25 Ocak 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

25 Ocak 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 6 — VAKIT 25 Kânunsani Mai nasıl kıymetienaırıır : Bir mektep arkadaşım var. Zavallı) mekteplinin. Sonra sözüne devam et- iyi çocuktur, mektepte iken de hayli İ çalışkandı. Arabiden, farisiden, türk! çeden İyi notlar alırdı. Zamanına göl re mektepte ona “kuvve kalemiyesi, iantordu. Sen mekteplisin diye sana yerinde bir kâtip olacak derlerdi. Gel! iyi papele veriyorum. Kaleme dikkat saman, git zaman bin bir işe girdik, vim bir diyara başvurduk.. Biribiri. »zden ayrıldık. Geçen gün kendisi ile Babrâlide aarşılaştım, Bizim eski kâtip yine mus! alah konuşuyor. (OEdası münşi- sane, terkipleri yerinde, arapça kelime er tecvide muvafık.. Sözü suhbeti ule waca, amma ve lâkin bu dostumun bir kusuru var. Üst baş pillim pillim. Ar kasında bir palto bin yama içinde. A rağındaki kunduranın ne ökçesi, ne de pençesi var, Arkadaşım zayıflamış, şakakları fır lıyarak, avurtları biribirine (göçmüş, gözleri isli bir idare kandili gibi par- hyor. Saç sakal biribirine karışmış. “— Birader, dedi. Memurdum, çık» tım. Şimdi boştayım. İki çocuğum var, Bir anam var... “— Kardeşim dedim, sana iş bula- ism... Tabil bu bir teselli idi. Gerçi a- radrm, amma, kendisine (doğrusu bir iş bulamadm. Ahbaplardna olduk. ça para tutar biri vardı. Hayrı hase- natı da severdi. Ondan birkaç defa harçlık filân da uydurduk. Fakat bu kâfi değildi. Nitekim bu tedbirin kâfi gelmediğini arasıra aldığım münşiya- ne mektuplardan pek âlâ anlıyordum. Nihayet paralı dostum dedi ki: “— Şu zata blarz sermaye verece- ğgim. Sokakta kâğıt, kalem, filân sat sın. — Alâ, âlâ dedik, çocuk ta bu işten memnun oldu. Ye münşiyane bir eda ile: “— Kârü kisp ile namuskârane ha- yatımı kazanırım!... Dedi. . ,, Onu birkaç gün sonra postah; önünde bir işporta başmda gördüm. İşportasında istilo taklitleri mürek- kepli kalemler, defterler, ve kart posi tallar vardı. “— Nasıl dedim, işler iyi gidiyor nu? — Allah afiyet versin!. Henüz iki tane kalem sattım. Altmışa aldım, altmış beşe güç halle verdim. Beş on tane de defter... Ben, daha fazla konuşamadım, çün kü etraftan fıskoslar başladı: ,“— Geliyorlar.. Birer, ikişer yan sokaklara ka çan adamlar gözüme ilişti. İki zabıtai belediye memuru ayak satıcılarını hallaç pamuğu gibi etrafa savura, savura geliyordu. Onlar yürü dükçe seselr kesildi. Yalnız uzaktan eski plâk satan bir gramofonun üstün den Moris Şövalye hım, << veyhaut bir burunsuz gibi bağırıyordu: Pari jötem... Herkes çil yavrusu gibi dağıldı. Fa kât benim dostumun ayakları da ara bi terkipleri, farisi mürekkep sıfatla» rı gibi ağır ezgi fıstıkı makamdir, Adı mını atmadan yakasını uzun boylu memurun eline verdi... İsportası ile birlikte onu aldılar götürdüler.. Galiba ağırca bir cezayi nakti de kestiler. ... Bir sene kadar var ki, mektep arka daşım beni aramıyor. Ben de ona s0 kaklarda filân rasgelemiyordum. Onun ya hastalandığıma, ya grip- ten, ya zatürreeden, yahut ta verem- den öldüğüne hükmediyordum.. Mümkün değildi ki o bu kadar za man meydana çıkmasın! Geçen cuma günü matbaaya gelir- ken, Sirkecide tramvay durağnıda o nu bir mektepli ile konuşurken gör- düm, başnıda bir kasket, sırtında ya kası kalkmış eski bir palto vardı Yanı na yaklaştım, o mektepliye anlatıyor- du: “— Küçük bey, bu kalemi tramvay da birisinin cebinden aldım, hani kelli felli bir efendi idi. Dışardan alayım desen on beş liradan aşağıya vermez- ler. Zarurette kaldım, haydi iki lira ver de sana vereyim... Bak ne de güzel yazıyor... 1931 Yazan ; Sadri Etem ti; “. Efendi ağabey.. Mal iyidir. Sen dediğime bak arakladığım adam ka- ettim, bu kalem (Votermen) (taklidi postahane önünde yetmiş kuruşa satı. lan kalemlerden biri idi. Ötesi berisi biraz mürekkebe bulanmış, kalemin ucu İle biraz yazı yazılmış kullanıl mış bir kalem tesiri yapsın diye... Mektepli iki lirayı verdi. Ve kale. mi aldı. Ben mektep arkadaşımın çaldım, arakladım demesine rağmen onda biri hırsız hali göremediğimi size itiraf edeyim. Bu çocuğun böyle bir şey yâp i masına bir defa imkân yoktur. Sonra yaptıktan sonra da ben bunu çaldım demesi hayli gariptir. Gözleri yüzünün | hatlarmda çaldım derken öyle yalan parıtılar peyda oluyordu ki mektep ar kadaşımın - saffetinden şüphe etme: dim. "— Niçin, dedim, sen bu kaemleri yine işportada satmyorsun? “— Orada olunca iki lira kimse ver! miyor... “ Konuşa, konuşa ilerledik... Artık işlerinin biraz düzeldiğinden bahsetti. Dedi ki: “Her gün bir kalem satıyorum. İki, iki buçuk lıra alıyorum. Sermayesi altmş kuruş!, € die Evvelki gün ona Divanyolunda ras geldim. Hızlı, hızlı ilerliyordu. “— Kaçak mal getiriyoruz (dedi. Bu defa onun gözlerine dikkat etme. dim. Paltosunun önünü açtı... “. Bak, dedi şurada güzel bir fransız kolinyası var. Yüz elli kuruş V dt İh ,25 kânunsani Pasar 931 | Dahilde Hariçte | 1 aylığı Kuru, 154 i | . 800 . Is 1450 RAMAZAN 1349 Ou geceki Ay | Güneş soğuşu : 718 — basa 1715 | Namaz vakitleri © “(| 3aban Öğle ikin Akşam Yatı Saat “ekizden ona kadar alaturka fasıl Sinemalar : Alkazar — Katil kim ? A'emdar — Caz kızları, Hacı Murat Artistik — Çikos Bârönes Asri — Şan ve şeref yolunda Beşiktaş Hilâl — Asr? sahne temsilleri Etuval — Kraliçenin gerdanlığı Elhamra — Namusun için Ekler — Yunan operet irupu Fransiz -- Sâmarci operet trupu Glorya — Güzellik kıraliçesi Hale «Usküdar Milyonlar peşinde Kemal B. — Korsan şövalye Majik — Kanh Venedik Melek — Kalbimin şarkısı Opera — Baş belâları Süreyya Kadıköy —Aşk isterince Şik — Ölüme karşı l Memleket Haberleri| Bir cınayet Bergamanın Hocabezli köyün- ver de sana vereyim! Şişenin markası yerinde idi... Eve götürdüm, açtım, halis terkas! Hiddetlendim. Hiddetlenmekte (o haklı (odeğilim, çünkü fıkara yaşamak için malını an cak böyle kıymetlendirir. Sadri Etem Meşhur kitap nasıl yazıldı st tarafı 1 inci sayfada) yin ve İkinci derecede Talha Beyin ha tıra gimesi tabiidir. Kemal Cenap B. bukitabı kendi başına yazmaz da ken- disine bir arkadaş isterse bu da Tal. ha B. olabilir. Halbuki fakülte talebesi için bir fi- zyoloji kitabı yazmaz (o mevzubahso- lunca her nedense böyle olmuyor. Ke- mal Cenap Beyden sonra ikinci dere. cede bir mevkii olan Talha B. fizye- lojile bir alâkas bulunmamak lâzm gelen kimya muallimi, Rasim Ali B. ile birleşerek kitabı yazıyor. Ortaya fakült emüderrislerini utandıracak bir eser meydana çıkıyor. Kitabı yazmak vazifesi ikinci dere- cede ehliyeti olan bir fizyoloji mü- derrisine, onun vasıtasile de fiziyolo- ji dersile bir alâkası olmıyan diğer bir muallime intikal etmiştir? Kemal Ce nâp B. bu kitabı yazmak teklifi kar- şısımda mazeret mi beyan (etmiştir? Talha Rey de kitabı kendi başma yaz mağa cesaret edemeğini için Rasim A li Beyin muavenetimi mi istemiştir? Haber verelim ki işin cereyanı böy le olmamıştır. Kitabın yazılmasından Kemal Cenap Beye kat'iyen haber bile verilmeniiştir. Doğrudan doğru ya bu vazife Talha ve Rasifh Beylere verilmiştir. O halde fizyoloji kitabı- nm yazılmasına lüzum gören ve bu €- seri gizlice ikinci derecede bir fizyo- sizin gizlice ikinci derecede bir fiziyo- loji müderrisi ile bir kimya muallimi. ne havale eden kimdir. Sonra darülfü- nuna muhtariyet verilmesinin hikmet ürere venterri se rsasenuna yerse veeemetan vak eren erener ve hedefi bu ilim müessesesinde ihti-idile nasıl telif o olunabilir? Nihayetİbende bir (mavi) var (100 franklık), den bir maliye taksildari feci Surette öldürülmüştür. Tahsilda- rın ismi Fabri, katil de köy bek- çisi İsmaildir. Cinayetin sebebi tahsildarın topladiğı (200) lira- dır. Hain bekçi bu parayı ele geçirmek için zavalk tahsildarı iple boğmuş ve parayı alarak kaçmıştır. Fırkaya tekrar girmek istemiş, fakat .. izmir gazetelerinden (birisi “Yeni Asır,, gazetesi başmuhar- riri Ismail Hakkı beyin C. H fırkasına avdet etmek istediğini fakat müracaatının fırkaca kabul edilmediğini, rivayet olarak yaz- maktadır. Yunanistena kömür il.r. 23- tımız artıyor Birinci kânun ayında Zongul- dak madenlerinden 148767 ton kömür istihsal edilmiş, İstanbul, Darıca, Izmir limanlarına 73890 ton kömür sevkedilmiştir. Yunan vapurlarınada 23000 ton kömür verilmiştir. Yunanistana kömür ihracatımız geçen aylara göre gittikçe artmaktadır. Bundan ma- ada İngiliz vapurları 953, Italyan vapurları 5199, Fransızlar 176, Isveç vapurları 493, Romanya vapurları 939 ton kömür almış- lardır. M, Smetavir Bir müddet evvel mezuniyetle memleketimize gelmiş olan Yu- goslavya jeneral konsolosu M. Smetavir Lazaraviç dün şehrimi- ze dönmüştür. — Bostancı önünde infilak Dün akşam saat 16 raddele- rinde Bostancı önlerinde bir motörün infilak ettiği haber alınmıştır. Bu akşam Istanbulda emme mena 2 çi Fransız kadını, samimiyeti yalaf Asmalımesçiti Kerri m Z fakat yalanı samimi kadın.. Vakıa ayni otelde idik. Ertesi # tık Paristen ayrılacaktım. a kendisi için mühim. Istanbuld& — İcek bazı işleri vardı. Bunu . rılmadan evvel söylemişti, ben © dan evvel döneceğim için bu, edeceğimi Cevap bile vermeden yürüme- ğe başladı. Bu gayet resmi ve müstehzi sözlerimden Sade ağ- layacak gibi oluyordu. İsrar et- medim, oteline girinciye kadar arkasından yürüdüm, sonra dönüp “Conpole,, a geldim. Bütün neşem kaçmış, gecem berbat olmuştu. Keşke dostumun davetini kabul etseydim. Sade- nin böyle yapacağını nereden ak- hma getirebilirdim? | Hadiseyi unutmak ve sinirlerimi yâ İl taştırmak üzre garsondan kâğıt kalem İsteyip gazeteye bir yazı yazmaya baş ladım. Epey dalmış, yazıyordum. Bir) (“Sade Hanım, ri aralık başımı kaldırdım. Karşımdaki! ( İstemiyerek sizi sinirlendirdiğ” masada iki güzel (poule) oturuyordu. Sin affınızı talep ederim, Bunu * İl Birisi bana dikatle bakıyordu. Içim-/zat söylemekliğime © cesarei$” İlden: mâni oluyor. Fakat bir türk * İ İ halline delâlet İ tim, “ği 5 Aramızda geçen hadiseye f#£ ehemmiyet vermemekle berabef, © gidip kendisini görmeği ve gi doğru bulmadım, yahut iyi hatırlıyamıyorum. 3 Yalnız kendisine aşağı yu” metinde bir mektup yazıp ol Gi tup kutusuna bıraktım: 4 — Tam, dedim, yağlı müşteriyi bul,sıfatile bir kadından, kab © ” olsam, mazur görülmekliğimi vazife telâkki ediyorum. Yarın İstanbula döneceğim. tubu size arzı veda için de yö İlstanbuldaki işleriniz için de bit * niz varsa onları maalmemnuniye ki edeceğim ve hu aramızdaki he — Ne yazıyirsunuz? unuttuğunuzu da bana bildire€ Kısa, mükâlemeyi devam ettirmiye! Yarın öğleden sonra burada ola ceğimi hissettiren bir tavırla: iHürmetler,., — Görüyorsunuz, diye cevap ver e e , Üzn, yazı. Mektubum cevapsız Kaldi. Aldırmadı, pişkin bir tavırla; Ve — Her halde, dedi, bir aşk mektu- bu değil, bir iş mektubu da değil, bel li, çizip, bozup tekrar yazıyorsunuz, Ve davetkâr sordu: — Ecnebi misiniz? — Evet — Cenubi Amerikalı mı? Derhal meseleyi kavradım. Cenubi Amerikâ lan Parise birçok mirasyedi. ler gelir. Bunlar ekseriyetle o büyük çiftlik sahiplerinin çocuklarıdır. Baba > ğ ları ölüp mirasa konunca bütün mal (#1 Ge oda. Yarım m f tarını satarlar, Parise gidip gelme birli Merke KAY Uy bilet aldıktan sonr» bü.ün paraları 0 rada yemek adeta onlarca bir an'ane ? “A hükmüne girmiştir. O gün üzerindeki ar hen lee a elbisenin biçimi, ve rengimin esmer © kadnıdan, behimiyetin — tat luşu, müşteri arıyan fransız kadınıma.| mütevellit muvakkat nefret, beni onlardan biri ozannettirmişti., .. şeye rağmen, her gece Müstezhi, cevap verdim: lotomobil seyahati yapan hu Ki Aldanıyo-sunuz matmazel, ben! ia muhakkak bir cazibe “© (peseta) memleketinden değilim, bilâ- ya bilmenin cazibesi. Ço. kis, r.rası franktan daha düşük bir pir cazibe. © Aldatıldığınızı bil! şark —illetindenim, halde kapıldığınız bir cazibe, E* 8 Kadıncağız, düşüncelerini anladığı &ı veya en çirkin kadında bile ii mı anlamış ve çok mahcup (olmustu. konuşmanın güzelliği, sihri ! Fakat demin de Sadeye söylediiğm gi- Pransız kadını. Samimiyeti ae dun, ve yazıma devam ettim. Bir müd det sonra yânımdaki masadan: — Gece yarısı bu ne meşguliyet, di- ye fransızca söyliyen bir kadın sesi duydum. Başımı çevirdim, karşıda otu ran kadındı. Fırsatı kaçırmadan sor- du: Paristen ayrılıyorum. Gece * 200. oOMonparmasta © (Coupol© (Döme) gene dolu. Yer bulmak müşkül. ai Bar ve kahveler Albertinlerie ! Bunlarla ne kadar da çabuk olunuyor: Karşıdan bir hükiş, NEN bir işaret, hir koktey, tamam” otomobil, herhangi kapısını ça bir otel, yüzünü görmediğiniz. pıcının uzanan eli, babşiş, her — Ben yorgunum. fbi ne de olsa fransızdı. Bu yanlış; yalanı #amimt kadm, - Bi i teşhisini ve maheubiyetini afefttirmek küçüklüğünden beri cinsiyet in için benimle konuşmaya devam etti. ri öğretilen kadın. 3 | İ Kendisine, şehre inmiş köylüler gi Kadına burada niçin (p bi nereli olduğumu anlattım. tavuk) denildiği derhal anlaş. — Ne işle meşgulsünüz, dedi. öğ 4 — Gazeteciyim. “La cigogne, alçak, dekoratif | ke N 57 Ri ile kırmızı yazısını ye İ r ii — O, dedi, o halde sen de bizden ve rem li Li Eg Gazeteci, artist... hep bizden) (Rotonde) un üts salonunda Fo : Ne? Demek gazeteci, artist ve, aman Lise er ed a şoför, ği dilim de varmıyor, işte onlar hep bir : ilef lis, lüks, uzun yassı otomobil” emmeli süren ihtiyar, (hafif) gazete © ,da bi ” Mamafi Albertinle aramız. rne heidi Gral E şe cereyanı teessüs etmişti. Albertin garsonu bir bira ısmarla. gençler, geniş golf pantolor dı. Hiç te masraf açmak niyetinde ve ler, ince uzun amerikalı kızla esasen kabiliyetinde — olmadığım için, gözlüklü amerikalı kadınlar. ve hiç olmazsa bu “bizdenlik., hadise| (Bili sinden istifade için: | zl — Küçüğüm, dedim, aman bende, VAKİT rr ancak 35 frank var, malüm ya, biz. be gazeteciler. l Ayın 29 nda size gazöteden © Albertin güldü: | s.t — O, dedim, bilirim, merak etme) 24 sas kıymetini her mülâhazadan Üstün tıp fakültesi idaresinin bu hareketi da| müsaade et te bu akşam benim davet- tutma olduğuna göre kitabın yazılma-'rülfünun muhtariyetinin henüz büllim ol, sende de olduğu zaman... sında takip edilen hattı hareket darül muhitte manası anlaşılmamış olduğu Mektepli onun (o suratına baktı. O/fünun muhtariyetinin yüksek maksa-'na kuvvetli bir delil değil midir? Sayıfalık bir ilâve takdim € ".. O gündenberi Sadeyi (ogörmedim. Beki€?” idm) iii yanal iyi

Bu sayıdan diğer sayfalar: