12 Ocak 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

12 Ocak 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Nakliyatta intizam İhtiyacı gis gün evvel Antalyalı bir zat ile görüşüyorduk. Bu zat musahabe esnasında bize Antalya ile Istanbul arasında işliyen Seyrisefain postalarının ha- reket cetvelinde birdenbire tadi- İât yapılmasından dolayı Antal- yadaki portakal ve mandalina tüccarının duçar olduğu zarar- lardan çok acıklı bir lisan ile ba i, Evvelce Antalyadan Istanbula haftada bir defa ekspres pos- | tası varmış. Bu posta Antalya- dan Istanbula üç günde varıyor- muş. Limon, portakal, manda- lina sevkedecek tüccar mallarını bu vapura veriyorlarmış. Geçen ay içinde bu ekspres postası mu- âyyen günde limana gelmemiş. İ O gün mallarını tabmil etmek | Üzere hazırlamış olan tüccar bilâ- bare baber almış ki Seyrisefai- nin Antalyaya gelecek vapuru birkaç gün gecikecektir. Fazla olarak şimdiye kadar Istanbula üç günde giden ekspres bundan sonra zikzaka tahvil edilmiştir. Aradaki küçük iskelelere de uğrıyarak Istanbula ancak beş | günde varacaktır. Antalya havalisinde 'yetişen bilhassa portakallar, mandalinalar ağaçtan koparıldıktan sonra ni- hayet bir hafta beklemeğe müte- bammildir. Daha fazla beklemek | mecburiyeti hasıl olursa meyva- ların pek ince ve nazik olan ka- bukları çürümeğe başlar. Ondan sonra ticaret hayatında kıymeti- ni de tamamen kaybeder. ö , © şte bunun için Istanbul ile Antalya arasındaki Seyrisefain postasının hareket o cetvelinde vuku bulan bu tahavvül orada portakal, mandalina tüccarlarının elinde sevk için hazırlanmış ne -Jütekileri, dinliyordu... ; 1931 ” letkik Seyahati Yazan : SadriEtem (Dünkü kısmın hulâsası ) pı dolaşıyorlar, herkesin cami avlusun 1 — Üç otomobil yoldadır. Önde-jda birleşmesini söylüyorlar. Jandar- ki otomobilde üç adam vardır. Bunlar |malar ellerinde bir defter omuzlarında profesörlerdir. İsilâhları köyün hâsta zaif, cılız, topal 2 — Profesörlerin bindiği otomobil İinsanlarından bir kafile teşkil edip ca» büyilk bir otomobildir. Yollardan ge mile sürüklüyorlardı. çerken herkes ona hayretle bakarlar. Davul çalmea herkes şaşırdı. Acaba 3 — Köylülerin selâmları, alâkela- muharebe mi var diye biribirine soran» rt müderrisleri mütehassis eder. Müder|lar jandarmaların önünde cami yolunu risler, köylülerin ilim âşkından yana|tutan insanları görünce hayretten hay yakıla bahsederler. rete düştüler. 4 — Müderrisler bir köye inerler,|tekniği,, ile mümkün olduğunu anlattı, köyde muhtarın evine misafir olurlar Uç müderris melon şapka siyah el ve köylülere nasihatler ederler. Köy|biselerile cami avlusuna girdiler cami- hakkında tetkikatta bulunurlar. den dışarıya çıkarılan kürsü üzerinde! Köy delikanlılarından Dursün bu'sıra ile söylediler. nasihatlerden içerler. “Biri demokrasi bir hayat hamlesi- lk dir,, dedi, Tursun ki buranm dağlarını, top) (Biri “Milli istihsalin ancak Avrupa raklarını karış kraış bilir, güzel sesile|tekniği,, İle mümkü nolduğunu anlattı, köyün kızlarını çıldırtır, nöbetle köyün üçüncü, hantal çenesini oynata oynata delikanlılarını arkasından sürükler, ve o konuştuğu zaman kimse onun sözleri! sözlerine şöyle devam etti. önünde gözlerini kıpıştırıp acaip de “ - Köyünüzde niçin medeniyet yok! mez, koyun sürüleri onun kavalını haY'köyünüzde nüfus neden azalıyor, neden ran hayran dinlerdi. Dursunun içinden fakr sefalet kapılarınızdan uzaklaşıı sanki bir şeyler hoplamak, zıplamak İs| yor. Sebebini biliyor musunuz? Siz söy tiyordu. Başının üstünden odadakilere|lemeden ben süyliyeyim cehalet... Size garip, garip bakan bu adamlar onda İ-İbir misal: Elimdeki şu demir parçasın nanmaktan ziyade şüphe hissini uyan-| görüyorsunuz değil mi? dırıyordu. Hele büyük cüsseli adam na| OHep birden: hiye merkezindeki alacalı kumaş satan! o“ Evet görüyoruz! dükkâncıya ne kadar benziyordu onun| . Sanki ilmi bir usulmüş gibi çocuk: da rengi çabuk solan alacaları halka) yaymızı bünunla doğurtuyorsunuz. Sa satmak istediği zaman döktüğü dilleri miler arasında, hafif gülümseyenler vardı, onun da gafil müşterilerine: İmüderrisin hazarı dikkatini celbetti. “— Sen bunu bilmezsin, ne kadar iyi| © «. Gülmeyiniz ağalar, gülmeyiniz. maldır.. diyen yüksek bakışlı bir duru-| Bu en büyük derdimiz... bilmemezlik. Yi senil z Köyün mektep hocası ayağa kalk- Ocak başımda ayni şeyleri hatırladı mak ister gibi bir vaziyet aldı, muhtar, İçinde | ii az e ge imam eteklerinden tuttular yerine 0 Misnfirlerden biri yarenleşir gibi turttular,. Bir ihtiyar elinizdeki ekmek ireceğine benziyor dedi! Hiçbir ço- Dursunla konuşmaya başladı, köylüler Se böyle dağa: diye. iksüre, ük süre söyledi. Müderris hiddetli hiddetli devam etti, “. Ciddi müşahedeler, ciddi tetkik ler neticesi olarak söylüyorum. Söy- “.— Neye yarar. ilediklerim hakikattir, Artık bütün dert — Siz müderrissiniz size ne malüm|lerimizi açık konuşalım. Onu inkârla değii!.. bir şey kazanmış olmazsınız. İşte bu a- Pehlivan gibi misafir yerindelletin eserleri, dedi. “— Delikanlı o elindeki nedir?.. “Dursu-gülümsiyerek cevap verdi: — Erkeç... Bu ne işe yarar! Kızıl Gömlek YAZAN : mer Rıza — 114“ “ Sıffın ,, harbi nasıl vuku bulmuşt! leylâ, patrikhanenin nerede olduğu'etmişti. Amr Muaviyenin yani! nu sorarak ona doğru ilerlemiş, muhte- Leylâ, bunlarm yüzlerine dil şem bir binaya varmıştı. Her kes buramiş, ikisinin de endişeli olduk” ya giriyordu. Leylâ da onlarla beraber'anlamıştı. Bir aralık bir atlı girdi. Leylâ, ilerliye ilerliye geniş bir)lâşlı gelmiş, Muaviye ona döner€ yere vardı. Burası birçok (o papaslarla| o — Ne var, vaziyet nasıl? diye dolu idi, Leylâ bunların birine yakla-|muş, ve cevap almıştı: şarak (Marküs) ü sordu: — Harp çok şiddetlendi fakat — Tanımıyorum! Ivaffak olacağız. 4 Acaba Marküs daha gelmemiş mi i o Muaviye, Amra bakmış o da di? atını istemişti, Leylâ bunu anlamak için başka bir) (o Amr atını sürerek harp hatt : papasa yaklaşmış ve ona: İmişti, — Şamdaki Yuhanna Kilisesi reisi (Ortalık kararmak üzereidi, K Marküs, Aklandan buraya gelecekti.lğin basmasile askerler geri döl Henüz gelmedi mi? başlamışlardı. — 0 gemide Kudüs patriği bulunü- cak. Fakat o da henüz muvasalat etme! © Muharrem ayının mütarekesi / miştir. Belki muhalif bir rüzgârla kar tikten beri iki taraf mütemadiyen işılaştılar. ediyorlardı. Her gün iki tarafın — Teşekkür ederim. danlarından biri askerlerile Leylâ bunu anladıktan sonra gemiyilona mukabil hazırlanan kuvvet beklemek üzere bir hana indi. döğüsüyordu. Bu her gün tekel Leylâ, her gün dağa çıkarak denizilden bir hadise idi. Bazan mul tarassut ediyor, yahut © patrikhaneye)zışıyor, kanlar fazlaca dükülüyof” giderek Marküsün gelip (gelmediğini; bes on adamın mübarez anlamağa çalışıyordu. İzeçiy ordu. Leylânın handaki odası, büyük cad. deye nazırdı. Bir sabha, dışarda büyük|” bir gürültü koumuş, Leylâ bu gürültü ile uyanarak pencereye koşmuştur. Cadde ellerinde bayrak taşıyan si-| Khlı müslümanlar vardı, Önnlerinden birçok kadınlar tefler çalıyorlardı. Bun ların kimi atir, kimi atsızdı. Leylâ, eaddeye koşaraksordu; — Bunlar kim? — Antakya askerleri... — Nereye gidiyorlar” — Siffıme gidiyorlar! — Neye? »”.. İki leş © Bir hafta içinde iki intihar W isı oldu. Ölüm karşısında meri ve teessür duymak, belki ım” vazifelerindendir. Fakat ben cenaze karşısında ne acı ne elem. Halbuki hadiseye — Şam ordusuna iltihaka. İdan alâkadar olmaklığım — O halde harp başlamış mı? iki genç kızm kendilerine ki — Evet, Muaviye ile Ali arasında. Irı binada benim de beş senet «— Sıffin mevkii buraya yakın mı7'irüm geçti. Böyle ikea bile — Buranm şarkından birkaç konuk|yoklayot, fakat içimde hiç bi lık mesafede, hül sızlâması bulmüyorümi. Leylâ, bu haberlerle odasına döm| ( Istırabâ hürmet eden, & müş ve düşnümeğe başlamıştı. Ne yapa |sanların hatta hayvariların caktı? bekliyecek miydi? yoksa Sıffın)|tikleri eziyetten kendine his: da bulunduğu muhakkak olan Mehme-|karan bir adamım. En küçük de mi iltihak edecekti, (Marküs) ün hemmiyetsiz şeylerin içime di bindiği gemi acaba bir kazaya mı uğ-)duğu çoktur. Yalnız intiharlaf?; ramıştı da bu kadar geri kalmıştı? şı hissizim. Yaşayış meydan ui kadar mal varsa. hepsinin çürü- | öyle bi z ni şöyle biraz daha derlenip toplanarak, © Jandarmaların muhafazası altında | yeyji, Marküsün gelip gelmediğini rebesinin korkak kaçakları det Re sebep olmuş. Öl kendini etrafa gösterdi: yl bir sıra teşkil eden adamları gösterdi. hir kere daha tahkike karar verdi. Gel-| bu tiplerden iğrenirim. En W Hiç şüphesiz Seyrisefain ida- | “— Bakalım sen bizim bildiğimiz gir) (O «. işte dedi bu katil aletin mağdur) memişse buradan çıkıp gidecekti. Onun |karşısmda nihayet bir omuz resinin İstanbul-Antalya ekspre- |bi biliyor musun? ları, kimi bu demirsparçasına vücudürliçin hizmetçisini çağırdı ve ona emret.İsi yeter. ” sini adi postaya tahvil etmesi sebepsiz değildir. Bu hususta | zaruri bazı sebepler bulunabilir. dir. Güc di klar bam Ancak bu sebepler ne kadar abi TS la 7 zaruri olursa olsun bir gün için- de meydana çıkmış olamaz. Bü- tün Türk limanlarının nakliyatı İvar m? ile alâkadar olan Seyrisefain ida- resi vapur tarifelerinde, hareket cetvellerinde tadilât yaparken en aşağı bir kaç haftalık bir tetki- kat ve hazırlık devresi geçirmiş İğırdılar: olmalıdır. Tarife ve hareket cetvel» lerinde tadilât yapılması tekar- rür ettikten sonra da eski tarife- yi ve hareket cetvelini daha bir |je kalkmalı. müddet tatbik edebilir. Binaenaleyh eğer Seyrisefainin işletme idaresi Antalya gibi ba- zı İimanlarımızdan sevkedilen ti- caret eşyaları arasında meyva gibi pek kısa bir zaman içinde bozulmıya müstait şeyler bulun- duğunu evelden düşünmüş ol- saydı tarifede ve hareket cet- vetlerinde yapılacak tadilâtı vak- tinde icap eden mahallere bildi- rirdi, Vapurların hareket gün- leri ve saatleri ile alâkadar o- lan kimseler de vaziyeti bilerek ona göre tedbir alırlardı, almıya çalışırlardı. İhtimalki Istanbul- Antalya pos- talarındâ yapılan değişiklikler bazı limanların tarifelerinde et saatlerinde de olmuştur. İhtimal ki bu değişiklikler neti- cesinde Antalyadaki portakal â '— Siz tabii bilirsiniz... Bizim Ço-'nün bir kısmını, kimi gözünü, kimi ba- cuklarımız bununla doğar. cağını vermiştir “— Efendim bundan köyde iki tame| O« . Bundan sonra dedi, bu katil ce halete yüz vermeyiniz. Hemşeriler, kardeşler, vatandaşlar. —y— Misafirler konferansların bitirdik- Dursun... Çanakkalede bacağını kayften sonra otomobillerine bindiler. Dur- beden topal bir köylüyü, kör bir adamı/sun ve arkadaşları: vekendisini işaret etti. “Yaşasın müderrisler diye bağırdı Ve birçok isimler sayıp döktü. lar. Müderrisler hiddetle tepinir gibi ba-| (o Müderrisler bu tetkik seyahatinden tıp müzesine bir ekmek çevireceği hedi. “.« Artık bu cehalet kalkmalı... Jan ye ettiler. darma çavuşu âmirane bir tavırla şun- ları söyledi... “.- Duyuyor musunuz artık bü ceha Müderris sordu: “— Burada bu aletle doğan adam Sadri Etem ea 3 LİNDA Layibilir? m İLİ NA iğ Yazan; Salih Murat Vücudümüzde kaç adele var? Vücudün o hareketini Otemin eden adelelerin adedi takriben beş yüz yirmidir. Maamafih vü- | cudümüzde adele addedilmeyip i yapı itibarile adeleye benziyen şeyler de vardır. GLAXO Unsuru gıdaisinia istimal! ile fena veya bozulmuş tabii sütten mütevellit ta- hammürat ve bulaşıklık- ların önünü alır Davullar çalıyor, muhtarlar kapı; ka| İİ ve mandalina tüccarları gibi di- ğer bazı limanların meyva ve saire tüccarları da zarar gör- müştür, Bu takdirde Seyrisefain tarifelerinin, hareket cetvelleri- nin değişmesinden dolayı vuku bulan zararın hududu tabii daha ziyade genişlemiş olur. Milli ik- tısadiyata azami derecede ehem- miyet verdiğimiz böyle bir za- manda bu gibi hatalı hareketler olmasina, bu hatalar neticesin- de Türk tüccarlarının zararlar görmesine müteessir olmamak mümkün olmuyor. Idari kıymet ve kabiliyetini takdir ettiğimiz Sadullah beyden bu gibi hatalı hareketlerir te- kerrürüne meydan vermiyecek tedbirler almasını bekleriz. Mehmet ti Kendine kıyan bir raüti — Patrikhaneye kadar git Markü:|katile niçin acımalı? Ş N sin gelgip gelmediğini #or. Gelmemiş-kendine mahsus bir kıymeti yö” se çarşıya uğra Yol azığı tedarik et.İdur? Ve bu asil öygu ras g Atları hazırla, Hemen gidelim. edilir mi? Hizmetçi, hemen kalkıp gitti. Fakat İntihar, nefsin katilliği, Marküsten haber yoktu. O da çarşıyaİşebbüs edenin seviyesine uğrıyarak öle beri almış, eşyasnı ha-İlığı artan bir cürümdür. B zırlamış, ve atları eğetlemişti. insanm — ister dıştan, ister ğ Bir iki saat sonra Leylâ ile adamı)gelmiş olsun — bir ömür zorü” yola çıkmış bulunuyorlardı. de ölüm kucağına atılması Antakyadan hareket eden kuvvet ön|okumuş ın kendini vurması de idi. Leylâ düşünmüş ve bu kuvvetelda uçurumlar vardır. V atılmağa karar verilmişti, Belki bu sa İntiharm vazife olduğu * yede (Ali) tarafınabir hizmet ifa eder.İyer, devlet esrarmı işkence di. Birkaç gün devam eden yolculuktanisöylemek endişesine d üşüğ sonra (Sıffin) ovasma nazır olan tepeldemdir. v lere varmişlardı, Bu son intiharların iki: İki tarafın karargâhı görünüyordu.|leketin kiymetli ellerle Ova, çadırlar, bayraklı askerler, atlar len bir müessesesinde oldu. W ve develerle dolmuştu. Aradaki boş sn-İyi olduğundan daha feci de" hadan karargâhlardan birinin şarktaliçinde gösteren de işte bun ötekinin garpte olduğu anlaşılıyordu.! o Bu iki kız, kendileri; İki taraf ta istirahat etmekte idiler.İdört başlı bir cinayet işi Yolculara daha yakın olan Şam kavar-|Nefis katilliği, bayat gâhınin ortasında büyük bir çadır gö!deylet bütçesinden ibtilâs; ze çarpıyordu. Bu muhakkak ki Muavi|nesle hiyanet, bu cinayetlere yenin otağı idi. bilecek isimlerdir. Hakik#” İki tarafla da birdenbire hareket e-'sanlığa lâyık olanlar, kendi serleri görülmüş, oklar yağmağa ve kibir hanedanı baslatani lıçlar parlamağa başlamıştı. Atlar kiş/hanedanm son halkası niyor, bayraklar dalaglanıyor, atlılar!rur değil utane verir. Bi naralarla ufku inletiyordu. vücut vermek ise ancak Dağ başında dinlenen Atnakya kuv-İmet vermekle kabildir. ğ yeti, bu manzarayı gördükten sonr) İşte böyle düşündüğüm i hemen yola çıktılar. ki son hadisede, ölenlere | © Leylâ, ile hizmetçisi onların arasına değil saygısız ölümleri ile 8 iyice karışmışlardı. Bunlar ine ine Multep halkını rahatsız ettilki©i aviyenin otağına vardılar. gayz duydum. Ve sirf bunu | o Muaviyenin etrafında tam beş saflmek için elime kalemi aldi , toplanmıştı. Bunlar, onun uğrunda kü hadisede bundan daha canlarını feda etmeğe yemin etmişler-|bir nokta yoktur. Geriye ka” di. Muaviyenin kendisi Antakya kuvve!cenaze nihayet ve sadece tini karşılamış onu güzel sözlerle taltif !

Bu sayıdan diğer sayfalar: