15 Şubat 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

15 Şubat 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 4 — VAKİT 14 ŞUBAT Sütunlarda alli Müderrisler arasında Profesörler ve müderrisler de etten, kemikten mahlâklardır. On- larm da sinirleri var. Hadiseler karşısında kızmak, uğradıkları te- e sela durmak hakkı el- te kendilerinden alınmamıştır. Fakat şurası muhakkak, ki insanla rı bir kürsüye sahip eden bilgi ye-! künu, ilim hazinesinin alınlarına koyduğu şeref tacı, onlarla başka” ları arasma yüksek bir ayrılık ka- tar, Onların hiddetleri, onların bu hiddetlerini ifade edişleri alelâde insanların naralarından çok başka türlü tecelli eder. Darülfünun kürsüsü bir kaide- dir ve oralara ancak heykeli yapıl- mağa lâyık şahsiyetlerin çıkması lâzımdır. Yalnız unutmamalı ki ka- ide dediğim kürsülerde eserlerin temelleri üstüne kurulur. Bu gün- kü müderrislerden kaçı bu halde- dir? Kaçının temel olmağa elve- rişli sağlam eseri var? Ve nihayet bu memlekette profesörlük, nasıl bir liyakatin, hangi sây mahsulleri- Gelişi” Güzel © “Maskaralara voyvo!, Mpzsaralar sokağa döküldü. Geçen sabah, dün akşam ve bu sabah Beyoğlu sokakları | zevksiz, manasız, biçimsiz çabal- lar ve kulağa gayet kötü gelen şarkılar ve yaygaralarla doldu. Muhakkak ki birçok insanlar çirkinlik ve zevksizliklerini teşhir etmek için bu mevsimi bekliyor- lar, Fakat, bunun nasıl bir eğlence olacağıma akıl erdirmek müşkül- dür. Kargaların bile işe başla- madıkları bir saatte sokağa düşmeteki zevki anlıyanlar par- mak kaldırsın! » Ah, bundan bir müddet evvel bizim caddede çıkmağa başlı- | yan bir gazete kapan mamalı sağ kalmalı idide bu maskara» | lara: nin neticesidir?. Diye sormak be- nim haddi mdeğil. İstiklâli tanın- mış bir darülfünunun, kürsülerini gelişi güzel dağıtmasına da her şey den evvel kendisine verilen bu şe- ref mânidir, sanıyorum. — Maskeler aşağı! Demelidi. * Hoş, ayni şeyi bundada söy- lemek imkânsız değildir; fakat “Aneksartitos,, gazetesinden kor- kulur, Zira bu gayretli Rum ga- Evet böyle amma, iki aya yak- laşan bir zaman var ki gazetelerde bu mevzua dair pek fena yazılar çıkıyor, acı hükümler veriliyor, u- tanç ve usanç verici v:sikalar neş- rediliyor, Kâzım Nami Bey bu manevi yangının ilk kıvılcımı oldu ve şim- di bu ateş, Haydarpaşa, Beyazıt, Bakırköy atlı üç koldan alabildi- ye ilerliyor. Eski âdetlerden ol- luğu için mi nedir, yangına ko: ların da sesleri dik ve ppi Kemal Cenap Beyin ortaya attığı “Bu nasıl kitap?,, davası son gün- lerde asıl mevzuunu kaybetmiş gi- bidir. Halbuki işin içinde kürsü sa- lâhiyetlerine bundan ziyade yakı- şan bir mesele yoktu. Garbin görünüş yaldızma al danmaz ilim muhitlerinde bir şöh ret sahibi bir adam olan Kemal Cenap Bey bilgi değil bilekle sus- turulmak istenmiş. En büyük kaba- hati de bu meseleyi aile arasında halledeceği yerde ortaya dökmüş olması imiş!.. i Benim de en gücüme giden, ta- rafı işte bu saklamak illetidir. İyi- İeşmesi istenen yaralar temiz neşter| le açılır. Süküt sargıları altında saklanmaz. Bu tıbbın en basit ha- kikatini doktorlara ben mi anlata- zetesi celâdet göstermek ve ha- miyetli! okuyucularının ayranlarını kabartmak için böyle fırsatlar gözler. » Evvelki gece Nişantaşından bir sürü maskara geçiyordu. Bir sürü makara ve arkalarında: — Voyol Diye bağıran bir sürü mahalle çocuğu... Hiç kimsenin hoşuna gitmiyeceği (muhakkak O olan “Voyvol,, Nidası bu kafile arka- sında ne kadar hoş görünüyordu. Bir aralık bu çocuk kafilesi darmadağın oldu. Bir polis me- muru kopilleri önüne katmış, kuvalıyordu. Zavallı voyvol Bir defa yerin- de kullanılıyordu, ona da mâni oldular... Toplu İğne Doktor Süleyman Sırtı Cumadan başka her gün Alemdar sıhhat yurdunda da- hili hastaları tedavi eder, cağım? Sıhhat gibi insanlığın en kıymetli varlığı üstünde müsama- ha bir cürüm olmaz mı idi? Keşki! i ökmü her şubeden de böyle atılgan, la e sur bir projektör dolaşıp dertleri- mizi teşhis etse! yan yana İkoymak bilmem nasıl kabil olur?.. Bu bahsin arkasında binlerce Türk tarihinin anahtarları Miktarı mahdut kitabın başlangıcı ne diyor? Muallim Afet HF. ile Riyaseti cümhur kâtibi umumisi Tevfik, meb'us Reşit Galip, Vâsıf, Sa- mih Rifat, Yusuf Akçora B. lerle diğer bazı zevattan mürekkep bir heyetin Türk tarihinin ana hatları üzerinde hazırladıkları eserden mahdut miktarda bastı- İ rıldığı ve mütaleaları almmak üzere bâzı zatlara tevzi edildiği yazılmıştı. Bugün de bu teşebbüsün ehem- İ miyetini pek iyi tesbit eden baslangıcını takdim ediyoruz: Kitabım ayrıca bir hülâsası da baştırılmış ve muhtelif müesse- selerin istifadesine tevdi edilmiş- tir. Başlangıç şudur: Bu kitap, muayyen bir maksat gö zetilerek yazılmıştır. Şimdiye kadar memleketimizde neş- rolunan tarih kitaplarının çoğunda ve lonlara mehaz olan fransızca (tarih kitaplarında Türklerin dünya tarihin- deki rolleri şuurlu veya şutrsuz ola» rak küçültülmüştür. Türklerin, ecdat hakkında böyle yanlış malümat alma. sı, Türklüğün kendini İbenliğini inkişaf ettirmesinde zararlı olmuştur. Bu kitapla istihdaf olunan asıl gaye, bugün bütün dünyada tabii mevkiini istirdat eden ve bu şuurla yaşıyan milliyetimiz için zararlı olan İbu hatalarım tashihine çalışmaktır, ayni zamanda bu, son büyük hadise- İlerle ruhunda benlik ve birlik duygu» su uyanan türk milleti için milli bir tarih yazmak ihtiyacı önünde atılmış ilk adımdır. Bununla, milletimizin yaratıcı kabiliyetinin (o derinliklerine giden yolu açmak, Türk deha ve seci- yesinin esrarın meydana çıkarmak, Türkün hususiyet ve kuvvetini kendi- ne göstermek, ve milli inkaşafımızın derin ırki köklere bağlı olduğunu an- latmak istiyoruz. Bu tecrübe ile muh- taç olduğumuz o büyük milli tarihi yazdığımız: iddia etmiyoruz, yalnız bu hususta çalıbacaklara umumi bir istikamet ve hedef gösteriyoruz. İkinei bir maksadımız da kâinatm teşekkülüne, beşerin #uhuruna Ye “be. şer hayatının tarihi devirlerden evvel. ki mazisine dair, yakm zamanlara ka- dar itibarda bulunan yanlış telâkkile-i rin önüne geçmektir. Yahudilerin mu- kaddes saydıkları efsanelerden çıkan Jbu telâkkiler membalarm tenkidi ile, İve son zamanların ilmi keşiflerile ar- tik tamamen kıymetini kaybetmiştir. Tenkidi tarihe ve tabif ilimlere daya- nılarak kurulan faraziyeler elbette! Sifrittekvin'in haberlerinden daha ilmi- İdir. İşte bunun içindir ki, kitabımızda İbeşerin tarihine girmeden önce kâinat, İdünya ve insan hakkında zamanımızın! tanımasında, Kizıl Gömlek . > YyZAN: Omer Rıza Ali gömüldükten sonra Küfede yepyeni şayialar İnlişara (başlamış tı. Bu şayialara göre Ali ölmemişti. Ali gömülmemişti. Ali sağdı, hayatta idi. Yalnız uruç etmiş, ve semaya çıkmıştı. Çok geçmeden geri dönecekti, hem öy- le bir kudret ve savletle dönecekti ki onun bütün düşmanları zirüzeber ola cak, onun kılıcı bütün dünyaya ada- let neşredecek, onun sesi bütün dünya İyr kaplıyacak! Onun davetini duymı- yün kalmıyacak, onun peşine takılmı. yan bulunmuıyacak Ağızdan ağıza dolaşan bu sözler ne reden çkmıştı? Bunların hepsi Sebe oğlunun tasniatı idi. (Ali) nin hayatı. İn istediği gibi istismar edemiyeceği- İni anlıyan Sebe oğlu onun ölümünü İs Gsmar etmeğe karar vermiş; önün için Hariciler arasına sokularak ve Hariciliğe attığı adamları kullanarıki (Ali) ile Muaviye ve Amrin katlini tertip etmiş, Mülcem oğlu Küfeye gi- diyorken o da adamlarından bir ka- çımı ayni yere göndermiş ve onlara şu emirleri vermişti : — Mülcem oğlu Aliyi öldürdükten sonra siz Küfedeki bütün taraftarları» muzla temas ediniz, ve onlara (Ali) nin ölmediğini, onun yalnız semaya uruç ettiğini ve pek yakında avdet edeceği" ni söyleyiniz. Bizim arkadaşlarımız dan hiçbir kimse onun öldüğüne zahip olmamalıdır. Çünkü onun ölmediği muhakkaktır. Onun öldüğüne inanmak, en büyük günahtır. Ali, yakında döne- rek bizim başımıza geçecek ve bizimle bütün düşmanlarımızı imha edecek| tir. yy muhtasar olarak gösterildi; fakat, Türk âleminden uzak kalan kavimlerin tarihlerinden bahse lüzum görülmedi. Gaye ve plân böyle olunca, asıl mâksadımızı teşkil eden Türklerin be- şer tarihindeki, hususile bu tarihin en eski ve eski devirlerindeki rollerin- den gayri mevzularda ayrıca tetkiklere gitişilmedi. Yalnız levhayı itmamaı yarayan bu kısımların vuzuh ile ihti- sar edilebilmiş kitaplaradn iktibas o- Junmasında bir beis görülmedi. Keza hilkat ve insan bahisleri de yeni naza- riyeleri en kolay anlaşılabilir bir tarz. da hulâsa eden zamanımız müellifle- irinden alındı. Türklerin cihan tarihinde rolleri mevzuuna gelince, cihan tarihine dair en son zamanlardı Yarpta azılıp neş- rolunmuş sentetik “terkibi” kitapların verdikleri mütalealarla bazı lisani tet- rak vâsıl olunan neticeler tesbit olun- du. Mehaz olarak bilhassa (o fransızca kitaplar almamıştır. Zira memleketimiz. de münteşir tarihi nazariyelerin he- men cümlesi fransızca mehazlerden muktebes olduğu cihetle bu yanlış te- lâkkilerin yine fransız âlimlerinin bi- ze verdikleri ilmi mütalenlar ve delil. kikler karşılaştırılıp muhakeme oluna! —103 — Alinin ölümünden sonraki işaat Sebe oğlunun Kâüfeye gönderdiğ bu adamların başında Meymun oğl bulunuyordu. Bunlar Küfeye vardık ta nsonra Mülcem oğlusun hareketin beklemişler, ve onun (AN) yi öldürme si üzerine (Ali) nin gömülmesine mun- tazır olmuşlar. Ondan sonra her yerde propagandalarını neşre başlamışlar. dı, (Ali) nin gömülmesi meselesini iha. ta eden esrarengizlik orların propa- gandalarına revaç temir den âmiller dendi, (Ali) nin nereye gömüdüğü kat'i- yetle malüm değildi. Bir kavle göre kendisi cemaat mescidine, ir kavle gö re resmi ikametgâhı olan knakta def- nolunmuştur. Onun nereyerömüldüğü üzerinde hâsıl olan bu ihtilfın sebebi, onun oğullarile ailesinin Rfe ve ha- valisindeki vaziyeti nazarı İbara ala- rak onun nereye gömüldüğnü sakla. malaridır, Küfe ve haralisinde (Ali nin bir çok düşmanları vardı, Haricilr bunla. rın başında idi, Hariciler, (Ali nin ne reye gömüldüğünü bilecek #olrlarsa, belki onun cesedini çıkarırlarış onu parça parça ederek ona karşı hisettik- leri kini bu şekilde tatmine çalurlar- dı, Bunlardan başka Küfe içinde Muavi yeye taraftar olanlar veya tara'tar görünmeyi menfaatlerine daha mua fık görenler günden güne çoğalryorlar dı. Bunların da (Ali) nin kabrini tanr yacak olurlarsa ona tanrruzda bulun- malarından korkulurdu. Esasen Hazreti (Ali) nin şehadetin den sonra onun davasını yürütecek bir kimse kalmamış sayılabilirdi. Hasan son derece sulhperverdi ve babasının da harplerle meşgul olması» na muarızdı. Fakat, babasına karşı gel mek kudretini haiz değildi. Onun İçin babasile birlikte hareket ediyordu. Hü- seyin, bir iş yapacak vaziyette bulun- muvordu. Hasan, hayatta bulunduğu müddetçe onun kıyam etmesine yahut bir kimseyi toplamasma imkân yoktu. Bu itibar ile Muaviyenin muvaff-W olacağında şüphe yoktu. Bütün halk bunu hissediyor ve yavaş yavaş kendi» ni bu İnkılâba hazırlıyordu. Onun için Hasan babasınm mezarr nı saklamakla isabet etmişti, Bu sav de babasının ölümüne sonra fena bir muameleye üğramaşına da karşı gel miş oluyordu. Fakat bu vaziyet Sebe oğlunun ne* retmek istediği yeni akidelere de reva temin etmişti. Osmanın katilleri olmakla maruf © lan bütün zümre, (Ali) nin semaya uç" tuğunu ve yakında avdet edeceğini söf liyerek herkesi iğfal ediyor, aleyhlerim de söyliyenleri techil ediyor, onlari# kavga ediyor, ve türlü türlü arbedelef talebenin varlığı unutuluyor mu? O genç ruhları bu saygısız kavgi nm ne kadar sarsacağı düşünülmü- Bu hareket, alkışla yükseltile- çıkarıyorlardı. cek yerde hücumla karşılandı. Hat- ta daha fenası yapıldı. Şimdi ga- ilme müstenit nazariyelerini nakil ve, jizah ettik; ve bunu yaparken, batıl fi- Jkirlerden sıyrılarak, tarihi şeniyeti lerle tashihi tercih olundu. Bu kitapla, doğru görmeğe, iyi dü- şünmeğe alıştırmak İstediğimiz insan- .”.. İ Mülcem oğlu muvaffak olduğu hal zete sütunlarında kürsü sahibi mü- derrisler, biribirlerine (Deli!) di- yorlar. Binlerce deliyi şifaya ka- vuşturan, Toptaşı zindanından il. mi bir müessese çıkaran, medeni- yet, ilim, fen mihrabı tanıdığımız Avrupaya kudretini teslim ettiren| yor mu? Müderrislerin münakaşala rı, bütün memleketi bir darülfü- nun haline sokan, zihinlere ilim ziyafeti çeken derin ve engin şey- ler olmalıdır. Ne yazık ki okuduk- larımız şüphelerimizi (o arttırmak tan başka işe yaramıyor!.. bir doktora deli demek... Aklın | Bican Efendi ve rüfekası : (Vak Bican Ef. — Marke Ps, “madam ne âlemde, ne yapıyor? İyidir ya in şallah? İ Seyyah — Şimdi malüm balo mevsimi, her halde o da gider, değil mi? kavramaya çalıştık. | Bu kitap, halkımız ve bilhassa genç- 'liğimiz için yazıldı; ve buna binaen Türklerin dünya tarihindeki orlleri ve hilkat nazariyatı ile iktifa olunmadı; okuyanlara umumi bir levha halinde! beşer tarihinin ırkımızla yakından al&- kal bazı kimseleri bazı kısımları da l Marko Pş. — Evet! Gitmek istiyor. fakat bir türlü terzi ve biçim beğene- İ miyoruz. van ine1 sener ever ne lar Türklerdir. Türklerin yanlış görüş- lerden, hatalı düşünüşlerden bir an evvel kurtulması başlıca emelimizdir, Bunun içindir ki, esas fikirlerimizi bir an evvel yaymak istedik. Muhtelif lisanlarda yazılmış mütenevvi vesika larm ve başka türlü membaların araş- tırılmasını atideki mesaiye bıraktık. ee ear saanen 198 0 90411 veee sas v8 Beken bae eame ı£) ın zarafet müsabakası — Sebebi mi, Vakıt gazetesi balo- larda gizlice zarif giyinmiş hanımla- rı tesbit ediyormuş, onun için. Bizim- | ki de kazanmak arzusunda... | de onun arkadaşlarının ikisi de mühir bir şey yapamamışlardı. Muaviyeyi öl Idürmeğe giden Berke 17 ramazan g€ cesinde Muaviyeyi camide (beklemi$ Muaviye sabah namazına çıktığı 2” man, tam Mülcem oğlunun yaptığı gf bi o da Muaviyeye hücum etmiş, ve © nu yaralmıştı. Berkin darbesi Muaf yenin” baldırma isabet etmiş, ve caf hemen yakalanmıştı. Berk yakalandıktan sonra Muavi, yi memnun edecek bir haber verer! cezasını hafifletmek İstemiş ona: — Sana haber verilecek bir sır v4) Bunu söylersem bana yardım eder #| sin? Muaviye: — Söyle bakalım! demiş, Berk cevabı vermişti: — Benim kardeşlerimden biri dakikada Aliyi öldürmüş bulunuyo”" — Öldürebildiğini nereden bili; sun? — Çünkü Ali, yalnız başma çık muhafızları yoktur. Fakat bu sözler Muaviyeyi meri! etmemişti. Bilâkis Muaviye derhsi * İmir vermiş ve haricinin derhal öldürÜ” mesini istemişti. i (Bitmedi;

Bu sayıdan diğer sayfalar: