2 Mayıs 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

2 Mayıs 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 4 — VAKIT 2 MAYIS 9311 Bayrama ve tenez- zühümüze dâir o da geçti... Bizim bayramlar içinde en uzun olan kurban bayramını da artık tarihe mal etmiş bulunuyoruz ilk günü beş, on ziyaret yap- mak mümkün oldu. Ben, her kurban bayramı, 2i- yaretlere giltiğim zaman: — Hele şükür ki Şeker bay- ramında değiliz! diye hamdedi- yorum, çünkü her uğradığımız evde zorla, israrla bir badem ezmesi, bir lokum, bir şekerleme yemeğe mecbur oluyorsunuz. O itibar ile mideniz selâmet tedir. Ya Allah göstermesin, bu bayramda da her evde birer köfte, yahut birkaç parça kebap yemek âdet olsaydı, halimiz nice olurdu... ” > ikinel günü gazetecilerin ge- zintişi vardı., Şair Nef'i gibi kaşların çat- mış, vağız bir hava içinde kal- kan vapur bizi Yalovaya getirdi- ği zaman bulutların bardakları boşandı. Allahın, garip bir hikmeti, ga- zetelerin bu kâdar kuru münde- ricat ile çıktığı bir hengâmede iki senedir Yalova tenezzühü ahmete mazhar oluyor. Vapurda olup bitenler okadar enteresan değildi. Kemalettin Şükrü, tenezzüh günlerinin bu ol- ğun muharriri bu sene de el yazısile bir gâzete çıkardı. Meşhur Hafız Necip efendi Hz. teberrüken halilelerile bir- Jikte bu âlemde bulundular ve sefinemizin her türlü «afatı se- maviye ve arziyeden» masun ve mahfuz olmasına dua ettiler. Seyrisefainin resmi kâğıtlarına müstehcen O hicviyeler yazarak ötekine, oberikine (göndermek itiyadında bulunan gözlüklü ve pipolu zayıf bir meclisi idare azası, kamarotlara deste deste çirozlâr vererek kavurtuyor ve misafirlerine meze hazırlatıyordu. Emektar meslekdaşımız Vartan Ef.de bu defa tenezzühe gelen- ler arasında idi. -Bir aralık mü- taleasını sordum; — Mensubini matbuat “Mino- rite»yi teşkil etmektedir diyordu. “ Yağmurdan kaçarak içine sığındığımız büyük otelde Seyri- sefainin kiymetli müdürü Sadul- lah B., bize zümrüt Yalova hakkında çok kiymetli izahat verdi Müdür beyin anlattıkları içinde enteresan taraf, bu sene Yalova da parası bol olmıyanlara açılan ucuz paviyonlar hakkındaki söz- lerdi. Züğürtlükten başka her der- de deva olan Yalova, artık bu ucuz paviyonlarla o derde de deva olacaktı. * Biz Yalovadan dönerken gü- meş dört bir tarafındaki bulut- lara kadifeden ve ipekten renk- ler vererek batıyordu. Celâl Sahir B., bu tenezzühte olsa ve bu güzel manzarayı gör- seydi, mutlaka kendini tutamaz vel Sevgilim, bak, ufukta yangın var; Yanıyor bir cihanı pür esrar! derdi... Gece sis oldu, vapur Boğazda cevelân yapamadı, cemiyet reisi mutat ihtiyatkârlığı icabı olarak Beşiktaşa çıktı. işi kazasız, be- lâsız atlattığımız için Hafız Ne- ehil .Büyük inkisarlardan so m Bir vakitler “Teodor (Kasap, in imalı olan “Istikbal, ceridesi (Türk Oo matbuatı © arasında bir ehemmiyeti haiz jceridesi o derece mühimdi, bu ehem- !miyet en ziyade ceridenin başmakale | İlerini “iemali ahval, sernamesile ya:| zan Kemal Paşa zade Sait Beyden intikal ederdi. O zaman (Sait Beyin bir makale için bir adet sarı altın üc. reti tahririye alışına bütün Babiâli caddesi, matbuat âleminde vusulü ta- (hayyül edilebilecek olan mertebelerin len yükseği olmak üzere hayran olarak ve İçin için hatta bazen taşkın taşkın haset duyarak bakardı. O zaman bir sarı (altını, paranın iştira kuvvetine bakılacak olursa bugü nün on İirasından fazla demek oldu: undan belki bu hayret ve haset duy- gularında © kadar büyük bir yanlış- Irk yoktu. Vakıa Sait Bey bu nevi 3a- zlar için yekta bir menşe idi. Türkçe sinin o zaman şive ve (wslübüne göre, pek temiz olmasından © başka müte.| addit garp lisanlarina ve hassaten Al| mancaya vukufu onu daima bir bira- hanenin masasında bir yandan kadeh;| lerini boşaltırken bir yandan makale idise| mektepten sonra ( devairden ibu tarihte de Filip Efendinin “Vakıt,, mülâzemeten devam ediyordu. — hile | m an Bir makale bir altına — Matbuat dünyasının iki rakip rüknü — Türk matbaacılığı ve kitapçılığı — Abdül- halim Memduh — Sarafim kıraathanesi — Ebüzziya Yazan : Halit Ziya bir şamar gibi yapışan yahut bir kanı içı gibi yaran nüktelerle, cinaslarla ta nasıli sardı, Daha pek genç iken — Galila birine iveyede kuvveti her sakat şeyi tehzil bar gibidi ki sonraları taştı, Babıâli eeddesinin köşesini işgale çalışan Salih Ef, nin bu (Yıldız) kıra İlanesinden sonra fikir âlemi (yokuşu tırmanır çağtloğlunda divan yolunda salmarak nihayet gider ta Makasç rın Beyazit meydanına çıkacak nokta sına yakın bir yerde Sarrafım Efen- idi kratanesinde nihayet bulurdu. Pen ötedenberi bu ismi işitir ve o nu hayalimin tezyin iptılâlarıle süs lerdim. Azim bir o bina tahmin eder dim ki geniş salonları lebalep kitap- larla dolu idi. Bir mütalea yeri var- dı ki yüzlerce tetebbü ve mütalea er. babını uzun masaların başında kitap mebzuliyetle yığınları karşısmda cemederdi. Haya» limin bu muhteşem kıratanesini gör- mek için kendi kendime vadetmiştim. Fakat orada toplandıkları rivayet edi ilen irfan ve edep müntesiplerinin ara sıdan geçebilmek için ayaklarımın do sini fikirlerle doldurmağa ve kendi lillaşmıyacağıma emniyet edemiyerek bu sanına tam temellükü çeşit çeşit lisan san'atlarile, nükteleri le, şahıslarla doldurmağa ve endi lisulşından ensesine nınâ tam temellükü de yazılarını süs- lemeğe ikdar ederdi. Sait Beyden yazı âleminde yılmıyan ha sonra hâdis olan tafsilâtma itimat caiz ine bil'akis Sait Bey Ahmet Mitat (Efendiden yılar. dı. Türk matbaacılığı taş basmalarına inhisar ederek meselâ Beyazıt tapçılığı sahhaflar çarşısının yıkılmak zamanının vüruduna İntizaren biri birinin üstüne dayana: rak müvazenelerini ancak temin ede- bilen harap dükkânlar yine sinip inki- şaf dakikasını taliin zuhura gelmekte geciken lütfuna taalluk ederken bir yandan Ermeniler bir yandan da Val de hanmda Jraniler memleketin bütün okuma ihtiyacına tekabül faaliyet gösteriyorlardı. Kıratane ismi de müşterilerine çay dan, kahveden haşka ancak masala. rın üzerine üç beş (o ceride ile bir iki eskimiş kirlenmiş (risalei Oo mevkute sererek yeni tanıdıkları isme istihkak kesbetmeğe bilenler bir kaç yere mün hasırdı. Bunlardan bir tanesi daha sonraları ismi Yıldız sarayınm müte vehhim siyasetine endişe verir müta- leasile gayretkeş memurların tavsiye sile “Yaldız, şekline (o münkalip olan (Yıldız) kıratanesi idi ki Babrâli cac- desile Salkım Süğüte giden caddenin köşesini teşkil etmek ve Salih Efendi Jisminde müşterilerine isimlerile hitap ede ede hepsinin (gönlünü kazanan müteferris bir zatın (idaresi altında bulünmük itibarile hemen bütün e ta raf halkına bir mev'idi mülâkat tes- kil ederdi. Ben de bu İstanbul ikameti esna- smda beraber (o bulunmaktan hazzet- diğim ve her (hususta delâletinden, samimiyetinden müstefit ( oluduğum bedbaht şair Abdülhalim Memduha burada buluşmak üzere söz veridrim. Onunla nasıl buluştuk, bilmiyorum. Fakat derhal! seviştik. oOOnda kendi- sine temiz ve İyi görünen şeylere der. hal teslim olan bir kalp ihtiyacı var. dı. Fakat pis ve kötü görünen şeylere! de affetmiyen, aman vermiyen bir hu- sumeti vardı ki keskin (o taarruzlarla 100 011 00 A 00 00 ARANAN cip Ef. Hz. “ihvanı dine,, yogurt dağıttı... Fakat bir takım rüfeka bu hadiselerden haberdar olamadı- lar. Gene tafsil etmiyelim de haberleri olmasın. Yapin İğne camii! köşesindekine müşabih mahzenlerde ki mütevekkilâne edecek hir! de yarılarımı Ivadi incazda daima teehhlir ederdim. daşlarına müfit olabilmek, vazifesini Bir gün Abdülhalim Memduh bs. doğru kayan gür kumral saçlarını asabi parmaklarile tarıyarak içinden göldüğüne şehadeti göstereyim, dedi. Oraya kadar gittik daracık bir ka- pı, üç beş basamaklı daracık bir mer- İdivenin iki tarafında sokağa (nazır daracık iki pencereden başlıyarak de- vam eden yine daracık birer sedir. Bu darlıkları içinden geçtik. Şura dumasmı vakitlerinin boşluğuna savu rarak masaların üstüne (dirseklerini dayamış düşünen, yahut dalgın gör lerle bir ceridenin sütununda başka seylerle meşgul zihnini dolaştıran tek tük müşteriler vardı. Sonra ileride, orla yerde uzun bir masa, bunun ize ri sarılıklarından belli ceride kümeleri vardı, Sarafım Efendi kıratanesinin baş lıça şöhretini bu eski yeni cerde yi. gınları teşkil ederdi. Ve galiba teteh bü erbabı meraklarını otatmin etmek için bundan başka bir sermaye bula- mazlardı. Hulyalarımın bu inkisar aclarmı teskin edecek yalnz bir tesliyet bul» dum. Ebüzziya Tevfik Beyin matbasw- sı, matbaasr ve kendisi. Namık Kemal ile ve onün âlemile uzun müddet temas ve o mücaviretin- den alınmış feyzi, (o halkının san'ata nefaise fartı temayülile omezceden Ebüzziya Tevfik Bey bizde matbaaci- lığı emsali görülmemiş, o belki daha epice zaman görülmiyecek bir mertebe ye çıkarmakla iktifa etmiyerek zamo- nım en mühim, en güzel, belki hâlâ ondan sonra gelen zamanlar için en zengin ve mükemmel bir mecmuasıni neşrederdi: Mecmuai Ebüzziya,, Mündericatının o müntehcebiyyeti ve tab'ının nefaşeti ile bihakkin bir müm. taziyeti mahsusa gösteren bu risale- de kendi yazıları da türkçesinin güzel tiği #le ayrı bit cazibe teşkil ederdi. Bu risaleden haşka onun “Kütüps- nei Ebüzziya,, sernamei umumisile İn. tişar eden küçük © kıt'ada, pek güzel basılmış, bir külliyat silsilesi vardı ki Namık Kemalin “Tahribi harabat,, ve (Takip) tenkitleri, Şinasinin şiirleri Şeyh Galibin (Hüsnü (Aşk) bediası o meyanda intişar etmişti. Gidip o matbaayı ve bu zatı ziya ret etmekte ne kadar isabet etmiştim. Galatanın eski bir taş hanmda hiç lerden mürekkep — fakat ne güzel — bir san'at yuvası yapmıştı, İ Beni medeni hir adamın kibarane edasile kabul etti. Aramızda koca bir nra küçük bir inşirah mizdeki ameleler içiaden intihap edi eden fıtratında kaynar bir ateş men-| - memnuniyetle karşıladı. Biz kendisile eden bir sesle: — Ha, Sarafım Efen- Bütün muhitte iyiliğile tarınmış eski, bir Ahmet Mitat Efendi vardı. ve e. di kratanesi öyle mi? Gel de onu Sana|herkese ve bilhassa #melelere kendisi: ğer rivayet edilen şeylere, ezcümle da bir müsademe! da burada çayları içen, tütünlerinin! rinde ve altında yığın yığın eskilikle- veren, kendi vekarlarını terketmemek- — Yeni meb'usumuz! Esat Sadık çavuş Zonguldak muhabirimize beyanatin bulunuyor Zonguldak muhabirimizden: Şehri- len meb'us Esat Sa dık ve Hasan ça vuşlarla görüştüm. Esat Sadık çavuşu Kozlu nahiyesinde Kozlu kömür hav zasında (o buldum. Sadik çavuş bu havzada doğrulu. ğu, ciddiyeti ve 8€- * vimliliği ile tanm- mış 35 yaşlarında genç ve kıymetli bir ocak başçavu: ' şudur. oKendisile (Vakıt) için görüş- mek İstediğimi ve çavuş bir fotoğrafını istediğimi bildirdiğim Izaman beni büyük bir tahassüsle ve Esat Sadık görüşürken yanımızdan geçen birçok; amele kendisini tebrik ediyorlardı. O çok sevimli tavrı ve çok tatlı lisanile hem teşekkür ediyor hem de dürüst- lükten hem çalişmanın kıymetinden bahsederek kendilerine nasihat veriyor du. Bu mükâleme esnasında bütün a- mölenin kendisine çok derin bir merbu: tiyetle bağlı oldukları ve kendisini sev dikleri aşikârdı. Sadık çavuş amele meb'usluğuna se- çildiğinden dolayı çok memnun ve mü tehassistir. Cümhuriyet hükümetimi- zin amele sınıfı arasından İki başçavu- sun seçilerek meclise iştirak ettirilme- lerinin büyük bir kadir şinaslık olduğu nu söylüyor ve kendisinin amele arka- hakkile başarabilmek yegâne gayesi ol duğunu da ilâve ediyor. Hasan çavuş Zonguldağın Bağlık İköyündendir. Kendisini köyde buldum. ni sevdirmiş bir ihtiyar başçavuştur. Matruş, saçları bembeyaz. iri yapılı ve dinçtir. Hasan çavuş da Sadık çavuş gibi halkçi fırkanın Büyük millet mee- lisinde Türk âmelesini temsil etmek üz re kendisini meb'us seçmesinden çok mütehassis görünmektedir. İştirak ede ceği yüksek mecliste amelenin huku- kunu müdafaa etmiye bütün kuvvetini sarfedeceğini söylüyor. Mehmet Emin sess ov0 4 840 BYAA NA FUE A vana nesil mesafesi olmakla (beraber yasi büyüklerinin kendilerinden #öonra ge- len gençleri nasıl teşvik eden, cesareti le beraber onların izzeti nefsine nasıl bir vergi tediyesi lüzumunu anlıyân bir hüsnü kabul ki yaş farklarından mütevellit fasılaya riayetkâr olmakla 'beraber o fasılayı zerafetin muktezeya tile mahtut bir imkân nispetinde kı saltmağa gayret eder. Onun şahsı da, giyinişi de, söyleyi! şi de, cazibedar idi, Geniş bir alnı, bi; yükçe bir başı, zarif ve uzunca seyrek; bir sakalı vardı. Derhal onunla, pek sevdiğim ve ves! mini mükerreren musavver risaleler- de görerek beyendiğim meşhur temasa nevis Eduar Payyöron arasında bir müşabehet buldum. Bana fazla hir itimat ile (Kütüpa- | nei Ebüzziya) için teklifte bulundu. yazılmış kitaplarımdan istedi, Bundan; pek hoşlanan izzeti nefsimin bir ham- lesile ona İki tasavvurumdan bahset tim, Beni hâlâ cezbetmekten hali kal! imıyan fenni kitaplardan ikisini o ke! dar merak ile (okumuştum ki belki sonra bunlara dair birer risale yazx mak ümidile icmal bile etmiştim; Bun| lardan biri (Taklidi sari) diğeri Si- nirlerin vazifesi, idi. Hib bir zaman yazmadığım ve hiçbir zaman mevzularına temas etmediğim için kendimde kuvvet bulamadığın bu iki tasavvurdan bahsetmiştim. Der hal onlar için benden vadalındı. Bel- ki bu sadece bir . İltifattan ibaretti. Fakat seneler geçtikten o sonra © he- men her tesadüfte isimlerini unutma: | dığı bu iki geyri mevcut kitaptan bah; seder, bana gülerek: “Haniya?.... der| di, Bu da belki dostane bir alaydı. Her; halde Ebüzziya matbaasına bu ziya; ret bende maneviyatıma kuvvet veren. bir inşirah hasıl etti. Halit Ziya Uşşaki Zade i ' Devletli nazır bey fendi bu kadarın! anlar oses) Eski hariciye nazırı, meclisi meb'usanı reisi Halil izmirden müstakil meb'us old Amma (20) rey almış ne Bir tane rey alsa gene meb” olacaktı. Kanun böyle. vi Halil B. daha ilk ger hükümetçı gazetelere çati”. başladı. Daha eline intihap batasını almadan ateş püskül yor. Ve eski osmanlı İmperali lağanun Babil kulesine a8" kocaman riyaset kampanası ötüyor. Osmanli Babil kulesine vi olan bu çan asıldığı çivinin mini bir ipçik olduğunu bati iyi olur. Hiç olmazsa mün sanilerine göre söz söylese sesinin tonunu yüzde yirmi ki Sözümü kanun namına miyorum çünkü bu muazza nın ömrü de hep kanun b de ötmekle geçmişti, Be? şimdi önün dilile konu Zannederim o bukadarını devletli nazır beyefendi! irfana hizmet Evkaf idaresi Darülfünuns receği yüz bin lirayi mektebine vermeğe karar Bu para ile ağ, sandal, #” ktireği, ıskarmoz, çapa gibi #j ler alınacakmış! i Aferin evkafa! ilk defa İĞİ bir iş yaptı. Kâğıt, kalem, * gibi esasen işe yaramıyan 'i lere masraf edip de paral liklara dökmektense, İ denizden toplamak için ST | yapıyor. irfana hizmet diy€ na derler doğrusu! Bulgar buhran! © safhada? Tan gazetesi Bulgaristi “Wi vükelâ buhranına tahsis * | , bir başmakalede diyorki, ij , «— Takviye edilmiş Pi ve memleketin efkârı umum” | | tamamen intibak eden ps” v taj ve meşruti bir rejim “.#j * senedenberi yapılan te€ hülâsa itibarile müsait vermişlerdir. Maamafib hazırm hal ve sevi Ç görünüyor. Bu bi arial dahili 8 siyaset noktai nazarında” etmiş kat'i iti i fırkaların arasındaki “gf den ve fırkaları idare © yil şahsi rekabetlerindendir" met fırkalarının vasi ii temerküzü icabettiği ike > İ rl a ad >... bu suretle makamı i bilize edilebileceği ve “3 itrat görüleceği kanan”. oi hem olarak, Kral Bori Der i binenin teşkili vasisi, m ratların reisi M. M3 etti, di ML Mülivef bir teme binesi | teşkiline çalt / kendilerile teşriki gk istediği fırka rüesssil maslarında pek Tpöyük tef düçar olacağını #n'! İ besini kısa: kesti- ri vakıt müstafi medet | reisi M. Liyapçefe epi Oda parlamento ! N ilk noktai nazar te?" vazifeyi terke nebi | İn üçüncü müraci , caki başvekii M. Cari ZN tur. Bu zat tecelli : ei binacnâleyb bir ik ji teşkiline muvaf ia pek meşküklür. © m

Bu sayıdan diğer sayfalar: