23 Kasım 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

23 Kasım 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 6 — VAKIT 23 Teşrinsani 1931 —— Afve müsamaha bilmiyen düşman!| “a Mançuriden Japonya ile Çin ne ister ? Rusya ne arar ? Acaba japonlar böyle bir muvallakıyet kazanabilecekler mi? Bunu iddia etmek, sanırız ki bir haylı gülünç olur .. m mm Eskiden dünyanın en tehlikeli mıntakası Balkanlardı. Bu gün bu mmtaka (Mancçuri) dir. Rus- ya ile Japonya arasmdaki reka * betler, bu mıntakada haşrü neşro- layor. (Çin) in en hayati menfa-. ati (Japonya ile Rusyanın anlaşa- mamalarında ve aralarındaki re- kabetin devam etmesindeydi. Çün kü Çin, ancak 'bu iki devlet ara- sındaki rekabetin devamile yaşar- dı ve onların kendisine karşı rnk tehit bir cephe teşkil etmesini is- temezdi. Çünkü böyle bir siyasi anlaşmanın neticesi, Çinin tek-| sim edilmesine müncer olabilirdi. 1905 Rus — Japon harbine ka- dar mesele bu şekilde devam et- miş, Por Artur mağlübiyetinden h sonra ise Çar Rusyasınm kayet- tiği mevkii Japonlar Marçuride| ta (1917) senesine kadar muha- faza edebilmişlerdi. Fakat bolşe- vikliğin ilânından sonra Rusia - | k rın Çinde milli hareketlere ve bil- hassa Anti emperyalist mücadele- lere müzaheret ve yardım etmele- ri yavaş yavaş Mançurideki Ja - pon nüfuzunu baltalamıştı. Rusya için, Vladivostok li - manına giden en kısa muvasala hattınm her hangi bir tehi.köys uğramaması, hayati bir m>ufa- atti. Bugün gene keyfiyet aşağı yukarı aynı (şekildedir. Fakat Mançuriyi iktışaden istismar cı - mek ve onu bir başkasına bırak - mamak'da Japonya (için vayati bir manfaattir. * Demekki Manğuri etrafında üç hayati menfaat çarpışıyor. Çinde cümhuriyetin teessüsün- den, yani 1911 den beri, Mançu- ri yarı müstakil yaşıyordu. 1928 de. öldürülen serkerde Çang — So — Lin Mançurinin adeta müs- takil hükümdarızdı. Onun oğlu ve varisi Çang — Husliang, Nan- kin hükümetine sadakatini bildir-! miş ve onun mümessili olarak! Mançuriyi idareye başlamıştı. Fakat Japonya, Çin cümhuri - yetinin ilânından altı sene evvel Mançuriye hulül etmiş, Japon - lar Rusları yendikten sonra yal - nız (Kore) yı almakla iktifa el - miyerek cenubi Mançuri demiryo” lunun sahibi olduklarından, cenu- 'bi Mançuriyi de ellerine geçirmiş” lerdi. Onların maksadı bütün bu! sahayı istilâ etmekti. Gerek ik İl tisadi şerait, gerek içtimai hadi- seler bu siyasetin | lehindeydi. Bir. taratafn Mançu hanedanının tereddisi, diğer taraftan Çinliler arasında başlıyan sonsuz ibtilâf - lar Japonyanm bu siyasetini teş - vik ediyordu. Japonlar umumi harp esnasın- da waksatlarını tahakkuk ettir - mek istemişler fakat buna doğru- dan doğruya imkân bulamadıkla- rı için (müslihane hulül) siyase- tine müracaat etmişler ve her sey kendi lehlerinde tezahür eder gibi olmuştu. Fakat hakiki vazi- yet bunun aksineydi. Mançuri, eskiden Mançu lisa- nile konuşan bir memleketi. 1644 te buradan çıkan bir kuvvet Çin seddini geçmiş, Çinlileri mağlüp etmiş, onların (beldei memnu) una girmiş ve Mançu hanedanı Çine hâkim olmuştu. Çinliler bu istilâya menfi mükavemetle mu - kabele ettiler ve intikamletin: ya- © vaş yavaş, fakat müthiş bir su - rette aldılar. Çünkü bugün Man-' çuride 24 milyon nüfus bulundu - ğu ve bunların yüzde doksan de- emire e EE A e bugün hepsi Çinlileşmiş ve bu memlekette Mançu lisanını ko- | tiyi bu kılıcr nkabzası farzettiler, tatbik ettikleri siyasete karşı Çin- lilerin onlara karşı aldıklar; vazi-! yet de bunun aynıdır. Japonlar, Amerikaya, Avusturalyaya ya - hut cenubi Amerikaya muhaceret edemediklerinden, Mançuriye yerleşmek istediler ve Kor eyi ken di göğüslerine doğru çevrilen bir ima ediyorlardı. . kılıç telâkki ettiklerinden Mançu-) Onun için de Mançuriyi elde et- miye lüzum gördüler. Japonlar, evveli Mançurinin üç vilâyetine akın ettiler ve öra- da arazi sâtın almiya başladılar. Niyetleri bunları Çin rençberleri- ne işletmekti. Fakat çok geçme- den çin rençperlâri işledikleri a- razinin sahibi oldular. Japonlar seri ve büyük kazançlar peşinde koşuyorlardı. Buna mukabil çin- liler karım tokluğile iktifa ettiler. Japonlar güzel ve cazip ikamet - r istiyorlardı. Çinliler iz- belerde yaşamıya razı oldular. Neticede Japonlar değil, Çinliler muvaffak oldular. Ve Japonlara | satılan araziyi istirdat ettiler. Çinlilerin, hasımlarına beykotaj tatbik ederek vasıl olduklarr bu netice, onların ne kadar müsama»| hasız düşman olduklarını göster“ miye kâfidir. vi Buna karşı Japonlar | askeri müdahale ile vaziyeti kendi leh'e- rine halletmek için fırsat bekli - yorlardı. : Son askeri harekât işte burun neticesidir. - Bu hareketlerin Japonya lehin- de değil, fakat onun aleşhinde neticeler vereceğinde şüphe yok - tur. Çinliler tarafından biaman bir boykotaja maruz kalmak ve Çin gibi vasi bir ihracat sahasından mahrum olmak Japonya için tah-i min edilemez derecede dehhaşi bir felâkettir. Japonlar işte bu- nun için kuduruyorlar, “ Fakat ha- ta ediyorlar. Çinlilerden istifade etmek için harp ve kavgadari baş- ka bir vasıta kullanmak lâzımdır. Çünkü Çin, muazzam” bir lâstik| top gibidir. Bu top, her tazyika| nuşan tek bir fert kalmamıştır. j Heğonlarn Mançuriye e karşı e dil aim ve her sademeye tahammül eder. i Fakat tazyik gevşer gevşemez top «gene eski şeklini alır, ve yalnız" A 4 Bu karikstürü bir İngiliz gazetesinden iktibas ertik. Malama |, bilhassa Fransızlar ocemiyeui skvamı bir sulh mabedi olarak gösteriyorlar Ve onun vereceği kerarlam kendi kuvvetlerile wrbik ve icra edeceklerini zimnen Birinet resimde Fransız nazır Briyan başında bir zeytin dah sulhperçer bir adam, edesile Böbütlenerek diyor ki * “© — Biz çizmelerimizi - Dış şöviye astık .. Var mı bunlara yan bakan 7 kii rölmde 18: Jeporiyü. rüzginnii ÇANI Yerecdijiidi) “ — Buna karşı elden we gelir ? diyor, almakla da kalmaz, insanın sura- tına çarpar ve burnunu yamvassı eder. ğ Eskiden İtalyanın Çin sefiri olan Kont Sforça, eserlerinin bi- rinde Çinlilerin Japonlar hakkın. daki fikirlerini şu çekilde hulâsa ediyor: Bir xaman'ar 7 hi görülmektedir. batbenin fapokya dik ğdüğinahliylnce Beiyan derhal tayrını ve ağzını değiştiriyor. , « “Mançu hanedanının $on sene- leri zarfında (Çin) in ileri gelen vatanperverlerinden Kang — Yu — Wei ile görüşmüştüm. (Kang) bana şu sözleri söyledi: . “Şu mi- ni mini Japonların Çini fethede - ceklerini tahmin ediyorum. “Bun- lar köhne Mançu hanedanını âta- caklar ve kendi oimparatorlarını onun yerine koyacaklar, impara- isr (Beldei memnu)da yerleşecek, Sma mabedinde O âyin yapacak, fakat iki üç nesil geçmeden impa- ratorun oğulları ve bütün Japon- lar Çinlilesecekler ve Çinli ölmak la iftihar edecekler!,, Yani tam Mançuride olduğu gibi...., | Bu sözler, Çinlilerin, galiple- rini nasıl mağlüp ettiklerini gös- termiye o kifayet eder. O halde) Japonlar bugün galip gibi görün- seler de bu galibiyet deyamlı bir. mahiyeti haiz olmıyacaktır. Fa- kat acaba “vatanperver (Kang) ın tahmin ettiği şekilde dahi, Suri bir muvaffakıyet kazanabilecek - ler mi? Bunu iddia etmek bir haylı gülünç olur.. sanırız ki Ö.R. Yalancı artist ingiltereden içeriye giremez! Tasarruf siyasetinin eserleri İngilterede tasarruf siyaseti, günden güne tebarüz et ü'kte- dir. Son posta ile geleh; Londra gazetelerinin verdiği malümata! göre İngiltere hükümeti. genebi aktör ve aktrişlerin, cambazha- nelerin ve sairecnebi artistlerin|. İngiltereye girmelerine müsaade etmemektedir. İngiltre hükümeti evvelâ ecnebi artistlerden alına- cak kazanç vergilerini ağırlaştır-! mayı düşünmüş, fakat bilâhare bundan vaz geçerek İngiliz ar- © deden öğrenmişti?. Yoksa De | mişlerdi? : meclisi rel Aradan on beş gün geçmişti. Bar i ratof'tan ses Bütün bunlara.rağmen, yukar- da bahsettiğimiz hiss'er gene onu sarmakta devam ediyordu. Nelli-Roz, çalışırken, bazan göz- leri dalıyor, işini unutuyordu. Kuv- vetli teşekkiilünü . ve maneviyatr nı böyle müphem bir hissin sarsmasına, genç kız kızıyordu. Bir gün, birdenbire, hadise ok du. Bir Pazartesi sabahı “Lâbo- ratuvarlar müessesesi, (o kapıcıs! kendisine bir mektup verdi. Nel li-Roz mektubu açtı ve okudu Bu Baralof'ur yazdığı mektupdu. Nelli-Roz için bu isim yabancı idi. - Onu tanımıyordu... Mektubu kızararak sonuna kadar okudu. Bu adam kimdi? Hadiseyi nere- ya gazeteleri bundan bahsmi et- Nelli-Roz mektuzu kapadı, ve; Senya'yı bulmak ömidile içeri girdi. Polonyalı kız orada idi. Kendisini görür görmez koştu ve bir kenara çekerek ! — Nelli-Roz dedi, sana birşey göstereceğim. Bu, ; “Fransa-Polonya,, mecmu- asıydi, — NelliRoz, mecmuadaki üç resmini gördü. Senya; - — Nasıl, diyordü, “gözel çik- mış değilmi? Nelli-Roz ; — Delirdin mi? Senya, dedi, haniya bana vaddetmiştin ki.. — Saha mecmuaya yazacığr mı söylemiştim, yazdım, Heman çıkmış, mecmuayı da bugün aldım. Hareketin sükât edilmiyecek ka- dar güzeldi. Ne reklâm değilmi ? Polonyalı kız sözlerinde o ka- dar samimidi ki, Nelli.Roz daha fazla israr etmedi. e Esâsen neye yarardı? Olan o'muştu. kimseye! bir şey söylemeden evvel düşün: mek istiyordu. Bu sebepten, Sem ya'ya İvan Baratof hakkında bir! şey sormadı. Öğleden sonra, Nelli-Roz gidip idare reisi ihtiyar profe sör Lepiyerrar'ı o buldu ve ona Çeki gösterdi. Soğuk kanlılığıyle meşhur olan profesör, talebi görünce yerinden sıçradı; — Beş milyon, dedi, fakat yav- rum ,bu fevkalâde bir muvaffakr- yet. Bunu duyunca herkes piyan- goya iştirak edecek.. Mücssese- miz kurtuldu demektir: Genç kız bedbin görünüyordu: — Reis Bey, dedi, sakın bu bir! lâtife olmasın. Beni biç görme imiş, ve lanımamış olan bir adam, meclisi idare kâtibi bile olduğ- mu bilmeden, eğer lâtife olmasay dı, bu çeki bena gönderir miydi? e doğruya size gönderir- a: “— Yavrum, bövle litife olmaz. Hoş bunu anlamak için basit bir çare var, Çeki Londraya gönderi- riz ve bu isme bir hesap olup ol- tstlerin ve san'atkârların iş bul- malarınr temin için bunların memlekete. girmelerini menet- meyi daha muvafık bulmuştur. Bunun üzerine mesai kabine- sinin ecnebi amele kısmı faaliye- te geçmiş ve bütün ecnebi artist- lere memleketi terketmelerini | de emri vaki karşısındaydı: i Annesinin mali vaziyeti ya” çıkmıyordu. © madığını öğreniriz. — Reis Bey, rica ederim: sa ce malümat isteyiniz, çeki SR meyiniz. Hem-ismimin bu i#9| 4). rıştırılmasını istemiyorum; | — Merak elme yavrum, P nin bir şeyden haberi olm87* ğ Bir kaç gün sonra, Nelli , Roz'u profesör Piyerrar ç83*. Ellerini oğuşturarak: k — Oldu, dedi, lâtife deği” paraları da aldık. ir Nelli — Roz, deli gibi, s2 — Ne? dedi, fakat reis P | bana sadece malümat alacas”” vadetmemiş miydiniz? Yegâne meşgalesi'ilmi (<9 lerden ibaret olan ihtiyar sör: — Aman kızım, dedi, böyle parayı reddetmiye haklım mıydı. Bütün müesseseyi bir para. . Hem çek benim maydı, ben de aldım. Bütün £ telere de haber gönderdi. ceksin ki dehşetli reklâm © İtiraz neye yarardı? bakika bu beş milyonluk m gazetelerde çıkmca, herkes şi goya koştu. e Nelli — Roz neticeden nun olmakla beraber, büyük | endişe içindeydi. Zira çekin mış olması; öteki şartın da lü demekti. İvan Baratof. « sim, genç kızın aklımdan bir © çıkmıyordu. , Artık şimdi, bütün gazete dan bahsettikten sonra, a ş Roz, Senya'dan onun hal malümat alabilirdi. Bu Seli & İvan Baratof'un yaşlıca fi wi de zengin bir adam olduğunu lonyada işleri bulunduğunu rendi. iğ Senya: ağ, — Şüphesiz mecmuadaki vi kalemi okudu, ve senin güzel p reketinden heyecanlanarak P” rayı verdi, dedi, fakat bu he? nı çok samimi olsa gerek, , mukabilinde senden bir şey yel temiyor. Nelli — Roz cevap ver” Baratof'un mukabilinde bir #96 4 tediğini biliyordu. Hem de 7 | korkunç bir şey... Fakat vü “tibarile korkacak bir şey v Bu adam; onu, evinde, şına ve gece yarısından rene © * i mek istiyordu? Bundans“” Ma Vadetmişti, vadini tutacak” Hem bu vadini tutacağı”, düşünmüyordu. : Zira, arada” Ni beş gün geçtiği halde Bara' ses sada çıkmamıştı. Belki v2 mişti. LE çökgöni an > a daha mühim bir endişesi “44 siz | kötüleşiyordu. Artık, bu 891“ yie reddüt edilecek bir sey yekti ie dam Destol alacaklılarında sn | si ile yaptığı münakaşa esi yi kızma vaziyetin fecaatin! | mek mecburiyetinde kalmıst” i İt Madam Destol bunu, kese. d tabii bir surette söylemiti ai Nelli — Roz işin vahamet” (|. lıyordu. Bu vahameti ke” fis Valne de göstermişti, Valı€ tan ve aynı zamanda da #$ bahsediyordu. Ve şimdi eski Valne değildi. Onu, 8 4 susturmak Nelli — Roz 19” ek kabil değildi. Valne bekle" temiyordu, gittikçe ısrar ( servetinin kendisine verdiği van vetten de istifade ediyor ad & si vs KR) gi” Yeğin db Si

Bu sayıdan diğer sayfalar: