8 Temmuz 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

8 Temmuz 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İÇE EE | —E. b | EŞ | | | * i >. Bazı meşhur adam YAKIT 8 Temmuz 1933. iyi sereesarnesrarremensasanransamnaaseranı ser eyENE Bee EEEAAAAERANIE ŞEEEREEAN eN KEN EENENEN ların aşkları ÖTE BERİ 6 vereearmarsonamrasamsisesnmenssnaan ve. Orta A frikada, çıplak vahşiler arasında şıklık ve moda “Hükümet yükünü sırtında taşı- yan adam aşkla meşgul olmamalı- dır.,, Bu sözü söyliyen kimdir, bilme- yiz. Fakat bilinen bir şey varsa bu sözün hiç bir kıymeti ameliyesi olmadığıdır.Çünkü hükümet adam larından en büyük mevkilere çı - kanlar arasında da aşka mühim bir yer vermiyen pek azdır. O de- recede ki bir çoğunun sebebi fe - lâketi aşk olmuş, bu yüzden öl- müşlerdir. Leon Gambeta'nm bir bağırsak hastalığından öldüğünü (herkes bilir. Bu meşhur Fransız politika - cısı 31 Kânunuevvel 1882 de öl - müştü. Halbuki 27 Teşrinisani 1882 de metresi tarafından yara - lanmış ve o günden sonra evinden dışarı çıkamaz olmustu. Anlaşılıyor ki Gambetanın Leo- “İçeri girdiğim zaman o kadar telâş etmedim. Çünkü reisi cüm - hur çok renksiz olmakla beraber sik sık aldığı tehlikeli ilâçtan son- ra her zaman gösterdiği hastalık alâiminden daha fena bir vaziyet- te görünmiyordu.,, ni isminde bir metresi vardı. Bu ka | dınla beraber oturuyorlardı. An-| cak Leoni hararetli bir katolik ol- duğunu iddia ederek Gambeta ile evlenmekten çekinmişti. o Metres hayatını dini akidesine daha uy - gun buluyordu, Mazisi biraz da bulanık olan bu © kadının üçüncü Napoleonun kâtibi Mokarm:da-metresi olduğu anlaşıl , Sarayın casusu olduğundan şüphe ediliyordu . ransız reisi cümhuru (oFiliks si NN © Forun ölümü de bir kayli dediko - dulara sebep olmuştu. Bu çok gü- zel ve zarif siyaset adamının Elize sarayında kalp sektesinden öldüğü “ şayi olmuştur. Halbuki reisi cümhur Elizede © deği, bir kadının evinde ölmüştür. Bu kadın Staynhal isminde bir ressamın karısıdır. Kadmlara çok düşkün olan Fransız reisi cümhuru © Madam Staynhali sevmiştir. Ko - © cası olmadığı zamanlarda kadmı ziyarete gider, onunla başbaşa sa- © atler geçirirmiş. / Madamın komşuları reisi cüm - | huru öldüğü gün onun hareketsiz İ bir halde arabacısı tarafında Ma - damın evinden arabaya taşmırken | gördüklerini söylemişlerdir. Madam Staynhal hâdiseden bir kaç sene sonra kucasını ve annesi- ni öldürmüş, mahkemede beraet etmiştir. Bu kadın hatıratımda Feliks Fo- rün ölümünde baş ucunda bulun - > duğunu inkâr etmemekte, yalnız bu ölümün Elize sarayında oldu - © ğunu yazmaktadır . Madam Staynhal güya çağrıl - miş ve saraya gittiği zaman Feliks © For son nefesini teslim ediyormuş. © Bu kadın hatıratında diyor ki: © “Bazı gazetelerin verdikleri ha- berler hilâfma olarak reisi cümhur © bir kadın dostunun evinde ölerek » alelâcele saraya taşınmamıstır. .,, Fenalaştığı haberi üzerine sara- ya davet edildiğini yazarak her va kit girdiği salona kabul olunduğu: > mu şöyle anlatıyor: “Bu mavi salon, benim her za - © man kabul olunduğum salondu. “Kapısı açıktı. Çünkü reisi cümhur > içeride boğulmak, nefes darlığı 1s- — tırapları çekiyordu.,, Yüzü üstünde kemik taşıyan İ bir Habeş kızı Reisi cümburun sık sık aldığı tehlikeli ilâcın kaybolan kuvvetini duğu da bilâhare ortaya çıkmış - tır. i Avrupa ve Amerikada çıplaklık münakaşası yapılırken dünyanm öyle köşeleri var ki buralarda el- bise ve örtünme © tanınmamıştır . İşte merkezi Afrika, Kameron, Ni- gerya ahalisi... Sade bir Afrika güzeli Anadan doğma çıplak yaşıyan bu halk arasına moda denilen illet tin de sokulamamış olduğu zanno- lunur. Bu zan yanlış değildir. Mo- danın elbiseyle alâkası yok. Bu illet elbisesiz insanlarda da tıpkı bizdeki kadar hâkimdi” Nigerya hududu civarında bir kabileyi ziyaret eden bir Fransiz muharriri şunları anlatıyor: “Çocuk, kadın ve erkek olarak iki, üç bin ahalisi olan bu köyde | herkes çıplaktı. Ağaçların gölge - lediği geniş meydanda siyah insan- lar koşuyor, geliyor, gidiyor, otu- | ruvor, kalkıyordu. Tacirler toprağa ba#das kurarak oturmus, önlerine dükkânlarını aç- mışlardı. Bu ilk insanların sadeliği larda bir kaç sebze, taş, tuz, alât we ok vardı. Her kafadan bir ses çıkıyor ,pazarlık, kavga, kahkaha gayet ağır bir koku içinde dalga- lanın duruyordu. Fakat bunların en mühim mev - iade için hazırlanmış bir tertip ol- | ve iptidailiğini gösteren mağaza - | /kii olan terziydi. Bu terzinin nasıl şey olduğunu tasavvur etmenize imkân yoktur . Muhayyilenizi nafile yormayı * nız. Bu iki uzun direğin üstüne se kiz on tane, türlü renkte pamuk ve yünden bir lif yığını ile açılmış bir dükkândır. Hesi bukadar İ Ondört yaşında kadar görünen bir kıza biraz bahşiş verdim. Bu! İ kız küçük, çirkin ve çırılçıplaktı . i Ayaklarından tepesine kadar çırıl- çıplak... Bahşişi alır almaz halkın arasın- da sevinerek, sıçrıyarak sıyrıldı. Merak ederek onu takip o ettim. Doğru terzinin dükkâna gitti. Ha Bi şu iki direğin üstünde on iki renkli Jif asılı olan «lükkâna... Uzun uzun bu renkler içinden bir tanesini seçti, Beline taktı ve bu lifin pamukları bacaklarının a- rasımdan aşağıya doğru sarktı. Be- Vinde bağlanacak iplerini bir iğne ile tutturdu. Sonra erkeklerin hay- ran, kadınlarm kıskanç gözleri önünde yürümiye başladı. Bir avuç lif bir iğne onu hepşinden daha za rif yapmıştı. Hani Parisli kadının küçük bir i parçadan zarif bir tuvalet yaptığın da herkes müttefiktir. İşte burada da öyle... . * # iyi Sarsbin Cus kabilesinin zevki ve tuvaleti bize göre müthiş bir şeydir. Bunların kadınları alt du - daklarında bir tabak taşımakta - dırlar. Dudaklarının kenarından tuttu - rulan ve dişlerine dayanan bu ta - bak dudaklarını bir fincan taba - ğı kadar uzatıp sarkıtıyor. o Ve bize göre feci bir manzara alıyor . Vakıa rivayete göre onların bu tuvaleti bir maksadı mahsus ile ya- pılmış. Afrikanm şimalinden akm ya - pan araplar bu zavallıların kadın ve kızlarını çarpıp götürür, ha - remlerine tıkarlarmiış. Kabile halkı arapları bu çirkin manzaralı kadınlardan nefret etti- rerek kaçırtmak için bu usulü bul- muşlar. Fakat zaman ileo kadar J alışmışlar ki şimdi kadımlar du - İ daklarını böyle biçimsiz bir bale koymayı âdet yapmışlar. Bongor halkı ise kadınların | üst dudaklarımı bu hale O koymayı İ tercih ediyorlar. Biz bu feci man- İ zara karşısmda nefret duyarız, i Fakat onalrm erkekleri artık dü- i pedüz bir dudak karşısında nefret duyuyorlarmış.. İ Afrikadaki kabileler içinde bur- İ nuna kemik parçaları takan, kulak İlarmı bin bir ağır taşlarla çekip İ uzatanlar eksik değildir. Fakat bunların en garibi (o civarlarında i medeni beyaz kadınları görerek J onlardan moda almıya çalışanlar idir. Meselâ Bangi kadınları çırıl çıp- 'lak dolaştıkları halde ellerine bir İ şemsiye almıya başlamışlardır. | Cünkü civarlarında.Fransız ka- dınlarınm şemsiye (o taşıdıklarını görüyorlar. Fakat şemsiyenin güneşten veya / çalışmış olmalıydı. ! de yolda tesadüf ettiğim çok gü - içılınca gene kapatıyorlar. cl HİK Â Y E HEREEEİ Dört sene evel.. Yazan: Ismet Hulf* O zaman kadıköyde oturuyor -| Yok, yok, yok. Bu vi dum.. Bir akşam vapura yetişmek | bindiğini gözümle görmüştü için köprüyü hızlı hızlı geçerken | Tekrar çıkmasına ihtimal vef önümde de benimle ayni istikamet | mezdi., Bileti aldı, vapura te yürüyen bir genç kız nazarı) Neye çiksin?.. dikkatimi celbetti. Serde > çapkınlık vardı. Yok, yani pek fazla değilse de, yolu - mün üzerinde tesadüf ettiğim ka- dınların yüzüne şöyle bir alıcı gö- ziyle bakmadan geçemezdim. A- dımlarımı bir az daha sıklaştır -| dım. Genç kızm yanından geçer- ken göz ucuyla baktım. Öne geçtim, bu sefer geriye döndüm baktım.. Bir daha bak - tım.. Kabahat bende değil o bak» tırıyordu. — Göz mü ediyordu?, — Hayır!.. — Ben bakarken gülümsiyor muydu?. — Hayır!.. Hayır!.. Hayırl.... Çok güzeldi.. Öyle çok güzel - di ki kâinatı halketmek için bir haftadan fazla uğraşmıyan allah her halde onu yaratmak için en aşağı on beş gün geceli gündüzlü Yer yarılmadan insan yer€ çemez.. Fakat deniz ya j denizin dibine gidilebilir.. ! kulu bir merakla müteakip gül de gazetelerin zabıta vukua tunlarını gözden geçirdim. Acaba şöyle bir havadis recektim: “Bir genç kız Kadıköy rundan denize düşmüş, bütün gayretlere rağmen mamış, ölmüştür.,, Hiç bir gazete bu maal havadis neşretmedi.. Peki muştu.. Acaba hayal mi gi tüm?. Bir kadm bir v. sıl kaybolabilirdi?, Le e Bu sene bin dokuz yüz mü?.. Bu vaka olalı tam uzun sene olmuş.. Fakat dört evvelmiş gibi hafızamda Dün akşam, bir arkadaşi beraber Kadıköye geçiyordu Vapura binerken gene o hatır* çimde canlandı. Uzun uzun düf ceye dalacaktım. Fakat çın nın sesi ikaz etti. ta, Serde çapkınlık vardı demiş » tim. Yok, o kadar fazla değilse zel bir kız için bir vapur sonraya kalmama sebep olabilirdi. Kendi kendime: — Bakayım, dedim, kız nereye gidecek.. — Birinci vapur Kadıköy, £ vapur Haydarpaşa!, yk kğ e e aha br ml üm vi dimi)... ame) Gişeden bilet aldı ve doğru vapur | Dörtsene'evveryenç, güzeli ra gitti.. İ Kadıköy vapurundan geçerek Ne iyi şey ben onun peşine dü» | darpaşa vapuruna binmiş ol. şüp gideceğime, o benim yolum -| ti da ilerliyordu. Şöyle bütün çapkınlık hisleri- mi kafamın içinde biriktirip dü - şündüm., Vapurda yanında otururdum.. bir sıgara yakardım.. Sonra, bir - denbi fi ibi i > res arkına varmış gibi ona izahat veriyorlar — Affedersiniz Hanımefendi. | Londra, 7 (A.A.)) — M. Sigaram sizi rahatsız ediyor mu?. | ile birlikte İngiltereye gelmiş Diye sorardım. Böylelikle söz | M. Svepe, M. Moley ileb açıldı mı ona bir şey ikram eder-| Amerikaya dönmek üzere dim... Meselâ ne ikram edilebi -| binmiştir. Mir. Bir si M. Svope, gazetecilerin s0 l Y ali AL ları suallere şu cevabı vermis” ok bu olmaz.. Hah, bulmuş” & 3 tum.. Vapurun kalkmasına daha | Ye Em M. ez my < on dakika vardı. Bir şekerciye pe amy z Gy? 1 koştum, Bir kutu Yi aldım. | istikrar eikykindeki ke J izLe ya genç kız3 | etmekle kendisi hakkında 5 il elimdi siğil nr 4 nim gösterdiği e, ai ev a TEN İyem çeri girdim. Orta kattaki salona | baktım, yoktu.. Bu sıcak havada yukarı oturmak ihtimal dahilinde idi.. Acaip, yukarda da yoktu.Ora- ii > dan da alt kamaraya indim. Ge- sadece cümhur reisi M, Re ne yok. Yan kamaralarda aradım, göndermiştir.,, # ok... İkincimevkii altüstettim. a . X SE e Ziraat mahsulleri yok... Londra, 7 (A.A.) — ikti yağmurdan muhafazaya yarayan | misyonunun tali komitesi bir alet olduğunun farkında olmı - | mahsulleri ve ehli hayvanat ri yan bu kadmlar (o şemsiyelerile|lât ve ihracat hakkındaki * köylerinden yola çıkıyorlar, gü - | namelerin tatbikinden doğ?” neşin altında şehre kadar yürüdük | ayrılıklarının halli için w ten sonra Fransızların (önünde | mini ve hakeme müracaat © şehirde çıplak vücutları ile yalın | si hakkında hususi bir usul if ayak, başıkabak gezerken şemsi - | sı için, Bulgar, Estonya "yil yelerini açıyor, sonra şehirden a - | sa, Lehistan, Romanya #2 goslavya tarafından yapıl#” 7 lifleri kabul etmiştir. j bu genç Amerika i murahhasları İMemleketlerine döner | “M. Moley, altın rılmamış memleketlerin mi beyannamesini M. Rozvelte ye etmiş değil, bu beyann Moda bu... p

Bu sayıdan diğer sayfalar: