August 31, 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

August 31, 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

<a “özünden hasıl olmuştur. — —vARIT 31 AĞUSTOS 1934 Başvekilimizin Karadeniz seyahati Başvekilimiz İsmet Paşa Haz- retlerinin, Dahiliye Vekili Şükrü Kaya Beyle birlikte bugün Kara- “deniz vilâyetlerimize gitmeleri kararlaştırılmıştı. Dün öğrendiğimize (o göre bu tetkik seyahati bir hafta sonraya bırakılmıştır. duğunu ve b bunun en büyük nis - bet olduğunu © anlatıyorlardı. (Fransada ( ihtiyarların nisbeti yüzde 14 olduğu halde, Alman - yada yüzde 9 ve Rusyada yüzde 7 dir). İngilterede de doğumların in- hitatı umumi fikirleri derinden meşğul etmeğe başladı. İmparatorluğun o Metropolisi ölüme yüz tutmuş iken impara - torluğu yaşatmak çok müşkül o - lur.. Tarih doğumların inhitatı yü- zünden bir milletin neye uğradı - ğını apaçık gösteriyor. Polybius Kayser Yunan şehir - lerinin boşluğundan bahseder ve bunların o bu yüzden Romalı im- parâtorların eline kolaylıkla düş- tüğünü anlatır: Romada, doğum- ların inhitata yüz tutması yüzün- den felâkete uğradı ve kira ile asker tutmağa başladı. Fransanm bir çok yerlerind- talebe bulunmadığı için mektep - ler kapanıyor, diğer mektepler de İtalyan, İspanyol, Lehli gibi talebe ile döluyor. İhtiyarlamağa yüz tutan “Du beşeriyetin sırtını (ağır vergiler günden güne bükmektedir. Bazı milletler arasında vasati yaşlı a - damlar elli yaşındadır. . Bu inhitat devam ederse bu asrın sonlarına doğru Fransa bu- günkü İspanyadan daha az nü - fuslu olacaktır. Bugünkü dünya, bugünkü nü- fusun beş mislini yaşatabilecek bir vaziyettedir. : Yalnız Amerikanın arazisi ve sanayii, bugünkü Ame- rika nüfusunun beş mislini yaşat- mağa kâfidir. Kanada bugünkü halkının yirmi mislini doyurabi - lir. Cenubi Amerikanın bir çok a- razisi hâlâ bakirdir, Amerikada, o Avusturalyada, hattâ Avrupada bakir yerler var- dır. Asyadakilerse daha fazladır. Bugünkü buhran, kıtlık yü - Bilâkis bugünkü buhran bereket yüzün - den hasıl oldu. Buda sanayi memleketlerindeki nüfus azlığın- dan ileri geldi. Daha acısı, muhtelif milletlere mensup olan ve münevver geçi - nen unsurların velüt olmamaları- dır. Bunlar ya bir iki çocukla ik- tifa, yahut (o büsbütün çocuksuz kalmayı tercih ediyorlar. Üniversite ve ilmi müessesele- rimizin statistiklerine bakarsak bunların yeni unsuru yetiştirerek milli seviyeyi yükseltmeğe hiç te ehemmiyet vermediklerini görü - yoruz. Hükümetler buna karşı bir ta- | kım yeni tedbirler almaktadırlar. | Italya ise 1926 dân itibaren ted -| bir almıştır. Neticeleri muhake -| me sırası henüz gelmedi. Fakat bu mesele İtalya için bir yaşamak ve ölmek meselesidir. Beyaz ırk - larla meskün diğer memleketler için de mesele ayni mahiyettir. Asıl mesele, sarı ve siyah ırk - ların mütemadiyen arlıp yayıl - masi karşısında beyaz insan ced- dinin'ölmeye mahkm olup olma - di mi Istanbulun aldığı üç yeni tayyareye dün merasimle ad kondu.. Şehir, üç kaza ve Tayyare Cemiyeti namına birer nutuk söylenildi. Merasim çok güzel oldu.. İstanbulun şimdiye kadar aldı- | ğı on iki tayyareden başka bu yıl alıp orduya hediye ettiği üç tay- yare dün Yeşilköyde tayyare meydanında merasimle ad konul- muştur, Belediye namına reis muavin vekili Halük Nihat Bey, Şehir Meclisi azalarından bazıları, Tay- yare cemiyeti İstanbul şubesi mü- dürü İsmail Hakkı, Tayyare pi- yango müdürü Fikri Beyler, Tay- yare cemiyeti erkânı, (Tayyare müfrezesi kumandanı (binbaşı Tevfik, muavini yüzbaşı Ekrem, rasat müdürü Selâhattin Beyler, kadın erkek pek çok zevat ve Ye- şil köy halkı merasimde bulun- muşlardır. Merasime İstiklâl marşile baş- lanmış, şehir namına umumi mec- lis azasından Refik Ahmet (Bey kürsüye gelerek bir hitabe söyle - miştir: Refik Ahmet Beyin sözleri “Saygi değer arkadaşlar; Söze başlarken gizlemeğe ça- lıştığım bir heyecanın sesimi belli belirsiz tittetmekte olduğunu el- bette hissedeceksiniz. (Bana bu heyecanı veren sebepler bir değil- dir: Önce söyliyeyim ki, sizin gi- bi yüksek ve değerli bir topluluğa hitap etmek elbette her hatibi he- yecanlandırabilir. Bense güzel söz söyleme sanatının incelikleri- ni bilen bir adam değilim, “hatip değilim, sadece bir hemşehriyim, İstanbul Şehir Meclisinde sizleri; sevimli ve sevgili ; İstanbulluları dört yıl, saygı ile temsil etmek İs- tanbul halkına dört yıl belediye meclisinde hizmet etmek şerefini kazanmış hürmetkâr bir arkada- şınızım. Bu sıfatladır ki, bugün beni buraya çağırdılar. İstanbul halkının el birliğile yaptığı büyük ve muazzez bir işte, İstanbul Şe- hir meclisinin duyduğu büyük se- vinci söylememe müsaade ediniz. Hanımefendiler, Beyefendiler, Bana heyecan veren büyük hâ- dise ortadadır, hepimizin gözü ö- nündedir, kollarımızın arasında- dır. Bu hâdise, işte övünerek (o ve öyünmekte haklı olarak söyliye * biliriz ki, şimdi karşımızda İstan - bul halkinin orduya karşı can - lanmış, kanatlanmış sevgi ve say - gısı halinde duran şu tayyareler » dir. Yakın bir mazideki coğrafya bilgisi, memleketleri kâra ve de - niz budutlariyle çerçivelerdi; bir zamandanberi bu ikisi kadar ve belki de bu ikisinden daha mühim bir hava hudunun ortaya çıktığı: nı biliyorsunuz. Memleketler, ka- ra ve deniz hudutlarında olduğu gibi, belki de bunlardan . ziyade hava hudutlarında müdafaaya ha- zır bir halde olmazlarsa kendile - rini bekliyen tehlikenin büyüklü - günden korkulabilir. Tayyarelerin memleket müda - | faasındaki ehemmiyeti, memle - ketimizde tayyare cemiyetimizin değerli çalışması yüzünden en ge- niş halk tabakaları arasında bile iyice anlaşılmıştır, bunun nelice- sidir ki, cumhuriyetin büyük işler- le dolu on yıllık (o kısa tarihinde milletimizin milli havacılık ( için teberrü ettiği para elli milyon li- rayı buluyor. Cumhuriyetin on yılmdan ev - vel asırlarca süren fena idareler | götürüp yavuklusuna kavuştur- yüzünden Türk yurdunun nasıl a - cıklı sıkıntılara düştüğünü hepi - miz biliyoruz. Tarihin loş gale - risinde uzayıp geriye doğru giden karanlık yıllar, Türk milletini fa - kir bırakmıştır. Biz zengin bir millet değiliz. Ancak on yıldır ki halkçı bir det let idaresi, halkın işlerini düşün- meğe, başarmağa, halkı rahata ve refaha ulaştırmak için çalış- mağa başlamıştır. 'Türk halkı zengin değildir, o- lacaktır, ama bugün değildir. Bu- nun içindir ki on yılda elli milyon lira vermenin bizim için manası ve ehemmiyet büyüktür. Bunun apaçık manası, Türk milletinin yerden, gökten, nerden ve (o kim- den olursa olsun gelmesi bekleni- lebilecek bütün tehlikelere karşı güğremiş bir aslan atılganlığı ve korkunçluğile çıkmağa karar ver- miş olmasıdır. Onun içindir ki milletimiz yalnız bu yıl orduya tam yirmi altı tayyare hediye et- mektedir, Meriç boyundan Kar- sa kadar, Karadeniz kıyılarından, birtaraftan Akdeniz eteklerine, bir taraftan Irak ve Suriye hudut- larına kadar bütün yurda ve bü- tün yurtdaşlara ait olan bu büyük şerefte İstanbul halkının büyük ve değerli bir hissesi olduğunu iş- te şimdi karşımızda duran şu çe- lik siyanet melekleri söylüyor. Hemşehriler, bu yıl orduya verdiğimiz yirmi altı tayyarenin üçü bizimdir, İstanbulundur. Bun- lar sizin hamiyet ve faziletinizle, göl üzü dolduran, memleket sevgisiyle, heyecan ve aşkınızla alınmıştır. Onun içindir ki değer- leri para kiymetinden büyüktür. Hanımefendiler, Beyefendiler, Bunları dört beş yıl evvel, bir münasebetiyle — İtalyanın Mon Falkona sahillerinde gemi ve tay- yare yapan büyük inşaat tezgâh- larını gezmiştim. Orada kimini tör konulurken gördüğüm, kimi yaralı yan yatmış, kimi homurda- nıp İleri atılmağa hazır duran tayyareler, bana fennin, tekniğin, makinenin haşmet ve azametini hissettirmişti. O gün Monfalkona tezgâhla- rından ayrılırken kanatları kana bulanmış kartalların sıra sıra ya- tıp dinlendikleri büyük bir maz- galdan çıkıyormuşum gibi © içim ürpertiyle dolmuştu. Bu, önü: müzde sevimli bir heybetiyle dü- ran İstanbul tayyareleri karşısın- daki duygum ise büsbi başka» dır. Bunlar bizim ümidimizi ta- şıyorlar, göğsümüzün çarpıntısını bunların motörlerine ses o olarak verdik, memleketin bir bucağın- dan öbür bucağına selâm ve sevgi bu tayyarelerin kanatları altında gidecek bir hava hudutlarımızın bekçileri, bizim rahatımız ve re- fahımızdır. Halk edebiyatında, halk türkü- lerinde görülür ki turna, Anadolu köylüsünün ümit ve haber bekle- diği, gönül verdiği bir kuştur, A- nadolu köylüsü düne kadar hu- duttaki (oğlundan, kardeşinden haber getirmesini turnadan bek- lerdi, gurbete düşen Anadolulu, hasretini ve sevgisini uzak illere masını turnadan isterdi. Bir teselliden başka bir şey ol- mıyan ve Anadolu köylüsünün di- linde yüz yıllarca yanık türküler- le ağlayıp inliyen bu hayal, buğün cumhuriyet Türkiyesinde bir ha- kikat olmuştur. Huduttan içeriye haber ulaştı- racak, içeriden hududa kuvvet gö- türecek ve düşmanın tepesinde yıldırım sağnakları patlatacak o- lan çelik turnalarımız şimdi kar- şrmızdadır. “Onları orduya hedi- ye eden İstanbul halkına yaptığı işin büyüklüğünü ve değerini ö- derken gelecek yıl da, daha son- raki ve daha sonraki yıllarda da bunların sayılarını arttırmak ve memleket havasmı hiç bir yaban- cı gölgenin asla yaklaşamıyacağı Günün Siyase Bir tarziye Bazı Londra gazetelerinin diği malümata göre (geçen! Almanya hükümeti Fransaya tarziye vermiştir. Tarziyenin bebi Alman matbuatının ölen “| neral Fon Şlayherin yabancı devletle alâkadar olduğuna v6”) nunla Almanya hükümeti aleyh”! de tertibatta bulunduğuna yaplığı neşriyattır. Ceneral Fon Şlayher, Haziranda Hitlerçilerin hü kıt'aları kumandanı tarafın yapılan darbei hükümete işti yüzünden tevkif edileceği mukavemet göstermesinden yı öldürülmüş, o zaman bütün man matbuatı onun (o yaban€! devletle meşgul olduğunu söyle” mişti, Herkes bu neşriyatın Frans istihdaf ettiğini biliyordu. . * Hitler ile arkadaşları Şlâyheri” | Berlindeki sefiri ile teşriki m€& ettiğini ima etmekteydiler. ) Fransa hükümeti bu neşriy”” göz yummadı. Bir ” bir hale getirmek için hiç bir fe- dakârlıktan çekinmiyeceği yolun- daki ümit ve dileklerimi söylemiye lüzum bile görmiyorum. Tayyarelerimiz ve onları al- mak uğrundaki hamiyet ve fazi- let savaşımız hepimize kutlu ol- sun, hepimize kutlu olsun, arka daşlar! Kazalar namına söylenilen nutuklar Yeni tayyarelerimize Beykoz, Kadıköy ve Kartal isimleri veril mişti. Bu itibarla İstanbulun bu üç kazası namına da birer nutuk söylenildi. Beykozdan Dr, Hüs- nü, Kadıköyden Etem; Vassaf Beyler ve Kartaldan bir zat birer nutuk söylediler, ( alkışlandılar. En son Tayyare cemiyeti İstan- bul şubesi mü İsmail Hakkı Bey kürsüye geldi. Şu nutku söy: ledi: Ismail Hakkı Beyin sözleri “Tayyare cemiyeli Türkün öz evlâdı, göz bebeği, büyük kurtarı» cısı, yaralıcı ve yapıcısının ilha- mile kurulmuştur. Hamisi odur; o her şeydir ve her şey de odur. Gazi, başlı başma bir silâhtır ve her sahada bir baştır. Cemiyet bütün memleket evlâ- dının bir gayeye müvecceh olarak toplanmasından vücuda (o gelmiş bir teşekküldür. Gayesi, nizamnamesinde yazı" lı olduğu gibi tayyarecilik âle- minde de Türkiyenin garp mem- leketlerine yetişebilmesini temine çalışmaktadır. Binaenaleyh ce miyet, Türk milletile beraber ya“ şıyacak, Türk vatanile (o beraber yükselecek bir millet müessesesi- dir. Nitekim tayyare cemiyetine yardım eden memleket evlâtları, ancak, aziz vatan borcunu öde- diklerine kanidirler. Cemiyetni vazifesi iki kısma ayrılır: o Biri hava müdafaasını kuvvetlendirmek için orduya yar dım, ikincisi de: Memlekette tay- yarecilik sanayiinin inkişafına ça» lışarak milli refaha yol açılması: na yardım... Birinci hedef üzerinde muvaf- fakiyetimiz, açıkça meydandadır. Şarkta, Ağrıda, cenup hudutlar mızda Türk vahdetini bozmak i- çin uğraşanlara karsı (o kazanılan zaferin âmillerinden ( başlacası, Türk tayyarelerinin muvaffakiye- tidir. Bu muvaffak hava kuvvet- leri, Türk evlâtlarının tayare ce* miyeine yapmış oldukları yardım Fransanın Berlin sefiri, diğer raftan Fransa hariciye nazırı Bartu bu mesele üzerine mü dit teşebbüslerde bulundular. teşebbüsler Almanya hükümeti” vaziyetini çok güçleştirmiş, fak” Fransa hükümeti israr ettiği Almanya hükümetine karşı dan okumakta devam — ettiği İS” | Almanya hükümeti tarziye verm? i yi kararlaştırmış, Almanya höh” meti Paris sefirine tarziye verm | için talimat vermiş, o da M. Bari” ya, Alman matbuatının Fransaj* karşı vuku bulan neşriyatı dol | sile özür dilemiştir. e. Londra gâzetelerinin o verdi malümata göre, bu hâdise ov bulduğu halde Alman efkârı “ mumiyesine bundan bahsedilmf” mahsulüdür. ğ Tayyare cemiyeti ikinci hedi üzerinde de, mütemadiyen maktadır. Cemiyetin Avru yetiştirdiği ve yetiştirmekte oldi” ğu makinist ustaları, tayyare © hendisleri, o Kayseride yapılsf tayyare fabrikası, Eskişehirde vi cuda getirilen atelye ve hangaf| lar, bu sahada sarfedilen gayreli bir misaldir. j Cemiyet ayni zamanda şimdi ye kadar, kurak geçen sıkıntılı ge nelerde, aç ve tohumsuz kala halka, elinde ne varsa, dağıtmak A tan çekinmemiştir. Çünkü, Tü tayyare cemiyeti, halkın bağrı" ) dan doğan bir halk teşekkülü” | se | dür.,, Nutuklardan sonra birinci ka muzikası Cumhuriyet çalmış, bundan sonra tayyarele p rin yanma gidilmiş, tayyarel: üstlernide yazılı isimlerini bayraklarımız kaldırılmış, üç v6 * ni tayaremizin ismi meydana Ç * mıştır. Bundan sonra üç tayyaremi? havada üçleme teşkil ederek şeb * rin ve isimlerini taşıdıkları k278 * ların üstlerinde uçmuşlardır. Kadıköy tayaresini binbaşı Mw” hiddin. yüzbaşı Şeref * Beyle" Beykoz £ tayyaresini bağçavi? Hakkı, sivil makinist Enver Efe” diler; Kartal tayyaresini birini sinif gedikli zatbit Reşit. rasıt A sım Beyler uçurmuşlardır. y Üç yeni tayyaremizi uçuran yz tı tayyareciye İstanbul belediv€* tarafından her birine birer t* olmak üzere altı güzel halı hediy? edilmiştir. “AN rn SE Söz hat Fe, tv “orktu, Yanakı değildi F n Bu Nesir Mişler, Feyyaz Dilç Vali yu ve Yaş Yak üş La Masin Muz? tazin den, ir Yalın F Hap Bey, ) bir, dön, bolu Yala ark 4 Yak tina Ye; Ana tör, B d niz il Tid kap dep t, da du, a, di dei

Bu sayıdan diğer sayfalar: