11 Mart 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

11 Mart 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A Baş tartı 1 nel sayfada) Alma.. feylesofu Niçe diyor ki: “Yazılan şeyler içinde sevdiğim tek şey kendi kaniyle yazılandır. a yazmak kanm ruh oldu- lânet ediyo- i yalnız yazıyı değil, fikri de... - — Evvelce ruh Allah idi. Sonra in- © san oldu. Şimdi de halktır. Dağlar üzerinde en kısa yol, tepeden te : peye gidenidir. Bu yolu yürüye- o rektir. Prensipler (Maximü) tepe- Ii olmalıdır. Bunların telkin edil - diği kimseler de büyük ve kuvvet- Ni adamlar olmalıdır.,, © (Niçe) samimi eserler | istiyor. Umumü mânasiyle eset.. Candan iş istiyor, Hep okuyan tembeller; © önce seyirciler, tamaşagerlerdir. Bunları sevmiyor. O iş yapılması- istiyor. En samimi halkı buluyor © veonu seviyor. Dağlardan tepeler- i ş | t / | : © “den bahsederken ilerleyişin tekâ - © mülile değil, ihtilâl ile olacağını açıkça işaret (ediyor. Fikirlerine tamamiyle iştirak ederim. Alman feylesofu Şapenhavr di- yor ki: “Elde etmek istediğimiz her şey © bize mukavemet ediyor. Herşeyi iradesine rağmen yenmek lâzım - dır. Tarih bize harpten, fitne- den başka (bir şey göstermiyor. Sulh seneleri kısa fotoğraf pozla- rma benziyor; bütün bir piyes ta- maşasında bir defa tesadüf eden (Entracte) gibi. İnsan hayatı ebe- di bir cidal, bir kavgadır; yalnız mücerret fenalıklara, sefalete, $ı- kıntıya karşı değil, bütün diğer in- - sanlara karşı da böyle.. Her yerde “ bir kalem bulunur; hayat mütare- 'kesiz bir harptir; bir kavgadır. O. im m. — Hayatm acılarma, yürümeği | ny eden, acele ettiren zama- om sürati inzimam eder. Ve bize | — soluk aldırmaz. Bu, her bir ferdin arkasında forsaları O kamçılıyan gardiyan gibi durur.,, Hayat ve ölüm Hayat nedir, ölüm nedir?, e anlatışıma , iv riyle, feylezoflariyle m Benim suallerim bu sahaya ait de- | çalışıyor. — ğildir. İçtimai siyasi hayata taal- eler Fakat bunu bu cihetten — detarif etmek müşküldür. Anlayı- a size Türk gençliğine bazı © A— Gazi silen varlığı tehli- o keye düşünce ordu müfettişliğin- “den istifa ediyor, idama mahküm — oluyor. Korlemıyor, “ben şimdi da- oha kuvvetliyim. yerim milletin si- ; di rm abes ty milet, bir vatan kurtuldu. Yep- bir rejim kuruldu. “lis os Niçe, eya . Hep ve yalnız! Bir ihtilâli milletin münev Büyük adam ölümü bir vatan kurtuldu, i, yer E Koll miralayı büyük taarruzda vazife- sini yirmi dakika geç yaptığından dolayı intihar etti. Fakat o ölme- di, yaşıyor ve bütün bir vazife duyguları yaşıyor. C — Nezip muharebesinde ka- İ çıişanlara bir Türk miralayı şöyle bağrıyor: “— Alçaklar, kaçıyorsunuz.. ' Geliniz, görünüz, mektepli bir Türk miralayı memleket ve millet için nasıl ölür, görünüz!.,, Diyor ve şehit oluyor. Miralay öldü mü?. Hayır.. Onun ölümü; haysiyet, şeref, namus âbidesi ol- du ve yaşıyor. D — Pilevne düştüğü gün Türk esirleri hakkında bir Rus gazeteci si gazetesine aynen şunları yazı” yor: “Giyecek ve yiyecekten mah- rum, karlar üstünde yatan Türk esirlerinin arasında dolaşıyordum. Burlar Oo yarım saat sonra ölecek zayif insanlardır. Biri ölünce ka- Tanlar, onun yırtık, yırtık elbisele- rini kapışıyorlar ve üstlerini örtü- yorlar. Bunların yanına yaklaşıyo- rum, bir şeye ihtiyaçları olup ol- madığmı o soruyorum, Yarım saat sonra ölecek olan bu adam- lar benim Rus olduğumu anlayin- ca vakarla yüzüme bakıyorlar ve şiddetle: “Hiç bir şeye ihtiyacımız yoktur!,, diyorlar. Şimdi anlryorum ki Pilevneyi ancak bunlar, bu duyguda adam- lar müdafaa edebilirdi.,, (Ali Fu- at paşanın Osmanlı — Rus Pilev- ne sefer'ne bakınız.) Pilevne kahramanları ölmedi . Onlar, bütün bir Türk izzeti nefsi millisinin şahadet âbidesi gibi ya- şıyorlar. Size biraz da ecnebiler- den misal vereyim: Eski Romada bir Romalı âyan “Neron,, a yapılmak istenen bir suikastta tevkif olunuyor. Kendi: İ sini söyletmek için çok eza ve cefa İ eliyor. Nihayet, “Neron,, “söyle » mezsen seni öldüreceğim!,, diyor. İşkenceden ölüm haline gelen â- yan şu cevabı veriyor: — Ben sana öldüremezsin de- medim.. Fakat söylememek hürri- yetimi elimden alamazsm!.. Diyor. Bu âyan öldü mü?. Ha- ye. — Bir hürriyet âbidesi halinde yaşıyor. Şimdi de yaşadığını zanneden bir iki Romalının hayatımı anlata» yım: Romalılarm mezar kitabelerin- i de şöyle bir şey yazılmıştır: “Yedim, içtim, kazandım, eğ- lendim, her şeyi yaptım. Şimdi burada yanımda kâr kalan yalnız bunlar oldu. Zair sen de benim gi- bi yap!.,, Bu bir hayat mıdır? O Nihayet bir hayvanım mezar kitabesinde de bundan başka bir şey yazıla »- mazdı. Ve nihayet hayvanın kita- besine de “yedi, içti, tepindi ve bunlar yanma kâr kaldı!.,, denebi- lirdi. * Bu mezar kitabeleri neyi ifade eder bilir misiniz? Romanın yr- kım devrini.. İşte benim ölüm zan- nedilen o yukarıdaki misallerden anladığım hayattır. Hayat zanne- dilen mezar kitabelerinden anla- dığım da ölümdür. Romalılara âit misaller için Drmy'nin Roma- klar tarihine bakmız. Hayatta is ai ne kestiremiyenler; zincirle yaşarlar, böyle— mahkümdur. Hürriyet içi, göze kestirmek hürriyete manm bir şartıdır. Amerikalı meşhur Ceferson her yirmi senede mutlaka bir ihtilâl olması her millet için iyidir, der- di. Bunu âdeta iman ile söylerdi. İhtilâli beşeriyetin yükselmesine, ilerlemesine belli başlı bir vasıta sayardı. Schmollere'e göre: İbtilâlden hoşlanmaz, ona göre lâzım olan şey, iktisadi içtimai, si- yasi tahrikâtı sebepleriyle iyi an- lamaktır. £ İçtimai kaynaşma — tahammür— fena bir şey değildir. Bu felâketler kadar, iyi neticeler de verebilir. (Buna 1815 ten 1848 e kadar süren İngilteredeki tahrikât şahitti, Fenalık meseleleri iyi vaz edememektedir. Fenalık icabım- da ıslahat lüzumunu anlamamak- ta ve böylelikle ihtilâle zemin ha- zırlamaktadır. İhtilâl daima bir tali oyunudur. Bir kumardır. Bu oyunda kazanç- tan ziyade kaybetme vardır?. İhti- lâl kurşunu daima hedefi aşar, ih- tilâli her zaman irtica takip eder. Bu, ibtilâlden daha müthiş ve da- ha zalimanedir. o Fakat mutlaka lâzım, mutlaka ictinabı kabil olmı- yan bir ihtilâl yoktur. Her ihtilâ- lin güne, ihtiyaca uygun bir ısla- hat ile önüne geçilebilir. e Yoksa yalnız kuvvetle geçilemez. Tari- hin bütün terakkiyatı ihtilâl değil, ısalahattadır, Kanta gelince: “Büyük Alman feylesofu ihtilâ- li hiç bir veçhile kabul etmez. Bu- na göre ihtilâl hakkı mevzuu bah- solamaz. Binaenaleyh Fransızlırm 93 ka- nunu esasilerinde olduğu gibi ih- tilâli bir hak diye kanuna yazmak mânasız olduğu gibi, istimali de | etmiş haksızdır. Resikârın suiistimallerine karşı matbuat kâfi bir kuvvettir. Bunun tenkitleriyle hem iş başındakiler, hem de millet ikaz ve tenvir olu- nabilir.,, Kantın bu hususta pek uzun sü- ren mütalealarının hulâsası bu “ dur. Fransızların 93 kanunu esasisi 28, 33, 34, 35. maddelerinde; bir milletin kanunu esasisini, iste» diği zaman tadile, değiştirmeğe kın bir kısmı için haklarım en mu- kaddes, vazifelerin en lâzım gayri müfarikidir. Kant'ın mânasız, haksız ve teh- likeli gördüğü kayitler bunlardır. Ben Kant'ın fikirlerine ii etmiyorum. Bu hakkın bir esaside zikredilmesinden belki sarfı nazar olunabilir. Belki teh- likeli görünebilir, Fakat böyle haksızlığın büyüğü olur. nayet « den bir hakkı milletlere inkâr etmek | Ta: (Baş tarafı dünkü sayımızda) Sicil defteri, sıra numarası, terekesi ru İyaz social) i kabul cucı ;simleri, esas tekemmül ettirir. Bir milletin diğer millete teca- vüzünü kabul etmez. Milli hâkimi- yetin hararetli müdafilerindendir. | ı;. Bu prensiplerine göre çihtilâl hak- kı kabul etmemekle tenkuza düşü- yor demektir. Çünkü (hakkı! gaspolunan bir millete, varlığı çiğ- nenen bir millete hareket ve mu- | ra, kavemet hakkını, salâhiyetini tanı | ** için kullanmak tavsiye ediyor. Fakat bu çok zayif bir vasıtadır. Düşünebiliriz ki milli hâkimiyeti- | tanrmıyan bir icra heyeti matbuat 9“ hürriyetini de tanımaz, ve onu bo-' "© öar, bu takdirde ne olacak?. o '“Ü (Kant) ihtilâl değil, ıslahat ta raftarıdır. o Fakat kuvvet elleringer de olanlar buna (ekseriya, hatt damia olduğu gibi hayır derlerse ne olacak. Kant bunun o cevabilye mi- vermiyor. 1 mec» Pol Janeye göre: e ie “Bir ibtilâlin haklı ve ya me ;, ağ ru olduğunu evvelden tesbit edeposya. bir mehek yoktur. Bu bir takdi evrak meselesidir. & Bu yolda verilec"”İr- hüküm, tarihi ve felsefi hukuk içe krmlarından terekküp etmelidir Bir milletin hükümetini, hühayet ve met şeklini değiştirmek hakkı Bu ap lup olmadığını o sormaksızm, Mez, ve- riz ki bir millet kendini muhaf* ç. vasi ari İ için vücut verdiği müesseseleri şazılanın, runa kurban edilemez.,, şt ve alâ, Jane bu prensipleri Frans a ? tayin © lâline tatbik ediyor ve diyor cari mun 1789 da Fransız krallığı sat , kararlar kudretten mahrum Geri fakat kendi kendini kudretsiz ilân ie İğ etmiş; (Etajenero) © ismi ezilen | kil millet meclisine müracaat indr. Krallık her vanaya baş vur Velâyet, vesayet ve miras hukuku .. Vekiller heyetince hazırlanan yeni nizamnameyi aynen neşrediyoruz ak mi idi vesayet zere ö ne yüklediği vazifeleri yapmadıkları sw. rette dördüncü dereceye kadar kan he sımları keyfiyeti sulh hakimine ihbar :ie müdahalesini talep edebilir. İhbar üzeri- ”İne sulh hakimi küçüğün menfaatine uy- “İgun tedbirler ittihaz eder. Velâyetin nez'i için sebep bulunup bulunmadığı hakkında tahkikat yapar ve icabı hale göre asliye mahkemesine keyfiyeti müta- leasiyle bildirir. Velâyetin hitamında hesap varakası verilmesi ve mallarm teslimi: Madde 23 — Ana, baba Bersişi mi bittiği zaman malları reşit olan “çi veya vasi tayini sebebile velâyetleri 7 :, “İbulmuşsa vasiye teslim ve zamanı ida ye lerine ait hesap varakası tevdi ederler. Evliliğin zevaliyle ana ve babadan bi- rinin velâyeti altında kalan çocuk, reşit olduğunda veyahut vasi tayini sebebile velâyet bittiğinde mallar, verilen müfre- İdat defteri veçhile, reşit olan kimseye ve ya vaşisine teslim ve eksikler tesbit olu- nur. Hakim tarafından lüzum gösterildi- İği hallerde vasi, veli aleyhine dava açar, | ÜÇÜNCÜ BAP 1 İNCİ FASIL VESAYET İŞLERİ Vasiye yapılacak defter veçhile mal- ların teslimi: Madde 24 — Vesayeti müstelzim hal- lerin sulh hakimine üzerine kanunu medeni hükümlerine göre tayin olunacak vasi hakim veya bulunduraca- Ya" İğı mümessil hazır olduğu halde malların defteri yapılarak işe başlattırılır. Vesayet altındaki kimse temyiz kudretini haiz ve imkön da mevcut ite defter yapılırken hazır bulundurulur. Deftere küçüğün veya mahcutun men- kul mallarını nevi adedi, o muhammen (kıymeti, sıra numarası altında yazıİncağı gibi gayri menkul malları da bunları tak; İyit eden ayni haklar varsa onlar da dev cedilmek üzere kezalik sa nümarân ialtında ve tapu kayrtlarile beraber yazi: | Senet ve kıymetli eşya ve nakil: İ Madde 25 — Senetler, kiymetli eşya, mühim vesikalar ve sair buna mümasil şeyler sulh hakiminin murakabesi altın. da emin bir yöre konur. Bunların böyk muhafazası vesayet işlerinin görülme sine mani teşkil ediyorsa icabında vasi İden teminat alınarak kendisine verilebi. YS İlir. Küçüğe veya gaibe ait nukut emlâl ve eytam bankasına gönderilir. Menkul ve gayri menkul malların sa nil tılması ve şekilleri: Madde 26 — Vesayet altında bulunar .imsenin servetini teşkil eden malları çin ahval icap ettirmedikçe değiştirile altımdaki kimsenir , enfaati icap ettiği takdirde menkul eş sulh hakiminin talimatı dairesindi ıler, bi burs menkuller vesayet altındak venin menfaati icap ettiği takdirdi ı hakiminin izniyle satılır. Satış asli Naşsmahkemesinin tasvibi üzerine müs sin goyla olarak açık arttırma usulüne ri edilmeksizim iki tarafın rızasile.di Femaş abi İhale kararı sulh hakimini rese) gikiyle tekemmül eder, tına iÇikkarda zikrolunan satışlar, sulh ha yorlardnin idaresi altında olmak üzere te dırımla. kâtibi tarafından ve açık arttırmi iyle yapılır. Satışta “küçüğe, mah Ne hibe Miri yorlar; ve gaibe ait paraya. ahız ve mânialardan da kurtulmuş ( ola- | buruştuk üzere cmlik Bankasının teh ı Hiçe ms; Camindurulur. (Bankanın şubesi tam han yerlerde #atış bedelleri sulh ıstırap” 1“ *uliyeti altında mahk vesinde muhafaza olunarak nihay€ i günü malsandığna yatırılır, v eder. şandıklarınca hemen en yakm Emlil le yalnız doğru değil, haklı ve | korurk meşrudur. Sonraki hâdiselere $€- İinice güne bemları menfast ibtilAf- ihtirasat, harici ihtilâfat do-

Bu sayıdan diğer sayfalar: