9 Nisan 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

9 Nisan 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—. m A, > vd © sün daha ilâve etmek, bir © Ah eğer herkes, ölümün Eşs I Bugün ölümünün 351 inci yıl dönümü yapılan SIN Bugün büyük Türk mimarı Si- nanm ölümünün 351 pci yıldönü. müne rastlıyor, Türklerin en yü ©8 mimarı Sinanın yurdumuzda Yaptığı değerli hizmetleri ancak, ona lâzmgelen (o kadirşinaslığı göstermek maksadile, büyük ö - lünün Süleymaniyedeki mezarı başında bir ihtifal yapılacaktır. İhtifal yapılırken onun hayatı. vilcude getirdiği eşsiz eserleri o. kuyucularımıza anlatmayı fay - dalr bulduk. Sinan, 1490 yılmda Kayserinin Kesi nahiyesinin Ağırmas köyün de doğdu, Daha çocukluğundanberi mi - marlığa karş: bir özeniş hissedi- yordu. 22 yaşına kadar köyünde Yaşadı, Sinan bu yaşa geldiği va. kıt da o zamana kadar yalnız Rumelide devşirme usuliyle top. lanan askerlerin, Anadoluda da fi v emredildi. I Kayseriye giden yayabaşılar Si & Koca Sinan YY pm az MERE A ANCA Paris, 8 (A.A.) — Arnavutluk vakasınm ciddi bir gerginlik tev- ig ettiği şu sırada İspanyanın ko- mintern aleyhindeki pakta girdi. | inin resmen ilân eğilmesi, bir korkutma teşebbüsü mahiyetinde telâkki edilmektedir. Bu teşebbüs İnüsbrück'te yapılan İtalyan - Al man askert görüşmelerile de sarih bir şekil almıştır. Salâhiyettar Fransız mahfelle- rinde öğrenildiğine göre haliha- zırda hararetle bir İtalyan - Al. man - İspanyol askeri işbirliği ba zırlanmaktadır. Fakat bu işbirliği- İson Haberler iz Türk mimarı Yeni bir korkutma teşebbüs Ispanya da Afrikadan araZi istiyecek ? i Franko hükümetinin de komünist aleyh- i farı misaka girdiği resmen bildirildi | Japon saflarında yer alması Cenu | bi Amerikada mühim akisler uyan | dirmak tehlikesini arzetmektedir. | Filhakika ispanya “hiçbir şeyi olmıyanlar,, dan addedilecek olar. sa bu memleket için hususi bir ta. lepler defteri hazırlamak lâzımge- lecek ve bu talepler arasında Afri- ka topraklarını da kaydetmek ica. bedecektir. Diğer taraftan İspanya, kaniyle | teketleri üzerinde müessir olmağa şalışacaktır, Bu tesir Panameri- | bağlı bulunduğu Amerikalı millet ! lerin siyasi ve kültürel tarzı ha. | stanbula kafile kafile devşirme İşte Sinan da bunların arasın daydı. Getirilen çocuklar, muh - ti. Sinan on üç gün içinde bu köprüyü yaptı. Kanuni Süleyman köprüyt beğenmişti. Hattâ mu - telif saraylara taksim edildiler. hafazasını da dikkate alarak, Atmeydanmdaki İbrahim Paşa sarayma verilen devşirmeler ara- smda Sinan da vardı, i Sinan hu saraya p; K yrıldıktan Yen bina işlerile meşgul oldu O #amanm ustaları yanmdı San, » Şeşme ingastmda çalıştı Yavuz Sultan Selimin Çaldıran seferine Tahrim istirak etti “Ordunun Kanuni imparat luğa geçtiği vakıt Sinan NE a e Kanuni ile Ro - az Zeçmesi için bir köp » di ün yapılmasa İüzum görül” L EÜİİ Paşa Sinanı tavsiye et- —SEyliigiş.. “55 Yürdümd diyarda, benim gibi van can verdiği bu yaşıyorum!.. Bir sene içinde bu GÜNDELİK NOTLAR YAZAN : Dr. Cemil Süleyman “Bu cerri biz gittikten sonra kâ. fir harap etmese, Bir kale bina o Iunup hıfz ve hiraseti için bir mikdar adam konsa!,, dedi. Sinan, İstanbula döndüğü va - kıt da İbrahim Paşanm helefi sadrazam Ayas Paşa vefat etti (1535). O zaman hassa mimarı İsa öl müştü. Mustafa Paşa Sinanm li- takdir edenlerdendi. Der hal Sinanı hassa mimarlığına tav - | siye etti. Sinan bundan sonra has sa mimarı olarak çalışmağa baş - ladı; Tarihleri tetkik edecek olur. Sak Karimi Sileymatim' ve İkin. ci Selimin devirlerinin sanat iti- barile parlak olmasında böyle bir adamm payı olduğu anlaşılır. 1543 de Kanuninin çok sevdiği şehzade Mehmet Manisada öldü, Padişah onun sdma bir türbe ve cami yapılmasmı emretti, Bu iş mimar Sinana havale olundu. Si- nan büyük bir dikkatle çalışarak Şehzade c4mlini vileude getirdi. Sinan bundan sonra Süleyma » niye camiinin ingasma kadar bir gok eserler, su yolları yaptı. Sinanm su yolu inşasında gös. terdiği muvaffakıyet her taraf. (Devami 7 incide) , sevdiklerimden uzak, kimsesiz ve garip bir vatanınm hasretini çeken, kimbilir, kaç hasta- hüstane köşesinde, galiba ben de son #eatlerimi kadar can gitti; şu yatakta kimbilir, kaç in- van öldü? Harpte sayının kıymeti mi olur? Ölenler Kstesine bir in- Yazıcı neferini bir dakika bile işgal etmez. üctsinı bilseydi, şu pencerenin altından gülüşe oynaşa geçenler, gu karanlık çatının altındaki sztırapları duysalardı... Bütün memleket sokaklara dökülmüş, arabaalr, otomobiller, biribirlerini çiğniyecek &İbi geçip uzaklaşıyorlar: i, güzel- liği, şen insanların yüreğinde Hi ari, çe erd yi bek efsanesini taşıyorlar; karş'ki bahçelerde, yeşil gölgeli ağaçların altına binlerle insan birikmiş; onlar da yoldan geçenlere bakıyor - lar; başkalarının kahkahası: işitiyorlar; onlar da yüreklerinde se. vinç ve saadet duyuyorlar! Ne ölur, ben de onlar gibi sıhkatli olsaydım... karşıki evde, pi- yana çalan genç kız gibi, dünyayı renkli çam arkasından görebil seydim... İki gün içinde ne hale geldim!.. Dizlerim bile artık bana ta - hammiil etmiyor; kımıldadıkça hir ölü bir meflâç gibi olduğum ye- re yığılıveriyorum, Halbuki ne kadar şendim; ne kadar dinç ve kuvvetliydim!.. Hayatın mukadder felâketlerine sarsılmaz bir te. kan çereyanının zayıflamasını ve dünyanın bu kısmındaki Ameri- kan nüfuzunun izâlesini istihdaf *decektir, nin şekli henüz tesbit edilmemiş. tr. Komintern aleyhtarı paktı imza eden devletler, İspanyanın da bu pakta iltihakırı, Arnavutluk vaka sına tesadüf ederek daha büyük bir tesir bırakması için, şimdiye kadar ilân etmemişlerdir. Salâhiyettar Fransız mahfelle- rinde vaziyetin son derecede ciddi olduğu, çünkü İspanyanın totaji- ter devletlerin her hareketine işti- tük edeceğine şüphe olmadığı ka. bul edilmektedir. İspanya, Cebelüttarık'ı tehdit edeceği ve Fransa ile Şimali Afri- İ ka arasındaki nakliyata mani ola- bileceği işin umumi bir ihtilâf ha- linde pek büyük bir rol oynıyacâk vaziyettedir. ISPANYA AFRİKADAN YER İSTİYECEK Vaşington, $ (A.A.) — Siyasi mahfeller, İtalyanın Arnavutluğa tâarruzuna İsabet eden İspanya, nın komintern aleyhindeki pakta iştiraki keyfiyetini, totaliter dev- letlerin tehdidi altında bulunan bütün mületleri bir araya topla- mak hususunda Londramır sarfet tiği gayretlere İtalya ve Almanya mun bir mukabelesi mahiyetinde telâkki etmektedirler. yanın İtalyi İtalya, Almanya, İspanya ve Ja ponya arasındaki bağların sağlam laştırılması aynı mahfellere göre totaliter devletlerle liberal pren- siplere bağlı kalan devletler ara. sındaki cihanşumül ibtilâlı vahim leştirecek ve Amerikanın maruz bulunduğu tehlikeleri teyitedecek mahiyettedir. KOMÜNİST ALEYHTARI MİSAK Burgos, 8 (A.A.) — 27 Martta İspanya hariciye nazırı Kont Jor- dana ile italya, Almanya ve Ja“ ponya elçileri tarafından imza edi len komintern aleyhindeki paktın metni: 1 — İspanya 25 İkinciteşrin 1935 tarihli itilâfta ve munzam protokolda ve $ İkinciteşrin 1937 tarihli protokolda tarif edilen ko- miinist enternasyonali aleyhinde. ki pakta iştirak eder. 2 — Alâkadar devletlerin otori- teleri arasındaki mesa şeklinin bu otoriteler arasında sonradan yapı- lacak olan müzakerelrin mevzuü- nu teşkil edeceği kaydedilmekte. dir vekkülle riza gösteren, tehlike karşısında heyecan duymıyan, aylar ca at üzerinde, senelerce göllerde, beyninin içinde güneşler kayna. yarak tabiatla ölümle mücadele eden ben, şimdi o kadar cebin, © kadar takatsizim!... ölümden çok ürküyorum; ayrılık bana acı ve korkunç geliyor!... 9 Eylül... Bu gece, buhran içinde geçti. Beynimin içinde kızgın bir de. mir parçası varı, Orasmı hep yakıyor; başım ağrıdan çatlıyor. Bütün gece, vücudümden kaynar sular sızdı; kanım çekildi, He- kimler gene: — Bir gey yok.. dediler, Fakat dikkat ettim, kalbimin üstünde çok durdular, Naber. mın kuvvetsizliğini ben de hissediyorum, İçeriye giren emirberi, me sordum: — Ne var Haydar?... Gözleri yaşararak: — Hiç beyim... Bara ilk defa yalan söylüyordu. Zavallı, sabaha kadar kapı. run önünden ayrılmadı; ben inledikçe hep ağlıyordu... — 10 Eylül... Sıcak bir öğle zamanı... Beni, üst katta bahçe üstünde, yalnız bir odaya nakletmiş. ler. Pencereden yeşillikleri görüyorum; kulağıma havuzun şırıl- tırı geliyor. Bana hizmet eden bir genç kız var, kalbimi, herkes, ten İyi o anlıyor, O giin bahçeden hep bana çiçek taşıdı; başımm üstünden buzlu suyu hiç eksik etmeği, Fakat yüreğim ne yanıyor. ul... Gece hlimma pek şiddetliydi, Kırkı bulduktan sonra artık kendimi bilmiyorum. Yalnız, bütün gece başımın Üstünde serin bir el hissettim, Sabaha karşı gözlerimi açtığım zaman, başını karyolamın Üzerine dayıyarak uyuyan genç kizi gördüm... -— Çok fena bir gece geçirdiniz... diyordu. İşittiklerimi güç anlıyordum; gözlerini göklerden ayırmıyan bir deli gibiydim. Gözümden her şey silinmişti; artık ölümden de korkmuyordum. Kan simaya gelen hekime kolumu uzattım; br. çağm acısmdan garip ve vahsi bir zevk duydum... —1l Eylül... Güneş, günahkürlarm başınm üstüne gelen bir azap melâi, A $ NISAN 1939 Günlerin peşinden: Kralıçe Geraldine Talihin şu garip cilvesine bakı- nız; Bir yıl evvel türlü nazlar ve nimetler içinde Kral Zogo ile ev- lenerek Kraliçe olan o Macarlı Prenses Geraldine Arnavutluk tah tma varis bir çocuk dünyaya ge- tirdiği gün bir kat daha mesut ©- lacak iken zavallı bir muhacir kı. İ yafetinde Yunanistana iltica etti! Ve şimdi Florina kasabasında taç ve tahtı tehlikeye düşen Kral Zo- İ gonun haline mi, yoksa kendi der- İdine mi ağlıyacağını bilemiyor! u İ ral time'nin dünyaya çocuk getire- coğini biliyorlardı; evvelden bil- Ti itilâf ve munzam protokolu ile mem ee 6 İkinciteşrin 1937 tarikli proto- lü Hiç olmazsa Arnavut milleti. kolun 27 mart 1939 da imza edi. nin bu mesut hödiseyi rahat rahat le nitilâfa raptedildikleri bildiri kutlaması için bir hafta bekleseler mektedir, İ olmaz mu idi? | HASAN KUMÇAYI Görüp Düşündükçe Bir hudut yangını daha İtalya, tayyare sürüleri, zırhlı armadaları ve asker dolu ge“ mileriyle Arnavutluk iskelelerine saldırdı. Bu saatte Draç, Av- lonya, Şinkin limanlarının sukırma insan kam karışmış bulunu- yor, Ne gariptir, ki bombardıman tayyareleri, çelik bir bulut gi. bi Arnavutluk göllerinde uçarken, ateş yağdırmağa başlarından önce şehirleri beyanname dolusuna tutmuşlar: — Size dirlik, düzenlik, rahat ve bolluk getiriyoruz. Salam hükümetinize uyup silâha sarılmayınız! Diyorlar, Dün öğle üzeri, Tiran radyosunda, boğazlanan insanların çığlıklarına benzer bağrışmalar işittik, Kendi milletine; — Silâhma sarıl! Ondan başka güvenscek şeyin yoktur! Derken, insanlığa da: — Bir millet boğuzlanıyor, hâlâ susacak mısınız? Diye soruyordu. Dünyada “Kurt, la “Kuzu,, hikâyesi, eski bir masal haki- katidir. Asırlar, bunu birbirlerine anlata anlata geçtiler. Bugün bir millet, sarp dağlara çekiliyor, Orada kayadan yastıklara baş koyup kölelikten kurtulmağa çalışacaklar. Kayr- lar, deniz kuvvetlerimin üstünlüğü karşısında müdafaa edilemez. Ovalar, tanklarla çiğnenir, Fakat “Ideal,, in yolları, hep 'dağlar- dan aşarak uzandığı için, kıyılara yapışmakla iş bitmez. Arnavutluk, kendi varlığı bakımından İtalya için zengin ve tamaa değer bir ülke değildh. Bugün, eğer bütün tehlikeleri, korkulu âkrbetleri göze alarak bu maceraya atılmışsa, fedakârli-| ğinın mükâfatını daha uzaklardan beklediğine hükmetmek ge- rek, Arnavutluğa hâkim bir Italya, Yugoslav topreklarına dal. olmağa lüzum yok. Haritalara şöyle bir göz atmak yeter, Orta Avrupayı, Akdenizle birlikte kendilerinin çiftliği #a- yan bir inanışı da yine Arnavutluk faciasının koptuğu gün işi- söyliyenler ortaya bir de Şarki Avrupa lâfimi karıştırıyorlar. Bar na öyle geliyor, ki insanlardaki soğukkanlılık, irade gibi şeyler, Yarsa, işte böyle nâralar karşısında coşup köpürsün diye vardır. HAKKI SUHA GEZGİN kesi gibi, akşama kadar penceremin önünden çekilmedi. Odanın, öğle sonlarına mahsus boğucu havası içinde yakıcı bir alev do- laştı, Yüzlerce binlerce ateşten iğne, gözlerimi delerek sanki ba. #imin içine girdi. Teneffüs ettiğim havada Kanımı zehirleyen bir şey vardı: Hümmadan bunalarak gözlerimi açar; endişe ile hayn. ta bakardım... ' Hayat... O hiç benim bildiğim rüyaya benzemiyordu. Onda ne Yaşarken duyduğum zevk ve ne çektiğim ıztırap var. Güneş, 88. ma, toprak, hattâ şu derinden uğultusu geleri memleket... ne be. nim yüreğimde yanan Iştiyakı seziyor; ve ne ölümün verdiği en- dişeyi dindiriyor. Hayat bir buzlu cam. İnsanlar, yalnız oraya akseden hayalleri görüyor. Filhakika ben de öyleyim. Kendimi o kadar cebrediyorum; Semada, güneşte şiir ve güzellik arıyorum, Halbuki hakikatte gü. Bâş, bir ateşten başka bir şey değil. Beynimin içinde bir ceben. nem gibi kaynıyor. Sema, nihayetsiz bir boşluk. gözlerimi yok. lağa sürükleyip götürüyor, Yani biri hayat, öleki ölüm. Güneş, nesil beyninizi yakar; âteşten iğneleri gözlerinizi delerek rüyala. rnızı tazip ederse, belki ölüm, sema kadar derin ve caziptir!.. Ben hayatı, yattığım odanm penceresinden görüyorum. Fa- kat benim gördüğüm şey, benim yaşadığım rilyaya hiç benzemi. yor. Ne semada geçirdiğim ömrün neşesi, ne güneşte, çektiğim 17. tıraplarm gölgesi var. Eğer bütün İnsanlar, benim gibi görüyor; benim gibi hissediyorsa, giir, bu hayatın neresinde?... Memleketin uzaktan gelen neşesi, yatağımın içinde beni 10. ğuyor; karşı evdeki genç kızm piyanosu, bana acı bir istihza gi- bi geliyor. Güneşe, kahkahaya, musikiye tahammül edemiyorum. Görmemek... musikiyi işitmemek.. ıztırap duymamak. Ah eğer insanları o kadar tethiş eden ölüm bu ise... 12 Eylül... Güneş, karşıki dağların üzerinden çekilip, büyük havuza, İlk doğan yıldızın hayali düştüğü zaman, içime akşamların garipliği düşer; ıztıraplarımızın içinde kendimi daha yalnız, daha imdat. #ız hissederdim. Bu saatlerde sanki günün kalbi duruyor; nefesi kesiliyor; susuzluktan çatlıyan toprağın İçinde, can çekişen bir (Devamı var) Italyanlar her halde Kraliçe Ge gi n J

Bu sayıdan diğer sayfalar: