23 Haziran 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

23 Haziran 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BY Şe ar di İaş Tarafı 1 inci Sayıfada) m kanlı satırda bu suale ce- » veriyor. Hâdise mahalline ge- | ümet tabibi bey satırı eline | maktulün zevcesi Huriye HM ma doğru yürüdü: i > Hanım dedi, buraya bak... üzerindeki lekeler taze in - İİ kanıdır! Bak, burada bir kaç İde saç telleri var.. Satırı hâdi- İk, 9 sonra tenekelerin arkasına MW miskladın?. iye Hanım bu sırada titreme Başladı 8 yi Kaviyyen beyim! dedi. Kat- v » Ben saklamadım. Odada “İvesi değiştiriyordum; çıplak - İş Hiç bir şeyden haberim yok... | ız bildiğim ve duyduğum şu- ki: Hamit geldi. Kocam Ah » bağırdı: >> Kanına susayan adam dışarı- i ” İsi! ” Deği, Kocam kapıyı açarak dr - Ya fırladı. Tabanca seslerini “m. Ben de kapıya çıktım. Ha- | kaçıyordu. Kocam aldığı yara- Macısile sersemleşmiş bir yazi- | İk bulunuyordu. A İL wiye göğsünün ve kolunun ü - «) “eki kan lekelerini gösterdi: ZİR Bakınız, lekeler bile duruyor. ; 1 kucağıma alarak yere ya- dj , bir kelime bile söylemedi, eğ r Kan lekeleri pi aktulun kiracı olarak oturdu- yburtlu Dursun ağanın evi - |, Önünden katil Hamidin evinin ir kadar kan lekeleri uzanmak «İl, Odada kan lekeli (İyide maktulu suçlu mevkiine l dır. Yani taarruz eden ul Ahmettir. İdi bu ifadeler ve delâil kar- , la zabıta amirleri cinayetin şu yapıldığına hükmediyor - , Maktul Ahmedin karısı Huriye © ANKARA CİNAYETİ | et mi, Hamit mi? ev- velâ kim taarruz etti? Mluriye hanımın evinde saklı kanlı dilatır ve sokakta görülen kanlı izler... i aile dostları ve akrabaları huzu - bir satır! ile Dursun ağanm ifa - i yapılacağından bilcümle ihtiyat y, ma bakkal Hamidin musallat ç gerek Huriye Hanımın ve ii “se komşularının ifadesile sa- met, Hamitten yakayı sıyır - ve mahalleyi alt üst eden de- du nihayet vermek için ki İle oturduğu Dursun ağanm e - çıkmağı ve Dağ mahalle- ti kendi evine gitmeyi karar- #mitşır. Karı koca hâdise sa- *$yalarını toplıyarak evlerine seklerdi. Ahmet mahalleden an evvel Hamitten bir n almağı düşünüyor ve eline İyi “diği satırı, evlerine pek yakın Naş Hamidin oturduğu yere Ür eleemmnileşkin başma hı ve kaçarak civne dönü - r ii ) i ve araları göğsündedir. a #eçtikçe ağırlaşmaktadır. takip ediyor ve Şehircilik M. Agaş. Istanbul imarını söylüyor Fakat ne yapılacağını raporda bildirecek İstanbul plânr!için açılan müsa- ! bakaya iştirak eden şehircilik mü- tehassıslarından'M, Agache dün! akşam Güzel Sanatlar Akademi - sinde şehircilik hakkında bir kon - ferans vermiştir. Bu ayın yirmi ialtısmda Parise gidecek olan BI. Agache dün bir muharririmize şunları söylemiştir: “.— Ankarada çok iyi kabul gör düm. Oradaki mimar şe mühen - disler benim için;'bir çay ziyafeti verdiler. Vukubulan bir davet üze- rine Halkevinde #ehircilikten bah- settim. , Ankarada Yenişehri, Nümune çiftliğini, civardaki yeni köyleri gezdim. İstanbulda yapmakta olduğum tetkikler epey ilerlemiştir. Birkaç güne kadar memleketime dönece- Katilin ifadesi Katil Hamit evvelâ hâdiseyi in- kâr etmek istemiş ise de bir şaş -| kınlık neticesinde bu yola saptığı | anlaşılmıtşır. Katil şimdi hâdiseyi olduğu gibi anlatmaktadır. İfade - sine göre maktul Ahmet elindeki satırla Hamide tecavüz etmiş ve Hamit te canmın kurtarmak için tabancasmı çekerek Ahmede ateş etmiştir. —— Merzifon kollejinde Merzifon, (Hususi) — Bura A- merikan Kollejinde Türk çocukla- rı tarafından güzel bir müsamere verildi. Müsamere Kız Hayat mek tebinden yedi hanımın şehadetna- me alması münasebetile tertip edil rnişti. ğ ğim. Şehir hakkında edindiğim fi- Nikâh kirleri şimdiden söylemek istemiyo rum. Bunu, belediyeye vereceğim Kars eşrafından Hatumi zâde li ecele Yak vel Mahmut Beyle Divanı muhasebat reislerinden merhum Ahmet Beyin | söyliyeyim ki, İstanbul plânı ya- pılmasında en çok müşkülâta tesa- Nihayet Simon haykırdı: ! — Bu hain Nasraninin dayasile daha fazla meşgul olamayız, Bu ha ini Nikanor kapısına (götürünüz. Onu zincirlerle bağlayınız. Ve o - rada aç ve susuz ölmek üzere bıra” kınız. Bütün İsrail oğulları ile o- nun dostları olan Romalılar, hai - nin akibetini görsünler. Yalnız Be- noni biraderimizin istirhamma mebni hükmü akşam üstü icra edi- niz. Şayet bu kadın bize Marküsü nasıl sakladığını anlatırsa onu ser- best bırakınız. Mesele bitmiştir. Götürün bu hain karıyı! Onu tekrar Teofilin soğuk ce - cesedi yanına götürdüler. Meryem evelâ ekmeğini ve etini yedi.Sonra | yere serildi ve uyudu. Uyandığı za man büyük babasını başımın ucun - da gördü. İhtiyar, beli bükük ya * hudi onun başı ucunda inliyerek: — Sana veda etmiye geldim! evlâdım! dedi. İstersen kendini kurtarabilirsin. Şu adamı nasıl ka- çırdığını bana anlatmaz mısm?, — Söyliyemem?. — Söyliyemezsen, öldürülecek sin! — Söyliyemem! babacığım. — Kızım. Benim de iki günlük kızı Fahriye Hanımın (nikâhları - dün Bakırköy belediye dairesinde | düf edilen bir eşhirdir. Fakat şehir rile icra olunmuştur. Yeni evlile - re saadet dileriz . b Askerlik 1 inci fırka askerlik dairesi re- isliğinden: 1 — 1076 sayılı ihtiyat zabitleri ve askeri memurları Okanunu ile tatbikatına ait talimatname muci- bince her sene olduğu gibi 1933 senesi Haziranınm birinden niha- hayetine kadar ihtiyat zabitleri ve askeri memurların (yoklamaları nisbeten kolaylaştırmıştır. Çünkü şehir hükümet merkezi olsaydı, bü tün nezaret binalarını bir yerde toplamak icap edecekti, halbuki İstanbul dağınık oldüğu için ba ol- dukça güç bir işti. Yeniden yapı - lan bir şehri ise bir hükümet mer- kezi olarak tanzim etmek kolay - dır. Parise dönünce raporumu ha- zırlamağa başlıyacağım. Üç ay ka», dar sonra bu raporu belediyeye yol lıyarak neticeyi bekliyeceğim, Plâ- ni benim yapmaklığım tensip edil diği takdirde yanımda bir kaç yar- dımcı ile birlikte tekrar İstanbula gelerek İstanbul plânı için bir “ip- tidat proje,, hazırlamağa başlıya” cağım. Bunun için $ehirde yer yer esaslı tetkikler yapacağım.,, M. 'Agache Gazi Köprüsünün as- ma mı, yoksa adi Köprü sisteminde mi yapılması lâzım geleceği hak - kındaki sual üzerine de şöyle de- miştir: “ — İstanbulda köprü meselesi- - zabitleri ve askeri memurlarının mukayyet bulundukları askerlik şubelerine bizzat veya taahhütlü mektupla müracaatları, 2 — Yoklama müddeti bitmek üzeredir. Şimdiye kadar müracaat etmiyenlerin istical buyurmaları. $ Üsküdar askerlik şubesinden: Bekaya 325 doğumlu ve bunlar- la muameleye tabi orta ehliyet - namesi bulunan kısa hizmetli EF, lerle ayni ehliyetnameli 326 ve 327 doğumlu muallimler ve gene orta ehliyetnameli ve 326 doğum- nin tekikiyle de meşgul oldum. Bu lularla daha evvelki doğumlular - | mesele üzerinde bir fikir de edin - dan kalmış olan tabip, diş tabibi, | miş bulunuyorum. Fakat bunu an- baytar ve eczacılar | — temmuz | cak raporumda bildireceğim. Bir —933 tarihinde hazırlık kıt'ala - sehrin plânı yapılırken o şehrin el- rında bulunmak üzere sevkedile -! li sene sonraki vaziyetini ve ihti- ceklerinden bu kabil EF. lerin eh- | yaçlarını da göz önünde tutmak liyetnamelerile beraber 29 — ha- | lâzımdır. Bu noktadan plân hak - ziranR933 perşembe günü Üskü - | kında tetkikler yaparken köprü dar askerlik şubesine müracaat - meslesini de nazârı dikkate alaca- ları lâzımdır . "ğım tabiidir.,, Büyük TAYYARE Piyangosu 15 inci Tertibin 3 üncü keşidesi W “dalarının kapısı önünde ta - it Ahmede ateş ediyor.. Za tesbit ettiği şu vaziyete gö İseye sebebiyet veren mak - b Ahmettir, Ahmedin cesedi oto- Ne, yapıldıktan sonra defnedilmiş bakkal Hamidin yarası 11 Temmuzdadır. Bu keşidede Büyük ikramiye 100.000 Liradır. Ayrıca: 25.000, 15.000, 10.000 Liralık büyük ikramiyeler ve 50.000 Liralık Mükâfat Vardır İli elik * ala adale ali ömrüm kaldı. Romalılar mabedin dış avlusunu işgal ettiler. Yahudi i | milletinin mabedi tekrar yıkılacak ve yahudi milleti ayaklar altnda çiğnenecek. — Titüs size acımaz mı?, — Acımak ne demek. Teslim ©- lursak ya köle olarak satılacağız. | Veya kayserin zafer gerdonesini | çekeceğiz. Onun için sonuna ka - dar harbedeceğiz. — Ben öleceğime kani değilim! — Neden?. Acaba Kalip sana yardım eder mi?, — Bilmiyorum. — Tam bu sırada gök gürültüsü gibi bir ses duyuldu ve dışardan bir ses bağırdı: — Benoni, çabuk gel, seni arr yorlar. — Geliyorum. Artık elveda kı» zım! Anlaşılan yeni bir felâkete uğradık. Şayet dediğini yaparsan beni unutma !. Benoni torununa sarılmış, sonra Meryemi bırakıp gitmişti. Mal aki Nikanor kapısı İki saat daha geçti. Akşam olu- yordu. Zindanın kapısı açılmış ve Kalip görünmüştü. Meryem onu | karşıladı: — Hükmü tatbik için mi geli- yorsun!, — Evet! Gruptan sonra. : — Pek âlâ vazifeni yap karde - şim. — Fakat ben vazifemi yapmı - i ya gelmedim. Seni kurtarm(ya gel i dim... — Nasıl? — Seni kaçıracağım. Seni kaçı” racak dostlarım var. Sonra ben de sana iltihak ederim ve birlikte gi- deriz. — Nereye kaçarız. — Romalılara!... Marküsü ka - çırdığın için Romalılar seni, senin hatırın için de beni korurlar, Ko - can olduğumu söylemen kâfi! — Sen nasıl kaçabilirsin, ordu senin elinde değil mi?. — Fakat ben korku yüzünden kaçmıyorum, senin için kaçıyorum. de bei ie da elisi edib 9 > Veri 23 Haziran 1k Kurt, Kuzu, Kartal Kavgası —-—27 — Muharriri: Ömer Rıza — Bunun mukabilinde ne isti - yorsun?. — Seni istiyorum. — Reddediyorum! Kalip. ğ — Ben de bunu bekliyordum. O halde Romalı Marküse de var * mıyacağına söz veriyor musun?. — Marküs hıristiyan olmadığı için ona varamam. N — O halde ben hıristiyan olmı- ya razıyım. — Olsan da sana varamam. Kalip bir dakika sonra gene söze başladı. — Meryem, ne istiyorsan onu yap. Ben gene seni kurtaracağım, İstersen Marküsle evlen, fakat ben de yaşarsam onu mutlaka ele ve - receğim, Yalnız yaşıyacağımı zan o nelmiyorum. — Ben de sana refakat etmiye- ceğim — Niçin?. in — Kaçmak istemiyorum da on dan! 4 O halde ben de vazifemi ya- parım. Daha sonra seni kurtarmak elimden gelirse gene imdadma ko- şarım. Fakat ümit etmiyorum!. — Vazifenizi yapınız! Kalip. Ellerimi bağlıyacaksan bağla! â — Bağlamıya hacet yok! Haydi çıkalım! ği Ikisi birden çıktılar. Dışarda iki zabit ile iki asker bekliyordu. Zabitlerin biri sordu: — İçeride hayli kaldınız. İti- raf etti mi?, — Hayır. — Kapıya vardığımız zaman iş değişir. Orada geceleri zehir gi- bi soğuk, gündüzler ateş gibi sı - caktır. ; Zabit Meryemi elinden tutarak: — Gel! dedi. Bana şu göğsün deki inciyi ver de onunla bir lok - ma ekmek alayım!. Zabit elini Meryemin göğsüne attı. ; gi Bir anda, akşamın pembeliği i* çinde bir kılıç çaktı ve zabitin kafa tasına inerek onu yere yuvarladı. Kalip bağrıyordu: i — Ekmeği git cehennemde bul Hain! — Ötekiler Klibin bu hareke- | tinden titrediler. a Birlikte yürüdüler, Bir kemer - den bir kemere geçtiler. Sonra al tm ve gümüşle müzeyyen Nikonor kapısına vardılar. Kapının üstünde dört köşe bir bina vardı. Binanın üstünde, tepeleri yaldızlı üç sütun ' bulunuyordu. Hâkim Simon, bun- j i ları kapının önünde bekliyordu. Hemen sordu: d — Kadın itiraf etti mi?, Kalip cevap verdi: — Hayır. Romalıya dair bir sey " bilmediğini söylüyor. eği ! — Böyle mi kadın. |; . — Evek i — Öyleyse onu yukarıya çıka rım, Birlikte yukarı çıktılar. Ve onu. dama götürdüler. Üç sütundan or- tada durana bağladılar. Sonra ha kim cebinden bir tomar kâğıt çr kardı. İçinde şunlar yazılıydı — Nasrani ve hain M Me, burada dost edindiği Romalılar karşısmda ölmiye mahkümdur.,, Bu satırların altında bütün mah- keme azasının isimleri yazılıydı. İ Benoninin ismi de başta idi. Daha i sonra Simon şu sözleri söyledi: i

Bu sayıdan diğer sayfalar: