25 Ekim 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

25 Ekim 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mücrimin köşkt “2. —0— . n mektupları gönderen Fe- hai mi?. Bunu sonra öğ- 4 Ni Fakat gönderen ada- ogi idin bu işte methaldar adam olması muhak - 3 şüpheniz var mı? alaylı, zerre kadar şüphem di » Ancak nasıl bir oyun Vi mr tayin etmek biraz bel m Değil mi İ i Efendi?. > Tabii... j Sen bu işte ne anladığını ba- ir mısın?, cenazesi eve getirilecek- haydudun mutlaka bir e- a lâzımdı... Belki de bu el da hariçteki şeriki cürüm Mmerdi Fakat her halde <* bu işle alâkadar birisi bu- May du.. Bu adam Ahsen Bey i iirde Böstermesin vefat etseydi bileğinden anahtarı alacak ve kasanm bulunduğu tendeki bahce kanısını ca“ Parâyı arkadaşıma verecek & sen Bey ölmedi.. Fakat bu 1 ig Onun şiddetli bir buhran i- kıvrandığını görerek arka» haber verdi.. Vaziyetten MİL “e ettiler. Parayı aşırdılar.. N da bütün şüpheleri izale i- | Pazarı dikkati başka tarafla | Kekemiye çalıştılar.. Mektuplar “erdiler.. Kadri ağa ile aile- Vaziyetindeki karışıklıktan “eye çalıştılar. Kadri ağa- Hilesi arasındaki hâdiseler , halk arasındaki mevkii, ni- Anasının ölmesile eline para | Sar i bizim şüphemizi takviye " du. Bu şüpheyi gelen mek- ie » İşanlerle kuvvetlendirdi- iy bizi günlerce yalnız bu ta- *ğ. Meşgul olmıya sevkettiler... #l Yi işlerin İstedikleri gibi arya kanaat getirdikten sonra paraları yiyeceklerdir. ba Efendi arkadaşmın bu i- © çok yolunda buldu: İS İş, Simdi, dedi, bizim için ya: R ,Yey mektupların geldiği a vi dolaşmak evvelâ Feridi, ye rkadaşını bulmaktır. di iy Yenişehri tarayacaksın, i adr rmayı dolaşacağım .., 1 m, birinde Feritle kar- ip“ * Esasen mektuplarm bi Viüg e ranında ayrı ayrı e a Mak ber birinde ayrı ay- bir, 5" var, yahut bunların Künye esaslı bir yerleri yok, haç tü, Olasıyorlar.. Neyse. Bir Sak, içinde hepsi anlaşıla - a ls Bağ, Foyaları v Memurları, Ahsen Beyin ile Bursa ve Bandır- - t ettiler ve © ancak li Ahen wa AA SEN BEY Beyler onlardan şöyle bir mektup aldılar; “Tam onların izi üzerindeyiz.. Eğer küçük Ayşeyi alarak © Ban küçük Ayşenin gördüğü | dırmaya gelir ve bizi bulursanız | her şey halledilmiş olacaktır... İkimizden- biri sizi önümüzdeki pazara kadar İstanbul postasın- | da bekliyecektir.,, Artık tereddüde mahal yoktu.. Adil hemen -giderek babasının yanından küçük Ayşeyi aldı ve ! Ahsen Beyle birlikte vapura at- İ ladılar.. Bandırmada onları polis memurları dört gözle bekliyorlar- dı.. Pazardan evvel gelmeleri ikisi- e muhâkkak bir eli olmak lâzımdı ni de sevindirdi. Ve iki arkadşla küçük kız Bandırma otelinde yer- leştiler... Mehmet Ali Efendi o İstanbul dan doğru Bursaya gitmiş, Rıza Efendi Bandırmada kalmıştı. İki- si de harıl harıl bir taraftan Fe- ridi aramışlar, bir taraftan da lâ- alettayin kızıl saçlı bir oadam | rast gelmek ümidile sokakları ar- Şinlamışlardı.. Bu iki şüpheli adamdan ikisi- nin beraber bulunması ne nimet olacaktı.. Fakat belki biri bir ta- | rafta diğeri başka bir yerde bu- İunabilirlerdi.. (Devamı var) | PEERERESEE ER GERE PARA TLA EAE Ala Raza LAR çaya seraya LAR 250 Yıl Evvel Esnafın nasıl “ hakkından geliyorlar ,dı? Kavaflar Kanunnamenin kavaflara dair hükümleri de mühimdir: Bir nüs- hada şu satırları okuyoruz: *“Pabuççularm sattıkları ayakkabı aker hana iki #lin hesabı üzere ta- mam olmadın “delinirde'tarir olunup İki ağaca bir'akçe alına... Demek ki satın aldığınız ayak- kabı için elli akçe vermişseniz bunun hiç olmazsa yüz gün da - yanması lâzımdır. Eğer bu müd- detten evvel delinirse satan ayak» kabıcıyı yere yıkacaklar, meselâ ayaklarına on değnek vuracak - caklardır! Yalnız gene insaflı bir tarafı var: Eğer sökülme neticesi ol - maksızın gön ve sahtiyan deline - cek olursa kanun diyor ki: “Bir şey lâzım gelmez, günah, suç ta- bağındır.,, Kavaflara verilen narklar şöy le: “Ve kavaflar ala ve kırmızı çiz me: Alâsı otuz ve evsatı yirmi sekize ve ednası yirmi altı akçeye ola, Ve sair renklilerin alâsı yirm; dörde ve evsatı on sekize ve ednasi on akçeye alma. Bakisi bu üslüp üzere görüle, Şirvani yaşmak alâsı yirmi ve evsa- tr on sekiz ve ednası on altı ola, Ve sağrı yaşmak alâsı yirmi üç ve evsatı yirmi bir ve ednası yirmi akçeye ola. Şehri yaşmağı ki haline göre satıla. Ve zinane çizme; ki gayet iyi ola, pahası yirm; beşten artık olmıya. Diğer çizme ve yahut pabuç alâsı on sekiz ve evsatı on altıya ve edna- sr on dörde ola. Ve sair yeniçeri pabucundan gay- ri pabucum alâsı ona ve evsatı sekize ve ednası yediye ola. Filcümle yaşmakçıların ve pabuç- çuların veya çizmecilerin işledikleri gayet iyi ola ve kalp olmıya. Kanunname bundan sonra da de- ri işlerile alâkası olan san'atlar erbabına geçiyor: “Ve mücellitlerin iş; dahi gözle ne. Cilt için alacak akçeden harçların / ve emeklerin gözleyip bir miktar na- lar, beş akçe de para cezası ala” | Aldığınız ayakkabının akçe başına iki gün dayanması lâzım, dayanmazsa ceza var | “Ve eskicilerin dahi işlediği iş gözlene. Evvelâ yamadıkları sahtiyan ola. Karın ve meşin olmuya ve dikiş- leri'iyi ola, Ve iki ulan tamam iki akçe ola; ziyade olmiya. “Ve gön tacirleri dahi gözlenip öküz ve-tosun derisinin alâsı elM altı ve evsatı elli bir akçeye, cdnası Yyir- mi bir akçeye ola. Ve sohoy derisi, alâsı otuz beş, evsatr otuz iki ve ed- nası otuz akçeye ola.., Kanunname ham deri alışveri- şini yalnız tabaklara hasrediyor. Onlardan başkasının deri alması yasak deniliyor ki: “Ve ham deri her ne cins olursa | olsun tabaktan gayri kimse almıya, Hemen tabak ala, “Tabak dibagat ettikten sonra her ne cins olursa (işliyeler. Adhiye (Kurban derisi) ve taşradan getiren. ler sattırmıyalar. Ve eğer islemezler- i se haklarmdan geline. Ve keçi derisi ki kırmızı ve elâ ola; Alâsı yirmi iki, İ evsatı on sekiz, ednası on altı akçe. ye ve süir renklerin alâsı on altıya evsatı on Üçe ve ednası on akçeye ©- k. “Nöbetle sattıkları vakitte onunu İ on ikiye satalar; ziyadeye satmıya « İ lar ve sattıkları vakitte gayet âlâsı. İ Bı on dörde satalar. Her n& rengi o- İ lursa olsun ziyadeye satmıyalar, “Ve gön tacirleri dibagat için gön alıp, bağlâyıp (o satarlarmış; üzerine | kadi, adam gönderip, teftiş edip, bana arzolundu. Ben dahi O kanunnamede tesbit ettim ve öküz Ve tosun derisi. nin pahasina zammeyledim ve buyur. dum ki muhtesep reyi ile görüle, Ve hakkıyle ham koyun derisinin alâsı iki buçuğa ve €vsalı iki akçeye ve ednası bir akçeye Veya bir buçu- ğa ola, | © Mam kara öküz derisi alis yirmi İ iki ve evsatı yirmi ve ednası on do- kuz ola. Ve bulgariciler dah; gözlene, Ga- yet iyisinden işliyeler,, sağriyı kema- li ile öldüreler, ham komıyalar. E - derlerse hakkından geline.,, Yarın: Saraçlara dair olan hü- kümlerle iğneciler, kazancılar, İ re değil... Böyle olduktan sonra — Gayri resmi telgraflar? — Telgrafla.. Sonra da sema forla... e İngiltereden çok haber | bekliyor musunuz?. Şayet akra- | banız ve birinin sihhat haberi i- çin üzülüyorsanız ben bu haber- | lerin elinize çabuk geçmesine uğ- raşırım, söz veriyorum.. — Teşekkür ederim.. Akrabam yok.. Lâkin... — Evli misiniz?. — Hayır... Bekârim.. — Bu da bir fikir.. -— Bekârlık propagandası yap- miyorum.. — Ben evliyim.. Iklim me hiç yaramadı, ben de onu Kâş | mire gönderdim.. Lâkin bekârsa- nız, bizim tarafa gelmenize ak - Im yatar. Hindistanın Bomba- yı, Kalkütası bile bekârlara gö- zevce en iyisi Veziristanın tenhalığına zim, bu taraflar biraz bilirsiniz. Pathon kadınlarını hiç düşünme- menin daha iyi olacağını söylemi- | ye lüzum yok.. — Asla! Robertsin bu kat'i nidaşı, irişil- mez müslüman kadınlarının genç- lik rüyalarına hiç girmiyeceğini açıkça anlatıyor. — Beni anlarsınız ya!, Bu mev zua mafevk sıfatile değil, arka - daşça temas ettim.. Bilmem ha- tırlar mısınız ?. Mohmunds'lar ü- zerine bir yürüyüşte bizden bir Maurice de Cobra'nın Son Romanı: Sayıfa 5 Sfenks Konuştu! 4 | mihracesile avlanıyor, ufak tefek kadın macerrları geçiriyor, vali- nin konağında verilen balolardan hiç birini kaçırmıyordu. Gün do- garken keyifli, batarken nikbin idi.. Hissi hiç bir meşgalesi yoktu ki yaşamak keyfini bozsun. Mes- ut zamanlar.. Şimdi W. P. (1) markalı kül rengi otomobil onu iki görümez canavarın; can sıkımtısı ve endi- şenin gece ve gündüz dolaştığı ıssız dağlara götürüyor.. Klüpler- de şen saatler, maçlardan sonra tatlı tatlı münakaşalar, ay ışığın- da çiçekli bahçe kapıları etrafın- da cinaslı, nükteli sohbetler yok oldu.. Hudut millisinde bu vazi- feyi kendisi aradı.. Bu menfayı kendisi istedi.. Yeniden seçme bir mevki elde etmek için tavsiye istiyecek yerde bir taraftan Delhideki dostunun azmile ve Pushtu dilile şimali garbi hududu kabilelerine aşına- lığı sayesinde, arzusu hasıl oldu. Iki ay evvel, daha Londarada, gün İ medeniyetin, konforlu zevk ve safa hayatının tâ göbeğinde idi... her devri onu uradan uzaklaştı- racak, şu 4 numaralı istihkâma yaklaştıracak.. Orada, gönüllü münzevi, ıssızlık içinde.. Mazinin akislerini günden gü- ne, safha, safha seyre dalacak.. » # # küçük zabit, kül rengi sakallılar» i dan birinin karısile biraz fazla | anlaşmıştı.. Neticesi geçikmedi: 7 ölü, 36 yaralıya malolan bir pu- j su! — Hiç üzülmeyin.. Bilseniz bu- Asi ve az çok yatıştırılmış Ku- ram mıntakasında iki gün yol al- dıktan sonra Roberts 18 numara- k Blökbavze vardı.. Tek otomo- biller oradan ileriye gitmez.. nu düşünmekten, ne kadar uzak TTayım Yiv Daha fazla açılmayı lüzumsuz bulmuş gibi Roberts birdenbire sustu.. Muhatabı ayağa kalkti: | İ — Öyleise, Roberts, 4 numara- h istihkâma kadar allah selâmet versin. 'eşekkür ederim. . . Otomobil aşı boyası renginde- ki yolda gidiyor.. Yatak levazımı ve çantalar şoförün yanında,. Ge- ride, yalnız oturan Roberts düşü- nüyor.. Mat renginde, yeşil gözlü gü- zel ve azimkâr bir baş.. Düz bu- run, kuvvetli bir çene, kesik br yıklar, kumral saçlar.. Sağlam bir bünye... Hiç bir şubesinde şampiyonu olmamakla beraber, Roberts bü- tün sporları yapar. Bilhassa ni - şancılıkta mahirdir.. 1918 de, mü- | tarekeden bir kaç ay evvel, mü- lâzim iken, Yser siperlerinde tü- fek atmakla eğlenirdi. . Alı yüz metreden, başı gözüken hiç bir düşamnı kaçırmazdı.. Hindistan ordusuna geçtikten sonra, baş ku- mandanın erkânı harbiyesinden miralay bir ahpabının himayesi sayesinde iyi mevkilere tayin e- dildi.. Otomobil Kuram istikametin- de yol alırken, Roberts tayin e - dildiği seçme vazifeleri, düşün - düklerindeki acılığı belli eden Biökhavz iki sıra tel mania ile sarrlı, üstü yarı açık ve dört kö- ! şe, yüksek bir evdir.. Damı teşkil | eden tıraçanın üstündeki toprak dolu çuvallardan yapma iki siper- de gece ve gündüz iki nöbetçi bulumur.. Güneş batmadan, ka - rakol kumandanı blökhavze giri- len demir merdiveni içeri alır, i zırhlı kapıyı kapar.. Roberts istihkâmına gitmek i* İ çin, iki manga muhafazaşmdal | altı katır arabasından mürekkep erzak nakliye kolundan istifade edecektir. 18 numaralı karakol kumanda» nı; — Yüzbaşım, dedi, nakliye ko « lu emrinizdedir.. Muvasalâtınızın muhtemel saatini göz telgrafile 19 numaralı blökhavze bildirdim, o da Subadar'a (2) bildirdi. Tehlike ile karşılaşılırma (kolu karşılamıya hazır bir manga $i- lâh altında bulunuyor. — Burada rahat duruyorlar mı?. — Resmen evet.. Amma kim- seye fırsal vermemek için daha i- nu kuvvetleştirecek.. — İyi... Kolu hazırlatın .. Eş- yalarım yüklenince yola çıkarız. — Peki, yüzbaştm..i Kafile gittikçe darlaşan bir boğaz boyunca kayalar arasında bir dudak bükmesile, işmizazla yad ediliyor.. Ah! Bütün bunlar ona ne ka- | dar uzak, şimdiden maziye gö- | mülmüş geliyor!.. Madras kuman | danlığı erkânı harbiyesinde ge- | faka kendileri için konulduktan son- | kuyumcular, bıçakçılar ve saire. | çirdiği başı boş hayat nerede 7... ra zivade tecavüz etmiyeler. > | hakkındaki hükü alez Siken . Orada Nap açılmış sarp yola düzüldü - Sabah güneşi bu boğazın se vimsiz manzarasının tesirini an cak giderebiliyor., (Devami var) 0 ( İpe ——————— Hudut havalisi.. yisi yalnız dolaşmamaktır.. On için yerli mülâzim nakliye kok Tİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: