23 Kasım 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

23 Kasım 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yunatistanm (Vardar ovası) e Serez) havalisinde başladığı i projeleri ile bü pro- selesini halle matuf olan muhte- enticeleri Mel icede malümat verdim. Bu te- Kbbüslerin Yunanistan hesabına Byanı takdir icrast cümlesinden “ğu şüphesizdir. “akat Yunanlıların beynelmilel icraat projelerinin Türkiye ile rasebatı noktasından da husu- bagir ehemmiyeti vardır. Bu ci- $imdiden Türklerin nazarı tüket almaları lâzım gtlir. &demki iki buçuk sene sonra Mevzuu bahs icraatın neticesi ola dk Yunanistan artık hariçten buğ Y satım almaktan müstağni ka- » Belki bilâkis harice buğ- satabilecek hale gelecektir. halde Yunanistana bugün hu- m ithal etmekte olan memle- ik ler ondan sonra bu mallarma | müşteriler aramıya mecbur placak, bulamadığı takdirde faz- ve satılamıyacak mal- bi düşecek, belki de bütün çürüyüp gidecek de- | ektir, İşte Türkiye bu vaziyette olan memleketler arasında bulu- iyor. Bu itibarla Yunanistının “k ardar ovası) ile (Serez) hava- inde girişmiş olduğu arazi ısla- » mem! imizi: e yakından alâkadar ediyor. © Malâmdur ki memleketimiz te- 37€ muvazenesi cihetinden ©sa- 9 açık vermektedir. Paramızın! ynelmilel kıymetini muhafaza; ivek, cihan buhranına karşı mil! ünvemizi kuvvetlendirmek i- açığı kapamak zarureti var! » Netekim bunun için hükümet-! ir takım projeler hazırlan- Binaenaleyh ihracatı- arttırmak için bir takım ça- bir sırada hali- yapmakta olduğumuz ih- lemlerinden bir kısnıının i, iki buçuk sene sonra kesilmesi bir emri va- anlaşılınca bu vaziyeti şimdiden elbette hesaba kat istikbale ait tedbirleri- göre almamız lâzımdır. şimdi Yunanistana sev olduğumuz hububalın burada artık satılamama- i iktisadi noktai nazar- iyenin istikbali hububat ziyade hayvancılıkta peni bir MÜ ıza çıkıyor. Yuna- hububat sevketmekle be- ayvan da ihraç ediyoruz. bayvan ihracatımızm bu mem istikbali hububat gibi teh- değil, bilâkis çok ümitlidir. in Akdeniz havzası hari- i 1? LZ i gır Zi z f 1 ğ fi ME yi SEN borsası kapandı. Kim zaman açılacak! Fakat abil Fridrihstrsenin şık yeni bir borsa açıl- FE ; E, ın ,9 toplanıp spekülasyon borsacılarınkin Ge başka bir borsadır. edebiyat borsasıdır. mubharrirler haftada iki çe i ve yazılarını sa- SEF İİ yanlar şürler, delerin, Yunanistanda buğday me-| hakkında kâfi de- muvazenelerindeki açığı! iye ratmak maksadile giriştikleri! ŞT Atinada neler gördüm ? Serez'de Drama'da ve Vardar ovasında .. İ Buciheti Türklerin ehemmiyet ve dikkatle tetkik etmeleri lâzımdır ! iy cinde Türk ihracat eşyasının Yu- nan gemilerile nakledilmesine, bu suretle Yunan ticaretine hususi bir menfaat temin edilmesine Yu nanistana ithal ettiğimiz hayvan- lardan gümrük resmini hafiflet- meyi, bu suretle hayvan ihracatı noktasından Yunanistandaki tica- retimize yeni bir inkişaf imkânı vermeyi düşünenler vardır. Bu dü şünce her iki memleketin menfa- atlerini mütekabilen telif ederek her iki memleketin iktisadiyatına hizmet etmek emelinden doğuyor ki bir gün ameli bir kıymeti ikti. sap edebilir. Esasen Yunanistanda temas et tiğim mevki sahibi bazı zevat böy le düşünüyorlar ve diyorlar ki: — Türkiye ile Yunanistan ara- sında dostluk teessüs etmiştir. Şüp borsa, Tepebaşı kah- | ine benzemez. | hesiz bu dostluk yalnız iki memle ketin emniyetini temin etmek nok tasından büyük bir ehemmiyeti! haizdir, Yakın şark memleketle- rinde sulhün teessüs ve devamı için kuvvetli bir temel taşı hük- mündedir. Fakat bu dostluğun ne ticesi buna münhasır kalmamalı- Türkiye ile Yunanistanın coğ- rafi vaziyetlerine, kezalik haiz ol- dukları istihsal kuvvetlerine, ni- hayet iki milletin mütekabil ihti- yaçlarma göre Türk — Yunan dostluğunu tamamen yeni bir fa- aliyet zemini olabilir. İki memle- ket aynı cinsten istihsal ettikleri eşyanın satışında birbirlerine re- kabet edecek yerde menfaatlerini telif ederek müşterek haxeketler- le daha fazla kazanmak çaresini aramalıdır. Kezalik her iki mem- leket müşterek ihtiyaçları her ney se bunları hem kendileri için en | ehven, hem en faydalı surette te-! min edebilmek yollarını bulmalı- dır.,, Bu gibi sözler de yukarda arzet tiğim mülâhazanm isabetini gös- terir, Mamafi Türk — Yunan dost- luğundan ameli iktisadiyat saha- sında her iki memleketin «zami istifadeler temin edebilmesi başlı başına çok mühim bir tetkik mev- zuudur. Şimdiye kadar Türkiye ile Yunanistan arasında mevcut olan meseleler bu zemin üzerin- de imüsmer surette tetkikat icrası- na müsait değildi. Fakat bu hususta evvelden mevcut olan bü- tün engeller artık bertaraf olmuş- tur. Türk — Yunan dostluğundan her iki memleketin birbirlerine ne suretle daha çok faydalı olabile- cekleri müştereken tetkik oluna- bilir. Ve bu yolda yapılacak tet- kikattan çok hayırlı neticeler çıka cağından biç şüphe edilmemeli- ir. Mehmet Asım anyada gençler bir rsasıEdebiyat açtılar! den ibarettir. Şiir o piyasasının son derece düşük olduğunu söy- lemiye hacet yoktur. Tabii ro- manlar da pek o kadar yüksek alıcı bulmaktadır. Buna mukabil, köpek ye ya tavuk büyütme ve yetiştirme usülleri bakkında ki makaleler çok yüksek fiatlarla satılmaktadır. Fiatler vasati 20 ile 100 mark ! arasında dolaşmaktadır. 1000 ile 5.000 mark arasında dolaşan * yazılarda yok değildir. Pek büyük ümitle açılan bu İbaranyı - tahin" attiğinie 9 gibi Romanyada ıskandal! Kıral Karol macerala- rını ne çabuk unuttu? Son günlerdeRomanya kıralının kardeşi prens Nikolanın geçirdi- ği bir aşk macerası her tarafta dedikoduku bir alâka uyandır a İ V lacaristan ve Viyane te- leri bu aşk macerasının Gala le doludur. Macar gazetelerinden Reggel hadiseyi şöyle naklediyor: Prens Nikola, beş senedenberi tanıdığı ve sevdiği bir kadınla geçen hafta evlenmiştir. Bu ka- dın, Romanya diplomatlarından M. Radu Savnu'nun zevcesi idi. Prensin bu kadına karşı hislerini ifşa etmesi üzerine beş sene ev- vel M. Savinun (karısını he man boşamış, ve kadın derhal madam Dolet ünvanile tanınmıştı. M. Savinu karısmı boşamakla beraber prensin rekabetinede fe- na halde kızmıştı. Bunun için ikide birde hasmını ölümle teh- dit Mine başlamıştı.Bunun üze- rine M. Sv bükreşten kaldırılmış ve sefaretlerin birine tayin olun- muştur. bu suretle iki aşık ser- best kalmışlar ve prens boş va- kitlerini Madam Deoletin apart- manında geçirmeğe şlamıştır. Beş sene bu şekilde yaşayan aşıkla maşuka, işi bir parça daba artırdıkları için vazıyet birden- bire değişivermiştir. Çünkü madam Dolet bir çocuk doğurmuş ve prens Ni- kola, çok sevdiği evlâdına adını verebilmek için, metresile evlen- miye karar vermiştir. Fakat bu izdivaç kararım tatbik etmek epi müşküldü, çünkü madam Dole- tin bir asalet unvanı yoktu. Bi- naenaleyb, Hanedanın reisi olmak sıfatile kral Karolun bu izdiva- ca muhalefet edeceği tahil ve muhakkaktı, Prens Nikola, bu muhalefete meydan vermemek için Papa nezdinde teşebüslerde bulunmuş “ ve papanın madam Doletin babasına kontluk unva- nı tevcih etmesine çalışmış, fakat buna muvaffak olamamıştı Sevgilisile ber ne bahasına olursa *olsun evelnmeye karar veren prens nihayet herşe- yi gözüne almış ve o Teşrini- saninin başında Toban köyüne giderek evlenme dairesine müra- caat etmiş, Madam Dolet ile resmen evlenmiş Ve evlenmeyi tescil ettirmiştir. merasimde iki tane de şabit bulunduğu için izdivaç tam manasile icra edilmiş demektir. Ertesi gün kral Karol hadise- den haberdar olunca derhal iz- divacın ilgasını emretmiş, Bükreş mahkeme âliyesi, kralın muva- fakati alınmadığından ve adliye nazırı tarafından da tescil mua- melesi yapılmadığından bu izdi- vacı tanımamıştır. Prens Nikola bu OO Kararı kabul etmemiştir. Şimdi Madam (Dolet)le yaşamakta devam edi- yor ve onu meşru karısı tanıyor. Diğer Macar gâzeteside şu malümatı veriyor; Kraliçe Mari iki birader ara- sında hasıl olan ibtilâfı bertaraf etmek için prenses Eleonanın tevassutunu istemiştir. Prensesin her iki kardeşi üzerinde nüfuzu çok kuvvetlidir. Onun için pren- sesin yakında Bükreşe gelmesi bekleniyor. Prens Nikola “Fazla israr kar- şısında kaldığı taktirde, kardeşi kral: Karolun madam Lopesko badisesihde yatığı gibi, prenslik ünvanından asiye ederek ka- nsile yaşamıya devam edeceğini, söylemektedir. yleya, Karol yaptıklarını ne çabuk unuttu? ————— genç muharrirler tesis etmiştir. Bu gençler bu suretle gidip o tabiin veya pe enin kapısını aşındırmaktan urtulmuş oluyor” Bir ressamın — 5 — VAKIT 23 Teşrinsani 1931 yy Tİ By Denizlerden 9 O N ui Nakli: Ensari Bülent 2 lee e Naftalinmi kokuyor o zarf ? yleyse onu yakmak lâzım... pe İçinden, gene kırmızı balmum- İariyle mühürlü bir kaç küçük zarf çıktı, Bunlardan © birinde | kırmızı bir “A,, harfi vardı. Ev- velâ onu açtım. Yalınkat bir kâ- ğıt üzerine yazılmış şu üç beş satırı yöksek sesle okudum: “Kıymetli dostumuz “J.-66,, nım harfiyen ifaya mecbur oldu- ğu talimat şunlardır : İ — Mümkün mertebe azko- | nuşmak, | 272 — Mümkün mertebe çok dinlemek. 3 — Mümkün mertebe fazla adam tanımak. 4—Bir şehirde mertebe az kalmak. Kıymetli dostumuz “ J. 66,, kendisiyle temas temin edecek kıymetli dostlarımıza ancak “B,, işaretli zarfta muharrer şerait | dairesinde itimat edilebilir, Nate- ! mam bir emniyet veren temaslar | bakkında “ C ,, işaretli zarfta, | lâzım gelen sarahat mevcuttur. Kıymetli arkadaşımız “J 66,, ya ilk ve son tavsiyemiz şudur: “ Faydalı olabilmek için da- ima dinlemek, Ve ölmemek için mutlaka öldürmek!, ,, Miralaya baktım. Artık be- nimle hiç meşgul olmıyordu. Meraklı bir romen tefrikasına tutulmuş gibiydim. Kanepe üs- tünde bağdaş kurarak zarfları birer birer açtım: “B,, ve “C, işaretli zarflar, | toy bir gencin tüylerini ürperte- cek, esrarengiz tavsiyelerle do- luydu, Bunlardan sıraları geldik- çe bahsedeceğim. Büyük zarfın içinde daha sekiz küçük zarf ! vardı. «D» “V, “K,, işaretli üç zarfın içi İngilizce ve Danimar- ka pâralarile doluydu. “R-1,, ve “R-2,, işaretli iki zarftan üçer tane, beşer yüz dolarlık çek çık. mıştı. Bunlar Kırıstiyanya ve İs- tokholm bankaları üzerine tan- zim edilmişlerdi. lar çünkü, bu piyasaya, istedikleri yazıyı bulmak üzere, tapiler ve gazete sahipleri gelmekte, yazı seçmektedirler. Gazetelerin ençok aradıkları yazılar. Tercüme, Roman, piyes ve makaledir. Esasen, Borsada tercüme piyasası ile telif piyasa- sı da ayrılmıştır. Tercüme yapanlar 80 - 100 ki- şi kadardır ve ayrı bir salonda otururlar. Borsada Büyük bir kalabalık vardır. Herkes, kambiyo borsa- sında olduğu gibi yazısını bağı- ra bağıra satımatya uğraşır. Alı- cılar da aynı usulle yazı ararlar Borsanın muvaf'akiyeti o ka- kadar ani ve büyük olmuştur ki ressamlar dar bunu takliden bir mümkün İ nakledebileceğim. başka börsa yapmışlardır. Bu suretle, birlinde şimdi yep yeni bir bayat ( başlamıştır. Birçok kahvelerde, ressamlar tablolarını teşbir etmekte ve ucuz ucuz sat- maktadırlar. Bu tablolar içinde on hatta beş marka satılanlar olduğu gibi özerlerinde fiyat ye- rine: oo» “ Eğer beyenirseniz, değerini takdir ediniz ve veriniz. ,, Diye yazılı olânlarda vardır. #vinin kapısında mk iliki “M.,ve “M.N.,, markah i diğer iki zarftan iki küçük ha- rita elime geçti. Bunlardan biri bana Holştayın dükalığı arazi- sinden Danimarkaya nasıl geçi- lebileceğini gösteriyordu. Ikinci ha- rita ize icabmda Finlandiya ta- rikile Rusya'da bulunan ajenla- rımızla temas temini için işime yarıyacaktı. ) Eakat ası! alâka ile okuduğum zarf bunların en son elime geçe- »iydi ki, üstünde yanyana çizil- miş üç kırımzı zarp işareti vardı, hafif penbe renkliydi, ve mafta- . lin kokuyordu. Ama öyle berbat ve keskin bir naftalin kokusu ki, ben bilâıktiyar suratımı ek- şitmiştim. — Püffet! — Hayır ola? Sigarasını tüttürerek, bir-harp mecmuâsının resimlerini seyreden miralay lâkaydane başımı çevir- mişti.. Zarfı uzatarak: — Bu. » demiştim » çok fena kokuyor.. — Naftalinli galiba.. — Evet miralay.. Evet, evet. Naftalin kokuyor.. — Öyleyse içindekini okuduk- tan sonra eyice yırtl. — Yırtâyım mı 2, . — Elbette.. Naftalinli zarf bü.. — Ecel. Naftalinliyse yırtılma: sı mı lâzımgelir? — Öyleya.. — Neden? — Oku bir kerre bakalım. Sebebini anlarsın... Derhal zarfı yırttım.. İçinden çıkan dörde bükülmüş kâğıtta kırk elli satırlık “bir yazı vardı. Fakat miralayın dediği gibi zarfı derhal yırttığım işin, ancak, ha- fızamda kalan. kizminı buraya gi aa (Bitmedi) şu levhayı da görmek kabildir. “ Resminizi bana yaptırınız, ben resmi bir fotpğraftan daba ucuz yaparım. ,, Fakat en şayanı dikkat olan şey, bir gazetede okuduğumuz şu ilândır: “Bütün dünyada meşhur bir Alman mubarriri, arzu edenin hayatını, san'atkârane bir suret- te yazrıya amadedir. ro man, en güzel senebaşı hediye- sidir. Bundan sonra, herkes, Hayatının romanını yazdırabile- cek ve kendisini sevenlere hedi- ye edebilecektir. Buiş için fiat forma başına hesap edilir.,, Bu ilân üzerine meşhur mu- harrire müracaat edenler her balde çok olmuştur. Çünki dün- © yada kim vardır ki kendisinden | bahsederken: — Ah, bilmezsiniz, benim has yatım bir romandır. ii Demesin? Bütün mesele, her- gi kesin meçhul bir muharrire ha“ yatını yazdırıp yazdırmamak iste- mesine kalıyor. Zira, kendisini “ Bütün dünyada meşhur, diye takdim ve reklam eden bir mu- harrir, öyle zannediyoruz ki sa- dece kendi hayal d iz yal dünyasında MİLE dere is, ski tana bn eliz İk il

Bu sayıdan diğer sayfalar: