11 Ocak 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

11 Ocak 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 4 — VAKIT 11 Kânunsani 1931 VAKIT Büyük hedef Yeşi esasiye kanunumü- zan kabul ettiği vicdan hür- riyeti sadece süs olmak için ora- ya konmuş bir madde değildir. Bu Türk milletinin baka ve se- İâmetine istinatgâh olan milli vahdetin birinci şartıdır. Türk milleti milli mücadele ile vatan topraklarını musallat olan düş- manları attıktan sonra Yunanis- tandaki Türklerle Türkiyedeki Rumları mübadele etti. Mübade- leden maksat gayrimüslim ya- bancı unsuları kaldırarak milli vahdeti temin etmek idi. Ne te- kim mübadele neticesinde bütün Anadolu ve Tarakya baştan başa Türk ve müslüman memleketi haline geldi. Fakat aradan çok zaman geç- medi. Şark vilâyetlerinde Şeyh Sait isyanı baş gösterdi. Isyan bastırıldıktan, sonra meklekette bakiki bir milli vahdet husule getirmek için din namma siyasi tefrikalara yol açan şehlik ve dervişlik mesleklerinin, tekkele- rin ve zaviyelerin de kaldırılması “lâzım geldiği anlaşıldı. B. M. Meclisince kabul ve tasdik edi- İen bir kanun bu köhne ve za- zarlı müesseseleri de ilga etti, Tekkelerin, zaviyelerin ilgasın- dan maksat ta gene milli vahdet için bir tehlike teşkil eden tefri- «ka membaalarını ortadan kaldır- maktır. Filhakika bir memlekette ekseriyetten başka milli emeller peşinde koşan ırki akalliyetler nekadar tehlikeli ise tekke ve zaviye gibi şeyhler tarafından © din siasete alet yaparak tesis edilen teşkilâtlar da okadar za- rarlıdır. Çünkü Nakşibendi, Rü- fai, Mevlevi vesaire gibi isimler verilen tekkelerden her birine mensup olanlar biribirinin adeta can düçmanıdırlar. Bunlar ara- sında biribirlerini tekfir edenler çoktur. Diğer taraftan umumi- yetle her hangi bir tarikate men- sup olan kimseler hiç bir tarikat ile alâkası olmıyan Türkleri ve müslümanları hakir talâkki eder- ler. Bilfarz her hangi bir vatan- daş nekadar mütefennin, neka- dar malümatlı olursa olsun en cahil bir derviş nazarında Avam zümresinden sayılır, Nihayet şeyh | namı altında bir nevi derebeylik teşkilâtı vücuda getiren adamlı- rın menfaatleri sevki ile kendile- rine merbut olan kimseleri tah- rik ederek sık sık siyasi ibtilâl- İer çıkardıkları malümdur. Nete- kim Şeyh Salt isyan, Ağrı dağı isyanı, nihayet Menemen irtica: tamamen şeyhlik ve der- vişlik meselesidir. Binaenaleyh kanuni memnui yetlere rağmen hâlâ için için milli vahdeti gemirmek suretile memleketin : dahili ve harici emiyetini ihlâl eden şekavet ve tefrika ocaklarını tamamen söndürmek lâzımdır. En büyük hedef olan Türk milletinin baka ve selâmeti ancak milli vahdet ile mümkün olabilir. Ve binaen- aleyh omöbadele mukavelesile milli vahdeti tehlikeye düşüren unsurları bertaraf eden Türk milleti gene milli vahdetin temini için şeyhlik ve dervişlik cereyam- larına da kat'i olarak nihayet ve- recektir, Mehmet Asım İ Hazır olun! Harp Günün Siyaseti var! Malı, ikhsadi ve içtimai muhitlerde tahvif ve tehdit usü- lu ile menfaat kazanmak istiyen şantajclar olduğu gibi siyaset âleminin de ayni gaye uğruna | cihanı her an patlamağa amade bir vulkan halinde göstermeğe hazır bir takım şantajcıları var- dır. Siyasi şantajcı hergün yeni bir tahvif âleti bulur. Bazan: “Almanya silâhlanıyor!,, diye or- talığı ovelveleye verir. Bazan “Romanya nota verecekl,, diye sulh havarilerini ürkütmeğe ça- ışırlar. Bu nevi Şantajcıların kısmı âzamı gazetecilerdir. Gayeleri ise umumi heyecan ve meraktan istifade ederek karilerini çoğalt- maktır. Bunların gayelerine ne derece. vasıl olabildiklerini ve bu gayeyi elde etmek için takip ettikleri usüllerin ne miktarda mübah olduğunu burada muna- kaşa edecek değiliz. Maksat bir vakıaya işa retten ibarettir. Siyasi Şantajcıların son zaman- larda kullandıkları iki büyük si- lâh vardır. Biri “Komünizmin istihzaratı! ,, diğeri ise « Düçe- nin mutuklan!» dır. OBunlarca Sinyor Müsolini'nin her sözü Av- rupa denilen dünya barüt küme- sini alevlendirmeğe matuf bir şerrare, Moskovanın her kararı ise milletleri kan deryaları dök- meğe sevk edecek bir şer âye- tidir. Başta Fransız matbuatı ol- mak Üzere cihanın bütün mat- buatında ve bahusus harbi umu- miden muzafferiyetle çıkmiş olan , milletlerin gazetelerinde bu si- yasi şantaj usulünün tatbik edi- diğin görüyoruz. Ciban sulh ve müsalemetinin hiç bir şeyle tehdit edilemiyecek derecede rasin bir müessese haline geldiğini iddia edecek kadar kısa görüşlü değiliz. Maa- mafih siyasi mühim kitleleri tem- sil eden ricalin her mütaleasını ve milletlerin umuru dahiliyele- rini tanzim için meydana koy- dukları her düsturu sulh ve mü- salemet ile taban tabana zıt görmek; ya bir bahçenin her taşı altından bir yılan çikacağı- mı zabnedecek kadar belâhat göstermek veya kendi muzme- rindekini başkalarında göster- meğe çalışacak derecede iki yüzlülüktür. Başta Fransanın meşhur nim resmi vastai omeşri (oefkâr olmak üzere mevhum harp k- yılcımlarım körükliyen bu şan- tajcılara karşı en güzel bir ce- vap Yunan başvekili (o Mösyö Venizelosun Duçe ile görüştük- ten sonra matbuata olan beya- malıdır. Yunan Başvekilinin ga- yet doğru ve vazıh olarak söy- lediği veçhile halihazırda sulh ve mesalemeti idame etmek isti- yen milletlerin ön safında Italya bulunmaktadır. Eğer Duçenin sık sık vukua gelen beyanatı tahlil edilse ken- disinin ve temsil ettiği faşizmin harp denilen felâkete asla ta- raftar oOolmadıkları © anlaşılır. Fakat kelime üzerine oynamak ve hakikatin o söylenmesinden hoşlanmamak marazlarına müp- tela olanlar bu beyanatın yalmız bir kısmını alarak manayi tabrif eder bir tarıda tefsiri hoş bul- ETIST m bulmaktadırlar. Asıl öyle bare- Serseri fakirler ve verem Belediye reisi Muhiddin B. alınacak tedbirleri anlatıyor Şehrin mühim ve içtimai dert- lerini teşkil eden birkaç mesele üzerinde belediye reisi Muhiddin i bey şu beyanatta bulunmuştur: —bBu sene yapacağımız en mühim iş muaveneti içtimaiye teşkilâtı olacaktır. Geçen sene bütçeye bunun için 5000 bira koyduk. Bunun henüz bin lirası sarfedilmiştir. Hıfzızsıhha kanu- nunun verdiği salahiyetten isti- fade ederek başlıca yapmak is- tediğimiz işler sunlardır: Verem sanatoryomuna veya hastane pavyonuna yatıramadı- ğımız verem başlangıcında olan kimsesizlere, fakirlere, hatta ço- cuğu yüzünden hastanede yata- miyan kadınlara vereceğiz. Bu gıda günde iki yumurta, biraz yağ, tath ve ekmek olacaktır. Yangın yerlerinde yatan bir takım çocuklar var. Bunları Is- tanbulda gittikçe çoğalan zabıta vukwatında birer amil talâkki etmek“ mümkündür. Başları boş bırakıldıkça ileride şehir için önüne geçilmeri müşkil bir teh- like olacaklardır. Kaymakamlara emir verdim. Bunların mikdarını tesbit edeceklerdir. Iki medre- seyi daha bunların iskânma tah- sis edeceğim ve bir gün kendi- lerini sokaklardan toplattıraca- ğım. Kendilerini iaşe, elbise ve mektebe göndermiye çalışaca- ğım, kısa bir zaman sonra s6- kaklarda dolaşan bu çocuklara tesadüf o edilemiyeceğini temin ederim. Bundan mada bakım ev-|'İ"İ murahhas olarak leri teşkilâtını süratle vücuda getirecek ve gıdasız çocuklara yaptığımız muavebeti teşmil ve tevsi edeceğiz. Bu seneki butçe- mize içtimai muavenet fash ola- rak 200000 lira konulmuştur. M. Teodor Danef Eski Bulger Başvekili şehri- mizde Sabık Bulgar başvekillerinden M. Teodor Danef dün Sofyadan şehrimize gelmiştir. M. Danef Balkan harbi esna- sında başvekâlette bulunmuş ve sulh müzakeratını idare etmiştir. ELİSA İ.A Yazan: Salih Murat HAREKETİ DAİME MÜMKÜN MUDUR? Dilin mukavemeti gibi ber hangi bir mukavemetten kurtu- lan bir makine daimi hareketi haiz olabilir, Böyle bir makine yapılamamıştır, Hatta yapılsa bile bu makineden kudret almak imkânsızdır. Çünkü kudret alınca derhal durur. Bir çok kimseler bu sevdaya düşmüşler ve elân düşenleride var. Bunların zihin- leri bir noktaya saplanır ve al- danırlar. Garp ilim mahfelleri bu nevi lâkırdılara kulaklarını çoktan tıkamışlardır. Hareketi daime makinesi yapmak demek tabiatin haricine çıkmak demek- tir. Bu ise mümkün değildir. ket edenlerdirki cihan sulhü müsalemetini tehlikeye sokmak için çalışıyorlar, Onlarm bu mu- zir mesaisini tevkif edecek kuv- vete gelince onu, ancak doğru ve açık söyliyenlerin azim ve iradesinde bulabileceğiz. A Goyyuc çocuklar, lintihap edecek ve bu suretle vahdet telna tefevvuk eden diğer şehirler, ? Kızıl Gömlek. b YAZAN : Ömer Rıza — 18 Şamdan Antakyaya sefer Muaviz- askerlerini yormamak vejde bir neticeye varılamamıştı. *& İyıpratmamak, Ali askerlerini i-xa' et-|katlarım, bir netice vermemesi İmemek için çalışıyordu. i idi, Çünkü Sebe oğlu ile Yeni senenin hulül ettiği gün tara- harp propagandası yopıyorW feyn bir aylık mütarekeye karar ver-İlara göre Muaviye ile arkad diler. Hazreti Ali de, Emir Muaviye/mel) dekiler gibi bir hamlede |de bu mütarekeden istifade ederek sulh teşebbüslerini yenilemek istediler. Mü- tarke aktolunmuş ve iki taraf heyetler mübadelesine başlamışlardı. rından fazla kıymet verirdi. * Fakat vuku bulan müzakereler ne-çin yapılacak iş, bunlara k tice vermemiştir. Çünkü bunları idare hareketti. Sebe oğlunun arki eden adamlar, onların iyi bir neticeye varmasını samimiyetle istihdaf etmi yorlardı. Meselâ, (Al) nin gönderdi'raf arasındaki husumetleri fi adamlar arasında Sebeba oğlunun!'dirmeğe çalışıyorlardı. arkadaşlarından birkaçını görüyoruz! Bu itibar ile müzakerelerin Hatem oğlu Adiy bunlardan (biridir. ce vermiyeceği besbelli idi, Sonra yine bunlararasında, daha evel! (o Ali, bu sırada çok kuvvetli vuku bulan müzakereleri akamete uğ ründüğü halde, hakikatte, çok ratmağa sebep olan ve daima tecavüz-| Çünkü kumandası altındaki kârane bir lisan kullanan Şebet var: hâkim değildi. Katiller onun dır. de hareket ediyorken kendili Adiy, arkadaşlarile birlikte Maavi.İvetlendirecek her fırsattan yenin yanma gittiği zaman sulh için'mişler, kalabahıklarınnı a: müspet bir teklifte bulunacağına teh|vaffak olmuşlardı. Bunlar dit yolunu tulmuş ve ona: Küfeden kendi kabilelerine —Muaviye! demiş, hazer et yok-çok eşhas ta toplamış oldukle”, sa Cemel vak'asını yapanların uğradık'(Ali) nin onlara karşı vaziyet Tarma uğrarsın! na İmkân kalmamıştı. Onun Muaviye cevap verdi: lar, işlere büsbütün hâkim ol — Sen sulh için, tehdit için gelmiş-| Kumandanların birkaçı (on! Sin, Fakat iyi bil ki bizbu lâflara ehem| Eşter gibi, Sözleri dinlenen miyet verenlerden değiliz. Sonra biz senin Osman katillerinden olduğunu duyuyoruz! Sen işlediğin cinsyeti ö- diyeceksin! Adiyin söylediği (sözlerden onun Sebe oğlu tarafmdan © kararlaştıran siyaseti tatbik ile meşgul olarak sulh yerine harbi yenilemeyi istihdaf ettiği aşikârdı. la görüşmek, bunların şerait mek onları şimartır ve onlarâ rahhaslarr arasına karışıyor Muharrem ayr bittikten tarda bulunmak istedi. Mi il tün hat üzerinde bağırıyor ve $ rı Ali taraf'ma fltihak etmeğe yorlardı. n Öte taraftan Muaviye ile Am” larmı hazırlamakla meşguldül adamlardı. Bunlarla konuşmak” yukarda gördüğümüz gibi (Ali) ” i münadiler çıkararak Şamlılars © ş (Ali) nin (Osman) katilirienden bi-| Eşteri Küfe atlılarının başına ge $ göndermesi mu-| Basra askerlerine Sehli, Küfe pi? hakkak ki bir hata idi. rine Ammorı, Basra piyadelerin€ (Ali) nin diğer bir marahhası olan| tayin etmişti. Kays'oğlu Yezit başke şekilde idareli (o Muaviyenin başkumandanı KS” kelâm etmişti: Wu Dahhaktı. Şam atlılarıma A5 —Bir birlik için çalışıyoruz. Onun|manda ediyordu. için sen de bize yardım et. Ve (Ali) Muharebe başlamak üzere idk nin itaatma gir. e Muaviye cevap verdi: Leylâ, Şamdan Kudüse giti — Bizi birliğe davet ediyorsun. Faakt|zırlanmıştı. Onun bütün ümidi, birlik bizimle berallerdir. Size İtaata gelince, bunu kabul etmeyiz. Çünkü siz Osmanı öldürdünüz. Cemiyetimizi tarrmar ettiniz. Katilleri himaye et- tiniz. Ali, bu cinayetten teberri ediyor. Bunu kabul ederiz. O halde katille ri teslim ediniz. Onların cezalarını ve- velim. © zaman biz de size itaat ede- TİZ. Murahhaslar kalkıp gitmişler ve on lara mukabil Muaviye, -murahhas bir heyet İzam etmişti. Bu heyetin başında Mesleme oğlu Habip bulunuyordu. Ali heyeti kabul etmiş ve onu dinlemişti; Evvelâ Habip söyledi: sinin sırrını taşıyan Marküsü evel görerek bu sırrı öğrenmek sonra Mehmedi bularak onun ayrılmamaktı. Onun korkusu ramağa çıkmaktı. Hakikatte dıktan sonra çek Ihtiyarladığım gününün yaklaştığını düştnerek ya patriğinin ikametgâhı olan yaya gitmeyi düşünmüş, orada görerek ölmeyi istemişti. Marküsr karar verdikten sonra Askalon# yan İlk rum gemisine binmiş ve yaya hareket etmişti, Onün hareketinden birkaç — Alinin Tok.kabiustC ra Leylâ Kudüse varmış, M — Osman bu devletin relsi idi. İs-'mış, fakat ilk hamlede onün An leri mükemmel bir surette idare edi-' gittiğini haber alarak mahzun yordu. Siz onun hayatımı İstiskal et-ita. Talisizlik onu hâlâ takip ©d tiniz, onun vefatını beklemediniz ve 0- Leyl uzum uzadıya düşünmüş, nu öldürdünüz. Biz onun katillerini! ya kadar gidip te bu işi hallet! istiyoruz. Mademki siz Osmanı öldür başka çare olmadığına kani Ol! mediğinizi Iddia ediyorsunuz onun ka-|Limana inerek bir gemi beki tillerini teslim ederek bunu ispat edi-| müşküldü. Kimbilir gemi ne niz. Sonra sizin çekilmenizi istiyoruz.!lirdi. Ne kadar beklemek Siz çekiliniz ve yeni bir devlet reisinin!için kara yolunu tercih etmek intihabını şuraya bırakınız. Şura kimi!doğru idi. Fakat Kudüsten L isterse onu intihap etsin. igitmek için Şama uğramak icap Habip bu suretle iki şey teklif etmiş Leylâ Şama uğramamak için oluyordu. Birincisi katilleri teslim et-| yolunu tuttu. mek, bunlarm teslimile ATi ile Muavi. raya bırakmak. Şura kimi İsterse onu|lmuazzam in üçüncüsü ! essüs edecekti, Roma ve yalnız İskenderiye İdi (Ali) , murahhasın bu sözlerini din| o Şehir, çok güzeldi. Oront nel! ledikten sonra cevap verdi: zerinde bir müstatil şeklinde — Siz kim oluyorsunuz ki beni çekil/tı. Her taraf bağlık, ba İ meğe davet ediyorsunuz. Bunu kabulirin ufkunu, büyük kubbeler etmiyorum. gibi idi. Bundan başka şehir, Murahhaslar tekrar sordular: ibir sur ile çevrilmiş ve bu surf” — Bize bir başka diyeceğiniz varine 360 kule yapılmıştı. Uzakta” mı? nize görünmekte idi. Leylâ, d&ğ —Yok! dan şehri tatir tatlı seyrettikte” Bunlar da dönüp gitmişlerdi. yavaş yavaş inmiş, kapıdan !© Bu gibi mülâkatlar tekerrür e miş, ve büyük eaddede yürüm fakat bütün muharrem ayı geçtiği hal (Bitmedi). Kudüste değildi. Marküs, Kudü” izini yeniden kaybederek onu tes” & 4 P kaçı yine onlardandı. Hatem oğ'"5. ğ Leylâ, günlerce devam eden Xp ye arasındaki ihtilâf kalkacaktı. İkin-|hir seyahatten sonra Antakyaya 7 İci devlet reisinin intihabını tekrar şu-|tr, burası o zamanın en muh! il $

Bu sayıdan diğer sayfalar: