16 Mart 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

16 Mart 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i hayatı z b g gi Ee” Yaşları otuzu na rağmen hâlâ i amlar diye ant- iy dağ, ceplerin- ii, PET lira vermek gi- ij ey, aha! ederek anımda Cumhuri - «sında küçük ralamışlar; yap- samların Taksim- açtıkları dükkân ak, anlaşılmak ve anlaşmak YAZAN: Refik Ahmet Sevengil Şu halde evlenen ahbabımı - za düğün hediyesi ölarak bir vazo, bir çay takımı gönderir gibi, bayramda, yılbaşında, #& vinç günlerinde birbirimize gön derdiğimiz çiçek demeti gibi bir ! küçük resim tablosu alıp gön dermek &ğetini artık tecrübe et meğe başlasak diyorum. |Günlerin peşinden: Fi, heykelleri bu- günde bir değiş- Evlerimizin duvarlarını mec. mualardan kesilmiş sinema &a- ma Farzı kifaye mi? ada. Ağaoğlu Ahmet. üstadımız İk- dam'da yazdığı bir makalede me- bus İntihabatında müntehiplerin rey vermelerini (farzi kifaye) gibi görüyor, bütün müntehiple- rin sandık başlarına giderek rey vermelerini âdeta lizumsuz bir zahmet diye telâkki ediyor. Asıl| Moskova, 1$ (A.A.) — Tass ajansı mesele mebus namzetlerinin se-| bildiriyor: çimindedir, diyor. Mareşal Voroşilof, Sovyetler Birli- z d Bi komünist partisinin on sekizinci Mebus namzetlerinin seçilme- | kongresinde beyanatta bulunarak de- sine dikkat meselesinin ehemmi»| miştir ki: yetini inkâr etmeyiz. Fakat mün-| Musatter sosyalizm mezleketi, bü- tehiplerin rey vermelereni yalnız! sin dünya memlekellerinin en sulh- kanun (çerçevesinden © görerek! severidir. Fakat imuhasım emperya- (farzi kifaye) şeklinde telâkki'list memleketlerle muhat olduğundan etmenin de memlekette milli bir | ve zamanı geçmiş kapitalizmin kâbu- lik tezahürünü zaafa uğratacak)su bulunduğundan, ber memleketler yanlış bir fikir olduğunu söyle. dâha ziyade askeri tecavüzün müle- mek isteriz. Eğer müntehiplerin madi tehdidi alandadır. Sovyetler “Dünyanın pa 3 — VAKIT berler Voroşilofun nutku ylaşılması için ikinci harp şimdi başlamıştır,, İbir suretle, Almanya ve Fransa " duları ile kıyas edilemez. Süvari kıtalarında, yüzde 53 far lalık mevcuttur, Sürarimizin teknik terhizatından, hafif makineli tülek- ler yüzde 30; ağır makineli tWfekler yüzde 21, dürbünlü tayare defi maki- ne tüfekleri yözde 51 ve top mikta- rı da yütde 43 artmıştır. Geçen son beş sene içinde, zırh otomobil ve tank mevcutlarımız, yüz- da 152,5 nisbetinde fazlalaşmıştır. or- 16 MART 1939 Görüp düşündükçal Sandık başına! Seçim başladı. Bunun bir millet hakkı, devlete kuvvet veren bir halk siperi olduğunu Cumhurreisi İsmet Inönü, Üniversitedeki nut- kunda güzel cümlelerle ifade et- İmişti, | Bugün, bayraklarla Odonanan İTürk şehirleri, - bu halk hakkının kullanılışından ötürü bayram edi- yor. Dünyada yalnız kendi zekâsı, kendi kuvveti ile başa geçen hü. kümetler, dış ve içte iki düşmanla birden çarpışmağa mecbur kalır lar. “Dış düşmam,, 1 tarife hacet Tankların heyeti umumiyesi, adet! yok. Bu her zaman, her yerde gö“ itibariyle, yözde 191, zırllı olomo-İ 5 ” i cl, 0 ark ela 1, al EİN Şa Da ç, © Sergiye ve a- Yorlar, pe İzin binbir işla- Kh * başaramuldığı için İzım gelen dalmi l halledilinceye ça #yip böyle küçük *X İşe başlamak, re- Meşgul olan genç- iç aten âkilâne bir * Yaya kaldırımının Küçük bir vitrin ve 4, $ik tavanlı küçük i Üz #n temiz bir zevk- Ki, * #ekilde tanılm ve k, “9 sade ve güzel iade, iyi bir ışık al- bir sanat, Amme- : dlmağına ve kese- İş, 21Ş. mların teşebbüsü. DİP takdirle ve pek karşıladım. Takdir Ye İleri ve müte- ra olan hayran - esidir, kuvvetini şu nok - Aliyor; teşebbüsün ömrü * On sekiz arkadaş, bile bir senelik mu- Mişlar; bir sene bu Yİ bu yölun kenarın MW içlerine inşirah k bahçesi gibi her hava (le devam €- i, < Miyiz? Yoksa gü- iç — Allah esirge- “ânin kapalı kepen - “kiraliktir,, lev » tutulmuş uğursuz SİDİ sallanarak çarpı ak mı? On asili olan sanat akalanmış insanlar, ber aldıktan son- Belin oradan birkaç : alacaklardır; fa- sayısı o kadar n ne emeği, ne Kullandığı muşam- Mahdut bir zümre- İmli alış verişile Şu halde? 3, N d ) NN takip ediyor; bir natkârlarınım resimleri yerine lerile süslemek de bizim için zevkimizdeki yükselişin biri. fadesi olacaktır. Şunu da bemen söyliyeyim ki, bu sergide teşhir edilen €- gerlere manevi kıymetleri ile büyük bir tezat sayılacak şe- kilde gayet az, çiçekten, vazo. dan, çay takımından farksiz satış fiyatı konulmuştur. Tak- sim meydanındaki küçük dük- kânın muvaffakıyeti yalnız ik - tısad! engellerle karşılaşmıyor, gözlerimizin önünde büyük bir sorgu işareti çizerek kıvrılan bir mesele daha var. Günün muhtelif saatlerinde burayı dol durup doldurup boşalacak olan kadınlar ve erkekler, bazı tab- loların önünde irkilerek dura. caklar ve eğer sanata basit ol. madığı için atip tutacak kadar Iâubalimeşrep değillerse belki de anlamadıkları için eza duya- rak sükün ile çekilip gidecek - lerdir. On sekiz arkadaş resimdeki yeni cereyanları temsili ettikle- rine göre, Taksim meydanında- ki dükkân sanatin ezeli ve ebe- di davasını da bir kere dnba günün mevzuu haline getiriyor? Genç ressamlar kendilerini an- latmağa muvaffak olabilecek- ler mi? Anlamak, tadına doyum ol- İmıyan zevklerden biridir; an- Uyan insan, fikri açlığı giderii- diği İçin olacak, âdeta sofra- dan yeni kalkmış bir adam gi- bi rahatlık hisseder. Karnımızı nasıl kesemizin kudretine ve zevkimizin rehberliğine göre larına da ayni suretle fikir ha- zırlığımız'n derecesine ve ruhü- İmuzun temayüllerine göre co- vap veririz. Sözleri, hâdiseler, meseleleri »Birkaç Gün Sürecek Büyük Hikâye USUFCUK Yazan : KENAN HULÜSİ 2 henüz on altı yaşındaydı. Fakat bu kadar küçük bir yaş « hiç kimsenin bilmesini istemezdi. Analığı gelin oldu- bna plaricerı Yusufu habırlıyacak olursa birdenbire kaş- isini yirmiden aşağı katiyen düşürmemeğe çalı. aş oraları, İri l elleri, kal kemiklerile Yusuf | gösteriyordu, hattâ kasabaya inerken asker kaçağı bir aralık jandarmalar çevirmiş; on beşi yeni bitirdi- #ihitler getirip anlatmaya kadar akla karayı seçmiş, şubesinde yalan söylemek suçile binbaşıdan tokat yedikten sonra bir hafta da yatmıştı. Ama, bunlara gık bile dememişti; hiç olmazsa yaşımı k- istemiyorlardı!. m e fundalıklarında bir yapraktan (ötekine Kiya sabah şehre iniyordu. Konleabamamdan Pr. Yola sapar sapmaz kavurucu güneşe râğmen du. islığı bmakmadı; bir taraftan gözlerile kuş kanatları” anlarız. Onun içindir ki mak kolaydır. taraftan da kendi keniine düşü- İla, Dayıoğlunun çifliğindeki © yanaşmayı bir keklik p samanlıkta avladığı zaman, kız, ille de bir tutturmuştu. Yusufun “ara sıra samanlığa geli geli“ çoğu Ağaoğlunun bu fikrini ka- bul ederse şüphesiz mebus inti- habı yi ali Birliği milletlerinin iyi semerelerini on beş senedenberi bildikleri sull, partimizin, hükümetimizin ve bütün intihap kanu- milletin muazzam çalışmasının neti- doyurursak dimağımızın ihtiyaç ve muhatabımızı dalma olduk - ları gibi değil, istediğimiz gibi anla nunun hükümleri yerine gelmiş, | cesidir. Memleketimiz için sulhu, mahallinde bir Büyük Millet Mec-| bizler, bizzat kendi ellerimizle yaratı- lisi seçilmiş olur. Fakat milyon-| yoruz. Stalinin beş yıllık iki plânı. larca müntehiplerin İstisnasız su» | nın mükemmel surette tatbik eğilme- rette intihabata iştirak etmesi,|si ve memleket tarsdayalist küllü. yahut her intihap dairesinden rün görülmemiş bir tarıda yayılması beşer, onar kişinin sandık başla. | örerine sosyalist ekonomimizdeki rına gelerek rey vermeleri ara- muazzam kalkınması esasına dayana” i caktır ki, Stalinimizin . doğrudan sında milli kıymet noktasından doğruya idaresi silında, merkezi ko- hiç bir fark yok mudur? Bu tak-| vie ve hükümet, kızıl ordu ve kızıl | dirde intihabat yapıldığı bir gün-| donanmadan mürekkep silâhl kuv- |de farzi kifayeden ziyade farzı-| velicrimizi durmadan takviye etmiş ayn'den bahsetmek lâzım değil| ve tekâmül ettirmiştir. Bu korku ve- midir? risi kuvvetler, vatanımızın hudut- larını beklemekte ve düşman tecâvü- Üstadımız kusura bakmasın:| yöne karşı vatanımızı garanti altına partizanlık mektebinden yetişen | almaktadır. siyasiler her neden ise milli vah-| panyann yeniden paylaşılması İ- det mevzuunu biraz zor kavri- | çin yapılan ikinci emperyalist harp, yorlar. şimdiden başlamıştır. Kolları önün- HHASAN KUMÇAYI | de hiç bir maniaya rastgelmiyen mü- tecavizler, ilk ve kolay muvalfakı. yetlerinin sarhoşluğu içinde yüzmek” Anlaşılmak, gecenin karan-|iç ve yeni kurbanlar aramakladır. lıkları içinde doğan ve dalının | Bu ikinci emparyalist harbin biliha- üstünde Ihtirasla yükselerek |re nasıl inkişaf edeceğini kestirmek b- unu büküp bekliyen kızıl | süctür. bir goncanın sabahın ilk ışık» ilen için im id ii . nokta varsa o bugü: Uırına kavuşmasına benzer; Çİsİ <a enternasyonal yaziyeti tahlilin- çek, fidanın bahçedeki,yerine, İ den çıkan aşağıdaki şu noktadır: kendisini saran yaprakların $9-İ Biz, daima ve tamamiyle yenilmez xi! ye vaziyetlerine, ışığın gel-)| olarak amele ve köylü kızıl ordusu diği isükemela, . hattâ aşığın, ie kil donanmasına mali dire azlığına çokluğuna güre görü» : ene zarfında kızıl lecek veya görülmiyecektir; an- Üye, rai teşkilâtında si. laşılmak güçtür. hlanmasında ve hazırlanmasında Anlaşmak ise iki ruhta ayni | mühim değişiklikler, hana radikal şimşeğın ayni zamanda yanıp diyebileceğim değişiklikler vukua âöamesi demektir; onun için. | #elmiytir. Eğer topçunun bir dakikada attığı dir ki muvakkattir ve çok defa | yüs miktarına, lağamların, silâh mümkün değildir. bombalarının ve kurşunların miktarı Bana Kalır Büyü vana | nm düvarlarma ruhunun bÜ-| bir Aman kolordusu 59509 kilogram- yük müammasını çizgi, boya, İlik ve bir kızl orda da 78932 kile- işik ve daha ziyade gölge v&| sramlık salvo yapmaktadır. Karanlık halinde seren sanat.) ye EE eme ek) ol) umuz ve etici kârla içli dışlı olup anlaşmağa kolordumüz, kaplislist ve faşist kalkmıyalım; bu, boş bir hayal | memleketler ordularının atış kabili- ve fazla bir istek olur; eserin-| yetinden geri değil, bilâkis bir mik- den kendimize göre manalar)tlar da ileridir. kerıp zevk alabiliyor muyuz, | Elimde olmasına rağmen, Japonya, e ai Polonya ve daha sair memleketler or- fikir ve sanat terbiyomiz. YO:| ayları hakkındaki rakamları saymı- lunda demektir, 5 İyorum. Zira bu ordulardaki birlikle Refik Ahmet SEVENGİL İrin organizasyonu ve silâhları, biç versene..,, diye yalvarıp yakarmalarna yan bile maş, gidinin kızı sarı altınları görmeyince, kapalı bir kutu bal gibi, Yusufçuğa kendisini vermemiş gitmişti. Yusuf samanlıktan çıkıp harman yerinde arka üstü upuzun uzandığı zaman hep sarı altınları düşünüyor; kendi kendine “bu da nasıl şey ki Yusuf!,, diyordu; “Yenir mi hele, içilir mi helel,, bütün yorgunluğunu bir tarafa bırakıp anasmın yanma koşmuş, sarı altenm ne türlü şey olduğunu öğrenmeden edememişti. Ken- disine öyle geliyordu ki, köy kahvesinde Ferhadın hikâyesini an- İatırlarken duyduğu gibi eline bir kazma verip yola salsalar; dağ taş dele dele gitse, toprakları kazıp yollar açsa, dağların içine gir. se, acaba yanaşma (kızı samanlığa tekrar sokabilmek için lâzım oleri sarı altınları bulabilecek miydi? Yalnız, onları elde etmek istiyor- , sa, kendi köyünden çok başka bir yerde çalışmak lâzım geldiğini de anlamamış değildi. » Yusufçuk gün batısından çok daha evvel makla beraber, orada gecelemedi. Tarla çitlerinden birinin kenarında, öküzleri içeri almdıktan sabahleyin erkenden kasabaya öteberi götürmek için Yola bırakılmış bir arabanın sltma girip uzandı; kuru toprağa sırtmu korkomaz da kendisini o kadar rahatta buldu ki karnını skan uç- Pmarlıdaki hana var- yükselmiştir. Tank kılalarınnı silâlları, ezcüm- le topçusu, radikal sürelle değişmiş- tr. Bütün tank ve zırhlı otomobillerin bütün silâhlarının bir salvosu, 1994 rakamlarına mazaran, 1939 da 3,93 misli yükselmiştir. Topçu kuvvetlerimizin silâhları meselesine, çok ciddi bir eheromiyet atfedilmiştir. Bu sahada da nelice- ler çok iyidir, Tank dafii toplar ve kısa menr toplar hariç olmak Üü- zere, hafif topçu kıtaları, bu müddet zarfında, yüzde 34, ortu topçu yüzde 20; ağır topçu yüzde 85, tayyare da- #ii topçu da yüzde 102 fazlalaşmıştır. O zaman lüzumu kadar inkişai elme- miş bulunan tank dafii toplar | ile tank toplurı ise, diğerleri İle kıyas kabul etiniyecek çök büyük bir teza- yül göslermişlir. Vaktiyle, kısa men- zihl muharebe toplarımız hemen he- men yok gibi idi, Bugün ise bomba aian ve torpil atan ve ehemmiyeti İçok büyük olan bu silâhı da vücuda gelirdik. Halen bu silâhtan elimiz. de İyi cinsten kâfi miktarda mevcut- tur. Touçumuz, bir taraftan kemiyet İ- übariyle farlalaşırken, toplarımız da keyfiyet ilibariyle yükselmiştir. Her türlü topçu malrememizin menzili, genişlemiştir. Meselâ, ağır toplarımı- zın menzili, mühim kategoriler İ- çin, yüzde 50 ilâ yüzde 70 fazlalaş- umştır. İlemön bülün topçu sistemle. rinin alış süreti, bilhassa tank de- İli lopları ile tank toplarıniriki, iki Tarla | Obüsle- rm gerek sikletinde gerek müessirli- ğinde de terakki vardır. şı orduyu muhafaza edecek ve düş mana aynı silâblarla mukabele eyli- yecek antigaz müdafan kıtalarımızın da okuduğumuz varlıktır. Bir tek hüviyet taşırlar. Düşmanlıklarının sebepleri de hemen hemen ayni şeylerdir. Fakat iç düşmanı öyle değil. Devletle milletin birbiri den ayrılığından doğan bu ikinci tehlike dünyanın on korkunç fe. lâketidir. İster devlet hâkim olsun, ister millet. Neticenin uğursuzluğu des Devlet, saltanatı elinde tutmak, keyif çatmak, dilediği gibi ferman okutmak için, milleti menddeten olduğu kadar manen de ezip yıp- ratı, Zeküya düşmem, irade ve ba- şarışa düşman kesilir. Vatan yavaş yavaş çöker, Ama bu çöküş,saltanat idaresinin umu İrurida değildir. Ulkenin hayatı, İnr, kendisinin ömriyle ölçer. “ben- len sonra isterse tufan olsun!, der geçer. Halkın bağrından kopan idare“ lerde bunlardan eser bulunmadığı için değil midir ki, Binlerce yıl- danberi, tecrübe edilen idare şe- killeri arasında demokrasi, en yük. sek devlet ideali olarak tanmıyor. Seçim, işte imilletin bu kutsal hakkımı kullanışıdır. Bu hak, dam- la damla birikerek, yarın bir irade denizi halini alacak ve “Meclis,, i kuracak. “Millet Meclisi,, min, bir millet İminyatörü olabilmesi için, elbirli- Düşmanın kimya hücumlarına kâr. giyle bu uğurda çalışmımız gerek- tir. Sandık başına koşmak, milli tavafların en mübareki sayılır, teşkilâtı daha ziyade tekimül ettirii. Yurttaşlar sandık başma!.. yolş ve miktarları iki misline çıkarıl- mıştır. İrtibat kıtaları, yüzde 37 nisbetin- de artmışlır. HAKKI SÜHA GEZGİN 1934 senesine nazaran, askeri tay» yare kuvvetlerinde çalışan askerlerin Bu müddet #arfında, memleketimi: | miktarı yüzde 138, tayyare adedi ise xin faal hava müdafaa meselesine çok yüzde 13) fazlalaşmışlır. büyük ehemmiyet ( atfolunmuştur.| 1934 senesine nazaran bugün, ha- Maamafih şurasını kabul edelim kİ,| va çilomuz molörlerinin beygir kav. bu sahada yapılması icap eden Ber | vetinde yüzde 213 fazlası ile 7.900.000 şey daha henüz tamamiyle yapılmış | beygir kuvveti tezayüt vardır. değildir. Memleketimizde büyük 9€- | Hava filomuzun, miktarı ile beri hir ve merkezlerin huova bücumları- İber kalitesi de yükselmiştir. Avcı na karşı müdafnasıada, malüm oldu-| sayyarelerimizin sürati yüzde 5615 ğu Üzer, sas, tayare dafii topçu İlel) iaronu yüzde K avcı tayarelerinin ahenkli bir surette | sa menzilli faaliyetidir. Bu sebepten, avcı tWY* İ simizin sürati yüz yarelerimiz, yüzde 142,3 misbetinde| g. g3, faaliyet sohaları da yüzde 50 fazlalaştırılmıştır. farlalaşmı büyük kayın ağaçları üzerimde Yusufa kuşlar arkadaşlık eder; tar- lakuşu bütün sesini sanki Yusufa beğendirmek için haykırır; ve kırlangıçlar kanatlarmdaki renkleri yalnız ona göstermek için odun kıymıklarından bile korkmıyarak yanına kadar sokulurlar; yahut, «ğer akşama, hemen omuzların başından o kadar süratle oyun ederek geçerlerdi ki, Yusuf hepsini de birer birer tanır ve bir sani- ye herhangi birisini eline geçirecek olursa ince gagalarımı burnuna vura vura onlarla konuşurdu. Yusuf samanlıktan çıkıp harman yerinde arka üslü upuzun uzandığı zaman hep sarı altları düşünüyor; kendi kendine “bu da nasıl şey ki Yusuf!” diyordu; Yenir mi hele, içilir mi helel,, bü. tün yorgunluğunu bir tarafa bırakıp anasının yanma koşmuş, sarı altının ne türlü şey olduğunu öğrenmeden edememişti. Kendisine öyle geliyordu ki, köy kahvesinde Fehadm hikâyesini anlatırlar, ken duyduğu gibi eline bir kazma verip yola salsalar; dağ taş dele dele gitse, toprakları kazıp yollar açsa ,dağların içine girse, acala yanaşma kızı samanlığa tekrar sokabilmek için lâzım olan sarı al. tınıları elde edebilecek mi idi? Yalnız, kendi köyünden çok duha başka bir yerde çalışmak lâzım geldiğini de anlamamış değildi. .. Yusufcuk gün batısından çok daha evvel Pınarlıdaki hana var. makla beraber orada gecelemedi. sonra sabahleyin erkenden kasabaya öteberi götürmek için yola bırakılmış bir arabanm altma girip uzandı; kuru toprağa sırtını kor komaz da kendisini o kadar rahatta buldu ki karnını san uçkuru bile çözdü; uyumağa başladı. Karşı tepelerden parlak ve bütün bir ay henüz çıkmaya hazır. leruyordu. Gözlerini kapar kapamaz Kızılcahamam tepelerinde ıs. lıkla yederek, yahut dağlarda vuruşarak yaz kış eğlendiği hayvan. (Devamı var) .

Bu sayıdan diğer sayfalar: