2 Mart 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

2 Mart 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* na şaşıyorum. etmiş gibi bir hali vardı. Güldüm: © VAKİT Ed Tetri m. 8 " Bir Yastıkta esi z Küçük oda bakımsızdı. Seneler- denberi insan yüzü görmemişti. Oturacak iskemle bile yoktu. Çık- trk. Hava serinlemişti. — Köşke girelim mi?, | — Girelim. — Girdik. Nazif Bey odam: pek beğendi. — Burada sizin yaşadığınız belli, dedi, benim aleyhime ol - makla beraber soracağım: Bu gü- zel yeri bırakıp neden adaya git- mek istiyorsunuz?. — Burada yalnızlıktan sıkılı » yorum. Hayat yok gibi bir şey. Bir an, Nazif Beyden nefret et- memeğe başladım. Karşımda, her zaman gördüğüm küstah ve yalnız kendini beğenmiş adam yoktu. Dedi ki: — Hakkınız var. Yakacıkta ya şamak için insan tariki dünya ol- malı. Bir zaman hep burada otur- mıya nasıl tahammül ettiniz, bu- Bunu korkarak © söylüyordu. Sanki kendisi oturmıya tahammül — O zaman yalnız değildim. Kalabalıktan hoslanmazdım. — Burada vwslu uslu oturdunuz öyle değil mi? Yegâne eğlenceniz, adaları seyretmekten ibaretti de » ğil mi?. — Öyle demeyiniz, evlilik ha- yatımın birçok e#lenceleri vardı. — Çok iyi, âlâ... Şu resimde gördüğüm. sözleri imünda gibiydiniz.. Tıpkı size benzi- yor. — Benim eski bir resmim. Yüzüme baktı: — Anlamıştım, dedi, yalnız'e- min olmak istiyordum. — Çok değişmişim değil mi?.. İbtiyarladım. |, — Ihtiyarladınız mı?,. Yok ca nım, siz Lâm'a kadar gençsiniz | Yalnız haleti ruhiyeniz © başka... b Gözleriniz araştırıyor, hayatm ta: dını almak için oradan oraya g' diyor.. İ — Yok canım! — İnkâr etmeyiniz, durgun ge- çen ömrünüzün acısını çıkarmak için fırsat gözlüyorsunuz. — Durgundu Ama, söyledim ya, şikâyet edilecek kadar değildi. — Ama şimdi durgun bir ha - Yata razı değilsiniz. — Hayır, kat'iyyen. Şimdiki hayatım eski hayatıma da benze - mez ki... Şimdi; eskiden uzaktan uzağa. dinleyip seyrettiğim haya « tın, bütün zevklerini tatmak isti- yorum. Bu sözler 2izımdan kaçıver - di. Nazif Bey yüzüme yarı müs « tehzi, yarı alâkalı baktı: — Bir gün, teyzenizde, sizin bu emelde olduğunuzu anlamış - © tam... Hayatın yeniliklerini arıyor- sunuz. Benim tamamile aksime... Bense hayatm yeniliklerinden bık- tum. Usandım. —- Şimdi hayattan yeni zevk - ler bekliyorum ama, belki de ben de çabuk brkar, usanırım. Nazif Bey acı acı başını salladı» — Usanıp © usanmıyacağınızı bilmem hanrmefendi. Yalnız bir teyde şüpheniz olmasın, ki hayat Wsanr çabuk yıldırır... Arzuları- mızın, emellerimizin yükü altın - da ezilip kalırız. Insan, maksadı - MA nail olamadığı zaman muğta - Tip olur, olduğu zaman da muzta- TİP olur.. Hayatın zevkleri bile a- © “idir. Yazan: Mediha Münir Nazif Bey belki de doğru söy- lüyordu. Hayatta bin bir tecrübesi vardı. Nail olduğu muratlarının belki de altında ezilmişti. Fakat dedim ki: — Bu felsefenize rağmen, gene de bir emelinizin, bir gayenizin altında ezilmiye razısınızdır. Gene güldü. Onun bu gülümse- yişi beni ürkütüyor, Gülümsiyerek sordu: — Ne biliyorsunuz? — Hissediyorum. Cevap verecekti. Bu esnada kapı aralandı. İhtiyar o hizmetçim göründü: — Çav hazır. O, misafirimi gitti zannediyor- muş. Nazif Beyi odada görünce, derhal kapıyı kapayıp gitti. Nazif Bey dedi ki: — Hanımefendi, size yalnız şöyle bir uğramak maksadile gel - miştim. Fakat tatlı sohbetinize ya“ kalanıp kaldım.. Demiştim ya, ho- şuma giden şeyleri muhakkak ya- parım. Affedersiniz. Şimdi müsa- ade ediniz de, ben sizi Adadaki köşkte bekliyeyim. Doğruldum: — Neden?. — Köşkü gezdirmek için.. Bel- ki tamire, boyaya ihtiyacı olan yer leri vardır. Hemen cevap vermedim. Bir » den, müdafaa cihazlarım uyandı. Fakat bir şey söylemem lâzımdı. Dedim ki: e gün gelebi- leceğimi şimdiden milin, Henüz fikrim yok ve Yakacıktan aşağı inmek de bâna hayli zor ge- diyeli rey ii te Dürüm tikdi. Bu af is tediğini yapamadığı için sinirlen - mişti, Odadan çıktık. Onu bahçeye kadar geçirdim. Biraz arkamdaa yürüyor. Sözlerine cevap vermek için başımı çevirmek mecburiye * tinde kalıyorum ve dik dik bana bakan ve üstümden ayrılmıyan gözlerini görüyorum. Sanki, saçlarımdan kalkıp rüz- gâra karışan kokuyu © ciğerlerine doldurmak sitiyormüş gibi derin derin nefes alıyor. Korktum! Bahçe kapısını açlım. Elimi u- zattım. Biraz uzunca fakat terbi - ye dairesinde öptü ve dedi ki: — Gene görüşelim hanımefen- di... Sizi rahatsız ettiğim için af- fınızı diler ve kabul etmek lüt- funda bulunduğunuz için de teşek- kür ederim.. Her halde bugünler- de sizi Adaya beklerim, Telefon- la emredersiniz. — İstediğiniz gün ve istediğiniz saat emrinize ama- deyim. Siz bir kere gelip köşkü geziniz, konturat işlerini avukatı - nızla hallederiz. Terbiyeli konuşuyor ama, a - henginle gene bir âmirlik var.. — Ben size telefon ederim be- yefendi. Biraz daha düşüneyim deve — Nasıl emrederseniz hanıme- fendi. iğildi, selâm verdi. Kapıyı arkasından O kapadım. O, yoldan aşağıya doğru iner - ken, ben köşke doğru çıkıyorum. /Devmm varr) Berlin büyük elçimiz Berlin Büyük Elçimiz Kemaled- din Sami Paşa dün akşamki tren le Ankaraya gitmiştir. > im İl lk Haberleri ger vaar rar snap sa0010p004n8 vü A AEENEED Mersin limanından ithalâtımız ve ihracatımız Mersin Ticaret Odasından ge- len bir rapora göre geçen sene zar- fında OMersinlimanı vasıtasile memleketimize 4.701.160 lira kıy- metinde ithalât yapılmış ve bu li- manın ihracatı 5.987.936 liraya ba- liğ olmuştur. Bu rakamlara göre Mersin limanmın 1932 senesi ihra- cat fazlası 1.167.776 liradır. Mersin limanı vasıtasile memle- ketimize 1932 senesi zarfında en fazla ithalât yapan omemleketler sunlardır: Almanyadan 1.5 milyon, İngil- tereden yarım milyon, İtalyadan yarım milyon, Japonyadan, Mısır- dan, Belçika ve Rusyadan yarım- şar milyon ve o Çekoslovakya ile Hindistan, Fransa, İsviçre, Ameri- ka ve Suriye yüz bin liraya yakın- dır. Mersin limanından İngiltereye bir buçuk milyon, Fransaya, İtal- yaya birer milyon, Filistine, Al- manyaya, Suriyeye, üç yüz bin ve Mısır ile Bulgaristan ve Yunanis- tana Z yüz bin liralık mal gönderil- miştir. Mersin limanından en çek ih- | raç edilen mallar da şunlardır: Arpa, çavdar, buğday, © yulaf, tohumlar, meyvalar, fidan, çiçek, ağaç, kömür, kereste, pamuktur. Mersin limanından memleketi- mize en çok ithal edilen maddeler de şeker, kahve, kakao, pamuk ip- liği, pamuk mensucat, her nevi de- mir ve çelik, makinalar, (petrol, benzin ve tıbbi eczadır. Türkiyenin taze mey- va ihracalı hakkında ; rapor (| İstanbul Ticaret Odası Türkiye- nin taze meyva ihracatı hakkında bir tetkik raporu bazırlamağa baş- lamıstır. Raporun çok mühim €sas- lara istinat etmesi için (o İstanbul kabzımallarına müracaat edilecek ve kabzımalların fikirleri tespit e- dilerek rapora ilâve edilecektir. Memur kooperatifi İstanbul Ticaret Odası o memur kooperatifinin umumi meclisi bu- sür toplanarak kooperatife ait me- seleleri ve bir senelik — bilânçoyu tetkik edecektir. Türk madenelliği Ticaret Odası kongresi tarafın. dan seçilen madenciler encümeni dün Ticaret Odasında içtima ede- rek kongreye Türk (o madenciliği hakkında bir rapor veren Sadred- din Enver Beyin izahatın: dinlemiş tir. Encümen iki içtima daha yapa- rak rapora ait tetkikatmı ikmal e- decektir. Fransaya hububat ihracatımız Memleketimizden 1932 senesi zarfında Marsilya tariki ile Fran- saya yapılan hububat ihracatı ye- künu 500 bin ton miktarındadır. Fransanın ayni limandan ithal »tmiş olduğu hububat yekünu ise bir buçuk milşon tona baliğ olmak *adır. Evkafia Belediye arasındaki ihtilâf Evkaf ile belediye © arasındaki .hülâflı meseleleri hal için yakın- la bir komisyon teşkil olunacak- tar. Bu komisyon ihtilâfları idari şekilde halle çalışacaktır, : sağa öd ei ee lk aranı eri hamalı öldüren hamal.. * Katil hamal Yakubun binaullâhı | yıkmaktan uzun müddet çekinişi.. İstanbul ağır ceza mahkemesin | sebep olanlara karşı, içinde bir de, bir müddet evol Karaköy rıh- | tahrik tesiri vardı. Ve haksız ye « tımında bir hamal: öldüren bir ha | re başına getirilen hâdiseden > malın muhakemesi son safhasına | larca sonra, adam öldürdü. Tıb gelmiştir. İ adli raporu, tahrikin devamını tas. Öldürülen Bekir çavuş, öldüren | pit etti. Bu, ceza tayininde naza - Yakuptur, Hamalım hamalı öldür | ri dikkate alındı. mesine sebep şudur: Bekir çavuş, Tahrik tesirinin ani olması, Yakubun karısı HatiçeHanımı ka | değildir. Bazen de haksız bir he çırmış, hemşiresi Gülsüm Hanı « | reketin verdiği tesir, ruh üzerin mın evinde beş gün alıkoymüş. O | tesir bırakarak, yürür. Bu sı vi nu kocasından boşatmak ve ken - j aradan zaman geçerek işlenen ci- disine nikâhlamak istiyormuş. Ka | nayette de, tahrik tesiri bulunabi- dın, memleketinde tarla sahibi, | lir. N oldukça hali, vakti yerinde bir ka Yakubun hali, kendisinin mü dınmış., , tevekkil bir adam olduğunu gös - - Kanadı kırılan kuş! teriyor. Evelâ, tahammül etmiş, Dün evelâ bir kaç şahit dinle - adam öldürmekten, “Binaullâh,r nildi, Hamal Apdullah, Mıhçı | yıkmaktan çekinmiş, fakat niha - Mehmet, Hamal Hasan, - kahveci | Yet daha fazla tahammül edeme » Hacı Gılam oğlu Mehmet Ali.. | miş. Kaldı ki, Bekir çavuşun öl - Bunlardan, Bekir çavuşun cinaye- İ dürüldüğü gün, Yakuba “karını tine sebep teşkil eden hâdise hak- | kaçırdım da sen hâlâ rıhtıma a - kında kendilerine neler söylediği soruldu. Karşılaştırmalar yapıldı. Bu arada kahveci Mehmet Ali, şunları anlattı: — Hamal Hasan, Bekir çavu- şa “kadını ne diye kaçırdın. Bu yaptığın iş yakışık alır mı?,, dedi. O da “o bana ait bir iş Sen ne ka rışıyorsun?, ,cevabını verdi. Bu kaçırma işinden sonra, Ya- kup, kahvenin bir köşesinde gün- lerce kanadı kırılmış kuş gibi o- turdu. Nihayet, dokuz, on gün sonra onu vurmuş. Vurduğunu ben görmedim, işitim. Ben, doğ - rusunu söylüyorum. Öldürenden de korkmam, ölenden de! Şahitlerin dinlenilmesi bittik - ten sonra, müddelumumi Kâşif B. şu istekte bulundu: — Anlaşılıyor ki, Bekir çavuş, Yakubun karısı Hatiçe Hanımı ka | çırmış, onu nikâhlamak istemiş, | bunun üzerine cinayet işlenmiş. Şahitlerin ifadelerinden anlaşı * lan, cinayete sebep bu olmuştur. Bu, şüphe yok, suçlu lehinde bir sebeptir. Ancak, tahrikler, hâdi - seyi müteakip, ani olarak mevzuu bahis olur. Gazep ve şiddetli elem tesirile hissiyata hâkim olama - mak... Bununla beraber, bazan, alâkadarın ruhi ahvaline göre, biraz geç te olabilir. Meselâ, ba - zı insanlar, gazeplerini bir radde ye kadar yener ve daha fazla da- yanamıyarak, nihayet silâhı çeker ler. Bu itibarla, Yakubun ruhi ah - valinin tetkiki icap eder, kanaa « tindeyim. Bu adam, haksız bir ha reket karşısında, dokuz, on gün sabır ederek, haksızlık yapan a- damı, sonradan gene tahrik tesiri nin devamı suretile öldürmüş ola bilir mi? Ruhi ahvali nasıldır? Hırsı, ne kadar sürer? —Tıbı adli bu hususta müspet, menfi bir rapor versin, İki tara - fın hakkının lâyikile korunması için, ben bunu lüzumlu görüyo - rum, Mahkeme lüzum görmezse, esasa dair mütaleamı söylemeğe i de hazırım. Buna karşı . Bu isteğe karşı, suçlunun vekili Sadi Bey, şöyle dedi: — Ben, Tepebaşındaki “Lon « dra,, oteli sahibi Kofakos Efendi- | yak basabiliyorsun, ha? Dur, yü- kümü bırakayım da seni yok ede- yim!,, dediğini, müekkilim söylü- yor. Bu ifadesinin aksi, sabit de “ ğildir. we ği Bence, tıbbı adliden rapor i nilmesine lüzum yoktur. B beraber, gene siz bilirsiniz. “iğ | Reis Aziz, aza Asım ve Tahir Beyler, sözler birlikte (ol müddeiumuminin isteğinin yeri ne getirilmesine lüzum olmadığı na karar verdiler. 2 Cezayı azaltarak ,, Müddeiumumi Kâşif Bey, esasa dair mütaleasını bildirdi: v — Yakup, 31 ağustos 1932 çar şanba günü saat on birde taban - ca ile bir kaç el ateş ederek, Be - kir çavuşu yere sermiştir. Alnına isabet eden, dimağı parç m kurşun, ölüme sebep olmuştur. yi Diğer taraftan, maktülün, İunun karısını, hemşiresinin e götürerek beş gün salıvermedi; onu boşatıp kendisine nikâh a çarelerini düşündüğü de sabittir. Hatiçe Hanım da bunu teyit edi-. iyor. e. Şu halde, Yakubun haksız ve çirkin hareketin tesiri altmda Be kir çavuşu öldürdüğü kaydile, ce za kanununun 51 inci maddesi göre cezası azaltılarak, 448 ii maddeye uygun şekilde Güleği dırılmasını isterim. a Müdafaa için, muhakeme 18 mart cumartesi günü saat on bu çuğa bırakıldı. Bugün şehir meclisinde | Şehir Meclisi bu gün topla nacak, Mezarlıklar şubesi mü - İ dürü geçen celse sorulan sual - lere cevap verecektir, Azadan İş mail Şevket Bey geçen sene çeye mezarlık inşası için 20000 ra konmuş bulunmasına rağmı n yirmi paralık bir iş yapılmadığını. söylemişti. İsmail Şevket Beyin bu tarifi haklı görülmemektedir. Tah. Perma bir kısmı ile cenaze sevin. bil ve arabası alınmıstır. Yirmi b İltir ile mezarlık yapılmasına - aklen ve ne de maddeten imkân yoktur. Asri bir mezarlık ancak 3 yüz bin liraya çıkmaktadır. > — a — (| Zizaat müdürü Ziraat Müdürü Tahsin Bey, nin vekili idim. Bu adam, iflâs et | kalı çiftliğinin hesaplarını ve mali miş, oteli elden çıkarmıştı. B Dk na | vaziyetini tetkik etmektedir, Me vx medi Msi Mae ii

Bu sayıdan diğer sayfalar: