15 Nisan 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

15 Nisan 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

NISAN 194 - —İŞARETLERİ Memur ve Cümhuri- yetin kökleşmesi Çaldımsa da miri malı çaldım. * Devlet yasağı ikin gün sürer. G. (0, ve Devletin malı deniz yemiyen domuz.! Bu üç söz başlı başına bir devrin idare larihini, bir devrin halkla hükü-| met münasebatını anlatmıya kâfidir. Hükümet karşısında halk, impara- torluk devrinde böyle düşünmeğe mec burdu. Çünkü imparatorluğun bünye- si başka türlü olamazdı. Onun memuru “halkın, geniş kütlele rin menfaati,, denilen şeyden haberdar değildi. İmparatorluğun ahlâki korku- dan, idaresi tehditten, maliyesi oy- zunculuktan dokunmuş bir kumaştı. Bunlar biribirini tamamlardı. İmparatorluk kendi hesabına bütün Kütleleri istismar eden bir şekildi. Halkla hükümet arasında münase. betler, halkla hükümetin karşılıklı va- zifeleri hakimiyetin gökten yere inme- sinden, saltanatın saraydan halka geğ mesinden sonra başlar. Tarihin bu seyrini bütün milletler hayatında görmek mümkündür. İmparatorluklar ne kadar kuvvetli olurlarsa olsunlar halk tabakalarının bir sevki tabil ile ona düğmandırlar. İm paratorluklar (halk) ları seve, seve hıç bir gayeye sürükliyememişlerdir nete- kim biz slâhsız, zulümeüz, ceberutsuz br hüklimdar tasavvur edemeyiz. Halk tabakaları şuurlandıkça imparatorlu ğa karşı kin duymuşlar, bunu kâh de- runl isyanla, kâh edebiyatla kâh ta fil halinde ihtlâllerle ispat etmişlerdir. Yukarıya kaydettiğim üç söz de ay- ni şekilde ve imparatorluk balyozu a)- tmda ezilen kütlelerin diş gıcırtısım- dan ibarettir, “Devletin malı deniz, yemiyen do-| muz, diyor çünkü imparatorluk halk! ortasında karargâh kurmuş bir haydut çetesinden başka bir şey değildir. Onun malini çalmak günah değildir.| Çünkü imparatorluk halk kütlelerini si| .Jâhla isyandan menetmiştir. Malinden dan çalmakla, silâhsız ziyan vermekle kinini sövlece ifade etmiş oluyor. Münevver “caldımsan miri malı çal dım,, diyor. Çünkü imparatorluk hac kı soyduğu gibi, imparatorluğun köle- leri de zaif gördükleri zaman efendile- rini soyarlar. Gerçi yağran için teşekkül etmiş bir haydutlar çetesinin hukukundan, kâ- mundan, hatta adaletten bahseden ni- <e, nice ulema vardır. Fakat hakikat şudur ki hakimiyet bir tabancadır. Hakimiyet tetiği halkin elinde de- ğil, göğsüne çevrilmiş ateşe müheyya bir haldedir. .. İniparatorluk zavıfladığı, oteritesi- ni kaybetmeğe başladığı zaman artık hükümet kuvveti bir çakar almaz hali. ni alıyor. Ateş eden el titremektedir. Halk onu kandırıyor. Rüşvet veriyor. Hükümetin emri ancak birkaç gün ye- rine gelebiliyor. Devlet yasağı iki gün sürer diyor. Halbuki biz, imparatorluğu bütün içtimai mefhumlarını yıkan bir ihtilâ)- yeni bir devre girdik Bu devrir halk elimhuriyeti devridir. rTımız, ne de memurlarımız imparator» Tuk devrini ve harsini tamamile unut muş onü tânımaz bir haldedirler. Tam cümhuriyetin kültürünü, mes- uliyetini yüklenecek bir nesil henüz me murlar arasında yetişmedi. Ara sıra memurlar arasında İşini sulistimal eden bazı kimselere tesadiif ederseniz onlarin ruhlarında cetlerinin kavuklu harsımın yaşadığna hükme diniz. Korkmayınız. Kültürün intikal devrinde, cümhuri yetin en büyük zaferi fenalıklar, suiis- timallere mâni olmaktır. Derlet otoritesini halkın aleyhine kullanan memurlara karşı geri kuvvet lerle döğlşür gibi döğüşmek lâzımdır. Sön ayların hadiseleri arasınad cümhuriyetin kuvvetini teyit eden bir kaç hadiseye rasgeldik. Menemen diva amarbi bir kaymakamı hapsetti. Birkaç yüksek makamlı memur işten çıkarıldı, Mahkemeye verildi. Meşhur! barut işindeki dava başladı. Daha ev»; vel de bu iş karşısında bir vekil divanı âliye gönderilecek kadar cezri hareket edildi, Suistimal yapan memur karşısında alınan bu teyakkuz cümhuriyeti kuvvet lendirme itibarile en kestirme hareket imei bu hareketin sonunda: uriyet vatandaşı: Devlet yasağı iki gün sürer diyemi- r. “Çaldımsa miri malr çaldım. demek öİr memurun aklından geçmiyecektir. “Devletin malı deniz, yemiyen do- müz, sözü, bir hümma nöbetinin sa- yıklâması halinde tarihe girecektir. Ve iş kütleler anlışacaklardır ki cüm t fazilet demektir, SADRİ ETEM İspanyada Cümhuriyetçiler bir tebliğ neşrettiler Madrit, 14 (A.A) — Cümhu- riyetçi ve sosyalist birçok şahsi- yetle tarafından kaleme alınmış olan bir tebliğde bilhassa denili- yor ki: “Ekseriyeti haiz bulunmak do- layısile temsil ettiğimiz ispanya namına alenen beyan ederiz ki, cümburiyeti tesis suretile milletin arzusunu yerine getirmek için büyük bir azim ve kuvvetle ha- rekete geçmek üzre bulunuyoru.,, Hükümet, ecnebi muhabir- lerin çektikleri telgrafların gön- derilmesini - menetmiştir. Sansü- rün yeniden tesisi ihtimal dahi- linde görülmektedir. Meşrütiyetçiler iktidar mevki- ine geçmek hususunda kendile- rine bir teklif vaki olduğu tak- ' Harici Hiaberler Kabine düşecek mi? İngilterede intihabatın yeni- lenmesi muhtemel Londra, 13 (A.A) — Paskal- ya tatillerini Lossie Moutbta geçirmiş olan Başvekil M. Mak- donalt avam kamarasının yarınki içtimaıda hazır bulunmak üzere Londraya avdet etmiştir. Kabi- nenin vaziyeti perşembe günü mubafazakârlar tarafından işsiz- lik hakkında verilmiş olan tev- bih takririnin reye konulması neticesinde anlaşılacaktır. Maa- mafıh liberallerin, nazırları dinle- dikten sonra hükümetin mağlu- biyete uğramaması için kâfi miktarda rey vererek ona mü- zaheret ctmeğe karar vermeleri bekleniyor. Hükümetin mağlübi- yete uğraması kabinenin; istifası ve yeniden umumi intihabat iç- rası demektir. Çinka pitülâsyonları kaldırıyor Nankin, 13 (A.A) — Hariç dirde bu teklifi kabul etmiye- ceklerini söylemektedirler. Nazırlar meclisi saat 16,45te toplanmıştır, Başvekil M. Aznar sorulan suallere verdiği cevapta nazırlar meclisinin vereceği ka- rarların büyük bir elemmiyeti haiz olacağında şüphe edilmiye- ceğini beyan etmiştir. saat 17,50de hâlâ müzakerata devam etmekte idi. Maamafih, | kabineye şimdiden müstafi na- | zarile bakılabilir. | Ankara mektubu | M. S. Sergisi İktısadiyatımızın inkişafına /sanayi sergisi burad4 geçen senekine füleri kol kol kendilerine yaFıyacak iasri sanayi bilgi işidir. Türk sanayici- İ Fakat bir nokta, Henüz ne insanla. Zitmesine rağmen sanâyi sergisinde bin kuvvetli bir delildir Ankara, 11 (Hususi muhabirimiz ya ziyor) — Meclis caddesinin bir ki X kr .— sergisi için kuru n paryonlar Ankara | bir” nayır yeri oldu. Bu en Mene nazaran büyük bir tefevvuk gösterir şe| kilde açıldı. Filhakika sanayi sergimiz bu sene büyük Avrupa sergilerinin kü- çük bir nümunesi halini almış bulunu-; yor. Kübik bir yapı olan methalden gi- rilince sağda solda küme küme halk kütleleri millt iktısat ve tasarruf cemi yetinin duvarlara büyük afişler halin- de astığı iktisadi vecizeleri okuyorlar.) Bunlar arasında iktisadi ahlâka dair nasihatler var: Müşterini aldatma, ken dini aldatırsın. Çok kazanmak ister. sen az kâr et. Milli iktısadımızın vasi. talarını ve hedeflerini gösterenleri var isi yaptığını İyi bil, Ucuz, iyi, çok mal ir işte Türk sanayiinin amentü-| si İki gündür havaların çok yağmurlu leree ziyaretçi var kumaş sanayimizin iki büyük müessesesine bir üçüncüsü iltihak ediyor; i mensucat fabrikaları. Bu Üç fabrikanın bilhassa! sergi için vücude getirdikleri kumaşlar! artık İngiliz kumaşlarına çok yakm- dan rekabet ediyor. Herekenin çıkardı-! ğı son desenler çok ucuz ve çok iyi. Ku Meclis | ezmemleket (o imtiyazınım ilgası | hakkındaki müzakereler müsait bir surette terakki etmektedir. Ay nihayetinde. ingiltere ile bir itilâfname imzası muhtemel ol- duğu beyan edilmektedir. Hariciye nazırı M. Vang, bir nutuk irat ederek Çin milletin- den hariç ezmemleket imtiyazın- dan feragat eden ecnebilere karşı adilâne ve müsavat daire- sinde muamele yapılmasının te- minini talep etmiştir. — —— Fındık mütemadiyen yükseliyor Ofise bildirildiğine göre dünya fındık piyasası mütemadiyen yük- selmektedir. Bu yüzden şebrimiz- de fındık fiatı 100 kuruşu geç- miştir. Elde istok mal hiç kal- mamıştır. luyoruz. Her türlü inşaat ve ev eşyası mükemmel gaz ocakları, sobalar, lâm- balar, oher türlü makine (aksamı, beğ alnan lele A eşya ve alât yığınları arasında dolaşı-! yorlar. Gördükleri şeyleri biribirlerine heyecanla tarif ediyorlar. Diğer iki büyük paviyon Türk sana- yiinin her şubesine ait mamulâta tah- sis edilmiştir. Bunlarm arasında bil- hassa iplik ve ipek mensucatın, moda eşyasmın büyük bir inkişafa mazhar olduğu görülüyor. Yağmurlara rağmen sergiye büyük bir tehalükle gelen An- kara hanımları burada ucuzluğu, sağ- lamlığı ile birlikte renkleri ve desenle- ri itibarile dünya modasını en yakım- dan takip eden eşya bulabiliyorlar. Sergideki manifatura Sazan yeni ik tisap ettiği en şayanı dikkat vasfı bu- dur: Yalnız ucuz ve rayiç mal değil, günü gününe modaya uygun mal. Yi- yecek malları arasında da günden ne mükemmelliğe, zarafete doğru gidiş var. Yerli konserve, peynir, bal, şarap, sabun, yağ artık fıçılar ve tene- kelerle değil yavaş yavaş Avrupa mem- leketlerinde olduğu gibi güzel ve temiz ambalâjlarla takdim ediliyor. Her sene açılan milli sanayi ve yer- li mallar sergileri insana İktısadiyatı- mızın nasıl adım adım ilerlediğini fi- maşlarımız artık kuvvetini yalnız mij- Hi himayeden değil fakat kendi meziyet lerinden alacaklar. Demir ve bronz mamulâtıma tahsis edilen paviyon cidden hayret ve takdir- le karşılanacak şeyleri ihtiva ediyor da yapılır sandığımız şeylerin Türk iş- çisinin elinden çıkmış nümunelerini bu- vereme Maruf Bey — Aman Bican Efendi gazetelerde okudun mu? Bican Efendi ve rü len görmek fırsatını veren şeylerdir. Birkaç senenin mukayesesi kalplerimi- zi ümitle doğrulmıya (kâfidir. İkinci Ankara milli sanayi sergisi de bu inki- şafın süratini gösterecek şeylerle de-| ki ludur. On sene sonra ayni yerde kuru- burada, şimdiye kadar ancak Avrupa-'lacak serginin bir Avrupa sergisile mu Jkayese edilebileceğini umabiliriz. — İzmirde bir dülger kafasına ke-! iserle vurmuş. ölmemiş, fakat delirmiş! intihar ve de Meleketimizde ecnebiler iYunan talebesi bugün geliyor Bugüu Sardenya vapurile şeh- rimize Atina Darölfünunu tale- belerinden müteşekkil bir grup gelecektir. Türk Darülfünun talebesinin Yunanistana yaptıkları ziyareti iade için memleketimize gelen Yunan talebesini Galata rıhtı- mında Türk talebeleri namına | bir heyet istikbal edecektir. Yu- | nanlı talebe istanbulda kaldık- ları müddet zarfında darülfünunun misafiri (olacaklar mekteplere yerleştirileceklerdir. Şehrimizde bulunan ve bir müddet evvel Ankara ve İstan- bulda konferanslar vermiş olan Yunan gazetecisi M. François Pralty cuma günü saat 18de darülfünun konferans salonunda Türk ve Yunan talebeye bir kon- ferans verecektir. Konferansın mevzuu “muhtelif milletlere mensup münevver &ı- nıfların yekdiğerlerine tahıştırı!- ması,, dır. M. Pralty konferansını Fransız- ca verecek, konferans bittikten sonra talebeye Türkçe ve Yu- nanca hitabeler irat edecektir. Irak tayyarecileri yarın gelecek Istanbula gelmeleri beklenen Irak tayyarecilerinin, dün havas nın mubalefeinden dolayı Bel- grattan hareket (edemedikleri anlaşılmıştır. Bugün Sofyaya ha- reketleri ve yarında istanbula gelmeleri muhtemeldir. Küçük seyyahlar Birkaç gün evvel gelen Bel- çika ve Fransız seyyahlarıile Romanyalı telgrafçılar şehrimiz- de bir konferans veren Belçikalı meb'us M. Lawis Pierart dün memleketlerine (hareket (o et- mişlerdir. Bugün gelecek seyyahlar Bugün Siyera Korduva vapu- rile 150 Alman seyyabı gele- cektir. Seyyahlar bugün ve yarın şehrimizde (o kalacaklar, cuma günü İskenderiyeye hareket ede- ceklerdir. Bir Fransız rahibi şehrimizde Fransız gazeteci ve muharrir- lerinden rahip Valentini dün şebrimize gelmiştir. Rahip Va- lantini Alsas ve Lorenin Fran- sadan ayrılmasını istiyen fır- kanın erkânından ve bu fırka tarafından © neşredilen Lalibre Laurraine gazetesinin müdiridir. Ledi Klârk geldi İngiliz sefiri sir Corç Klarkm zevcesi Ledi Klârk dün Semp- lon ekspresile Londradan şehri- mize gelmiş istasyonda ingiliz kobsolosluğu erkânı tarafından arşılanmıştır. Londrada bulunan ingiliz sefi- ri Sir Corç Klark Nisanın 22 sin- de gelecektir. fekası : > ve delilik | Bican Efendi — Ayol, o keseri ka- fasına vurmadan da deli imiş, aklı ba- (sında olan tatlı câpına kiyar mı? ie MG A Sallanan taht rupanın garbında bir hi v A kümdar tahtı sallanıyor. ispanyanın münevver ve heyi canlı cümburiyetçileri son in hapta kazandılar yeni kıral vi kırallık kaybetti. Belkide p. yakında tarih, bir kırallığın d ha gümlediğini kaydedecek. Biz, Balkan adasının garbmd bir reisicümhur sandalyesi b kıral tahtı olduğu zaman na: üzüldükse, Avrupanıt garbınd bir kıral tabtı bir reisicümhul sandalyesi olunca öyle sevini ğiz. Eski tabirile söyliyelim: “Hemen Allah emsali kesir: sile müşerref eylesin! ,, Müstakil bir edip Yeri Osman Beyin gen rin üslübünü beğenmediği tütün külü gibi yazısı ve ciğ dumanı andıran ifadesile b mıza “ üstadı edep,, kesilmeğ çalıştığı şu sıralarda mühim b müjde vermeme müsaade edini: Ebedi genç izzet Melih B. tekrar kalemi eline aldı; vap rumun kamarasından “büyük ö felezzüz iştihasile,, seyrettiği Vi nediği metediyor. Şu halde izzet Melih B. eski edebi mektebini bırakarak mü takil edip oldu demektir. hükmü verişim hayretinizi mi cip olmasın; italya şehirlerin resimlerine yapanlara “müstak” ressamlari,, denildiğine göre “Vef dikte bir resim,, serlâvhalı mi kaleyi yazan izzet N elih Beye bu Ünvanı vermek yerinde maz mi? Spor ve edebiyat ggporla fazla uğraşıyor muyü uğraşmıyor muyüz bilme! Fakat sporun Jâkırdısını ediyoruz. O kadar ki edebiy: mız ve şiirimiz bile sporun te altındâ kalıyor. Dün yanyana oturan iki ge ten bir tanesi gazetelerden rinde çıkan bir manzumeyi ok! yor, öteki dinliyordu: O ne güzeldi, Aklımı çeldi; Girdi gönlüme. Üçüncü mısraı duyan g birdenbire kendini tutamsji bağırdı: — Gol! Toplu Bugünkü hava Şehrimide hava dünde ve güneşli idi. Rasathanenin diği malümata göre hararet * gün de dünkü gibi olacak va açık bulunacaktır. Adanada sıcaklar şim başlamış ve dondurma çıktı Fabrikalarda buz imaline muşlardır. Ferhunde H.la Necdet * Ankarada ; Küçük yaşta musiki de ” bir istidat göstererek konservatuvarından şahadet almağa muvaffak olan F* H. ve kardeşi Necdet B: 7 ra müsiki valim mektePiğ calığına tayin edilmişlerdir. üzülürüm | İzmirde kızamık salgı” yi. İzmirde salgın bir halde lunan kızamık bhastalığ! *, lenmiştir. Hemen her evde bir çocuk vardır. Bu mür mekteplerin yirmi gün idi tatil edilmesi muhtemel

Bu sayıdan diğer sayfalar: