20 Ağustos 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

20 Ağustos 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

) AŞ : Atalar Sözü LZ ZA ka a ak RL, FP — Ayı kim gördü. Kör Haçelor, (Ramazanın hilâlini sözüne inanılır bir adam görecek, O yolda iki adam da onun şahidi olur. (Evet. Biz bu adamla bera- ber filân dağdan ramazan hilâ - Yini şu şekilde batarken gördük) derler. O akşam ramazan ilân o- lunur. Halbuki ramazan O ayını Ermeni Haçator görüyor. Gözü de kör. Tabii doğruluğuna kim - se şehadet etmez, Gayet münasebetsiz bir iddi - ayı çürütmek için söylenir. Bu mesel Azerbaycan cihetlerinde kullanılır. ie — Ayya kaval çalar msn? De. mişler. Muşmula ağacından olursa, demiş. ». $ » — Ayna sir saklamaz. (Sine saf, hilesiz, hurdasız kimselerin gizlisi olmaz. Ya kendisi saflıkla çıtlatır. o Yahut ufak bir istintakla dökülür. Böy - le adamlara saf derler. Ekseri - ya asil aileden olur. Bu nevi a - damlar ahmak da değildir, Bu - dala da değildir. Yürekleri te - miz, re akıl erdirmiye zatlardır.) ; 3 4 — Ayna toz kaldırmaz. Güzeller söz kaldırmaz. » s4 — Ekmek Hıdırın, sw bedirin. Yeyin için kudurun. (Hıdır — malâm isim. Bedr. — Bu da isim. Bedreddinden kı salmıştır. Yani ekmeğini filân bey, suyunu da filin ağa temin ederek kendine ancak hevesatı uğrunda gezmek düşen bazı ya- digârlar gibi siz de filân ihtiya- uğraşmaraış cımızı filân aylıktan, filan heve « İ satmızı da filân yıllıktan uydur- duğunuz cihetle artık size iştiha nızı kandıracak her nevi ciciler- le uğraşmak, emsalinizle boğu - şup dalaşmak kalır.) — Erkek, kadının küçük Tanrısı! girift, dakik dalaverele- | Mubarriri: Kastamonu mebusu Velet Çelebi yor. Sonra çalmıyanlara karşı ça» İrm satarak bir azametle yeni ca- milere, herhangi yeni bir mecmai nasa ihsan ediyor, Onunla da ken "dini yüksek hayat sahibi sayıyor) “Ayasofyada dilenir, Sultanalmet- te sadaka verir,, de derler. ... — Eşek kazanır, at yer. Bu mesel Azeride de var: “İşşek işder, at giyer... >», si 4 — Eşek dama çıkmaz ama çıkaran bulunur. (Bir de bunun “Eşeği dama çı- karan kendi indirir,, tarzı vardır. Nasrattın haca bir vazında (Ey cemaati müslimin, Teşekkür edi- niz ki Tanrı taalâ deveye kanat vermemiş. Verseydi bütün damla- rınızı başınıza yıkardı) demiş. Zamane Nasrattınlarından biri: (Hoca bu sözile tayyareye işaret etmiştir) demez mi? Ben ne yaz- dım, sen ne fehmettin garip efsa- nedir. | m — Eşek yüklü iken arırmaz. (Meselâ aile gailesi altmda e- İ zilmiş bir biçare akranı yiyip i- sip çalıp çağırdıkları esnada mut- tasil yutar ve düşünür, Ona da “Yahu!... Sen de eskilerden bir şey söyle,, dedikleri vakit verece- ği cevap budur. Fakat bazı azgın eşekler yük altındada anırırlar galiba.) o. — Eşeğe “rahvan musın,, demişler; “onu cnibal TI) bilir, demiş (Enibal — Konyada enbel, em- bel derler ki eşeği sürdükleri değ- neğin ucuna çakılan ucu sivri çi- vidir. Bazı yerlerde (nodol) der- ler. İşte biçare eşeğe o keskin çivi yi batırınca o vakit çaresiz rahvan da yürür, eşkin de. Bu sebeple a- talar “canı yanan eşek, attan yüğrük olur,, demişler.) ss. — Eşini ağlatan gülmemiş IZevci, çoluğu, çocuğu, hanesi uğrunda kendini çürüten, feda e- den karıcığına gadredip, hakaret (Bunun manası “erkek, kadının eyliyen kimse hayatta mes'ut ol- başına belâ kesilir, demek değil dir, Belki “Tanrı kullarma nasıl olanca inayetini bezleder, rızkını verir. Kusurlarından dolayı inaye- tini eksik etmezse erkek te Tanrı ahlâkile ahlâklanır., manasına dır. Dinimizde kadınlara payan- sız şefkat emredilmiştir. | : Mi — Erkek isen erlik et. Var karınla derlik et, (Erler, erkekler, erenler kadın- lara karşı olanca şefkat ve himaye tini bezlederler. Hatta zayıflara, karşı horozlanmayı erlik saymaz- : lar.) .. — Erkek dışarıdan, kadın içeriden kazanır, “(Onun içindir ki erkeğe sehe- vet, kadına hasislik yaraşır, der- ler. Kadın kazanmadığı, ne tür- lü kazanıldığını tecrübe etmediği malı bol bol dağıtmaz.)| — Eski camiden hasır çalar, yeni camie vakfeder, Ülşini, idaresini bilmiyen a- damların en kötüsü bu kabil kim- selerdir. Bir kere Allahın evin- den, o derece mukaddes olan em- sİmden hasır ki maz, cezasını çeker, Atalar böyle tecrübe etmiş, böyle söylemişler. | (1) Bu kelimenin mahut (Anibal) ismile alâkası var mı? Bu kelime hangi dildendir. (Harbe) veya (te harrik) gibi bir manaya mıdır?. En küçük bir Sandalı bile! Belediye bundan on beş gün evvel şubelere bir tamim gönder- miş, şehir dahilinde dolaşan kö- peklerin tamamen imha edilmesi- ni, hangi mıntakada başı boş kö- pek görülürse alâkadarların ceza- landırılacağımı bildirmişti. Dün belediye müfettişleri İs- tanbulun her tarafını dolaşmak suretile sıkı ve umumi bir teftiş yapmışlardır. Teftiş iyi bir netice vermiş, sur harici ve bir iki yer müstesna başı boş köpek görülmemiştir. İs- tanbulda kuduz ve şüpheli kö- pekler tarafından ısırılarak Ça- padaki hastahaneye müracaat e- denlerin miktarı son günlerde a- zalmıştır. Yalnız o Anadolunun muhtelif şehirlerinden o gelenler vardır, Jan Kubelik Ve kemânı Fakir düşen san'atkâr durmadan çalışıyor Son zamanlarda pek müşkül bir vaziyete düştüğü anlaşılan san'atkâr Jan Kubelik, gazeteci- lere şu beyanatta bulunarak ge- girdiği sıkıntıyı izah etmiştir: — Maddi sıkıntılar beni pek muztarip etmez. Bütün dünyada beni alâkadar eden bir tek şey vardır, O da: kemanım! Otuz do- kuz senedir, onun hem esiriyim, hem âşıkıyım. Onunla bütün dün- yayı dolaştım ve üç milyon dolar kazandım. Bugünse beş param yok. Borçlarımın ne kadar olduğunu söyliyemem. Bunu avukatların bi- lir. Bütün davalarımı onlar takip ediyorlar. Benim vazifem, kaman çalmak, dünyanın her tarafında para kazanmak ye onları avukat- larıma vererek borçlarımı öde- mektir. Çalışıyorum ve otuz sene daha çalışmak istiyorum. 52 yaşında olmakla beraber henüz genç oldu- ğumu hissediyorum. Aynaya bak- tığım zaman kendimi ancak yirmi beş yaşmda sanmaklayım. Kema- nın tarihi, çok esrarengizdir. Ona dair büyük bir eser yazacağım. Bundan başka yalnız kemanla meşgul olacak bir üniversite tesis etmek istiyorum. Fakat bu mües- seseyi nerede ve ne zaman vücu- da getirebileceğimi bilmiyorum. Ştrindbergin Aşk mektupları Son zevcesi tarafın- dan neşredildi İsveçin en meşhur ve büyük dramatisti Strindberg'in üçüncü zevcesine yazdığı aşk mektupları, bir kaç gün evvel, intişar etti. Nâ- i şir, bu mektupların muhatabı olan zevcedir. Mektuplar, Strindberg İn cazip şahsiyetini aydınlatıyor, ve onun en yaşlı devirlerinde bile aşkını bazan sakin, bazan müte- heyyiç bir sesle ifade edebildiğini gösteriyor. Sirindberg'in üçüncü zevcesi Madam Harriet Bost'tur. Madam 1900 senesinde henüz yirmi yaşın- da idi. Muharrir ise seksenine var- mıştı. Strindberg, torunu yaşındaki bu genci sevmiş ve 1901 de ikisi evlenmişlerdi. Madam, üstadın bir çok eserlerinde rol almış, ve ona ilham vermiştir. Madam Harriet, mektuplara yazdığı haşiyelerde bir çok şeyler enlatmaktadır. Harriet 1900 sene- sinde bir gün üstadı evinde ziya- ret etmiş, üstat onun şapkasındaki bir kartal tüyünü vermesini rica etmiş, Madam buna müsaade et- tiğinden kartal tüyü kalem yapıl- miş, ve en güzel eserlerinden bir kaçını bununla yazmıştı. İhtiyar ve genç çift evlendikten sonra mes'ut olamadılar. Bunun başlıca sebebi: Strindberg'in ha- yatını, bir kaç esrarengiz kuvvete tâbi sayarak genç karısını hayatım en masum eğlencelerinden bile mahrum etmesidir. Bunun neticesi olarak bir kaç senelik izdivaçtan karı koca boşanmağa mecbur ol- muşlardı. Strindbergi'n aşk mektupları, hakikaten güzel yazılmıştır. Üs- lâp, sade, müteheyyiç ve şairane- GT a ei AYAR YAYMAYA YAYAR ee iii N. E. M. ği kaş A. İki “filim tenkidi arasındaki fark! Geçen gün eski mecmua kol leksiyonlarım karıştırırken elime Ağustos 1924 tarihii bir “Mon Cine,, mecmucsı geçti. Orta sa- hifelerinden ikisini “Türkiyede sinema,, isminde bir makaleye tahsis etmiş. Yazının sekiz s-ne evvel ya- mlmış olmasına rağmen bazi parçalarının şimdiki münekkitle- rimiz için çok isbifadeli o'acağı BI görerek buraya naklediyerum: “Bu barekelin başında bir adam var, bir adam ki, senaryo ları yazıyor, onları sahneye ho- yuyor, herbirinin en güç rolleri- ni oynuyor. Okuyucularımız onu pek iyi tanırlar: Ertuğrul Mubs'n Bey. O, sarfettiği gayretlerden dolayı Türki. ede meşhur kala- ! cak ve bütün sinema meraklıları kehdine ebediyyen minüettar ola- caktır. ,, © Eu yazıyı yazanın imzasına baktım: Piyer Dek'o: “Mon Ci- ne,, nin sahip ve müdürü. Şimdiye kadar kaç Türk mu- harririnin Ertuğrul Mubsin hak- kında böyle takdiri lisanla bah- seltiğini düşündüm... ; “Yalnız ne yazık ki, rejisörün iktıdarı bu mevzuu sahneye koy- mak bususunda kâfi gelmemiştir. Para, mükemmel stüdyo, güzel bir memleket, oldukça müktedir aktörler eline verilmiş olmasına rağmen bundan ancak ortadan biraz aşağı bir eser meydana çıkarabilmiştir... ğü Rejisörün kifayetinin noksai lığı. Aktörlerden Emire Aziz, Semiha hanımlar ve Talat bey gene rejisörün balası neticesi olarak tereddütlü oynamışlardır.,, Bu yazıyı yazan en sevimli gündelik gazetelerimizden birinin münakkididir. Dadayda zelzele Devam ediyor Muğla, 19 (A.A) — Dadayda zelzele fasılalarla devam ediyor. Ayın İdüncü gecesi sabaha karşı bir hafif sonra şiddetli ve daha sonrada gene hafıf bir zelzele o'muşlur. .Ayın 1Sinci gecesi gene sabaha karşı iki hafif ve gündüz saat İd le şid- Cetli olarak bir ve 19da hafıf zelzele bissedilmiştir. Dün zelzele olmamıştır. Halk el'an bahçelerde oturuyor. Muğlada yangın Muğla, 19 (A.A) — Dün gece saat birde Sakurhane mevkin- de bir yangın çıkmış ve iki bu- çuk saat devam etmiştir. Hükü- metçe alınan tedbirler ve itfai- yenin tesaisi sayesnde büyük bir tehlikenin önü alınmıştır. inAdliğkiğ Darülfünun heyeli Çankırıda Çankırı, 19 (A.A) — Dört Müderris ve 24 talebeden mü- rekkep Darülfünun tetkik bey'eti dün Çapkırı balkının samimi istikbal tezahüratı arasında şeh- rimize gelmiştir.Misafirler şerelire Çankırı belediyesi 40 kişilik bir ziyafet verdi. Hey'et yarın şeh- ri gezecek ve müesstsatı ziya- ret edecektir,“ © “© Şu iki kısa parça yeri , pa sinsma münakkitleri ye kilerin arasındaki fark! mesi itibari ile çok $9 kattir. a Bir muhatririmiz cıyak bagırıyor: “Aman gi? paya (göndermiyelim olacağız,, diyor. Fakat #1. bir ay sonra Belçika'd8 © Güzellik kıraliçeliğini #8 Bir münakkidim z de adam sekiz sene ev' gezatelerinde | takdire bulunuyor. DÜ Aynı filmi: tenkit ede9 “5 VOUS,, mecmuasının m yalmz yazısının sonunda: “&ahalli menbalardan, * bakiki hayatın'an istifs” leceği yerde, modern, * polit bir şey yapılmak “ miş. Yazık. Fakat Türk ması daha gençtir. Gele& fere daha or jinal o'acağı" 4 ediyoruz. Ve eğer başk?” misallerinden istifade «tf tiyorsa, orlarn en fer seçmesin. ,, Diyor. Bu yazıdan kıymetine halel overcefi, mana çıkarabilir misiniz ? ri hayır. Zira, bu filim een yeni kozmopolit hayatı mek istemiş. Demek muvaffak olmuş. Aynı filim, Yunanistar” Mısır'da müvaffakiyetle * rildi Bu ki memleketi pakkitlerin hiçbiri filmi * memezlik etmediler. Bü ç gülmekten başka ne yap” / Boğulan adami muhakemesi Adana, 18, ( Hususi) Abmetçiği boğarak öldü! cesedini nehre yi 4 Leylâ ile oğlu Mustafs ,” ve seyin > oğla Kuddasi hakemelerine ağır cezad€ | edildi. Şahit olarak dellâl Mehmet efendi — Yahu, Kuddusinin ? tabanca meselesinden ni$i” seltin, o benim düş dedi. Bu sözlerim üzerin€ “ # dudağını büktü, cevP bilâhara kendisine tes1” — Ahmet bir gün vE 4 di, iyi bir tabanca alna bir hi gini söyledi. Aradan çyf gün geçti, Ahmet'e beraber ogderlerien yaklaştım — Ahmet güzel bir bu dum, alacak mısın. * Hayramdan sonra İ * gün evvel kendisine tabancayı pazarda ken (o şördüm. Tabiki Kuddusinin satığın! dim.,. Kuddisi . şahidin karşı Tabancayı altı *” bir alacağa muhabil r€ nı ve bunu şahitleri ceğini söyledi. ala gön

Bu sayıdan diğer sayfalar: