4 Ocak 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

4 Ocak 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——İ—VARIT  Rünunusani 1939 Profesörler yeminden imtina edince... Halya maarif nazırı M. Babino faşistliği izah ediyor Telgraflar geçenlerde Italya darülfünun profesörlerinden bir kısmının faşistliğe sadakat yemi- nini ifa etmekten çekindiklerini haber vermiş, fakat bu hadise- nin mana ve mahiyeti anlaşıla- manmıştı. (Taymis) in Milân mu- habiriyle (Taymis) in başmuharriri bu meseleyi izah ve tenvir eden yazılarında şu malümatı veriyor- lar: Italya darülfünun profesörleri ve yüksek terbiye müesseseleri- nin muallimleri faşist rejimine sadakat yeminini ifaya davet olunmuşlar ve 1225 muallim ve müderristen ancak 1li bu ye- mini ifa etmek istememiştir. Ye- minderi imtina edenler ârasında çok maruf simalar bulunuyor ve bunlar bu şekilde bir yemin ifa- sına mecbur tutulmayı bir tazyik sayıyorlardı. Onların bu noktai nazarına iştirak edenler az de- sararan re Fırka Teşkilâtında Muhtelif yerlerde hanımlar idare meclislerine seçildi Kongreler bitti Cumhuriyet Halk Fırkâsının Istanbul vilâyeti teşkilâtının 931 senesi kongreleri kâmilen bit- miştir. Bu münasbetle fırka vilâyet idare . reisi Cedet Kerim bey dün bir muharririmize şu beya- natta bulunmuştur : Fırka teşkilâtımızın o bütün Karye kongreleri tamamen bit- miştir. Bu kongrelere ocaktan 76700 kişi iştirâk etmiştir. Binaenaleyh vilâyetimiz dahi- litde bu kongreler münasebetiyle bir buçuk ay zarfında 76700 vatandaş fırka millet, vatan me- sailiyle bilfiil meşgul olmuş ve Hemali serbestiyle cereyan eden bu çok kiymetli münakaşa ve rbutalanlar neticesinde iyi esas- lar tesbit edilmişiir Arkadaşlarımızın ve halkımızın gösterdiği büyük alâkayı fırka ve memleket için şayanı iftihar görmekteyiz. Muhtelif mevzular üzerinde elde edilen bu netayiç- ten selâhiyetimiz dahilinde yapı lacak olanlar ayrılmıştır. Diğer- leri umumi merkezimize arzedil- rşek üzre bulunmaktadır. Nızam- mamemizde fırkamıza girme şart- ları arasındaki “milli mücadeleye aleyhtar bir vazıyet almamış ve bu gibi taazzuvlara dahil olmamış olan ve siyasi seciye itibariyle menfi bir ruh taşımamış olduk- ları mütebariz bulunan ber Türk vatandaş Türkçe konuşmakta bulunmuş, Türk kültürünü ve fırkanın bütün umdelerini benim- semişse fırkaya girebilir, kaydı- na göre iki senedenberi kadınlar da fırkamıza girmektedir. Bu itibarla bu sene kongrelerimize birçok kıymetli hanımlar da işti- rak etmiştir. Bundan başka Emi- nönü, Kadıköy, Beşiktaş, Beyoğ- lu kazaları idare heyetlerinde de vazife alan hanımlar olmuştur. Yeni seçilen idare heyetleri kâ- milen vazifelerine başlamıştır. Arkadaşlarımızın ve muhterem halkımızın daimi müzsheret ve irşatlariyle bu sene daha iyi ne- ticeler alacağımızdan eminiz, ğildi. Onun için bu hadiseyi mü- teakip Italyada ilim hürriyetinin tesisi için birçok ecnebi memle- ketlerde beyannameler intişar etmiş ve bu beyannameleri oku- yanlar, ilim hürriyetinin müdafi- lerine karşı mütehassis olmuş- lardır. Bu vaziyet karşısmda kıym- metli bir ilim adamı olan ve müteaddit felsefi eserler yazan Italya maarif nazırı Sinyor Ba- bino OGuilyano meseleyi izah etmek istemiştir. Sinyor Babino,ya göre faşistlik basit bir hareket değil, İtalya devletini (O kurtaran © yeniletici fikirdir, Faşistlik, yalnız Siyasi bir cep- hesi olan hareket değildir. Fa- şistlik bütün Italya şuurunu, bü- tün Italyan hayatını, ve bülün Italyan harsını yenilemeyi ii daf eden bir harekettir. Faşistlik bir hayat görüşü, ruhani cephesi olan bir felsefedir. Bu felsefe- nin ilk esasları, vazife ve disip- lindir. Bu gün Italya devletinde haklardan fazla, vazifelerden bahsedilmez. Italyada devlet, hayatın nigehbanıdır. Italya Maarif nazırı diyor ki: “Italyanm şuurunda yeni bir din bissi, yaratıcı eserlere ve mücadelelere yeni bir iştiyak, yeni bir mistik bis uyanmıştır. Bu his, yeni milli fikirle, yani “İtalyanın kutsi bir kıymeti hö”7 olduğu,, fikriyle birlikte uyandı.,, Italya Maarif nazırı daha son- ra faşistlik irfan ve hars hayatı Ba bir istikamet vermek, irfan bütün milli ve hars hayatına yeni bir damga | vurmak istediğini anlatmış ve şu sözleri ilâve etmiştir: “Biz devlette ilâhi bir ihtişam bulunduğuna kaniiz, onun için devlete itaat etmekten zevk du- yuyoruz. Devlet, yalnız harici nı- zamın muhafızı değil, bütün mil- li hayatın muhafızıdır. Biz kül- türümüzde, faşistliğin bütün ru- hani zevklerini duymak, kültürü- müzün, yeni İtalyan ruhundan, an'anelerimizin şanını aydınlatan nuru almasını istiyoruz. Kibrit fabrikası Inşaat bitmek üzere Verilen malümata göre kibrit inhisar şirketi hükümete olan on milyon Dolarlık borcunun se- kiz milyowunu vermiştir. Müte- baki iki milyonu da hükümetin emrine âmade bulunmaktadır. Hükümetle arasındaki muka- velename şeraitinden olarak şir- ketin Büyükderede yaptırmakta olduğu kibrit fabrikasının inşa- atı bitmiştir. Bu ayın nihayetine doğru fabrikanın ilk tecrübesi yapılacaktır. Temmuz ayına ka- dar işlemesi lâzım gelen fabrika- nın istihsal kabiliyeti 35 bin san- dık, yanı, 175 milyon kutudur. Bu mikdar memleketimizin bir buçuk senelik ihtiyacına tekabül etmektedir. Bu hesap fabrikanın kısmen faaliyet halinde buluna- cağına göredir. Eğer fabrika 24 saat mütemadiyen işliyecek olursa bir senelik istihsalâtı memleke- tin dört senelik ihtiyacına teka- bül edecektir. Bu fabrika inşa- atında Sinoptaki eski fabrikanın metruk makinelerinden istifade edilmiştir. Fabrikada şimdilik üç yüz Otomobil Kazalarına Karşı ——e—— Yeşilhilâl cemiyeti- nin dünkü içtimaıda Yeşil Hilâl cemiyeti merkez heyeti dün saat beşte Mazhar Osman beyin riyasetinde fevka- lâde bir içtima" yapmıştır. Evvelâ Cemiyeti akvam yıllı ğına Yeşil Hilâl mesaisinin gön- derilmesi hakkında beynelmilel içki düşmanları cemiyetinden ge- cevap gönderilmesi kararlaştırıl- mıştır. Ayrıca İstenen malümat Sıhhat vekâleti vasıtasile Cemi- yeti akvama gönderilecektir. Eundan sonra mekteplere içki aleyhinde levhalar gönderilmesi mektebinde Fabrettin Kerim, i Şişli Terakki lisesinde Ali Riza beyin içki aleyhindeki konferans verdikleri , yılbaşında cemiyet tarafından içkiye düşman olunuz cümlesini havi zarfların her ta- rafa dağıtıldığı ve bundan son- rada zarfların tevziine devam edileceği heyete tebliğ edilmiş, kaza yapan şoförler meselesi et- rafında müzakereye geçilmiştir. Bu bahis etrafında söz alan azalar son zamanlarda adetleri ziyadeleşen meyhanelerin çoğal- masını teessüfle karşılamışlar ve yapılan kazaların sebebini bir len mektup okunmuş ve buna | kararlaşmış. Üsküdar kız san'at | doktor ve ruhiyatçı gözile tetkik ederek mütalea, beyan etmişler- dir. Neticede küullü meşrubat ve zehir iptilâsınn milli bünyede açtığı tahribatin halka bildiril- meni, Avrupa memleketlerinde duğu gibi memleketimizde de halka kazaların sebebini anlatan sergiler açılması, şoförlerin her hapgi bir suretle olursa olsun zehir ve içki kullanssatarına mani olunması, kutlananldfın elinden derhal > ehliyetnamelerinin alın- ması, seyrüsefer talimatnamesinin tatbikinde ibmal ve mübalâtsız- lıkları görülenler hakkında ka- Buni takibat yapılması, şehir da- hilinde işliyen otomobillerin ya- pılışında sür'atlerinin tahdit olun- ması, zehir ve sarhoşluk iptilâsı yüzünden olan kaza fotoğrafları- nın teksir ve tevzii, meyhane- lerin tahdidi, maballe aralarında ve dükkânlarda içki satılmasının men'i, hükümetten mümkün ol- duğu kadar içki sarfiyatının tab- didi hakkında ricada bulunulması kararlaşmış, içtima bitmiştir. Diğer taraftan aldığımız ma“ lümata göre, Dahiliye vekâleti kaza yapan şoförler hakkında şiddetli kararları bavi yeni bir talimatname hazırlamaktadır. Bu kararlar arasında kaza vukuunda derhal ehliyetname istirdadı ve şoförlerin Bakırköy emrazı akliye ve asabiye hastahanesine sevke- dilerek muayyen bir müddet zar- fında tahtı müşahedeye alınma” ları gibi maddeler vardır. Raşit Rıza tiyatrosu Yakında Şehzadebaşında açılıyor ROULETA BiLLE Siyahlı Kadının Kokusu filminde tekrar temsillerine başlıyor. amele çalıştırılacaktır. Kibrit ku- tularının yapıldığı Küknar ağa- cinn memleketimizde bol bulun- duğundan kutularımız (kendi ağaçlarımızdan yapılacaksa da kibrit çöplerinin yapıldığı Kavak ağacının biz de mebzul olmadığı ve bunun için fabrikanın bu İ Bunlarin hepsini sana vereceğim. | altın kakmalı çekmece de hazinesini ağacı kütük halinde Avrupadan getirteceği söylenmektedir. Acuzenin Müellifi : Nizamettin Nazif Definesi Ressamı : Münif Fehim -Birak o biçakları..Boğuveririz olur biter.. Cellâtla, yamak yürüdüler.. Baki hemen ayağa kalktı, | Öbür iki cesedi, yani Alüşla arka. daşını ayaklarından o çekip kapıdan) dışarıya sürükledi. Sonra şehzadeyi| | gücü yettiği kadar doğrultarak ku - yunun başına götürdü. — Yarası yok. — Evet, Bayılmış olsa gerek. Yahya efendi fenerini yere | Bir kova su çekti, Bu suyla Baki şeh- zadenin başını, yüzilmü isle Derin bir iki nefes al — Neredeyim ben? Baki hemen cevap verdi: — Müftü efendinin hanesindesiniz efendim.. Müftü efendi işte. Bende - niz de Kazasker Bakiyi Şehzade elini alnmda gezdirdi.. He nüz kafasını toparlıyamamıştı. Aptül- halim bir yumruk atmiştı ama pir yümrük atmıştı. | Kapınm kol demirini ovurduktan| sonra iki şair şehzadenin iki koluna geçerek, yavaş yavaş konağa doğru ilerlediler, | , . - . . . | Bu sırada sarayda kanlı bir hadi-' se daha cereyan ediyordu. Darülseade ağası sâi ile araya! dönünce, sur dibinde atları başıboş bırakmışlar yalnız, terkilerdeki çek) meceleri alarak saraya girmişlerdi. Ağa doğruca dairesine girdi. Odanm| perdelerini indirdiler. Beş kollu bir şamdanda bir mum yanıyordu. Habeşi öbür mumları da tutuşturdktan sonra,, Çekmeceleri söy Je bir muayene etti, Bunlarm biri som fil dişinden mamüldü. Diğeriyse altın kakmslıy. di. p3sel geyler be. Benimki epey ağırdı. Ya senimams — Benimki de ağam, — Açalım şunları bakalım. Mera- kımdan çıldıracağım. — Ben de ağam. — Sen de mi merak Neye merak ediyorsun? Habeşi gârip (bir nazarla genci süzdü. Fakat o bu bukışın farkmda| değildi. Kamasını çekti, fil dişi çekmece - nin iki kapağı arasma soktu; diziyle çekmeceyi bastırarak kamayı oynat») ti: — Çaat!.. Çok fazla kuvvet sarfetmiye lü. zum kalmadan kapak açılmıştı. Ay- nı zamanda iki arızi ortağın gözleri de fal taşı gibi açılmıştı. Hayret etmişlerdi, Nasıl hayret et- mesinlerdi ki bu çekmece, beyaz, kır muzı, mavi, yeşil, bir sürü O kiymetli taşlarla ağız ağıza doluydu. Delikanlının heyecandan dili tu. tutulmuştu. Bu yedi batna kadar bir alleyi, en mutantan, en depdebeli $€- fahatler içinde yaşatmıya kâfi, muaz- zam bir servetti, ediyorsun? Ağa şaşırmıştı. Delikanlı, ellerini taşlara değdirk yor, sonra “acaba elmaslanmış m. gibilerden parmaklarını titrele titre. te kollarını kaldırıp, ellerine bakıyor- du. Ağa, bir an, onun delirmesinden korktu, sonra birdenbire gözlerinde bir şeytanet parladı: — Hadi. Öbür çekmeceyi de aç. Delikanir gayrete gelmişti. Kama - sını yarığa soktu, Bir dakika sonra, meydana çıkarmıştı, Bunun İçİyse tıka basa Selimi altınlarla doldurul» muştu. — Ağa derhal çekmecelerin kapak. larını kapadı: — Şimdi — dedi— Uyuyalım. Sa» bahleyin bunları paylaşırız. i Delikanlı bu sözleri duydu mu duy madı mı, orası kestrilemez. Fakat muhakkak ki gözlerinden uyku akı» yordu. At üstünde gitmiş gelmiş, ge mide şöyle hafif tertip bir iki snat ancak kestirebilmişti. Hele bu heyecan şu misilsiz servet- ten gelen heyecan, sinirlerini bir kat daha bozmuştu. Paraya karşı uyanan hırsın bü tün şiddetine rağmen ağaya itiraz et» medi, Habeşi çekmeceleri kaldırdı. Me « şin kaplı bir sandığın içine yerleştir - di, Sonra uykusu gelmiş gibi bir iki e esnedi, gerindi. Mumların üçünü söndürd — Uyuyalım artık. Delikanlınm kaması yanında du - ruyordu, Onu aldı, yüksekçe bir ra« fa koydu. Genç, ayaklarmı uzatmış, arkasr. ni duvara dayamıştı. Acaba uyuyor muydu? İnanmadı. Hiç insan böyle birdenbire uyuyabilir miydi?.. Kavuğunu başından çıkardı, sedi- rin üstüne koydu, Sonra aptese çıkı» yormuş gibi lâkayıt bir yürüyüşle o dadan çıktı. at çıkar çıkmaz ka. pyı çekti ve kilitledi. in yüzünde, şa renç ve soğuk tes ayazda kalmş su kulağını dayadı, içerisini dinledi. Miç bir fevkalâdelik yoktu. Anla şılan, delikanlı olduğu yerde kalmış. ta. Bir kıpırtı bie yoktu. Parmaklarının ucuna basa basa dairesinden çıktı. Mutfakların bu - lunduğu farafm aksine yürüdü. Ace mi oğlanların koğuşunu geçti, kapa İt demir bir kapıyı itti, Tavanda sarkan tek bir kandille şöyle böyle aydınlanan çıplak duvar. Ir, dar bir odada, iki adam, bir sini başında yere çökmüşler, yemek yiyor» lardı: Öyle aç gözlü, aç atıştırıyor- lardı ki, kapının açılışmı bile duy « mamışlardı. Fakat ba “Hişşti, i duy- dular; hemen ayağa kalktılar: — Hayırdır şahım.. — Padişah hazretleri ferman bu- yarurlar — dedi Habeşi.— Ve sözlerinin tesirini ölçmek ister gibi bir an durdu. Sonra: — Şimdi daireme gidip, yattığım odada kapalı betmayenin kârını it - mam etmek gerektir. Bu tek kandilli oda, saray cellât» Jarının ikametine mahsustu, Cellât yamağıyla birlikte bu odada oturur, ve yirmi sekiz gün ramazan oruç tu. tardı., İste bu gece | dini bütün bir müslüman gibi sahur yemekle meş - guldü.. Padişahın İradesi (1) ni tebellüğ edince lokmasını yarıda bıraktı, Hes men ayağa kalktı, Habesi sevinçle anahtarı uzattı? — Oda kilitlidir, al bunu! Ve dik kat ediniz. Bir arbedeye sebebiyet vermeyiniz. Çünkü mel'un azılı bir namerttir, olmıya ki bağırtıp müba - rek gecede herkesin rahatın selbet- mesin... Cellât anahtarı aldı: — Sen merak etme ağa!. Yamağı bir kenarda duran biçak- ları munyeneyle meşguldü... — Rirak onları. Boğuveririz. O - lur biter. Belinde sarılı kemendi çözdü: — Gel bakalım. Bir de çuval al şuradan... Yamak hiç ses çıkarmadan usta. smm emrini yaptı. Bir dakika sonra Darüssaade ağasma mahsus olan da- ireden içeriye giriyorlardı. Habeşi onları takip etmiş, bahçe- de bir çınarın arkasına gizlenerek nes İ ticeyi beklemiye başlamıştı. Heyecandan boğulacaktı. Eğer bu iş böyle kolaycacık bitiverirse dünya onun olacaktı. O elmaslar, inciler, al. tmlar.. Az kalsın çıldıracaktı Kara- marsık.. Demek bunların hepsi, evet hepsi artık kendisine kalıyordu. (Bitmedi;

Bu sayıdan diğer sayfalar: