9 Haziran 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

9 Haziran 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bu günün artistleri Kate iyi bir sen nasıldır? ... Filmlerin... seyzularını teşkil senaryolar nasıl hassalara mh olmalıdır ? İşte bugün bu suale cevap vermeğe uğraşacağız; 1 — Senaryo her şeyden evvel basit bir vak'a olmalıdır. Senaryoya yapılan dikkat enirikasının uzunluğundan gel mez. Hakikatta senaryoyu can- landıran entrika pek çocukçadır. Bunu size birçok misallerle ispat edebiliriz: o Meselâ Duğlas'ın bütün filmleri, bilhassa sessiz filmler, Fazla felsefi mevzularla uğraşmamalıdır. Zira O eşhasın haleti ruhiye ifade kabiliyetleri gayet mahduttur. 2? — Eşhas mümkün olduğu kadar basit olmalıdır. Ablâksız, fena bir adam rolü filmin başından sonuna kadar olduğu gibi '-'mahdır. Böyle adamların çehicsi gayet çirkin seçilir. Filmin sonunda bazı se- yircilerin boşuna gitmesi için ona herkesten af dilendirmek pek lüzumsuz ve manasız bir hareket olur. 3 — Başlıca eşhasın adedi3 veya 4ü geçmemelidir. Eşhasın adedini çoğaltarak halkın dikkatini parçalamak hiç te film lehine bir hareket ola- maz. Film takip ettiği mevzuu bilmeli ve bir saniye ondan ay- rılmamalıdır. (Bu iddianın ak- sini görmek için birer kere “An- kara postasına,, “Kaçakçılar, a gitmek kâfidir. ) İşte bu kaide- ye uymak içindir ki senaryocu- lar edebi bir eseri sinemaya naklettikleri ozaman lüzumsuz bazı eşhası çıkartırlar. Tolostoy'- un Anna Karenin eserinde ol- duğu gibi. 4 — Macera nispetinde kısa bir zamanda cereyan etmelidir. Halk beyaz perde üzerinde: (Beş sene sonra) (on sene sonra) von Nagy ile Jan Mura aryo gibi serlavhalar görürse hemen; filmden soğumaya “başlar. Bu, binlerce defa tecrübe edilen bir hakikattır. 5 — Vak'anın ve cereyan et- tiği mahal halkın rağbetini çel- betmesi için (o nispeten yeni ve tanınmamış bir yer olmalıdır. Bazı vazı sahnelere nazaran keylü ve amele muhiti temaşa- geri alâkadar edemez. ( Hayat yolu'nun kulağı çınlasın) onlarca her gün, her saat (o başkalıklar arzeden bir mubit intihap etmek lâzımdır. Halkın alâkasını celbe- den ve aşağı yukarı her filmde gördüğümüz bu mubitler şun- lardır: Müzikhollar, stüdyolar, büyük gazete idarehaneleri, büyüh otel- ler, batakhaneler mahallesi, ya- rış sahası, büyük terzihaneler, borsalar, tiyatrolar, Hemen her filmde bu mahal- lerden birini veyabut bir kaçını bulabilirsiniz. Amerikalılar bu daimi tekerrürden bıkarak do- kümanter filmler yapmıya başla- dılar; Beyaz Gölgeler, Tabu gibi, 6 — Senaryonun bir “Cazibe,, noktası olmalıdır. Fena yazılmış senaryolarda bu' “cazibe,, noktası bu'unamaz. Bu yanlışlığı bazı varyete numara- ları, müzikhol sahneleri ilâve ederek kaldırmak isterler ki, eskeriya menfi netice verir. As- len bu “cazibe, noktası filmin kendi mevzuundan bariç olma- malı ve vak'anın cereyanına halel vermemelidir. Size bir kaç “ca- zibe,, noktası söyliyeyim : “Aşk Uğrunda katil, de cambazların taklak atması sahnesi, “Benbur,, de arabâların yarışı. 7 — Filme bir felâket sah- nesiyle başlamak münasip bir hareket değildir. Bu münakaşa ( edilmiyecek bir hakikattır. Halk hiç “bir $ Maurice Chevalier'in son filmi o - lan “Seninle bir saat, filmi Paris'te gösterilmektedir. Chevalier bu film - de Janet Macdonald, Sily Damita fle beraberdir. $ “Yaşasın hakikat,, filmini gör - dümüz Fransız artistti Saine Granier şimdi de “Yalnız yalan,, filmini çe - virmiye başlamıştır. Dumas Fils'in meşhur piyesi So - dame anse Camellas, bir kere daha filme almacaktır. Bu filimde Mar- guerite Gantier rolünü Fransız artis - ti Falconnetti yapacaktır. $ Camedie Françalse'in eski his - sedarlarmdan Andre Suguet, Ameri - ka'dan kat'i olarak Fransa'ya döne - cektir. $ Meşhur Rus mugannisi Baso 'Thedore Chalinpine, Donkişot fil - minde baş rolü alacaktır. Filmin re - jisörü Bernard Deschamps'dır. $ Meşhur Amerikalı rejisör rans Brown Paristedir. $ Al Jolson yeni çevireceği film için 12,700,000 frank alacakmış. $ Garri Kuper Paramunt şirketin. den çıkıyor. $ Amerikada, vergilerin ağırlığın - dan 452 sinema kapanmıştır. $ 1929 senesine nazaran Amerika sinemaların varidatı yüzde 72 azal. mıştır. $ Bir istatistiğe nazaran Amerika - da 700 rejisör vardır. Bunlardan an- cak 100 tanesi çalışıyormuş, $ Ceki Kugan geçen gün berbere gitmiş ve: Bakalım tıraş öt. Demiş, Berber: — Sakalmız yok ki, neyı araş ede- yim, Diye sorunca, küçük Ceki cevap vermiş: — Marifet olmıyan sakalı traş et - mektir, Kla- Bir Sinema Ne Kâr Verir? Herkes sinemacılığın büyük bir servet temin ettiğini zanneder, Bu, yanlış bir kanaattir. Sine- macılık ta, birçok öteki ticaret- ler gibidir. Yalnız, bu iş parlak gözüktüğü için herkesin gözü sinemacılıktadır. Size bir istatis- tik gösterelim. Bu istatistik Pa- aittir: Devlet vergisi yüzde 255 Sigorta —- 3,5 Telif hakkı - 2 Filim kirası — 25 Vânae — 105 Memur — 125 Tenvirat - 28 Teshinat ve temizlik — 4 Kira —- 3 Makine. masrafı — Gazi Yekön — 93,4 Kir — 66 Te Bu istatistik, sinemanın çalış- dığına göredir ve pek tabii bir seneliktir, Bir insan, parasını böyle işe koyacağına, faize verse daha emin ve daha fazla kâr temin eder. Hem sonra, ya sinema çalış mazsa ? zaman film başlar başlamaz ağlamak istemez. işte senaryocularm riayet etmeleri icap eden 7 şart. Buna siz «Yedi emirler» o veya «yeni emirler» ismini verebilirsiniz. EU Senaryo kursu talebesinden A. Fuat İ | Miyan hayd'ın bir günü! Lilyan Hayd, kendisile mülâkat| yapan bir muharrire şunları anlat -| mıştır ve demiştir; — Kuzum, muharrir efendi, söyle- diklerimi iyi not ediniz ve aynen ga- zetenize yazınız. Rica ederim, artist. liğe hevesi olan genç kızlarımız bil- hassa şunları okusun: 60 — 70 kuruş verip sinemaya gi rersiniz, birden elektrikler söner ve! filmle beraber müzik başlar, beyaz perdede bir çok sahneler. Nihayet si. nema yıldızını görürsünüz. Bu yıldız tam İki saat filmin sonuna kadar kim bilir ne kadar uzun bir mevzuu can. landırarak, nasıl göz yaşları döke - cek, ve yahut seyredenleri katılınca. ya kadar güldürecek, Acaba, kaç kişi onun hayatını, ge çirdiği dakikaları düşünliyor , Sabah saat altı buçukta çalan zil en tatlı rüyamızı alt üst eder, Hemen kalkmak lâztm, çünkü küçük bir te- ahhar o günkü programı bozmıya kâ fi gelir. Yataktan kalkar kalkmaz jimnas- tik yapmak lâzımdır. Çünkü vileudu- muzu daima çevik, sağlam . tutmıya borçluyuz. Biz yüksek yerlerden at - lar, son süratle giden bir arabaya bin miye çalışır, veya bunlara benzer bir çok tecrübeler yaparız. Bizim yalnız güler yüzlü olma - mız, öpüşmeyi İyi bilmemiz kâfi de - gildir, Aynı zamanda bir atlet gibi koşmasını, otomobil kullanmasını, iyi iskrim yapmasını, bisiklete binmesi- ni, atı dört nal koşturmasını, revol. yer atmasmı, ve en mühimmi güzel dans etmesini bilmeliyiz. İşte bütün bu sporları, sabahleyin uyanma vaktiyle situdyodaki mesai saati arasmdaki müddet zarfmda her gün yapıyoruz. Holivutta, Saat dokuz, derhal film çevirme ye başlanacak, o vakte kadar artist sporunu yapmış, rolüne göre giyin - miş, studyoya gelmiştir. Oyuna başlanır. Sant kasta hitece ği belli değil, Bazan saat 3 — de ka- dar ağzımıza bir lokma ekmek bile koymadığımız yakidir, Aynı zamanda şimşek gibi parlıyan sönen kuvvetli! projektörler, bizi büsbütün fenalaştı- Bir film çeviriyordum, rol *€ güneş altında gülen bir genç kı lünü yapacaktım. Ve güneşten ist de etmek kabil değildi. Güneşin fesini gözleri cayır cayır yakan lar görecekti, Gülüyordum. gözlerime tevcih edilen kuvvetli lar karşısında gözümden şıpır l yaşlar akıyordu. | Diğer bir filmde: Bu defa « ler hakiki güneş altmda çalışıy! ensesidu. Artistlerin o kolları, ları, ensesi çıplaktı. Öğlen gün bütün kuvvetiyle vücudu yakıp, kırmızı derileri kaldırıyordu. Rol Mw iki artist kavga ederek yerlere yarlanıyorlar, Bu gürültüden ser) cildin, soyulan derilerinin acısını tasavvur edin. ol Kışın çekilen filmlerde, bir ti ke dahr var, Meselâ: Yaz ve sıcak si vermek için perdeler, pencere” kapılar açılır. Sinma yıldızları gi kolte giyinirler ve rollerini böylö yaparlar. Bundan maada film çekilirken $ fes bile alınmıyacak, çünkü, çıkan fes soğuk havaya temas edip de 4 manlı bir manzara alırsa sahne bozulmasma kâfi gelir. İşte bu af) da artistin karşısında bulunan çe sör bağırır, operatör mütemadi küfreder. Nefes,alma!,, Gül! ağla, koş! öyl daha kuvvetli, daha uzun! , Ve böylece artisti pek müşkül o kie sokarlar, turşu gibi evimize döneriz. Bacak” rımız yorgunluktan titremiye gözlerimiz ziyadan kan dönmüştü, ve burada ikinci bir faaliyete girt riz. Gözler ilâçlı sularla yıkanır, v cut losyonlarla, pomatlarla uğuldi Bundan sonra haydi yatağa, Saba) erken klkmak lâzrm. i bizim her türlü zevkimizi temin ef tek bir yerdir. rir, Ye “karnımız aç!,, diye sızlanmı- ya başlarız. Fakat kim dinler? Film gevrili - yor. riste, orta halli bir sinemaya | © Dışarda eğlenceyi ne yiğleteii Burada her şey var, Spor, müs dans, ağlamak, sevgi, ıstırap, velhi sl her gey. | © Dünün arlisilerinden Jon Gilbor” İşte bizim rolümüz böyle yari, ve son derece üzücüdür. Studyodi Bu yorgunluğu defetmek istefİ Şunu da itiraf edelim ki, stad)

Bu sayıdan diğer sayfalar: