28 Şubat 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

28 Şubat 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gi deni 28 ŞUBAT 1939 Şar e İktisad Vekilinin muhtelif İşler hakkında beyanalı aa Bu cümlede ırlanmış | görüş ufkunu dünyanın et kağ ! masını isterii Devletlerin en e eksiltil , | yüksek (Görüp düşündükçe. İsmet'in in sesi İsmet İnönü,dün gece radyo. en par lak silah zaferlerinin neticele. İ rinden daha çok ve daha kıy- iğ akit Büyük Anketi ss Miri Şürasında neler konuşulmalıdır ? a ektep sistemimizi zl <Siştirmek lâzım Sele Doçenti Veliki E raly'ın aelsafe doçenti Vek, rası hak $u cevabı verdi; Baş rtamda konuşulma, Nk seller çok cephe. v Ya, Bu da, tahsil ve bir Semi >. Alri | Günlerin Peşinden: M— Dalkavukluk Arkadaşımız Sadri Ertem bir | kaç gün eryel dalkavukluk a İleyhinde şiddetli bir yazı yazdı: | | Dalkavuktuk, iyiyi kötü; kötü- İyü iyi göstermektir diyo tarif ettikten sonra büyük adamlara dalkavukluk edenler ile dema- İ goji yapanlar arasında mahi-| |. ön Vekdi. yetçe bir fark olmadığını sözle | leti glâkadar eden muhtelif işler | rosunun jar. hakkında malümat rica ettim. | mesi Dalkavukluğun lügat manası şu cevapları aldım: * | “kavuk sallayıcılık” demektir.! Os — Birinci endüstri plânı tat. ! e bütçeleri tasdik Istılahta bir adamım gururunu | bikatı tamamlanmıştır. İkinci! okşamak suretiyle hoşuna gide | dört senelik plânın tatbikine ge. İ sek bir menfaat 1» parmak diye | çilecek mi? Yoksa bu plân üze tarit edilebilir. Buna göre bir| rinde tadilât mevzuubahis midir? | dalkav n ©fendisinden bir| GC — Sanayi plânlarının tatbi- İ menfaat koparması için mutlâ- | ki vazifesi kendilerine verilmiş İ kn iyiyi kötü, yabut kötüyü İYİ ' olan müesseseler bu baptaki fe göstermesi şart değildir. Kimse | aliyetlerine devam eti ye zararları olmadan menfaat İ koparanlar da görülmüştür. Bi-| 5 — Mevcut gi xe kalırsa dalkavukluğun bu) teftiş etti cinsini güzel sanatlar zümresi- | doğru mudur? G — Vekâletçe yaptırılan tef. tişler bir programa tabidir, Lü - zum görüldükçe şirktlerin tı leri de tabiidir, — İktisat Vekâletinin teşkilât kanunu lâyihast 'Sulhun nimetleri, ruhu, anla. yaşayan len makamma çıkanlar, milletlere baş olanlar, kendile. fet alır. ” id mmamsı | ası yo Bütün dünya, İsmet İnönünü, İilk önce muzaffer bir kıhem, | kanlı ışığında görüp tanmmıştı. S — Kütahya ve Zonguldakta ! İnönü şanlı bir tarih yaprağıdır. k santral larrisi hakkımdaki etütler ne mer ke zde kur cak tesbit edilm Ona soy adı oldukdan sonrada ikinci bir şeref hatırası halinde hafızalarımıza kazıldı. O divarlarında yalçın kuman © esaslı, e en mi, EE iri, » beki de bir eri gelir. Hiç iu gelir. Gi tekzip edilmek iddiş edilebi, Bene erini gören | r Maarif makinesi yetiştirmek değildir. ri | Halbuki bugün mekteplerimizin z - Ö n ed bik ği mükemmel | ne almak daha doğrudur! as “ e öel yilin a bazı dalkavuklar Ven Tbiya, meseleleri , | Netice aşağı yukarı bundan baş. Fakat ba AZ iması, bunlarm | Xa bir şey değildir ve çalışkan vardır ki efendi ve k Hp Mülarak tetkik edil. | dediğimiz talebeler, bu işi € tıkları tebasbusun acısını çıka z im Büsterir. Aka si a | başarenlirdir. Bir kelimeyle dü: | mak için kendilerinden zayi İ Kr adamlara tehakküm İşte bu tehakküm te Sadri Erte efendilerinin, edir ve Ka Hmanm yeri Mes. da sesleri şaklayan kışlalarda yetişmiş, savaş meydandarında parlamıştır. Birinci sanatı mus baripliktir. Çizmelerinde gaza tozu, yüzünde barut isile mudan ko- lektrik santrallarili manı inşası hak heniz bitmen i - baş sa gelir, ii. İyaya indiği gün, kendisile iğ İ İ nuşan gazetecilere: | kında tenvir buyurur musunuz? il GC — Denizbankta başlamış o lan teftişlere devam edilmekte dir. Bu teşekkül ni reyi kanununun hükümleri dar | — Muharebeleri beyaz yaka lıklı diplomatlar hazırlar, Be- lasını biz askerler çekeriz de- mişti. Muzafferdi. Etratmda halkın hayranlığından örülmüş bir hale vardı, Geçtiği yollar ak kıştan çınlayordu. Yani zafere en çok borçlu olduğu bir günü halde ederler. te bammülsüz olur. min dediği gibi, yahut cahil halk tabakasının ho: gitmek için başkalarına ve | bir hale e gemici © Bununla proje ne gibi esasları ih tahsilde hafıza kiş bir rolü olmadığını söylemek istemiyo - rum, şüphe yok ki onsuz hiç bi sey yapmak kabil değildir. Fa. kat bunun yegâne “işletilen bir| ke haline gelmesi, tahsilden lenen gayeyi tamamiyle orta. tiva edecektir? çe henliz bir teş - Mahrukatı yakmaya mah-| sus vasıtalar hakkında (Hususi) — | wanun bir Vekiller heyetinin toplantısı Ankara, 27 (Hu ler heyeti saat 18 da topl. Y si Üzerinde göri ere devam edildi. Toplantıda Ma | müsteşarı Cemal şuna memlekete zararlı olan şeyleri hoş göstermek de affedilemez, Eski efsanelerde dalkavuklu- arak alınan tilkinin | dener akn bilecek kad. yaşayordu. Böyle olduğ iler hat m “er hata g kendisinde gururdan eser yok- tu. Kumandan, kanla beslenen bir ççiçektir. Dünyanın hiç bir yerinde onun gdası değişmez, İlsmet İnönü harbin aleyh bulunmakla, büyük bir ruh kah- oluyorda, ga timsal ol ağaçtaki karganın sesini methe ! i ela hepsine ağzındaki peyniri düşür Eyes Le ay tesbit edilmez. Yel ayrı ve hattâ sevaplar vermek kitapların Baları ve Zen dersle. iş #rslerinden daha SE vay ek icap ettiği ibi bunun aksi © Kuvvetle müda. mesi ve kapması bence dalka vukluk değil, âdeta bir nevi yankesiciliktir. Köpeğin, yahut kedinin sahibine yaltaklanması da dalkavukluktan başka bir İ şeydir. Zira köpeğin ve kedi nin efendilerinden gördüğü iyi liklere karşı yaltaklanmaları değildir. Yasin †| ramanlığı göstermiş Bu ferağetten, büyük devlet a- damı İsmet İnönü doğdn. Ömründe eline silah almamış İ ayakları dibine yerleri sarsarak gömülen gülleler görmemiş bir tabii İmizde görülen bir dert Şimdiye kadar çe ki başlıca e lundu, pa İstanbulda İkinci Vali Muavinliği ri göster kâletinee hazırlanan ce tasdik edil. şikâyet tısat V aleyh mektepleri ilişik Li meyi ipeği bu İğde yı 1da. adamın sulhçü olmaları İbir şeydir. Bu oluşta bir kıymet, düşünülmez, hattâ, kendi eski basırını bütün cihana değiş meyenlerinde bu fikirde olduk- ları söylene bilir, Vakat siperde,dağ başında süngülerin şimşek ormanları İ- de ve silahı harika, yüreği İ mucize yapmasını bilen bir kah. € İ nimetsinaslık tezahürü gibi sa- yılabilir. HASAN KUMÇAYI üdür v & Sörüm; - Bilecik, | ye Vekâleti nüfus umum m A muavini Muzafferin tayini muh - İ Osmaneli, Bozüyük, İnönü, Af . va | yon, Çay, Dinar, Sandıklı, Kütah. | temeldir. ya, Uşak, Tavşanlı, Konya, Ak. Almanya Talebe şehir, Argi than, Ilgım, Cumra, Müfettişliği Karaman, i, Sİ utfettişliği İsparta, Burdur, Çankırı, 1 Mettişi Balıkesir, Bandırma, İnebol nop, Samsun, Çarşamba, Ordu, 'atsa, Ünye, Giresun, Trabzon, Rize, Hopa, Amasya, arak; Malatya, E. Ankara, İstan . iran edecekti ödüm ini yamtnsdaknilden zıp Okumak bilen daş yetiştirmektir bunu ilk mektepler temin etmelidir —, ne de herhangi bir ilimde müte. bassıs yetiştirmektir — bu. İsek tahsil müesseselerinin vazi fesidir —; belki de kafa terbiy si tamamlanmış ve yüksek tah gençler Tt: cugoprur; mg88l4 Lilepenm pas İsif bir şekilde dinlediği nazari dersleri mühit miktarda azalt - | mak, bunun yerine, düşünce ve i erini ” İ 4 için, ha in n bekleni , Mi 4, Yaş olduğunu tesbit Yi erdir, Ancak bu “ikten sonradır ki Müfredat hakkım - ek fikirlerin ma, tirecek ve pi tirilmiş odalarda ve iletir: larda muallimin nezareti altında yapılacak gahsi m » gelecekti kilde çalışacak bir | imdikinden çok 22 Alme ne tayin eğilen maarif vekâleti özel okulları direktörü ve kale rü Nihat Adi) rağdan şehri ler ramanın barışmdan konuşması, sulhü, harbe üstün tutuşu in sanda yürek çarpıntısı uyandı. ran heybetli bir şey oluyor. ki m fı r hu dü ek Va 32 taraf ml mahsus müdü İ “Pkugu dan tek. ” İmadan id. » lise tahsilin. iye, fizik, kim- biz ileri alan . t — ekseriya delleyen ve icabm, se anlamadan bun. ni kelimeler. bir gramofon evvelki gün imiştir. ihat Adil dün a mize ge Dün akşam, ben, İsmet İnö- nünü dinlerken, bunu duydum, Bu ses bazı merkezlerden yüks selen yaygaralardan no derin bir asaletle, ne büyük bir insan- edileceğine gelince: Bu, yak üstünde ve bir mülâkatm dar| çerçevesi içinde h kadar uzun ve ka Yalnız şu kadarı 8 esaslı bir şey yapılmak iste. Jdirne, Kırkl bul, Leninin karısı öldü Moskova, 27 (A.A.) —Lenin'in priz yeğine değişikli buna bağlı bir çokları daha var. dır ki bunları tayin etmek bu iş te ihtisası olan kimselerin ve işte | dul zevcesi Nedjda Konstantinov. İlikla ayrılıyor... ma Krupskaia bu sabah saat 6,15 'sit edilmi; Hakkı Süha GEZGİN İzi bastan aşağı değislirmek icap ibir Maarif Şürasmın vazifesidi a € $ RL İİ Şİ Lİ ŞİŞ Şİ te vefat et doğumun sızısını tekrar hayata, ıstıraba, heyecana, ihtilâica davet etmiş. — Ruhu başkasının olabilir, fakat vücudü? — tim; heyhat! Otel tenha ve bahçenin palmiyelerin arkasmda kalan bu kö- . Tu UAMMASI Muhatabımın güsel kirpikleri arkasındaki güzel gözlerinde gesi kuytu olmakla beraber nihayet herkesin her zaman gelip ge- iki damla yaş belirip genişliyor, toplanıyor, göz bebeklerini ya- çebileceği bir yerde idik; dalgınlığından istifade etmeğe kalkış YAZAN : Refik Ahmet Sevengil Yük hikâye 6 # N t Men iz e b Mek? Kuzum ben sizden bir şey istedim mi? Şimdiye ka» Naya ka vet tey söyledim mi? Yolumu çevirip benimle zor- “ek M8 er yağa kalkan sizsiniz; beni bu tenha bahçede ibi, daki dağlara kaldıracaksınız, kaçıracaksınız di- Oki, “Sirdiğimi açıkça söylemeliyim!m. Ni ic Sderi gi Mm, komedi. dün ba- X dey a. ia İya oynamayalım. Bu romanı rastgele, herhangi bir roman arıyordu, wtelde im yanımda tesadüfen bu kitap varı, nezaket Nov okumadınız mı? Ele bi Tiz erkeği seven bir genç kızın bedöahitlik ve mah” v2, 4 tasvir eden bu romanım mevzuu ile. izi ve beni bir kat daha bedbhat et- bana gönderdiğinizi niçin saklayorsunuz? alla bir yarayı deşmiş, basta bir kalbin mah- Kiş, belki de uyuşmağa başlamış bir gönül karak, göz kapaklarını tutuşturarak ve akıp boşanmağa da im- kân ve fırsat bulamıyarak orada iki inci tanesi gibi duruyordu. Ağ kelsm yerimden kalkacak, bu ikigüzel gözdeki bu iki güzel damlayı arzudan yanıp kavrulan dudaklarımla alıp kurutacak- tan; kendimi güç zaptettim... — Sizi temin ederim ki ne mazinizi biliyorum, ne de kim ol- duğunuzu... Bu romanın mevzuuyle olan hissi alâkmnzzdan da as. Iâ haberim yoktur. Siz bir vehme kepıldınız, bu vehim Hana zinle karşı karşıya, yanyana, dizdize iki yakın dest, bivbirinin gönül işlerini bilen, duyguruna ortak, heyecanında müşterek, sırrına hürmet eden iki ahbap gibi konuşmak fırsatını verdi; bu vehim size de her zaman samimiyetle hizmetinizde bulunmaktan zevk duyan bir dost kazandırmış oluyor; buna inanınız. Ben sizi teselli edebilirim zannediyorum. Kederiniz belki de teselli kabul etmiyecek büyüklüktedir; iddiacı olmıyayım, fakat şurada bulun duğunuz günler İçinde arkadaşlığımla sizi neşelendirmeğe, geçi- ei bir şekilde de olsa, birkaç gün için de olun, sizi oyalamağa muk tedir olabileceğimi sanıyorum. Buna lütfen müsaade ediniz! Bu sözleri söylerken ihtiyarsızca uzanmış, iki elini iki mvu- cumun içine almaştım. Pembe, yumuşak, taze bir cildi vardı ki, teması avuçlarımın içini ekşuyor gibi idi; bu teması tatlı bir haz duyarak devam ettiriyordum; karşımdakinin tâ ruhuma, mahremiyet ve hassasiyetinin en derin köşelerine hitap etmeğe ça- lışan bu yumuşak âhengi nereden aldığına şaşıyordum. Ellerini avuçlarımın içinden çekmiyordu, nemli gözleri, bir moktaya dal mış, görmeden bakıyor ve göz bebekleri düşünüyordu. Bizi bu vaziyette görenler romantik bir aşk sahnesinin me- sut kahramanları sanacaklardı. Şu dakikada böyle olmağı ne ka- dar arzu ederdim; habuki elleri bende, fakat ruhu başkasında ve uzakkırda idi, İçimdeki hayvan, bir türlü doymak bilmiyen ağstını bir dev iştahası ile açmış, bana sesleniyordu! mak henüz pek erken, hesapsız ve lüzumundan fazla cüretkârane bi: hareket olurdu. Nasıl olen ben bu partiyi kazanacaktım. Ellerini çekmek üzere olduğunu hissederek bıraktım ve iskemlemi daha yakınlaştırarak bir elimi dizinin üstüne koydum; konuşmakin de- vam ettim; — Ben ruh hekimiyim. Sizin bazı buhranlarınız olacak ki, bunları ilâçtan ziyade arkadaşlığımla, sizi gesidirip eğlendirerek hafifletebilirim; üzülmeyiniz ve bana itimat ediniz! —7— Yağmurdan sonra havalar açmış, üstüste lâtif bir ilkbahar hissini veren günler geçiyordu. Birikmiş O yorgunlullarımı iyice dinlendirmek için Bursadaki istirahat günlerimi uzatıyordum. Ortada müsbet ve maddi hiçbir şey olerndığı halde heyecan ve hassasiyetini kemal derecesinde doyuran fevkalâde zevkli bir hayat başlamıştı. Güzel otel arkadaşımla önce bir sabah gezintisi yapmıştık. Yanyana, dereden tepeden konuşarak ve tamamiyle havai mev- zularla meşgul olarak, otelden Çekirgeye kadarki temiz, munta- zam asfalt yolda bir yürüyüş... Hava serin olmakla beraber gü neşli idi. Bu güzel yolun bir tarafı dağ, bir tarafı ovaya doğru inen dut ağaçlariyle süslü bir sathımaildir. İki yanda da ağaçla- rın arasında güzel köşkler birer sükün ve inziva yuvası hissini ve Dağ tarafında mazı ağaçlarmın manzarası gözü okşar, et- ki mezarlığa doğru dönülen köşede dünyanın en güzel, kâmil, mahteşem servileri yükselir, Dönemeçleri kıvrıldıkça serinlik kayboluyor, hava Adeta ılıklasıyor; sonra yine açıklığı çikmen rüzgâr yolumuzu kesiyordu; fakat üşümüyorduk. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: