20 Mayıs 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

20 Mayıs 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KADIN aairinanu Landru, frerler mektebinden çı- kar çıkmaz, kendisinden bir yaş büyük bir kızı sevmişti. Kiliseye giderken gördüğü bu kızın annesi bir çamaşırcı idi. İsmi Mari - Cat- ii herine Remy olan bu kızla mace- © — rası, Landrunun hayatında mühim bir rol oynıyacaktı. On altı yaşından yirmi yaşına kadar Landru bir mimarın yanın- © da çalışmış, sonra bir kurşun dö- © kümhanesine girmişti. Fakat or - da arkadaşlarile bir olmağı dü - — şüünmez, daima yüksek tavırlar ta- > kınır, kolalı gömlek giyindirdi. - Hem böyle memur vaziyetinde ça- ii lışmakta da hoşlanmıyordu. Ken- di başına bir iş yapmak istiyordu. Askerliği bitirip dönünce, Lan- dru, Matmazel Remy ile evlendi, ve bu kadından daha evvel olmuş - olan bir kızı, kendi çocuğu olarak tanıdı. Landru, artık yalnız başına ça" lışmağa karar vermişti. Kendisini mimar olarak tanıttı, bir yazıhane açtı. Sonra, 1900 senelerinde bir bisiklet fabrikası ile meşğul oldu. Bir seneden az bir zaman içinde, biriktirdiği bütün paraları sarfetti ve başka bir tarafa taşındılar. O- rada, Landru ilk hırsızlığı yaptı. Bişikleti olan bir memura ihtiya - cı olduğunu ilân ettirmiş, bir yan- — dış adres vermişti. Bu adrese, bir talip gelip müracaat edince Lan - © dru onu karşılamış “yukarıya bu- yurun,, diye çıkartmış, kendisi bi- siklete binince. kaçmıştı ve polis tam onu yakalıyacağı sırada da kurtulmağa muvaffak olmuştu. Bundan sonra Landru, bir sürü — hırsızlıklar daha yapmış, 1904 ten © 1914 e kadar, yedi defa mahküm olmuştu. a SM Anası ile babası, çocuklarınm © bu ahlâksızlığından müteessir ola- rak, Agen kasabasına gelmişlerdi. Annesi 80 yaşında, 1912 senesin - de orada ölmüştü. Bunun üzerine hi babası, oğlunun yanma döndü, fa» » kat Landru hapiste idi, Adamca- © ğiz hem karısınm acısına, hem de oğlunun ahlâksızlıklarma dayana” © — mıyarak kendini Bolonya orma - nında asmıştı. 1914 temmuzunda Landru, gr Sosyalistlerin Fransız hükümetine bir mektupları * © PARİS,19(A. A.) — Havas © ajansı bildiriyor: Ayan azasının ekseriyeti, bil » çi Kaiyyo bütçede yazılı masraflarm — yeniden azaltılması dileğini göster mişlerdir. Meb'usan meclisindeki ekse - riyetin en ehemmiyetli unsuru o - lan sosyalistler başvekil M. Da - ladyeye bir mektup göndermeğe karar vermişlerdir. Sosyalistler bu mektuplarında yalnız milli müda - faa tabsisatından yüzde beş nispe- tinde tenzilât yapılmasını istedik: lerini, diğer nezaretlere ait tahsi- satın herhangi bir suretle azaltıl © — masıhristemediklerini anlatacak. lardır. v Meb'usan meclisindeki sosya - — list grupu bu mektubun metnini kaleme almak için dün sabah bir toplantı yapmıştır. Hazırlanacak bu mektupta gru- G —s— VAKIT 20 Mayıs 1933 İLandrü Ve Nişanlıları REAENEREE EEE ESANEASEEEEANAEEEAEAAEEAAESEEUNUNA0EEEENANESA KEN Laz liği KATİLİ <> | ; yy aym Son senelerinde bile kadın peşinde koşan bu ihtiyar, dünyanın gün g yaben sekizinci defa mahküm olu» yordu. Gıyaben diyoruz, çünkü Landru, dört çocüğu ve karısmı başka bir yere nakletmeğe muva- fak olmuştu. Landru ise kalkıp ilk nişanlısı ve kurdanı Madam Cuchet ile bir- likte bir ev tutmuştu ve Mösyö Fremyet ismini takınmıştı. Bu tarihten itibaren Landrunun katil hayatı başlıyor. Landru, na- sıl olup ta bu işe başlamıştı. Bu-| nu şöyle izah edebiliriz. 1909 se -| nesinde, Landru, Lille şehrinde! bir izdivaç ilânı koyarak genç bir kadın elindeki eshamı dolandır- mış, fakat kadın, dava etmiş onu yakalatıp mahküm ettirmişti, Lan-! dru, acaba bu meseleden sonra mı| büyük plânını hazırladı. Her hal- de öyle olacak. Gene eskisi gibi nişanlanmak suretile kadınları do- landıracak, fakat sonra şikâyet et- mesinler diye onları ortadan kal - dıracaktı. Bir nokta daha var, Landru, bu işlerle meşğul olduğu sıralarda, bir taraftan da ailesile temas etmekte devam ediyordu. Nasıl oluyordu da bu canavar, ai- lesinin içinde rahat rahat, onlara hiç bir şey sezdirmeden vakit ge- çiriyordu. Şurası muhakakki ,Ma-| dam Landru, kocasının cinayetle | rinden tamamen bihaberdi. Va -| kıa bir bankaya giderek, esham | değiştirebilmek için kendisini Ma- dam Buisson olduğu hakkında! şüpheler mevcut ise de, bu nokta- da, Madam Landrunun tamamen bigünah olduğu anlaşıldı. Çocuklarına karşı da Landru| gayet iyi bir baba idi. Evine git-| tiği zaman, tam bir aile reisi gibi hareket ederdi. Yalnız, karısına, gıyaben bir mahkümiyeti olduğu - | nu söyler, yakalanmaktan korktu- | ğunu ilâve ederdi. Madam Landru | çamaşırcılık yapar, geçinirdi. ! Landro, eline para geçtiği za - man, yani, Gambais de muvaffa- kiyetle bir iş gördüğü zaman ka - rısıma ve çocuklarıma para gönde- rirdi. Bu suret, 1916 senesinden 1919 senesine kadar, Landru, evine, 5.458 frank vermişti. (Devamı var) Çin ve Japon VAŞINGTON, 19 (A. A.) —| Japon büyük elçisi M. Debuşi ga-| zetecilere yaptığı beyanatta Japon | yanın, büyük Çin seddinin cenup| kısmında Çinliler tarafından ani | hücumlarla rahatsız edilmiyeceği ! hakkında emniyet hâsıl eder et - mez asıl Çin topraklarını tahliye niyetinde olduğunu söylemiştir. M. Debuşi, Çinliler tarafından bir tahrik olmadıkça Japonya - nın Pekin ve Tiyençin. şehirlerini almak tasavvurunda ( olmadığını da ilâve etmiştir. Bundan başka M, Debuşi, Ja - ponyanın yen kıymetini istikrar | ettirmeğe girişmeğe hazır olduğu- | | Bir türlü uslanmâk irine doğrusu © afalladım. nu da söylemiştir. 300 sene yaşıyacağını umarken o.mrasesnaesessen. saeanne ear sansin se sane eaenama asa aa saya yaşında ölen Çinli ile mülâka i 256 alâka uyandırdığını, istikbalin mazi ve halden daha güzel olacağını söyl Geçenlerde, dünyanın en yaşlı | dırmamak için, bu bahse hiç te -| Çünkü, siz Avrupalılar, adamı Çinli Li — Çing — Yunun | mas etmedim.: Bununla beraber, | mükemmelleşme ve medenilef 256 yaşmda olarak öldüğünü yaz-! 250 yaşını geçkin olmasına rağ -! Mükemmelleştirme ve met mıştık. Bu adamla son senelerin -| inen daha ancak 100 yaşında gö «| tirme inhisarlarına sahip ründüğünü söylemek suretiyle bir | kşdoğmuciygömemhek e € ? de görüşmüş olan. Johan Lustig isminde Avusturyalı bir seyyah, o zaman yaptığı dikkate değer bir mülâkati, bu vesileyle tekrar neş- retmiştir. Avüsturyalı seyyahın, Asya se - yahati esnasındaki ihtibalarını not ettiği defterde, bu mülâkat “şöyle tesbit edilmiştir? Kadın peşinde ! “1 Nisan, 1929.. Nihayet bugün, Li—Çing—Yunla görüşmeğe mu- vaffak oldum, Bir kaç gün evvel ziyaretine gittiğim vakit, kendisi - ni evde bulâmamıştım. Evdeki ka- rısma, dağdâ ot toplamağa gittiği- ni söyliyerek ,dişarı çıkmıştı. Fa - kat karılarından en genci olan doksanlık karısı, onun bu maksat- la dağa çıktığına inanmıyordu . Bana, başını sallıyarak, şöyle de - mişti; — Bilmezsiniz, ben onun elin - den neler çekerim. Evde oturma - sını, artık yaşı ilerlediğini, mâce - ralar peşinde koşmamasını, istira - hata muhtaç olduğunu söylerim, Hiç aldırış etmez. Nebat kolleksi- yonu meraklısıdır, ama böyle ev - den uzaklaşmaşının mutlaka söy - lediiğ gibi dağda ot aramak mak: sadiyle olduğuna hiç inanmam .. Çünkü, ben onun huyunu bilirim . ilmiyen bir çapkındır!. Sanki 100 yaşında bir delikanlıymış gibi, kadın peşinde koşar! Halbuki, yaşı 250 yi çok - tan geçti! Bir dayak faslı Bugün, kendisiyle karşılaştı - ğım zaman, 70 torunundan en kü- çük torunu olan 70 yaşındaki bir ihtiyarı dizleri üzerine yüzü koyun yatırmış, elindeki yelpazeyle bir temiz dövüyordu. Yelpazeyle döv- meği galiba okşayış sayiyordu, ki arada yalpazeyi yanına bırakarak, eliyle de hızlı, hızlı vuruyordu .. 70 lik torununun nefes nefese bir halde inlediğini görünce, da - ha fazla tahammül edemedim, ka- bahati ne olursa olsun, bu seferlik affelmesini rica ettim. Bunun ü - zerine, tekrar eline aldığı yelpa- zesinin kenariyle, torununun başı- na dokunarak, mırıldandı: — Haydi, kalk, defol! sakın bir daha hakkımda kötü sözler söyle- me. Karşılık vereyim, deme.. Ni- nene benim çapkınlık ettiğimden bahisle, kadını başıma kaldırma . Sen kendi çapkınlığınm hesabmı kendi karma ver, Benimle uğraş - ma, haydi! Zinde duruşlu ve .. Dünyanın en yaşlı adami hak - “İteakip; ilâve'etti: © komplimanlar yaparken, tavır ve hareketinin de tam mânasiyle e - bedi bir gençliği gösterdiğine işa- | vetle, bu hususta çok faydalı da| olsa, bir imada bulunmaktan ken - | smda, şunları da söyledi: ©, dimi alamadım. Çok zinde duruşlu, hafızası ta- mamiyle yerinde ve pek zeki o - lon Li—Çing—Yun, öyle tahmin ediyorum, ki bu husustaki imamı da sezdi. Lâkin, hiç oralı olmama- ğı tercih etti. Bana, şu cevabı ver- di: Ümit ve temennisi — Eğer doğuşumun 300 üncü yıl dönümünü tes'it etmek mukad- derse, beni gene böyle zinde bu - lacaksmız. Bu, sizin için bir fev - kalâdelik de benim için öyle de- ğil. Ve doğrusunu isterseniz, 300 yaşına kadar © yaşamam da, im- kânsız bir şey sayılamaz. Yaş 250 yi geçtikten sonra,.... Niçin müm * kün olmasın? Biran, durdu, düşündü, sonra ga rip bir tebessümle, devam etti: — Tabii muhakkak diyemem. Hiç bir insan, ne kadar yaşıyacağı nı muhakkak bilemez. Bunu ancak bizi yaratan bilir, büyük Allah bi- lir?, Gene kısa süren bir sükütu mü- — Biliyor musunuz, dünya, gün geçtikçe daha ziyade alâka uyan- dırıcı bir şekil alıyor. Meselâ, eski- den ancak bir sene içerisinde olan değişiklikler, şimdi bir günde olu - yor. Dünya ahvalinin sonunu çok merak ediyorum. İnsan, yaşadıkça i bir yüz ekşitişle, ilâve etti? daha çok yaşamak istiyor. Benim arzum da, daha çok yaşamaktır. En az 300 sene!. Mazi ve istikbal Ben, bu aralık mazinin daha gü- zel olduğundan bahsedecek ol- dum. Bu mülâhazamı, şiddetle red delti: — Siz, daha ağzı süt kokan ço - cuklar, bilmem neden, böyle düşü- nüyorsunuz! Dünya, git gide daha | alâka verici bir mahiyet gösteri- yor. Bu mahiyet, mazidekinden | daha hoştur. Hal, maziden daha! güzel, istikbal ise, halden de güzel dir, Ben, buna eminim!. Yalnız, hâdiselerin dışında kal- mamağı, hâdiseleri yaşamağı bil - | melidir. Muhitin o zaman zevkine varılır. Bundan senelerce evvel, daha ben çocukken, meşhur “30 / sene muharebesi,, henüz neticelen mişti. O zaman, herkes artık dün- yanın sonu geldiğine kanidi. Kr- yamet kopacaktı. Ne gezer! Dün - kında: bir kaç gün evvel karanta- ya, hiç durmadan döndü, bâlâ da rafından söylenilen sözlerin doğ- | dönüyor. Böyle bedbinliklere ka - ruluğunu teyit eden bu hitap üze - 70 lik İ pılmak, manasız şey! İ Konuşmamız, devam etti. Ko - itoronun çapkınlığıma bile az, çok | nuştukça, yaşı 250 yi geçen ada - zaMkİe dövalö dileğinde olduğu â saşıp kalırdım. Halbuki, yaşı 250-| 9m bilgisine hayran oluyordum. çıkça söylenecek, grupun hareket- | yi geçen dedesinin da kadın pe -/ O, alelâde bir adam değildi. Bir lerinde serebst kalmasını temin i- | şinde koşması! İnanılacak şey de- âlemdi, çin ihtilâfa sebep olan noktaların| gil, ama karısının bir filozoftu bir bakıma sözlerinden | da, bir fevkalbeşer! konüşürken, açıktan açığa bildirilmesinden vaz | sonra, kendi ağzından işittiğim bu ben tarih bilgisinin bu kadar etraf- geçilecektir. Grupun mümessilleri | sözler, her halde acayip bir haki «| lr olmasına hayret gösterince, şu dileklerini M. Daladyeye ağızdan | kati ifade etse gerek! , pun hükümetle bir arada çalış *İanlatmakla kalacaklardır. ben, vi) Her ne halse, kendini v di di. da ş mukabele de bulundu: ne Bu hayretinizi tabit bulurum, gi raemar gl d nız. Sanki, bu yalnız siz Ay lara mahsus bir imtiyazdır!» 7 İnsanlar, hadiseler * Li-Çing-Yun, konuşmamı? — 250 seneyi arkasında kan bir insan, insanları ve * leri olduklarından başka fazla ehemmiyet vererek, fi yüterek mütalea ve telâkki zaafından sıyrılıyor. Daima, kanlılıkla karşılamak... HeP , da geçer yahu!,, demek. 5“. hayat hakkındaki prensibin: ma budur!. Yelpazesini kımıldatarak; bir ruzgârla serinleyen a yüzünü, daha ziyade ” Zz 24 “5 Ex >. #0 — Hiç değilse, daha 300 Y kadar yaşamak isterdim. dünya ne hal alacak? Bu kaf”. şın neticesi ne olacak? Bunu mek, çok istediğim bir şey! Emin olduğum bir cihet “94 da, insanlar, istikbalde de "4 akıllıca hareket etmiyecek' Nasıllarsa, öyle kalacakları Hf hetten öyle.... Evet, öyle. B il eminim!.,, Ot, efsane mi? ! Avusturyalı sayyahın, söğgi esasmdaki'intibalarmı rot © defterde yazılı olan mülakee” kadardır. Dünyanın en ihtiyar adal rak 256 yaşında © ölen Çif” nebat kolleksiyonunu en Bi batlarla zenginleştirmek için raşırken, keşfettiği bir otü © natıp devamlı surette suyu” mek sayesinde, . bu kadar Y9X bildiği söyleniyor. Bu seyyah, kendisine bU ta da sual sormuş, bu meb.” olduğunu da öğrenmek # fakat Li - Çing - Yun, önü” mamıştır. yi Akseden haberlere göral Vi zun ömür bahşeden otun 0 ot olduğunu, ailesinden yokmuş. Li - Çing - Yum dağdan kendisi toplar, ; kaynatır ve suyunu içer, * rine de arada sırada içiri gin nebat kolleksiyorun” tun bulunup bulunmadıği linmiyor. Bununla berabe, leksiyon, mükehassıslar” w dan tetkik olunacakmıs* Acaba 256 sehe ye Çang - Yun, . kendisin”. 4 başkalarının bu saadett&” etmelerini neden iste değilse 300 sene | yaşd? nın verdiği inkisarla Bö? lerinin yaklaştığını & wan bile bu sırrm İS İhtimal, böyle bir hot sirile..... Yahut ta, bU bahşeden ot hikâyesi efsaneden ibaret! Borsa kanununa © Borsa kanununa m* kette'bulunan ve i P iddin edilen Haçik 98 Misak oğlu Hamparsuf” yan oğlu Eskon efen umumiliğe verilmi im s3 w - Vİ A a şi 4 ezik pre ml k e IE TE AES LEE Ğİ EL WE > İE

Bu sayıdan diğer sayfalar: