15 Şubat 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 10

15 Şubat 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Okuyncn'a- rımızla başbaşa Sevgili okuyucuları Vakıt'ın çocuk ve ge lik sayfalarında ne g tebeddülüt yapılmasına ta: raftar olduğunuz baki açtığımız ankete gelen yüz- lerce cevabın tasnif ve tetkiki neticesinde aldığı- mız neticeler şudur: 1 — Faydalı bilğilerin çoğaldılması ve sayfalara lopedik bir şekil ve- rilmesi arzu olunur. 2 — Gençlik âlemini alâkadar eden havadisin her hafta neşredilmesi is- teniliyor. 3 — Her iki sayfada birer küçük tefrika müna- sip görülüyor. 4 — Gerek gençlik ge- rek çocuk sayfalarının ta- til gönü olan perşembe intişarı tercih ediliyor. Bu mütalebelere meb- macmken o mukabele et- mek için çocuk ve gençlik sabifelerinin şeklini ve gi nünü değiştirmeğe verdik. Bayram ertesinden iti- baren her iki sahife per- şemde günü ve bir gaze- te yaprağının iki tarafında olarak intişar edecek ve ber birine münavebe ile tefril onacaktır. An odük malâmatın ve gençlik o haberlerinin çoğalması için ne lâzım ise yapılacak ve ayrıca cazip mevzi dahilnde hikâye ve fıkralar neşre- dilecektir. Her iki sahife nin bilmeceli ve müşterek bir kuponu olacaktır. Böy- lece karilerimizi memnun edeceğimiz kanaatindayiz. , Yukarıki © teşebbüsten maada gençliğin derecei alâkasını anlamak için di- ğer bir müsabaka açaca- gız. Bayram itibaren her, - m bir köşesinde bir Gençlik ve çocuk müsa- baka kuponu,, bulunacak- tır. Numarah olan bu ku pundan 30 tane toplıya idaremize kuponlarını tev- Renkli fi'mler Sinemada renkli gevrildiğini görmeyen yol tur. Halbuki eşyanın tabit renkleri ile fotograflarını almak usulü keşfedilmiş isede bu usul tatbikatta kullanılamaz. Şu halde bu filmler el ile mi boyanıyor. Böyle olamıyacağı tabii değilmi? o Öyle (yapılsa bem iş uzun gider hemde pahalıya mal olur. Şu hak de?., Bakınız renkli film nasıl yapılır. Bir film üze- rinde bütün temsil olacak aksam diğer bir film üze- rinde bütün kırmızı olacak aksam ilâhari kesilir, Kesil- memiş bir film üzerine temsil için hazırlanan par- ça yapıştırılır. Bu iyce yerleştirildikten sonra si kıştırılarak üzerinde yeşil mürekepli bir & geçiri- lir, karmızı par in de böyle yapılır. Böy renkli bir film elde edilmiş olur. Bu iki renk 'ek kâfi gelir. | Deniz » raları için mi hasat manzaraları için sarı renk intihap olunur.) di edip bir numara a caktır. Bilâhare verilen numaralar arasında wüba- sip bir miktarına kur'a ile kiymettar hediyeler ve ki- taplar tevzi edilecektir Gençlei larımızın alâkasını f brmak için yeni mız şeklin hepsini memnun eği ümidindeyiz. M daha başka tadilât sını arzu edenlerin bize yazacakları fikirlerin- den imkân dairesinde mızı da ayrıca vadederiz. M. Gayur aydalı Bilgiler Behermetre filmde 50 manzara vardır. Böylece 100 metrede 5000 manza- ra var demektir. Şu halde 100 metrelik renkli film yapmak için 10000 parça kesmelidir. Bu film beş dakikada gözünüzün önün- den geçer. Binaenaleyh renkli film diğer filmlerden çok pahalıya mal oluyor demektir. Nutukların uzunluğu Mühim kongrelerde ha- tiplerin nutukları matbuata verilebilmek için “istenoğ- rafi,, edilir. Halbuki bey- nelmilel kongrelerde muh- telif lisanlarda nutuk söy- liyen hatiplerin sözlerini istenografiye edecek ma- hir kimseler güçlükle bu- m, birkaç m Telegra- fon isminde bir alet icat edildi. Hatip telsiz mikro: fonunu andıran bir mikro- fon önünde konuşurd Bu alet gramofonun mü tekâmili idi, O vakit artı iki saat lâf söyledi.., Diyecekleri yerde “filân nutku on sekiz kilo metro talünde idi.,, Yahut: saştte altı kilo metro sü- ratle söz söyledi!, deni- yordu Kitapların adedi Meraklınımı birisi muh- isabet | ediyor & demek- tir. Demek ki bütün basılan £ kitapları tetkik en bir adam seatte bir kitabı okusa üçyüz altmış beş gün hiç nefes almadan kitap oku- yacak demektir. Tramvaylar ve amalar Bir Ingiliz tramvay şir- keti şehrin bütün fakir âmalarma ezilmeksizin iş- lerine gidebilmeleri için meccani bilet tevzi etmek sehavetinde bulunmuş. Bu hareketinden dolayı şaya- pı takdir görülmüş mü zannedersiniz? Aslal. Ba- rı bir körü tramvaya ezdirip avuçlarca para ver- mekitense birkaç körü be- dava gezdirmeği daha kâr hı bulduğumu iddia etmiş. Bazıları biletçilerin para sürmesinin önüne geçmek için bunun yapıl- dığını ileri sürmüş... Bere- ket versin kumpanya bu dedikodulara aldırmamış telif memleketlerde sene- (li de ne kadar kitap basıl- dığını tetkik etmiş. yalnız 1923 senesinde Fransada 9159 kitap basılmıştır. halde her güne 25 kitap m ve Amalara bedava paso vermekte devam etmiş Aman efendim; bayılı rım, canım gider. Yooo suratıma öyle bak ayınız... Darılırım vallahi. Anlıyamadım.. Acaip şey öyle neye gülüyorsunuz karşınıdza maymun mu oy muyor... yok, şey.. Pardon. Evet; sahi, sahi haklamiz var. Efendim nasıl anlata» yım suratını sabahleyin kardeşim trmalamıştı, am ma tallahi vallahi, billâhi benim kat'iyyen kabaha- tim yok. Başınızı aj sam şuracıkta izah edivere yim. Babam kardeşime ve bana beşer kuruş vermişti. Nasıl büyük haksızlık de- il mi, saniyen efendim © küçük ben büyüğüm. Mese Jâ kardeşim pek küçük ol duğundan bir bardak su i- gemez, halbuki ben günde (gözlerini açarak, elleri- in parmaklarını sayarak) 1,2,3, 4, 5 bardak su içi- orum. Şayet düşününüz bir kere ben bu suyu dışar da içmek istersem bir ku- ruştan gelin'de siz de hesa bı bulun, kaç kuruş & der Halbuki kardeşim öyle mi ya? Yirmi para sucunun eline toka etti mi, oldu, bit ti. İşte ben de onun için 0- nun parasından yüz para: sını kendi matlubuma çirivereyim dedim. Vay e- fendim vay.. Sen misin a- lan? alt alta üst üste... (Ca nı sıkılmış bir vaziyet alır) aman, aman ben de neler anlattım. o Söylediklerimi bir kâğıda yazsaydınız ro- manlar dolardı değil m Her ne ise!? Ne diyordum (bir müd det düşünür) evet. Evet. Buldum bayılırım diyor Amma sakın havaların sr LOKANTA cak gittiğinden bayıldığımı zannetmeyin. Yine neye gü lüyorsunuz.. Yooo: Ben gül mekten hoşlanmam. İnsan ciddi olmalı.. Bak.. Bak ne den güldüğünüzü çabucak buldum. Hamama gidip te bayıldığıma, yahut ta ba- bamdan dayak yeyip te ba yıldığıma zahip oluyorsu- nuz, Bilemediniz ne ©, ne o, ve ne de ©. Ben lokantada yemek yemesine bayılırım. Ne ö- mür olur efendim ne mür. Bunu yalnız. (sesini burada yavaşlatır) gidenle, yiyen bilir. Ben doğrusu Arayıp bulunuz | Şu deve kuşlarının muhafızı Ge her cuma bey babamla gi- derim. Bir kaç garson bi- zi karşılar, Buyurun, buyu- run. Nereye biliyor musu nuz? kar gibi beyaz örtülü 'bir masa başına.. Artık asıl zevk bundan sonra gelir O da liste meselesi mam yarım saat rum. Bildiğim ve ğim birçok yemek isimleri. Geçen gün bu yüzden başı ma ne geldi bilir misiniz. Şöyle aklıma esti. Lâletta yin listede bir yere parma ğini basıverdim. o Önür me ne gelse beğenirsiniz? Suda haşlanmış eciş bücüş bir yengeç. nerede görüyor musunuz? Fakat.. ne olursa olsun lokantaya gitmek bey bar bamın pek hoşuna gitmi- yor. Geçen gün sordum. (Oğlum lokantada yemek: erin yağı pistir, midene dedi.. Ben size bir şey söyliye yim mi? Lokantanın ye mekleri bana hiç dokunmu yor? Asıl dokunan (Güle- rek) öyle zannediyorum ki bey babamın kesesinedir.. Şen Fıkralar Nasrettin hocanın ev ne hırsız girmiş. Hoca hiç aldırmamış. Hırsız eşyalar rı aşırdıktan sonra hoca da cüppesini omuzlıyarak hır- sızın evine gitmiş. Hırsız şaşırmış — Hayrola Hoca efen- di. Yanlış geldiniz deyince hoca: — Allah, allab.. Biz bu raya şimdi taşınmadık mı? ... MAKARNA DELİĞİ Bir adam, diğer bir ada- ma hararetli, hararetli am- atıyordu? Aman birader dün loktantada bir adam ma- karna yerken boğuluyordu yahu. Ne sersem herifmiş 0? Makarnanm deliklerin- den nefes almağı da akıl etmemiş mi? Nedir be ya- hu! Dünyada ne ahmak'in sanlar da var! KÖR İLE ÇOLAK Çolak — Sen şu bana o lan borcunu vermezsen bir tokatta canımı çıkarırım. Kör — Ah ben de bunu görmek isterdim. Çolak — Lâkin elim yok. Kör — Benim de gözle- YA Yeni bilmece- mizi halle. diniz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: