21 Ağustos 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

21 Ağustos 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YA lin meşhur Naşat ıkimlerdir? Al iş a leman #waşat kızlar, eserinin hg, Vi olan iki hemşire hek- bay e kont “Altand de Cha- huy, » 94 Sayarı dikkat mektu- Aney, Hazeteye hitaren neşretmiştir. Maklediyoruz; Talay at kızlar,, Osmanlı impa- un ön iki sene müd- ği, © ölene kadar baş kâtip- Fl olan eski sefirler- Hemş Beyin kızlarıdır. Bu iki ba, “SİN İstanbuldan kaçışları tp aç, SD Ölümünü tacil etmiş- “aşat kızlardan Zenan Ha- Bank gi iki yaşında idi ve Os- e evletinin evvelâ Roman- “an Sak, Sonra hariciye nazın ti a Beyle evlenmişti. Yir- i rında olan Nuriye Ha- in gün kontes Rahozens- Fr ve en asil Bolunya kler pek genç iken Istan- balam tansız sefarethanesinde Ütüleri ken tanımış olduğum ye- bi, m çok zeki idiler ve ede- m şayanı hayret, ir idi 2 derecede idi. iy onama bir mevzu bu- hitay, olduğu için onlardan yı etmek istedi, kendilerine Ardan ederek Parise kaçmala- delâlet etti. Ben o zaman- He hariciye nezaretinde UN va Sğenlerimden Belgrattan EE aldım. Kendilerini Üre ği zabıtası tevkif etmek İri Möny Belgrattaki Fransız se- Hcg Ö “Benoit, e telgrafla Ye lerek onların muhafazasını Mine e gelebilmelerini temin | Vine ini istedim, ve Parise ge- | ty, gr aylarca muhafaza eN bari bir surette müteessir İni, aları, yani benim sütye- Üz Ağ Tay onlara verilmek Y, A Para gönderiyordu. aklimi, o zaman yüksek dry m teşkil eden şahsiyetler- e Melamie dö Pour- arkiz Loys Chandicu, Ve dee Martemant, Mar- Meyra int - Pan, kontes de e vd- Perigord gibi kimse- Bu *m etmiştim. May ad i Müyekatta bulunup bulunma- da hiç elmiyorum. Bana bun. Mi bahsetmediler. Zira, ya wuharrire yeğenle- Yı aldığı vaziyet hak- i düşüncelerini açıkça söy- Yeğenlerim, saraya ça ora hasebile Lotiye “Yecanlı sahifelerini Ususunda büyük yar- d ulunmuşlardı... Bu * edebi bir gaye Yeis içinde kalmıştı. ların, babası Nuri babamın küçük kar- erkân harp miralayı Oğlu idi, ki, Reşat ismi de Grandde idi. Bu aile “Daup- vw ipli YL idi Esrarengiz, fakat san'atkâr kadın Greta gene esrar içinde Greta Garbo, uzun müddet İstanbulda kalmıştı; onu Avrupa nasıl kaybetti, Amerika nasıl kazandı ? Greta Garbonun memleketi o- lan İsveçe avdeti dolayısile yapı- lan bir çok neşriyat arasında Al- manyanın meşhur rejisörlerinden Pabst'ın son ifşaatı şayanı dikkat bir mahiyettedir. Her Pabst, “Don Kişot,, namın- daki filmini çevirmek üzere son günlerde Londraya gelmiş ve Dey- li Meyl gazetesine beyanatta bu- lunmuştur. Her Pabst diyor ki: “1924 senesinin sonbaharında “Neş'esiz sokak, admı taşıyan sessiz filmi hazırlıyordum. Mü- him bir rol, şahsiyeti çok kuvvetli bir kadın lâzımdı. İsveç filmleri» nin birinde ehemmiyetsiz bir rol alan kızın biri hatırıma geldi. Bu film bir sene evvel çevrilmişti. Adamlarımdan birini hemen İs tokholma gönderdim, Uzun tahar- rilerden sonra bu zat Berline ge- lerek Mis Greta Garboyu bulama- dığını, kendisinin de o zamandan- beri filmle meşgul olamadığını söyledi. Bu sırada Mister Stiller bana şayanı dikkat bir şey haber verdi. O da bu kızm çok füsünkâr bir şahsiyet sahibi olduğu fikrin- İubmmteilla bin filan ti, de idi, Nedense o da bu kızm izi- ni kaybetmişti. Stiller on sekiz ay Ğrela Garbo, banyo kıyafetile bekledikten sonra onu bularak çevirmeğe git- Filmin başlıca şahsiyetleri Gre- ta Garbo ile müteveffa Mister Hansen olacaktı. Fakat iş yol lu yolunda gitmedi. Mis Garbo ile arkadaşları İstanbulda kaldı- lar. Fakat filmin çevrilemiyeceği- ni anladığımdan tertibat aldım ve Mis Garbo ile Mister Hanseni İs- tanbuldan Berline getirttim. Mis Garbo ile “Neşe'siz sokak,, filmi ile itilâf ettik. Greta, benim üzerimde derin bir tesir icra etti. O gün refikam bana şu sözleri söylemişti: “Böyle bir kadın an- cak asırda bir kere dünyaya gelir,, “Neş'esiz sokağı, çevirirken Mister Stilleri Holivuttan istedi- ler. O da ancak Greta Garbo ve Hansen ile birlikte gideceğini söyledi. Greta, Holivuta gitme- mek fikrinde idi ve benimle ça- lışmak istedi. Ben ona iş bulma- Za muvaffak olmadım. Çünkü hiç bir kimse onu çalıştırmağa cesaret edemiyordu. Bunun neticesi ola- rak Avrupa Mis Garboyu kaybet- ti. » “Mis Garbonun huysuz oldu- ğuna dair söylenen sözlere kulak | asmayınız. Dünyada onun kadar huyu güzel, idaresi kolay bir ka- dın yoktur.,, ... Âma Ölen Babacığıma ... Gözlerin, o yıllardır karanlıkla örtülü Gözlerin son deminde bana dokunuyordu. “Oğlum, diye hiçkıran dudakların raşesi, Gözlerimin önünde en hazin bir hayalin... Bu sesti ölümüne yaklaşan baba sesi... Bu seste başlamıştı, babacığım, zevalin... Büyük, asil bir kalbin ebedi tevekkülün, Nur yüzünde bir ayet gibi okunuyordu. hine,, ayaletinin en yüksek sile- lerinden idi. Kıral Louis - Phi- lippe'in zabitlerinden olan büyük amcam Osmanlı ordusuna girmiş bir çok şerefli vazifeler görmüş- tü. Bilhassa Neğip harbinde fev- kalâde yararlıkları olmuştu. Yeğenim Nuri Bey kederinden öldü. Naşat kızlardan Zenan ise esrarengiz bir surette öldü. Bel- ki de bunu kendi istemişti. Nu- riye hanıma gelence, kendisi bir- çok çocuk annesidir ve tam mü- kemmel bir kadındır. Kendisini birkaç ay evvel Nis şehrinde gördüm. Müşterek ve eski hatı- râlardan bahsettik, Fakat Luinin bahsi, hiç bir zaman tarafımdan i madan evel gayrı muvafık bir hüküm veril | meden edilmezdi. Yeğenlerim Istanbulda iken, o zamanın âdetleri müsaadesinde serbest edilir, hatta babaları kendilerine Avrupai bir hayat geçirmelerine bile müsaade edr- di. Fakat aile ocağından kaçma” ları onun hayalını mahvetmişti. Allard de Chatcauneuf 3 1 Nihayet gömdük seni anamın hizasında: İki ruh birleşliniz, iki ruh, tkt müştak, Baba, baba, mezarda ruhun ağlamasın da Görmüyorsan, anama benim gözlerimle bak! 4—8—92 Halit Fahri Nasıl Yazarlar ? Viktor Margarit diyor ki: “Be- nim san'atım beyecanlarımın ağır ağır kayda geçmesidir. Hassas bir plâk gibi, devamlı, muannit bir müşahede ile eşyanın ve in- j sanların omanzaralarını (o tesbit ederim. Müşahedelerimi kaydet- tikten sonra ancak sene sonun- da bana roman fikri gelir. O vakit ne söyliyeceğimi, nereye doğru gideceğimi gayet iyi bi- lirim ve çetçevem umumi çizgi- lerile hazırdır. Çalışmaya başla- oldukça mufassal bir plân çizerim: daima bende bazı fikirler için mücadele arzu- su vardır, kadının tekâmülü, sulhperverlik... Harpten sonra bütün eserlerim hep bu gayeye doğru gitmişlerdir. İlk satırı yazdığım vakit, ro- manımdaki şahıslarımın ne ola- caklarım (o pek bilmem; hatta | hepsi doğmamışlardır bile; fakat ! bir kere yaratıldıktan sonra bu insanlar benim için hakiki suret- İ te mevculturlar.,, » 5 Andre Mourois diyor ki : “Be- nim hareket noktam- Insan, ve ya mevzu - daima hakikidir. “Bununla beraber şu insanın veya bu < tasvirin daprenatür olduğunu zannetmek hatadır: hakiki bir mahlük bana bir nevi renk verir, umumi bir veçhe gösterir. Fakat o kahramanın sec yes'ni terkip eden çizkiler, ona benzer diğer insanların ta- biatlarından da alınmış olabilir. Ben “Miralay Barmbl'ın söküt- ları,, ismindeki kitabımı hakiki bir “Bramble,, : müşahede ede- rek yazdım. “Hergün yazarım, sabahın se- kiz buçuğundan bire kadar,, id 2 alli az Bir heykeltraş Güneş ilâhı ve İsa heykeli! Her eseri dünyanın her tara- fında bir sürü dedikodulara se- bebiyet veren meşhur heykel- i traş Jakop Epstien, bugünlerde gene gizli gizli çalışıyor ve ge- İ ne san'at âlemini ikiye ayıracak bir eser yapmakla meşgul olu- yor. , Yeni eser, “Güneş ilâhı,, adr- Bı taşıyacaktır. Epstien, şimdiye kadar yaptığı her eseri evvelâ çamurdan yapıyor, sonra ona daimi şeklini vermek üzere taş üzerine tesbit ediyordu. Heykel- traş, bu sefer buna da lüzüm görmiyerek doğrudan doğruya taş üzerinde çalışmaktadır. Bütün Londra matbuatı yeni eseri merak ederek heykeltraşın ne yaptığı hakkında malümat almak için uğraşmaktadır. Alr nan malümata göre yeni eser, dokuz on kadem boyundadır ve Irandan eski Romaya Mitrayı temsil etmektedir. Mitra veya güneş ilâhına iba- det etmek bütü Avrupaya süratle yayılıyordu. Şarka giden Roma askerleri hep bu dine girerek dönüyor ve bu dinin neşrine va- sıta oluyorlardı. Ancak bıristi- yanlığın intişarı, “Mitra,, dininin bütün Avrupayı kaplamasına mâni olmuş ve neticede Mitra dini yerine huristiyanlık intişar etmiştir. Spsten'in hedefi “Mitra, yı temsil eden bir heykel vücude | getirmektir. Eser, çıplak bir insanı gös- teriyor. Kollar ışığa doğru yük- selmiştir. Saçlar, alevden bit hâle teşkil ediyor. Eser, henüz bitmediği halde derin bir merak uyandırmıştır. Gazeteciler eser hakkında ma- lümat almak için san'atkârın zev- cesine müracaat etmişlerse de Madam Epstien esere dair bir tek kelime söylememiştir. Mister Epstien'in kendisi ise, bir kimseye görünmüyor ve münzeviyane çalışıyor. Epstien'in şimdiye kadar ya- rattığı eserler içinde en fazla dedikoduya sebebiyet verenler- den biri “İsa heykeli, dir. Sonra onun geçen sene yaptığı “Havva,, namındaki eser de sonu gelmiyen münakaşalara sebebi- yet vermişti. Yeni essrinde herkesi bu şe- kilde alâkadar edeceğinden şüp- Ke edilmiyor. Kitap panayırı 30 Ağustos zafer bayramında Darülfünun meydanında açılacak olan kitap panayırına mecmua ve gazetelerimiz de iştirak ede- cektir. Bu sergi 4 gün devam eyli- yecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: