GÖMLEK Mehmet gittikten sonra, Yezit, | lonun kızını ziyaret etmesinden şüp| helendi. Belki bu adam kızını kan- dırmak ve almak istiyordu. Buna mâni olmak icap ederdi. Yezit kır! zma döndü ve Mehmedi onun gö- İzünden düşürmek istedi: — Kızım, bu Mehmedi sen tanı- mazsın. Kendisi gerçi en büyük a- damlardan birinin oğludur, fakat kendini hırsa o kadar kaptırmıştır) ki Hz. Osman aleyhinde kıyam e- Bir mecsup Mrafındaği çekse | 905 emniyet selâmetile alâkadar İ türmek isteyen adam o idi. Bü- İ mubtemeldi. İ siriyor. Yalnız başına kalacak bıraktıkları emlâke | denlerle birlşmiş, kendisine bir va- lilik verilmediği için her yerde bü- kümet aleyhinde çalışmıştır. Leylâ, bu Sözleri dinlemiş, fakat cevap vermişti. Çönkü oda içinde Mehmede karşı bir inczap duyuyordu. Medinede ilk tesadüf ettiği adam, ilk yardımını gördüğü adam, kendisine bizmet eden, “kolaylık (gösteren an- nesini Oson arzusünu yerine getirmek için koşan, çalışan, onun kederine iştirak eden, ona teselli vermek isteyen, nibayet olarak onu emin bir yere gö- tön bunlar Leylâmn kalbinde ona karşı bir sevgi uyandırmış tı. Yezit, Mehmet aleyhindeki sözlerlerle iktifa etmiyerek başka bir tedbir: düşündü. Mehmedin tekrar: gelmesi ve Leylâyı gö- türmek için ısrar etmesi çok Onun için başka bir yere , götürmek, . onu, Hz. Osmanımn zevcesi Nallenin Yanın- da bulundurmak daha iyi: Esasen Naile de onu istiyor ve seviyordu. Yezit, buradan çıkmış, Osma- mn karısı ile görüşmek istemiş, Naile onu kabul ederek ne is- tediğini sormuş, o da onun ayak- larına kapanarak rica etmişti: — Efendimizden bir istirba- mum var, Kızım cariyeniz yalnız başına kaldığı zamn mateminden başka bir şey düşlünmiyor, mü- temadiyen ağlamakla vakit ge- olursa onun delirmesinden kor- kuyorum. Onu bimayeniz altına alirsımz oda bu dertten kurtu- lur. Naile bu tekliften memnun | oldu. Çünkü oda Leylâyi sev- miş ve onu yanına almağa ka- rar vermişti. Naile: — Pek alâ, onu buraya getir, benimle beraber bulunsun ve bana arkadaş olsun, dedi. Yezit ilâve etti: — Ben onu gönderecek olur- sam, belki beni dinlemez ve ya: İmiz başma kalmak ister. Hal- buki, efendimiz onu davet ede- cek olursa size bemön itaat eder. Naile kabul etti. Yezit işi bir az daha sağlam- laştırmak istedi: — Efendimizden bir istirha- mım daha var, onun dışarı çık- masına müsaade etmeyiniz. Çün- kü 6 dızarı çıkar çikmaz hemen validesinin mezarıma gider ve onun Üzerine atılır. Naile bunu da kabul etti Yezit bunu temin ettikten sonra memnun oldu, Nailenin ömrüne, afiyetirie dua elti. Naile, bizzat, Leylânın yanına | giderek onu çağirdi ve: — Kızım dedi başımızda do- laşan tehlikeleri görüyorsun, Ben | i sevilebilirdi. IYezit Leylâyı uzaklaştırmak istiyordu bir senden beri teselli bekliyörum. Beni seviyorsan gel benimle be- raber olur. Leylâ hemen kalktı refakat -etti. Ikisi, karşı karşıya geldikleri zaman Naile ona Mervanin ar- zusunu açmak istedi — Kızım, dedi, bizim ailemiz- den bir adam sana taliptir.Ger- çi vakti değil, fakat bana rica etti, onun için sana haber veri- yorum, Sana talip olan zat Emir Mervandır. Bilmem “ne ders'n?. Bu genç seni ısrar ile İstiyor. Leylâ tereddüt etmeden cevap verdi : — İstemem, efendim. — Niçin kızım”. —Bir kere vakti değil; bu ka- dar mühim meseleler yeniler karşısında böyle bir şeye nasıl akla gelebilir? Sonora Oben bu zat ile geçinebileceğimi zannet- miyorum. Hatta beni ona karşı himaye buyurmanızı rica edeceğim. Naile genç kızın başka bir adamla evlenmek istediğine va- hip olarak bu mesele ile uzun uzadıya meşgul olmak istemedi. Yalnız Leylânın ricasına muka- vemet edemedi: — Peki dedi, ben Senin tediğini yaparım, Leylâ o günün sürü sürü me- seleleri tabhl —le weşyul Öldu; Mervanın onu istemesi, Mehk- medin onu götürmek için gel- mesi, ikisi arasmda (şiddetli münakaşalar vuku bulması he- den' ileri (o geliyordu? Acaba bu iki genç arasında kendi yü- zünden rekabet mi başlamıştı? Bu iki gençten birini seçmek- icap else hangisi (oÜzerinde durmak icapederdi. Mehmet mi? Mervan Leylânın kalbinde hiçte yer etmemişti. Fakat Mehmedi Onun hâlinde bir başkalık vardı. Onun kendisine gösterdiği alâka, onu her tebli- keden korumak, onu memnun etmek, onun rızasını kazanmak için gösterdiği samimi iştiyaku tehalük çok başka idi. Acaba babası ne düşünüyordu?.. Leylâ babasının Mervanı tercih edece- ğine şüphe etmedi. Çünkü Mer- van ikbal mevkiinde idi. Çünkü onun vasıtasile o da kendine bir ve ona is- Jiş bulur, belki de servet sahibi olurdu. Leylâ babasının bu zaaf larını iyiden iyiye biliyordu. Fa- kat kendisi karar vermişti. Mer- vanı kabul etmesi üzerine ısrar edecek olurlarsa asıl babasının hüviyetini ifşa edecek, babasının en aziz dostu olan Hz. Aliye gi” decek, ona iltica edecek ve bi” mayesini isteyecekti, Akşam yemek sofrasında het” kesin yüzünde derin kir. kedef okunuyordu. Naile Leylâ birlikte yemek yemişler, okalklıkları 7” man Naile evin kayyimini çaği”” mış, ona vaziyeti sormuşlü. Kay” yim evvelâ birşey söylemek i# tememiş, fakat Naile ısrar eti” İ ğinden oda vaziyeti bildirmişti! — Hz. Osman bugün ağı” bir lokma koymadı!., Kendisi son derece mütecss rdir. — Sebep?.. IBitmedil

Bu sayıdan diğer sayfalar: