29 Mart 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

29 Mart 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yana gi TY 2—VAKIT 25 MART 1935 Tarihten bir yaprak: Istanbul maden şehiri Erzincan hattmın açılma müna- sebeti ile gittiğim seyahatte Div- rik madenine uğramıştım. Arka- daşlardan biri: — Börada maden aramak insa. nın nasi aklına gelir? Diyordu. Divrik madeni, cidden akla gel- mez dağların ardındadır. Fakat bü uzaklık ve güçlük, Türk azmi. ni yormamıştır. Bunu, orada gör- düğümüz tesisatla anlamak kolay- dır. Halbuki Evliya Çelebi İstanbu- lun göbeğinde sayısız maden yer. leri sayar. Sariyerde altın çıkâr- muş. Demir madeninin menbat Ga Tatasaraymış. Bakın bunu Çelebi nasıl anlatıyor Galata sarayı mamiyle mevsuf Ye maruf sarayı padişahinin altın. da eski İslâmbol namı ile muttasıf madenden hadid hasıl olur ki, ce- mi dünyada eski İslâmbol demiri deyu meşhur olmuştur. Arama mekânmdan bir ferdin baberi yoktur. Tâ Vezendan (7) namı kralın zamanmda Hazreti Hrzır Ayasofya mimarı iken anın illcası ile bulunub Ayasofyanın ce- mi hadid mühimmati ve levazıma- ta ve Tavukpazarmdaki Dikilitaş bendeleri bilcümle mezkür hadid. dendir.,, “Tabii o vakit böyle madenler- den istifade edilemezdi. Yalnız is. fade edilen bir maden vardı, ki ona şimdi biz maden diyoruz. Çelebi İstanbulun muhtelif semt lerinde birçok menba, taş, çamur yerleri sayar ve hepsini “maden,, diye anar. “Falan yerin çamurun- dan yapılmış kâse ile su içen öm- ründe basur olmaz,, der. Onun maden telâkkisi ile bugün madenciliğini anlatan güzel bir misal! N. A. Millet Mektepleri İmtihanlarına Hazırlık Eminönü il z 1 — Millet mektepleri imtihan. larına girecek vatandaşların hazır- Janmalarına yardım olmak için E- vimizde haftada iki gece A ve B kursları açılacak ve Türkçe, Arit- metik, Sağlık ve Yurdbilgisi ders- leri verilecektir, . 2 — lik tahsil çağına geçmiş o. Jan vatandaşlar arasında ilk tahsil imtihanma girmek suretiyle belge alacaklara bir kolaylık olmak ve bunları yetiştirmek üzere Evimiz. de haftada üç gece Tarih, Coğraf- ya, Yurdbilgisi, Matematik, Tabi- atbilgisi dersleri verilecektir. Her iki kursa yazılmak ve şart- Jarını öğrenmek istiyenlerin ikişer vesika fotoğrafı ile Ev Bürosuna i İ | —2— — Adm ne? — A! Kapone, — Kaç yaşındasm ? —2. — Ne iş yaparsın ? —!. — Sana söylüyorum! — Makinistim. — Arcantina senin nen Olu- yor? — Arkadaşım! — Maşallah! — Ayıp mı? — Yopo! Şimdi masalı bırakar İim da asıl meseleye gelelim! An- lat bakalım şu Veitsey Comps- ny'yi nasıl soydunuz?. — Benim bir geyden haberim yok! — HİJâ inkâr mı? — Haberim yok diyorum size.. Zorla mı? San Fransisko emniyet âmir. İlği'kasa hırsızları kısım masa- sında şef “Tom Harov ilk tahki. kat sırasmda haydut Kapone'yi ine kadar istintaka çekmişse na- file, Ağzmdan bir türlü itiraf kelimeleri dökülemiyordu, Geldiği höcreye iade edilen haydut, kapıdan çıkarken, ba. kişlarile, polis şefinin masasının kenarma otormuş olan hafiye Norton'a: “Alacağım olsun!,, di- yor gibi bir hal almıştı. — Fakat azizim, doğrusu Şa. yanı takdirsiniz! Mister Şerifin müessesesini soyanm bu herif ol. duğunda hiç şüphe edilemez. Lâ. kin bu kadar az bir zamanda ko. Jaylıkla,,dahr-doğrusu bir burun kanatmadan, tereyağından kıl çe ker gibi bu mlihim muvaffakıye- ti başarmak... Memur, Norton'un koltukları. ni kabartacak bir sürü piyazda bulunduktan sonra zile bastı, ge. len polise: — Maznun konuştu mu?. diye si,, nde mütehassıs memurlar hu. | zarunda bülbül gibi ölmeye baş- lamıştı. Telefon çaldı ve haydu. dun bütün vakayı olduğu gibi iti, raf ettiğini müjdelediler. Hemen beyaz edilip bir kopyası Harov'a gönderilen itirafnamede şöyle de. nilyordu: “Veitsey'in tamir garajmda çalışmakta olan İtalyan Erattini bazı #letler çaldığı için işinden çıkarılmıştı. Kendisini evvelden tanırdım. Çin mahallesindeki HARPUTLU ŞERİFİN AMERİKA HATIRALARI zamana kadar hiç bir vukuatım sabikam yoktu. Tâkin boşta idim, Birden zengin olmak ve ra. hatça yaşamak hayali kafamdan bir türlü çıkmıyordu. Dansöz Ar. cantina'yı da deli gibi seviyor . dum. Beraber fakat sefil bir ha. yat yaşıyorduk. O nikâhlı bu. landuğu kocasmdan kaçıp kur . tulmak ve benimle birleşmek için can atıyordu. Kasa işçiliğinden anladığımı ve ibtiraslarımı iyi bilen Frattini beni kandırdı. Üç kişi o bulmuştu. Ben bunları ta. nımam. Ben de barda ahbap ol. duğum Apostolidi isminde sabr. kalı bir Rumu çerik yaptım. Ken- disi bu gibi işlerde tecrilbe vw meleke sahibidir. Sabahtan bi: ni gözcü koyduk. Müessesenin yanındaki bir garaja teker teker fasılalarla gelip motosikletleri tes lim ettik, Frattini arka kapıdan bir yolunu bulup binadan içeri girdi, Maksadı imdat zillerini ve telefon tellerini tahrip etmekti. Bunda muvaffak olduğunu bize Pencereden işaretle bildirdi. Ev . velâ elimde bir el çantasiyle bü. yük kapıdan içeri ben girdim. Ar Xamdan sırayla üç arkadaş daha girdiler, Diğer ikisi dış kapıda her ihtimale karşı kalmışlardı. Çantalarımızı, salonun orta ye- rinde masaya koyup köşeleri tut. tuk. Derhal hepimiz birden, bü. yük otomatik mitralyöz gibi de. vamlı ateşli “tüfek . tabanca,, la- rımızı müstahdemine doğru tev. cih ettik, Hemen eller havaya kalktı. En ufak bir mukavemef görmedik. Küçük kasayı kolay - lıkla fakat asıl bodrum katmda. ki elekttikle açılır kapırır esas kasayı müşkülâtla kırıp açtık, Yüz binlerce doları beraberimiz- deki çantalara güç belâ istif et. tik. Bu kadar ameliye ancak 45 dakika kadar sürmüştü, Oradan betmesin diye hepimiz motosik - letlere atlayıp ayrı ayrı semtlere dağıldık. Paralar bile ayrı eller. de kalmıştı. İki gün sonra Şikagoya giden trenin yataklı vagonunda Frat - tini ile beraber taksim hesabını yürüttük ve herkes kendi payını bol bol aldı. Ben paralarımın bir kısmını Arcantinanm Oturduğu odanm duvarı açıp oraya sakla. dım, Arkadaşlar ne yaptılar bil. miyorum.,, Ertesi günü başta San Fran. sisko olmak üzere bülün gehir . ler gazeteleri ilk sayfalarında Veitsey Company haydutlarınm meydana çıkarılması tafsilâtını ballandıra ballandıra yazıyor « lardır. Polis hafiyesi Red Norton, ht. kümetin vaadeltiği beş bin do. lar mükâfatı, Veitsey idare mec. lisinin münasip gördüğü yirmi bin dolarlık ikramiyeyi , cebine yerleştirirken ayrıca Şerifin hu. susi hediyesi olan en yeni moğel Veitsey otomobiline haklı bir gu- rurla kurulup uzaklaştı. rg Kaybolan dolarlarmdan pek ehemmiyetsiz bir miktar haricin. de tamamma kavuşan Şerif, ba. şmdan geçenleri, Nevyorktaki yazıhanesinde heyecanlı heyecan h misafirlerine anlatıyordu. Ka- rısı, kocasmın iyi giden talihin. den, çocuklar da “Norton acma,, nm şeytanlıklarmdan memmnuni- yet duyuyorlar, Şerifi boyuna avel yağmuruna tutüyorlardı. Hademe, postacınm getirdiği #nbah Kurye'sini, Şerifin kâtibi. ne teslim ederek çekildi. Gelen bir sürü mektup, telgraf, gazete, mecmua, broşür, ticaret ve bor. s2 Odaları ilânlarını tanzime ve Baş, Diş, Nezle, sordu. Kapone “söyletme ir. MM Grip, Komatızma Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derha! ke- BAM) ser. İcabında günde 3 kaşe alınabilir. YAZAN: 'Muvakkar Ekrem Talü barda geldi beni buldu. Benim o çıktık evvelâ nazarı dikkati cel. tasnife başlıyan Nensi, patrona: | — Zannederim Mister Demp. seyden size bir mektup var!, di. yerek Şerife bir zarf uzattı, Bu, #ilhakika cihan şampiyonundan geliyordu. İçinde: “Azizim Şerif! Uğradığmız fe- Tâketi, çabuk telâfi ettiğinizi ay. ni zamanda ancak dün haber al. dun. Buna vurdum duymazlık deme! Yakında fevkalâde mühim bir maçım var, Hani gu ihtiyar Avrupanın şişire şişire bitire . medikleri Fransalı Karpantiye yok mu?. İste onunla çarpışaca « ğım! Şampiyonluk ta ortada... (Devamı var) (Kısa haberler >) * Denizbankın Karadeniz ve Mu- danya seferleri için tanzim eltiği yaz larifelerini, nisanın birinden itiba- ren tatbike başlıyacaktır, * Binbaşı Şahap, Istanbul jandar- ma kumandan muavinliğine tayin e- dilmiştir. * Küçük kredi müiesseselerini tet- kik etmek üzere iktisat vekâletinder iki müfettiş gelmiştir. Şehrimizde küçük kredi işlerine bakan seksen bir müessese vardır. * Almanyaya tecrübe mahiyetinde pırasa, lahna ve taze balık İhraç e- dilmiştir. * Ankarada bulunan Cenevre üni- versitesi antropoloji profesörü ya kında Pilar konferanslarını verme ğe başlıyacaktır. Ankara Halkevin- de ve Guzi Terbiye Enstitüsünde ve- rilecek olan bu konferansların radyo ile neşri muhtemeldir. * Son günlerde şehrimiz manifa- tura piyasasında bir sıkıntı başgös- terdiği we biriki: Genrek evinin le diyalta müşkülüta Uğradığı görül müytür. Bu müşkülüta seben fiyat- ların değişmesi ve eldeki malların fazla satılmaması dolayısiyle husule gelen durgunluktur, * Mebusluğa seçilen eski İzmir va- şi Fazlı Gülecin yerine Kastamonu valisi Avni Doğanın getirileceği söy- lenmektedir. * Sekiz, dokuz sene kadar evvel mülga şeker inhisarı idaresince şark | vilâyetlerinin ihtiyacı için Arko şir- ketinden külliyetli miktarda Ras şe keri satın alınmış ve bu satış dola- yisiyle iwezkür idarenin 273.000 kü- sür Jira zarar ettiği anlaşılmıştı. Öğ renihliğine göre, şeker İnhisarının © zamanki mec dare örasından eski iklasat vekili Ş. Kesebir'in şim» di iadesine müracaat edilecektir. Evevlec yapılan tetkiknt esnasında, Kedebirin — mebus olması do- diğer iki mebus arkada- esini tesbit müm- VAKIT * ABONE TARİFESİ Memleket Memleket içinde — dışında İğ Ağ 95 SSK 3 aylık 200 415, 6 aylık dn iğ A yilk gö 1600 Tarifeden Balkan Birliği! için ayda otuz kuruş düşülür. Posta birliğine girmeyen yerlert ayda yetmiş beşer kuruş zam” medilir, Abone kaydını bildiren mek- tap ve telgraf ücretini, abon€ parasının posta veya banka İle yollama ücretini idare kendi W zerine alır. Türkiyenin her posfa merkezinde VAKITa abone yazılır. Adres değiştirme ücreti 25 kuruştur. İLAN ÜCRETLERİ Ticaret ilânlarının santim » salırı sonğan itibaren İlin say”) falarında 40; iç sayfalarda 50 kuruş; dördüncü sayfada ikinci ve üçüncüde 2; birincide| 4; başlık yanı kesmece 5 lira) dır. Büyük, çok devamlı, klişeli, renkli ilân verenlere ayrı ayri indirmeler yapılır. Resmi ilânla rın santim - satırı 30 kuruştur. TİCARİ MAHİYETTE OLMIYAN KÜÇÜK İLANLAR Bir defn 30, iki defası 50, &€ defasi 65, dört defası 75 ve of defası 100 karuşlur, Üç aylık ilân verenlerin bir defası bede) yadır, Dört satırı geçen İlânları? fazla satırları beş kuruştan be) sap edilir. Hizmet kuponn » getirenlere) küçük ilân torifesi yüzde 2 tndiritir. Yakıt bem doğrudan doğru" ya kendi idare yerinde, hes kara caddesinde Vakıt Yi alında KEMALEDDİN İREN İlân Bürosu eliyle ilin kı eder. (Büronun telefonu: 20: ALEMDAR SİNEMA İKİ FİLM 1— Kadınlar saltan0! Tarakanova 2 — Tarzanın intikar ARAR SERİ Miami e: Spin ei HALK OPERETİ Bu akşam 9 de RAMİ Zöz0 DALMA Macar Balesi Müzik: Kâlman TURAN TİYATROS” Pr Bir akşam 4 cusu Zökiye Hai ve saz heyeti CİNLİ HOCA Vodvi 3 Pİ; (Se) Atli Revüsü, Miçe Pen (Çardaş) Filistin radyosu oki Ertuğrul Sadi Tek ve arkad Yaryete: Ha şöyle... Çıngar çıkarayım deme... Şampanya getirdiğine çok iyi ettin, Bu Yikörlerden ben bir türlü hoşlanmıyo. Tum... Ama kertdin de geldiğin için da- ha çok sevindim. Burada adamın içi st. kılıyor... Yine mi hovardalığa kalktın? Paranı neden böyle boşuna harcıyor- #un?... Nerede buldun bu kadar parayı? Sakla, savurma böyle! Mityanın avucunda tuttuğu kayme tomarr, Gruşinikanın, hele Polonyalıla- rın dikkatlerini çekiyordu. Delikanir onları bir ayıbını örtüyormuş gibi cebi- ne attı ve kızardı. Bu sırada otelci bir Şişe şampanya ile kadehleri getirip ma Sanın Üstüne koyuyordu. Mitya kalka. rak şişeyi aldı; fakat o kadar telâşlı idi, ki Kalgânov yardımma koşmak zorun- da kaldı ve kadehleri o doldurdu. Di. mitriş — Bir şişe daha! Diye emretti ve © kadar hürmetle davet ettiği misafiri beklemeden ve tokuşturmadan kadehi- ni bir hamlede boşalttı. Yüzü ansızın perde perde değişmiş, heybetlilikten, i Yazan: Dostoyevski Çeviren: Hakkı Sübs Gezgin we 135 acılığa dönmüş, sonra da bir çocuk si- ması $affetini bağlamıştı. Tevazuu son dereceyi bulmuştu, Herkese mütered- dit bir sevinçle bakıyor, sinirli kahka. halarla gülüyor, kabahat yaptıktan son ra bir salona sokulmuş bir köpek gibi, etrafını minnet ve endişe dolu götler“ Je sürüyordu, Gruşinikanın yanında bulunmak, o. nu doya doya seyretmekle her şeyi w- nutmuşa benziyordu. Neden sonra, Po- lonyalılar; tetkik etmek aklma geldi. Kanapede oturanı, mütaazzım tavır- ları, konuşmasındaki tuhaf çeşni ve bil hassa çubuğu ile dikkatini çekmişti. Kendi kendine: — Güzel çubuk içiyor, bu meziyeti yetmez mi? ; Diye düşündü. Yüzü, kırkı bulmuş adamlarınki gibi gevşemiş ve tazeliğini kaybetmişti, Kozmatikli bıyıklarla çer- çevtli minimini burnu ona küstah bir görünüş veriyordu, Ama, Mitya bunla- rı da tabilye, İyiye alıyordu. Hattâ şa. kaklarına bayağı bir manzara veren Si- biryada yapılmış perukasını bile hoş görmüş: — Eh... Tabiat bu yal, Demişti. ötekisi daha genç ve daha mağrur durşlu idi. Susuyor ve #onuşan İarr yüksek bir ademi tenezzülle süzü. yordu. Mityanın onda dikkat ettiği bi- ricik şey, son derece uzun boyu idi, De. kanlı bunda münakaşaya değer bir şey bulmamış; — Galiba şu dev, bizim nazeninin muhafızı, yaveri! Belki de dostu ola- cak! Hükmünü vermişti, Salonda suçlu bir köpek endişesiyle duran Dimi hiç kıskançlık duymu. yor, Grüşinikanm muammalı sözlerin- deki mâna derinliğini kavrayamıyor; yalnız kendisine karşı çok yumuşak ve sevimli davrandığın seziyordu. Birden bire herkesin susmakta olduğunu' far- ketti ve onlara; , — Ne duruyoruz? Niçin böyle uyu- şuk bir halde bekleşiyoruz? Der gibi baktı. Kalganov, Mityanın zihninden ge. çenleri anlayarak, “Maksimov,, & işaret etti ve: — Şu bunak, bizi bir hayli güldürdü! Dedi, Dimitri ona uzun uzun baktık- tan sonra; keskin bir kahkaha savurdu. yor. Saçma değil mi bu? Mitya, keyiflenerek haykırdı: — Polonyal: kızlar mi?.. Kalganov, Mityanın Gruşinika ile o- lan alâkasını biliyor, fakat o Polonyalı Zâbitin bunu »aşıl telâkki ettiğini dü- şünmeğe lüzum görmüyordu, O, yalnız Maksimovla alâkadardı. Buraya tesa. Gülen gelmiş ve yabancılarla tanışmış- &. Gruşinikayı kasabadan tanımış ama pek hoşlanmamıştı. Dimitri gelmeden kadın, ona sokulmuş, Kalganov aldırış etmemişti. Kalganov yirmi yaşında şık, kibar bir gençti. Kumral, güzel saçları, nefis bir yüzü ve bazan kendisini oldu. ğundan daha yaşlı gösteren derin ba- kışlı mavi gözleri vardı. Orojinal bir tip olmakla beraber sokulgar ve sevimli idi de... Gözleri gözlerinizde sizi dinlerken, halinde bir iç ruyasına dalmış gibi bir şey seziliyordu. Bazan gevşek, uyuşuk durur, bazan da en küçük bir sebeple ansızın parlardı. Kelimeler üstünde du- ra dura: inün ki, dört gündenberi onu beraberimde taşıyorum. Kardeşinizin arabadan iterek gösterdiği sert muame- İeden sonra, bu adama karşı kanım kay nadı, Manastırdaki hödiseyi hatırlıyor- sunuz ya?.. İşte ogün bugün yanımdan Ayırmıyorum, Fakat insanı utandıracak kadar tuhaf konuşuyor, Çubuklu adani; — Efendi, olmuyan şeyler söylüj” Ömründe hiç bir Polonyalı kız gi diğine eminim. Dedi, Maksimov gülerek: il — Nasıl görmedim?2.. Onlardan © Je evlendim bile, ğ Kalganov atıldı; , — Olabilir, ama sen süvari değ o * Her sözü bir keramet gibi karş” mitya da gülerek eğlendi; “li — Süvari mi?.. Bu mu süvari Maksimov, ondan yana dön — Ben süvari değildim... Hayr“ durun ki söyliyeyim. Polonyalı * beraber dansettikleri bizim okl#” dizlerine beyaz, yumuk kediler giri manıyorlar sonra... Ertesi günü “ şanlanıyorlardı. Hey hey heyl. Uzun böylu yabancı, bacak tüne atârak homurdandı: d — Bu efendi, bayağı bir herif”; Mitya, onun sözlerinden ziyad* 'ğ melerine dikkat etmişti. İkisinin © yafetleri temiz denecek halde Gruşinika almarak; — Bayağılık da ne demek ?.» ' rete sebep ne? ir Diye çıkıştı. ği — Bu adam, eminim ki, aşağı” 1 Tüklarla tanışmıştır. Aile kızlari" ğiL Koca çizmelisi de: : | (Devamı v7)

Bu sayıdan diğer sayfalar: