31 Mart 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

31 Mart 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KA ulhperver memle- etlerin hareketi *eh Hariciye Nazırının , Londra ziyareti kaldı Ta Haz Kronikl gazetesi diplo-| ya ile olan bülün ticaretini bii m, muhabiri mebus Vernon | kuvve sona erdirmektedir. Günlerin peşinden: Hayvan hastahanesi | Belediyenin Fatihte bir hayvan hastahanesi var. Yapılan tecrübe bu sağlık müesseesinin büyük fay- daları bulunduğunu — göstermiş. Ehli ve gayri #hli birçok hayvan. lar tedavi edilmiş; Onun için hay- van hastahanesinin önümüzdeki Hazirandan itibaren genişletilme- | tevkifat İtalyan Kralıda: Fran- koya telgraf çekti Roma, 30, (ALA.) — Kral, Ge- 3—VAKIT 31 MART 139 Valensiyada |! üçüncü Müfettişlik | Hariciyede bir vat diyor ki: Yecavüze karşı koymak yo- | yaptığı başlıca ithalât maddole- dört devletin müşterek İri, petrol ve pamuktur. Bunlar yatname neşretmesi için | harp zamanında pek renin ve harlelye nazır | maddeler olduğu için Almanya "lin konferans akti için Rus- | nın mukabelei bilmisil rke Yaptığı tekliflerden o ka-!leri bile kendisinin mücadele agiz bir netice alınmıştır ki, | kuvvetin! azaltacaktır. asi (şi bu vaziyete bir veçhe ver | “ her goyi yeniden mütaai sajk üzere Leh hariciye naz |hareket edeceklerine dair he Almanyanın Amerikadan kıymetli tedbir- Fakst milletler cemiyetine bağlı devletlerin Amerika gibi rirlört nisanda Londraya vaki! nüz bir alâmet yoktur.” ik ziyaretini beklemek tek" imâilmekteğir. er bir tabirle, sulhsever i eyitler sulh devresinin en eti kâr arazi ilbaklarının vukuu saysında Almanyayı bü hare. Aden nükül ettirmek, yahut syide bu gibi hareketlere giriş- yajnin önüne geçmek yolunda arsn hemen hiç bir şey yap- irlar, kah harleiye nazırı Kolonel İsviçre Hududunda Askeri Faaliyet Niyuz Kronikf gazetesi Ce- navre muhabirinin bildirdiğine göre Almanyanın Konstans gü- lü civarındaki mıntakaya mü him miktarda asker tahşit ot- mekte olduğu haber verilmekte- dir ki, bu havalide 200.000 ki l şidön xiyade insan silâh altın dadır. İsvişre salâbiyet makamları, sine ve şimdiye kadar yalnız şehir ihtiyaçlarına mahsus olan müeası seden civar hayvanlarmın da İade etmesine karar verilmiştir. Güzel bir fikir. Diyeceğimiz bir şey yok. Muvaffakiyet dilemek isteriz. Ancak hayvan hastahane: ain bu şekilde genişletilmesini ica- beden iyiliklerin efkârrumumiyece bilinmesi arzu edilir, Hatıra öyle geliyor ki hayvan hastahanesine gelen ve burada te- davi gören hayvanlar şehirde bu- lunan bütün hasta hayvanlar de- ğildir. Şüphesiz bu müesseseden istifade eden hayvanlar (odaha ziyade zenginlerin hizmetinde bu. lunan nisbeten bahtiyar bayvan- lardır, Acaba hayvan hastahanesi u suretle tedavi eltiği hayvan- lardan kâr temin ediyor mu? Hiç olmazsa belediye bu hastahaneyi tesis ve idare için sarfettiği para- ları aldığı tedavi ücreti ile kapa- tabiliyor mu? Yoksa belediye ida. aerel Frankoya bir telgraf gönde. rerek nasyonalist kıtaâtının muzal i eriyetlerini tebrik etmiş ve gerek | kendis gerek İtalyan milleti- | sin PFrankonun muvaffakiyetleri sarşısındaki hayranlık hislerini bil dirmiştir. ral, bu telgrafnamesinde bil- vassa şöyle demektedir; “Memleketinde, medeniyetin mu | zafler olduğu ve adaletin doğduğu Süyük dost milleti selâimlarım.,, | Valansiya, 30 (A,A.) — Nasyo-| nalist kıtalar, şehre girmelerini müteakip, Caştelar meydanında bir geçit vesmi yapmışlardır. Ge- çit resmini müteakip, meydanda General Arandanın da huzuru ile büyük bir dini âyin icra edilmiş. tir. Burgoe, 30 (Agma) — Velan- | siyadan bildirildiğine göre, şehre ren nasyonalist kıtalar sabık mil li müdafaa komitesinin bazı Ârası- nı tevkif etmiştir. in, Londraya geldiği tarih- yoğhistanda meler olabileceği- hajmse bilmiyor. Zira Alman: bin Rayştağ, koridor ve di- admeseleler için Lehistanı taz- aretmeğe başladığı aşikârdır. n hususta yalnız sözle kal- sinin bir Amerika hükümeti ayikl, nisagm 23 ünde Alman eriymakamlar arasinda “e değişiklikler Abiliye Vekâleti kaymakamlar şginda bazr değişiklikler yap- sağadır. Bu hususta hazırlanan ay mame projesi yüksek tasdike uyanik bulunmakla oberab kendini yakın bir teklike arşı sinda görmeyorlar, Haber aldıklarına göre, Ce - nub! Almanyadâ tahşit edilen askerler mütemadi surette şar- ka nakledilmektedir. Bilhesse Brenner geğidi askeri seyri se- duğundan . İsviçre makamatı, bu ağkerlerden çoğunun Italya- ya, belki de Libyaya gönderile- ceğine İnanmak istiyorlar. Romanya Mahsullerine Almanyanın Alâkası Başvekâlete ve-| oNiyuxz Kroniki gazetesi Ber ilmik üşere ün muhebiri, Feld Mareşal Gö- ii Rİ ring'in Romanya wahsüullerini : işletmekle alâkadar olmak (ze- ara mebusu Ibrahim re husus! bir direktör tayin et- nin ' vefat etti Mİ inci Büyük Millet Meclisin. eri İsparta mebusu olan İb- nba Demiralay iki senedenberi iği kalp hastalığından kurtu- yarak Ankarada vefat etmiş, m dün İspartaya nakolun- mek üzere bulunduğunu bildir!- yor. Bu direktör, MRomanyanın #iraatini, ormanlarını, madeni servetini inkişaf ettirmek üze“ re plânlar tansimi ve bu plânla- rm tahakkuku için feap eden mal! yardım Şekli (le meşgul 0- e e ur, ai Ni | 'eyö şimdi İsviçrede Sokak Kedileri bulunan sabık iktısat nazırı Dr. e taralından o şubelere)gaht'ın getirileceği inanılmı- a deriler bir tâmimde sokakta san sahipsiz kedilerle yavru. yor. 'Tahmin edildiğine göre, bu ferden başka herkese kapalı o- | ilnhisarlar ve demiryol- Frankoya 15 Harp Gemisi Veriliyor | Paristen bildiriliyor: — Şim di Şimali Afrikadaki F" üssübahrisinde bulunan F ransa| jcumhuriyez #it 15 harp gemi- HASAN KUMÇAYI | jeherul Frankoya verilecek” -İtir. Bu karar, Franko hükümeti | nezdinleki Fransız sefiri Mare şal Peten ile Generşl'Franko a- rasında yapılan mülâkatın ilk vesi bütçesinden her sene fedakâr- lıklar yaparak vakti ve hali yı de insanların hizmetlerindeki hay vanları tedavi etmek suretile sade- ce söz İle tekdir ve teşekkürler mi kazanıyor? ları bütçeleri Ankara, 30 (Hususi) — İnhi. barlar umum müdürlüğünün 1939 bütçe projesinde varidat; 1938 yı- na göre 1.206.500 Hira fazlasiyle 49.456.000 lira, masrafı işe 1938 yı hm göre. 960.898 la eksiğiyle 7.370.350 liradır. Devlet Demityolları işletme ida resinin 1939 yılı varidat: geçen se- neye göre 3.340.600 lira fazlasiyle 39.130.000 ra masrafı da 3 mil. yon 391.600 lira fazlasiyle gene 39.130.000 İiradır. Mâsrat fazlalığı yeniden alına. cak malzeme için Kamutaydar alı- neticesidir, 15 harp gemisi, Franko mü- retlebalı gelir gelmez milli İs- panyaya devredilecektir. —— Albay Kole Ankarada Ankara, 30 (Hususi) — Fran. sz yüksek komiserliğinin Hatay delegesi Albay Köle bu sabah şeh- rimize gelmiş, istasyonda Fransız elçiliği ve Hariciye Vekâleti er- | | kânı, Ankara merkez kumandanı tarafından karşılanmıştır. Hariciye Vekilimiz öğleden son! sa Albay Koleyi kabul ederek gö İnan 16 milyon liralık masraf mü- sâadesinin bu yıla isabet eden kış-| Tüşmüştür. mıdır. — — iDersiamların Fevkalâde Patates Çuvalı Çalan Tahsisatları Fatihte Münecejmbaşı ma hnllesinde manav Hasanın dük- kânının kepenzini kırarak bir Ankara, 30 (Hususi) — Dersi- âmlardan memut olanların 1930 danberi verilmemekte olan tahsi- çuval patates ile 150 kuru satı fevkalâdelerinin bir haziran. yz toplanması ve Himayciliş! ya Dr. Vol, yahut da hariciye t cemiyetine gönderilme: | nozareti iktısat eksperlerinden iali girilmiştir. Dr. Riter deruhte edecekmiş, lan sabıkalılardan Üsküdarlı) dan itibaren verilmesi kararlaştı- Necati dün yakalanmıştır. * rümıştar. Ankara, 30 (Humüsip — Oçüncü w.| i emi ttigilie itaat müşavirliği, | tayin ne İç aret umum ioüdüMüğü gir .İ katler ve sizorlalar © talldürü Remzi | o Ankara, 39 (ivme) — Hariciye Saka tayin edilmiştir. alime: derecede memurlarından Rize döğaneyroda masabatgüzarık tumuzu r ime #üyet eyliyen o müsteşir Takan Balıkesir Umumi Mayatepek merkeze nakledildi . Meclisi Dağıldı İ ne Balikesir, 30 (Hususi) — Umum! İ meslis bazün çalışmasını bitirerek Tapuda Tayin (o “* dağıll 1 Mira olurak kabul) Ankara, 30 (Mususi) — Anlalya ta pu müdürlüğüne Ersürum müdürü İ Caruk Kursopan, Ganakkule tapu mü- vazedildi. | ile maarif, sıhhat, na- fia hizmetlerine ve dahili işlere mü- him miklasrda tahsisat Ni : dürlü Anal; di Metini Yapılan seçimde Hamdi Arabücsoğlu, ! La çeki iii Masan Kaplanoğlu, İbrahim Çaylak) vi ve el üncen 4, | Genskkale müilürü Nurettin i n *İ naklen tayin edilmişlerdir. zalıklarına seçildiler. MALAY Gidi ee ei Evkafta İki Tayin Eskişehir Valiliği “ e a Eş iie SD Ankara, 30 (Hususi) — Mün- a Mürüğüne Bursa müdürü ği NE Uulüsi Seyhan, Bursa vakıflar müdür | 29) bulunan Eskişehir valiliğine, liğüne İstanbul vakıflar müdürlüğü ) eski Canakkale mebusu B. Şükrü mülhaka kısım âmiri İhsan Saride-| Yasinin tayini yüksek tasdike ar- Bon tayin edilmişlerdir. zedilmiştir. Görüp Düşündükçe <balile» ve «<mucizeli kız»! Fransada bir kız türemiş, hastaları okşaya okşaya iyi edi. yormuş. Bu kabiliyetin sırrı nedir? onu, kendisi de bilmiyor. Bir gün yatalak babasını okşarken, adamcağızm gözlerindeki donuk perde yavaş yavaş sıyrılıyor, yüzüne renk ve haline can- hik geliyor. Tecrübeler çoğalınca da, kızda gizli bir kuvvetin varlığını anlıyorlar, İşte ogün bugündür, ona “Mucizeli Kız,, deniliyor. İkinci bir “Jandark,, kadar meşhur oluyor. İlkin konu komşu, bu ka- biliyetten sağlık çöplenmişler. Sonra şöhret, yakın köylere ulaş- muş, oradan kasabalara geçmiş, Kulübeleri ziyâretgâh halini ak mış. Şifa istiyen İstiyene. Böyle bir hal karşısında, aklm vazifesi nedir? Hüdiseyi ilmin, fennin, çağdaş bilgilerin mehengine vurarak sırir düğü. mü çözmek, tılsımın kaynağına inmek değil'mi? Hayır, iş, hiç de bu yolda yürmiyor. Bir gün ansızın jan- darrmlar üşüşüyorlar, kızı ve anasını yakalayarak şehre indiri- yor, mehleemeye işürüyorlar, Bahane de malüm: “Sahte döle- torluk!,, damğası. Önünde sahici hekimlerin apışıp kaldıkları hastalıkları iyi edenin adı “Sahte doktor, dur. Ama dokunduğu zavallılar ta- ze can vermiş; solan yüzlerde pembe kan dalgalarını coştur. mus, bir ayağı çukurda ihtiyarları dokunuşunun esrarlı usare- sile dinçliğe kavuşturmuş... Ne çıkar?.. Bütün bunları kanun ve cemiyet dünyasında sahibine şefaat hakkı olsun tanmmıyor. Enğisizyon İspanyası, koca Galileye ilmi bir hakikati 43y- lediği için tövbe ettirmişti. Çünkü Kara kuvvet, dünyanm dön- düğüne değil, güneşin doğup battığını gören gözlerine inani- yordu. Bugün, o hâdiseyi andıkça, geçmişe gülümsüyoruz. Fakat iç âlemi karşısında, görünmez kuvvetler huzurunda bugünkü inkârcı fennin, şu engisizyon papaslarından ne firkı var? Yarınkiler, bizim için hâlâ bir sır olan kuvvet ve tesirlerin kanunlarmı bulunca, çağımızı engisizyon asrından ayırmazlarsa| haklı olmazlar mı?... HAKKI SUHA GEZGİN BİR BALO , YAZAN : Refik Ahmet SEVENGİL in HİKAYE 2 çine bir tablo halinde açılıp yayılıyordu; Boğaziçi sahilleri bu tabloyu sevgi ile kucaklayan bir çerçeve gibi idi. g4 , Sağda solda masalarda bizden başka yemek yiyen birkac ki- gi daha vardı. e e a Dedim. Amcam: : ai O Sen burayı iki saat sonra gör! Dedi, Hakikaten birkaç saat sonr benim için bir peri âlemi irlamiyordu. Okurmuş olduğum Fransız romanlarının sayıfala” hüfzamida bir bir açılıyor, içinden çıkan kadmlar göz alan kı- ti e, tüller i içinde, yarı çıplak bir halde etrafımı sarıyorlar, len, terms, merdivenler, her tarafı dolduruyorlardı ve am- ben bu ee kere gene — hayal yağmuru içinde içim mali kena- daki parmaklıkları ğa ameanım ârlcasından yukarıya, . m e hizmetçisinin yeni #üleyip hazırladığı elbiselerimizi giydik, amcam kendi bitirdikten sonra uzun müddet benim kıyafetimi, saç. gm “uymama anlam bazı kusurlarımı ? kid eliyle düzeltti, yz gerileyip beni Müren Ene kadar seyretti, sonra? — Bu baloda böyle bir delikanlıyı heyecanla kabul edecek yüz tane kadın bulunur! Dedi. Kulaklarımın ucuna kadar kızardığımı hissettim. Aşağıdan müzik sesi gelmeğe başlayınca salona indik. İlk bakışta gördüğüm şu idi: Birbirine girmiş kadınlar ve erkekler insana heyecan veren birtakım hareketlerle kıvrılıp bükülerek or. talığı dolduruyorlar; bol işik altında kadınların çıplak kolları, en- seleri, göğüsleri, seleri, erkeklerin siyah kıyafetleri hepsi bir arada bugünkü i cereyanları temsil eden ressamların tablola- rındaki gibi karmankarışık bir manzara içinde neyin kime ait ol- duğu layin edilemiyecek şekilde dönüyorlar ve hareketli bir musi- ki sinirleri kamçılıyor, Daha merdivenin alt basamağına henüz gelmiştim ki, man, zaranın tesirile ilk adımda sersemlediğimi hisettim, Amcamın ko. lum bırakmıyordum. O, genç bir prensi ilk defa sosyeteye takdim eden bir asilzade yekariyle yürüyor ve hattâ benimle galiba iftihar ediyordu. Birçok süslü kadınların ve erkeklerin amcama alâka ve itibar göstermeleri hoşuma gidiyordu; o, kimi banka müdürü, kimi ecne- bi bir şirketin meclisi idare âzası, kimisi sefarethane mensubu veya bu cinsten insanların zevceleri ve ahbapları olan bu insanlara beni ayrı ayrı tanıtmaktan geri kalmıyordu. Amcamı memnun etmek istedikleri için olacak, kadın erkek, muhtelif kimseler benimle meşgul olmak nezaketini gösterdiler, Bu işlerde bilgisi ölmuyan, içtimai terbiyesi kıt, görgüsüz bir genç sayılmaktan fevkalâde korkuyor, sorulanlara ehemmiyetle cevap vermeğe, bilhassa pot kırmamağa çok çalışıyordum. Benimle ko- nuşanlardan alımlı, gösterişli, biraz fazlaca boyalı, fakat tesirli ve “güzel bir kadın bir aralık amcama hitap ederek; — Genç yeğeniniz de sizin gibi ince, zevk sahibi ve işini bilir bir adam olarak yetişecek, etof var! Dedi. Amcam yarı şaka yarı ciddi bir şekilde eğilerek: Hakla çilesi öğaMlefai çi toşall slk; diyede“ vap verdi, yeğenime gelince; onü bu gecelik sabaha kadar değilee bile bir #müddet için himayenize verebilmem mümkün olsaydı dost- luğunuzdan çöl şey kazanacağı muhakkaktı! Amcam ve onun biraz önce bana uzaktan gösterirken: — Dul Madam Trenka... Pek neşeli bir kadındır, dur seni ta. nıtayım... Diye bahsettiği bu kadın, hayal meyal farkettiğim bir göz işareti ile anlaşmışlardı. Madam Trenka, kolunu bana verdi ve; — Güzel delikanlı, beni lütfen büfeye götürür müsünüz? Dedi, Neye uğradığımı anlamadım. Birlikte yürümeğe başla. dık. Amcam beni buraya kadar getirdikten sonra yanımda istediği gibi eğlenemiyeceğini düşünerek pişman mı olmuştu, beni başm. dan savmak mı istiyordu? Ne olursa olsun, benim hayalimdeki roman kahramanlarına benziyen ve koluna girmem için tiyatro oynar gibi jestler yapan bu kadından hoşlanmıştım. Hele parmaklarım çıplak etine hafifçe temas ettiği zaman parmaklarımın ucundan koluma ve bütün vü- cuduma kadar yürüyen sicak bir cereyanın bedenimi baştan aşağı- ya kadar dolaştığını farkettim. Onunla büfenin önünde durduğumuz zaman herkes bize ba- kıyor sandım,. Benden ber halde sekiz on yaş, belki daha fazla bü- yük olan bü güzel kadınla böyle herkesin ortasında ayakta suç sa. yılacak bir harekette bulunuyorum da herkes beni ayıplıyor zan. nediyordum. Bir aralık yan gözle etrafıma bakacak oldum. Herkes kendi havasında idi, ben boş bir vehimin kurbanı olarak üzülüyor- dum. Madam Trenka çıtır pitir konuşuyor, bana sualler seruyor, cevaplar alıyor ve ilk şampanya kadehi benim elimde üslünden he- nüz iki yudum eksilmiş bir halde dururken o ikinci kadehi boşalt- nuş, masanın Üstüne bırakıyordu, Bir kadeh şampanyayı sonuna kadar içip bitirdikten sonra kendimi hayatımda bir daha olanıyacağım kadar mesut hissettim. (Devam var) e 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: