27 Şubat 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

27 Şubat 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

p£ N ni — > > dö N . ik a .. i ö r 4 2 VAKİT 27 ŞUBAT 1939! "zi k mRsamımuRlıi © İİEMEEMREE e yaf mik Bar azcik) (e — Halkın yemeğe hücumu, görük kendin! * <&3.. Çiz sevdi- | d memiş bit manzara idi. Birkaç da- A N gin, çuvewliğim verse tanıt, Bir p VA a kika içinde yemekler yenir, mey- defa yeri öğreneli". Sonrası Ko- İsi Ni dan kırılmış tabaklarla döletde. lay. | ABONE TM Tersanede bulunan - esirlerden $ Dayı işi tehlikeli görüyör, hep | Memili İki yüz kişi taeydan: temizlemeğe, 'YAZAN: K i 7 LA 2 | birden gitmeyi muvafık bulmuyor il elli saka sulamağa memurdu. Gü p iğ y > du, Aylık meş battıktan sonra yüz tane bü- “e NİYAZI AHMET — İliko, dedi, böyle işe Eliçoyu | 3 #1:k 2 B tuş yük takosla direğe konulan çanber- - sokm3yalım.. Önce ikimiz gidelim. > az b Ğ deki mumlar yanar, her taraftan #aadırdı İliko.. Tabii o gene kon- (Birl cevap verdi: Yabancılar bakıştılar. Başlarmı Mümkün olursa kızlardan birini 7 bi 7 Ng figek ve mahtaplar atılırdı. Bütün di #evklerine devam.edecek.. — Belt ya siz? birbirlerine yaklaştırarak fsıhdaş- kaçıralım. Buraya getirelim. Bliso bunlar yalnız Atmeydanını deği, (o — Bek, bak. Raziye kalfa mı. O — Biz şehre yabancıyız.. Bir tılar, Sonra: Onu tanırsa, yapacağımız işi kolay sa b es a) bltün şehri aydılatırdı. Tâ kendisi değil mi? hafta önce geldik.. — Olur. lâkin simdi olmar. faştırınır. ayda yetmış besili İN Lehistan elçisi Filiponski de | — Sahi. i — Ne iş yaparımız?., Yarın gideriz. İliko arkadaşını dinledi. İkinci İ edilir. ii düğüne davet edilmişti. — Bizi görse acaba ne derdiz... — Tüccar.. i — Yâr olsun.. günü İcuşaklarına ikişer kese para Abone kaydım 9 Böğiy, Elçi de birçok hediye getirmiş Aman dikkat edelim, bizi (o — Şehri bilmiyenlerin coni su Oo — Sizi Cemberlitaşın altında koyarak Çemberlitaşın al gel | tup ve telaraf © i «. Altı yk samur kürktla her yü. gözesi. — ç ; bekliyelim.. diler. Mihmandarlar bekliyorlar. | pareunn Dos agi kü bin altın değerinde idi. — O şii Sinan Paşadan bi — Birkaç gün vaktimiz var. o fiiko; de İD 2. , Transilvanya elçisi Ladislas Sa- “m Kalşüğumın öğreneiştir. Duyardık ki İstanbulun güzel esir © — Bizim bir arkadasımız daha (Adı Hasan olan: Türk i Wş lançi yedi gümlş kupa, gene gü- — Doğru... Fakat bizden gene kızları var. var. Üç kişiyiz. — Ne o yoldaşlar, dedi, üç kişi VAK?T e oba a diş müşten sanatkârene işlenmiş yedi 97lar ümüyor. Kara Halilde Mus O Yabancılardan biri gülümsedi: o — Faxla olmaz. Siz öç, iki de olacaktnır. Adres değtiyLiz SENİN | tepsi, iki leğen, ikisi altnlı dört 18'a Paşanın elinden kaçmıştı, fa: o — Var, varama. biz bay. Miko: 35 kure avize, ragozeliler, moldatya ve o- Kât İstanbula üç yüz cariyeile © #liko biraz daha yaklaştı: İliko Elisoyu da yanlarına ak (| —- Üçüncü arkadaş hastalandı. İLAN GERE ig, lmemiş mi idi. a lar lamye Voyvodalar: ayrı ayrı hedi. 6“ xe : man ağala yeler getirmişlerdi, 8 Şimdi bizim yapacağımız İŞ O Eğlenmek mi Kırım Hanı on yük samur, on Hia'yı bulmaktır. Onu bulursak, şimdi?.. yük diğer kürk, beş yük zerdava, istediğimiz kadar kz elde ederiz. — Arkadaş ölüp kep birlikte beş yük kadınların giyecekleri ka | J«i arkadaş böyle konuşarak gidelim. kum, beş ayı balığı dişi, yirmi hı- Atmeydanındaki düğün sahnesini ristiyan delikanlısı göndermişti, EE si Fas ve Morakeş sultanlarının ea e : elçileri sedef vr içinde çok |“ De Mi — m ii kıymetli bir tesbih, sırmalı iki sec geçireceğimizo" yeraltı “evini. bak ” “oç maya çalışalım. cade, meyva ve ağaç resimleri iş 0 denmiş dör ipek seccade, balıkçıl , “— Doğru irket mas bulacağız kuşunun siyah kuyrukla: yiz © yeri. Şimdi herkes eğlence ile İ pılmış bir sorguç, incili ve çimas- meşgul. Herkes zevk için geziyor. , incik ” ii üzengiler, birçok ipekli kumaş, e erim e dört top sırmalı kumaş, altın üze. (O ei rine kondurulmuş inciler ve vergi A lr gidip Playa e olmak üzere deon bin kuron ge- nı bulmalıyız, Hiç olmazsa zavallı tizmişlerdi. kadın yavrusuna kavuşsun, Gece tertip edilen oyunlardan < en gok alâka uyandıran kuyruklu O İki kişi konuşuyordu: mak istiyordu. Ona gene erkek (| — Peki biz gidelim. elbisesini iyice giydirdi ve; Çemberlitaştan yürüdüler, Son- — o, dedi, yeraltı mahzeni: ra Marmara sahiline doğru dön- ix. Orula kızları tarır- düler. Tâ deniz kenarına kadar in- sınız. Bakalım Kafkasyadan gelen diler. Senra sahili takip ederek bir miras müddet daha yukarı çıktılar. Has Tarihten bir yaprak: a — Yoldaşlar, dedi, gideceğimi: assos asusaavasar yansasunmasescrm1s03 yanma sapiens ee Papa ve Aşk | velilir. Kızlarım muhafızları da | var. Onlara dalaşmaya kalkma. yın.. Gidin deyince gideriz. İ çöle İ — Ne kadar müdlet kelrriz ora: | Papa On Birinci Pius'un ölümü, Iüristiyanlik âlemini alâ. $ | <5 | kadar eden en mühim bir meseledir. Bu ruhani makanım tem, 8il ettiği mukaddesat, birçok milletleri alâkadar eder, | Papaların siyasi işlere karınmaları devri tarih olmuştur. Za | Fakat ruhani nüfuzları hiç garsılmamıştır. klz Kiri İ| sapedibir. N Hizmet istersiniz $iz ns: ikinet ve üçüncüğüü 49 başlık yanı ke dir. i Büyük, çok geti renkli ilm veremli indirmeler yapılı Biçe Bir defa 30, iki A defası 63, dört d defası 100 kuruşluf ilân verenlerin bir i Pa, vadır. Dört sst ra etti i Si fazla satırları beş #İĞEAM kugonli — Üç beş saat. Tarihte papaların oynadıkları rel çok mühimdir. Hayat. Dedi. yi ij kücük ilân teri İlko memmüniyetle ellerini çırj ları baştan basa meraklı, heyecanlı, korkunç hidiselerle do - Sülün blisötler. Srmiii'n ük iudur, Onlar, dünya zevklerinden tamamile nefislerini mah * silinide, yrlek bir sörün hiç farke- | yetim sozradiliğ rum etmek suretile İnsanlığa kükmederlerii. Fakat müstes. akıt hem © doğ meşaleler, fişenkler yağlanmış ayr- halkın üzerine bırakılır, onların koşuşmaları seyredilirdi, niçeri zabitlerine mükellef bir zi- — Bırak bu eğlenceleri. Haydi lâr, köpekler ve tilkilerdi. Bunlar bu gece de eğlenelim. — Korkuyorum o yeraltı mah» zeninden.. Ne idüğü belirsiz kim Haziranın sekizinde padişah ye- seler geliyor oraya. İliko kulak kabartmış ve "Yer- yalet verdi. Sadrazam ve yeniçeri alt; mahzeni, cümlesini duymuş- nası da vardı. Bütün İtalyada güzelliği ile şöhret bulmuş ve Uç hüküm, darm metresi olarak vasamış olan Maroziya bir gün papa Üçüncü Serj'i de teshir etmisti. Allahm Vekilini, şeytana uy- duracak kadar çıldırtan Marcziya ondan gebe bile kalm Papayı aşkın alovleri ile yakan bu müthiş Kadın, onun mini- dilmiyen çöküntü yizli kapıdan gidiliyordu. — Yoldaşlar geldik.. Siz da bekleyin. Dedi, bir yerindeki! Şüru yanma geldikleri vakit Hasan: Surun bir köyesinde vardu. O-| yâ kendi adare yeri lesinde Vİ KEMA LEDİ n Bürosu eliyle oder. (Büromeree teti bura se | 7 z çi i mini çoçuğunu da babasının makamma kadar yüktelimisti. i iye 0 f ağası yemekte hizmet ettiler. o tw. Dayıyı dürttü, Evet, Papa Serin oğlu Jan, tarihin meshur Papa On Birinci | |'2d2 Dir 1991 üstünde çömelmiş ALEMDAR SİZİ aj Solaklar, okçular ve baltiriir o — Ne var İliko?.. i Janı oldu | ii ; ir aklar lr geye MAySMSİZİMYA iki Fİ ai ck müsabakaları, zırh muharebe. o —Sus. © ; Gerçi Jan sonradan papalık mankamından. inmladilmizki (ği yarayan Mizefireri baştan |... azamiiği daş) leri yaptılar. Haziranın dokuzun (Adamları iş Fakat bu, onun piç sından değil, o sıralarda papalık ma ii aüikl z - i toy, da ulema, müftü, kadıaskerler, ki- o — Tanıdin mı? kamınm entrikaları yüzünden vukua gelmişti. ram mm var madı, 2 — Barönez e h » zi << dılar, naipler, müderrisler, hoca Bu giamlar yeraltı mahzeni 7 i iliks3 TER ax e lar, şeyhler, imamlar için ziyafet ni biliyorlar.. verildi, Düğün bütün şaşaası ile devam "diğer arkadaşlarını bir hana yer- gelmişler, halkım arasına karışa- Je; rak seyrediyorlardı. yor: o göte sarayında yaptıkları... Kız- nini uyuşturarak günlerini geçiri” ce! yor, şimdi... — Bu düğün ona milyonlar ka- onu dün, yahut evvelişün getirseydin ne olurdu sanki... Ama, zararı yok şim di de memnunum... Hem belki böylesi 'daha İyi. / Grüşinika, Aliyoşanın yanına oturdu ve canı gözlerinde toplanarak delikan- Uy: seyre daldı. Gerçekten çok sevins mişti. Gözleri parlıyor, dişleri kevrlerm- Janıyordu. Her halinde derin bir neşe vardr. Aliyoşa, bu kadın hakkında fena Bizirler edirdiği için, böyle dost bir ka- bul ummuyordu, Katerin İvanovnanın evindeki şirret- liğini gördükten sonra bu tavrı, yadır- gamamak elinden gelemedi de. Deli- kanlı ruhurklaki büyük ıstıraba rağmen, karşısındaki mahlüku dikkatle tetkik €- diyordu. Sesine verdiği âhenk, hareket- Yerindeki yumuşaklık sanki hep yaban- sk bir elbise imiş gibi hepsinden soyun muştu. Onların yerinde şiradi kaba bir sadelik ve samimiyet güze çarpıyordu. Hilâsa bambaşka bir kadın olmuştu. Yalnız pek sinirli görünüyordu. — Allahım, bugün her şeytiç bir fev Vi iu — Nasıl anladın?., — Konuştular. :Şimdi onlarla ediyordu. İliko ile Day: Eliso ile arkadaş olmaya çalışalım. iliko böyle diyerek adamlara leştirdikten sonra Atmeydanma biraz daha yaklaştı ve yüksek ses- — Ağam, dedi, bu İstanbul da Aliko padişah Muradı gösteri. başka bir âlem. Buraya geldik ge- Jeli eğlenceye hasret kaldık. Öy- — Dayı, diyordu, Osmanir pa- le ya.. İnsan içip eğlenmek İsterse dişahının işine akıl ermez. Ne idi gidecek yer yok. ! Yüzünü adamlara çevirdi, Onla- larla eğlenerek, şarap, afyonla bey rm kendisine baktıklarını görün- musunuz? Karamazof Kardeşler Yazan Dostoyevski Çeviren: Hakkı Süba Gezgin © 04 “ kalâdelik var... Seni gördüğüme niçin bu kadar sevindiğimi de bilmiyorum Aliyoşa. Rakitin gülerek: — Sahi mi? diye sordu. Bir zâmân- lar, “Onu getiri,, derken bir gayeye doğru yürüyor gibiydin. — Evet, artık hiç hükmü kalmıyan bir hedef... O vakit ben, başka insan dım. Şimdi başkyım, Otur Rakitin, sen de otur. Bak Aliyoşa, ilk defa cna yer gösterdiğim için üzülmüş gibi duru yor. Çok ince adamdır şu Rakitin ves selâm... Ya sen, Aliyoşacığım, sen ne den bu kadar durgunsun? Benden mi korkuyorsun yoksa?... , — Kederi var onun, dokunma! — Nasıl keder? -— Stareşinin cenazesi koktu. — Hadi oradan mendebur!... Müna- sebetsizliğin tuttu, Aliyoşacığım müsa- ade eder misin kucağına oturayım? J ETİN Gruşinika, böyle der demez, sevimli bir kemi sokulganlığiyle çocuğun kuca- r i in ğına yerleşti; sağ kolunu da boynuna attı. — Benim güzel ve zarif sofucuğum, seni avutup güldüreceğim!,.. Kucağına çıktım.diye üzülmedin ya?... Eğer darıl- dımsa, söyle, inerim. Aliyoşa, susuyordu, Kımıldamağa da cesaret edemiyordu. Fakat kendisine Acaip acaip bakan Rakitinin zannettiği şeyleri de duymuyordu. Ruhundaki &- zap, onu bu türlü okşayışların baştan çıkafışlarma karşı zırhlanmıştı. Bunun la beraber, şu korkunç kadının ona nef ret vermediğini hissetmekten doğan ga rip bir halde ili. Kucağını dolduran bu Sıcak yumuşaklık, onda temiz ve masum bir merak uyandırmıştı. Rakitin atıldı: — B:ş Vâ! artık yeter... Hadi şampan ya açtır... Biliyorsun ya, vâadin vardı.. — Sahi Aliyoşa, eğer seni barla geti- rirse, şampanyaâ ziyafeti çekeceğimi va" adetmiştim. Fenyaf.. Çabuk şampan- ya!.. Ben de sizinle içeceğim. Rakitin, kendişine savrulan hakareti anlamamazlıktan gelerek: — Şu haber nedir?.. Öğrenemez mi- yiz? diye ısrar etti; yoksa bir sır mi bu? Gruşiniza dalgın dalgın; — Senin çoktan bildiğin bir arr... de- di, gabitim geliyor. — Ondan bahsedildiğini duymuşum- bir köşeyi gösteriyor. Cevatını verdi. — Öyle ise silâhları | Salim ediniz?.. — Sebep?.. £. Ii —öyleiseal! İ Ji. Hasan, | tekrarlamışlardı. o (Arkam — Makroiye varmış. Oradan bana bir araba yollayacak. Kendisinden şim di bir mektup aldım. — Makroiden mi?.. Neye orada kalı yor? — Eh. Amma sen de çok soruyor- sun,. Artık yeter. Kapa bu bahsil. — Ya Mitya?.. Bunlari o biliyor mu? — Buna dair bir tek kelime bilmiyor. Yoksa beni öldürürdü. Amma, artık ondan korkum kalmadı... Artik sus Ra kitin, ondan bahsedilmesini istemiyo rum... Bana çok fenalık etti. Aliyoşayı düşünmek, onun güzel yüzüne bak mak daha boşuma gidiyor... Hadi yav rum biraz gülümse ki, içim aydınlan- sın.. Alnındaki gam bulutlarını dağıt. Maşşöyle!... Bak bak Rakitin ne kadar tatlı gülümsüyor.. Bakışları da yumu- şadı. Biliyör musun, Aliyoşa, şu mat- mezelin evinde geçen hâdiseden dolayı bana kszğinsın sanıyordum... Pek edep- sizce hareket etmiştim.. Ne desen hak km var. İyi, kötü her ne hal ise bir iş- tiz oldu... “Genç kadın bu cümleyi dü- şünceli bir tavırla ve fena bir gülüşle söylemişti... Mityanın dediğine bakılır: 81, “Onu kırbaçlamal!,, diye haykınp duruyormuş. Evet, ona karşı çok fena hareket ettim. Ne yapayım kızmıştım. Beni çikolataları, fundanlariyle avla» mask istedi... Oh olsun... İyi ettim... Böy le oluşu daha iyidir. Yalnız $en, kızıp dur. Ne vekit geliyor? Yakında mr? o oOdarıldn diye ürülmüştüm. » — Silâhsır erkek olur mu? i — Silâhla girilemez. Merak et- | sayin dışarı çıkarken gene veri İliko böyle derken Hasâna dön | (Ç | İ — Verin. Der gibi başını sak| ——— İladı, Sonra ili olarak kendisi piş i tovu ile yatağanını belinden çıka» ia EL A > | rıp uzattı, Onu arkadaşı takip et- — Ağalar, dedi, siz İstanbullu. | #wvelki gece Perapalas salonlar tnda Kızılay Kurumu menfaatine İ ie Bike ie Dayı da &yni hareketi bir halo verilmiştir. Reşsmimiz ba lodan var) ix bm ha ER eler e Ati ? 160, her yer 20, pasödi n ? to; ŞEHİR vi 27,1. İğ G - BİR MUHASİP >. Rakit'n küçük bir hayreÖ — Sen, Aliyoşatık, duğun halde onu korkutü) den çekindiği doğrudur. — Aliyoşa, belki senin “ mak çocuktur... Ama ben © rum... İnan delikanlı, 9€8i humliz seviyorum. 4 — Vay hayasız vay!.. Bi dana gönül verdiğini söyl g — Bunda şaşacak ne 3 rum İştel... — Ya zabit ne olacak?” den gelen müjdeye ne di — O, başka şey! — İşte kadın mantık kabilene aşkolsun! — Kızdırma beni bunün başka şey olduğun Aliyoğayı başka türlü bi” seviyorum, Doğrusunu * şacığım, vaktiyle şana KA" ler beslemiştim. Ben âdi bf Hırçın ve taşkın bir 3 çok kere sana vicdanmpi Mi ediyor? m Diye sorduğum olurda. .. de o kızın evinden

Bu sayıdan diğer sayfalar: