11 Ağustos 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

11 Ağustos 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—s — VAKIT il Ağustos 1933 Andros jandarma oldu Lajos Biro, evvelâ başlamıştır. Sonra bütün Avrupa şe tir.. Lajos Ma nın tar list bir muharriridir. Yedi romanı, on iki cilt hikâş dır.. Sahnede bir çok eserleri de affakiyet kazâ 5 Meş- ar münek biri istanm Moupassan'ı de- reg cilt Tatlı, sakin bir son bahar gü - nü.. Jandarma başçavuşu Andras Sos köylünün birinden kiralanan ve “Jandarma “kışlası,, denilen €- vin bahçesinde oturuyor.. Tüfeği ni yere bırakmış, gözlerini toprağa dikmiş, bakıyor.. İçeriden, kışla dan boğuk sesler duyuluyor. An- dras jandarma kumandanının bir kaç kişiyi haşladığını biliyor.. Sa- bahleyin dört kişi getirmişlerdi. Son bahar olmasına rağmen orta- lıkta gene galeyan var.. Kışlada Jandarma kumandanı sırası gelenin önünde duruyor ve çivili, kalm çizmeleriyle köylünün çıplak ayağına basıyor, çiğniyor, Şimdilik O gülümsiyerek galeyana dair sualler başlıyor..Şim dilik diyorum, çünkü bir az sonra sille ve yumruk başlıyor.. Kelep- çe vurulurken adamların kemikle- ri sızliyor., Andras yere bakıp düşünürken ihtiyar jandarma Gergeli Doroczi geldi.. Ne var ne yok diye sordu. Andras cevap vermedi.. Kalk - tı, tüfeğini aldı.. İkisi de bermu - tat devre çıktılar.. Yolun ortasm- da, tepelerinden tırnaklarına ka - dar silâhir gidiyorlardı. Onları gö ren köylüler, birer birer sıvışiyor « lardı.. eziyor.. Andras birdenbire tüfeğini ye. re attı, bir taşın üzerine çömeldi: — Biz de ana baba evlâdıyız, onlar da, dedi.. Doroczi arkadaşının yüzüne baktı... Andras çocuk denecek ka dar gençti, sözüne ehemmiyet ve- rilmezdi. Akşama kadar devriye gezdiler ve iş bitince meyhaneye gidip içtiler. Andras: — Eğer ben jandarma kuman. danı olursam kimseye fenalık et- miyeceğim, dedi. Ihtiyar arkadaşı güldü: — Sen daha çocuksun. Sen de hayatı anlarsın, dedi. Derin bir sessizlik oldu.. An - dras cevap vermedi. İhtiyar jan- darma: — Milleti “başı boş bırakmıya gelmez, diye söylendi. Gece odalarına girip yattılar,. Ertesi sabah kalktılar.. Gün gü « zeldi.. Güzel bir pazardı.. Bütün meyhaneler dolu idi.. Her jan - $- | bir kızın yanında dürüyordu.. Ba- Müellifi : Lajos Biro | Bagi'nin oğluna baktı.. Bu kanlı | genç, bu meşhur dövüşçü, genç gi'nin oğlu ile birbirlerini yiyecek | lermiş gibi bakıştılar. Andras harekete geçmek istedi. İ Fakat daha ağzını açmadan Ba - ginin anası araya girdi.. Oğlunun İcanmdan korkuyordu.. Andras İhtiyar kadını uzaklaştırmak iste- | di.. Fakat kadm koluna yapıştı. Andras kadını itti, tüfeğini omuz. ladı: — Buradan git.. diye haykırdı. | | Fakat kadın gitmiyordu, bağırı- İ yordu... Andras kadını tüfegile itti, ka- dın düştü.. Bunun üzerine oğlu ile başka adamlar yumruklarını sıkarak Andrasa hücuma hazırlan | dılar.. Andras tüfeğini omuzladı.. Ni- şan aldı, ateş etti.. Andras, işte nihayet jandarma olmuştu.. mıyordu.. Açılma merasimi: Bu sene Selimiye kışlasında gü- zel bir yazlık bahçe yapılmıştır. Bahçe kışlanın zabit ve askerlerine mahsustur, Bahçe Haremle Hay « darpaşa sahillerinde olduğundan havası çok temizdir. Buna bir de İstanbulun doyulmaz manzarasını | ilâve edecek olursak Selimiye kış- | | lasının yazlık bahçesinin güzelli zl ğini karilerimize (o biraz anlatmış | oluruz. Bahçe iki taraflıdır, Bir ta rafı alaturka saz ve dans için di- ğer tarafı sinema ve tiyatro için. dir. Bahçenin açılması münasebe» tiyle büyük bir miştir, müsamere veril » PPM PPPPPR PEPE PLPPPEREEPRTRR KEKE RAKKA orkestra hep bir arada | Selimiye bahçesindeki sinemanın önünde Yalan ve doğru i Bir makine insanın yala- nıni yüzüne vuruyor Bir kaç gün evvel Ingilterede İ insanın hakiki düşüncelerini ta- kip ederek meydana koyan ma- kine tecröbe olundu. Makinenin hedefi bir adamın düşündüğü gibi söz söyleyip söylemediğini tahkik etmektir. Makineyi yapan zat doktor Alsander Cannon'dur. Makine, küçük yazı makineleri | hacmindedir.. Makinenin önüne evvelâ İngiliz romancılarından Mister Fronkan Gilbert oturtuldu ve kendisine soruldu : — Bu sıralarda bir aşk ma- cerası geçiriyor musunuz? — Sanatkâr bir adam daima aşıktır. — Parayı sever misiniz? — Para beni endişeye dü- şürür. — Fakir düşmekten mısınız? — Korkarım! Bu sualler sorulduktan sonra makine tetkik olundu ve netice şu çıkt birinci suale verilen cevap Yi kinci ve daha son- rakileri doğrudur. korkar Sinema, incesaz, olarak birinci kısım bitirilmiştir . Davetliler bundan sonra bah -| çenin sinema kısmına geçmişler ve İ sinema kapısı açılmıştır. Sinema - | dan evvel Erdoğan ve Ercivan Bey ler tarafından bir piyano o ve Ke man konseri verilmiş sonra sinema gösterilmiştir. Bu güzel tertip (o edilmiş olan programda (o bilhassa Son bölük| gibi çok güzel olan bir filmin inti- ! hap edilmesi programı bir kat da-| ha güzelleştirmiştir. Gümrükte depo ücreti Nasıl Güzellik —— Kraliçesi Oldum e Yazılan makale fotoğraftan be- i terdi. Koca bir manşet koymuşlar 18 yaşında olduğumu bildiriyorlar | dı. Halbuki (16) yaşında idim. Ya İ zıda Britanyalı olduğum yazılı. idi. | Halbuki Parisliyim, Dö Jirar ma * hallesinde doğmuşum. değiştirmekte ne mâna vardı? O - kumıya devam ettim ve dehşetle okudum: Bu “Mösyö Manüel bizzat bekli* yor,, sözü tesirini gösterdi. Anne-| me tekrar telefon ettim.. Bu sefer babam telefona gelmiş hiddetle bağırıyor nerede olduğumu soru - yordu. Cevap vermiyerek telefonu kapadım. Manüel'de yirmi kadar pozumu aldılar: Saçlarım kalkık, omuzları mın üzerine düşük ve saire üç pro jektör, iki projektör, bir projek * törle pembe tüyden zemin, erguva ni tüyden zemin üzerine alındı. Bunların hepsi üç çeyrek saat sürdü. Nihayet eve bitmişti. Babam hiddetten ne ya - | pacağını bilmiyordu. Selimiye kışlasında çok. güzel bir bahçe — Nerede idin söyle bakalım!... Geçirdiğim hâdiseyi kısaca an - lattrım. Gözlerimi tabağımdaki et İ parçalarına dikmiş durmadan söy lüyordum. Sözüm bitince gözleri - mi kaldırdım. Annem ve babam hayretten donmuş kalmışlardı. O kadar şaşırmışlardı ki omemnun mu? Hiddetli mi oldukları biline- mezdi. Bu hayrete şaşıyordum. Vay e - fendim vay! Onlar beni bu kadar çirkin mi sanıyorlardı. Yüzlerine bakıyordum. Onlar da bana bakı - yorlar fakat bir şey söylemiyorlar- dı. Bir müddet sustum: Zihnimden binlerce düşünce dansetti. Sonra sükütu bozmak için dedim ki “An ne beni sinemaya götürür mü - sün?,, Annem: “Peki!,, dedi. Sine- maya gittik, Perdede neler göste - rildiğini fark bile etmiyordum. Gö zümün önünde başka bir sinema perdesi geçiyordu. Amerikaya gi- deceğim; Odeona aktris olarak ka bul olunacağım, Meşhur olacağım. Ayni zamanda bir takım garip şe- killer gözlerimin önünde tecessüm ediyordu: Badincani tafta elbiseli (O genç kız, saçı ağarmış hakem heyeti â - zası ködım gibi. Sinemadan çıktık. Hayret! Ba - bam bizi sinema kapısında bekli - yordu. Yanında, “Pari - Midi,, ga- zetesi muharrirlerinden Madam Latur vardı. Evine kadar giderek bir kadeh şampanya içmemizi ri-| ca ediyordu. Annemin Madam La tur'e lâzım gelen cevapları verme- sini rica ettim, Eve dönerek yattım ve hemen uyudum. Güzellik kıraliçesi tün serapları gözlerimin önünde Eyaletimi | : | resimler | döndüm. Yemek| jlerile fıslaşıyorlardı. Bu İ yordum. Bereket versin “gf | Uyanır uyanmaz hayatımın de | Vülef insdadıma yetişti di İ ğiştiğini farkettim. Hâdisenin bü! Yazan : Raymonde per farkma varmadan geçirmiğ * ları biçimsiz bir ici gerd dı. Gazetede neler okuyordu” yordu ki “Mis Fransanm 8' İbi bir boyu vardır!. Sadasi # ve teshir. edicidir!!1! Kari günleri ronesans zamanı . * ikadmlarr gibi elbise giyer " dostları bu elbisenin kendi kıştığında mütefiktirler.,, Ne uydurma şeyler. Evet & valda herkes gibi karnaval &İ si giyerim. Fakat biç bir ronesans kadınları kılığına & dim. Dostlarımdan benim içi le saçmalar söylemediler. Daha bu kadar mı ya? “Mis Fransa hiç ( çekim hayatının tarihçesini anlatt”” manını şimdilik Jül Vern'n* manlarını okumakla, dansö” le, koşmakla, biraz resim ys” la, kardeşi ile oynamakla miş. Dedi ki: “Oyunu çok rim. Seyahatte oynamamı olmamalarını arzu ediyoruf”" Jül Vern'nin kitaplarmı © i muşum ! Odeonda rakseden evde saklanbaç © oöynayorm Nereden bunları icat etmişle” ve bebek oyuncaklarımı gö ğimi yazacaklar!.. Sonunda * (i na şu ibareyi söyletiyorlar: zel olmak çok hoş şey!,, Şu sırada gazetelerin o #4 yazdıklarını hatırlayınca gü ğim geliyor. Fakat o sırada li kızmıştım. OHiddetimden yordum. Beni bundan dabi lünç hale sokmak imkânsızd” zel olmak çok hoş şey!,, ib aptal bir kızm: “Ben annem” rim.,, demesine mukayese © şimle evin sofasında birdirbif'i nadığımı neye yazmamışlaf"" ye söyleniyordum. Bir sırf böyle maymuna çeviren gi ilere son derece kızdım. 19 mışlar benimle görüşmeğe " / ediyorlardı. Hepsini defed dum. Sonra kabul ettim. İ çekinerek kısa sözlerle cev4f ğİ yordum. Onların gene geleni söyliyecekleri muh | Fakat hiç olmazsa kabahst” 'olmıyacaktı ya! af İ Meğerse şeref dedikleri * sanın olmadığı şekilde 18” imiş... # Saat onda modistre Yenni tim. Bütün dikişçiler, ms” satıcılar etrafıma toplan vd zün üzerime dikilmesi ban* N lık veriyordu. Çantamı eli rip çeviriyor, soğuk soğuk evinin müdürü kadın hu” e ” İLE EE EL daha Amerikaya giderken dum. Hırçınlanmıştım. Kl b darmaya bir meyhane açmak ka - bil olmadığı için bir çok jandarma bir meyhanede toplanıyorlardı. Akşam saat altıya doğru bir ço cuk koşa koşa geldi.. Bagi'nin oğlunu. arkadaşları dayaktan öldü- rüyorlardı.. Andras, derhal yerinden kalk. tı, iki arkadaşiyle beraber kav - za yerine koşlu.. Bsgi'nin oğla ölmemişti.. Yüz“n- day kanlar akıyordu. Fakat yum- vuklamı srkm:ş, yeni bir hücuma smüheyya bekiyordu.. Andras ge- lince bir sessizlik oldu. Andrax, Müsamerede kumandanlar, va- li, Üsküdar kaymakamı ve bir çok ümera ve zabitan bulunmuşlardır. i o Müsamereye yüz kişilik askeri bir koro heyetinin ve birinci fırka bandosunun İstiklâl marşt ile baş» lanmıştır. kalan eşyadan depo edilmektedir. ücreti talep Tacirler bunun doğru olmadığı- Jm ileriye sürerek Vekâlete müra «- | caat etmişlerdir. | Ankaradan gelen haberlere göre hükümet | Hazirandan kontenjan dolayısile gümrüklerde kalan eşyadan depo ücreti alma - Davetlilere bahçede hazırlan « itibaren mış olan sofralarda bir akşam ye- meği verilmiştir. | İncesaz tarafından hicaz, hüz - | ağa karar vermiştir. i zam faslı, Murat Bey tarafından | monoloğ, zeybek, dans, Aziz Bey | rükleri başmüdürlüğüne henüz teb | tarafından msnoloğ ve tekrar dans | liğ edilmemiştir. Ancak bu emir İstanbul güm - | dim. Şöhrete ermiştim. Acaba bu doğru mu idi? Yoksa rüya mı gör- müştüm? Neler neler olacaktı. Ba- na yeni danslar icat ettireceklerdi. | | Işıklara garkolacaktım. Taaşşuk € ! | denler olacaktı. Fakat acaba kra - | /iiçe olduğum doğru mu idi? He-| men Jurnal gazetesini istedim. İlk : husran.... Fotoğrafım pek çirkindi. Arkama dökülen saçlarımla aptal bir şey olmuştum. Gözlerim mini - mini çıkmıştı. Elimin duruşu ber - battı. Başım gamlı bir tavırla bir! yana eğilmişti. Boynumda da, ben İsından çıktı ve seslendi? Ga Gümrükte, kontenjan dolayısile | dansediyordu. Güzellik kraliçesi »| lar bugün Mis Fransay? bir elbise yapılacaktır- bisi, müsabakasında Fransa?" giri ; biselerimizle temsil ede““ mii lemek vazifenizin | ©h©” anlatmak için kâfidir #9” gi Göz Heki TİER Dr. S. şük Birinci Sınıf Mut i No Babrâli (Ankara caddesi

Bu sayıdan diğer sayfalar: