3 Ekim 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

3 Ekim 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Tp yp 3 Teşrinievvel 1982 m | ; i Rg NM co o s e Hüseyin Cahit Beye Veri | Fadıl Ahmet Bey diyor ki : “ Muarızlarımız | Samih Rifat Bey diyor ki: “Hüseyin Cahi i bana mücrimane bir gaflet içinde gibi | aldandığımız yerde şap, aldanmadığımız yer görünüyorlar ! ,, şeker vererek zaikamızı şaşırtmak istiyor. , lere lisan tabii bir uzviyettir. Hasan Ali B, zannettile: kiş Tekâmüle tabidir. Zorlanamaz ,, san iradesi bahsini b dediler. Hâtta bilhassa Süleyman ettim. Hayır. Pu hiçbir ş İ Nazif ve Cenap Şahabettin B. memek ve okumamak d İ ler “Lisanımızı o bozamazsınız, Ancak insan iradesi aynen tenk'si melâhati cihetine lerden biridir. Lisanın üzerine gidemezsiniz, diye (bağırdılar. Ceva j ill, " EE Fakat onları tekâmül kalka p vereceğini bildirdi. Cahit | Sd a N v amiller karışıktır. de o zam ai , e Faik Ali Beylerin tekâmül | miştir. İşte bunlardan b an parçalandı ve iş yürü vpn e ikili hakkındaki düşündüklerine cevap | ipsan iradesidir. Asıl israr dü. Çok tuhaf ki bugün Cahit | sex gaye ve bu gay verdi. 1918 ile 1932 arasındaki | tiğim nokta tabii kuvvet Bey “20- 25 senedenberi lisanda yi il | rum. Mefhumların tercümesi ol- | i maz. Bu zaman kelimelerin esiti oluruz. determinist hükümler veremeyiz. Fadıl Ahmet Beyin cevabı Ali Canip Beyin alkışlanan nutkundan sonra Fadıl Ahmet Bey kürsiye geldi: | oŞükrü Beyden sonra muharri- Hüseyii hit Beyin sözlerine | rimiz Sadri Etem Bey söz allı. üseyin Cahit Bey i Sadri Etem Bey Hi'seyin Cahit Ikinci celse Gazi Hz. yanlarında Fahrettin Paşa, Ali Sait paşa ve Reşit Galip B. olduğu halde locaları- na oturunce Kâzım paşa da re- islik kürsüsüne geçti. Ce'se açıldı. Evvelâ Kâzım paşa Hüseyin Ca- hit beye hitaben dedi ki — Hüseyin Cahit bey birşey söyliyecek misiniz? Sadri Etem Beyin cevabı yazifeni i İduğu,, vi i düşen vazifenin hamiyet olduğun | farkları aradi. Millet ile ümmet | sında, beşer kuvvetinin bir sözlerini hatırlattı : arasındaki noktaları izah etti, olduğudur. Bu haddi Cahit bey: — Başka mütalealar varşa söy- lensin.. Ordan sonra arzederim.. Bunun zerine reis paşa Ali Canip beye söz verdi. Ali Canip Beyin cevabı Ali Canip Bey dediki: —Evvelâ Faik AliBeyin müta- lâalarıma temas edeceğim: Faik Ali Bey dedi ki “Vatan Yalnız taş topraktan ibaret de- ğildir. Edebiyat da maderi va- tana dahildir ve bir süs deği dir... Faik Ali Bey edebiyat di- yorken o bittabi kendisinin de mensup olduğu “edebiyatı cedi- de, yi de kastetmiştir. Kendi- sinin şu şiirini okuyorum: « O hayali ebet girizana * Kuvayı namiyenin feyzi intibahile Gülümaliyordu tabtatta bir kaynat pevin; Güllimsti yordu melâlikpenah olan Gevvin Hep ufku evci birtr hardal Mâhiis Mükaddemat: baharan bu haki midi Tevekkülüt; hayalâta bir mestri mesai, Tahayyülata de mlhrabt mabedi #307 Olan gemaları adi tenezriih etmişti Buna mukabil Orhan Seyfinin Yusuf Ziyanın, Faruk Nafizin güzel Türkçe ile yazdıkları be- diaları okuyacak değilim, ismi bile belli olmıyan yani alsız bir halk şairinin şu şürini okuyaca- ğım: Ciimis kuşlar destur almiş İki hasreti sarılmış yatıyor, Şak: bülbül var uyandır yarimi Ben kıyamam sen uyandır yarimi Çikabiisem sarayım köşküne, Gan boyanır #mber ile riskine, Beni beni yaradanın aşkına, Şak: bülbül ver uyandır yarimi, Ben kıyamam sen uyandır yarimi, Eşim çıkmış merdivenin başına, Güneş vurmuş Batemizin tagına, Henlz girmiş on Uç, on dört yaşıma Şak; bülbül var uyandır yarim, Ben kıyamam sen uyandır yarimi, Sabak alsın ban bu yerden gideyirı “Garip börk giri feryat edeyim, Sen dürürken ya ben kime nideyim, | akı babil var uyandır yarimi : © Ben kıyamam şen uyandır yarimi, Tekâmül perdesi altında ede- © biyatı cedide ve lisanını müda- | © fan eden ve Serveti fünun mah- feli haricine çıkamıyan Faik Ali “ Beyin şiiri mi, yoksa Anadolu- Onun bağrından taşan balk şiiri © mi vatanın, mitletin şiiridir ?. Faik Ali Beyin tekâmül diye ortaya attığı mülâhaza Hüseyin bukadar değişiklik vukua geldi- ği kalde onun amelesi olan biz- ler âdeta işin farkına bile vara- madık,, diyor. Nasıl (farkına varmadılar, Arkadaş'arı kıyameti kopardılar. Onun ve onların te- kâmül kalkanma rağmen lisan sadeleşti. Cahit Beye hatırlatırım: Şap- ka inkilâbıni, harf inkilâbını 35 senedir tekrar ettikleri tekâmül- le nasıl izah edebilecekler? Ge- ne Cahit Bey "Kelimeler tarihi bir zaruret ve icabın neticesi olan bir tekâmül ameliyesi ola- rak dile girer,, diyor. Edebiyatı cedidecilerin ka- mus sayıfalarından arayıp çı kardıkları bin bir terkip hangi tarihi zaruret ve icabın neticesi i olan bir tekâmül ameliyesi ola- i rak dile girmiştir? yalnız bu misal yazı dilinde ferdi cehdin- velevki zararına olsun - lisandaki rolünü ispat ve Cahit Beyi tek- zip etmez mi?.. Gene Cahit Bey “Yabancı kelimeler filân veya falan şahsın arzusile sun'i olarak doldurula- | maz.,, diyor. Servetifünun ko- leksiyonları elimizde; Nahüday hüdanaşinas,tirajenuma ve emsa- | li terkipler senelerce yazı dilinde | tutunmuştur. Cahit Bey sözlerinde deter- minist davranıyor, Fakat kayde- deyim ki edebiyatı cedideciler determinizm ile fatalizmi birbi- rine karışlırmışlardır. £ Meselâ Hüseyin Cahit Bey bundan otuz sene evvel “teessüf olunur ki lisanımıza arabi ve farisi keli- melerle beraber arabi ve farisi kaideler de alınmıştır., dedi, fakat ne arkadaşlarını ikaz ede- bildi, ne kendisi terkipleri ata- bildi, hâttâ bundan on dört sene evvel Ruşen Eşref Beye beyanatta bulunurken “Maalesef itiyat neticesi olarak terkipleri atamıyorum.,, demiştir. Demek ki atamıyzcağım, alı- lamaz kanaatinde imiş... Gelelim determinisim hakkında | pigie telâkkiye: eni felsefeyi temsil eden Hanri Bergson “cansız maddeler üzerinde delermnizm azami tesi- — Ben de aynı suretle sami- mi olarak söyliyeceğim. Dedik- ten sonra tekâmül hakkındaki fikirlerini anlattı. Bir yoldan, yayanı, kâğvı ara- basının, nihayet otomobilin geç- tiğini gösteren bir misal aldı. Ve nihayet şu neticeye vasıl oldu: — Medeniyette kuru'acak şey hızlı yürümek değil. Programlı ve şüurlu yürümektir..,, Bundan sonra şu sözleri söyledi: “Ben Türkçenin tekâmülünü Türkiyenin tekâmülüne müvâzi vaziyette ğördüm.,, “Bizde bir saltanat lisanı var- | dı. Mübalâğalı, çirkin ve iptidai kabiliyetleri yakalıyan dekoras- yonları olan bir dil vardı. ,, “Türkiyede olduğu gibi Türk dilinde de demokrasi ve cüm- huriyet ilân edilmelidir. ,, “Ben de eskinin zevklerine alışmış bir insanım. Fakat bir antika meraklısı: gibi; “Bunlar | bu antikalar müzelik şeylerdir. Ve müzelik şeyler başka hayat- taki şeyler başkadır. Hayata lazım olan şeyleti bul- mak lâzım. Lisanda ne olursa olsun bir zaruret oluyor diyen Cahit Beye ben de söylüyorum. Ne olursa olsun bugün bu zaruret olduğu için bu iş oluyor.,, Fazıl Ahmet Beyin baştan ba- şa nükte ile dolu olan sözleri ve misalleri aza tarafından alkışla” gel şunları söyledi : “Cahit Beyefendi o bugünkü hamlesinin ifade ettiği prensip- leri bir silâh gibi, bir siper gibi kullaniyor ve bunların arkasın- | dan günün maksatlarını müda- faa ediyor. Mamur sözler ki içlerinde fi- kir harabelerinden başka bir şey yoktur. Yeniçeri müzesinde muh- teşem kıyafetler vardır, kavuk, cüppe, çedik. papuç... Fakat bu heybetli manzarayı soyacak o- larsanız yalnız iki cılız değnek kalır. Mamur sözler ki içlerinde ki fikir harabeleri dermansız ruhların, çapaçul sönük ruhların ifadesinden başka bir şey de- ettikten sonra dedi ki: dikkatla Cahit Beyi takip ediyor- lardı, Nihayet Cahit Bey kürsiye çıktı, Ufak bir bakarak kendisine itiraz edenle- re birer verdi. ler: Dil insanlar arasında kunuş vasıtasile anlaşamadıklarına kani oldum, Bu gün burada bunu açık şekilde gördüm. Söylediklerime itiraz elmek için söz söyleyenler- den Hasan Ali Bey efendinin sözleri eğerbu sözler yazılı olsa idi ve bu benim fikrim derdim. bia kokusu a'iyorum. Fakat bu bende yek.. Sadri Etem Bey alkişlanan Dutkuna şu sözlerle nihayet ver. | di: — Lisanda tekâmülcü değil in- kılâpçı olmak lâzımdır.,, Etem beyden Sadri sonra Namdar bey isminde bir mual- lim süz aldı. Namdar bey ken- disinin Anadoluda çok gezmiş bir muallim olduğunu söyledik- ten sonra üstatların fikir esareti ve itiyat esareti altında kaldık- larını anlattı, | Bunları birçok misallerle ispat | — Itiyatlardan ayrılmak çok | zordur. (o Festen öski O harf- lerden aynlırken epice zorluk çektik, “Lisanımızda da bir hareket var, Bu harereket öz benliğimize doğru gidiyor. İnkılâp tamam olmadı. İstiklâl tamam olmadı. Öz benliğimize hâkim olacağız.,, Bu sözler çok alkışlandı. Ni- bayet Namdar bey sözlerini şöy- | lece bitirdi: — Aynı inkilâpta ileri gidi- yoruz. Eğer yorgun olanlar, inan- mıyanlar varsa kenara çekilsinler.,, ikinci celsede 10 dakin tatil edildi. üçüncü celse: Cahit Beyin cevaplara cevabı , Hüseyin Cahit | Bi verdi. Cahit Bey | kendisini ittiham eden sözlere ce- vap vereceği için bütün azalar kâğıttaki notlara birer aynen şu cevabı — Muhterem hanımlar efendi» | maya anlaşmaya yarar demiştim. Ben insanların birbirlerile dil bende altına imzamı atar Bu sözlerde ben mabaadütta- Bana oDeterminist (derlerse i arapça yazan ve geçemez. Bilbassa lisanı Lisanın sadeleşmesini b istiyorum. Netekim kunun ben de çalışırım. Eğer | olacağına itikadım olmasaydı lışmazdım. C Lisan sadeliğe doğru g Biz de bunu hızlaştırmak tile amil olabiliriz. . Yalmz benim anladığım nokta var. Ben ortada y birşeye mümanaat için çıkmadım. Henüz bu bahsi. yada konuşuyoruz. Ben de mi mütaleada bunları tim, Hasan Ali bey ile i yoktur. Ali Can'p beye Bunun için evvelâ ve | teessüf (o diyeyim. l bahsedeceğim. 25 sen en müthiş bir saltanat hük mü varken divan edebiyatı b tayken omekteplerde ol için yazdığım (sarf hivde Arap ve Farisi teri mümkün olduğu kadar tirelim diyen, osmanlıca, Wi okutan karşısında ilk defa gramerde türkçe diyen Benim ileri hamlelere | duşumu söyliyenler müsbet cevabım. Ali Canip B. Serveti edebiyatına hucum ed edebiyatın olduğu gibi : masına taraftarım, nede yacağına. Bundan sonra Canip B. çok kelimelerden misali diler. Bunları bir muharrir lisana sokmak için Fakat kendisine ki etmedikten sonra, ni daba evvel söylemişti yit ederim. Kullanılacak kelimi ihtiyaca, o zamanın 76 telâkkiye uyarsa hay yoksa Serveti Fünund gu gibi unululur gi sonra Benim (verim) ti landığımı söylediler. Sami Peyin de lugatir bu kelimeyi söylemesi man Bamındaki fransı; yi söyleyecektim. Fazıl Ahmet Be; Çoutanberi tatlı y. maktan mahrum k zatı burada dinleme rini kabul ediyor. Fakat ruh ve hayat mevzubahs olununca bu- rada hâkim olan muayyeniyet değil, canlı maddenin dahili hamlesidir. Bunun içindir ki me- selâ Merih veya Utarit yıldızının bir asır sonra filân ay ve filan daha doğru. Mütalealer hakkın» da söylüyeceğim bundan ibaret, Benim cümlelerimde Hasan Ali B. birçok tezatlar buldular. Eğer yazdığım müsveddenin köy- le yanlış anlaşılacağını bilse idim müsveddeyi kendilerine verirdim, bir edebi ziyafet ol rine minnettarım. Fal kikatlerin nükte ve zer; edileceğine kanaat e için sözümü kesiyorum, Zarafetler ve nükteler söylenen diğer sözlerde b Cahit Beyin mülâbazasında da olduğu için bu noktada ikisine birden cevap veriyorum; Hüse- yin Cahit Bey belli başlı iki esası umdeden ahkâm çıkarıyor. Bunlardan biri tekâmüldür. (Li- sanlar tabii bir uzviyeltir, tekâ- gildir. Tekâmül, tekâmül... Aynı söz- leri mücrimane bir gefletle evet, mücrimane bir gafletle tekrar ediyorlar.,, Fazıl Ahmet Beyden sonra doktor Şükrü Bey namında bir müle tabidir. Zorlanamaz.) diyor. ve (artık lisanımız sadeleşmiştir. Bırakalım kendi kendine tekâmü- lünü tayin etsin) diye nasihat veriyor, Bu edebiyatı cedideci- lerin 35 senelik bir tabiye tabi- tidir. Yirmi iki sene evvel yazı dilinde sadelik cereyanı başla dığı zaman gene hemen bu la Mv. ni. base cıktılar ve gen” gün güneş manzumesi İçinde mevkiini hemen tayin edebiliriz, fakat bir şahsın, veya bir vas- fın yarın ne olacağını bu gün tahmin edemeyiz. Çünkü oşahsı idare eden harici tesirden ziyade dabili ve hayati hamlesidir. İşte lisanda canlı bir maddedir, onun da hamleleri var- dır. Ve onun için lisan hakkında | istemesini ben eN yağ e zat söz aldı. Ve Hüseyin Cabit Beye cevap vererek dedi ki: İbranice ö'müş bir lisandı. Bu- gün Filistinde konuşulan bir ti- caret lisanı oldu, Bunun gram& rini yapan bir Yabudidir. Ve Ji kelimelerimi de daba iyi anlatmış olurdum. Tabii bir uzviyet midir? Bunun taraftarları vardır. Bu Determi- nizm felsefesi münakaşası içit san günden güne inkişaf ediyor. | Hüseyin Cahit Beyin mefhum | m doğru bulmu; , Mi ik burası olamaz. Bu suretle hututu esasiyedeki Lisan içtimai bir müessesemidir. yer Esasen hiçbir ek feel oklar hakikat tın ve sözlerin geli meskut geçiyorum. Bir kısım ifadelerin bunküşlük kokusu gene susuyorum. Doktor Şükrü bu bey başka r mefhum alm

Bu sayıdan diğer sayfalar: