18 Ağustos 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

18 Ağustos 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sa | İ $ ğ Si e e a çiğ eme hal ea İn ve re — 2. VAKİ 18 Ağuster tilühiyete daha yakın — olacaklardı. Bu suretle İsa ile arkadaşları, bü mühim anlarda, tarihin ta başlangı larmdan beri kutsi sayılan karlı-dar ğm şahikasına çıkmışlardı. Havariler yorgunluktan hitap dü şerek dağın tepesi civarında uyudu. lar, Bunlar güneş doğarken, yalnız işik tufanının tesirile değil fakat üs 1351 Imüşler veİsanın onlara korkmamayı! tavsiye eden sesini oduymuşlardı.| Petro uyanmadan o evvel henliz rüya igörüyorken, söylediği sözlerin ehem İmiyetini lâyrkile (takdir edemiye- İrek (1) İsaya oldukları yerlerden ay- irilmayı tavsiye etmiş ve: “Üstat! burada bulunmamız. iyidir. Çadırlar kuralım. (2) demişti, Petronun bu teklifi, onün Küd EE —— UYUR | Türk - Yunan Yunan Hariciye nazırı son misakın huzuru kalp verdiğini söylüyor Atina, 16 (A.A) << M Venizelosa ve- tadm sözlerile de uyanmışlardı, Üstat se yürüyüşü hakkindaki fikrini meydkâlet öden hariciye nazırı M. Miha yaya değil (1) Allahınr hitap edi- yordu. (2) Nasıl Musa, Horeb dağın dn (3) Allaha yalvararak, Allahtan yardım dilediyse (İsa da ayni şekil de yalvarıyor ve Eşiya opeygambe- rin (4) müjdelerinde vadolunan nü- büvvet (orulvunun kendisine ihsan © Tunmasını istiyordu. Sabahın mü. şaşa sisleri O(5) arasında (duyulan ses, havarilere, ilâhi sesin aksi (6) gibi gelmekte idi. Bunlar, yarı rüya ya benzer bir hal içinde (7) Musanm,i şu son sözlerini duymuşlardı. (8) “Senin Allahın olan rab, bir peygamber zuhura (o getirecektir. “Onu dinleyiniz... © Havariler, Musa ile İliyayı, hark Isanın gördüklerine! kulâde bir ihtişam içinde ve yanıbaşında dururken kanidiler. Fakat bunlar.tam uyan dıkları zaman O İsayı, sabah ışıkları ile muhat bir halde yalnız başına gör» m ai atim, bir neslin ahlâkını yükselt- mek için, onun herşeyi bilmesi, fenalıklârı öğrenmesi ve öğren- dikten sonra yapmaması lâzım- dır. Bu romanda övle olacaktı. O maksatla yazılmıştır. Netice, bu, fenalıkları teşrih etmiş ol- mak itibarile, ahlâki bir eserdir. Gazetenin mes'ul müdürü is- kender Fabrettin bey de arka- daşının kanaatine iştirak etmiş, müteakiben mütaleası alınmıştır. Muavin Kâmil bey, “Rahipler- Ve Rahibeler arasında, romanı- nın hey'eti umumiyesi itibarile müstehcen olduğunu, vazıyetin eski matbuat kanununun on bi- rinci maddesi delâlatile ceza kanunun 426, 427 inci madde- lerine uyduğunu kaydetmiş, ceza istemiştir. Vekil Haşim Refet bey tarâ- fından müdafaa yapılmış, bu gi- bi yazıların bir Doktorun frengi nin mahiyetini ve tahribatını izah bu gibi ibret alınacak eserlerin müstehcen sayılamıyacağını ileri sürmüş, “müstehcen,, lâfzı teem- mül edilirken cemiyetin bugünkü telâkkilerinin düşünülmesi icap ettiği mülâhazasında bulunmuş- tur. Neticede beraet ve tahliye talep etmiştir. Tahliye talebi kabul olunma- miş, karar için muhakeme yarm VAKITIN Tefrikası * 64 Kızılcık Dalları YAZAN REŞAT NURİ Gülsümün Bülende olan lâkay- disi evvelâ birrol, bir dargın âşık numarası olarak başlamış- tı. Fakat bir zaman sonra iş cid dileşti. Kız İsmail gibi Bülendi içiniz” den biraderlerinizden size benim gibi, müddeiumuıniliğin İ dana çıkarmaktadır. Petro payitaht jolan Kudüse gitmeyi hem (o lizum- suz, hem tehlikeli sayıyordu. Onun için Hermonda kalmayı tavsiye edi- yordu. Çünkü Hermonda çadır kur mak ve müminleri toplamak müm- "kündü. Nasıl ki daha evvel de, Bü- rak, halkı istiklâl harbine toplamıştı. için onları Taber dağında toplamıştı. (3). İsa öle arkadâğları bürada! yer leştikten sonrâ Ajam valisinden Su- riye çölüne, yahut eskidenberi eşki- yaini olan Traçonitis mağaralarına geçmek mümkündü, İsanın “etrafında toplananların ne kadar oldukları hiçbir yerde yazılı de İğildir. Fakat bunlar arttıkça onları sevk ve idare etmek daha müşkülleşi- yordu. Bunların muhtaç oldukları levazımı temin etmek çok güçtü, Bun- dan başka, Romalılarla karşı karıya gelmemek zaruri idi. Çünkü arada müsellâh bir müsademe vukubulacak olursa bunün neticesi çok fena Olur. du. İsanın kendisi de bunu çok iyi biliyordu. Isa, tesadüf olunacak müşkülleri anladığından”bunları, etrafında topla nanlara da'dflâtmak ve onların kurtu Tuşu © İçinelde edilen fırsatı za“ yi etmemelerini temin etmek İstiyor- du. Kendisi bu tehlikeli yolu inti- hap etmekle (bütün İsrail oğulları. na büyük muhaceretin başladığını ih sas etmek ve yüz binlerce İnsana bü- yük ve tarihi bir devre girildiğini ân- latmak istiyordu. Yahudiler, Musa devrinde olduğu gibi hâlâs ve kurtuluşu temin etmek için büyük bir muhaceret başladığını görürlerse bunum'bütün millet üzerin- de bırakacağı tesir son derece derin olur ve herkesin his ve fikri bu yeni hareketle bir olurdu. Böyle bir şey ya pılmadığı takdirde, İsa, başına top ladığı adamlarla kalacak ve onun ha lâkopulos, tetkik seyahniine devam © derek Selâniğe gelmiş, Büyükkule sa- lonunda söylediği nutukta demiştir ki: “Bilhassa Türk — Yunati misakı Yu- nanistann huzuru kalp vermiş ve Yu- nan bütçesinde senevi 200 milyon drah mı tasarruf yapmak imkânım temin etmiştir. Bu parayı mültecilerin iski nıma ve yerlilerin refahma sarfedebi- Hiriz.. işten el çektirildiler Antep, 17 (Vakıt) — Polis müdürü Şerif ve serkomiser Şükrü — Beylere mülkiye müfettişliği tarafmdan (işten, el çektirildi. a aşma Bir tekzip Ankara, 17 (A.A.) — Bern elçiliği nin tebdiline dalr işa& edilen havadi- sin asil ve esastân âri olduğunu beya- ha Anadolu Aâansı mezundur. ymm Tapu müdürlükleri Tapunun beklenen kadroları | gelmiştir. Bu kadroya göre Ay- i dın tapu müdürlüğüne Istanbul tapu baş memuru mübip Bey ve Mühip. Beyin yerine İzmir kadas- tro reisi Kadri Bey, Adana ta- pu müdürlüğüne Üsküdar tapu baş memuru Seyfi Bey, yerine Adana tapu müdürü Kadri Bey izmir kadasro Kiyasetine İzmir kadasro azasından Faik Bey, üç 'bin kuruş maaşla Ankara tetkik * memurluğuna İstanbul kadasro azusından Tevfik Bey REK TEE LARA hamursuzu tes'it için her taraftan Ku- düse gelmekte idiler. Fakat bunlar- Wiz hareketi milli bir mahiyet almı-(la temas etmek ve muvaffak olmak i- İsa hiç olmazsa halkın beşte iki- sini başına toplamak ve harekete 5 mek fikrinde idi, Bunun için kend si her tarafa baş vurmuş, her yere elçiler göndermiş, fakat müvaffak o- İamamıştı. Onun elçileri, bir. şey yapamadan geri (dönmüşler ve bu suretle onun bu teşebbüsü akâmete uğ Bundan sonra ki iş halk “küt leleri üzerinde tesir yapmaktı. İsa, bunun için belâzatinden istifade ede- cek, onunla halkı coşturacak ve bu suretle başındaki kalabalığı çoğalta çaktı. Yahudileri, ç gayet kalabalık bir.surette bulmak için Kudüse, hil hassa haç mevsiminde gitmek lâzrm- dı... İsa da bunu düşünmüş, ve hacıların oOekın akın geldikleri sırada Kudüse girerek orada kütleler- le temas etmek istemişti. Yahudiler sancaklarda: inde » mutasarrıf olan kocasının onu burada hava tebdiline getirdiği o söyleniyordu. Genç kadın lığın bir köşe- sinde, berkin inmeden bir iki saat güneşe karşı oturur, son- ra evine dönerdi. bir o hizmetçisi vardı. (o Çocukla” rm biri beş; biri yedi yaşlarında! idi. Arkalarında hazırcı mağaza” alınmış (pahalı elbiseler vardı. Fakat anneleri kendilerile| uğraşamadığı için o şimdiden üst- lerine bir öksüz hali çökmüştü, Pa| çaları sarkar, çorapları düşer, ko- pan düğmeleri dikilmez, © uzamış; İki çocuğu ile| çin İsanın (Mesih) olduğunu açıktan açığa ilân etmesi icap ederdi, Isa bunu takdir ediyor fakat bu. nu yapmakla hem yahudilerin ruha. ni sınıfı ile, hem de Romanın askeri makamâtile çarpışmaktan korkuyordu. Yahudilerin o ruhani sınıfı ile Roma. nın askeri makamatı ona karşı gele- cek ve onun aleyhinde hareket edecek olurlarsa muvaffakıyet ümidi suya dü şerdi. - O halde Kudüse gitmek, ölü: İmü göze almak demekti. (Bitmedi) NE arm 7) Marküs (15 - 34), Metta VI8 - 46) 2) Bu hadisenin vukubulduğu dağ “Hermon ri 3) Hurjıç Kitabı (4-31) 4) Huruç kitabı (1 - 42) $) Macce (2-8) 6) Kifbül'huruç, 7) Bu duyular sese Baskol derber, Ii © Kidabültlesniye 15) kırk beş yaşlarınd. imdı. Öl dukça © yakışıklı sayılırdı. Karısı nı tedavi için üç ay izin aldığı, bu müddet bittikten sonra hastayı çocuklarla beraber İstanbulda bı- rakip memuriyetine döneceği #öy- leniyordu. o Bu adam akkında komşularının opekiyibir (fikri yoktu. o Hastasile hemen hiç meş- gul olmıyor, o her sabah bir beha- ne İle İstanbula inerek © gurupta, hatta bazan daha geç eve dönü- yordu. — Sokakta rasgeldiği genç kadınlara öyle yiyecek g i bakışı vardı ki hakkındaki d duların doğru olduğuna şüphe bi- de yavaş yavaş kalbinden çıkardı. |şaçları zaif soluk yüzlerine inerdi.| rakmıyordu. Maamafih kızda insanlığın ve her türlü (Oinsan kabiliyetlerinin|ni baş örtülü, bir dışarlık kadını! farkındaydı. . ne düşer-Jidi. Çocuklar - kumlukta kendi|şimdiden bir sevginin, aslında) kendilerine oynarken (© arabanın|diden başka bir dünyada yaşama- devam etmesine za: tekerleği dibinde o çömelip oturur,| ğa başlamış gibi görünmesine rağ*İyatı hakkında iki arnavut beiraşıimen bu adamda halâ gözü vardı. dosu ban böyle ki temizlikle ten imkân yoktu. A yine Pendikte idiler. seneden seneye Bir yaz Akşam üstleri deniz kenarın-İtından iğnelenmiş O tutardı. Arasi: sır başını yastıktan kaldırarak arslellerde i le,lra dönme vaktine yakm mutasarrı/ka yola bakar, genç bir hasta getiriyorlardı. Bu,|fın da geldiği görülüyordu. Bu, saç! beklerdi. daki çamlığa, uzun otuz yaşlarmda bir kadındı. İler- lemiş bir veremi olduğu, Hizmetçi siyah feraceli, aba! etrafta bir dan başka erkek dolaşmamasına! rağmen gaz bezini (burnunun al kesilmiş! ilarr birinci numara ile Galiba hasta kadın da bunun Etrafindakilerle alâkasımı kesmiş, © şim- Aral içinde güneşe karşı gözleri (o yarı Kapalı yatarken ara onun (gelmesini Kocasını gördüğü za- man daima zaif parmaklarile baş! | yakın'kırmızı yüzlü, uzun kara bıvıklılörtüsünü. saçlarını düzeltiyardu. | Darülfünunun sen aylarda Avru- pal bir kılıkta bastırdığı Kitabülidrak namındaki eser Türkçülük tarihini ya zanların listesine girmesi lüzimzelen bir şahsiyeti hatırlattı. Bu zat bundan kirk sene (evvel darülfünunun bastırdığı bu eseri görmüş (o bastırmışlı.. Kitap için yaz dığı mukaddemeden Radovişteli Molla zade Hüsrey Bey mahdumu Mustafa Bey olduğunu öğrendik. Eseri bastırdığı zaman mekâtibi iptidaiye müdüriyeti (o başkâtibi idi. Ne maksatla bastırdığını anlatırken Türkçenin genişliğinden, ( İnceliğin- den, ıslaha olan kabiliyetinden bah getmekte, altı asırdanberi âlimlerimi zin yaptığı ihmalden duyduğu elem- leri anlatmaktadır. Sekizinei asır ip- tidalarında meşhur Girnatalı gra İmerci Ebuhayanın Mısırda telif eyle diği (Kitabüllirak) namındaki bu ese ri pek takdir ediyor, İstanbulda gör düğü tek nüshasının teksirini müva- fık buluyordu. Çünkü bu eser arap ça yazılmış bir türk grameri (ooldu- ğu halde doğrudan doğruya türk di linin öz (bünyesinden almıyordu. Mustafa Bey o zaman O mekteplerde tedris edilen grâmerlerin ya fransızca gramerlerin, yahut arapça grrmerle rin bir taklidi o olduğunu sezmişti, Eserin baş tarafındaki lügatçe de çok mühim bir kısım teşkil ediyordu. Türkçe için çalışanların tarihine girmiye hak kazanan bu mütevazı şahsiyetin hayatını öğrenerek darların önüne koymağı bir vazife say dık. Sicilli Osmaniye baş vurduk. Bu eserden öğrendiğimiz 310 senesinde me kâtibi İdadiye, müdürü iken vefat ettiği, Selânikte Zaman isminde bir garete çıkardığı idi. Tesadüf (o bizi Müstaka Beyi tanıyanlarin tanıştırdı. İ Bundan sonra bu pek mütevazı şahsi- yetin opek ehemmiyetli bir siyasi ha- yatı da olduğunu öğrendik. Meğer Mustafa Bey 93 meclisi meb'usanında Selânik meb'usu olarak İstanbula geli yor, cep defterinde ilk satırda len şahsiyet bizim hayatını öğrenmek istediğimiz şahsiyet imiş. Süleyman paşa muhakemesinin bi- rinci cildinde bu cep defterile diğer bir jurnalım fotografları yan yaha gö İrülür. Her ikisinde de Mustafa Bey brinci satırı teşkil etmektedir. Resmi sicillinden de hayli İstifa- de ettik. Radovişteli - Mustafa Bey 1259 öönesinde doğmuş 1278 senesinde İştip tahrirat memurluğu ile memuri- yet hayatına girmiştir. Adliyede reis - lik, mülkiyede mektupçuluk yapmış, Selânik, Yanya, Cezairi Bahrisefit maarif müdürlüklerinde bulunmuştur. İktisat vekâleti müşavirlerinden Adil Beyin nakline göre 92 senelerin» de Selânikte çıkardığı Zaman gazete- sinden önee Rumeli namında diğer bir! Genç oka adamda öyle müzmin — bir iletti ki karısile beraberken de bunu yap maktan kendini alamazdı. Hasta ya bu dakikalarda garip bir can- ılık geldiği görülüyordu. o Koca- smı o civardan geçen kadına bak- maktan menetmek, yüzünü kendi ne çevirmeğe mecbur (etmek için adeta yakasına yapışarak bir şey ler anlatır, belki yalan havadisler verirdi. Fakat (biçare kadın bu mücadeleden o çabucak yorulur,| vücudünü tekrar yastığına (o bıra karak darılmış bir çocuk gibi koca sına başımı çevirirdi. aciayı uzaktan merakla sey: reden Nadide Hanım hastanm bu dakikada ağladığını tahmin ediyor ve içi sızlıyordu. İhtiyar kadın — bu ailenin ha fazla bir şey bil- miyordu. Fakat onda nedense er keğin çapkın © ve zalim bir adam olduğuna, zavallı kadını gurbet ağlata ağlata bu hale ge tirdiğine dair Obir kanaat hâsl ol muştu. Mutasarrıfı uzaktan kızlarına asöstererek: Mustafa alâka! Abdülhamidin müzedeki meşhur) (Birinci! Selânikli Mustafa Bey) diye kaydedi- bakmak bu| Bey gazete daha çıkarmıştır. Adil Bey Za man kolleksiyonunu tetkik etmişler- dir, iktisadi makalelerind bugün için bile istifade edilecek bir görüş oldu gunu temin eylemektedirler. - Reşmi sicilinden ayrıca kadın ve çocuklar i- çin ; Ayna isminde bir gazete çıkar- dığı - ve bu gazetede Osmanlı tarihi ni - basit bir şekilde hulâsa ettiği an laşılmaktadır. Görülüyor ki zamanm- da kımıldıyan teceddüt hareketleri nin her safhasında Mustafa Beyin eli vardır. Abdülhamit ile olan husumetine gelince: Süleyman paşa 26 kânunusani 98 tarihinde Geliboludan mabeyne, bâşve kâlete, ve seraskere bir telgraf çeki- yor, Bü telgrafta Rusların İnoza kül Jiyetli asker çıkarmak Üzere oldukla- rını, Maarız körfezi civarında bir rus gemisinin dolaştığını, boğaza torpil İdökmeğe teşebbüs ettiklerini yazıyor. iKarada birçok askerimiz, İstanbulda donanmamız ovarken düşmanın yâ- nıbaşımızda o yaptığı bu faaliyetlere karşı . camit bir vaziyet alınışını ten- kit ediyor artık istifaya karar verdiği ni söylüyordu. Bu telgrafname süret leri heyeti vükelâya dağıldığı sırada meclisi meb'usan riyasetine verilip ve tilmediği meçhuldür. Bir nüshasını her nasılsa Selânik omeb'üsu Musta» fa Bey elde ederek 30 kânunusani 93 tarihine müsadif pazartesi (veyahut salı günü mecliste ayağa : kalkarak ve teessüründen ağlıyarak okudu. Bu- nun Üzerine meb'uslardan elli zat maz bata tanzim ederek serasker Daniş ve Bahriye nazırı Sait paşaların “azilleri le tahir muhakemeye alınmalarını ve bu talepleri is'af edilmediği tak- İdirde heyetin dağılacağını bildirdiler. Raf paşa bu galeyana muttali © hanena hemen Abdülhamide koğarak 8- yaklarına kapanmış ve bü mümuş gâ“ leyanm biraderleri Abdülâzizin başr nâ gelen felâketi kendisine de hazır lamakta olduğunu söylemiştir. Bundan sonraki vaziyet malümdur. Bizim eski türkçeciler ( İistesine ithal edilmesi için (Kitabülidrak) in leski naşiri Radorişteli Mustafa Beyin mütevazı tercümesini (karıştırırken bu kadar mühim bir takım malümata rasgeliyoruz. Yalnız (o öğrenemediği- miz kabrinin bulunduğu yerdir. 93 mec sinin albümünde resmi de buluüdu- ğuna göre o bu aziz türkçüyü çocuk- larımıza oldukça vazıh sahifeler içim- de tanıtabiliyoruz. H.F. Şehitleri imar cemiyeti ri- yasetinden: Aym 17 inci pazartesi günü saat 11 raddelerinde Maçkadan hareket & den tramvayda Çanakkaleye ait bazı notlâr unutulmuştur. Bulan © zatın Sirkecide Nemli zade hanında cemiyet riyasetine teslimi ehemmiyetle rick © Tunur. — Su uşak kılıklı manda he“ rife dikkatli o bakın diyordu, böy lelerinden insana hayır gelir mi? Nedir o kat kat ense, kır serdarı gibi biyıklar... Kim bilir elin evlâ- dma neler yaptı? anlaşılan zaval- lı taze de bu ayıyı bir adam sandı, içlene içlene verem oldu. Nadide Hanım veremlilere a» cır fakat onlardan son derece kor» kardı. Bunun için o bastanm araba sını adeta kordon altına © almıştı. Çoluk çocuğun bu hududu geçerek tehlikeli mıntakaya girmesi şiddet le yasaktı. Büyük hanım mikrop nazariye sini öğrenmişti. Fakat onu yalnız ince hastalığa münhasır zanneder, başka ( hastalıklara (o aldırmadığı halde veremliden © son derece çe- kinirdi. Bu ihtiyat tabit kendisi için değildi. Verem genç bhastalığı- dır, insan kırkı aştı mı verem ol- mak tehlikesinden , İh tiyar kısmı olsa olsa sıska olur. (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: