3 Şubat 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

3 Şubat 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VAKIT..IMİ Edebi Tefrikası : 15 YA Z A N: İiiymmmmmmun SELAMI IZZET yudumda yuvarladr.. Pertevin o. (Sir Fransız gazetesi şiddetli muzuna vurdu * — O zaman kat'i kararımı ver. miştim, > Karımdan ayrılacaktım. Mahkemeye o müracaat edeeck kabahatleri üezrime alıcaktım... E, ne yaparsın, bekârlık... (Peki amma, insan kabahati zorla üze- rips almaz. Ondan sonra “ken dimi kapıp koyuverdim... O bar senin, bu bar benim... Etrafımda a, Suçlu Rejimdir! Staviski rezaleti unutu- lacak, fakat dolandırı- cılık rejimi... bir makale yazdı Paris — “Le Populaire,, gazete- si yaziyor: “Bir kaç akşam sahneyi işgal et- miş olan dolandırıcılıklar üzerine inen perde, Staviski meselesi üze- rine de inecektir, Bizde bıraktığı hatıralar bile silinecek, fakat do- landırıcılık rejmi: devam edecek. a d (Te Hastahane müdürü İsmail Efen- Kafkas cephesinde vatani vazife- lerini ifaya çalışan AÜ pa n vo: e “a €Ş VAKIT'ın yeni Tefrikası : 91 “& ui S—VAKIT 3 ŞUYAT 1934 UMUMI HARPTE kilâtı Mahsusa Yazan: A. MİL Artvinden asker çık- Şubatın on sekizinde efrattan ve | kikat zatı âlilerine kalmıştır. Va» haliden bir kişi vefat etmişti. i de vefat edenler arasındaydı. ve bin türlü ziyeti anlamak keşif Şakir Niyazi Beyin kumandasına verilip Ozmana cihetlerine gönde- rildi, X müşkülât içinde çırpman teşkilâtı | o Bu müfrezenin (hareketinden için bir süvari müfrezesi tertip edilerek — Hoş geldin romancı... Hak- | Kyayim ani?. pilizler 'dolu, eğleniyorum, zevk- ediyorum... — Hâlâ mı?, — Hâlâ ya... Sana doğruyu söy- Bu hayatı sürmeğe a Meri ! kı bey... Hiç bey ilerliyor mu!.. | başl-dıktan sonra, hâdiseleri eski Barda, Davut onu böyle karşı Izdı.. Davut, eski Davut değildi.. Şen kıvamında sarhos bif Davuttu. Boş bir'slay kızla, dolu bir alay kadeh etrafında oturmuştu... Pertev Refik hayret etti. şaştı. burada ne işi vardı?. o Eğlenmek ten ne anlardı 0?. Hem, başına gelen felâketten sonra bu kaygu- suzluğu gösterebilmesine de de- yecek yoktun » Demek, dünyanın en büyük, en feci ıstırabı böyle ( teskin edilir, mide bulantısından, baş dönme- sinde böyle kurtulunurmuş!.. Hayır, Prtev Refik, güzel Per- tev, kıdınların hayran olduğu Per- tev buna muktedir değildi. Sörâ e — eek budala kendisiydi. | Biriz evvel Fikriyeye © söylediği sözler, kulaklarında çınlıyordu.. Hayır, Fikriye o sözlere, o azara, o kadar müstahak değildi. Zavallı Fikriye... Filvaki o da börtü, o da kazdı, fakat masumdu. Birden eve dönmek, karısından af dilemek, o Yavrunun odasına koşmak, bir deste kâğıdı almak ve “bütün bunlar Omartaval Yav- ru... Yırt at bunları, diye yazmak arzusuna kapıldı. Fakat, masadı oturan, dolgun | göğüslü, sarışın o bir kadın fena! halde musallat oldu ve bir kere da- ha, Pertev . Refikın göstereceği hüsnüniyet suya düştü. Gece yarısından sonra, bar ken» dini verdi. Sarhoşluğun sahte key- fi, coşkun bir gürültüyle, samimi bir neş'e (halinde çığlıklandı.. Dans viski alıp yürüdü. Bu âlemin yabancısı olan Da- vut herkesten neş'eli görünüyor- du. Duyduğu zevki, doya doya ç- karmak istiyormuş gibi, durmadan | içiyor, durmadan gülüyordu. Nihâyet çenesi de açıldı. Da- ha doğrusu Pertev onun çenesini açtr. Bir arılık, hayretini gizle yemiyerek sordu: — Yahu, karın ne oldu?, Dedi, Davut bir kahkaha savurdu: — Serma onu... — Nasıl sörmam.... Bir ay evvel bana geldiğin zıman... — Perişandım değil mi?. — Hem de ne perişandm!.. — Budala imişim.. Evet evet, itiraz etme... Kalkıp sana geldim ve seni tıraşa tuttem.. Budalalık... — Ya şimdi?. — Şimdiyi görüyorsun. Sen o Pek saydı, Aklıma bin türlü münasebetşizlik baki yüne , selirdi... Amma dün ne yaptım bi. | *i kalem tutanlar ve politikacılar liyor musun?, | sİ gibi göremiyorum, eski telâkkile | rim de değişiverdi.. | ihanet ediyormuş... Başka birinin | metresiymiş,.. Lâf.! Mübalâğa et- tim... Daha doğrusu karım müba- lâğı etti.. Öyündü bana, övün- n l dü... Şu kadınlar ne garip, âynı sersemin bu. saztte| zamanda da ne ahlâksız mahlâk. turlar!., Karım bana — Evet amma ban geldiğin gün... — Bırak o günü yahu!.. Sen bu- güne bak.. O gün karım vaziyete hâkimdi... Bugün ben ona hükme- diyorum... — Nasıl?, — Eve bazan sabaha karşı gi- diyorum, bazan hiç gitmiyorum... Asıl | İki gün evin semtine uğramadığım oluyor. — Bu hale karın ne diyor?. — Hiç... Süt o dökmüş kediye döndü... Öyle yumuşadı ki, öyle yumuşadı, ki melek Dişlerini, tırnaklarını söktüm ... Amma ne pot kıracakmişım.. gibi oldu... — Ne yapacıktın?. — Ayrılacaktım dedim ya,. « — Bu pot kırmak mıdır?. — Elbette. İnsan on senelik yu- Vasını yıkar m: hiç?. Çocuğu ol. masa bile, on senlik yuva bozul- maz.... Dün: “Davut, dedi, ben İhs*n Cemil- le beraber sulara gideceğim, dedi. Bir ay evvel bunu söylemiş ol- kederimden © ağlardım... — Sadece olmaz! Dedin.. Davut bir viski dahı amarladı. Bir kahkaha daha savurdu; — Hayır, sadece peki dedim... Hattâ sadece peki demedim, oto- mebili verdim ve para da verdim. İşte hayat bu yavrum.. Ben artık hayatı böyle anlıyorum, Hayatı ol- duğu gibi kabul ediyorum. Neyse artık bu lâfları bırzkalım.. Bebiç geldi... Hay, Bebiç... Ne iyi bir arkadaştır bilsen, çok kibar, çok zarif, çok eğlenceli bir adam- dır. İşte Bebiç diye çağrılan zat döndü, baktı, gülümsedi ve onlara doğru ilerledi. Güzel ,genç, şık, zarif bir er kekti.. Üzerinde kusursuz dikil- miş bir smoking vardı. İri gözleri parlak, koyu maviy- di. Açık alnını, parlak sarı saç- lar çerçeveliyordu... Kadınları e- tir. O, büyük caddeler üzerindeki sinemalar gibi durmadan işler, Şahısları da durmadan işler. Bize veda eden Staviski müstesna ol- I mak üzere ayni şahıslarla yeni baştan başlanacak, Başka türlü ol ması nasıl istenebilir? Kapitalistlik usulünün bina e İ dildiği para ve spekülâsyon hâki» | miyeti devim ettikçe bu, daima böyle olacaktır. Üç gazeteci tevkif edildi. Fakat | İ bunlar alelâde maznunlar değil | dir. Ruhsatsız avcılık etmiş yahut dört metelik çalmış zavallı bir 1 İ dama trende tesadüf ettiniz mi? | Elleri kelepçeli ve iki tarafında | halde üçüncü sınıf vagonda sey” hat eder. Bayonne maznunları, Biaritz'e eğlenmeğe giden zengin- ler gibi Paristen yataklıda hare ket ettiler, Adliye ile kozlarını paylıştık- tan sonra gene gazetecilikteki mevkilerini işgal edecekler. Bu da mevcut şerajtin bir zaruretidir. Dolandırıcı ile şantajcı, muhi- tin tabii mahsulleridir. Bankların, sigorta şirketleri- Verdiği tahsisatla yaşıyan gazete- lerin kardeşleri, benzerleri olan | nin, Demircilik sanayii kartelinin | karşısında büsbütün fena bir va- ziyete düşmüş oluyordu. Bir tiraftan bu yeni ve çok va- him facia kumandanları büyük bir i endişeye düşürmekten ve diğer ta- | raftan asıl kumandanlık mesele- sinin bile henüz halledilmemesi ve Ruslar tarıfmdan yapılan hü- cumları durdurmak için kâfi mik- tarda cephane ve efrat gönderil- mesi ve vaziyetin gün geçtikçe da- ha ziyade vehamet kesbedeceğine süphe bırakmıyordu. Halit Beyin Artvin kumandan. lığma tayin edildiğini yazmıştık. Fakat bu tayin aradan günler geç- sert yüzlü iki jandarma olduğu | tiği halde yalnız lâfta kalmıştı. Artvinin müdafaası Çünkü ne (Stange) Bey tayin- iden malümattardı, nede ordu- dan bu tayin hakkında ona bir e- evvel hallini Erzurumda bulunan doktor Bahaeddin Şakir Beyden rica ettikten sonta umumi vaziyeli ona atideki surette anlatmıştı: “Aldığım haberlere bakılacak olursa düşman ordusu, Ardahanı geri almağa muvaffak olan iki ki- şilik yeni bir kuvvetle takviye e dilmiştir. Şimdi arada sırada hem “La Volontö,, müdürü ile “La Li- bertö,,nin sabık müdürünü tenkit ve muxhazaya hakları olduğunu kim iddia edebilir? Hattâ en mü- him maişet vasıtalarını hüküme- tin mesturesinden temin edenle- re de hücum edemezler, Dün nasıl idi ise, yarın da de- landırıcılar olacak ve onlarin etra fonda, çürüyen bir vücut üstünde- i ki haşarat gibi dönen ve yaşıyan dan mürekkep bir âlem olacak ve aynı zarında evvelâ bir kasayı kırmağa uğraşmak suretile hüner | kesbeden fazilet hocaları da ola | caktır. Bu hocxlar ekseriyetle her kesten çok bağırırlar. | Bayonne istintak hâkiminin iyi niyetine rağmen, bir kaç kişinin hapsedilmesile hiç bir şey halledil miş olmaz. Yapılması lâzım gelen, rejimin | muh>kemesidir.,. —— Artvine, hem de Şıvşete taarruz etmektedir. Bu vaizyet karşımda Artvinin müdafaası çok © mühim bir şekil almıştır. Ben her ihtimale karşı Sabit Efendi müfrezesini geriye çağırdım. Sabit Efendi henüz gel- medi. oFakst o daric'at edecek olursa Şavşetin müdafaası imkân- sız bir hale gelecektir. Halbuki Şavşet tekrar düşman tarafından işgal olunursa şehirde bulunan otuz bin islim kotliâm dan kurtulamıyacaktır. Şavşet yol ları hali hazırda kapalı olduğun dan oradaki islâmlirm mühace- reti imkânsızdır. Bu müslüman ları telâfisi kabil olmıyan bir feci | akibetten kurtarmak için buraya mümkün olan sür'atle kuvvet gön- deriniz... Kabil olmadığı takdirde hiç olm-zsa silâh ve cephane yol- layınız.,, Halit Bey yukarıdaki surette Kibrit fiyatiarı Hükümetçe indirilen kibrit fi- atlerinin kibrit şirketi kabul etmiş tir. Yeni tenzilâtlı fiatler bir Ni- sanda tatbik olunacaktır, Şirket; memlekette mühim mik- tarda kibrit stoku bulunduğunu, yeni fiatler tatbik olunduğu (Ogün satışlarda suiistimaller olacağını iddia etmekte ve eldeki malin har- canmasını müteakip, yeni mamu- vin cephesine mensup olan Yu- sufelinde bulunan Kemal Bey de vaziyeti Erzuruma 20 şubatta atis | deki surette anlatıyordu: Çoruhun sol sahilinde Bahçılazor önünde olduğunu haber aldım. C:lazor karyesi Hatilaya on beş dakikı mesafededir. Hatıldan o mevkie gelmek için Ruslar ya Mur gulu zapettiler, yahut Çoruhu ge- çerek sahile geldiler. Her iki hal. mirgönderilmişti. Halit Bey bu! kumandanlık işinin olsun bir an | Erzurumdan imdat isterken Art- | mahsusa kumandanlığı tifüs afeti takriben yarım saat sonra Oma- na ileri karakolundan gelen rı- porda işidilen silâh (seslerinin Murgul suyu kenarmda O görülen iki Rus kuvvetini tevkif için aha- li tarafından atılan silâhlırdan (ileri geldiği ve Rusların derhal geriye kaçtıkları » bildirilmiştir. mazsa tehlike büyüktü i Maamafih Şakir Niyazi Bey keş- fine devım eylemektedir. & Maamafil burayeğiğlen geler SE ların tarzı beyanı farklıdır. e Bundan da aşikâr surette anlaşılıyor ki haddi zatm- / da ehemmiyetsiz olan bu vak'a izam ediliyor ve faraziyata istinat ettirilmek © suretiyle de ortalık velveleye veriliyor. Halbuki her gün ( tevsli eden ihbarlar harekâtr askeriyeyi karış» tırmaktan başka bir netice verme- mektedir. Zatı âliniz burada iken bizden olsun müfrezeden olsun, herkese az çok biraz görünmeniz kâfi ge- lirdi. o Şimdi ise uzakta bulunu « yorsunuz. Hakkı Bey de alayını- daha yakından sevk ve idare et- mek için Berlaya (o gidince burası pek gevşedi ve metanet o yerine. herkese bir & kararsızlık ve telâş çöktü. O derecede ki, Kovarshan da ve ya Batmılazorda iki silâh patladığı haberi (alınır alınmaz, derhal buradan kaçmak. çareleri Aranıyor. Hattâ (bu vesveselik Artvinin hali hozırda müdafaa e- dilemiyeceğini umumi bir kanaat haline getirdi. Mühim bir karar Korkuyorum ki, düşman tara» fından yapılacak ciddi bir taarruz neticesinde değil, bizim bu garip telâşımız, dıha doğrusu korku muz neticesinde Artvin sükut e- oi va decektir, , Binaenaleyh böyle çirkin bir hale meydan vermemek için ya umumi bir tebliğ yaparak “Artvin asker tarafından terkedilmedikçe gayri müsellâh ahaliden maada hiç bir fert şehirden çıkmıyacak. tır,, terzmda emir verilmesi ve ya- hut Halit Beyin bir an evvel Art- vin kumandanlığına tayini lâzım» dır.,, Kemal Beyin bu raporundan anlaşılacağı veçhile vaziyet çok tehlikeleşmiş o olmasına rağmen teşkilâtı mahsusa cephesinde hâ- lâ bir anlaşamamazılık devam et- mekteydi. Meselâ Artvi; i “Bugün şitilen silâh seslerinin yn kat'i a ğ olmadığı gibi Halit Beyin Artvin teşkilâtı mahsusa kumandanlığı- na tayin edilmesi anlışılamadı" Artvin müdafaası büsbütün teh- likeye düşmüş oluyordu. Doktor Bahaettin Şakir Bey Ke mal beyin bu raporunu aşağıdaki Bananı sor... dilerek selâmladı; Davutun elini | !âtin tenzilâtlı fiatlerle satılması! de de Artvin tehlikeye ral z — Peki o zaman ne oldu?. | sıktı lâzım geleceğini iddin etmektedir. | yor, e derkenariyle Galip Paşaya gön — Hele birer viski içelim. | — Neiri tesadüf! Bü cihet, bir kaç güne * kâdar| | Fakat bu hususun butadan an, | “<>okten başka bir şey yapamas Davut, yarım kadeh viskiyi bir (Devamı var) Ankarada görüşüleğektir. laşılması mümkün değildir. Tah mıştır e Mdr ld Gü) (Devamı

Bu sayıdan diğer sayfalar: